02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 AĞUSTOS 1989 • • * * CUMHURÎYET/15 Franklin ve kartal Pazar günü, Londra'nın üntu VVembley Stadı gene futbol için doluydu, ancak bu kez Amerikan futbolu için. Sezon öncesi bir maçta karşılaşan Ptiiladelphia Eagies ve Cleveland Brovms takımları kadar Philadetphia'nın maskotu kartal ve "Benjamin Franklin" de ilgi çekti (Fotoğraf: AP) Yeterlilik sınavı başvuruları ANKARA (AA) Öğretmenlik yeterlilik ve yanşma sınavı için başvurular dün başladı. 10 eylülde yapılacak sınav için başvurular 12 ağustosta sona erecek. Bu yıl öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezi tarafuıdan düzenlenecek sınav 65 branşta yapılacak. Başvurular, sınavın olaeağı illerin Milli Eğitim Müdürlükleri'nde yapılacak. ÖSYM Başkanı Dr. Fethi Toker, başvurma işlemlerine ilişkin tüm aynntılı bilgilerin başvuru kılavuzunda bulunduğunu belirterek, sınava başvuracak adaylarm mezuniyet belgesi, nüfus cüzdanının ash, 5 adet vesikalık fotoğraf ve sınav ücretiyle başvuru evrakı ücreti için toplam 15 bin lirayı yanlannda gelirmeleri gerektiğini söyledi. Oğretmen liseleri ıımııt kapısı ANKARA (ANKA) Öğretmen liselerinin mevzuat ve öğretim programı değiştirilerek, özellikle kırsal kesimdeki gençler için "umul kapiM" haline getirilmesi ve "oğretmen kalilesi"nin artması hedefleniyor. Halen 19 bin 565 öğrencinin eğitim gördüfü 28 öğretraen lisesinden mezun olanlann yükseköğretime geçiş esaslanm belirlemek ve söz konusu değişiklikleri planlamak üzere Avni Akyol'un direktifiyle oluşturulan çalışma grupları faaliyetlerini tamamladı. Çalışmalar sonucunda bu liselerin program ve fıziki olanaklan geliştirilerek, küçük yaşlardaki gençleri öğretmenlik mesleğine yöniendiren kurumlar haline getirilmesi yolunda yasal değişiklikler yapılması kararlaştınldı. Miss Italy Londra'da yapılacak olan 1989 Dünya Güzellik Yanşması'nda Italya'yı temsil edecek olan güzel belii oldu. Miss Italy Naples'ten, 17 yaşında vç âdt Paolo Meftuite italya'da ytptlan ardından guzeffik tacını giyen ve ülkesini temsil etmekten mutiuluk duyduğunu söyleyen Paolo, fotoğrafçılara iddialı poztar etemetenn R l i n i P r 2 ) n O B a t l A l m a r | y a da yapılan Ounya Bumerang ŞamD I I I I I O I C I I I 1 J pjyonası'nda lyi resimter yakalamak içın saha kenanna fazla yaklaşanlar. kafalannın birkaç santim uzerinden uçan bumeranglar yüzünden zor anlar yaşadılar. (Fotoğraf Reuter) verdi. (Fotoğraf: AP) HABERLERIN DEVAMI Sofya'ya diplomatik kuşatma girişimi (Baftarafı I. Sayfada) luğunun da üyesi. Islam Konferansı Örgütü'nün ay sonuna kadar olağanüstü bir toplantı için çağrümasında bazı pürüzler ortaya çıktı. Bu nedenle, bağlantısızlar zirvesi önera kazanmış oldu. ö t e yandan yann NATO Sofya'yı kınama bildirisine son biçimini veriyor. Brüksel'de NATO Siyasi Komitesi'nde yeniden ele alınacak olan Bulgaristan'ı kınama bildirisi için Atina'tun yumuşadığı haber veriliyor. Dipnotundaki itirazı yumuşatan Atina'nın, dipnotta insan haklan konusunda NATO'yu "seçidayırt e d k f davranmakia suçlaması öteki ülkeleri kızdırdı. Bildiriye itiraz edenlerden Luksemburg, "NATOnun insan haklan ile bir Hgisi yoktnr" diyor. Oysa mayıs sonundaki NATO Zirve Bildirisinde Doğu Avrupa'daki gelişmelerde insan hakian konusuna işaret edilmişti. NATO'da tarnşüan Sofya'yı kınama bildirisine Yünanistan uzun bir dipnotu koymuştu. Bu dipnotta Rum iddiaları sıralanıyor. 180 bin Rum göçmen Ue binlerce kayıp Rumdan söz ediliyordu. Ancak Dışişleri Bakanlığı'mn geçen hafta boyunca Atina nezdinde yürüttüğü girisimler sonucu bu iddialar geri alındı. Uzun dipnotu kısaltılıp daha genel bir hale getirildi. "Baglı" olduğumuz NATO'da iki paragraflık Sofya'ya yönelik "ayıp ediyorsunoz" bildirisi tam dört haftadır tartışıhyor. Bulgaristan'a, çeyrek milyon insana hiçbir gerekçe göstermeden bir NATÖ ülkesinin sınırlanna yığmasına sadece "yapbgmız yakışıksızdır" denecek. Bu sözü söylemek için NATOi nun Türkiye dışındaki 15 üyesi tam 4 haftadır tartışıp duruyor. Oysa, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Rum iddiaları ve Banş Gücü'nttn yanlış bilgilendirmesi ile oturumlar düzenlemiş, KKTCyi kınama bildirileri yayımlanuştı. Aynı Güvenlik Konseyi'nin 250 bin kişinin bir ülkeden bir başka ülkeye zorla sürülmesine karsı hiçbir ses çıkarmaması ise bu tür uluslararası kurumlann "çifte standart" kuUanmasımn en acıkb örneğini oluşturuyor. lslam Konferansı Örgütü'nün patronu"; Suudi Arabistan. Kral Suud Bin Faysal'ın Türkiye've destek sağlamaya karar vennesi halinde, konferans için gerekli üçte iki imzanm toplanması işten bile değil. Ancak bu konuda üzerinde bugOne dek durulmamış büyük güçlükJer var. Bu güçlük, lslam ülkelerinin önemli bir lideri olarak Suudi Arabistan'ın Bulgaristan'daki Tttrk azınlığa gerçekten destek olmayı isteyip istemediği ile ilgili. Suudi Arabistan bilindiği gibi, çeşitli ülkelerdeki Muslüman annlığa Rabıta örgütü aracıhğıyla maddi destek sağlamakta. Bu destek, o ülkelerdeki imamların ayuklanndan, cami ve türbelerin bakımına dek türlü biçimlerde gerçekleşmekte. Rabıta'run kuruluş amacı lslam enternasyonalizmidir. Buna göre hedef lslam ülkeleriyle sosyalist ülkelerdeki Müslüman azmlıklan, tslam birliği felsefesi altında toplamak. Bu durum sosyalist ülkHerce sakıncah görülmüyor. Çünkü sosyalist ülkeler için mîlTiyetler prensibi önemli. Bu nedenle bu ülkeler Müslüman azuüığm Türk kimliğinin yok edilip yerine tslam kimliğinin öne çıkanlması politikası güdüyorlar. Bu politikaya Rabıta örgütü de maddi destek sağlayarak dolaylı biçimde yardımcı oluyor. Rabıta1 Kazıyoruz san haklanm ağır biçimde ihlal ettiği bir dönemde AGtK'in bu ülkede bir toplantı düzenlemesi "güvenlik ve isbirligi anlayısına" ters düşüyor. Bu goruşten hareket ederek Ankara iki tez üzerinde değerlendirrne yapıyor: 1 AGIK üyesi ülkelerin Sofya^ ya gitmemelerini ve toplantı yerinin değişmesini istemek. Ancak bu kolay görünmüyor, çünkü son toplantıda toplantı yeri Sofya olarak kararlaştınlmıstı. Böyle bir tezin savunulması zor. (Baştarafı 1. Sayfada) yatıracak. Tabii 40 kişinin şansı olan 5 milyon, 120 kişi için hazırlanan 1 milyon lira ile 500 binlik, 50 binlik, 10 bin, 5 bin ve 2 binlik ikramiyeler de var. Çügın gibi "kazryanlan" şaşkın bakışlanyla izleyen orta yaşın bir hayli uzerindeki bay, şu eleştiriyi getiriyordu: "Resmen kumar oynatıyorlar. Oyvn makinelerini 'kumar' diye Türklere yasakladılar. Şimdi de devlet eliyle çoluk çocuğa sokakta kumar o\natı>oriar." Ama dün keyifle bin liraya satın aldıklan kartlan "kanyanlara" ve "Aabi, çok iyi satıyoruz" diyen gezici bayiye bakılırsa, "Alan da satan da memnundu." "Hemen Kazan" oyunu, şimdilik "çok yeni" olduğu için dün bazı acemilikleri de beraberinde getirdi. Kimi nasıl "kazıyacağını" bilmediği için ortalıkta şaşkın şaşktn dolaşırken, kimi de biletlerin sağ alt köşesinde bulunan "Burayı kaarsanız büet gecersizdir" yazılı bölgeyi kazıdığı için kazandığı ikramiyeyi alamıyordu. Bu arada sokaktaki biletleri toplayarak ilk şaşkınhktan yararlanmak isteyerJere de rastlarjyordu. Çünkü, "Birisi anlamadığı için ikramiyeli bir bileti atmış olabilirdi". Milli Piyango, yeni oyunun sloganını, gazetelere verdiği ilanlarda, " H a r t . . . Hart... Şans Karl!..." olarak belirlemişti. Ama yaratıcılık sınır tanımadığı için "Kazı Kazan" gibi 'z'lerin uyumundan yararlananlar kadar, "Anında Kazan", " 2 0 rniiyonu hemen kazan" ya da "Sigara parasına kazan" gibi sloganlarla satış yapan bayilere de rasttanıyordu. "Aferin'M ise oyunun "mantıgım" çok iyi yansıttığı için, "calışmadan kazan" diye bağıran bayi alıyordu. Oğleye doğru ise "deneyim" kazanan ve ilk şaşkınhktan kurtulan "kazıyıcılar", biletlerini şanslanna güvenip aralardan çekmeye başlıyordu. Kimisi de hem sokak ortasında "kazımaya" utandığından hem de " k a a m a " heyecarunı daha keyifli yasayabilmek için aldığı biletleri cebine koyarak uzaklaşmayı seçiyordu. Inöntu Güneydoğu'da propaganda (Baştarafı 1. Sayfada) ğu gezisinin üçüncü ve son gününde bir basın toplantısı yaparak, yetkililerle ve halkla görüşmesinden edindiği izlenimleri aktardı. Az gelişmiş yörelerde ekonomik duraklamanın belirgin bir biçimde ortaya çıktığını belirttikten sonra üçüncü parti durumundaki bir partinin iktidarda olduğunu kaydeden tnönü, erken seçimin kaçınılmazlığını savundu. tnönü, Mardin'de vali ve diğer yetkilileri ziyaret ettikten sonra Diyarbakır'a geçti. Burada Olağanüstü Hal Valisi Hayri Kozakçıoglu'ndan yaklaşık 1.5 saatlik bir brifing alan SHP lideri, bu görüşmelerin ışığında önerilerinin ne olduğunu TBMM'de açıklayacaklannı söyledi. tnönü, bu yörelerde PKK'nın yönettiği süahh eylem biçiminde aynma bir hareket olduğunu ve buna güvenlik guçlerinin karşıhk verdiklerini ifade ederek böyle bir mücadelede halkın desteğinin şart olduğunu söyledi. SHP lideri, güvenlik ,güçlerinin aynmcılann üzerine giderken vatandaşı rahatsız etmemeleri gereğine dikkat çekerek, "Ben ölkemizin bürünlügnnün ve vatandaslanmızın hepsinin konınmak istendigine inamyonım. Mesele, aynmcı güçlerin yüruttügü silahlı eylemin propaganda boyutnnun da olduğunu görmektir. Halk Oe devlet guçlerinin arasını açmanın bn mücadelenin parças olduğunu hatırlamak ve olayları böyle degerlendirmektir" dedi. SHP lideri, bölgede halkı huzursuz eden olaylann gerçekleştiğinde üzerine gidilmesini belirtti ve olaylann artışı karşısında kaygıtannm arttığını söyleyerek, "Sornnun son derece ciddi olduğu açıktır. Bir propaganda mücadelesi yünittükleri için burada açık olmalı, halkın, muhalefetin ne soylediğini, iktidarla devlet guçlerinin ne yapmak istedigini açıkça görmesinde, bUmesinde yarar var. Böyle yapmayınca propaganda mücadelesinde geri kalınz" görüşünü savundu. tandaş bnna göre neyi destekleyecegini iyice bilmeli. Bir konuyu nazik bir konu diye saklamakla bir vere gidilemez. Tam tersine açıkça Urtışmalıyız. Devlet güçleri bnna imkân vermeli. Güvenlik güçleri bu işi çözecektir. Onun için herkes istedigi gibi davransın. Olmaz. Herkesin sonınndur. Bu nedenle güvenlik güçleri tek başlanna bunu çözemez. Çünkü bir propaganda savaşı var. Bu savaş sadece köylerde cereyan etmiyor. Bir yorenin sorunu değildir." tnönü, bölgede antidemokratik lirtirken de "Silahlı evleme karşı sözle mücadele edemezsiniz. Silahla savunmak gerekir. Karşındaki ne kadar profesyonelse güvenlik güçleri de o kadar profesyonel olmak zonındalar. Ancak burada başka bir mesele var. Demokrasi içinde herkesin neyi soyledıgini, savundugunu açıkça ortaya koyması lazım" dedi. SHP lideri, beraberinde Genel Sekreter Yardımcılan Tufan Dogu ve Fikret Ünln olduğu halde özel ucakla öğleden sonra Diyarbakır'dan Ankara'ya hareket etti. nın ana fınansman kaynaklan arasında AmerikanSuudi ortakhğı ARAMCO'nun varhğı herkesce biliniyor. lslam Konferansı Örgütü'nün lideri durumundaki Suudilerin, Bulgaristan'ın tutumunu kınamayı yeterince destek vermemesinin nedeni, Bulgaristan'da baskıya uğrayanlan "Muslüman azınlık olarak" değü de, "lürk soydaş" olarak gören Ankara'nın ısran... Konferansın toplanması için tarih ve yer güçlttkleri de var. Toplantıyla ilgili olarak Türkiye'nin evsahipliğini üstlenmesi olayın taraflanndan biri olması bakımından doğru bulunmuyor. Akla gelen ülkelerden biri olan Kuveyt ise yeterince istekli görülmüyor. Aym şekilde Suudilerden ve Libya1 dan da henüz bir işaret alınmış değil. Tarih konusunda da güçlükler var. Belgrad'da yapılacak olan bağlantısız ülkeler zirvesinin 1 eylulde olması, zaman açısından bir sıkışma ortaya çıkarttı. Bu tarihten önce 40 dolayında tslam dışişleri bakanını bir konferansta top lamak oldukça zor görülüyor. Temas grubu geliyor tslam Konferansı örgütü'nden dört kişilik bir temas grubu önümüzdeki hafta Türkiye'ye geliyor. Kapıkule'de ve Ankara'da incelemeler yapıp rapor hazırlayacak olan temas grubu, daha önce Bulgaristan'a gidip bir rapor hazırlamış, Sofya'yı kmamıştı. Grubun başkanlığını Rabıta örgütünün başkanı olan Omer Naaf yapıyor. Heyette Gambia, Pakistan ve Fash yetkililer de bulunuyor. Temas grubunun Güneydoğu'daki peşmerge kamplanna da giderek yardım gereksinmelerinin yerini saptayacakları belirtiliyor. 2 Sofya'daki toplantı boykot edilmelidir. Türkiye^nin Bulgaristan gibi insan haklarını böylesine ihlal eden bir ülkeye, insan haklarıyla ilgili bir toplantıya gitmeBatı ulkeleri Avrupa Güvenlik mesi gerekir. ve tşbiriiği Konferansı'nın (AGİK) Doğru olan da budur. Çünkü üç sepette toplanan; "askeri güvenlik", "insani boyut". "ekono Bulgaristan'ın 250 bin insani evinmlk boyvt" sepetleri arasında bir den barkından edip bir başka üldenge ve uyum bulunması ge kenin sınırlanna yığması, ardından da amacı insan haklanm gürekiyor. AGtK'in kısa zamanda başarı vence altına almak olan bir toplı olmasımn arkasında bu üç se lantıya, bir konferansa evsahiplipet arasuıdaki uyum ve birlik yat ği yapması, yaptığı işin ustüne tüy makta. Ancak, Bulgaristan'ın in dikmek olacak. Inönü'yü koruyan (Baftarafı 1. Sayfada) tepeden bakıyordu. İnönü'nün konvoyu Şırnak yoluna dönünce iki özel tim kariyeri de katıldı. Cudi dağlannı tırmamrken yolda sık sık cipler ve kariyerler geliyordu karşı yönden; araçlarm uzerindeki özel tim görevlilerinin elleri tetikte, gözleri dikkatlerinin tüm keskinliğiyle dağlann doruklanndaki kayahklardaydı. otlatmaya gidemediğini anlatıyorlardı. Geçen yü köyün okulu hiç açılmamıştı. Bu yıl da içindeki eğitim araçları toplanarak karakol yapılmıştı. Köylüler, "Bizim köy cezalı. Çünkü, PKK'lılar bizim ögretmeni bogdular. Onun için yeni ögreünen göndermiyorlar. Ama aynı gün bizim 5 çocuğumuzu da bogdular. Biz kime ceza verelim?" diyorlardı. Yaşlı bir Şımaklı, İnönü'ye verilmek üzere bir mektup hazırlamıştı. Mektupta ilçe merkenndeki evinin yanında bir benzin ıstasyonu olduğunu, geceleri burayı koruyan özel tim görevlilerinin evinin damında sabaha kadar beklediklerini, arada bir yüksek sesle ya da güreşerek şakalaştıklannı, bu yüzden sabaha dek tüm ailesinin uyuyamadığını anlatıyordu.3Hemmuz günü ŞırnaK'ta bir ev bombalanmıştı. O gün tüm mahalle halkı gözaltına alındı. Sonunda gözaltmda 4 kişi kaldı. Evi bombalanan kişi güvenlik kuvvgtlerine başvuruyor ve gözaltındaki 4 kişiyi tanıdığmı, bunlardan Abdülbahri Birsen'in kendisiyle beraber kömür işletmelerinde çalıştığını, bu kişilerin suçsuz olduğunu söylüyor. Ama bir türlü anlatamıyor. Elinde mektup, İnönü'ye vermek için bekliyor. Sanat piyasasındaki (Baştarafı 16. Sayfada) büyük etken oldu. Geçen mevsimin sanat piyasası çok büyük ölçüde20. yüzydda yoğunlaştı. Bunun en çarpıcı göstergelerinden biri de, bir çağdaş ustanın, Picasso'nun yapıtlarımn satışında tek bir mevsim içinde 3 kez dünya rekoru kırılmasjydı. Daha önce böyle bir şey görülmüş değildi. tlk rekor geçen kasım ayında Christie'nin New York salonunda düzenlenen "tzknimci ve Modern Uslalar" satışında kırüdı. Picasso'nun 1901'de yaptığı "Analık" adlı tablo 24.7 milyon dolara (53 milyar 619 milyon TL) alıcı buldu. Üç hafta sonra, 30 kasımda Christie'nin Londra'daki salonlannda yapılan bir raüzayedede Picasso'nun 1905 tarihini taşıyan "Akrobat ve Genç Soytan" adlı tablosu 38.45 milyon dolara (83 milyar 436 milyon 500 bin TL) satıldı. 9 mayısta ise Picasso rekoru bir kez daha kınldı. Sotheby'nin New York şubesinde gerçekleştirilen açık arttırmada Picasso'nun 1901'de yaptığı " B e n , Picasso" adlı kendi portresi 47.85 milyon dolara (103 milyar 834 milyon 500 bin TL) alıcı bulacaktı. Aynı tablo, daha önce 1981'de yapılan bir müzayedede "sadece" 5.8 milyon dolara (12 milyar 586 milyon TL) satılabilmişti. Böylece "Ben, Picasso", 104 milyar Türk Lirası'na yaklaşan fiyatıyla Van Gogh'un "trisler"ınin ardından dünyanın en pahalı ikinci tablosu oluyordu. Mantegna'nın olduğu kabul edilen "Mecusüerin Tapuuşı" adlı tablo 1985 nisanında Christie'de 8.1 milyon dolara (17 milyar 577 milyon TL) saüldığında, Picasso'nun 1981'de yaklaşık 12.5 milyar Türk Lirası'na satılmış olan "Ben, Pkasso"sunu tahtından üıdirmişti. 16. yüzyıl ttalyan ressamı Pontormo'nun portresi ise bu yıl yaklaşık 76 milyar Türk Lirası'na Paul Getty Müzesi'ne satıldı, ama yaklaşık 104 milyar Türk Lirası'na bu yıl New York'ta satüan "Ben, Picasso"yu dünyanın en pahalı ikinci tablosu tahtından indiremedi. Bu arada, 1987 kasımında Sotheby salonlarında 53.9 milyon dolara (116 milyar 963 milyon TL) satılmış olan Van Gogh'un "İrisler" tablosu şu anda dünyanın en pahalı tablosu niteliğini koruyor. Sanat piyasasırun odak noktasırun modern çağın yapıtlarına kaydığını gösteren en çarpıcı örneklerden biri de, izlenimci dönemden günümüz sanatçüarına kadar uzanan olağanüstü sayıda resim ve heykelin mevsim listelerinin en üst sıralannda yer alması. Geçen sezon Christie salonlannda satılmış olan en pahalı 40 sanat yapıtından yalnızca ikisi bu sınıflamanın dışmda kalıyor, Sotheby'de ise sadece bir tanesi. tzlemmcüiğin "son kalınülan"nın da satın alınması için verilen şiddetü mücadele yüzünden, ustalanmn en büyük yapıtlannın yanına yaklaşamayan bazı yapıtlara zaman zaman rekor fiyatlar ödendi. Sözgelimi, Renoir'ın 1870'te yapüğı "Bu Babcede" adlı tablosu geçen nisanda Getty Müzesi'ne 10.34 milyon sterline (36 milyar 190 milyon TL) mal oldu. Geçen mevsim, 19. yüzyıl sonlanyla 20. yüzyıl başlarımn daha modern tarzlarına olan ilgıde de bir artış gözlemlendi. Örneğin, 19. yüzyıl sonlan resmine ödenen rekor fiyat izlenimci bir yapıta değil, Gaugnin'in 1892'de yaptığı bir Tahiti manzarasına, "Matamua"ya gitti. Sotheby şirketinin New York salonunda 9 mayısta yapılan satışta Gauguin'in tablosu 24.2 milyon dolara (52 milyar 514 milyon TL) alıcı buldu. Modern sanata yönelişin ilginç göstergelerinden biri de, günumüz sanatının ya da daha doğru bir deyişle yakın geçmişin sanatının ürünlerine ilginin artmasıydı. Bunun en çarpıcı örneği de, Amerikalı sanatçı Jasper Jobns'un 1959'da yaptığı "Hatalı Çıkış" adlı tablosuna 17.05 milyon dolar (36 milyar 998 milyon 500 bin TL) ödenmesiydi. Tablonun fıyatını böylesine yükselten Samuel Newhonse'un kendince haklı nedenleri olabilirdi. Nitekim daha önceki Jasper Johns rekoru da "Pencereden" adlı tablgyja Newhouse'a aitti. Johns'un " H a tab Çıkışı"ına yaklaşık 37 milyar Türk Lirası ödenmesı, belli bir alandaki piyasayı bir anda altüst eden az rastlanır olaylardan biriydi. Nitekim bu olayın etkileri görülmekte gecikmedi. Rauschenberg'in "Rebus" (Bilraece) adlı anıtsal soyut frizi 6.325 milyon dolara (13 milyar 725 milyon 250 bin TL) satıhverdi. Ardından, mayıs ayında, Jackson Pollock rekoru iki katına fırladı. O güne kadar Pollock'a ödenmiş en yüksek fıyat 5.72 milyon dolar (12 milyar 413 milyon TL) iken, New York'taki Sotheby salonunda bir Pollock'a 11.55 milyon dolar (25 milyar 74 milyon TL) ödendi. Frank Sıella'nın "Quathlamba" adlı yapıtı 1.32 milyon dolara (2 milyar 865 milyon TL), Andy Warhol'un "Kızd Marilyn'i ise 4.07 milyon dolara (8 milyar 832 milyon TL) alıcı buldu. Tezmen: AT için zorunlu Birikim A y ı k ı m $ y t \ k i l l v g 1 sI MURAT BEICE Sosyalizm: "Zorunluluk" mu "erik seçme" mi? MICHAELLOWY Marksizm ve ütopik göruş AKDOĞAN ÖZKAN Bir elestiri dolayısıyla Althusser TÜRKAY DEM1R Sosyalizm ve demokrasi TEVFİK ÇAVDAR Cumhuriyetin başlangıcmda filızlenen demokrasi ve Takriri Sükun" Yasası GEÇEN Ar!N B I R I K I M I İktidann meşrmytti sorunu ve sıyası partıler Kasımlo'nun ölümü ve Ortadoğu ujkumuz SOSVALİZU TARIHINDEN BELGELER WILL KORDRÜWISCH Türkiye'dekı işçi basmı KITAPELEŞTIRISI LEVENTKÖKER' Futbolcular birleşmeli (Baftarafı Spor'da) Oysa, Fenerbahçe'den Galatasaray'a transfer olan Hasan ve • Beşiktaşh Metin, yukarıda sıralamaya çalıştığımız kurumlardan birine sahip olsalardı, bugün bu denli yıpranmazlardı. Üstelik Metin, üniversite öğrencisi, kültürlü bir genç. Futbolun ilerisini gerisini, getirdiklerini, götüreceklerini biliyor, ama bir anlamda yapayalnız. Kimi arkasında ağıt duzüyor, kimi teneke çalıyor. Oysa eksiklikaçık ve seçik, gitsin bakalım ciddi bir menajer kulübe, yasal haklanm arasın, eksiklik nedir ne değildir bir sorsun bakalım, sporcu sorumluluğunu yerine getirdikten sonra çatlağın nerede olduğu ve açmazın ne olduğu saptansın ki, kim haklı, kim haksız ortaya çıksın. Sonuç olarak, ününün doruğundaki sporcular ve özellikle futbolcular birleşmelidirler. Derneklerini, sendikalarını, vakıflannı kurmalıdırlar. Profesyonel futbolculuk çok kısa ömürlü bir meslek ve heie ülkemizde tamamen kısmet işi. Unünün doruğundakiler, tanınmaktan sokağa çıkamıyorlar. Ama yarın onlan kimse tanımayacak. Dün öyle oldu yarın da öyle olacak. Sorun, Hasan ya da Metin sorunu değildir. Sorun Turk futbolunun geleceği için çok cıddi bir sorundur. Ernest Hemingvvay, "Cesarei, güçlükler karşıanda zarafetlir" der. Oysa olay güç değil, cesarctle zarif olmakta yatıyor. Kemalizmi yeniden düsünmefe: Solidarizm, harporatizm ve demokrasi AKDOĞAN ÖZKAN "Doktor"un düinden anîamak!.. R E S İ M M S A Y R I R E S M İ T A R İ H Basansız bir taar, faYat zengin bir devlet adamı DEĞINMELER Çerkesler sorunu • "Halfe Ordusu" ve "sosyalist askerler" B i r i k i m Y a y ı n l a n Küçükayasofya Cad. No.17/A Sultanahmet 34400 istanbul Tel. 512 17 34 BIRSEN YUKSEL CAFER YILDIRIM EVLENDİLER İLE 7.8.1989 İSTANBUL Milli Piyango tdaresi Genel Müdürü Oguz Tezmen, yeni oyuna gösterilen "büyük ilgiden" raemnun bir ifadeyle, "Piyasayı biç boş bırakmayacağız" dedi. Hemen Kazan biletlerinin 25 milyonunun Fransa'da 1 haftada tükendiğini belinen Tezmen, " 1 8 yaşından kücuklere ikramiye ödemesi yapamıyoruz. İkramiyeyi anneleri veya bababtn alabiliyor" dedi ve bayilerin bu konuda eğitildiğini sözlerine ekledi. Hemen Kazan kuponlarındaki ikramiyelere 50 bin liraya kadar bayiler ödemeyapabiliyor. Daha yüksek ikramiyelerin ödemeleri ise Milli Piyango şubeleri ile Zi*• raat, Vakıflar, Oğretmenler, Emlak ve Şekerbank'ın Türkiye'deki tüm şubelerinden yapılacak (Baftarafı 1. Sayfada) teleri açıklamalanmızı yayınlamıNasıl oynanıyor? yor, tekzip göndermek dnrnmnn Biletlerin on yüzünde 6 adet da kalıyoruz" dedi. Milli Piyango ambleminin bulun26 Mart yerel seçimlerinden duğu parçalı bölümün, bir made sonra Başbakan Özal'ın Başbani para ya da plastik gibi kazıma kanhk'taki hukuk bürosu eleraanaletleriyle, bilete zarar vermeden, larından oluşturduğu "tekzip dikkatlice kazınması gerekiyor. bürosu" son günlerde bazı gazeKazıma işleminin kesici ya da de telere tekzip yağdırmaya başladı. lici aletlerle yapılmaması ge Başbakanlık Hukuk Müşavirlerekiyor. rinden Mehmet Yılmazcan yöne Biletin kazınması gereken timinde oluşturulan "tekzip bürobolümu kazındıktan sonra bir ik su", özellikle "Sabah" ve "Gazete" ramiye kazanılabilmesi için 6 ik gazetelerinde yayınlanan tekzipramiye sayısından 3'ünün aynı ol lerle dikkat çekti. Büronun özelması gerekiyor. (Örneğin, 3 tane likle Başbakan Özal'ın talirnatla50 bin sayısı varsa, 50 bin liralık nyla dava açma yoluna gittiği, anikramiye kazanılmış demektir). cak Özal'ın, hukukçulann "ale> İkramiyeli bilete ikramiye himize sonuçlanır" dediği davalar nin ödenebilmesi için biletin sağ konusunda ısrar etmediği belirtilalt köşesinde, "Burayı Kazırsanız di. Başbakanhk'tan bir yetkili, Bilet Gecersizdir" yazılı bölümün Özal'ın dava açarken dikkat ettikesinlikle "kazınmamış" olması ği hususları şöyle sıraladı: gerekiyor. Kazınmaması gereken " Kişilik haklanna yönelik bu bölümün altında biletin ikragercek olmayan elestiri ve yazılar, miye kontrol numarası bulunu Ailesini hedef alan rencide yor. Eğer bu bölüm kazınmışsa edici söz ve yazılar, ikramiye odemesi yapılmıyor. Gerçek dışı olaylan gerçekmiş gibi ele alan yazılar." Başbakanlık yetkilisi, Özal'ın, aleyhine yazılan köşe yazıları ve haberler için öncelikle "açıklama" göndermeyi tercih ettiğini, açıklamanın yayınlanmaması durumunda ise tekzip yoluna gittiğini kaydetti. Özal'ın, ailesine yönelik yaSÜRÜCÜ BELGESİ zılara daha fazla tepki gosterdigini VERİLİR anlatan yetkili, "Sayın Özal özel343 67 81 OKUL likle ailesinin ve kendisinin özel 362 47 33 ÜSKÜDAR 352 21 21 hayatına ilişkin yazı ve haberlerKOZYATAĞI de tazminat davası açmayı 162 08 18 MALTEPE ye^lemektedir" diye konuştu. 146 88 30 TARABYA Özal hakkında yazılan yazılar Yarısı toprak, yarısı asfalt yolun sağ kıyısına onarım için yeni malzemeler yığılmıştı. Keskin virajlı yol iyiden iyiye daralıyordu. tnönü'nün konvoyu, öndeki kariyerler ve özel tim ,,araçlarıyla Eruh'a girdüğinde insanların yüzünde inanılmayacak kadar donuk bir anlatım vardı. SHP lideri» ilçeden aynlana kadar da insanların yüzü değişmedi. Eruh'un çevresi özel tim tarafından sanlmıştı, sokakian sıkı sıkıya tutulmuştu. İnsanların durgunluğundan olsa gerek, tnönü bir süre ilçede nereye oturacağına karar veremedi. Sonra gidip yöre halkımn "kiirsü" dediği alçak bir tabureye oturuverdi. Ancak, arkasına dönüp bakmca " A N A P " yazısını gördü. Bunun üzerine kalkıp SHP ilçe binasına gitti. tnönü, Şırnak'a yine iki polis timini taşıyan jip ve iki kariyerle hareket etti. Alınan önlemler, görevlilerin gerginliği, her an bir olay çıkacakmış izlenimim uyandınyordu. Eruh'tan Şırnak'a doğru Güvenlik güçleri tırmamrken, yolun tam ortasında yetmez polis timinin dört aracı durdu ve tnönü, Türkiye'de demokrasi yönünü Cudi'nin kayalık tepelenin bütün kurallanyla yerleşme rine çevirdi. Herkesi bir merak sini bunun için istediklerini ifade sarnuştı: " N e oluyor?" ederek, sözlerine şöyle devam etti: Kimse bu merakını gidereme"Bölgede ana dili Kürkçe diye bir insana sakıncalı bakmak yan den konvoy Şırnak'a girdiğinde uştır. Ana dilini konuşması dogal kalabalık bir topluluk tnönü'yü harekettir. Kültur farklan, elnik bekhyordu. SHP lideri, doğruca farklılıklar demokrasinin cevher Uludere çıkışındaki tugay komuleridir. Bunlan biz geüreceğiz. tanlığına gitti. Yurttaşlar da yüAma mesele bn değildir. Aynm rüyerek tugay komutanlığının cılann istedigi Türkiye'yi ayınp önüne geldiler. tnönü'yü izleyen Kürdistan diye bir devlet kunnak gazetecilerin çevresine öbek öbek tır. Buna vatandaşlann hepsinin toplanmışlar, sıkmtılarıru anlatıkarşı olduğuna inamyonım. Şunu yorlardı. Yaşadıkları baskıyı, işaçıkça söylemek gerekir, elnik kenceyi tnönu'ye de aktarmak isfarklann olması ayn, o ülkenin tiyorlardı. lnönü, aracryla tugay komutanhğından çıkıp Şırnak 'ın öbür ucundaki kaymakamlık binasına hareket etti. tnönü, kaymakamlıktan çıkıp parti binasına gitti. Konuşmak isteyen yurttaşlar burada da İnönü'ye ulaşamadı. Tugaya ve kaymakamlığa aynlan kadar yurttaşlara süre aynlmayınca sıkıntüannı ancak bir kâğıda yazabilenler uzatıp verdiler İnönü'ye. SHP liderinin gezisinde yöredeki yurttaşlara neden bu kadar az zaman ayrıldığı merak konusuydu. Bir başka merak konusu da yöredeki insan haklan ihlallerini izleyen Cumhur Keskin, Fuat Atalay ya da diğer yöre milletvekillerinin gezide neden bulunmadığıydı. tnönü'nün konvoyu, Şırnak'Yoğurtçular köyünden gelenleT tan Cizre'ye doğru giderken, Dkbölünmesi ayn, bir devlet kanılması ayn bir olay. Aynmcılann ne daha geçen gün ormanlarımn ya le nehri kaygısızca akıp gidiyoristedikleri açıkça söylenmdi. Va kıldığım, köylülerin hayvanlarıru du. Ozal Hekzîp bürosu' kurdu "tekzip bürosu"ndan ayn olarak, ANAP hukuk danışmanları ve özal'ın özel avukatı Bilgin Yaaaoğlu tarafından da izleniyor. ANAP'ın Hukuk Damşmanı Yaşar Sevük, Özal hakkında "ANAP Genel Başkanı" sıfatıyla yazılan yazılan inceliyor, açıklamalan gerekirse Başbakana danısarak gönderiyor. Açıklamaların yayınlanmaması halinde ise tekzip yoluna gidiyor.Yazıcıoğlu.Özal'ın kendisi üzennde hiçbir etkisi bulunmadığını ve "bu konuda dava açılmaz" dediğınde. Özal'ın kendisini dinlediğini savunuyor. "Başbakan Özal hukuka oldukça saygılı bir insan" diye konuşan Yazıcıoğlu, "Basın Kanunn'nun 19. maddesine saygı duyuyonım. Başka yollardan kişinin hak aramasına karşıyım" diye konuşuyor. Başbakanın kendisi ve ailesi hakkında "çok ağır iddia ve suçlamalarda bulunulmadıgı" surece öncelikle açıklama göndermeyi tercih ettiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, Sabah Gazetesi'nde son bir hafta içinde üstüste iki kez Başbakan Özal'ın tekziplerinin yer almasıyla ilgili gelişmeleri ise şöyle anlatıyor: "Açıklama gönderiyoruz. Ama kullanılrai)or. Kullanan gazeteler de yok degil, ama özellikle Sabah ve Gazete gazetelerinde açıklamalanmız yayınlanraıyor. Örneğin Sabah Gazetesi'nde iki gun ustuste yayınlanan tekzipler, üç ay oncesinin düzeltmderi. Mahkeme kararıyla yeni yayınhyorlar." Şimdiye kadar Başbakan özal adına dava açıiması için 60'a yakın başvuruda bulunduğunu kaydeden Yazıcıoğlu, "Bunlardan 27'sinin kişilik haklanna saldınyla ilgili davalar olduğunu, geriye kalanlann ise tekzip ya da savcılıklar tarafından incelenen şikâyetler olduğunu söylüyor. Özal'ın dava açıp açmamasına kesinlikle kanşmadığını ifade eden Yazıcıoğlu, "Tek kaybettiğimiz dava Cumhuriyet'in açtığı 'Babıali'nin Pravdası' davası oldu, onu da ben izlememişlim. Kaybedeceğim davaya zaten girmem" diyor. Yazıcıoğlu, kendisinin açtığı davalarda şimdiye kadar toplam 30 milyon lira tazminat ödenmesine karar verildiğini belirterek, "Ancak bu paralan henüz taltsil edemedik" diye konuşuyor. Öte yandan Özal'ın en çok tekzip ettiği gazetelerin başında Sabah Gazetesi geliyor. Özal'ın tekziplerinden nasibi ise daha çok köşe yazarlan alıyor. Hakkında, Sabah Gazetesi sahibi Dinç Bilgin ile birlikte "Hasbahçe'de Sonbahar" adlı dizi yüzünden yaklaşık 400 milyon lira tazminat davası açılan gazeteciyazar Bekir Coskun bunlann başında geliyor. Coşkun'u, "Turgui Nereden Koşuyor" adlı kitabından dolayı hakkında 150 milyon liralık tazminat davası açılan gazeteciyazar Emin Çölaşan izliyor. OZEL BORA SÜRÜCÜ KURSU AMBIAHCE BAR TUNAORHAN METİN İKİLİSİ SalrÇar Perş CumaC tesı Bagdat Cad. Çıflehavuzlar 358 18 70 388 49 30 ÇAĞLAYAN
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle