Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yüzeysel, ancak yaşamı surdürmeye yetecek kadar biiinmesine denir. Oysa bir dille düşünen, öğrenen, duygu ve goruşlerini anlatan insan, yaşamı surdürmenin çok ötesinde birçok düşünsel, sosyokultürel kavramlara gereksinme duyar. Bir başka deyişle dil, külturden kültür dilden bağımsız öğrenilemez. Bu gerçeği kavrayan Batılı bilim adamları 20'inci yüzyıhn başından beri dil sözcüğünü aynı zamanda bir sistem, bir değerler bütünu anlamında da kullanmaktadırlar. Bu nedenle Batı'da sık sık duyulan "aynı dili kullanmıyoruz" tümcesi, aynı sözcükleri ve dil yapısını kullanmıyoruz değil, aynı değerleri paylasmıyoruz ya da görüşlerimizi aynı sistemlere dayandırrruyoruz anlamını taşır. Türkiye'dekı yabancı dil eğitiminin en azından üniversite düzeyindeki amacı da yalnızca o dilin sözcuk anlamlarını ve gramer kurallarım öğrencilere açıklamak değil, dilin dayandığı kültürü, değerleri de öğretmek olmalıdır. Ancak o zaman yabancı dili gerçekten bilen aydın ve profesyonel kişiler yetiştirmiş oluruz. Çağımızın iletişim çağı olması nedeniyle artık çağdaş olmayı amaçlayan hiçbir ülke yalnız kendi kültürünü tanımakla, kendi toplunual, kültürel değerlerini bilmekle yetinemez. Kaldı ki günümüzde kültür, bir toplumun kendi ne özgü yaşama, düşünme, anlatma biçimi olarak tanımlanmakta ve onun hem ait olduğu toplumun değerler sisteminin bütününü oluşturduğu hem de bu değerleri yansıttığı kabul edilmektedir. "Değer" ise doğal olarak "önem" ve "ölçü" kavramlarını, yani karşılaştırmayı içerir. Bir başka deyişle, bir konu, davranış, ilişki, yaklaşım ancak bir başka konu, davranış, ilişki, yaklaşımla nicelik ya da nitelik açısından karşılaştınldığında "değeru'"dir. Yani ulusal kültürun, ulusal değerlerin bilinçli olarak anlaşılması ve öğretilmesi için o ulusun fertlerinin başka dil ve kültürleri bümesi şarttır. Ancak kendilerine özgü olan değerlerin ne yönden ve ne ölçüde başka kültürlerdeki değerlerden farklı olduğunu bilen kişiler gerçek ve bilinçli şekilde kendi kültürlerini anlama şansını elde ederler. Dolayısıyla yabancı dil öğrenen bir kişi yalnızca dilini öğrendiği kültürü tanımakla kalmaz, aynı zamanda kendi külturünün değerlerini, özelliklerini de kavramış olur. Uluslararası ticaretin, ekonominin ve bunların sonucu siyasetin çok önem kazandığı, televizyon, radyo, bilgisayar ağları gibi başka uluslann bilim ve kültür etkinliklerini yayan iletişim araçlarının günlük yaşamımızın bir parçası durumuna geldiği çağımızda, içinde yaşadığımız dünyayı anlamak, onunla iletişim kurmak ve bütünleşmek istiyorsak baska dilleri ve kültürleri öğrenmek zorundayız. Bu yalnız bizim çağdaş, "çok kültürlü" ve aydın bir vatandaş, uluslararası düzeyde başarılı bir bilim adarru, düşünür, teknokrat olabilmerniz için değil, aynı zamanda uluslararası pazarlara girebilen işadamları, sanayiçiler, hatta işçiler yetiştirebümemiz, Türkiye'nin çıkarlarını uluslararası siyaset çevrelerinde koruyabilmemiz ve kendi kültürümüzü, değerlerimizi başka uluslara tanıtabilmemiz için de şarttır. Yoksa uluslararası çevrelerde hep doğru olduğunu sandığı sözcükleri kullandığı halde o sözcükler yoluyla istediğı anlamı aktaramayan kişiler olarak kalınz. 19 TEMMUZ 1989 CAĞDAS YAYINLARI Çağdaşhk, *Çok Küttürlülük' ve YahaiK'i Dil Egil imi... Dil kültür ve iletişim arasındaki bağımlüığı iyi bilen A vrupa Ekonomi Topluluğu'na üye ülkeler, 1992 yılında gerçekleştirmek istedikleri ekonomik ve siyasal bütünleşmeyi sağlayabilmek için ortaöğretim programlarına en az bir başka üye ülkenin dilini zorunlu olarak koymuşlardır. Amaçları yabancı dil öğrenimi yoluyla yabancı kültür öğrenimini gerçekleştirmek, geleceğin Avrupalısmın başka değerleri bilen, anlayan, onların sahipleriyle iletişim kurabilen, 'çok kültürlü' dolayısıyla düşünsel düzeyde açık ve aydın, profesyonel düzeyde bilgili ve çağdaş kişiler olmasını sağlamaktır. İLHAN SELÇUK'un Yeni kitabı Prof. Dr. DİLEK DOLTAŞ B.Ü. Yabancı Dil. Yük. Ok. Md. İletişim çağı olarak adlandınlan tarihin bu dö rikimini kavramsal düzeyde aktarır. Bu birikime neminde çağı yakalayabilmek için en az bir yabancı sahip olmayan kişi, sözcüklerin taşıdığı kavramdil bilmek dolayısıyla kendimizinkinden başka en lan ya bütünüyle anlayamaz ya da yanlış anlar. En az bir kültürü daha tanımak, anlamak şarttır. Kaldı yalın ve somut sandığımız kavramlar bile ancak yaki insanın kendi toplumunu bilinçli bir şekilde ta zarla, konuşulanla, yani göndericiyle alıcının ornıması, ancak ondan farklı bir başka toplumun taklaşa bildiği, tanıdığı değer sistemleri içinde kulözelliklerini görmesi ve anlamasıyla gerçekleşebi lanılırsa doğru anlaşılır. örnegin "bugün hava çok lir. Dil, insanın içinde bulunduğu dünyayı anlama soğuk" dediğimiz zaman Türkiye'nin batısında otuve anlatma aracıdır. İnsanın ögrenme, düşünme ve ran bir kişinin soğuk sözcüğünden anlayacağı sohayal etme gücü de diliyle sınırlıdır. Dil aynı za ğukluk kavramıyla.ısı derecesiyle Türkiye'nin domanda toplumsal bir olgudur. Tarihin akışıyla de ğusunda yaşayanın duşüneceği soğukluk kavramı ğişen toplumlann dilleri de değişir, ihtiyaca göre büyük bir olasılıkla aynı olmayacaktır. Bu algılabazı kavramlar yok olur, bazı yeni söyleyiş biçim ma farklılıklarını iki a>Ti kültür ve dilden gelen kileri üretilir. öte yandan dilin tarihten bağırnsız, de şilerin iletişim kurması açısından ele alırsak, dilin ğişmez bir yapısırun, gramerinin olduğu da gerçek ne ölçüde toplumsal bir olgu olduğunu, belli bir tir. Genellikle yurdumuzda yabancı dil efitiminden toplumun tarihsel gerçeklerine, kültürel değerlerianlaşılan, yabancı dilin değişmez gramer kuralla ne dayandığmı daha iyi anlarız. nyla guncel yaşamda kullanüan baa terael sözcıiklerin öğretimidir. Türkiye'de yabancı dil eğitimi gö Dil kültür ilişkisi ren kimse çoğunlukla öğrendiği dilin kullanıldıgıİngilizler sözcuk düzeyindeki anlam bilgisiyle ru toplumun değerlerini öğrenmeden kendini dil bi toplumsal, kültürel düzeydeki anlam bilgisinin farliyor sanır. Oysa her dil, ait olduğu toplumun ya kını vurgulamak için birincisine "survival şam gerçeklerini, bilimsel, düşünsel ve kültürel bi language" derler. "Survival language" dilin çok Sonuç Dil kültür ve iletişim arasındaki bağımlılığı iyi bilen Avrupa Ekonomi Topluluğu'na üye ülkeler, 1992 yılında gerçekleştirmek istedikleri ekonomik ve siyasal bütünleşmeyi sağlayabilmek için ortaöğretim programlanna en az bir başka üye ülkenin dilini zorunlu olarak koymuşlardır. Amaçları yabancrdil öğrenimi yoluyla yabancı kültür öğrenimini gerçekleştirmek, geleceğin Avrupalısmın başka değerleri bilen, anlayan, onlann sahipleriyle iletişim kurabilen, 'çok kültürlü' dolayısıyla düşünsel düzeyde açık ve aydın, profesyonel düzeyde bilgili ve çağdaş kişiler olmasını sağlamaktır. İletişim çağında çağdaş olmayı isteyen Türkiye, yabancı dil eğnimine ortaöğretim ve üniversite düzeyinde farklı biçimlerde çok önem vermek zorundadır. Fransız sosyal bilimci ve düşünur Edgar Morin'in dediği gibi 21'inci yüzyıla damgasını vuracak dünya görüşü "çoğulculuk"tur ve 21'inci yüzyıl çok dil bilen, "çok kültürlü" kişilerin çağı olacaktır. GULU 7 . 0 0 0 TL. (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan, Türk Ocağı Cad. 3941 CağaloğluİSTANBUL HOTEL fiRIES 7.7/ TEŞEKKÜRLER... KURBAN BA YRAMI nedeniyle büyük bir ilgi ve yakınlıklarmı gördüğümüz ve açılış aşamamızı hoşgörü ile karşılayan, bize moral ve destek veren SA YGIDEĞER KONUKLARIMIZ'a teşekkür etmeyi ödev biliriz. Ayrıca, bu bayramda otel odalarımızın tamamı dolması ile kendilerini konaklatma ve ağırlama olanağını bulamadığımız sayın müşterilerimizden özür diler, gelecek bayramlarda buluşmak umudu ile saygılar ve esenlikler dileriz. ARIES YÖNETİMÎ EVET/HAYIR OKTAYAKBAL Geldiler. geliyorlar, gelecekler Bulgaristan'daki Türkler, Türk sayılanlar... Yüz bin, iki yüz bin. Belki de bir milyon insan... Çadırkentler oluşturuldu. Elden gelen her kolaylık yapıldı, yapılmakta. Bulgarlar demiş ki: "Hele bir gidın de haliniz ne olacak görün. Orada yoksulluk var, işsızlik var, güvensizlik var". Şimdi yüz binden çok sayıda Bulgaristan Türkü bütün bu savlar gerçek mı değil mi, kendi gözleriyle görecek... Edirne Valisi gelmiş çadırkente, "Türkiye'de zaten işsizlik var" demiş. Bir takım açıkgözler çadır çadır dolaşıp işçi arıyorlarmış. 'Gel sana iş vereyim, gel benimle çalış.' Hepsi çalışacak elbet Pekçoğunun bir mesleği, bir sanatı var. Hepsi iyi kötü, zorla ya da ısteyerek bir eğitimden geçmiş. Halıl Nebiler arkadaşımızın yazısında okudum. Edirneli bir otelci, bir kalorifer ustası bulmuş, 'Al sana yüz elli bin lira aylık' demiş. Soydaşımız 'Ya ev?' 'Yok ev veremem'. Peki ev kirası kaça?' Yüz yüz elli bin'. Bulgaristan Türkü gülmüş, "Biz neyle geçineceğiz?" demiş. Başka biri de alacağı aylık ücreti öğrenince, "Ben Bulgaristan'da iki yüz leva alırdım. Sizin verdiğiniz elli leva ediyor' diye önerilen işi reddetmiş. Daha önce de yazmıştım, gelenler geldiklerine pişman olmasınlar, onları devlet eliyle korumak gerekir, birtakım ucuz işçi arayanlara mahkum etmemek gerekir diye... Ama devletlilerimiz kendi dertlerinin dünyasında! Yüzde on beşe ınmiş bir iktidardan başka ne beklenirdi ki? Bulgaristan göçmenlerıne Türkiye'de bir iş, bir yuva hazırlamak, bu acılı insanları daha çok üzmeden, sıkmadan, bıktırmadan, 'ah buralara neden geldik' dedırtmeden geleceklerini sağlam temeller üstünde kurmanın yollarını bulmak... Bulgaristan Türkleri belli bir düzeyin üstünde yaşıyorlardı. Hepsinin işi vardı. Baş4nı soktuğu bir yuva, çocuklarının eğitimi, sağlığı vb. az çok güvence altındaydı. Birkaç kez Bulgaristan'a gittim, Türkler ikinci sınıf yurttaş gibiydiler, ama işleri vardı, belli bir yaşam düzenleri vardı. istedikleri, anavatana gelip gidebilmek, insan onuruna yaraşır biçimde yaşamaktı. Anadillerinde öğrenim görmek, Türkçe kitap ve gazeteleri izleyebilmek, yaşadıkları ülkenin siyasal yönetiminde etkin olmak... Bütün bunlar yavaş yavaş ellerinden alındı. Önce Türk diliyle öğretim yapan okullar kapatıldı, Türkçe dersler kaldınldı, derken ad değıştirme uygulaması başladı, Ali'nin adı Manuel'e, Hüseyin'in adı Kostov'a çevrıldi. Bıçak kemiğe dayanınca soydaşlanmız başkaldırdılar. O zaman sert önlemler geldi. Baskılar, gözaltına almalar, tecrit kamplarına atılmalar... En sonra da Türkiye'ye yığınlar halinde göndermeler... 'Devlet', hem de sosyalist bir devlet olduğunu söyleyen Bulgaristan Halk Cumhuriyeti tarihte eşı benzeri görülmedik bir işe kalkıştı: Türk soyundan yurttaşlarını ülkeden kovmak .. Türkiye ile masaya oturup bu işi belli koşullara bağlamadan... Uluslararası kurallara uymadan... Bir buçuk milyon Türkü Bulgar topraklarından söküp atmak, hem de bunu bütün dünyanın gözü önünde yapmak... İşin acı yani da, Türkiye'yi şu anda yöneten kadronun haklı bir davayı dünyaya gereği gibi tanıtamaması, anlatamaması, yurdumuza gelen on binlerce insanı gereği gibi ko. ruyamamasıdır. Başbakanımız yalnızca atıp tuttu, 'ümüğünü sıkarım', 'hele bir yetmiş milyon olalım, gösteririz', 'kafalarına vura vura haklanndan geteceğiz', 'Bulgar domuzu' vb... Bir devlet adamına, bir başbakana yakışmayan sözlerdi bunlar. Mahalle kabadayılarının ileri geri palavralarına benzer bir konuşma türü! Daha önce de yazdığım gibi, Özal yönetiminin kendi ülkesinde saygınlığı kalmamış ki, dünya ölçüsünde bir etkisi olabilsin! Yüzde on beşler çızgisinde bir ulus desteği yetmez Türkiye'yi yöneten kadronun başarılı görev yapabilmesine... Başarısızlığın temelinde, Özal'ın ve partisinin yüzde seksenden çok yurttaşın güvenini yitirmesi vardır. Bu gerçeği Özal da biliyor, görüyor, bu güçsüzlüğüne, bu yenilmişlığine karşı bir de Çankaya'ya çıkmak istiyor! Başaracak mı bunu? Başarırsa ne olur? Ulkemiz yeni bir karmaşanın içine mi yuvarlanır yeniden? İstenen bu mu? Dış saygınlık sıfır, iç saygınlık sıfır, ama 12 Eylül'ün ortaya çıkardığı yetersiz bir kadro 'Ben iktidardan inmem de inmem' direnişi içinde!.. Kendi derdimız bize yeterken, kendi sorunlarımıza çare bulamazken, bir de yüz binlerce soydaş Edirne çadırkentlerinde yaşama savaşı veriyor. İçinden çıkılmaz bir sorun mudur yüz iki yüz bin göçmeni yerleştirmek, mutlu bir yaşam sürmelerini sağlamak? Değildir. Ama bunu Özal yönetimi yapamaz. Özal beş altı yıldır ne dediyse başaramadı; ortadirek dedi, enflasyon, dış saygınlık dedi, hepsi boş çıktı! Sorunlarımızın çözümü ancak erken genel seçıme bağlıdır. Halkımızın güvendiği. gönülden desteklediği, bilinçle bağlandığı bir iktidar ister tek parti, ister bir ortaklık iktidarı olsun iş başına gelmeden halkımız bu çıkmazdan kurtulamaz. Bu sözüm Bulgaristan'dan gelen soydaşlarımızı da kapsıyor. Onların sorunlarının çözülmesi de Türkiye'de halktan, doğrudan yana bir iktidarın kurulmasına bağlı. OKURLARDAN uygulamasmın çok kısa bir süre olduğunu belirtmektedirler. Oysa bir Sosyalist ülkelerdeki son ülkenin kalkınma sürecinde, gelişmeler ve Marksizme eğer amaç uygaruk; araç da ilişkin güncel tartışmalar bir sosyal sistem ise, yetmişhakkında ne seksen yıl hiç de azımsanacak düşünüyorsunuz ? bir zaman değildir. Sosyalist Cumhuriyetln bu önemli yönetimlerde olup bitenlerin "Ihrtısma" yazı dizisini bürokrasinin yarattığı dikta okudum. Önce tartışma konusunda düşünceleri alınan rejimleri yüzünden olduğu vurgulanmakta, ancak kişilerin kimilerinin bu geleceğe dönük Marksist konuda çok yetkin kişiler çö'zümleri içeren öneriler olmadıkları izlenimini getirmemektedirler. "Açıklık" edindim. Soru sorulanlann kapsamı genişletilebilir; diğer "yeniden yapılanma"; Marksist devletlere uygulanan bilim adamlanyla parti teorik şablonun sonucunda yetkililerine de sorulabilirdi. doğan kapalı rejimler ile Sanırım daha doyurucu köhnemiş devlet kurumlannın yanıtlar ortaya çıkardı. yenilenerek atılıma Tartışmaya kanlanlar ortak geçirilmesinU eleştiri olarak vurguladıklan ortamınm yaratılmasmı, konularda, olumluolumsuz dolayısı ile bunalıma duşmüş yönleri ayrışhnp gerçeği bilimsel sosyalizm ortaya çıkarmak yerine (Sn. yönetimlerinin, bunlara bağlı Özdalga dışındakiler) toplumlarının kurtanlması Marksizmi mazur gösterme çabastna düşmüşlerdir: Örnek eylemi olsa gerektir. Bu da SSCB önderliğinde yaşama olarak; tartışmaya katılanların bir çoğu yetmiş geçirilmeye çalışümaktadır. Ancak henüz bu yönetimlerde seksen yıllık bir Marksizm Tartışma üstiine İflas Etmiş Bir İktidarla büdiğimiz ölçülerde eleştiri kavramı kurumlaşmış değildir. Oysa tartışma yazarlarından biri, "Sovyetler Birliği her flkrin tartışılabildiği dev bir demokrasi forumuna dönüşmüştür" diyebilmektedir. Gene tartışmacılardan biri, "Sosyalist ülkelerde iktidar sorunu çözülmüştür" yargısına varabiliyor. Doğrusu duyduklarımıza göre iktidar bunalımlarının yoğun olduğu anlaşüıyor. Bir diğer tartışmacı da çeşitli özürler ileri sürüyor: 159 milyar borç ödentisi, savas fonu, sosyalizmin hazır bulması gereken toplumsallaşmış üretimin yokluğundan kaynaklanan ağır yükler... vb. Eh.. bütün bunlar yapıldıktan sonra kalkınma, uygarlık atılımı oldukça kolaylaşırdı sanırım. Arnavutluk ekonomisini geri, sosyal yaşamını renksiz, politikalarını katı bulmakla birlikte örnek ülke gösteriyor Arnavutluğu bir tartışmacı da. Tam bir çelişki örneğL Tartışma, tüm olarak olup bitenleri açıkhğa kavuşturmuyor. Marksizm adına Türkiye'de dökülen kanlar ile hapishanelerde yatan binlerce insanın boşu boşuna uğraş verdiği akla geliyor. Oysa şunu da çok iyi biliyoruv Marksist düsünce sistemi kapitalist sisteme eleştiri ve altematif getirmiştir. Dileriz Batılt anlamda bir demokrasi anlayışı Doğu Bloku^nda da kurulsun. Sayın Mehmet Ali Aybar, "Gorbaçov'un, Marksizmi şimdilik de olsa bir yana bırakarak ülkesinin sorunlarma çözüm aradığı tartışılamaz. Ama bu dönüşü olmayan bir yoldur. Toprak sahibi olan köylülerden bu toprakların geri ahnması için yeniden devrim yapmak gerekir" diyor. Herhalde en doğru tam bu olsa gerek. ASLAN ÜNLÜ ls.Emekli Albay îzmir At Last! İngilizce öğrenmek için /TUR'ıı seçtiniz. Sonunda doğru kararı verdiniz. ELEMANLAR ARANIYOR BORDATA Bılişim Sistemleri Ticaret A.Ş., "kışısel bilgisayartar", "çevre birimleri pazarlaması", 'destek hizmetleri" ve "yazılım geliştirilmesi" konularında etkinlik gösteren bir bilgı işlem firmasıdır. Ankara, İstanbul ve İzmir'deki yaklaşık 70 kişilık kadrosu ve büyük iş hacmi ile, alanında Türkiye'nin en büyük kuruluşlanndan birisidir. Çalışmaları, IBM tarafından "Yılın Yetkilı Satıcısı", "En Çok IBM PS/2 Satan Yetkili Satıcı", "Yüksek Düzeyde Teknik Hizmet Veren Yetkilı Satıcı" odüllerı ile değerlendirilmiştir. Bordata, bu firma kimliğine uygun, bilgili, ınisiyatif sahibı, dürüst, titiz, ilkelere bağlı, dinamik, başarmayükselme kararlılığını ekip anlayışı içinde gerçekleştirebilecek, yanda özellıkleri belırtilen çalışma arkadaşları aramaktadır. Isteklilerin resımlı özgeçmışleri ile birlikte BORDATA'nın Ankara veya İstanbul adreslerine gelerek veya mektupla başvurmaları rica olunur. Erkek adayların askerlıkle ilişkisi olmaması gerekmektedır. Başvurular gizli tutulacaktır. 7TUR TRAMLSHOP • ÖST DÜZEY YÖNETİCİ ADAYLARI (Ankara fst&nbul ve izmır ıçın) Pazartama Ststem Destek, Bakım/Onanm ve yön&öctitk konutannda egttıiecek tyt dereceöe Ingıtızce bıhr, Ttcan faaiıyeüere yatkm İnsan ıltşkılennue kuvvetlı Ûntversıtelerın Idarı Bthmier MühendfSUk ve Temel Bitımier faküttefermöen mezun • PROJE ÜDERLERİ (Ankara ve ismnbul ıçm) İnşaat. Makırm, Hanta ve Trafrk Mühendıstığı ıte Mımarlık daUannda ODTÖ Boğazıçı. İTÜ Mınartk ve Mühendtslık fakulielennöen mezun Ayrıntılt bilgi için broşür isteyiniz. İnönü Cad. 37/2 Gümüşsuyu 152 5921(4 Hat) • PAZARLAMA DANIŞMANLARI (Ankara. Istanbul ve İzmır tçtn) IBM, HP, Epson, Lotus. Mıcrosoft ve Noveti ürüniennm pazartanması konusunxta Unıversiteienn Işletme. Mühendısfik, Temel Bıltmier ve Mımarftk fakuttelennOen mezun TEŞEKKÜR Geçirmiş olduğum enfarktüs krizi sonucu ilk müdahalede bulunan, beni tekrar yaşama döndüren Sayın • SİSTEM DESTEK UZMANLARI (istanbul ve İzmır tçtn) IBM. Lotus. Mtcroscft ve Noveii urüniermin eğıtmı ve kuttantct desteğınt vermek Ozere eğıtıtecek ODTU ve Boğaztçı Cınıversıieiennden mezun. İyt tierecede Ingıhzce bıiır • ONARIM MÜHENDİSLERİ (Ankara ve Istanbvı ıçın) Karı bazınöa onarım ve/veya yonga bazmtja programtama yapabılecek, Ama gıdemte ışlevlenn yerine getirebılecek. Ûnıversıtel&rın Elektrık. ElektronıK ve Fızık Mühendslığı fakültelennden mezun. Ingıhzce bılır Dr.SEMA KÜRKLÜ'ye, SAIİH KETAHTE Oğlumuz BORDATA ANKARA Cmnah Caddesı No 571/B 06680 Çankaya göstenniş olduklan yakın ilgiden dolayı Topkapı Hastanesi'nin tüm doktor ve personeline candan teşekkür ederim. BİLİŞİM SİSTEMLERİ TİCARET A.Ş. İSTANBUL Buyükdere Caddes Akıncı Bayrn Sc*ak CıcıHanNo 24 Kat 1 60290 Mecıdıyeköy Conpuler • BAKIM/ONARIM UZMANLARI (Ankara vs istanbuJ tçin) Ktşıset bifgtsayar donantm ürüntennm bakım ve onanmtnda deneyımh (veya deneyımsiz) üse ya öa Teknik üse mezunu. CENK AKINOĞLU'nun doğumunu tüm akraba ve dostlara duyururuz. BANUGÜRSEL BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ MEZUNLARINA DUYURU 20 Temmuz 1989 Perşembe günü saat 10.00'da Sayın Leyla Gencer'e Fahri Doktora unvanı tevcihi dolayısıyla tören yapılacaktır. Töreni Sayın Leyla Gencer ve Archi Della "Scala" Topluluğu tarafından verilecek konser izleyecektir. Katılmanızı saygıyla rica ederiz. BOĞAZİÇİ ÜNİVERSİTESİ REKTÖRLÜĞÜ Devrimci yurtsever arkadaşımız YÜKSEL MUNZUR'u trafîk kazasında kaybettik. Mücadelemizde yaşatacağız. SOYLEV (Belgeler Bölümü: Cilt 3) Hıfzı V. Velidedeoğlu 3. bası 3000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğiuİstanbul INGİUERE'de İNGİLİZCE 1727 vasun ansınoa KI ıisc mezunu aıydnlar için Buvenfllr te* voi MI Mfcriik vaomaktır l N G k . n m e ÇOCÜ İNGkizcMzi Annemiz SUMRU'yu aramızdan aynlışının 3. yılında tükenmeyecek olan bir özlem, bir sevgi ve saygı ile anıyoruz. DEMOKRASİ MÜC4DELESENDE MÜHENDİS VE MİMARLAB ADEVA EDA BAYKAL ÇALIŞANLARIN SORULARI SORUNLARI Yılmaz Şipal 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı Cad. 3941 Cağaloğlufstanbul ILGEENnOHSM Linnıtefl ŞırVetı Turhıvenın ıik GELİN GÖRÜŞELİM HAYVAN SEVENLERE ÇAĞRI Sahipsiz hayvanlara yaptığımız aşılama ve kısırlaştırma kampanyasına katkınız olması için EVİTA müzikali biletlerini Rumeli Cad. GUSTO mağazasından alabilirsiniz. T. HAYVANLARI KORUMA DERNEĞ1 Tel: 147 2 4 4 2 Ertuğrul, Eüf, Cem, Tuna İLAN TEKİRDAĞ AŞLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN lflasına karar verilmiş iken teklif ettiği iflas içi konkordatonun kabulu ve sonuçlanması uzerine rnahkememize muracaat eden masa memurlarının talebi ile mahkememizce yapılan duruşma sonunda: 20.1.1989 gun 1988/714 esas 1989/9 karar sayılı kesinleşen ilamı ile 28.11.1984 tarih ve 1984/1092 esas 1984/1011 karar ile borçlu Hasan Seven'in iflasına dair verilen kararın İÎK.'nun 309/5. maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiş olduğu ilan olunur. Dosya No: 1988/714 SATILIK YAZUK Basınkent IV (Silivri) 55 m2, K ada, 2. Blok D: 16 Tel: 516 57 97 KEMALİZMİN DRAM Vedat Nedim Tör 2. bası 2000 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Turkocağı AD PJUI JICENTMI Kınta* OU Barbaros Bulvarı Mazharpa^a sofcak 3/g Cad. 3941 Cağaloğluhlanbul nt. 181 43 M • 87 Fax: 159 76 96 TMSek.: 158 53 42 İZMİR TM: 22 S8 86