19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
>4 EYLÜL 1988 HABERLER CUMHURİYET/9 Ecevit'in demokrasi çağrısı İNSANLAR SÜLEYMAN SARILAR KARADENİZ EREĞLlSt Eski Baştıakanlardan Bülent Ecevit, Başbakan özal'ın anayasa değişiklığine "evet" denildiği takdirde Türkiye'de demokrasinin varlığının dünyaya kanıtlanmış olacağını öne sürdüğunü belirterek, "Bir ülkede halk, iktidann istedigi anayasa degişikligini içine sindiremedigi için korkusuzca hayır oyu kullanabiliyorsa, demokrasinin vtriıgı daha iyi kanıtlanmış olur" dedi. Ecevit, dün eşi Rahşan Ecevit ile birlikce Ecevit plakalı özel otomobili ile lstanbul'dan Ereğli'ye geldi. Cumaova'da yüze yakın araç konvoyu ile karşılanan Ecevit, büytlk bir kalabalıkla girdiği Duzce'de "Halkçı Ecevit, yalnız degilsin" sloganları ile karşılandı. Burada kısa bir konuşma yapan Ecevit, basının DSP'yi sansür ettiğini öne sürdü. SHP ilçe örgütü tarafından verilen çiçeği, "sosyal demokratlann teveccühü" olarak niteleyen Ecevit, Alaplı'da, Ereğli'den gelen iki yüze yakın araç konvoyu ile karşılandı. Kurban kesilerek özel otomobilinden Ereğli ilçe örgütünün kiraladığı otobüse geçti. 12 Eylül rnüdahalesinin belirli bir ekonomik modelin uygulanması için yapıldığını söyleyen Ecevit, "Bir ülkenin ulusal gelirinin yüzde 70'inin aşmasının, o ulkenrn bagıınsızugını tehlikeye duşureeegini" kaydederek şöyle konuştu: "NiteVim ban Batılı çevreler, tarihin çöplügüDden Sevr Anlaşması'nı çıkararak yaşama geçirme hayalleri kurmaya basladılar. O hajalleri kursakhmnda kalacak. REFERANDUM '88 ANDUM '88 REFERANDUM '88 Korkusuzca hayır oyu demokrasinin varlığını daha iyi kanıtlar' GÖRÜŞ Hükümet ne verirse versin geri alabilir ve hükümet bir kez geri almaya başlayınca verdiklerinden fazlasını alır. "özal, Ankara'da Naim Süleymanoğlu'nun sırtından gösteri yaparken bir bakan, işçilere 75 bin lira verecekmiş. Onu alın, cebinize koyun. Hakkınızın binde biri bile değil. Ama pazar günü de gücünüzü göstererek hayır diyeceksiniz. Ayrıca 75 bin lira verildiğinde 'Demokratik haklanmızı da verecek misiniz?' dive sorun.Özal'a beyaz elbise, beyaz kasket serbest. İşçiye ise kahverengi yasak.' Türk ulusu nke Ozal'lardan vazşeçer ama bagımsızlığından vazgecmez.'1 "Halkçı Ecevit", "Yalnız değilsin', "Karaoglan", sloganlanyla sık sık konuşması kesilen ve oldukça coşkulu bir kalabalığa hitap eden Ecevit, uzun uzun 12 Eylül'den sonraki uygulamalan anlattı. 1982 Anayasası'nın yasaklannı sıralayarak, bunlann kaldınlması gerektiğini belirten Ecevit, GAP'ta işlerin durduğunu anımsatarak, "Özal, GAP'a para vermek için fakir fukara fonuna başvuracagına 35 milyar liraya' ikinci özel uçak almasın, o parayı versin" dedi. TMO'nun.karşüıksız çek verdiğini, özal'ın dinlenmek için Bodrum'a gddip zenginlerin villalanru görerek, "Millct zenginleşiyor ' dediğini anlatan Ecevit, işçi haklarının gaspedildiğini söyledi. Ecevit konuşmasını şöyle sürdürdü: "Özal, Ankara'da Naim Süleymanoğlu'nun sırtından gösteri yaparken bir bakan işçilere 75 bin lira verecekmiş. O'nu alın cebinize koyun. Hakkınızın binde biri bile defcil. Ama pazar günü de gücünüzü göstererek hayır diyeceksiniz. Aynca 75 bin lira verildiğinde demokratik haklanmızı da verecek misiniz diye sorun. Sayın Özal'a beyaz elbise, beyaz kasket serbest. İşçiye ise kahverengi kasket yasak. Anayasa değişiklığine hayır oyu verecegiz dedikleri için sendika vöneticilerinin rnahkemeye veirildigi bir ülkede, kahverengi kasket giydikleri için işçilerin karakolluk olduklan bir ülkede demokrasi olduğuna dünyada hiç kimse inandınlamaz." SHP PM üyesi Önay Alpago'nun da izlediği mitingde Ecevit, SHP'yi ağır bir dille eleştirdi. SHP'nin DSP'yi safdışı bırakmak için ANAP'la anlasarak seçım yasasını kabul ettiğini öne süren Ecevit şunlan söyledi: "Uygulanan seçim sistetniyle Türkiye'de demokrasiden bahsedilemez. ANAP yüzde 36 oyla yüzde 65 milletvekili çıkar dı. Ama iki milyon oyla DSP hiç milletvekili seçtiremedi. Hani bunun adaleri? Seçmedigimiz kişiler gitti Medise. Bu Mecliste milletvekili olup da ne yapacaktım? Meclisin kanun yapma yetkisi, denetleme yetkisi yok. Bu Meclisin içinde biılunmaktansa dışında bulunup halkla miicadele ederim" Genel seçimlerin bu yıl yapılması halinde ANAP'ın yüzde 25'ten daha az oy alacağını söyleyen Ecevit, "Demokrasinin şartı, millet iradesini Meclise yansıtmayan bu seçim yasasını çöp sepetine atmaktır" diye konuştu. SHP'nin gazete ılanlarına da değinen Ecevit, Özal'ın "Ben secimden önce zam yapacak kadar enayi miyim?" sözünün işlendiğini anımsatarak, "Peki sayın Özal, secimden önce zam yapmayacak kadar enayi degildi de, SHP yöneticileri Özal'ın bu oyununu göremeyecek kadar enayi mi?" diye sordu. Bu seçim sistemi ile yuzde 25 oy alan Türk Islam sentezcilerinin bile iktidara gelip anayasayı değiştirerek şeriat devleti kurmalannın olanakh bulunduğunu vurgulayan Ecevit, SHP yoneticilerine şu çağnda bulundu: "Erdal tnönü'süne de Deniz Baykal'ına da soruyorum. Bu seçim sistemiyle miicadele edecek misiniz, yoksa ANAP'la işbirligi yapmaya devam mı edeceksiniz?" SHP'nin Sultanahmet mitingine de değinen Ecevit, sol fraksiyonların, bölücülerin sjogan attıklannı öne sürerek, "Eskîden bizim toplantılanmızda böyle slogınlar aüldığında ben müdahale eder sustururdum. Ama Sultanahmet'te fraksiyonlar Türkçe, Kürtçe slogan atarken İnönü de snstu, Deniz Baykal da sustu" dedi. FÜSUN ÖZBİLGEN Gompers Samuel Olimplyat madalyah tek atletimiz . Ruhi Sarıalp anlattı: Naim, tipik bir sporcu I ürkiye olimpiyat oyunlannda sadece bir kez atietizm dalında madalya almış. Atletizmde ilk ve tek madalyamızı tam 40 yıl önce yapılan 1948 Londra Olimpiyatlan'nda Türkiye'ye kazandıran atlet Ruhi Sanalp. Üç adım atlamada 15.02.5 metrelik derecesı ile bronz madalya kazanan Ruhi Sanalp, 1950 yılında Brüksel'de yapılan Avrupa şampiyonasında da bronz madalya ve 1950 Roma Asken Olimpiyatlan ile 1952 Kopenhag Askeri Olimpiyatlan'nda altın madalya kazanmış. Bu haftaki cumartesi sohbetimizde aynı zamanda etkin bir spor öğretmeni olarak yıllarca çaba göstermiş "Ruhi Hoca" He olimpıyatlar, Türkiye'de spor ve spordaki amatör ruh üzerine söyleştik. 1948 Londn bronz madalya GUNEYDOĞU tZLENİMLERİ Oyları feodal bağlar befîrleyecek CENGtZMUMAY "Bizim vatandaşımız meselcyi tahlil edip ona göre oy kullanacak vatandaş degil. Sandığa gidiyor, ne denilmişse onu yapıyor." Hakkâri'nin ANAP'lı Belediye Başkanı Şükrii Çallı, Güneydoğulu seçmenin "bey"inden kurtulamamasını böyle anlatıyor. Seçmen "sütlükahve"ye basacak mührü. Ama niye? Ne Özal'ın "az oy alırsak bırakır giderim"inden, ne enflasyondan, ne işsizlikten ne de güvenlik güçlermin baskısından. Hiçbirinden değil. Sadece "bey"i istiyor diye "hayır" verecek. Ve bu oylar muhalefetin "kâr hanesi"ne yazılacak. Muhalefet de "Hakkâri halkı iktidara memnuniyetsizligini dile getirdi" diyecek. Hakkâri'de iki "hasım" aşiret Jirkilerden Goyanlara, Pinyaniş1 ten Ertuşilere kadar tüm aşiretler DYP ve SHP kökenleri dolayısıyla "hayır" diyecekler. Bir tek oy sapması görülmeyecek. "Evet" için tüm yük ise milletvekili Naim Geylani'nin ünlü aşireti "Gejlani" ile Belediye Başkanı Şükrii Çalh'nın sırtına biniyor. Hakkâri'nin yapısıru iyi bilen Geylani ve Çallı süper çalışmaya karşın bile oy oranının bir milim değişmeyeceğine olan inançlaıından dolayı çalışmaya bile gerek görmemişler. Gelelim Siirt'e... O da büyük bir değişiklik göstermiyor. Sadece etkin sınıfsal yapının adı değişik burada; Şeyhler. Özellikle kırsal kesimde yaşayan ve tümu "mürit" olarak adlandınlan seçmenler, şeyhlerinin istedigi yöne oy veriyorlar. Şeyh kökenli DYP'li Abdürrezzak Ceylan ve ANAP'lı Kutbettin Hamidi'nin milletvekili seçilmesi bunun önemli bir göstergesi. Referandum öncesinde de şeyler kozlarını paylaşıyor. Hamidiler AN'AP'ta "beyaz"ın savaşımını verirken. Ceylanlar DYP'de, Sevgililer RP'de "hayır" için çalışıyor. SHP'mi ne yapıyor dersiniz? Diyarbakır Milletvekili Fuat Atalay'ın da çabalarıyla ilçe ilçe, köy köy dolaşılıyor. Arnaçlan, oylan şeyhlerin tekelinden kurtarmak. İşleri bayağı zor. Bir de Mardin var, feodal üretimden kapitalist üretime geçişin sancısını yaşayan. SHP'nin "cezaevini yırtarak padamentova giren" milletvekili Ahmet Türk'ün "Türk" aşireti "hayır"a asılmış. Ömerli'de etkin SHP'li Belediye Başkanı Rıfat Altındağ'ın "Bekiroğlu" aşireti ile DYP'li Hasan Cemiloğlu'nun "Şindoglu" aşiretleri "hayır" diyeceklerden. "Evet" kime kahyor? Onun da yükünü "Ben aşiret üyesi değilim, ailem büyük" diyen, Banş Derneği davası sanıklarından ANAP'lı Milletvekili Nurettin Yılmaz çekiyor. • • • Güneydoğu'da referandumu unutturan bir gelişme yaşanıyor; Kürt sığınmacılar. Hgrkes smırlan Kürtlere açma kararı alan Özal'ın "kürt salvosu"yla "evef'lerin kıpırdayacağını sanıyordu. Ancak halkın sığınmacılara iletmek istedigi yardımlara izin verilmemesi, sığınmacılara kötü muamele yapıldığı iddiaları "evef'leri kıpırdatmayacağa benzivor. Evet ve hayır kapışmasıı Parblerin referandum çalışmalannı sürdürCÛMEYT ABCAYÛREK yaznor düflü meydanlarda çok itginç gelişmelere tanık olunuyor. Bu meyüanlardan birisi de Kadıköy iskeie binasının önü Sabahın erken saatlerinden itibaren meydanın göbeğinde ses düzenlennı sonuna kadar açarak bırbirieriyle yarış eden ANAP ile DYP' nin seçım otobüslerı ışe gıtmekte olan vatandaçlar tarafından ikjiyle izleniyor. Birbinnden farklı sloganlann atıldığı meydanda hopariörie konuşan parti üyeleri, rakibinı yenn dibme batırmak ıçın büyük çaba harctyor Tabii ki otobuslerden atılan propaganda kâğıtlarını supürmek yine belediye işçilerine kalıyor. (Fotoğraf: Gündüz Imşir) İyi Ozal Kötü Ozal. Sungurlu, "Farz edelim ki, Özal çekildl. İyi Özal gider, içimizden kötü bir özal çıkar..." Kısacası, Sungurlu 'iyi Özal'ın' dışında bütün partiyi, kendisi dahil 290 kişilik ANAP Meclis grubunu ise yaramaz, başbakanlık yapamaz, insanlar topluluğu görüyor İyi sandığını överken, geride kalanları aşağılamanın bu kadarı tek partili rejimlerde bile eşine ender rastlanan nitelikte. ANKARA Özal'ın partideki yardımcılanndan önde gideni 01tan Sungurlu konuşuyor: "Farz edelim ki, Özal çekildi. 'İyi Özal' gider, içimizden 'kötü bir özal' çıkar." Kısacası Sungurlu "iyi Özal'ın" dışında bütün partiyi, kendisi dahil 290 kişilik ANAP Meclis Grubu'nu işe yaramaz, başbakanlık yapamaz insanlar topluluğu görüyor. İyi sandığını överken geride kalanları aşağılamanın bu kadan tek partili rejimlerde bile eşine ender rastlanır nitelikte. Demokrasiyi bir türlü sindiremediğimizden Türkiye'de hemen her dönemde tek adama tapınmalar işledik. 1960'tan önce ekonomik ve siyasal bunahmlar ortaya çıkınca Menderes'in gitmesi, DP'den bir baskasının görevi devralması görüşü ağırlık kazanmıştı. O sıralarda da Sungurlu benzeri irdelemeler yapılıyor, koca partide Menderes'in yerine koyacak adam olmadığı savunuluyordu. İsmet Paşa acayip yaklaşımlara basit bir yanrt vermişti: "Demokrat Parti grubunu oluşturanların isimlerini bir torbaya atarsınız, gözü kapalı içinden birini çekersiniz. Menderes'ten daha iyi yönetir." Sungurlu'nun yargısını koca ANAP grubu nasıl sindirecek, ayrı sorun. Türkiye'nin rejim koşulları ile kurallannı özenle izlediğini sandığımız "içimizdeki yabancılardan" btrinin, Sovyet büyükelçiliğinden bir diplomatın arkadaşımız Melih Aşık'a söylediklerine bakınız: Ûlkemizde yıllanmış diplomat, İnönü'nün TV'de güzel konuştuğunu kabul ediyor, ancak iktidara gelince ne yapacak, halka ne öneriyor, ne vaat ediyor, bu konularda bir şey söylememesini eleştiriyor. Oysa diplomatın 25 eylülün genel seçim değil, halkoylamast olduğunu bilmesi gerekirdi. Olayları izleyen yabancı buysa, eğitim düzeyi bellı kitlelerin 25 eylüle geç anlam vermesini niye kınayacağız? Üstüne üstlük seçmenin diplomattan daha bilinçli olduğu da yavaşça ortaya çıkıyor. Kararlının kararsızın aklında "Özal gitmesin" gibi bir düşünce yok. Giderse kimin geleceği duraksamaları da son günlerde siliniyor. Deniz Baykal ve Demirel bu nedenle bu boşluğa topu attı, genel seçimle "yeterli başka kadroların" işbaşına geleceğini söyledi. Beyaz balonuna bir iğne darbesi daha. Çünkü halk, ne olacağını algılamışti. Bu arada Seul'deki oğlumuzun serüveni bugün yeni bir boyut alacak. Ulusal bir gururu partizan hedeflere kurban etmede şampiyon, yine Özal. Naim Seul'e giderken verdiği bu olayın da yasadışı olduğunu Mumcu dün yazdı oyu kimseye açıklamadığını söyleyedursun, birkaç gün önce Semra Hanım, "babasına" yani Özal'a kullandığını ilan edivermişti. Altını kazandığı dakikalarda Seul'de 5 ekime kadar kalacağını söyleyen Naim, Özal'ın açıkgöz propagandasına alet edilmek için apar topar getiriliyor. Özal, evet umudu na bir çıvı daha çakacak ya, gözü ne yasa, ne kural görüyordu. Naim, acık arabaya Özal'la binecek, Seul'e giden Özal taytasının ezberlettiği rolü oynayacak, TV'den yayımlanan kent içinde dolaşma, Petek otobüsünün üstünde Özal'ın atacağı nutukla sona erecekti. DYP, Seçim Yasası'nın ilgili maddelerini anımsatarak, "yasakları" yargının önüne getirince, Başbakanımız düşlerine giren görkemli karşılanışı nasıl oya çevireceğinden bir ölçüde vazgeçıvermiş. Alanda karşılayacak ve bir madalya verecekmiş. Naim kent içindeki turunda yalnız. Yine de evet propagandası kokan TV yayımlan dün il seçim kurulunca durdurulmazsa oradan da "idari karara karışılmaz" gerekçesiyle dönerse Yüksek Seçim Kurulu'na gidecek. Naim'i halkoylamasına Özal'ın alet ettiğini iikokul çocuklannın bile anladığı sırada, ister bir anlık madalya verilmesini ister başka törenleri elbet YSK karara bağlayacak. Biranımsatmayapalım: 1974'te Ecevit, Kıbrıs harekatından sonra başında ayyıldızlı miğferle posterlere geçmiş, halkın gonlünde lüd vazgeçilmez iinsan tahtına oturduğu inancıyla yola çıkmış 1975'teki seçimlerde "başarıyı oyatahvil edememisti." Sağduyu, Naim'in şampiyonluğu ile Özal'ı yine sineye çekmeyi bir araya getirmez, gönlü bu saçma ağırlığı katdırmaz. Evet'i yükseltecek hokus pokuslar sürüp giderken Çankayadan Evren'in son konuşma hakkını kullanmayacağı öğrenildi. Ali Baransel, dün sabah Evren'in yanınagirdi, kamuoyundaki merakı anlatıp "emrini beklediğini" söyledi. Evren'in yanıtı, özlü, kısa: "Bu hakkımı kullanmaya 'gerek' görmedim." Oysa Özal, yasaklarda her cefayı sineye çekip tek başına savaşa girdiğini Evren'e anımsatan sözler söylüyordu geçenlerde. Bu kez Evren'in konuşarak "yard.mcı" olmasını ister gibiydi. Ne çare Cumhurbaşkanı tartışmaları izlemiş, 12 Eyiulle ilgili olumsuz girişimler görmediğinden konuşmaya "gerek görmemişti." PİAR'ın müşterisi Sabah, kamuoyu yoklamasını bugün açıklayacak, ama başyazıda sonuç görünüyor: PİAR yöneticisi Bülent Tanla 'çeker giderim' tehdidinin evet oylarında kıpırdanma yarattığını söylemiş, ama yüzde 36'yı bulmasını olanaksız görüyor. Bir aydır yazıyoruz: Yüzde 361 çıktı mı gümbür gümbür. Pekl İnsan vücuduna beslenme tarzınSiz kırk yıl önce, atletizmde büyük bir başan göstermişiniz, 40 yıldan beri Türkiye^ dan ilaca kadar, aşırı efor katan maddelerin den olimpiyat kürsüsüne çıkabilen atlet yok, etkisi nedlr? ama boksor, güreşçi veya halterci çıkıyor. Nellaçlar hakkında hiçbir fikir beyan etmeyeden atlet çıkmryor? ceğim Olimpik atlet günde 5000, 6000 kalori Teşvik edici hususlar biraz eksik. Atletizm alır. Normal harekette bir insan 25003000 kade profesyonellik söz konusu değildır. Halbuki lori alır. O da çalışma tarzına bağhdır. Ama aşıdiğer branşları düşünürseniz, mesela bir bas rı çalışan bir sporcu için 50006000 kalori geketci, bir güreşçi, onlarda gızli de olsa kulüple rekir. Benım bütün çabam beslenmenin de eğirin bir teşviki var, ama atletizmde bu tip şeyler timin içinde mutlaka yer almasıdır. Çok bilinçli, söz konusu değil Tabii ki genç adam oraya doğ eğitimli hocalarla sporcu, yaşının adamı olmaya sevk edilmelidir. ru yöneliyor. Siz atletizmi nasıl ve neden seçtiniz? O zaman önce hocalan yetistirmek lazım Atletizm hoşuma gidiyordu, geniş toprak değil ml? larımız vardı vaktıyle. Oralarda bu işlerle uğraBenim şahsen 17 asistanım var. Hepsine şıyorduk. de lisansüstü eğitim ve doktora yaptırdım. Yanl siz o dönemde özel eğitimden geçOllmpiyatlara dönersek, ollmpiyatlarda meden salt llgi duyarak mı başladınız? Sizi Türkiye ağır sporiarda Meri gldebiliyor. özelyönlendiren kişiler veya kurumlar yok muy likle güreş ve boks gibi, ama atletizmde badu? şanlı olamryor. Bunun insanın flziM gellsimi, coğrati konumu ile ilgisi Hayır, böyle bir şey söylevar mı? yemeyiz. Yalnız bizim zamanımızda şanslı olduğumuz Naıli Bir kere jeopotitik durumu Moran gibi bir federasyon başdüşünmek lazımdır. Anadolukanımızın olmasıydı. Çok aydın da yaşayan medeniyetler daibir kışiydi. Bu ış için tek başıma savaşmak zorunda kalmışna mucadele ederdi. Tabii biz lar. Bu nedenle enerji potanside kendısine yardımcı oimaya yelinin yüksek olması lazım. Daima mücadeleci sportara yöçalışırdık. nelmışlerdir; kaçma, korunma40 yıl önceki atletle budan kaynaklanan pasif sporlar günkü atletin karşılaştırmasıdeğil. Ondan dolayı gürese, ata nı yapar mısınız? Spora nasıl sporu diyoruz. Mucadele sporbaşlryor, nasıl eğitiliyor? larının mecburen yapıldığı yerBence 40 yıl öncesiyle buler bu topraklar. Genler ona gögünün karşılaştırmasını yapre gelişıyor. mak doğru değil. Çünkü bugün şartlar düzelmiştir, liderler olSlyah ırkın attetizmde 40 yıl önce mayabılir, ama verilmiş bir hız basanlı olmas* da genlerle ml var. Bugün teşvik edici bir huilgili? üc adımda sus olduğu takdirde ve bu ış Kas yapılan çok önemli. bronz madalya okullara yöneldiği takdirde, Siyah ırkın kasları uzundur. SiÇünkü bu ışın kulüplerle olaca1924'te Manisa'da doğdu. yah ırkı yüzücu olarak, halterğı kanaatinde değilim. Kulüple Haydarpaşa Usesi ve Gazi ci olarak göremezsıniz. ama rin dayandıkları esas branş futTerbıye Enstitüsü 'nü bitirdiksürat koşularında bu nedenle boldur. oradan gelir temin ten sonra Teksas Üniversite başarılı olurlar. ederler benim kanaatim atle si'nde eğitimini tamamladı. Yüzme sporunda da biz tizm yapılabilır. Bu iş 1981'den Fenerbahçe Kulübü'ne girdi, çok başarılı olamıyoruz. Bu itibaren üniversıtelere de yayıl üç adım atlamada, rekorlar da tiplerle ve genlerle ml ildı. Beden eğitımi ve spor dersi kırdı. 1948 Londra Olimpiyatgili? var, ama yalnız ders olarak bak lan'nda Türkiye'nin şimdiye Hayır efendim, yüzme de mamalı atletizme. Tesis yönün dek atletizmde kazandığı ilk tesıs meselesidır. Biz havuzladen de zayıf. ve tek bronz madalyayı aldı. ra pek önem vermemişiz. TeTürkiye'de ve ABD'de çeşitli sisyapıldıkça aldığımız dereceSizin katıldığınız Londra okullarda ve üniversitelerde ler artıyor. Benim kanaatimce Olimpiyatları'nı anlatır mısı öğretim görevlisi olarak bu insan tabiattan uzaklaştıkça nız? lundu. Sporla ilgili pek çok kendi icat ettiği aletlerin kölesi Bu eski hikâyelerden ben kuruluş, dernek ve vakfın ku olmuştur. Doğadan kopmamabıktım. Bugün çok sevinçliyim. rucu üyelıği, asli üyeliği ve ya gayret etmek gerekir. Naim Süleymanoğlu'nun başa şeref uyeligini sürdürüyor. rısı çok büyük bir muttuluk, çok 1978 yılında Cumhurbaşkan Beslenmenin ne ölçübüyük bir netice. Tipik sporcu lığı Türk milli sporcusu şeref sünden sonrası yapay olarak o adam. iyi bir spor terbiyesi belgesi aldı. Spor ve denizci kabul edilir veya hangi katkı var. Zaten mesleğini de spor likle ilgili basılı eserleri var. maddeleri doping sayılır? hocası olarak seçmiş. Birtakım sağlık merkezleZannediyorum akademiye devam ediyor. ri tarafından meydana Bugün alınan derece gerçekten Türkiye'nin yü çıkan doping hadiseleri var, ama dopinzünü güldürmüştür. Bütün dünya hayretler için gin insanlar üzerinde ne kadar kötü bir etki yapde kaldı. 6 tane rekor kırdı üst üste. tığını biliyorsunuz. önce vücuttaki enerjiyi kamSizin 1948 yılında üç adımda atladığınız çılıyor, sonra da bu harcanan aşırı enerji sporuzaklık 15.02.5. Bu derece nereye kadar ge cuyu çökertiyor. çlldi üç adımda? 17 metreyi aştı zannederYanl doping derken, mesela günde 100 sem. İnsan vücudu çok tazla değişmediği ünite vltamin yetertidlr de sporcu 500 ünlte ne göre bu derecelerin llerlemesinl neye alır, bu da sayılır mı? bağlryorsunuz? Yok, vitaminlerden böyle bir ziyan getemez. Olay şu: O günkü yaşam tarzı ile beslen Sentetik ilaçlar var. Bunlan yapan lar için söz kome tarzı ile bugünkü arasında muazzam fark nusu. Sentetik birtakım maddelerin vücuda girvar. Bir kere sporun içine tıp girmiş. Tıbbi kont mesi dopingtir. Sadece tartışmalı bir konu var, rol ve bılimsel müdahale olmadan bir adamın sporcudan yüksek bir bötgede hemogtobin miksporcu olabileceğine ben inanmıyorum. tarı arttıktan sonra kendıkamalınıyor, sonra bu kan saklanıp yarışma öncesi sporcuya enjekte O zaman yok muydu bunlar? ediliyor. Pek o kadar yoktu. Yalnız 45 doktorumuz Türkiye'de olimpiyat olabilir mi? bunun üstüne eğiliyorlardı, fakat zihniyet o zaman pek rnüsait değildi. Biraz erken. SARIALP KİMDİR? Spor bugün bir şovdur Olimpiyatlara katılan sporcular için bugün bir amatörtük, profesyonellik tartışması var. Modem olimpiyatlann kurucusu Baron Pierre de Coubertin olimpiyatlarda amatörlük kuralını getirmişti. Fakat bakryoruz, Sovyetler Birliği'nde sporculara devletce bakılıyor. Daha sonra Batı ülkeleri sporcuların bakımını üstleniyor, böylece gizli profesyonellik denilen olgu ortaya çıkıyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bugün spor bir shovvdur. Mesela 84 Olimpiyatları'nda adam kalktı, yeni icat edilen birtakım aletlerle gökyüzünden indi. Bütün mesele tabii ki o devletin propagandasını yapmak ve bunu ticari yönden de değerlendirmektir. Fakat Sizin döneminizl ele alırsak amatör ruh çok büyük bir idealist olan Baron de Coubertin, eski Roma felsefesini yaşatmaya çalışan bir o zaman daha mı fazlaydr? idealistti. Her şey zamanla değişiyor. Süphesiz daha fazlaydı, çünkü profesyonel Olimpiyatlarda bir kural var. Sporcunun kulüp yoktu. Kulüpler amatördü. Anadolu'da zaferi, ülkenin onuru...' Ama ş'mdi 'ülkenin 3035 senedir kulüpler profesyonelliğe yönelzaferi' oimaya dönüşmüş durumda. Yani ül miştir, daha evvel kulüpler amatördü. Beden kelerin yarışı haline geldi, bu mu amatörlü Terbiyesi Kanunu da öyleydi, gittikçe değisti. Astronomik rakamlar konuşulmaya başlandı göğü zedeleyen? rüyorsunuz. Evet, ülkelerin yarışı haline geldi. MÖ 776 tarihindeki Kral iphitos tarafından başlatılan Kulüp anlayışının Türkiye'de benlmsenolimpiyatlarda gaye siteler arasında zaman za mesini, sonuçları açısından d«gerlendirir man olan muharebelen daha yumuşatmak ve misiniz? ya bunlan kesmek için aynı ırktan olan kişilen bir araya gelmeye yöneltmekti. Olimpiyat senesi Sonuçları şu: Sporcunun başarısı eğitimgeldiğinde muharebeler kesilirdi Sıtesinın tem ci ve bilimin ortak çabasıyla mümkün. Yoksa sılcisıydı sporcu. Elimize geçen belgelerden an spor kulüplerini yöneten birtakım adamların ladığımız kadarıyla pür amatör de değillerdı, ba hükmüyle yapılacak bir şey değil. zı kaynaklar bunların sırf şeref için çalıştıklannı söylüyorlarsa da zamanla bunlar da değişmiş, anfora dedığimiz testilerle şaraplar, zeytin yağları almışlardır. Sporcular zeytin dalından bir 'iklil'le iktifa etmemiştir. Bu, klasik devir olimpiyatlan. Gıderek çöküş dönemi olimpiyatlarına geçtiğimiz zaman görüyorsunuz ki sporcu bir yarı tanrı muamelesı görüyor. Olimpiyat şampiyonlan herkesin girdiği site kapısından girmiyor. Tabii bu, işin artık biraz yozlaşması oluyor. Roma istilasından sonra da tamamen ortadan kaldınlıyor. Fakat ideali, Baron de Coubertin'in dedikleridir. Bu yüce şahsiyet sporun tamamen amatörce yapılmasını tavsıye etmiştir. İdeallerin çoğu biliyorsunuz zamanla değişiyor. Olimpiyatlarda amatör ruh zedelendi mi? REFERANDUM KULisl Biiecik Vali ve ANAP'lılar BtLECtK Vaüsi Giiner Orbay önceki gün saat 18.00 sıralarında Söğüt ilçesinin Samn Köyü'nde yaptırılması düşünülen 5 derslikli ilkokulun yerini görmeye gitti. Vali köye geleli henüz 12 dakika olmuştu ki, arkasından ANAP Biiecik Milletvekili Mehmet Seveıı, Biiecik ANAP İl Başkanı Ekrem Kafadar, ANAP İl Genel Meclisi Üyesi Kemal Sankaya ve beraberlerinde öteki partililer de köye geldiler. Vali köylülerle Savcısı'na olayı duyuracagım. Bunun hesabını da parlameoto körsüsünden soracağım" diye bağırdı. Vali de raakam otosunu binerek köyden uzaklastı. Ün'e göre, "valinin referandum öncesinde köyde vaatte bulunmasının ne gereği vardı." Tayfur Ün, dün olayla ilgili olarak Başbakan ve lçişleri Bakanına bir telgraf çekerek, "Seçim yasaklannın içinde bulundugumuz ortamda ANAP'lılarla referandum çalışmalanna çıkan vali, artık devletin değil ANAP'ın valisidir. Suçüstü yakalanan konuşmalarmda "Evet deyin, KOCAELİ Kocaeii'de vali daha ne kadar görevde il olalım" diyor. Atasayan, ANAP'lüar referandumda kalacakbr?" dedi. Özalvari bir yöntem Tuzla'nın Gebze'ye Telefonla görüştüğümüz uyguluyorlar. bağlanacağını, Darıca'nın ilçe Orbay, "Içten ve samimiyetle ı söyliiyorum. Ben devletin Politikaya SHP'de başlayarak olacağını belirttiği referandum toplantılarında Gebze Belediye Başkanı valisiyim. Okul ve yol sonınu seçilen, daha sonra ANAP'a "Referandumda yüzde 60 evet için köye gittim" diyordu. oyu verirseniz Gebze il geçerek 29 kasımda Orbay,"ANAPMılar gelince milletvekili olan Bülent olacak. Bu konuda söz hemen oradan aynldım" diye Atasayan, Gebze'deki aldım" diyor. Ahmet Kurt konuştu. konuşmaya başlamıştı. Köye bu kez gelenler ise SHP'liler oldu. Köylülerin şaşkın bakışları arasında SHP Biiecik Milktvekili ve Parti Meclisi üyesi Tayfur Ün, Vali Güner Orbay'a, "Sayın Vaiim, referandum çalışmalannız hayırlı olsun" dedi. Tayfur Ün, Vali Güner Orbay'a, daha önce de Küre Köyü'nde konuşma yaptığını hatırlattı ve "Cumhurbaşkanı, Başbakan, Yüksek Seçim Kurulu Başkanı'na ve Cumhuriyet Kocaeii Gebze'ye il sözü Liderler burada Bugün Özal: AnkaraKırıkkale (15.30) tnönüBaykal: Ankara Demirel: Urfa, Ankara Erbakan: Istanbul.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle