Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER olarak doğrudan baktığı idari davalarda, yetmiş üyeyi aşan Damştay Genel Kurulu, temyiz mercii haline getirilmek isteniyordu. İçlerinde paşaların, mimarlann da olduğu bu geniş kurul, deneyimli ve kendi alanında uzman bir Damştay dairesinin verdiği kararı inceleyerek yeni bir içtihat (!) oluşturabilecekti. Kaç uyenin katılacağı belirsiz tartışmalar arasında, bir ikioyla oturmuş içtihatlar değişecek, genel kurulun benzer olaylarda eskisınden çok farklı yeni kararları, uygulayıcılan şaşkına çevirecekti. Damştay Başkanı yapılmak istenenler karşısında: "Bu hiçbir yerde görülmemiş bir şey... Dünyaya alay konusu oluruz" derken haksız değildi. İktidardaki kadronun tüzuk anlayışı da ilginçti. Tüm cumhuriyet döneminde hükümet ve Damştay birlikte tuzükleri hazırlamışlardı. Şimdi Danıştay'ın bu görev ve yetkisi kısıtlanacaktı. Tasanva göre Yüksek Mahkeme, sıradan bir "danışma kurulu" düzeyine indiriliyordu. Hukuk yapımızda prosedürü, hukuksal yeri, hiyerarşik etkinliği belirgin olan tüzüğün, bundan böyle Anayasanın 124. maddesinde yazılı "yönetmelik"ten farklı bir niteliği kalmayacaktı. Anlaşılması gerçekten guç bu girişimi, Damştay Başkanı Sayın Orhan Tuzemen "Damştay'la uğraşılıyor" diye açıklayabiliyordu. Yargıya Tahammülsüzl ük önemh karar ya da ışiemleri yargıdan yuzgeri edildikçe, kusurlu yargı olmuştur. Hukuk devleti olmanın onkoşulu olan yargı denetimine katlanamama, eskiyeni çoğu iktidarın zaafıdır. 1980 yılı başlarında yargıya hangi gözle bakıldıJ 980 öncesi iktidarlar, yargı kararlarına direnmeyi bazı Damştay ğını anımsayalım: 3 Ocak 1980günlü Mılliyet Gakararlarını yerine getirmemekle sınırlamışlardı. 12 Eylül'den sonraki zetesi'nde, dönemin başbakanının "Bunalımın Köklerinde Neler Yatıyor?" başlıklı yazısında iktidar, Anayasa Mahkemesi kararlarına da cephe alarak, yüksek "Kuvvetler Kopukluğu" ara başlığı altında: mahkemelere karşı tavrı boyutlandırdı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal "...Kuvvetler ayrılığı prensibi, uygulamada adeta kuvvetler kopukluğu olarak anlaşılmıştır. Devleettiği yasanın yerine aynı içerikli bir yenisini getirmekten çekinmedi. tin tekliği bozulmuş, demokratik otorite tesirsiz duruma girmiştir... Hükümet mi, Damştay mı? Meclis KÂZIM YENİCE Damştay Eski 12. Daire Başkanı mi, Anayasa Mahkemesi mi?" sozleriyle yargıya Bizde yargının ilginç bir yazgısı vardır: MuhaleDemokratik hukuk devletinde, yenetenlerin yö duyduğu tepkiyi en çarpıcı biçimde kamuya yanfet sıralarının genellikle gözdesi, iktidarların göz netilenler karşısında ayrıcalıkları, ustünlükleri du sıttığı görülür. ağrısıdır. Muhalefette iken işlevine, hukuk devle şünulemez. En üst duzeyde bir kamu yönetimi ile Şu var kı 1980 öncesi iktidarlar, yargı kararlarıtine ve demokratik düzene katkısına bel bağlanan sıradan vatandaş arasında bir anlaşmazlık söz ko na direnmeyi bazı Damştay kararlannı yerine geyargı; ikbal döneminde, iktidara karşı bir kuruluş nusu olsa, ona sonuncu (nihai) çözümü getirecek tirmemekle sınırlamışlardı. 12 EylüPden sonraki ikolup çıkar. Yargı aynı yargı da olsa, iktidar artık yer yargıdır. Bu, hukuk devleti olmanın tidar, Anayasa Mahkemesi kararlanna da cephe ona şaşı bakar. övünulecek doğal sonucudur. Kamu gücünü kö alarak, yüksek mahkemelere karşı tavrı boyutlantüye kullanarak hak sahiplerine yasal yollan tıkaYargının bağımsızyansız niteliğine, hak ve ada mak, bunu güçleştirmek ya da ilgililerin aldığı yargı dırdı. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği yasanın aynı letten yana tutumuna iktidarlann tahammülü yok kararlarını uygulamamaya kalkışmak modern dev yerine< + > içerikli bir yenisini getirmekten çekinmedi. Görevden uzaklaştınlan belediye başkantur. Çünkü yönetsel bir kamu kuruluşu gibi yargı let anlayijiyla bağda$tırılamaz. lan konusunda görüldüğü gibi yetki yasası koşuda "icraat"ın bir aracı olarak görulmek istenir. Ollu bile önernsenmeden kanun hükmünde kararnamuyorsa, yargı "tu kaka"dır, Yargıya tepki me ile iptal içerikli Anayasa Mahkemesi kararları Siyasal iktidarların alışılmış yöntemleri vardır: Devlet güçleri, dengeli bir bütünlok oluşturur. etkisiz, anlamsız düzeye indirildi. Bu olsa olsa 12 Yargı kararlarını yerine getirmeme denenir. KamuEylul zihniyetinin hukuka ve yargı düzenine başoyu öniınde savunma durumu olmayan yargı eleş Yargı erki, yurütmenin karşısındaymış gibi görü kaldırışı olabilirdi. Bu suretle anayasaya aykırılık lemez ve gösterilemez. Yargı ancak hukuk dışılıtirilir. Ellerinden geliyorsa görevlerini ya da görev sının aşılmış, basında anayasa ihlali tartışmalan yerlerini değiştirmek suretiyle yargıçlara gözdağı ve ğa, keyfiliğe karşı olabilir. Hukukun üstünlüğüne başlatılmıştır. rilmeye kaJkışılır. Daha da ileri gidilecekse, yargı inanmış, bunu uygulamalanna yansıtmış yurütmeda görev ve yetkileri sınırlayıcı yasal düzenlemele nin yargı denetimine bağlı olmasından kaygılanması için bir neden yoktur. Danıştay'a yeni çekidüzen re başvurulur. Keyfi yönetimler ise, her şeyden önce adalet ve ANAP iktidan, Damştay kararlanndan ve tüzük Çağdaş yönetim güven yoksuludur. Böyle bir yönetim insanlara acı çalışmalarından da hoşnut değildi. Yüksek mahDemokratik duzenin, hakka saygırun beklenti vermekle kalmaz; zorbalığa, soygun düzenine ve kemeye kendi anlayışına uygun bir çekidüzen vermeyi tasarlıyordu. Hukuksal yaşamda neden olduleri ise çok başkadır. lnsan değeri, bir bakıma onun anarşiye kapı da aralar. her duzeyde hak arayabilme erkinliğiyle bağlantıBugun bizde yargının, devlet yapısında olması ğu pek çok soruna bir yenisini ekleyecekti. Anayasa ve kuruluş yasasıyla "kanun ve tüzük lıdır. Yetkin hak ve özgürlüklere, seçim raeydan gerektiği biçimde oluştuğu soylenemez. Birbirini izlannda çekilen nutuklarla ulaşılamıyor. Yönetici leyen iki olağanustu dönem, onu kısıtlamamn ve tasarılannı incelemek"le görevlendirilmiş olan Daler, yurttaşlar arasında aynm yapmadan hakça ve olabildiğince bağımlı kılmanın peşinde olmuştur. nıştay'm'* *' kendi varlığı söz konusu iken, görüuygarca bir tutum sergileyebiliyorlar mı? Yargı er Gunün iktidan da bu düzeni sevmiş, benimsemiş şü alınmadan hazırlanan tasan basına yansıdığıkinin o ülkede saygınhğı ve etkinliği var mı? Ona görünmektedir. Yürütme, her dönemde ve her ta na göre komisyonlara gelmişti. sarrufunda kendisini haklı saymış; hukuka aykırı Bu tasarıda, Danıştay'ın ilk derece mahkemesi bakın. PENCERE 6 ARALIK 1988 Sonuç Yüksek mahkemeleri frenleme, kararlarını askıya alma çabaJan, iptal edilmiş yasalann yerini yeni yasa veya KHK'de aynı içerikle doldurma becerisi (!) siyasal partileri gözde buyutmuyor. Anayasa hukümlerinin bir "bildiri" ile ortadan kaldırıldığı 12 Eylül dönemi geride kaldı. Güçler arası dengenin kurulduğu, antık demokratik uzlaşmadan, hukukun ustunlüğünden söz edildiği bir süreçte hâlâ "ben yaptım, oldu" zihniyeti sürdürulemez. Gerçekleri görmezlikten gelme, temel hukuk kurallarına, sürekli ve tutarlı hukuk düzenine sırt çevirme Türk ulusunun beklentisi olamaz. İktidarlar bunu er veya geç anlamak zorundadırlar. (+ ) Kâzım Yenıce Anayasa Mahkemesi Kararlanna Elkinlik Cumhuriyet 3 Kasım 1986. (+ +> Anayasa madde 155; Danışta) Kanunu madde 46/1 a. HESAPLAŞMA BURHANARPAD .. Başlık yazısı biraz tuhaf kaçtı belki! Dünyanın en güzel su yolu Boğaziçi'nde bir başka ulaşım düşünebilir miyiz? Oysa 1950'den günümüze Boğaz'da kara ulaşımcılığı uygulanmakta! Bilgisizlikten değil. Özellikle geri kalmış ülkelere daha çok motorlu araç, yakıt ve lastik satmak kaygısında yabancı sermaye ve yerli ortaklarının doymak bilmez çıkar isteginden. Ülke çapında demiryolu politikasını. karayolları taşımacılığına dönüştüren yerli yabancı çıkar çevreleri, su yolu taşımacılığını kurban veriyorlar! Aydın görünümlü ve uluslararası çıkar çevrelerinin buyruğunda kimi politikacılar yabancı sermayenin her isteğini buyruk bilip uygulayıveriyorlar! Acımasızca. Zira büyük sermayenin korkunç hesapları için doğa sevgisi, kültüre ve tarihe saygı diye kavramlar yoktur. Onların tek değer ölçüsü paradır. Para ve çıkar! Kısa sürede iki köprü, bunu gösterir. Boğaz köprüleri öylesıne çekicidır ki, bir üçüncü köprüyü koparabılmek için ANAP'lı Başbakan'ın ve İstanbul Belediye Başkanı'nın kapısını aşındırmakta, hiç de yüceltici olmayan girişimler yapmaktadırlar. Büyük çıkar koparmak kavgasında Boğaz'ı kim düşünecek! Şehir Hatları vapurlarının körletilmesi için her şey yapılmaktadır. Kavaklar'dan Beşiktaş'a ve Üsküdar'a 25 iskeleye yayılmış olan Boğaz deniz yolu 16 deniz mili (bir deniz miü 1880 metre) bir su yoludur. Bakımı için çok az gider gerekir. Boğaz'da deniz yolu taşımacılığını yok etmek için tarifeler verımsizJeştirilmekte(Arkası 13. Sayfada) OKURLARDAN sürelerde bekletmemek ve seferleri önceden herkes tarafından bilinen tarifelerine uygun olarak Şu gunlerde İstanbul gerçekleştirebilmek gerekir. Belediyesi "işte size metro" Denilebilir ki banliyö slogant ile AksarayFerhatpaşa trenlerinin seferleri sık olursa raylt ulaşım sistemini hizmete trenler boş gidip gelir, zarara yol açar. Mevcut banliyö açmak uzere. Maliyeti, yapım yeri hakkmda derin tartışmalar trenlerinin güzergâhı İstanbuVun en önemli iş sürüp gitmekte olsa da en azından raylı ulaşuna ilk adım merkezlerini, en kalabalık olarak iyi bir başlangıç olabilir. ilçelerine bağlamaktadır. Buna karşı bugun İstanbul'da çok Bu arada belediye dizilerin 2,5 kimse tren ulaşımmı dakika aralarla sefer yapacağını kullanmıyorsa, bunu trenler seyrek ve aşırı kalabalık olduğu açıklamıştır. Bu gerçekten sevindiricidir. Şimdi soruyoruv için yapmaktadır. Devlet Demir Yollan kâr etmek isteyen bir ,\eden yıllardvr HaydarpaşaGebze trenleri 25'er dakikalık, müessesedir. SirkeciHalkalı trenleri I5'er Elinde bakım, dakikalık aralarla sefer onarım tesisleri, yetişmiş yaparlar? personeti, kısaca tüm olanakları vardır. Sefere çıkan Tüm uygar ulkelerde tren sayısı fazla olursa, şehir içi raylı ulaşım araçları harcama çok az artarken, kâr için bu süre en az 5 dakika katlanacaktır. olmaktadır. Insanları kitle ulaşımına çekebilmek için Aynı sav yıllardır onları uygarca taşunak. durak, artan nüfusa karşı takviye isıasyon ve iskelelerde bazen edilmeyen İETT otobüsleri ve bir saati bile geçebiten Şehir Hatları vapurları için de Boğaz'da Deniz Ulaşımı. Kitle ıdaşum ve öneriler geçerlidir. Bir başka konu da gunduz saatlerinde bile seyrek olan kitle ulaşım araçlarının akşam 19.İO'dan sonra iyice seyrekleştirilmelidir. İstanbul 'da şehir içi trafıği kilitlenmiştir. Bunu aşmanm tek yolu kitle ulaşımımn suğlanmasıdır. Kitle ulaşımının bir bütün olduğu, tüm şehirde aynı oranda sağlandığı surece göstermelik olarak kalmaktan oteye gidemeyeceği unutulmamalıdır. CAN BAYKAL İstanbul Küaba karşı takınıkm tavır Türk Tarih Kurumu Kütüphanesi ve Kitap Satış Birimi işlevselliğini yitirmiş durumda. Bu birimlerin nasıl olup da işlemediği, yetkililerince açıklanmast gereken bir sorudur. Kitap Satış Birimi, kendisine en çok yarım saat uzaklıktaki ana depodan, araç yokluğu nedeniyle beslenememekte, boylece depoda var olan birçok değerli eserin okura ulaşmaları sağlanamamak tadır. Tarih araştırmalarmın başlıca kaynağı olan kütüphane ise süresiz kapalı olup yalnızca, buradd kullanılacak kitaplara başka yollarla ulaşüamadığmu kitaphk müdiresine kanıtlayabilenlere özel bir izinle açılmaktadır. Tüm araştırmacıların yararlanması amacıyla, devletin olanaklarıyla kurulmuş bu kütüphanenin, kullammtnm gorevli memurun keyfîyetine bırakılmasınm yanhşlığmın yanı sıra, dışarı kitap verilmediği ve fotokopi çektirilmediği gozönüne alımrsa bu özel iznin yararsızlığı da ortadadır. Saygınlığı bilinen bu kuruluşumuzda kitaba karşı takmılan tavır, samrım kitap ve kütüphanecüik haftaları düzenleyerek kitaba karşı ilgiyi arttırmak için uğraşanlara bir ipucu verebileek niteliktedir. YEŞİM NALCIOĞLU A nkara Son gunlerde sık sık mantar zehirlenmelerı oluyor. Anadolu 1 nun çeşitli yörelerinde dağdan bayırdan topladıkları mantarları yıyenler zehirleniyorlar, hastahaneye kaldırılıyorlar, kimileri ölüyor. Muzaffer Izgü'den bu konuyu aydınlatan güzel bir mektup almış, yayımlarım diye bir kşnara koymuştum. Öteden beri süregelen bir yaraya parmak basıyor izgü, o güzelim anlatımıyla: "Aydın'ın Cincin köyünde yıllar önce öğretmenlik yaparken mantar toplarlardı köylüler, adına çintar derlerdi. O günler kasap dükkânı yoktu köyde, birileri köy ortasında dana keser, köylüler birer ikişer kilo alırlardı. Ama hiç et alamayan topraksız köylüler vardı. İşte onlardan duymuştum, "dana ciğeri" derlerdi mantara. Ama Çukurova'da bunun adı ben çocukken "Tıke kebabı"ydı. Tike kebap!.. Kıyma değil. Kıymada hile olur, ama tike kebapta hile olmaz. Tike kebap kebaplarm hasıdtr. Tike kebabın kokusu tüm kebaplann kokusudur. Soğan suyuna yatmlmış, Adana'ca söylersek "Başbarnak böyüklüğünde" sırf et. Yanında taze nanesi, sumaklı soğanı, turunçlu maydanozu... Koca bir tepsinin içinde ortada papatya gibi açmış bir pıde, ortasında parmak parmak dizilmiş tike; bu yanında yeşil nane, o yanında yeşil maydanoz. Tam tikenin göbeğınde dikilmiş sulu turunç. Hiç ağız durur mu sevgili Ilhan ağabey, çenealtı, dilaltı, kulakaltı tükrük bezleri coşmaz mı? Hı, coşmaz mı mini mini bebelerin tükrük bezleri? O bebeler ki, et yüzu görmemişlergünlerdir, aylardır... Düş kurmuşlardırhep et üstüne, oyunlar oynamışlardır ak pamukların arasında et üstüne, et anılannı coşturmuşlardır kargılaria yapılmış huğlannın gölgesınde... Tike kebap. Tike kebap. Tike kebap!.. Çukurova'da mantarın bir adı tike kebaptır İlhan ağabey. Görunce mantan atiamaz mı uzerine mini bebem? Sulanmaz mı ağzı, duymaz mı kokusunu mini bebem?.. Zehiri yalar yutar, et niyetine. Mutlu mu ölür acaba et yedıği için o güzel bebem?.. Ben pamuk ışçisiyken ölürdü bebeler tike kebabından. Kırk yıl sonra yine ölüyor bebeler, hem de katlanarak birken on bir, on birken kırk bir..." Muzaffer İzgü edebiyat mı yapıyor? Kimi zaman gerçeğin edebıyatıyla, edebıyatın gerçeği özdeşleşip bir olur. Türkiye'de şimdi o süreç yaşanıyor. • Ümit Zileli'nin "Vur Emri" adlı kıtabı "Kaynak Vayınlan"r\da çıktı. "Bir Asteğmenin Tunceli Anıları"nı içeren yüz sayfalık kitabın eklerinde belgeler var; "çağ atlayan Türkiye"n\n öteki yüzü sergileniyor. 1985 yılında Tunceli'de görevli komando asteğmenin başından geçenler zaman ve mekân olarak bize çok mu uzak? Kimbilır, belki Çukurova'da mantardan zehirlenip ölen çocuklar kadar uzak; ama bir o kadar yakın... Ya Halil Nebiler'in kitapları? Belgelere dayanan bu kitaplar "BDS Yayınlan"nöa çıktı, adları birbirinden ilginç: ,' "Ben Devletim Pasaport Vermem." "Ben Devletim Suçlanm." "Ben Devletim Fişlerim." Aynı dizide Hüseyin Kıvanç da benzer bir konuyu ele alarak belgelemiş: "Ben Devletim işkence Yaparım." Ali Tevfik Berber ile Halil Nebiler, yıne BDS'de yayımlanan ortak çalışmalarında "Gazetecilere s'aldırılar" konusunu işliyorlar. Bu alanda yapılan ilk araştırma denemesi "çağ atlayan Türkiye" de gazeteciye saldırmakla dergi toplatmanın atbaşı gittiğini gösteriyor Bir ülkede çıkan gazeteler eğer gerçekten gazete iseler tarihe belgeler sağlar. Ne var kı 1980'lerden bu yana Türkiye'de bir ilginç oluşum izleniyor; içinde yaşadığımız dönemi sergileyen sıcağı sıcağına kitaplar yayımlanıyor Günü gününe çıkan gazeteye "tarihin müsvette defteri" deniyor; yaşadığımız günleri belgeleyen kitaplara da "müsvette tarihinin defterleri" diyebilir miyiz?.. Jt Müsvettenin Tarihi AKTİFBANKACIUK Bu TELEÇARD ne müthiş bir kart! Elinizdeki TELEÇARD sihirli bir anahtar: İşlemlerinizi kendi başınıza yapıyorsunuz. Ayrıca gece, hafta sonunda. bayramda, tatilde Yapı Kredi'nin kapılarını TELECARD'ınızla kendiniz açıyorsunuz. Hesabınızı günde 24 saat, yılda 365 gün kullanabiliyorsunuz. TELEÇARD sahibi olmak müthiş! Tam bir güvenlik içinde; özel kapalı bölmelerde soğuktan, yağmurdan, kardan etkilenmeden işlemlerinizi gerçekleştiriyorsunuz: • Paraya mı ihtiyacınız var, TELECARD'ınızla istediğiniz hesabınızdan çekiyorsunuz. • İşyerinizigeç de kapatsanız günlük hasılatı kendi elinizle istediğiniz hesabınıza yatırabiliyorsımuz. İster çek, ister nakit... istediğiniz an. • Hesaplarınızda ne kadar para var, hemen öğrenebiliyorsunuz. • Üstelik, hesaplarınız arasında havale yapabiliyorsunuz. Bu imkânların hepsine birden yalnızca TELECARD'la sahip oluyorsunuz. TELEÇARD sahibi olmak çok kolay: Teleİşlemli bir Yapı Kredi'de vadesiz tasarruf hesabınız olması yeterli. Üstelik, TELEÇARD ücretsiz. TELEÇARD sahibi on binlerce insanın şimdiden hayatı değişti, kolaylaştı. Sizin onlardan ne farkınız var? Hemen bugün Yapı Kredi'ye başvurun, TELECARD'ınızı alın. Bu avantajlardan ve Aktif Bankacıhk Çağı'nın daha birçok kolaylığından, olanağından yararlanın. Bugün "yeni bir hayat"a adım atm. YAPPCKREDi "hizmette smır yoktur"