19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yaşar, onun insanda olduğu gibi bir "dün"ü, bir "yarın"ı yoktur. Bunun içindir ki, "İnsan tarihsel bir varhktır" deniyor. tşte, "insan felsefesi" (Antropoloji), insan denilen yaratığm varhk durumunu inceleyen bir çalışma araştırma alanı. "Yiizyılunızın son elli yüı içinde felsefe insana, onun varlık yapısında ortaya çıkan probkmlere, kosmostaki yerine yönelmiştir." Başka bir deyişle, her alanda inceden inceye araştırmalar yapan insan, ilk kez gözünü tam olarak kendisine çevirmiş, kendisini özel bir araştırma alanı olarak ele almıştır. Büyük düşünürlerimizden biri olduğuna hiç kuşku bulunmayan Prof. Takiyettin Mengüşoğlu, konuyu bütun kuramlan ile gözden geçirmekte, sonra da kendi yeğlediği yaklaşımda geliştirmektedir. Başka bir deyişle, Mengüşoğlu, sadece bir anlatıcı, bilgi verici durumda değil, kendi olarak da katıhyor söyleme ve böyle olması daha da çekici kılıyor yapıtı. Yazırra hayvan yaşamına ilişkin bilimsel çalışmalardan örneklerle girişim boşuna değil; insanı konu alan bu felsefe ve bilim dalında, insanın nereden geldiği, öteki hayvanlar karşısındaki durumu, farklılığı ya da "apaynlıgı" kaçınılmaz bir yer tutuyor ve önemini hep konıyor. Öylesine ki insanlar, yukarda gördüğümüz gibi, hayvanlarda insanlann moral davramşlannı aramakla, hep bu ilişkiyi taze tutmaya yatkın olmuşlardır. Hepimizde hayvanlann bir gün konuşacakları ve o zaman onlarla daha içten, sağlam ve ilginç dostluklar kurulabileceği umudu, gizli ya da açık, vardır. Yiyip içme, uyuma, dolaşma gibi birçok benzer yanlarımız var onlarla, neden daha çoğunu aramayalım! Söylencebilim de bize bunun çeşitli örneklerini vermiyor mu? Bu kaygu, bilim adamlannda başka bir biçim almış ve hayvanlarla ortak yanlarımız, onlarla aramızda bir akrabalık bulunup bulunmadığı sorununu incelenmesine yol açmıştır. Nitekim Darwin'e bağlanan evrim kuramı (maymundan geldiğimizi o hiç bir zaman söylemedi), en alt basamaktaki organik alan ile psişik alandan, en üst basamak üzerinde bulunan organik ve psişik alana kadar yükselip giden, kesintiye uğramayan bir gelişme çizgisi olduğunu söyler. Biyoloji de tek hiicreliden çok hücreliye doğru yükselen bir gelişmenin bulunduğunu kanıtlamaya çalışmıştır. Psikoloji alanında da benzeri çaba harcanmış ve kimi hayvan türleri üzerinde oldukça başanlı denemeler yapılmıştır. Bu çahşmalann doğurduğu sonuç, insanla hayvan arasında ancak bir derece farkının buhınabileceği biçimindeki formüle bağlanmıştır. Elbette bunun karşısına, insanla hayvan arasında bir "varlık farkı" olduğu savı, bir "apayrılık" kuramı dikilmekte gecikmemiştir. Eğer böyle ise bu, "apayrılık" nereden kaynaklanıyor? Ve bunun oluşum süreci nedir? Bıkmak usanmak bilmeyen insan aklı şimdi bu sorun üzerinde yoğunlaştıkça yoğunlaşmaktadır. Şimdilik bildiğimiz şu ki, canlıların üzerinde bulunduğu basamak alçaldıkça, içgüdü çoğalmakta, bu basamak, yükseldikçe içgüdü azalmaktadır. En üst düzeyde bulunan insanda bu, yok denecek denli azalmıştır. Bellek ve zekâ için durum bunun tersinedir. Buraya kadar şaşırtıcı bir şey yok. Fakat konu, insanın üstünlüğünün, eksiklığinden doğmuş olmasına gelince biraz değişiyor. Hayvanlann yaşamı genel bir yasaya dayanmaktadır. Bu yasa organ işlevlerinin özelleşmesi yasasıdır. Oysa insanın organlan belli işlevlerle özelleşmemiştir. İnsanda bir organ ilkelliği vardır. Onu soğuktan koruyacak bir tüy örtüsü yok; düşmanından koşarak kurtulan hayvanlar gibi çevik değil, duyulannın keskinliği birçok hayvanınkinden daha aşağı bir düzeyde; içgüdüleri, yaşamıru tehlikeye düşürecek kerte zayıf. Buna karşılık devekuşunun organik yapısı steplere göredir, büyük bir hızla koşar, ama ormanlarda yaşayamaz. Ama bir şempanze de steplerde yaşayamaz. Kısacası onlara çevreleri de birlikte verilmiştir. Eksik olan insan ise bu eksikliğinden ötürü her yerde yaşayabilir. Görüyorsunuz, organ eksikliğinden ötürü insan dünyaya açılmış. İnsanın en yetkin hayvan olduğundan kuşkum yok, ama onun bu yetkinliğini eksiklikten kazanmış olması tuhafıma gidiyor. Öyle ise insanı insan yapan "mitos, dil, sanat, din, ahlâk, bilim" gibi kültür varlıkları da bu eksikliğin sonucudur. Yaşasın! Ernest Cassire ise "tnsan nedir?" sorusunu şöyle karşılamış: "tnsan şimdiye kadar sanıldıgı gibi bir 'animal rasyonale' degil, bir 'animal sembolikum'dur." Bu sözü şöyle de anlatabiliriz: "insan bir realite dünyasında değil, bir simgeler dünyasında yaşar!' Baudelaire. Correspondances adiı şiirinde, simge ormanlarından geçtiğini söyler ya, haklı imiş. Elimdeki kitap, kendisini arayan insanın kitabı, belki de bütün çekiciliği buradan geliyor; anlatılmaz, ancak okunur. / OCAK 1988 tmğe Ormanları MELİH CEVDET ANDAY Kene'rnn ilginç bir yaşamı var; küçük bir hayvan, büyüklüğü 12 milimetre, sonra kör, atna buna karşılık çok gelişmiş bir koku organı var, fakat bu bütün kokular için değil, özel bir koku için: Memeli hayvanlann derisinden çıkan asitli yağ kokusu bu. Kene, memeli hayvanlann sürtünebileceği alçak ağaçlar ya da çaîılıklar üzerinde yaşar ve sabırla avını bekler. Bütün sıcak kanlı memeli hayvanlar, kene için birer avdır. Fakat memeli hayvan ona bütünü ile verilmiş değildir, ancak tek bir imi ile, derisinin çıkardığı koku ile verilmiştir. Memeli bir hayvan, kenenin bulunduğu dalın altından geçerse, kene kendisini o an bırakır; eğer avının üstüne düşerse, bol bir besin bulmuş demektir. Kenefde bir tat duyusu yoktur. Bu hayvan üzerinde yapdan denemeler, onun aynı sıcaklıktaki bütün sulu şeyleri emdiğini göstermiştir. Kene avının üstüne düştüğü zaman başı ile hayvanın derisinin içine girer. Bu durum, kene yeter ölçüde kan eminceye kadar sürer, sonra yere düşer, yumurtalarını bırakır, ölür. Bu hayvanın, avı üstüne düşmesi bir şans işidir. Avının üstüne düşmez de yere düşerse, o zaman yeni baştan alçak ağaçlara, çalılıklara tırmanacak ve avını bekleyecektir. Fakat kenenin acelesi yoktur, uzun yıllar aç kalabilir, on sekiz yıl hiçbir şey yemeden yaşayabilir. Ne beceri ve ne gereksiziik! Böyle bir dünyaya gelmeğe değer mi? Bilgin Lorenz, çok iyi tanıdığı kargalar üstüne şöyle diyor: Bir karga topluluğunda, onlann birbirinden korkmaları temeline dayanan bir basamaklar düzeni vardır. Her karga kendinden daha zayıf olanı gagalar, fakat en zayıf olana saldırmaz, hatta onu korur. "Burada sanki şövalyece bir düzen egemendir?' Bir karga kendisinden daha güçlü olan başka bir karga tarafından yuvasından atılmak istenirse, saldınya uğrayan karga belli bir ses tonu ile bağırmaya baslar. Bu sesi işiten öteki kargalar hemen onun yardımına koşar, ona saldıran kargaya saldınrlar. Eğer bir karga yakalanır da elde tutulursa, bunu gören öteki kargalar hemen bu kargayı yakalayan ele saldınp gagalamaya başlarJar. Bilgin, şunu ekliyor: "Duygusal hayvan dostlan, bu davranışı, bu arkadaş koruyuculuğunu. hayvanlarda dostluk gibi moral davranıslann temeli olarak göriirler ve hayvanlann insanlardan çok daha iyi olduklarının bir kanıtı sayarlar. Gerçekte ise bu, doğuştan gelen, belli bir uyanma karşı gösterilen yalın bir tepkidir." Lorenz, hayvanlann morale benzetilen davranışlarını, insanın moral davranışlan ile karşılaştırmayı kesin olarak yadsımaktadır. Köpek sadıktır, kurt zalimdir, tilki hırsızdır gibi. Şöyle diyor: "Eskiden beri insanın moral ölçuleri hayvanlara uygulandı. Biz hepimiz Aesopos'un öykülerinden Goethe'ni.ı Reineke adlı tilkisine kadar birçok havvan öykiisii okumuşuzdur. Bu öykülerde kurt zalim, tilki de kurnaz bir hırsızdır, geyik masumluğun, güvercin banşın simgesidir. Bütün bunların >anlış olduğunu söylemeye bile gerek yoktur. Bütün bunlar hayvan davranışlarının insanlaştırılmasından başka bir şey değildir. Çünkii bu hayvanlann davranışlan, onlann yaşam koşulları ile ilgilidir, onlann başka türlü yaşamalarına olanak yoktur. Çünkü ancak insan sadık olabilir, bunu sıirdürebilir, ya da sürdürmer, ancak insan hırsızlık yapabilir, ancak insan zalim, masum, banşsever, suçlu ya da suçsuz olabilir. Fakat davranışlan içgüdiiler ile onlann işlevsel yasaları tarafından yönetüen hayvan, insanda karşılaştığımız karşıt davranışlann gerçekleştiricisi olaroaz." Bunlan, Remzi Kitabevi'nce yeni bastırılan, Takiyettin Mengüşoğlu'nun "tnsan Felsefesi" adlı yapıtında okudum. Ama bu kitap, adından da belli ya, hayvanlar üzerine değil, insan üzerine yazılmıştır ve insanı hayvanlarla ölçüştürmek, bu konunun zorunlu bir parçasını oluşturur. Yukarıda belirtildiği gibi, hayvanlan yöneten içgüdüleridir, bu düzen hiç şaşmadan sürer gider. Demek hayvanın etikasından (ahlakından) olduğu gibi, estetiğinden, biliminden ve felsefesinden söz edilemez. Çünkü hayvan kendini bilmez, kendi üzerine ve türü üzerine düşünmez, ölüm onun için bir sorun değildir: Hayvan türleri süregider, ama bir kültürün suregitmesi değildir bu, çünkü hayvan için kültür söz konusu değildir, hayvan yalnızca "şimdi" içinde PENCERE Unutmuştumonu. Dün mutfağın penceresinden baktığımdagördüm; Japon gülü çiçek açmış. Duvann dibinde, arsız sarmaşığın netti kuytuluğunda, mavi çamındibinde, incecikyapraksızdallarında, tanımsızgüzelliği) bana gülumsüyordu Japon gülü. Birkuşpencereninpervazınakondu.birkibritinaleviparladı. bir bulutun gölgesi yere vurdu. O an anımsadım. Annemin bahçesinden on iki yıl önce alıpgetirmiştik. Kar, kış.fırtına, don, yaz, güz, sıcak, kurak demeden yeni toprağına tutunmuştu. Kimsecikler ilgilenmese de kendi kendine yeterdi. Unutulurdu bütün sene; aralık ayinda, yıl sonuna doğru,tomurcuklanıverirdi, insanı şaşırtarak... Bilmem ki çoklan toprağa kanşmış annem mi yeni yılımı Japon gülüyle kutlamak isterdi? • Gül edebiyatın baş çiçeğidir. Aşkı simgeler. Ama öyle çok kullanılmıştır ki bir taksi şoförünün teybinde çok çalınmaktan cızırdayan arabesk şarkıyı da çağrıştırabilir. Az buçuk edebiyatla ilgili bir kimsenin aklına hemen gül üzerine şiirler geliverir: "Gülütarifenehacet, ne çiç&ktirbiliriz"; ama bellek za Japon Gülü yıflamışsa, aç bir antolojiyi, seç seçebildiğini... Yahya Kemal 'den: Hafız 'ın kabri olan bahçede bir gül varmış Yeniden her gün açarmış kanayan rengiyte Enderunlu Vasıf'tan: Naili'den: Ogül endam bir al şâle bürünsün yürusün Ucu gönlüm gibi ardınca sürünsün yürusün Baharı neyleriz o gülzarı goncafemin Gülüp açılması bin nevbahara değmez mi Ahmet Haşim'den: , Aieş doludur tutma yanarsın Karşında şu gülgun piyale Divan edebiyatının gözdesi gülün dostlan da belli değil mi: ri çağnşım zincirinin halkalarıyla kolaycaeklemlenirgüle, katmerli güller, kokulu güller, gonca güller, dikenli güller baharda açılıverirler. Japon gülü, bunlardan uzakta yaşar. Çoğu baharda doğa aldanır, ağaçlar erken çiçeklenir, ortalık donansa da insanın yüreğine kuşku düşer; çünkü kış, kar, don, soğuk geri dönerse vurgunu yiyen sapır sapır dökülecek, renkli cümbüş düş kırıkhğı yaratacakiır. Japon gülünün böyle bir aldanışı yok; çünkü kışkıyamerte gülümsüyor. Kimi çiçek zorda açar. Kayalıkdağyamacında, kızgınçöl kuraklığında.pis kokulu bataklıkta, ulu bir ormanın güneş girmeyen kuytuluğunda, hiç umulmadık biryerde rastladığın çiçek, zindanın dibinde bembeyazdişleriyle gülümseyen umut gibidir. Japon gülünün açması için ne ağaçların dallarına su yürümesine ne toprağın buram buram bahar kokmasına nedoğanın içten içe kıpırdanmasına gerek var. Zor günlerin çiçeği Japon gülü. Belki de bunun için onu çok seviyorum, yeni yılagirerken yine açtığını görünce bir sevindim, bir sevindim; elimi salladım pencereden: Merhaba Japon gülü! • Kimi insan Japon gülü gibidir. En zor günleri bekler açmak için, karanlık, soğuk, fırtına, tipi vızgelir. O kişiyi ne kışın geri dönmesi korkutur ne kırağı çalması ne don tutması... Heeeey!. Yurdumun Japon gülleri... Hepinize merhaba! Bülbül, aşk, diken, ahu, bade, şarap, kadeh, gonca sözcükle ARADA BİR AYHAN HÜNALP Batık Gemiler Mezarlığı! Günçelleştiği için, geçmişten anımsatmalar yapmak gereğini duydum. 24 Nisan 1987 tarihinde Hollanda Televizyonu Ortak Pazar'a başvurumuzdan ötürü 30 dakıkalık bir program yayımladı. Çokuluslu şirketler gibi, çok olanaklı bir ailenin yemek davetindeydim. Onlann sayesinde her yönden çok ilginç programı izledim. Türkiyemizi her yönüyle, genelde olumsuz çizgilerle verdiler. Bu arada Ton Ton Amca Özal'la da konuştular. Spiker ile özal'ın arasında aynen eksiksiz, katıksız şu konuşmalar geçti: Spiker "Türkiye'nin ikinci Japonya olacağını söylemişsiniz!" özal "Ben onu şaka dedim, gülerek." Spiker "Yani şakaydı?" özal "Bak, yani gazeteci arkadaş yanlış anlamış, şakaydı." Bir süre önce, "Dün dündür, bugün bugündür, yollar aşınmakla bitmez, vassın yürüsünler, aksini iddia eden va mı?" yorumlarıyla, ya da yaklaşımlarıyta nerelere geldiğimizi gördünüz. Şimdilerde de uzal'ın çabasıyla o yılları devam ettiriyoIUZ. /# Sahane Oıel Soyısı İçin... Türkân Şeray pez verdi. Hasan >wlwr Ali Keçman'a konuk eldu. Oidier v« Catherine Six sper giyindi. SvmiramU Pekkan Lalvanl açtkladı. Lal« Turdatapan g*c« koleksiyonlanndan oiyindi. Giinv»r anılarmdan •özatti. S*ı«r Taıu»9 s*r«iUri •Uçfirdi. Er*l Akyavaş kentıştu. Çrtn AHan «•dat Hakkı Ild*ın Irmı tyübo^lu ix bırakan JINHI ıııı nırania Vizon YIIIKUJ TRT Haber Bültenlerini dinlerken kendinizi minibüste sanırsınız. Takıp takıştırmış bir yığın cicili bicili hanım spikerlerin ikide bir "Evet" demeleriyle irkilirsiniz. 40 yıllık gazeteciyim, TFTT'nin son 3 yılı hariç bir gün "evef'le başlayıp "evef'le biten haber bülteni duymamışımdır. Bir de her gece 50 dakika süren ajansta en azından 20 kez "Bu arada" geçer. Yerli ya da yabancı filmlerde ise adım başına "ve" ile başlayan cümleler kulaklarınızı tırmalar. Konuşma dilinde hiçbir zaman "ve" kullanılmaz. Ancak şiirin sultanı olan bu birleştiricinin gereğini bir türlü çözemezsiniz. Çocuk saatinde yavrularımıza "körle yatan şaşı kalkar" atasozüyle özürlü vatandaşlarımız karalanır. Hangi çarpık eğitim anlayışıyla bu programları kimler hazırlar! Rahmetli Ayşe Abla, nur içinde yatsın, Radyo Çocuk Kulübü'nü yönetirken, bir Mimar Sinan programı hazırlamak için haftalarca kitaplığına kapanır, oyunu mikrofona uygulamak için bizleri günlerce provadan geçirirdi. Hayali bırakalım beyier, biraz gerçekçi olalım. Gerçekte Türkiyemizde işler de, sonuçlar da kötüye gitmektedir. 26 Nisan 1987'de ana haber bülteninde Başbakan Özal, Brüksel'de bulunan Devlet Bakanı Alı Bozer'le tam tamına 9 dakika yanlızca kendi konuştuktan sonra büyük bir rahatlıkla, "Başka bir söyleyeceğin var mı Ali Bey?" dedi. Metin Akpınar Zeki Alasya ikilisinin bir şcvundaymış gibi yönetilmek bana gençliğimden kalma bir "Batık Gemiler Mezarlığı"nı anımsatmaktadır. Afrika'daki Zanbozin Devleti uyandıktan sonra bizim kronik umursamazlığımız yaşadığımız bilgisayar çağıyla çelişmiyor mu? Yalnız Devlet kademelerindeki politik kadrolar mı dökülüyor? Aydın kesimimiz ne yapar sanıyorsunuz? Sanat Filmleri Şenliği'nde "Benim Güzel Çamaşırhanem"i gördünüz mü? İki eşcinsel delikanlı sanat adına dudak dudağa öpüşüp durdular. Bu film o repertuvara nasıl girer? Aydınların bir becerisi (!) daha: Kurup batırdığımız, benim de 420.000 lira telif hakkı alacağımın kaynayıp gittiği "Yazko" (Yazarlar Kooperatifi) kaçmcı düş kırıklığımızdır? Ölmeden önce bitkisel hayat yaşayan Ozan Hasan Hüseyin Korkmazgil için toplanan 3 milyon lira, hâlâ rahmetlinin dul eşi Azime Korkmazgil'e verilmemiştir. Bunun için açılan tazminat davasında hukuk bu paranın toplamp toplanmadığını, neden verilmediğini araştırmaktadır. Bu satırların yazarı dâ 5 Şubat 1987 günü Beyoglu Adliyesi'nde Yazko aleyhine tanıklık yapmıştır. Bütün bu sergilediğim gözlemlere göre yazımın başlığında hakstt mıyım? Gerçekten bir "Batık Gemiler Mezarlığı"nda değil miyiz? Yeni yıla girdiğimiz şu sıralarda geçmişten günümüze kimi yanlışları, densizlikleri, ciddiyetsizlikleri anımsatmakta yarar umuyorum. Yeni yılınız kutlu olsun. Sinema yazan Yapım ve Cenei Dağıttm: ADA Yaymcıhk ve Muzfk TIc.Ltd.ŞU. S.S.K. tşhanı, 2. Çarşı Ho: 12 (üzıJayAriKARA Tel: 132 4 2 72.? Oâuz Aral *ehb*t »tti. Azls N»*IM yasdı. İdaş Tiirfc rcısamlan medayı fizdi. Abdurrahman Hancı •vini aftı. Bircto 173madd«llk "moda/d«m«d«"list*fl, •n çek ekuiian yazariar, siyah alu«*«ariar, Istanbvl'da Çin mwHa9ı. 100 «kstra sayfa. Aynı fiyat. Jeniyılın tüm insanlığa, tüm dost, arkadaşlara mutluluk ve güzellikler getirmesi dileğiyle Imç 5 BK* Mo 5661 UMKAPANI^STANBUl. Td 513 29 75 A ANTKOOP Antalya Yeni Yerleşmeler Yapı Kooperatifleri Birliği NEZİH COŞ'u ölümünün 1. yıldönümünde scvgiyle anıyoruz. SOYLEV (Cilt 12) Hıfzı V. Velidedeoğlu 17. bası 2500 lira (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğluİsranbul LJyelerimizin ve halkımızın yeni yılını kutlar, mutlu ve başarılı geçmesini dileriz. YÖNETİM KURULU Ortaklarının ve "bütün üreticilerin YENİ YIUNI KUTLAR, "bereketli ye saglıklı günler diler. TRAKYAYAĞU TOHUMLAR . . . . TARIM SAT1Ş KOOPERATIFLERİ BIRLIĞI YÖNETİM KURULUEDIRNE BÜYÜK LAROUSSE ÇALIŞANLARI GALERİ ARALIK'87 9 Aralık A Ocak 1988 PERA 1469738 SOYAK SANAT GAIEHS1 Adnan Çoker Ozdemır Altan Omer uluç Neşe Erdok Tomur Atagök Şukrıi Aysan Mustafa Ata Ergın Inan Hale Arpacıoğlu Zekaı Ormancı Yusuf Taktak Kemal önsoy Bedrı Baykam Buyukdere Cad 38 Mecıdıyeköy 166 72 35 Resım Sergısı TAKSİM SANAT GALERİSİ Açıhş 29 12 1987 Saat 17 °° Kapanış 12 1 1988 IRFAN ERTEL Yılbaşı Karma Sergisi 21 Arahk6 Ocak Erdal AJantar Avni Arbaş Cihat Burak Abidin Dino Turan Erol Nedim Günsür Komet Fikret Mualla Mustafa Pilevneli Cemal Tollu Selim Turan Eşref Uren Adnan Varınca Utku Varhk OnakOi. hkele Sokak \o J ARTBAN Muhurdar Cad Akmar Pasajı 70' 1 (SulaT tdaresı Yani) Kadıkoy BİLİM SANATEVİ UUMSI ÇAĞDAŞ TÜRK RESMÎNDEN KESİTLER I Yeni Yılda Mutluluklar ve Esenlıkleı AÜ DEMİR Resım Sergısı 25 Aralık 1987 13 Ocak 1988 Htisrev Gerede Cad No 126 Teşvıkıye Mevdanı Tel 141 27 11 TÜRKİYE'NİN KALBİ ANKARA Mehmed Kemal 700 lira (KDV içinde) Çağdaş Yavın/arı Türkocağı Cad 3941 Cağaloğluhlanbul T E M SANAT GALERISI ADNAN VARINCA Resim Sergtsi 26 Arolılc 1987 20 Ocak 198» AudıoVısuol tanıfım 17.30 Pazardışında her gun 11.00 • 19 00 Kuyulubastan Sok 44/2 Nrçonta? Tel: 147 08 99 147 97 56 Mustafa AtaNete Erdok Kemal tskenderözer Kabaş Hüsnü Koldaş Mehmet Niahır Nedret Sekban S îlleyman Saim Tekcan Nurseren Tor 30.12.198721.1 1988 2f 1 v ÇOCUK YUVASI Tercihen Çocuk Gelişımi Mezunu ögretmen Aramaktadır Prof Alı Nıhat Tatlan Cad 7213 üstbostancı Tel 36? 11 D5 DOÛAN GÜNEŞ TOPKAPI SARAYTNDA YAŞAM J.B. Tavernier 700 hra (KDV içinde) Çağdaş Yayınlan Türkocağı Cad. 3941 Cağaloğlıılstanbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle