28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
:UMHURİYET/8 ıvın ı ;o ı Fatsalılar 1 gün fazla oruç tutacak FATSA (a.a.) Ordu'nun Fatsa ilçesinde, zanı bir başkasına okutturarak, orucun erken ıçılmasına neden olan cami müezzini hakkınla soruşturma açıldı. Fatsa Büyük Cami Müezzini Harun Soysal, îörevli olduğu halde, akşam ezanını başka biriıe okuttu. Bu kişi dalgınhkla ezanı 11 dakika :rken okuyunca, iftar topu da erken patlatıldı. Müftü Abdurrahman Kaşariı, Büyük Cami vtüezzini Harun Soysal hakkında soruşturma ıçıldığını belirtirken, "Erken bozulan oruç için, ratandaşların bir günlük kaza orucu tutmalan jerekiyor" dedi. Ramazanın ilk cuması Ramazan ayının ilk cumasında tüm camiler tıkhm tıkhm doldu. Camilere giremeyenler yağışlı havaya karşın, namazlarını yerlere serdikleri hasırlann uzerinde kıldılar. Çok sayıda kadm ise dışarda vaazı dinledi, daha sonra adaklarda bulundular. Süleymaniye Camii'ndeki bir kısım kadm ise cami pencerelerinin altındaki oyuklara ellerindeki anahtarlan sokup çevirerek, kısmetlerinin açılmast, ev sahibi olmak gibi düeklerde bulundular. Hırkai Şerif ise dün özel törenü ziyarete açıldı. Geçtiğimiz yıllarda Ramazan ayının 15'inden sonra ziyarete açılan Hırkai Şerif, bundan sonraki yıllarda Ramazanın ilk cuma günü ziyaret edilmeye başlanacak. Özel bir sandık içinde saklanan ve uzerinde altın islemeli ayetlerin yazılt olduğu değerli bir örtü içinde bulunan Hırkai Şerif, dün binlerce Müslüman tarafından ziyaret edildL Hırkai Şerif, Ramazan ayt boyunca ziyarete açık kalacak. İSTANBUL (a.a.) Trafik Haftası bugün jaşhyor. Türkiye Trafik Kazalanru Önleme Derneği'n;e yapılan açıklamada, her yıl mayıs ayının ilk :umartesi günü başlayan "Uluslararası Karayollan Emniyet Haftası"nın birçok ülkede olduğu gibi, Türkiye'de de aynı tarihte "Trafik Haftası" olarak kutlandığı hatırlatıldı. Irafîk Haftası başlıyor LONDRA (a.a.) Belçika açıklannda 6 martta alabora olan ve 100 kişinin ölümüne yol açan İngiliz feribotu'nun kapılannı kapatmakla görevli eleman, kaza sırasında uyuduğunu itiraf etti. Feribotun ikinci katının mürettebat şefi olan Marc Stanley, dün Londra'da yargıç önünde şunlan şöyledi: "Gemi alabora olduğu zaman, önce rüya gördüğümü sandım. Sonra bazı şeylerin yolunda gitmedtğini anladım ve hemen kapıları diişündüm, onları kapatmadığımdan enimdinı, kontrol da etmemiştim ve birilerinin kapıları kapattığını ümit ediyordum" Batan feribotun kapıları POUTIKA VE OTESI MEHMED KEMAL .. Bundan bir yıl önce bir parti lideri ile çıktığımız gezide yolumuz Enez'e düşmüştü. Enez, TürkYunan topraklannın kesiştiği yerde bir sınır kasabamızdır. Meriç suyu burda denize dökülürken sazlık, bataklık bir yer olur. Avcılar için Enez bulunmaz bir avlaktır. Hem kuş hem de yıian balığı avlanır. Parti lideri meydanda küçük bir kalabalığa konuşuyor, hep aynı şeyleri söylediâi için, biz de bir kahvede dinleniyorduk. Cumhuriyet'ten olduğumuzu duyanlar kahvenin önüne doluştular. Ben de hiç yoktan bir şey söylemiş olmak için aklıma Raif Ertem geldi: "Size Raif Ertem'den selam getirdim" dedim. Aman efendim ne gösteri ne coşku Raif Ertem de buralarda ne sevılirmiş. Aleykümselam, hoşgeldiniz, hoş bulduk... derken kalabalık büyüdü. Avcılığın ne büyük bir beceri olduğunu öğrendim. Kalabalığın kümeleşmesi ne de olsa politikacı parti liderinin de dikkatini çekti. Dönüşte bana ne dese beğenirsiniz? "Senin seçmenler bizden çokmuş." "Benim seçmenler değil efendim Raif Ertem'in seçmenleri..." dedim de, çatışmadan zor kurtuldum. İnsanlığın ilk uğraşı ne idi diye düşünüyorum, sıralamaya göre avcılık geliyor. İnsanoğlu karnını doyurmak, giyinmek, barınmak için savaşırken, ilkin avcıhğı seçmişti. Ahu bakışlı bir karaca, bir geyik ya da benzeri okla vurulurken ne diye bakmıştır: Vurma avcı, vurma beni Ben bu dağın rnaralıyım... Her konuda bir şiir yazmayı başaran üstat Fazıl Hüsnü Dağlarca bu yolda da yaya kalmamış şu dizeleri döktürmüştür: Gencidik degmişti bir yalaz deriye İşte binlerce yıl sürer yakışı Bir ahu gözleri göl göl Yansır kocaman suçumuzu, kocaman bakışı... Ben de şiirierimi karıştırıyorum, avcılığa değilse de, ava yatkın dizeler yazmışım. Demek kişi ne olsa kanında avcılık bulunan bir canlıdır. Ceylan adlı şiirimde, övünmek gibi olmasın, şöyle demişim: Bir ceylan göle iner Ağlar. Göle göl ular. Bir ceylan göle iner Ayağında zincir, boynunda lale Bakar çevresine, Bakar, neye ağlaya, neye güle... Avukat Raif Ertem, nicedir bizim gazetede avcılık üstüne ilgiyle okunan fıkralar ve izlenimler yazar. Spor sayiasındaki yazılarıntn başlığı "Rasgele" idi. Şimdi bunlan bir kitap yaparken "av insanlan ve av olaylan" açıklaması getiriyor. Gerçekten de av, insanlar, hayvanlar, olaylar birbirine karışıyor. Kitaba llhan Selçuk ve Cemal Süreya birer önsöz yazmışlar. Avcılığın erdemlerini bir de onların kaleminden öğreniyoruz. Raif Ertem, avcılığı anlatırken süzme bir dil kullanıyor. Bu dille her şey anlatıhr, sadece avcılık değil. Öykü, roman, şiir de yazsaydı böy.le bir dil gerekirdi. Kişi ilk aşk gibi, ilk ayı da unutamazmış. Oylesi etkili olurmuş ikisi de... Neler yok bir kitabın içinde, bütün av arkadaşlan, dostlar, silah kullananlar, av hayvanlarının, karada olsun, denizde olsun hepsi... Bir koca efe var, öğüt verirken ne diyor: "İki şeyden korkanm: Biri yaralı domuzdan, biri de kadından. İkisi de adamın üstüne üstüne gelir. Yaralama, öldür!" Avcılar atıcı olurlarmış. Bir örnek veriyor. Topal Ağanın oğlu Hüseyin, elinde tavşanı sallaya sallaya geldi: "Bakın havada tavsan vurdum." "Havada tavsan olur mu?" "Vallahi havada, kartal almış götürüyordu. Bir sıkı çektim. Kartal tavsanı attı, kaçtı." Atma avcı, diyelim mi? Avcılar atmadan dururlar mı, hep rasgele!.. Yaralı Domuz Korkusu. GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı l. Sayfada) görünüyor. Ancak bu "cephe" Avrupa başkentlerine kadar uzanıyor. Kürt ayrımcılıgı, çokuluslu ve karmaşık yapılardan güç ve deslek alıyor. PKK kısa adıyla bilinen "Kurdistan İşçi Partisi"r\m Suriye rejiminden destek aldığı biliniyor. PKK teröristleri, Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad'ın kardeşi Rıfat Esad'ın denetimindeki Saika" ve "Zebedani" kamplarında eğitim görüyorlar. Destek, yalnızca Suriye ile sınırlı değil... PKK, Irak Kürdistan Demokrat Partisi ile de ilişkidedir. Libya lideri Kaddafi, Kürtleri destekleyen demeçler vermistir. Filistin kampları da PKK militanlarının eğitim yerlerinden biri olmuştur. Bu kadar mı? Hayır. Ayrımcı Kürtler, İsveç, Danimarka ve Federal A'.manya başta olmak üzere Avrupa'nın birçok kentinde örgütlenmişlerdir. Bu ülkelerde oluşan "sahte iltica çeteleri" düzmece belgelerle bu ülkelerden siyasal sığınma hakları almayı başarmaktadırlar Bu yollarla sığınma hakkı alanlar arasında Türkiye'de haklannda en küçük bir soruşturma bile bulunmayanlar vardır. Siyasal nitelikii DİSK, Barış Derneği, TİP, TSİP davaları ile basın suçları gibi suçlar için geçerli olması gereken sığınma hakkı, kanlı katillere tanınmaktadır. Ayrımcı Kürtlerin Avrupa'da birçok cinayet işledikleri de bilinmektedir. Amerikan Kongresi'ni etkileyecek kadar çokuluslu örgütlere sahip bulunan ayrımcı Kürtler, başta Ortadoğu terör örgütleri olmak üzere birçok suç örgütü ile doğrudan ilişki içindedir. Uyuşturucu madde ticareti, sağ ve sol terör örgütlerinde olduğu gibi, ayrımcı Kürtlerin de kazanç kaynaklarından biridir. Uyuşturucu madde ve silah kaçakçılığı, PKK örgütünün çokuluslu ilişkilerine de yeşil ışık yakmaktadır. Türkiye'de iç terör, 1974 Kıbrıs Harekâtı'nı izleyen yılda başladı ve 1980 Eylül'ünde rejim değişikliği ile noktalandı. Bu tehlikeyi o günlerden görenler, çeşitli nedenlerle eleştirilip karalandılar. Zaman ne acı ki teröre, o günlerde karşı çıkanları haklı çıkardı. Güneydoğudaki savaş daha da büyürse, bugün Hakkâri'de, Eruh'ta, Yüksekova'da başlayan olaylar, zamanla, bir rejim değişikligine yol açabilirl.. Tıpkı, 1975 yılında Türkiye'de kuruian "cepheler"\r\ ve bu cephelerden sıkılan kurşunlann, zamanla rejim değişikligine yol açması gibi... Yurtseverlik bilinci işte böyle günler için gereklidir... Bakan Tıtiz'in açıklaması: 22 Nisan 1967 tarihli Cumhuriyet Gazetesı "Gözlem" köşenizde, TÜBİTAK'la ilgili bazı iddialara yer verdikten sonra, "Bakan Tıti2 söz sırası sizde" diyorsk.tuz... Önce şunu belirtmek istiyorum; TÛBİTAK ile ilgili göstermiş olduğunuz duyarlıhğa ıçten teşekkürlenmi sunanm. Makalenizde sözunü ettiğiniz konulara gelince; 1. TÛBİTAK Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Ergir^ in Brüksel'de 3031 Mart 1987 tarihlerınde duzenlenen "NATO İstikrar İçin Bilim Programı"na ve 23 Nisan 1987 tarihlerinae tertiplenen "COST Yüksek Memuriar Komitesi"toplantılarınadevlet gorevlisi olarak katıldığı, 2. NATO istikrar İçin Bilim Programı'na katılmak üzere 29 Mart 1987 tarihinde yurtdışına çıktığı ve mutat üzere bu görevin yolluk ve harcamaları NATO tarafından karşılandığından, ilgiliye harcırah ve yol gideri olarak bir ödemenin yapılmadığı, 3. COST Yüksek Memurlar Komitesi toplantısına katılmak üzere görevlendirildiği 14 Nisan 1987 tarihleri arasında dört günlük süre için 288.000r TL. seyahat ve ikâmet yevmiyesi, 526.0O0rTL. vasıta (uçak) ve 79.000 TL. Toplu Konut Fonu olmak üzere toplam 893.00O TL. tahakkuk ettirildiği, 4. İki seyahat arasında ilgilinin Türkiye'ye geliş ve gidişinin olmadığı, 5. 3031 Mart 1987 tarihleri arasında NATO İstikrar için Bilim Programı toplantısına katılan Prof. Dr. Mehmet Ergin'e, anılan kuruluşça 2931 mart tarihleri arasındaki üç günlük yolluk ve uçak bileti parası olarak tahakkuk ettirilen 50.000 BF'lik çekin, uçak bileti karşılığına tekabül eden 43.500 BF'nin, 23 nisan tarihlerinde duzenlenmış olan COST toplantısına katılması amacıyla yol giderlerinin TÛBİTAK tarafından ödenmiş olması nedeniyle NATO makamlarına iade edildiği (Ek1), 6. NATO istikrar İçin Bilim Programı'na katılmak üzere yurtdışı geçici görevlendirme olurunun bakanlıktan almmadığı, COST Yüksek Memurlar Komitesi toplarrtısına katılmak için yurtdışı geçici görevlendirme olurunun 24.3.1987 tarihinde alındığı (Ek2), TÛBİTAK Genel Sekretertiği'nin 24 Nisan 1987 tarih ve 3130 sayılı yazısından anlaşılmaktadır (Ek3). HABERLERİN DEVAMI ANKARA'dan YALÇIN DOĞAN (Baştarafı 1. Sayfada) Bu doğru mu?" Mesut Yılmaz belki biraz da şaşırarak "Evet, doğru" karşılığmı veriyor. Evren bunun üzerine devam edıyor. "Yanlış konuşmufsunuz, ben yasaklann kalkmasma karşı değilim ki.'.. Bunu da çeşitli yerUrde açıktadım". O larihten bu yana kamuoyundakigörüntü "Evrentn yasakUam kalkmasına artık karşı obnadıp " yolunda. Aynca da Özal'ın çeşitli konuşmalarmda verdiği güvence var "Evren siyasal yasaklar Meclisten geçtikten sonra veto etmeyecek. Halkoyuna sunulacak." tşte tam bu sımda, yani dün, Cumhurbaşkanı belki biraz da "akıllan bulandıran" bir konuşma yapıyor Gerçi, "siyasal yasaklan ağzma almıyor", ancak "Anayasa değişiklikleri sizin oylanmza sunulduğunda. aklıseliminizie davranırantz" diyor. Şu anda halkın oyuna sunulması düşünülen ne var gündemde?.. Siyasal yasaklar. Her sefer "Ben yasaklann kalkmasma karşı değilim" demek, ama yasaklann kaldmlmasımn halkoylamasma sunulacağımn gündeme geldiği bir dönemde "Akhseliminizi kullanın" uyarısında bulunmak, Evren'in "adını vermeden yoksa bir kampanya mı başlatıyor" sorusunu akla getirmiyor mu?... tşin ince bir nokıası bu. Gelelim, şu ünlü "mutabakata"... Evren ile özal arasında var olduğu öne sürülen "mutabakata".. Gerçi, dün özal "Aramızda bir başka pazarlık yok, vardığımtz anlaşma açıklanan metindir" diyorsa da bu noktada akla başka sorular takılıyor. Başkentin siyasal kulislerinde bizim edindiğimiz bilgiler, üstelik AS'AP kaynaklı bilgiler, "mutabakatm aynnastna" ilişkin şu dökümü 5ergiliyor: Anayasa halk tarafından nasıl kabul edildiyse, yine halk tamfından öyle kabul edilmeli. Yani, 19S2'âe anayasa halkoyuna sunulduğunda, "Oy kullanmak nasıl zorunlu kılındıysa, bu kez de katılım zorunlu olmah". Sanıyoruz, getirilecek değişiklik önerisine "kaahm mecburidir" gibi bir madde eklenecek. Bu olasılık oldukça yüksek. Seçmen yaşı şu anda 21. özal seçmen yaşını 18'e indirmek isıiyor. Evren "20'ye insht" göriişünü savunuyor. Sonunda "19yaşm bitiminde" anlaşmaya vanhyor. özal milletvekili sayısınm 450'ye yükseltilmesini istiyor. Evren önce kabul etmiyor. Daha sonra "peki" diyor. Evrerfden çıkış (Baştarafı 1. Sayfada) kerek gehnedim. Cumhurbaşkanlıgına dalavere ile de gelmedim. Dökülen kautan onlemek için geldim" dedi. Geceyi Taşucu SEKA tesislerinde geçiren Cumhurbaşkanı Kenan Evren, önceki akşam yapmayı planladığı konuşmayı dün sabah Silifke Cumhuriye; Alanı'nda yaptı. Evren özetle şunlan soyledi: "Bugün 1 Mayıs. 12 Eylül'den evvel cerejan eden 1 Mayıs olaylan, berhalde bepiniân hatınndadır. Şimdi yine 1 Mayıs tekrar kullansın diye sesler yüksetmeye başladı. Ben başka bir zamanda da deginmiştim. Oedim ki ben işçi kardeşierimizin, işçi vatandaşlanmızın bayram yapmasına karşı değilim. Ben komünist ulkelerin kabul ettiği 1 Mayısı bizim kabul elmemizi, kabul edemiyorum. Başka bir gün bulunur. Mesela o tarihte halırhyorum, 15 mayıs, 11 mayıs denir bir şey denir. Ama, bizde işçi haklannın kabul edildiği gün 24 temmu/dnr. Mesela 24 temmuz olabilir. Ben buna karşı değilim. Ama illa 1 Mayıs oluyor, onu anlayamıyorum. İstanbul'da 1 Mayısta yapılan o gösterilerde 34 tane vatandaşımız hayatını kaybetti. Yüzlerce de yanılı oldn. Ben ne yapayım böyle 1 Mayısı. Biz işçi bayramında işçi kardeşlerimiz bayram yapsın, eylensinler diye mi bunu kabul ediyoruz, yoksa kavga edeiim diyc mi bunu kabul ediyoruz? 12 Eylülde biz bunu kaldırdık. Yine aradan vakit geçti ya, yine çatlak sesler başladı. Gene 1 Mayısı kuUayalım diye." Evren 12 Eylülden sonra neleri değiştirdilerse, neleri kaldırdılarsa bunlann yavaş yavaş yeniden getirilmek için çabalar harcandığına işaret ettiği konuşmasını şöyle sürdüröü: "12 Eylül'den sonra neleri değiştirmişsek, neyi kaldırmışsak, yavaş yavaş onlan yerine tekrar koymak için çabalar sarf ediliyor. Mesela iinivCTsileleri Yüksek Ogretim Kunılu diye bagımsız bir kunılusa bagladık; siz onu onayladımz. onu kaldıralım diye sesler başladı. Dernekler siyasetle mesgul olmasın dedik. Derneklerin ne maksatla kurulmuşsa o maksadı yerine getirecek çalışmalar içinde buInnması lazım. Vakıflar ne için, neyi yapmak için kurulmuşsa onu yapsr. Politika ile, siyasetle uğraşmaz. O derneğin içinde. o vakfın içindeki insanlar teker teker politiUava bulaşır. fakat dernek olarak, >akıf olarak, sendika olarak bunlarla ugraşmasın dedik. Şimdi yine efendim, kalksın anayasadan yine dernekler, vakıflar, sendikalar politika ile uğraşsın denmeye başlaodı. Birçok şey degişti. Bu degişiklikler, sizlerin oyuna sunuldu. Sizlerin oyu ile yüriiriüğe girdi. Bunlara iyi sahip çıkın sevgili vatandaşlanm. Eğer tekrar aynı günlere dönmek istemiyorsak, o acı günleri y»şamak islemiyorsak bunlanı siz sahip çtkın. Biz bugün vanz, yana yokuz. Bunlara sahip çıkacak olan sizlersiniz. Eğer bu gibi degişiklikler sizin oyıınuza sunuldugu zaman, siz aUıseJiminizi kuOanır ve ona gore re> verirseniz, o zaman bunlar ortadan kalkmaz. Onun için ben vatandaşlanma guveniyorum." Evren, daha önce yabancı ülkelerin Türkiye'yi zayıflatmak, bugünkü duruma duşürmek için çok çaba harcadıklannı belirterek "Bizi mezhep bakımından bölmüşJer. Çeşitli tarikatlara bölmüşler. Bizi birbirimize düşünnek için ne gerekirse yapmışlar. Biz bu oyuna getmişiz. Şimdi onun acısını çeldyoruz. Ama bu oyuna gelmeyin. Şimdi bizi başka türtü bölmek, parçalamak isteyenler var. Bunlara dikkatli olalım. gözümüzü dört açalım. Eğer böyle'yapmazsak, birtik beraberlik içinde olmazsak, o zaman altından kalkamayacağımız birçok şeyler olur. Fikirlerimiz ayn, düşünceler ayn olabilir. Ayn ayn partilere, ayn ayn kunıluşlara sahip olabiliriz. Ama unutmayalım ki bepimiz bu milletin ferdiyiz. Türk vatandaşjyız. O halde Türklüğümüzü, vatandaşiığımızı unutmayalım" biçiminde konuştu. Kenan Evren, daha sonra toplanan kalabalığın attığı çiçekler aJtında, "AUtürk EvTne gitti. Evren buradan da Kıbrıs Barış Harekâtı Şehitleri Hatıra Ormanı'na ve müzesine geçti. DEMOKRASİNİN CİLVELERİ Daha sonra Mut'a geçen Cumhurbaşkanı Kenan Evren, coşkulu ve canlı bir topluluk tarafından karşılandı. Evren burada yaptıgı konuşmada kendisini yurttaslann 12 Eylül sonrasındaki gibi devlet başkanı olarak görmeye ajıştıklarınj vurgulayarak şunlan söyledi: "Şimdi bir parlamento teşekkül etti. Yeni bir hükümet kunıldu. Benim yetkilerim muayyen. Onun için beni 12 Eylül'den sonraki devlet başkanı gibi görmeyiniz. Ben bu yetkilerimi aşmak istemiyonım. Madem ki parlamemer demokratik sisteme geçtik, herkesin yelkileri betirienmiş. Ben de buna mumkün olduğu kadar riayet ediyonım. Birçok yerlerde konuşmuyonım. Yutkunuyonım. Sineye çekiyonım. Benim için artık birçok şeyler söylüyorlar. Mesela istifa etsin diyortar, aynlsın diyoriar, fakat ben susuyorum. Bunlar demokrasinin cilveleri. O cilvelere katlanıyoruz. O halde beni hudutsı» yelküer; sship bir iiişı gormeyiniz." Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Karaman'dan Ereğli'ye geçerken, yolda sayılan yüzleri aşan bir araç konvoyu oluştu. Yolda üreticilerle sohbet eden Evren'i Ereğli'de coşkun ve büyük bir kalabalık karşıladı. Kenan Evren, Yunus Emre Alanı'nda yaptığı konuşmada Ereğli'nin ıl clması gerekıiğini söyledi. Konuşmaktan çekindiğini yineleyen Evren, 12 Eylül harekâtıtun yapılmastna ilişkin son zamanlarda birçok konuşmalar yapıldığını, yazılar yazıldığım ifade etti. "Hakemligi vatandaşa bırakıyorum. Müdahale yapılmasaydı, bu ulkenin bali ne olurdu. Kan gövdeyi götüriırdü" diyen Evren, şöyle dsvara etti: "Askerin vazifesi memlcketin idaresi değildir. Ama memleket, bir iç harbe sürükleniyor, her tarafta kan akıyorsa ve buna çare bulunamıyorsa, o zaman ulkenin bağımstzlığını ve bütünlüğünü korumakla görevli olan SOablı Kuvvetler'in eli kolu bağlı, bunlara seyirci mi kalması gerekirdi. Elbette ki, seyirci kalamazdı. SUahlı Kuvvetler'in, ülke yönetimine hevesi olsa, bu işi yapukun sonra buyrun deyip çekip gitmezdi." Süleyman Demirel'in son günlerde dile getirdıği eleştirileri, ad vermeden yamtlayan Evren, Cumhurbaşkanlığına dökülen kanları önleyerek geldiğini vurguladı. EvTen, "Biz kaalı bir ibtilal yapraadık. Kanlı bir iç savaşa giden ülkeyi kandan kurtardık. Ve bunu insaf sahibi olan herkes. berhalde takdir eder" biçiminde konuştu. Evren, zamanında kendisine sağcı, solcu dediklerini anımsatarak, Atatürkçü olduğunun yurttaşlar tarafından bilindiğini söyledi. Yurttaşlardan yalan ve çirkin iftiralara kulak asmamalarını isteyen Evren, irtica konusuna değinirken, şöyle dedi: "Bir aralık bana irticanın laraftan diye söylediler. Cevabını İslanbul'daki basın loplanlısında verclim. Ben ki, memleketteki irticanın onlenmesi için bu kadar gayret sarfediyorum, AlatürkçU düşünceyi yerleştirmek için çırpınıyorum. Bana maalesef bunu da söylediler. Rabıta diye bir örgüte ben sanki taviz vermişim gibi, onu da söyleyebildiler. Ama bunun cevabını verdim." Evren, kendisinden çok şey istendiğini kaydederek, "Normal bir cumhurbaşkanı, her şeye kadir değildir. Benden su istiyoriar. Ben bazreti Musa değilim ki, asamı yere vurayım, oradan su çıksm" dedi. Cumhurbaşkanhğı görevlerini tek tek sayan Evren, konuşmasımn son bölümünde yasaklann kalkması ile ilgili anayasa değişikliği konusunda üç muhalefet parti liderinin ortak açıklamasına yanıt nheliğinde şunlan söyledi: "Şimdi son zamanlarda anayasada yapılmak istenen degişiklikler var. Bize bunlar hakkında bir şey söyler mi? dersiniz. Hayır, bunun hakkında bir şey söyleyecek değilim. Meclisleki iktidar partisi ile diğer partiler arasında karsıuklı görüşmeter olacak. Gittiğim zaman iki ayda bir ben muhalelel pani başkanlan ile görüşüyorum. Çarşamba günü görüşeceğim. Zamanı geldi. Onlaria görüşürüz, burada açıklayacak değilim." CUNEYT ARCAYUREK yaz.yor (Raşltirafı I. Sn} fuılu i olması, demokratik yeni açılışlara geçmeyi engelliyor. Anayasa tartışmalanmn bugün vardığı noktanın, ortaya çtkan görüntünün gerçek yani bu. lamalar, bunlarm hepsinin olabilirliğini akla getiriyor. Ama kamuoyu, çeşitli anlamlara gelen açıklamalarla, anayasa gibi demokrasiyi sarsmtıya uğraimaya gebeyasaklar gibi konularda günübirlik değişen açıklamalarla yelinemez. Böylesine bir tutum her gün çelişkilere, tartışmalara olumsuz yeni boyutlar kazandınr. Cumhurbaşkam, 175. maddenin özal'ın önerdiği gibi değiştirilmesine yanlı mıdır, yasaklann kalkmasını çapraşık yollara iten bu düzenlemelere katılıyor mu?.. İlk başta bu sonılara net yamıtar alınması gerekiyor. Siyasal tanışmaları duzlüğe, belirli bir hedefe yöneitebilmenin ilk koşulu, bu sorulan içeren "mutabakatm" ne olduğunun açıklanmasmdan geçiyor. Cumhurbaşkanı, yasaklann 1992 'den önce kalkmasma yanlı olduğunu duyurarak siyasal yaşama rahatlık getirdi. 175. maddenin değiştirilmesine karşı olduğunu vurgulayarak bir güvenceye parmak bastı. Cumhurbaşkanı, parti liderlerine yasaklan kaldıran yasa Meclisten geçerse veto etmeyeceğini söyledi Daha ileriye gitti, yasaklar konusunda partiler arasında anlaşmazlık çıkarsa "hakem" olacağını bildirdi Ama Özal'ın çapraşık 175. maddesine, yasaklan kolay yoldan kaldırmak yerine, ne biçimde uygulanacağı ancak belirli kafatarda yatan halkoylamasına "tam mutabakat" verdiğini, özal aracıhğıyla duyurdu. Bu belirtiler, Çankaya'nın da özal gibi yasaklann kalkmasım istemediği, ancak isıer görünmeyi yeğlediği gibi bir izlenim doğmasma yol açtı. Üstelik yeni kimi belirtiler kaygılan daha da büyüttü: Çankaya, Anamur'da 12 Eylül'e yapılan eleştirilere "dayanamayıp" yanıt vereceğini açıklıyordu. Özal'ın, kim bilir beikide Çankaya'nın düşündüğü planın önemli bir aşaması, böylece uç veriyordu. Halkoylamastnda yapılacak konuşmalardan alınan Cumhurbaşkanı, son sözlerine göre, dayanamayıp bu irdelemelere yanıt vermeye başlayabilirdi. Çankaya'nın son gezideki tutumu bu olasılığı güçlendiriyor. O zaman neler oiacak?.. Halkoylaması, bugünkü konumuyla "tarafsız", ama dünkü göreviyle "yanh" Cumhurbaşkamyla, eskiyeni siyasetçiler arasında bir kördövüşüne dönüşmeyecek mi? Özal'ın da istediği bu. Halkoylamasında bir kenara çekilip susmak, Çankaya ile eskiyeni siyasetçiteri birbirine vurdurmak! Biraz daha açıklayalım: Önerilerini açıkladtğı grupta özal, bir dokundurma yapmıştı; basına da söyledi, "1980 müdahaksinin kavgası, yasaklann sona erdiği 1992 'de yapılacağına, tez elden hemen bu yıl halkoylamasında yapılsm" demeye getirdi. Çankaya'nın son iki açıklamasıyla özal'ın dokundurup geçtiği bu yargı bir araya gelince, halkoylamasında "erken bir hesaplaşma uzerinde taraflann "mutabık"kaldığı" izlenimi doğuyor TRT, daha şimdiden halkoylamasında uygulayacağı yöntemin provalarını yapıyor. Cumhurbaşkanı eğer böyle sürüp giderse iktidara yanlı bir tutumun ilk işaretlerini veriyor. Tarafsızlığına toz kondurmamaya çalışılan makamlara, kişiliklere eğer sağduyulu açıklamalar gelmezse daha şimdiden tartışmalı gölgeler düşüyor Bu nedenlerle öiümüzdeki günler, birçok gelişmeye gebe. Bakalım daha ne tosuncuklar doğacak. Alınmayan olurun incelenmesi için gerekii bakanlık talimatı verilmiştir. Bakanlığıma bağlı ve ilgili diğer kurum ve kurutuşlarda olduğu gibi, TÜBITAK'ta da yasal olmayan bir işleme izin verilmeyeceğini belirtir, saygılar sunanm. Sayın 77fe'e yanıt: Devlet Bakanı Titiz'e gösterdiği duyarlık nedeniyle teşekkür ederim. Ancak, bu yanıtın kuşkulan gidermediğini de belirtmek isterim. Şöyte ki: 1 TÛBİTAK Genel Sekreter Yardımcısı Prof. Or. Mehmet Ergin, 3031 Mart 1987 günleri, Brüksel'de "NATO istikrar için Bilim Programı", 12 Nisan 1987 günleri de yine Brüksel'de "COST Yüksek Memurlar Komitesi" toplantılarına katılmıştır. 2 Her iki toplantının tarihleri daha önce bilindiğine göre, TÜBİTAK'ın her iki toplantı için, "yurtdışı görev onayı" düzenlemesınin nedeni antaşılamamıştır. 3 NATO toplantısına katılan Prof. Ergin'in, "yol ve ikâmet masraflan" NATO tarafından karşılanması doğal iken, bu paralar niçin TÜBİTAK'a ödetilmiştir? NATO, TÜBİTAK'tan daha zengin olduğuna göre, NATO'ya yapılan bu "dolaylı bağışın" nedeni de pek aydınlanmamıstır 4 Paranın NATO'ya geri verildiğini kanıtlamak için sunulan tarihsiz yazının bu hali ile hiçbir geçerliliği olmayacağını "sıradan hukukçular" bile anlar. Bu nedenle, bu belgeye dayanmanın mantığı da anlaşılamamıştır. 5 Kurumda, Araştırma ve Geliştirme Planlaması Müdürü olarak görev yapan Dr. M.Hilmi Güler'ın, "bakan oluru" ile katıldığı 2729 Eylül 1986 tarihleri arasında İslamabad, 2729 eylül tarihleri arasında da Riyad gezisi sırasında, "olurla belirlenen güzergâh dışında Cidde'ye uğradığı" da saptanmış ve bu "güzergâh dışı uçak bilet bedeli" ilgiliden istenmistir. Bu olay da, bu gibi işlerde TÜBITAK'ta "bilimsel" davnanılmadığını ortaya koymaktadır. Umarız bundan sonra daha "titiz" davranırtar Cumhurbaşkanı Evren, 1980 rejiminin lideri. Elbet, 1982 Anayasasına bütünüyle sahip çıkmayı, ustlendiği bir sorumluluğun doğal sonucu sayıyor. Cumhurbaşkanı Evren, 1983'tegeçilen sivilyöneümin cumhurbaşkanı. Toplumda 1982 Anayasası'nm çarpık yanlannın yeniden düzenlenmesinden kaynaklanan istekleri, 1983 öncesi işleviyle bağdaştıramıyor. Bugünkü manzara, bu çelişkiden kaynaklanıycr Dün Silifke'de Cumhurbaşkanı, çeşitli kesimlerde değişik biçimde yorumlanan bir konuşma yaptı. 12 Eylül'den sonra neleri değiştirmişlerse, yavaş yavaş bunlan yerine koymaya yönelik çabalar harcandığım söylüyor, örnek veriyor: YÖK, dernekler, Özal, anayasa değişikliğini gersendikalar» çekleştihrken yamna DSP'yi almak Eğer "eski günlere, o acı günlere istiyor. Bu amaçla DSP'nin önerdidönmek istemiyorsak, bunlara sahip ği anayasanın 76. maddesinin değişçıkılmasını" istiyor, ardmdan da tirilmesi önerisini Evren'e götüruyor. "Anayasada yapılması düşünülen 76. madde "haklarında taksirli suçdegişiklikler" diyor, "sizin oyunuza lar hariç, bir yıldan dahafazla ceza sunulduğunda sağduyunuzu kullaalanlar, afçıksa bile, ömür boyu milmrsanız, bunlar ortadan kalkmaz" letvekili seçilemeıler" kuralım getidiye vurguluyor. riyor. Özal bu maddenin değişmesiBu sözleri iki açıdan ele alabiliriz. ni Evren'e öneriyor. Evren kabul Bihncisi, Cumhurbaşkanı, 1982 A naetmiyor. yasası'yla ülkeye armağan ettiği YÖK, dernekler, sendikalar gibi deBurada akla şu soru geliyor. Hamokratik anlayıştan uzak değerli hülen eski siyasilerle ilgili kırkı aşkm kümlerin herhangi bir iktidar dava var. Bunlardan verilebilecek bir tarafından kaldırılması girişimlericeza "bir yılı aşarsa eski liderler milne karşı halkı uyanyor. letvekili seçilemeyecek". Dolayısıyla, Ikincisi, "anayasada yapılması düreferandum yoluyla yasaklar kalksa şünülen değişika'kler halkoyUtnna bile, eski siyasiler siyaset sahnesinsunulduğunda" ret oyu verilmesini, de görünmeyecek. Acaba, Evren 76. madde değişikligine karşı çıkarken ve daha şimdiden dokundurarak yasaklann kalkmasma yanlı olmadığını siyasi yasaklann kalkmasma taraftar duyuruyor. gbzükürken bunu mu düşünüyor?.. Evren'in konuşması duyulduktan Bize kalırsa, çok önemli bir madhemen sonra, siyasi kulislerde ikinci de bu. olasılık daha ağtr basıyordu. Demok Son bir nokta daha var. Evrenratik düzenin içinde bulunduğu "leÖzal arasında bir haftada üçfıili göpe açmazı" ağır biçimde irdeleniyorrüşme, iki de teiefonla görüşmenin du. Cumhurbaşkanmın geziye katılyapıldığı biliniyor. "Şu ana dek hamayan "çevresi" ise, Evren'in bu kozırtanan metne yansunayan" çok hanuşmasında yasaklann kalkmasma yaıi bir "anlaşma " daha olabilir mi? karşı "vaziyet aimadığım"söylüyor1989'daki Cumurbaşkanlığı seçimi du. ne dö'nük olarak... Bu karmaşık, bir hafta öncesine Tüm bu anayasa değişiklikleri indek süregelen olumlu gelişmelere tüceden inceye ele almırken, Evrenmüyle ters düştüğü izlenimi veren Özal arasında "1989 Cumhurbaşkannoktaya nasıi geldik? Uğına dönük olarak acaba bir anlaşBu noktaya 175. maddeyi dilediği ma yapıldı mi?" gibi değişıirmek isteyen Özal'ın, Cumhurbaşkam adma konuşmastyNe Çankaya kaynaklan, ne de la, "anayasa konusunda EvrenTe tam ANAP kaynaklan "böyle bir anlaşbir 'mutabakat' içinde olduğunu" manın olup olmadığını bîtmedîklerini" ısrarla vurguluyorlar. söylemesiyle vardık. Fakat Cumhurbaşkanı Evren, Ancak, aynı kaynaklar yine ısrarla "mutabakat" konusunda açtklama şunu belirtiyor. yapıp giderek artan siyasal düğiim"Anayasa değişikliği göriişmelermleri çözeceğine, terşine bir lutum izde Cumhurbaşkanhğı seçiminin Evlemekte direniyor. Önceki gün ve dün ren ile Özal arasında görüşübnemiş yaptığı konuşmalar, siyasal yaşama olması düşünülemez, Bu görüşme inen karanlığı daha da arttırıyor. ikisi arasında. Kimse bilmiyor. Ama, Kamuoyunda Cumhurbaşkanmın hiç beklenmedik bir anda Cumhuryakın çevresinin söyledikleri hiçbir başkanlığı seçimine ilişkin bir anayasa değişikliği gündeme geliverir.~ Ör önem taşımaz. Cumhurbaşkanmın ya kendisinin ya da görevlendireceneğin, Evren 'e bir yedi yıl daha Cumği resmi bir kişinin yapacağı açtklahurbaşkanı seçilme hakkı tanlnmama olaya açıklık getirir. sı gibi..." Siyasal tartışmalara yön verebilAltını çizmekte yarar var. Böyle bir mek için Çankaya'nın mutabakat koanlaşmanın olup olmadtğı "Evren ile nusunun öziinü, içeriğini ciddi biçimÖzal arasında". Ancak, ısrarla vurde açıklaması başta gelen koşuldur. gulanan, "bu yönde bir mutabakaYarın ya da öbür gün Cumhurbaşta vanlmış olduğu." Ya da bir başka kanı, Silifke konuşmasımn yanlış anlaştldığını da söyleyebilir ya da bu biçimde, ama mutlaka cumhurbaşkanlığı seçimini içeren bir değişiklik^. sözlerini daha pekişıirecek davranışlara geçebilir. Yumuşak karınlı açıkKulisler öyle buluı yüklü ki.'.. YİLMAZ ŞİPAL ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUINLARI "Bucak miidürleri" Soru: Ben, emekli bucak miidürüyüm. Bucak müdürleri, 5442 sayılı tl ldaresi Kanunu Ue mülki idare atniri sayılmışlardır. Yasada, "Bucak müdürü, bucakta en büyük hükumet memuru ve temsllcisidir. Bu sıfatla. bucagın genel idaresinden sorumludur" denilmekte ve kanun, tuzük, yöaetmelik ve hükümet kararlannın uygulanmasını saglamakla yerine getirmekle de yetkili küınmıştır. Yasanın bu hükmü bucak müdürierinin Mülki tdare Amirligi Sınıftndan olduklannı ooaylamaktadır. Ben de bucak müdürlüğünden 2. derecenin 6. kademesinden emekli oldum. 1 Mülki tdare Amirligi Sınıfından emekli olduguma göre ek göstergem buna uyularak +600 olması gerekmez mi? 2 Halen +600 değil, +4S0 ek gösterge almaktayım ve nedeni ni de bulamadım. M.AX). DENİZLİ YANIT: 5442 sayıh "tl tdaresi Kanunu" uyannca, "Bucak müdürü, bucakta en büyük hükümet memuru ve temsilcisidir. Bu sıfatla: A) Bucağın genel idaresinden sorumludur: B) Kanun, tüzük, yönetmelik ve hükümet kararlannın yayımlanması ve uygulanmasını sağlar. Bunlann kendisine verdiği yetkileri kullanır ve ödevleri yerine getirir1.' Bunun yaru sıra, 657 sayılı Devlet Memurlan Yasasının 36. maddesi uyannca da, "Mülki İdare Amirligi Sınıfı" ise, "valiler ve kaymakamlar ile bu sıfatı kazanmış olup, tçişleri Bakanhğı merkez ve iller kunıluşundaki çahşanlan ve maiyet memurlannı" kapsamaktadır. Kısaca, 5442 sayılı yasaya göre, bucak müdürleri mülki idare amirliği görevi yapmakta, ancak 657 sayılı yasaya göre, "Mülki İdare Hizmetleri Sınıfına" girememişlerdir. Bu nedenle de, "diğer sınıflara gimıeyen memurlar"dan sayümışlar ve Genel İdare Hizmetleri Sınıfı'nda yer almışlardır. Bu nedenle de bucak müdürlerine Genel İdare Hizmetleri Sınıfı'nın ek göstergeleri uygulanmaktadır. Genel İdare Hizmetleri Sınıff ndan aylık alanlara, 1987 yıh için +450 ek gösterge ise, "liseyi bitirenler"le lise dengi mesleki veya teknik öğrenimi bitiren"lere verilmektedir. Size yapılan +450 ek gösterge uygulamasının Genel İdare Hizmetleri Sımff ndan sayılmanız ve öğrenim durumunuzun da lise veya lise dengi mesleki ya da teknik öğrenimi bitirmiş olmanızdan kaynaklanmaktadır. Muğlalı yi|it insan Sevgili dost, ölümünü büyük bir üzüntüyle öğrendik. Demokrasi ve özgürlük mücadelen unutulmayacak, hep yaşatılacaktır. Tüm dostlannın başı sağolsun. ÎBRAHÎM MERSİNLİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle