22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 ARALIK 1987 HABERLERIN DEVAMI CVMHURlYET/11 GOZLEM (Baştarafı 1. Sayfada) UĞUR MUMCU ANAP'ın bir kanadı için kullanılan bu "liberal" etiketi, ANAP yöneticilerince de benimsenmiyor. Biz liberal değil muhafazakârız... Böyle demiyorlar mı "ANAP büyukleri?" "Muhafazakâıiık" dünyanın her yerinde "sağcılık" demektir. Sağcı partiler, sermaye partileridir. ANAP hükümeti de bu kuralı uygularcasına, "hükümet sözcülüğüne" Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği eski Genel Başkanı'nı getiriyor. Bazı bakanların özel şirketleri var; şirketleri yoksa da şirketler ile içlidışlı ilişkileri! Günümüzde birçok kavram değişiyor. Resmi ideolojisi "Marksizm Leninizm" olan Sovyetler Bırliğı'nde Gorbaçov bile bugünkü devletlerin geçen yüzyıldan kalan kuramlarla yönetilemeyeceğıni söylüyor. Böyle bir dünyada ne Marks'ın öngörduğü "sınıfsız toplum" var, ne Adam Smith'in düşlerindekı "görulmeyen el" ile düzenlenen ekonomiler. Buniann yerine, ülkeden ülkeye değişen ekonomiler... Ve bu ekonomilenn siyasal çerçevelerini oluşturan rejimler... Ekonomiler, hangi siyasal çerçevede uygulanıyor? Rejim demokratik mi, değil mi? Sermaye sınıflannın devlel tüzel kişiliği ile bütünleştiği ülkelerde emekçi kesim kendi varlığını koruyabilmek için ne gibi demokratik haklara sahip? Günümüzde geçerli olan ölçüler bunlardır. "Liberalizm" ve "çağdaşlık" gibi kavramlar ancak böyle bir bağlamda anlam kazanırlar. "Ben muhafazakârım" diyen bir partiye ille de "sen lıberalsin" demek, "cehalef değil de nedir? Bugün, geçerli olan model, "ekonomilerin militarizasyonu"d[ir. IMF modelinin Osmanlı İmparatorluğu'nu ipotek altına alan "düyunu umumiye"uen bir farkı yoktur. "Ekonomilenn militarizasyonu" modeli, otuz milyar dolar dış borcun, ne yolla olursa olsun ödenmesi formülüne dayanır. Suudi kökenli islamcıhk; Suudi sermayesi ile başbakanlık konutuna dayanan ballıbörekli "birader şirketleri" ve işçi sendikalannı, güvencesiz memurları ve örgütsüz köylüleri acımasız bir silindir gibi ezmeye çalışan yasakçı devlet! Ne ilgisi var bu devlet anlayışı ile liberalizmin? Peki "ANAP'ta liberal" var mı? Yok... "Muhafazakâr ANAP"\a "ben liberalim" diyene dense dense "konforrnıst" denir. Yani, geçerli olan düşüncelere ve inançlara uyan kimseler! Peki bunların başındaki "hmk deyiciler"? Onlar mı? O "kalıtımsal dönekler" mi? Onlar, bu enflasyon döneminde inancın, ilkenin, ideolojinin, kişiliğin, sözün değerlerini günden güne düşüren yoz arılarıdır. Üzerlerinde durmaya değmez bile! EVET/HAYIR OKT4Y AKBAL (Baştarafı 2. Sayfada) amaç edinen bir akımdır. "Merkantilisf ekonomiye tepki ile oluşan liberalizmin bugünkü "arabesk kapitalizm" ile uzaktan yakından bir ilgisi yoktur. Bu "aiaturka liberal model" Aev\e\ müdahaleciliğini "ayncalıklı şirkatler" yararına kul landırıyor. "Dışa açılma" diye adlandırılan dışsatım yolunda birtakım karanlık çevrelere "hayali ihracat" işlemleri ile milyarlar kazandınlıyor. VB "altın kaçakçılığı dava/ar/"nda bu "dönmedolap" bütün çirkinliği ile su üstüne çıkıyor. Bu davalarda yargılanan ANAP kuruculan, daha sonra gazete patronluklanna soyunuyorlar Bu patronların katkıları ile yayımlanan gazetelerde, yılgınlıkları şaşkınlıklanna, şaşkınlıkları dönekliklerine karışanlarca bu "alaturka kapitalizm" ve "arabesk liberalizrrf'e övgüler diziliyor. Biri, "aman yolsuzlukları yayımlamayın sakın ha, yoksa tutucu olursunuz" demeye getiriyor. Oteki de babasından "tevarüs ettiği" dönekliğini bilinçaltındaki karmaşık duygular ile sarmalayıp, "arz ve talep" eğrisine astyor. Bir bulanık suda iz aramak yerine altın kaçakçılığının hiç de altın gibi pariak olmayan "kanşık ilişkiler"\ne gözatmak daha yararlı bir gazetecilik değil midir? TÜRK BANKACIL1GINDA DORUK NOKTASI AKBANK'IN SERMAYESİ M İ L Y A R İstanbul Milletvekili Kavak ki Gezmiş'le birlikte yasamıştır acı anları bile susmayacaktır sanırım. Nitekim ANAP Bitlis Milletvekili Faik Tarımcıoğlu ki İstanbul sıkıyönetim eski savcılarındandır bu konuda bakın neler anlatıyor: "Türkiye'de kimse işkence yok diyemez. Polisin zihniyeti açısından Bekirağa bölüğünden beri değişen bir şey yok." Tarımcıoğlu, polisin eğitilmesinin, sorgularda avukatın bulunmasının, polisin sanık ifadelerinden çok kanıtlara, belgelere önem vermesinin gerekliliğini belirtiyor. Avukat Kemal Kırlangıç da "Milliyet"te çıkan açıklamasında büyük çoğunluğu aletli olarak yapıian işkencaleri bir bir saymaktadır. Bu da gösteriyor ki bu pahalı araçları almak, kullanmak, ancak bir 'devlet politikası' sonucudur. Sıradan görevlilerin bu tür pahalı araçları kendi olanaklarıyla almaları olası değildir. Ibretle okunması için aletle yapıian işkence türlerini okurıarıma da sunmak isterim: "1 Kasap askısı (Eller arkadan bağlanarak duvara asılıyor. Kasabın eti astığı gibi duvara asılıyor), 2 Filistin askısı (Eller arkadan bağlanarak duvara asılıyor), 3 Mesane askısı (Erkeklik organlarına ağırlık verip iktidarsızlık oluşturuluyor), 4 Tek kol çarmıh, 5 Çift kol çarmıh, 6 Ayaklardan asma, 7 Saçtan asma (Özellikle kızlarda), 8 Tımak sökme, 9 Vücutta sigara söndürme, 10 Mbngene (Vücudun çeşitli bölümleri bir aletin içinde sıkıştırılıyor), 11 Gerdirme (Vücut elterden bağlanarak gerdiriliyor), 12 Suda akım verme (İz bırakmıyor), 73 Çeşitli uzuvlara elektrikle açık akım verme, 14 Falaka, 15 Islatıp vantilatöretuüna, 16 Sarkıtma (Pencereden sarkttılıp ölümle tehdit ediliyor), 17 Işık şoku (En çok kullanılan yöntem. Bütün sanıklara uygulanıyor. Gözlere çok şiddetli ışık tutuluyor), 18 Ses şoku, 19 Yaralı ayaklarla cam tozunda gezdirme, 20 Tek ayak üstunde tutma, 21 Zorla tuzlu hamur yedirme, 22 Kızlann ırzına geçme, 23 Cop sokma, 24 Şişeye oturtma, 25 Yskınlarına işkence yapıp dinletme, 26 Gırttak sıkma (En yaygın yöntemlerden), 27 Yumruklama ve tekmeleme, 28 Kum torbası ile dövme (İz bırakmıyor), 29 İğneleme, 30 Parmak aralarına sert cisim koyarak sıkıştırma, 31 Aç bırakma, 32 Uykusuz bırakma, 33 Şuuru bulandıran ilaç verme, 34 Üzerine çıkıp çiğneme." Bugünlerde iiginç bir kitap okuyorum, Hasan Kıyafet'ın "İşkence Öyküleri." Habora Yayınlan'nda çıkan bu kitapta başlıca konusu işkence olaylan olan birçok kısa öykü var. Kıyafet, hem 12 Mart, hem 12 Eylül döneminde 'içeri' alınmış. tiirlü acılardan geçmiş bir öğretmenyazardır. Başından geçenleri yazmış, ama sanki bir başkası yaşamış gibi, sankı o ışkenceler bu üikede değil de başka bir yerde geçmiş gibi!.. Böyle olması, öykülerınin etkılilığın, önemini yok etmıyor Kıyafet'in öyküleri yazınımızda işkence' konusunda yazılmış en seçkih örneklerdir desek yeridir "İşkence tanımlanamaz. Romanı, öyküsü de yazılamaz, ancak yaşanır" diyor Kıyafet. "Sözcükler yetersizdir bazen. Göz bağının, falakada değneğin, elektriğin, hücrenin ayrı ayrı kckuları vardır. İşkence kokusunun sözcüklerde yerini bulamazsınız." Kıyafet'ın son cümlesine katılmamak elde mı? "Sana işkence yapanların çocuklannın da işkence görmeyeceği bir düzeu özlemiyle." BİR AÇIKLAMA ANAP İstanbul Milletvekili Bay Fteşt Ülker'den bir açıklama akiım. Bay Ülker, ANAP İstanbul II Merkezi'nde "Vfen/ kuracağımız basın kanunuyla bunların önunegeçeceğız" demediğinı; ANAP'ın gazete ve dergı çıkarmasını önerdiğinı; seçım sırasında kamuoyu araştırmalarının da yasaklanmasını ıstediğini belırtmektedir. Yazımın kendisını küçük düşürircü nitelık taşıdığını da eklemiş! Oysa öyle bir niyet gutmedım! Yalnız Bay Ülker'in uzun yıllar CHP'nın oldukça "hızlı" bir milletvekili olduğunu anımsatıp, ANAPtan seçilmesine şaştıöımı yazdım. On beş yıldan çok CHP'de miHetvekilliğı yapan Bay Ülker yanlış bulduğu bir haber basında yer alınca hemen bir duzeltme göndermeliFii Bunu yapmamış, yapmışsa da yayımlatamamış. Oysa Basın Yasası gereğı savcılık yoluyla bu işlemı uygulatabilırdi. Yılların CHP'lisı, şımdılerde ANAPIı Bay Olker'e ilgisinden oturiı tesekkür ederim. Bankacılıkta sermaye, güvencenin temeli, istikrarlı büyümenin göstergesi, gücün simgesidir. Akbank 1 yıl içinde sermayesini önce 50 milyardan 120 milyara çıkarttı. Ve şimdi 250 milyar a yükseltiyor. Bu "güvenilir bankacılığın" ulaştığı yeni doruk noktası. İstikrarlı bir yönetim, kararlı bir bankacılık çizgisi ve sizlerle bütünleşme amacı... Akbank'ın bankacılık anlayışını güçlendiren bu ana ilkeler. bugün de onun sermayesini güçlendirdi. Akbank bu güce sizlerle birlikte ulaştı. Güveniniz 250 milyar sermayeyi yarattı. AKBANK "Güveninizin Eseri" (Baştarafı 1. Sayfada) lindekı 50 kilo eroını Mehmet Hocaoğlu'na ait 34 AAK 84 çekiei ve 34 AAP 18 dorse plakalı TIR'a yukleyerek yurtdışına kaçıracaklarını belirlediler. Madih Dalar aracılığ.yla TIR'ın özel olarak yaptırılan gizli bolmelerine konan eroınlerin 19.12.1987 gunü Avrupa'ya gotürulmek uzere yola çıkanlacağı öğrenildi. E5 Karayolu üzerinden T1R A\rupa'ya doğru yol alırken, İstanbul Narkoıik Şube Mudurlüğu ekipleri, yundışından gelecek bir mesajla eroinlerin karşılığını almak için Avrupaya sahte pasaportla gideceklen belırlenen yeraltı dunyasımn unlu ısimlerinden Abdurrahman Kesme. Tekin Se\işoğlu, Gıvasellin Ba>baş \e Ze>din Seviş yakalanarak gozalıına ahndılar. 5milyarlık 1727 yaşlannda bayanlar Ingiltere'de çocuğa bak karşıhğında İngilizce öğıen 158 53 42
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle