15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6EYLÜL 1986 Ozetle DIŞ HABERLER CUMHURİYET/3 ABD mdar üssünde patlama: 29 ynralı Batı Berlin'de Amerikan Hava Kuvvetleri'ne ait bir radar istasyonunda meydana gelen patlamada 5H çok ciddi olmak üzere 29 Amerikalmın yaralandığı bildirildi Üssün sözcüsü Amerikah bayan Mary Sellinger yaptığı açıklamada, gizli belgeleri itnha etmekte kullamlan bir aracın aniden patladığını, olaym bir kaza olduğunu, herhangi bir terör eyleminin söz konusu olmadığımsöyledi. Yaralılann Berlin hastanelerinde tedavi altına alındığmı belirten Sellinger, "Kazaolağan bir tatbikat sırasmda meydana geldi" dedl (AP) Irkçı rejîmin yeni vahşeti Soweto'da cenaze törenini engelleyen polis, 8 siyahı öldürdü Dış Haberier Servisi Irkçı beyaz azınlık yönetimindeki Güney Afrika'da siyahlann yaşadığı Soweto bölgesinde meydana gelen olaylarda polis tarafmdan üzerlerine açüan ateş sonucu 8 siyah öldü. Geçen haftaki çatışmalarda can veren 20 siyah için cenaze töreni düzenlenmesini engelleyen ırkçı yönetim, ytizlerce kişiyi gözaltına aldı. ABD Başkanı Ronald Reagan, Güney Afrika'ya sınırh yaptınmlar uygulama karannı bir yıl daha uzatırken Pretoria'ya ilk kez bir siyahı büyükelçi olarak atayacağı açıklandı. Johannesburg'un 16 km. güneybaüsında yaklaşık 1.8 milyon siyah nttfusa sahip Soweto kentinde son Uç gündür çıkan olaylar, güvenh'k kuvvetlerinin siyahlara ateş açması sonucu kanlı bir çatışmaya dönüştü. Cenazelerin ancak ayn ayn ve küçük gruplar tarafmdan toprağa verilmesine göz yuman ırkçı yönetim toplu cenaze törenini engellemek için silaha sanlmaktan kaçınmadı. AP Ajansı'nın haberine göre polis, hükümetin önceden yasaklamış olmasına ragmen geçen hafta öldürülen 20 siyah için cenaze töreni düzenlemekte ısrar edenlerin üzerine göz yaşartıcı bombalar, panzerlerle saldırdı. Siyahlann barikatlar kunnalan, taşlar ve sopalarla polise karşılık vermeleri üzerine kısa zamanda tam bir çatışmaya dönuşen olayda polis mezarhğa yönelen siyahlan durdurrnak üzere ateş açü. tlk gelen haberlerde bir siyah kadımn ö l d ü p bildirilirken daha sonra bu sayının yükseldiği ve 8 siyahın öhnüş olduğu duyuruldu. Santa Barbara'da (ABD) dinlenmekte olan ABD Başkanı Ronald Reagan, Amerikan Kongresi'ne gönderdiği mesajda Kongrece onaylanan ve Güney Afrika yonetimine yürürlükteki yasadan daha sert yaptırımlar uygulanmasını öngören yasa tasanlannı reddettiğini bildirdi. Reagan, mesajında, banşçı yollardan bir çözüm bulunması amacıyla önde gelen müttefıkler ile yapılacak görüşmelerden sonra bu ulkeye karşı alınacak ek önlemlerin kararlaştunlabileceğini belirtti. Reagan aynca salı günü süresi dolacak olan sınırh yaptınm uygulamasını bir yıl daha uzattı. Reagan'uı geçen yıl kabul ettiği yaptın m paketinde Güney Afrika çıkışlı altın paralann ABD'de saüşının yasaklanması, bu ulkeye bilgisayar ve ileri teknoloji satışının durdurulması gibi önlemler yer alıyor. Reagan'ın aynca 58 yaşındaki diplomat Edward Perkins'i ABD'nin Güney Afrika'daki ilk siyah büyükelçisi olarak atayacağı da bildirildi. DUNYADA BUGUN ALt StRMEN Çare Ya geçen yıldı ya da daha bir önceki. Bir toplantıda, İngiliz Başbakanı Margaret Thatcher, kendisine hafrften kur yapmakta başlayan, sonra işi oldukça ileri götürüp, nihai teklifi yapan oldukça alkollü bir parlamentere. Beğeniniz için teşekkür ederim. Ancak şu içinde bulunduğunuz durumda aklınızdan geçeni yapabileceğinizi hiç sanmryorum, yanıtını vermişti. Yanrt, İngiliz soğukkanlılığıyla ince esprisinin, doğrusu Thatcher'in temsilcisi ölduğu yeni kaba Amerikan tipi muhafazakar kişiliğinde az rastlanan nefis birörneğini oiuşturmaktaydı. Ne de olsa Bayan Thatcher, Shakespeare'in ve Bernard Show'un dilini konuşuyordu. Ama bu gittikçe daha az görünen örneğe bakarak, durumu pek de abartmamak gerek. Artık İngiliz Parlamerrtosu'nda, hatta Lordlar Kamarası kanadında bile eskiye kıyaslandığında oldukça saşırtıcı bulunan tartışmalar, hafiften ince küfurieşmeler de olmuyor değil. Ne yaparsınız demokrasi katılımı yaygınlastınrken, dili de biraz basitleştiriyor, zaman zaman da galizleştiriyor galiba. Hele İngilizler'in haşan yeğenleri ve şimdiki buyurgan day> lan Amerikalıların Beyaz Saray'da oturan kişilerinin bile laflarını hiç sakınmadıklan, zaman zaman en galiz küfürleri rahatlıkla kullandıkları bilinmektedir. Kennedy'nin zaman ın Kanada Başbakanı Diffenbaker'e ". çocuğu" dediği ve diplomatik bir skandala yol açtığı belki de hâlâ anılardadır. Ne yazık ki, geçmişin ince iğnelemeleriyie dolu tartışmalarının yerini, artık daha doğrudan ve kaba küfürleşmeler akjı politika sahnesinde de. Sokakta konuşan adamın görüşleri ve kültürü egemenliğini pekiştirdikçe onun temsilcilerinin davranışlannın da bu tür çeşniler sergilemesi kaçınılmaz oluyor galiba. Kuşkusuz bir ülkenin halkının temsilcilerinin davranışlari ile halkta o belirli dönemde egemen olan değerler ve davrantş biçimleri arasmda büyük bir yakınlık ve bağlılık oluyor. örneğin, Bayan Thatcher'ın ince yanıtını, bizim hanım parlamenterlerden biri, bir başka meslektaşına benzeh bir durumda verseydi, sonra kadıncağız adının ardına takılacak sıfatlardan kurtulmak için yıllarca boşuna uğraşmak durumunda kalabilirdi. Zaman zaman bazı parlamenterlerimizin ya da siyasilerimizin konuşma biçiminin ülkenin aydınlannı, orta sınıfını pek tedirgin ettiği, hatta utandırdığı da bir gercektir. Son iki günde parlamentoda görünen sahnelerin birçok kişiyi üzdüğü ve acı acı düşündürdüğü görüiüyor. Aslında bu tür üzüntülere düşerken yukarıdaki gerçeği de gozden uzak tutmamak gerek. Bir toplumda egemen olan kültür, davranış biçimi ve dil ister istemez, o toplumu temsil eden birçok kuruma da yansımaktadır. Gömleğinin düğmeleri kıllı goğsünü göbeğine kadar gösterecek şekilde açılmış olan, "delikanlı!" arkadaşların, sıkılıp, daraldıkça "Ahhh len ahhh" çektikleri, "Enisten" kıraathanesine ya da "Bacanak" birahanesine takılıp, "yengen" sandviç kemirdikJeri, İbrahim Tatlıses dinleyip, yıvışık arabeskin ve dokuz yüz sdzcüklük bir dilin dar sınırtarı içinde yolsuzluğun, işsizliğin, yoksulluğun ve yoksunluğun bulaşık suyunu kulaçladıklan, "işbitirtci, koşe donücü" düşüncenin egemen olduğu bir ortamda yüksek düzey tartışmalarının da oldukça alçak bir düzeyde geçmesine neden şaşıyoruz ki? Unutmayalım ki, bu topluma TFTT'den akıl hocalığı yapmaya çalışan sağcı egemen düşüncenin seçkin program hazırtayıcılan bile, Mehmet Akif'ten Ergenekon'a uzanacak kadar şaşkın ve sapkın, üstelik aynı programda "Nabi"yi tıpkı "Gabi" gibi telaffuz edecek kadar da gabidirler. Bu durumda tartışmaların düzeyine şaşmamak gerek. Ama yine de, zekânın pırıltılannın, kültürün birikimlerinin, öfkenin doruğa vardığı noktada bile yerini vakjelerin cinsiyet organına bırakmadığı siyasetçi, bürokrat, yönetici ve teknokratın zekâdan yoksun ahmak bir fallokratlıkta buluşmadtğı bir dOzeyi yeğlemekte haklısınız, hatta boylesi bir davranış toplum için de demokrasi için de pek yararlı sonuçlar da verecektir. O zaman ister istemez ne yapmalı da bu durumu önlemeli? Çareacabanedir?Sorularıçıkıyorortaya. İlk akla gelen çözüm de, halkın doğrudan seçeceği kişilerin, bu avam seçimden gelme saKincalannı giderecek bir süzgeçten geçirilmeleri oluyor. Yani, ulusal istencin yansıması olan, ama genel düzeyi de aynı zamanda yansıtan seçime, ulusal çıkaıiar, ulusal güvenlik, manevi değerler, yüksek ahlaki seciyeler açısından bir denetleme mekanizması getirmek gerek diye düşünüyorsunuz. Bu düşünceyi biraz daha geliştirmeye bile kalmadan, birden anımsıyorsunuz ki, böyle bir denetleme mekanizması bizde 1983 yılında uygulandı. Ve bugün tartışmalara, küfürleşmelere sahne olan Meclisi dolduran kişilerin hepsi, kaç engelden geçip, kaç onayı alıp oraya gelmiş olanlardır. Ve işin en ilginci de, şu seçim ortamında siyaset sahnemizin en sakin, en ne dediğini bilir, en beyefendi bilim adamı kişisi, hani neredeyse babadan kalmış yurtseveriiğine, ılımlığına ve dikkatine karşın bu seçimde vetoyu yemekten kurtulamadı. İşin daha ilginci bu vetotu ve engellemeli uygulamanın, demokrasi tarihimizin en galiz, en yotsuzluklaria, hırsızlıklarla dolu dönemine yol açmış olmasıdır. Evet, yolsuzluk ve soygun söyierrtiteri hicbir dönemde şu veto sisteminin ürünü olan bu dönemdeki kadar yoğunlaşmadı. Hatta öyle ki, bu söylenti ve soruşturmalar taa veto yetkisine sahip olanların Unutmayalım, demokrasi birçok aksaklığı birlikte getirir. Demokrasi yalnız erdemlerin rejimi değildir. Ancak demokrasinin bozukluk ve aksaklıklarını giderme mekanizması yine kendi içindedir ve demokrasi, onu dıştan müdahale ile düzeltmek isteyen her rejimden, her yöntemden daha iyidir. Çare, demokrasinin mekanizmasını bozmak değil, tabanın düzeyini yükseltmektir. Yaşadığımız deneyler, dıştan müdahalelerin tabanın düzeyini yükseltmeye de hiç başanlı olamadığını gösteriyor. Rumlar TBMM kararından rahatsız oldu Kıbns Rum Yönetimi sözcüsü ile sol çizgideki Rum siyasiparti liderleri, Türkiye'de şiddet eyleminde bulunduktan sonra başka ülkenin topraklanna sığınan teröristleri takip için komşu ülkenin sınırlannm otesinde hartkâta girisilmesine olanak veren kararnamenin TBMM'ce onaylanmasırtdan rahatsız oldular. Rum yönetimi sozcüsu dun Lefkoşe'nin Rum kesiminde verdiği demeçte, bu gelismeden en çok kendilerinin endişelendiğini söyledL Kararnameyi "Türkiye'nin yeni bir tehdidi" olarak niteleyen Rum sözcü, Türkiye'nin komşulannm bundan rahatsız olduklanm iddia etti. (a.a.) İran'ın iddiasu Irak kimyasal silah kııllanıyor Norveç'te otel yungını Caledonien otelindeki yangında en az 14 kişi öldü, 70 kişı ise kayıp. Olü sayısını artmasından korkuluyor. KRİSTtANSAND, (AP) Norveç'in Kristiansand kentinde 11 katlı "Caledonien" Oteli'nde çıkan yangında en az 14 kişinin öldüğü, 70 kişinin ise kayıp olduğu bildirildi. Ulusal NKR Radyosu'nun haberinde 135 müşterinin bulunduğu otelden 51 kişinin sağ olarak kurtulduğu, polis ve itfaiye helikopterlerinin oteldeki müşterileri çatıdan topladıkları bildirildi. Kurtanlan 51 kişinin bazılannın hafif yaralı olduğunu belirten polis yetkilileri, ölenlerden birinin pencereden atlayarak yere çakıldığını bildirdiler. Yaklaşık 200 kişiden oluşan kurtarma ekibinin yoğun dumana rağmen, otel odalarını aradıkları belirtiliyor. Yangının sabaha karşı 4.40 sıralannda, müşterilerin hemen hepsinin uyııduğu bir saatte başladığı, bu nedenle ölü sayısının yüksek olmasından korkulduğu bildiriliyor. Denktaş uyardı: Kipriyanu ABD, tran'a silah satışım önlemek için çabalarını yoğunlaştırdı. LEFKOŞE, (APa.a.) tran'la Irak arasındaki çarpışmalar devam ederken, Iran, Irak'ın cephenin kuzeyinde kimyasal silahlar kullandığını ileri sürdü. Iran'ın Resmi Haber Ajansı IRNA, perşembe günü Irak'ın kuzeyde Hac Umran bölgesinde ateşlediği "iki kimyasal merminin" 1 Iran askerinin ölümüne, 7 askerin de yaralanmasına yol açtığını bildirdi. IRNA, "Iran birliklerinin bu hafta kuzeyde ve güneyde başlattıkları saldırdann başan ile gelişmesi üzerine Irak yine kimyasal silahlara başvurdu" dedi. Birleşmiş Milletler, Irak'ı daha önce sinir gazı ve hardal gazı gibi kimyasal silahlar kullandığından ötiiru kınamıştı. Irak ise kimyasal silahlar kullandığı iddialarını reddediyor. Cephenin kuzeyindeki çarpışmalar, tarafların çelişkili iddialan arasmda devam ediyor. Iran Hac Umran bölgesinde 7 tepeyi ele geçirdiğini ileri sürerken, Irak, Iran birliklerinin geri püskürtüldüğünü öne sıiruyor. Iran'ın.lraklaarasındaki savaşta son zamanlarda kazandığı baza başarüardan endişe duyan Amerika Birleşik Devletleri'nin, Tahran'a silah satışım önlemek amacıyla, istihbaratını ve diplomatik çabalannı yoğunlaştırdığı haber veriliyor. Amerikan Dışişleri Bakanlığının, Iranla ilgili stratejisinin belirlerunesinden sorumlu olan ust düzeydeki bir yetkilisi tran'ın Körfez savaşında aitı yıldır süregelen "durgunluğu" giderip avantajh dunıma girmekte olmasından Reagan yönetiminin kaygı duyduğunu belirtti. Adının açıklanmasını istemeyen yetkili, VVall Street Journal gazeresinde yer alan açıklamasında, Iran'ın bu yıl içinde üstunluk sağladığı iki muharebenin ardından Irak topraklanna yönelik saJdırısına devam ettiğini, bu gelişmelerin ise Irak ordusunun moralini ve Saddam Huseyin hükumetinin istikrannı bozabileceğini öne sürdu. Bu nedenle ABD'nin, dünyada banş ve istikrar açısından, Iran'a silah satan ülkelerden bu dunıma son vermeleri yönünde girişimlerde bulunduğu belirtildi. Harare kararının sonucuna kiitlaıııııalı LEFKOŞE, (a.a.) KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum yönetimi lideri Spiros Kipriyanu'nun Bağlantısızlar zirvesindeki yaklaşımının, BM Genel Sekreteri'nin son girişimini baltalar nitelikte olduğunu söyledi. Denktaş, dün sabah, Kipriyanunun Harare'de yapılan Bağlantısızlar zirvesindeki konuşması ve bu konferanstan Kıbns'la ilgili olarak çıkarmaya çalıştığı kararı yorumlarken, Rum yönetimi liderinin dünyayı kandırma çabasını sürdurdüğünü belirtti. Kipriyanu'nun, Kıbns sorununun iki halk arasındaki bir sonın ohnadığıru ve bir istila sorunu olduğunu soylemesinin, 196374 yılları arasındaki suçlannı unutturmaya yönelik olduğunu belirten Denktaş, bu sorunun iki halk arasmda bir mesele olduğunu kimsenin unutmayacağını kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı şöyle konuştu: "G«nel Sekreter'in banş önerilerini iki kez reddederek, sahte bir Kıbns hiikümeti unvanı arkasına saklanan ve Papandreu'nun emir kulu olan Kipriyanu, kimseyi BM kararlanna karşı çıkmakla suçlayamaz. Kipriyanu'nun Harare'deki bu yaklaşımı, Genel Sekreter'in son girişimini berhava eder mahiyettedir. Karan gördukten sonra gerekirse yine konuşuruz. Herhalde bunun sonuçlanna Kipriyanu katlanacaktır." Kipriyanu'nun, Türkler adına konuşmaktan ve tum Kıbrıs'ı temsil ettiği iddiasından vazgeçmesi gerektiğini vurgulayan Denktaş, Rum liderin, Moskova'nın ongörduğü uluslararası toplantı fikrini benimsemekle, BM Genel Sekreteri'nin iyi niyet görevini sona erdirmeyi amaçladığını kaydetti. KKTC Cumhurbaşkanı, "Kipriyanu. Kıbns meselesini geniş kapsamlı uluslararası bir toplantıda ele almak konusunda ciddi ise, yapacağı ilk iş KKTC'yi tanımak olmalıdır. Kıbns meselesinin halli, iki halkın si>asal eşitliğine dayanır. Genel Sekreter'in önerilerinde de bu temel vardır. Kipriyanu bu temeli yıkmak için Moskova'nın onerisine sanhyor. Biz de kendisine (yağma yok) diyonız" şeklinde konuştu. Arbatov: SALT II yoksa,zirve deyok Sovyetler Birliği'ndeki ABDKanada tncelemeleri Enstitüsü Başkanı ve parti Merkez Komitesi üyesi Georgi Arbatov verdiği bir demeçte "ABD, SALT IVden vazgeçerse zirve toplantısı umut etmesin" dedi. Dış politika konulannı işleyen Sovyet haftalık dergisi "Novoye Vremya'da (Yeni Zaman) perşembe gunü çıkan bir yazısında Arbatov genelde her yana çekilecek bir üslupla ABD'yi zirve konusunda uyardu Baskan Reagan ile Gorbaçov arasmda önumuzdeki kasım ya da aralık ayında yapılması beklenen zirvenin hiç de kesin olmadığmıyazan Arbatov, ilkin SALT II konusunda kesin bir görüs birliğine varmanm gerektiğini belirtti. "CALEDONİEN1' OTELİ YASDI Sorveçfn Kristiansand kentinde bir otelde çıkan yangın çok sayıda can kaybına yol açtu Aquino, asi Müslüman liderle ilk kez görüştü Filipiıılerde tarilii buluşma 14 yıldır süren Müslüman isyanını sona erdirmeyi amaçlayan görüşmenin, gerillalarla uzlaşılmasına karşı çıkan savunma bakanının tepkisini çektiği ve hükümet içinde ikilik çıktığı bildiriliyor. JOLOFtLİPİNLER, (Ajanslar) Filipinler'de iç barışı sağlamaya öncelik veren Devlet Başkanı Corazon Aquino. ulkede silahlı mücadele yürüten gerillalarla uzlaşma politikası çerçevesinde ilk adımı dün attı ve başkentten 800 km. ötede MüslUmanlann denetimindeki Jolo'ya giderek asi lider Nur Misuari ile goruştü. AP Ajansı'nın haberine göre, Aquino'nun bir devlet başkanı olarak Moro Ulusal Kurtuluş Cephesi h'derinin ayağına gidip görüşmek istemesi, hükümet içinde ilkin itirazlarla karşılandı. Özellikle Sa\runma Bakanı Juan Ponce Enrile'nin gerillalarla bir uzlaşmaya varılmasma karşı çıktığı, ancak Aquino'nun kararlı ve ısrarlı tutumu karşısında görüşmeye katılmak üzere ona eşlik etmeyi kabul ettiği bildirildi. Ön temaslardan sonra Aquino ile ateşkes goruşmelerine kkatılma fikrini benimseyen ve bu amaçla bulunduğu Suudi Arabistan'dan gizlice Jolo'ya gelen asi lider Nur Misuari de tarihi buluşmadan önce yandaşlarıyla kısa süren bir kongre düzenledi. 14 Yıldan beri Mindanao Adasının bağımsızlığı için silahlı mücadele yurüten Muslümanlann lideri Nur Misuari, kongre sırasında yaptığı konuşmada "Filipinler'de hem Filipin halkı hem de Müslüman halk var. Bu iki ulkenin ayn hukümeti olması doğaldır ve gereklidir" dedi. Misuari'nin bu goruşünu Aquino'ya da söyleyip söylemediği henuz bilinmiyor. Çok sıkı güvenlik önlemleri arasmda gerçekleşen görüşmeye gelişinde Corazon Aquino'nun "Ben sizin düşmanınız değilim, ülke hepimizin. Mindanao'da banş ve ilerlemenin saglanması sizin desleğinize bağlı" dediği bildirildi. Mindanao yakınlanndaki Jolo Adasında gerçekleşen görüşme sonunda bir ortak bildiri yayımlandı. Yalnızca bir "zemin yoklama" niteliği taşıyan görüşmenin yapıcı geçtiği ve "gelecekte özlu göruşmeler yapılrnası için göriiş birliğine varıldığı" belirtildi. 14 yıldan beri süren mücadele sırasında 50 binden fazla kişinin can verdiği biliniyor. Ülke nüfusunun yuzde beşini oluşturan Muslümanlar Mindanao adasında çoğunluğa sahipler ve bağımsızlık ya da özerklik istiyorlar. Siyasal gözlemciler, Aquino yönetiminin Muslumanlara bağımsızlık tanımasının söz konusu olamayacağmı, ama federal bir çatı altında ozerklik vermeye yanaşabileceğini ileri sürüyorlar. ÜrdürCden Bulgar etine boykot Ürdün Diyanet İşleri Bakanlığı, Bulgaristan'dan ithal edilen etlerin İslami kurallara uygun kesilmediğini belirterek, ülkeye sokulmamasım istedi. Diyanet İşleri Bakanı Seyh Abdul Aziz Al Khayyat, bu konuda Basbakan Zaid Al Rıfai'ye bir rapor hazırlayarak, Bulgaristan çıkışlt etlerin yasaklanması gerektiğini bildirdi. Raporda, bu etlerin Bulgaristanla varolan ithalat anlaşmasına aykın olduklan da kaydedildi. Anlaşma, Bulgaristan'ın Ürdün'e yolladığı etlerin İslami kurallara uygun şekilde kesilmesini öngöriiyor. Bu arada, Bulgaristan'dan yollanan bir et kargosuna da el kondu. (a.a.) Yunan muhalefeti: Batıya kaçan kaçana Demokratik Almanya Bilimler Akademisi üyekrinden bir bilim adamının Federal Almanya'ya kaçtığı bildirüdi. Federal Almanya basımnda yer alan habere göre Hasso Meinert adlı bilim adamı Puris'te katıldığı uluslararası bir toplantıdan sonra ülkesine dönmedi. Meinert 1n iltica talebinde bulunduğu belirtildL Bu arada yedi Rumen turist, Washington'da Kongre binasmı gezerken bina polisine sığındılar. Haldemar Matuşka adlı ünlü bir Çek ses sanatçm ise Florida'da tatilini tamamladıktan sonra eşiyle birlikte ülkesi Çekoslovakya'ya dönmedi. Papandreu uçak dengesini Türkiye lehine tehHkeye soktu ATİNA, (a.a.) Yeni Demokrasi Partisi, yaptığı yazılı bir açıklama ile Limni ile ilgisi olmayan NATO tatbikatlarına Yunanistan'ın da katılmasını istedi. Açıklamada, NATD tatbikatlarına katılmamakla, Yunan Silahh Kuvvetleri'nin eğitim açısından ciddi zarar gordüğu ve Türkiye'nin görüşlerinin de ciddi şekilde ilerletildiği kaydedildi. Yeni Demokrasi Partisi'nin açıklamasında "Hükümet 5 yıl sürevle eski model istemiyoruz, >eni uçaklar alacağız diyerek hava kuvvetlerinin giıçlenmesini ihmal etmiştir. Hükumet surekli olarak kuvvet dengesini koruduğunu açıklamıştır. Böylelikle dengeyi Türkiye lehine teblikeye sokmuştur. Bunun sonucu da, diğer tehlikeler yanında Tiirk Hava Kuvvetleri, Ege'de surekli tahriklerde bulunmuştur" denildi. Savunma Bakanlığı'nın Yeni Demokrasi Partisi'nin açıklamasına verdiği cevapta ise NATO uye ulkeleri ile hava kuvvetlerindeki işbirliği programının 1960'tan bu yana aîahksız devam ettiği belirtildi ve hukümetin silahlanmaya öncelik veıdiği vurgulandı. Cevapta, "Biz modernleşme. venilenme ve yeni silah sistemlerinin alınmasına öncelik veriyoruz. Hedef silahlı kuvvetlerin biitiin alanlarda savaşçı gucünü arttırmaktır" denildi. Harare ZirvesVnde Güney Afrika tedirginüği HARARE (a.a.) Bağlantısızlar zirvesi Zimbabwe'nin başkenti Harare'de sürerken, bazı Afrikalı liderler, Guney Afrika1 nın uygulayabileceği muhtemel ekonomik yaptınmların etkisinin azaltılması için uluslararası kamuoyunu yardıma olmaya cağırdılar. Leshoto Kralı Mosheoshoe II, Botswana Devlet Başkanı Quett Masire ve Tanzanya Devlet Başkanı Ali Hasan Nwinyi, zirvenin dordüncü günundc yaptıkları çağrıda, ırkçı Guney Afrika'ya yapılan yaptınmları desteklediklerini, ancak bu ulkenin uygulayabileceği karşı yaptırımlardan büyuk zarar göreceklerini kaydettiler. Lesotho Kralı Moshoeshoe, Guney Afrika'nın uygulayabileceği karşı yaptırımı etkisiz hale getirmenin en iyi yolunun, dokuz Afrika ulkesinden oluşan "Güney Afrika Llkclerinin Kalkınması İçin Koordinasyon Konferansı"na (SADCC) uluslararası yardım yapılması olduğunu soyledi. Angola, Botsvvana. Lesotho, Malawi, Mozambik, Svvaziland, Tanzanya, Zambia ve Zimbabvve tarafmdan 1980 yılında kurulan Konferans, uye ulkelerle Güney Afrika arasmda geleneksel tıcaret ve haberleşme bağlarını kuvvetlendirmeyi amaçlıyor. Özellikle Kral Moshoeshoenin ufak krallığı Leshoto, Guney Afrika Cumhuriyeti toprakları tarafmdan sarılmış bulunuyor. CORYİSYANCILARIN ARASINDA Baskan Corazon Aquino (soldan üçüncü) ve asi Müslüman lider Nur Misuari, yanlannda Bayan Misuari ve Savunma Bakanı Juan Ponce Enrile olduğu halde fotoğrafçılara poz verdiler. (Fotoğraf: AP) Dünyuda yarım mılyar ınsan açlık çekiyor Birleşmiş MîBetler Gıda ve Tartm Örgütıi (FAO) tarafmdan yaytmlanart bir raporda, dünya üzerinde yasayan yarun milyar insanın yetertt yiyecekten yoksun olduğu belirtildL FAOnun raporunda, özeltikle Afrika Kıtası'ndaki kurakük nedeniyle açlık tehlikesinin giderek büyüdüğıine dikkat çeküerek, her yıl ekim ayında yapüan Dunya Gıda Günü nedeniyle, açlık sorunuyla daha yakından ilgilenilmesi istendi. FAO'nun kuruluş yıldönümü olan 16 ekimde kutlanacak Dünya Gıda Günü'nde, özellikle balıkçıhğm geliştirilmesi konusu üzerinde durulacak. VAR MI ? Türkiye'de suyu soğuk alan, kendi ısıtan, kiri yumuşatıp tamamen çıkaran, böylece çamaşırı sakız gibi yıkayan "bir" tam otomatik çamaşır makinesi var mı?... Var mı! l Pinochet aleyhtan gösterilere orta yashlar da katüdı. Şili'de kanlı grev Polisgrevci çatışmasında 1 ölü, 8 yaralı. SANTİAGO, (a.a.) Şili'de önceki gun Demokratik Halk Hareketi tarafmdan duzenlenen grev günunde çıkan olaylarda 1 kişi öldü, 8 kişi yaralandı. Grevi en büyük muhalefet partisi Hıristiyan Demokratlar desteklemedi, bu nedenle greve katılma oranı düşuktü. Polis, olaylar sırasında en az 220 kişinin de tutuklandığını açıkladı. Yetkıliler, Vina Del Mara'da meydana gelen bir olayda, içi yolcu dolu bir otobüsu ele geçirmeye çalışan silahlı üç kişiye güvenlik kuvvetlerinin ateş açması sonucu, saldırganlardan birinin yaralandığını, birinin de öldüğünü kaydettiler. Yetkililer, başkent Santiago'da da bir barikatın önune bırakılan bombanın patlaması sonucu bir güvenlik görevlisinin de yaralandığını belırttiler. Bu arada, başkent Santiago 1 da gösterileri izleyen uç Arjantinli gazetecinin tutuklandığı bildirildi. Gazetecilerin çalıştığı Arjantin televizyon kanalı "Canal 7" yetkilileri, gazetecilerin tutuklanmadan önce de bir sure tartaklandıklarını söylediler.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle