16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERIFR 8 NÎSAN 1986 Kitap yazma seferberliği Olmadı baştan Bu da dediğim gibi kolay iş değil, ancak 198788'de gerçekleştirebilecegiz. Benim söytemek istediğim seferberlik amacına ulaşmıştır." ALMAN BAKAN GELDİ Metin Emiroğlu, bu arada Federal Almanya Hessen Eyaleti Eğitim KüJtür Bakanı Karl Schneider'ı dün kabul etti. tki bakan arasında yapılan görüşmelerde, Türk işçi çocuklannın Federal Almanya'daki eğitimleri ile ilgili ahnabilecek önlemler üzerinde duruldu. Alman Bakan, Hessen Eyaleti'nde 100 bin Türk yurttaşının bulunduğunu. bunlann 34 bininin öğrenci olduğunu bebrterek, bunlann Alman ve diğer yabancı öğrencilere kazandınlan eğitim oîanaklanndan yararlandırılması için çaba gosterileceğini dile getirdi. AJNKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Reha İsvan'ın Söyleşileri: 2 Emiroğlu, kitap yazma seferberliğinin 100 milyon liralık faturaya karşın, "fiyaskoyla" sonuçlandığı konusunda, "Kitap yazma seferberliğinden 40 kitap çıkanlması bir başarıdır, ancak asıl olan müfredatın günün şartlarına göre oluşturulmasıdır" dedi. ANKARA, (Cumhuriyet Biirosu) Eski Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Vehbi Dinçerler'in başlattığı Kitap Yazma Seferberliği boş çıktı. Miili Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Metin Emiroğlu, okullarda müfredat programımn yeniden oluşturulacağını ve ders kitaplarının buna göre yeniden yazılacağını açıkladı. Emiroğlu, "Kitap Yazma Seferberliğinden 40'a yakın kitabın çıkanlması bir başandır, ancak asıl olan müfredat programının guniin şartlarına göre oluşturulmasıdır. Ancak, ben bu seferberlikten çıkan kitap sayısını bir başansızlık ya da zarar olarak kabul etmiyorum" dedi. Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı Emiroğlu, Vehbi Dinçerler'in başlattığı Kitap Yazma Seferberliğinin, 100 milyon liralık faturaya karşın, "fiyaskoyla" sonuçlandığı naberleri konusunda soruları şöyle yanıtladı: " Kitap Yazma Seferberliği'nde yazılan kitapların buyiik bir bölümü kabul edilraemiş... EMİROĞLU Kitapları değiştirmek kolay bir iş değil. Eğer seferberlik olmasaydı bu neticeler de ortaya çıkmazdı. Ortada 100 milyonluk zarar var... EMİROĞLU Zarar yok, bunlar basılmadı ki, bunu ben zarar olarak kabul etmiyorum. Kitap Yazma Seferberliği biraz yavaşlatıldı ve uzun döneme yavıldı gibi bir hava var... EMIROGLL Hayır, uzun döneme yayılmadı. Biten kitapları incelemeye aldık, incelenenlerin sonucu tabii ki biraz uzuyor, ama, neticede kitapları elde ettik, bu da az birşey değildir. 160 tane temel kitaptan 40'nı değiştirebildiysek, bu bir başarıdır, az bir şey değildir. 1200 kitaptan söz ediliyor ama bunlann çoğu teknik kitaplardır. Temel kitaplardan 40'a yakın kitap çıkarabılirsek bu bir başarıdır ve seferberlik amacına ulasruış sayılır. Bize seferberükte 657 civarında kitap geldi ama, dediğim gibi 160 temel kitaptan 40'a yakınını yenileyebilirsek, seferberlik, amacına ulaşmış demektir. önemli netice alınmıştır." MÜFREDAT DEGİŞECEK Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanı daha sonra, asıl amacın müfredat programlannı değiştirmek olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Esas yapmak istediğimiz husus, 1987 yılında başlatacağımız müfredat programlannı günün şartianna göre yeniden yapmak. Bunun için kitaplann, yeniden yazılması lazım. Bu bir seferberlik değil. Örneğin, 'ders sayısı çok fazla' deniyor. 'Sıkılmış limon gibi oluyor' deniliyor. Branş derslerini. seçimlik dersleri arttırmak gerekli deniyor. Bülun bunlan gözönune alarak. ders programlarında, müfredat programlannda dengelerin tespit edilmesi lazım. Bunun ders kitaplanna yansıyabilmesi için yeni müfredat programına uygun ders kitaplarının bazırlanması lazım. Böyle bir program sonucunda 1987 yılında ders kitaplarını toplumun ihtiyacına uygun baie getireceğiz. Bu da kolay değil, kitaplann yazdması ise 1988 yılını bulur." SEFERBERLİK NEDEN YAPILDI? Bakan Emiroğlu, "Müfredat programı oluşturulmadan ders kitabı yazımına girildi. Bu bir yanlışlık değil mi?" biçimindeki soruya ise şu karşılığı verdi: "Seferberliğin amaçlarından biri de buydu. Ve bence amaçlanna da önemli ölçude ulaşmıştır. Ortaya çıkan 40 kitabın müfredat programı hazırlanmıştır. Yanlış anlamayın, benim soylemek istediğim. ders saatlerinde yeni dengelerin oJusturulmasidır. TMO'nun Boğaz'daki depolan yıkıldı BefUcMf kıyt şeridi üzerinde bulunan Tbprak MahsuUeri Ofisi'ne ait 2 depo, dün Anakent Belediyesfnce yıkanldt. Anakent BeUdiye Bafkanı Bedrettin Daian, "Biz Bogaz'daki bunun gibi tum çlrkin yapılan yok edecegiz. Bogaz'daki operasyonun baslangıa da sonucu da budur" dedi Beşiktas motor iskelesinden Ortaköyt dogru uıanan dolgu alan üzerinde, yaklapk 12 bin metrekarelik bir alanı kapsoyan TMO'ya ait 2 deponun yıkımı arasında konufan Daian, "Hiç kimse kültür mirasımız olan güzeUm yatuar ytkıhyor diyt korkmasm. BU güzeUikleri yıkmaya çaltşan bir anlaştyı benimsemiyoruz" ftklinde konuştu. Bofaziçi'nin dünyanın en güzel parçası olduğunu vurgulayan Daian, "Buradaki güzelükleri Boğaz 'da oturanlann değtt, tum dünya insanlanmn görmeye hakkı vanür" diyerek "Boğaziçi'nde güzelüklerr güzeilikler katmifiz. Güzel binalar yapmtfiz, Boğaz'daki yaalannuz ise kültür miraslartmız. Ancak biz Boğaz'ın güzeüiklerini ortadan kaldıran yapılan önceUkle anndırmaya kararhyız. Bunlar depo, antrepo gibi salas yerlerdir. Mücevheri dolgu maddesi gibi kuUanan bu insanlar, buralan bu hale getirmis" şeklinde konuştu. Haliç'teki binaJann yuzdt 95'e yakın bir bölümünün kaldmldıgını kaydeden Daian, HaUç'te tarih ve kültür mirası sayJabOecek 39 binayt yeniden restore edeceklerini biltürdL Boğaziçi'nde yıpratıbms güzel yerlere eski degerlerini vermeye çausttklarmı beürten Daian, Kuruçefme ve Bebekie yıkılan böiümUnie düıenleme çahfmalarmın devam ettigini, 2.5 yü içtnde de Bogaz'da depo ve antrepo şeklinde hiçbir çirkinügin katmayacagmı vurguiadı. TMO Genel Müdür Ahmet özgunesTe birUkte, ofise ait depobmn yıkvnmâa bulunan Daian, "Burada yapılan çalıpna, Boğaziçi'nin güzeüigini parlatmak İçin atüan bir adımdır" fekOnde konuştu. (Fotoğraf: SERPIL GUNDÜZ) Eqe notları 1988'de silip süpürürüz ilk kez görenler ise, "Başbakan HİKMET ÇETÎNKAYA ne kadar sakin " diyorlardı. İZMİR Başbakan Turgut Sayın Özal, gazetelere, gazeözal'ın dün ANAP il örgütun tecilere, özellikle "Cumhuriyef'e de partililerle yaptığı söyleşide çatarken, sık sık şunları söylüyinelediği lümce, hem gazeteci yordu: leri, hem de kendisini dinleyen "Bunlar ne yazarlarsa fark etANAP'lıları endişelendirdi, Saym Ozal, ANAP'lı yönetîcileri mez, yazı işleri bildiğini yazar. de şaşırtan konuşmasmda, su Ben bunu tecrübelerimle gördüm. Benim biraz kızdığımdan rekli olarak şöyle diyordu: söz ediliyor. Benim hiç kızdığım "Ben sinirlifilan değilim, gö falan yok. Ama bazı basmımızrüyorsunuz gayet sakinim. Beni da sol amigolar var. Mesela kamuoyuna sinirli göstermek istiyorlar. Şimdi yine söylüyorum, Cumhuriyet gazetesmde var. A> biz 1988 seçimlerinde ortalığı si söylerseniz söyleyin, onlar bildiklerini yaztyoriar. Onun için lip süpürürüz,.." pek aldırdığım da yok, amigo Başbakan özal'ı drnleyenler, yukandaki tümceleri duyunca deyip geçiyorum." endişelenmekte haklıydılar. Sayın Özal'ı sinirlendiren çeÇünkü Sayın özal sakin değil, şitli olaylar vardı. Bursa 'da düoldukça sinirliydi. Onu yakın zenlenen baro toplantısınm bidan tamyanlar, Sayın özal'ın linmeyen bir nedenle iptal edilson aylarda eski sevecenliğini yi mesi, Süleyman Demirel'in Marlirdiğinde birleşiyorlardı. Belki mara'dagövdegösterisi, sinirle Ozal, basından rahatsız rinin bozulmasınm nedenlerinden birisiydi. Bu işlerde hep basının parmağı vardı. Onlar yazmasa, bu işler salt TV'ye bırakılsa, işler tıkır tıkır yüruyecekti. Bir de şu miting alanlan iyice dolsa, kendisini karşılayanlar arasında, ' VI çız, iş istiyoruz'' diyen muzırlar çıkmasa ortalık güllük gülistanlık olacaktı. Hele hele önceki akşam Manisa'da kendisine, "Bizim halimiz ne olacak?" diye soran üretıcilere "tartm dersi" veren Sayın özal'ı, köylüler gülmeyip dinleseler, bunlann hiçbirisi oiÖzal bunlan söylerken, bir mayacaktı. Ama oluyor, kendisi ANAP yöneticisi söze girerek ni izleyen gazeteciler de bunlan "Bunlar yeni yeni çıktı" dedi. yazıyorlar ışte. En iyisi mi, bun Özal bunun üzerine "Yok, eskidan böyle Sayın özal, salt TRT den beri vardılar. Ortada göriinve A nadolu Ajansı 'nı alsın müyorlardı. Sureti haktan yana ANAP kervanına. Bakın o za göriınüyorlardı. Ama baktılar ki, man Başbakan Turgut özal hiç iş değişiyor, başka çareleri yok sinirlenecek mi? Söylemesi biz dönecekier, beili taraflan destekden... leyecekler. Amigolar futbol sa(Baştarafı 1. Sayfada) ara seçimleri de alınz. Başkası ne derse desin. Benim kendi gözlemlerim var. Bunu onlar da biliyor. Ama sanş biraz fazla olsun diye baska türlü yazıyorlar. Benim biraz kızdığımdan da bahsediliyor. Benim hiç kızdığım falan yok. Ama bazı basınımızda sol amigolar var. Mesela Cumhuriyet Ğazetesi'nde var. Ne söylerseniz söyleyin, onlar bildiklerini yazıyorlar. Onun için pek aldırdığım yok, amigo deyip geçiyorum." halannda olur" biçiminde konuştu. Bir partilinin "Yannki gazete manşetlerini göriır gibiyim" demesi üzerine de Özal, göruşlerini, "Bunlar ne yazarlarsa farketmez. Yazı işleri bildiğini yazar ben bnnu tecrübelerimle gördüm" biçiminde dile getirdi. ARA SEÇİM VE GLRKAN Özal ara seçim tarihini soran gazetecilere, "Ara seçim herhangi bir tarihte olabilir. Sizi biraz heyecanlandırmak istiyorum. Benim taktiğjm bu, biz her zaman sürpriz yapanz. Sizi istim üstünde tutmak istiyorum. Bu diğer partiler için de geçeıiidir. Her zaman seçime bazır olsunlar. Biliyorsunuz meşhur bir şarkı var. Bir gece ansızın gelebilirim" karşılığını verdi. Gurkan'ın "Çankaya'yı parlamentoya kanştırmakja suçlaması"m da yanıtlayan Özal, şunları söyledi: "Ateşi artmış. Herhalde parti içinde fazla mucadeleleri var. İnsanlar ateşleri artınca hayal görürler." Başbakan Turgut Özal, daha sonra Büyük Efes Oteli'ne gelerek burada İzmir Bilgisayar Fuarı'nı açtı. Özai, elektronik aygıtlarla ilgili bir serbest bölge kurulmasının yararlı olup oimadığını da firma yöneticilerine sordu. Bilgisayarların lisan gibi önemli olduğunu vurgulayan Özal, firmalann hazırladıkları prograrnları dışarıya satılabilecek biçimde olmasını istedi. Bu arada bir çocuğun bilgisayarla oynamasını izleyen Özal, "Ithalatı bunun için serbest bıraktık. Bu küçükler oynayarak ögrensinler diye serbest bıraktık. Onların çocukları bir anda 10 yü ileri gitmiş olacaklar" biçiminde konuştu. Turgut Özal daha sonra, özel uçakla Ankara'ya döndu. Özal havaalanında, yurt gezisinden fevkalade memnun döndüğünü ve vatandaştan genel bir tasvip görduklerin' belirtti, "Bunlar bizim daha fazla gayret ve çaba göstermemizi teşvik edecektir" diye konuştu. Reha İsvan, solukların kesildiği konuşmasmda, kendisinden söz ederken, "îutsak sözcüğünü kullanıyordu. Bunu şöyle açıkladı: "Yukanda 'tutsak'ded/m, çünkü yarpılandığım davada yargıç, 'Savaş hali uygulaması içinde sanığın lehine olan her şeyin göz önünde tutulması diye bir şey yoktur' sözünü hem söyledi, hem de resmen tutanağa geçirdi. Dondum kaldım! Sanık benim! Savaş hali ilan edilmiş, savapsikolojisi içinde benim Iehimde olan her şeyin değertendirilmest lazım getmezmiş! Sormuştum heyete: 'Kim bu savaşın tarafları? Bana düşman gözüyle mi bakıyorsunuz?'d/ye/ Her duruşmada mutlaka yinelenirdi: Savaş hali, savaş hali! Ama, savaş halinden söz edince, artık taraflar var oluyor. Düsman taraflar! Bu durumda sanık olmak değil, 'tutsaklık'söztonusu. Zaten içerdeyken maruz kaldığımız muame/e, yetkililerin, görevtilerin tavn da tutsak olduğumuzu hiç kuşkuya yer bırakmayacak açıklıkla kanıtlıyordu. Içerdekiler tutsak olmasına tutsak da, Cenevre Antlaşmaları maddelerinin güvencesinden bile yoksunlac Umanm artık bu savaş hali sona ermiştir, askeri ders kitaplarında tutuklulara uygulanması öngörülen yöntemler, ders kıtabındaki başlık isimleriyle uygulanıyor hâlâ. 'Esirin mukavemet azmini kırma' amacryla önerilen yöntemlerin, benim tutsaklığımda uygulandığını gördüğüm yöntemlerle bu denli çakışması rastlantı olabilir mi bilmem. Tutsaklara, savaş tutsaklanna uygulanması gereği, ders kitaplarında 'bilimsel' sözcüğü ile takviye edilerek anlatılan yöntemlerle, üç yıl iki aylık tutsaklığımda zaman zaman tanık veya maruz olduğum uygulamalar arasındaki paralelliği sergilemek istiyorum: Ders kitabında 'esir şikâyet ederse, diyor, hücrede tutmayı kastederek, kendisine bunun bir hücre cezası olmadığı, idari işlemler tamamlanıncaya kadar beklemesi gerektiği sık sık tekrarlanır' diyor. Tesadüf bu ya, örneğin ben, bir koğuşta tek başıma tutulduğumda, bunun ılımlı da olsa, hücre cezası olduğu yadsınamazdı, ama, idarenin yorumuna göre, koğuş arkadaşlarım hücreye atılmıştı, ben yalnız kalmıştım, o kadar... İkinci tutsakhğımın ilk 60 saatini de böyle tek başıma geçirmem uygun görülmüştü. Bu da 'yalnız tutularak yıpratılma yöntemi' olarak yorumlanmamalıydı. Hangi koğuşa verileceğimi kararlaştırmak biraz zaman alıyordu o kadar Sanırım 'ma nen çökeceğim'umulmuştu, kitapta yazdığı üzere! Oysa herkoşulda özgür ve dirençli olunabileceğini içerdeki gençlerde görmüş, öğrenmiş olmak, yaşayarak öğrenmiş olmak, insanı çok güçlü kılıyor. Ders kitabında, tutsakları çok soğukta ve çok sıcakta fufarak dirençlerinin kınlması öneriliyor. Koğuşta, karşılıkh konuşurken, ağzımızdan çıkan buhaıian, eldiven, başlık, çoraptan başka, tam sekiz kat yün giysiyle yattığımı, şiltenin rutubeti insanı çok üşüttüğü için battaniye ile kundaklanır gibi yattığımı anımsıyorumda... 'Kaloriferler bozuk' denilerek, 1982 kışında hiç yakılmamıştı Meths'te. (Tabii idare bölümünde değil, tutsaklar bölümünde) Ders kitabında, şu da yazıyor: Temizlik vasrtalan, sigara, kahve, okuma veya yazma malzemesi, vesair gibi günlük ihtiyaçların hiçbiri verilmez... 'Tüp bittiğiiçin çay içilemezdigünlerce, para ödemeleri tabii işlerin çokluğu, PTTnin azizliği öne sürülerek aksadığı için sigara içilemezdi; kantinde mevcudu tükendiği savıyla, kırtasiye satılamıyordu ve genç kızlanmız aylarca pamuk alamadılar. Bunlar elbette keyfi yaptırımlar değildi. Düşman tutsaklarına uygulanan teslim alma yöntemlerinden birdiğerı de'yakınlık gösterme usulü'. Metris yönetminden kimsenin bu tür yakınlık göstermesine tabii fırsat vermedim. Denemediler değil, bir iki denedilerse de, çabuk vazgeçtiler... Tutsakları dize getirmek üzere' uygulanan geliştirilmiş ilmî usullerden biride 'kokteyl usulü direnci kırma yöntemi'. Bu, admdan da anlaşılacağı gibi, içki içirerek direnci kırma yöntemi. Ders kitabının kökü dışarda olduğu, bir yabancı dilden çevrildiği, bu başlıktan da belli, ya da öyle bir izlenim veriyor. Verli literatürde içki deyimi yerine kokteyl' denilmez, dense dense rakı' denirdi herhalde... İlk tutsaklığımda üçüncü koğuştaydım, günün birinde kantinci er mazgaldan 'kolonya ister misiniz?' dedi. Çok şaştık, çünkü o güne dek kolonya kesJnlikle yasaktı. Yaramıza sürmek için revırden ispirto alamazdık. Ama çok kısa bir süre önce, kantine 'Boğaziçi' kolonyası geldi ve aldıktı. Ere, Var kolonyamız' dedik, bu kez er 'Ama bu 'Se//n'marka, içjmi güzel!' demez mi? Şaka ediyor desek, Teşekkür ederim', 'Günaydın' vb. demeleri, dememiz bile yasak! derken bir de baktık, bir üzüm bolluğu, istediğin kadar üzüm satın alınabiliyor, idarenin bol boi verdiği de cabası. Keza, o günlere dek çok seyrek bulunan ve bağımsız koğuşlar dışındakilere az miktarda satılan plastik su bidonları bol bol satılmaya başlandı. İstedığın kadar! Oysa, su biriktirmek için gereksinim duyardık plastik bidona. Çok gereksinimimiz olduğu için de kantinde çoğu kez bulunmazdı; bulunsa da. herhalde benzer ders kitaplarından yararlandınlmış iç güvenlik görevlılen tarafından siyasi koğuşlann kantin listelerinden silinirdi. Neyse, gelelim üzüm ve Selin kolonyalarına: Ekmek içi de ilavesiyle çok lezzetli bir imalat koğuşlarda aldı yürüdü. Tam alışır gibiolmuştuk ki, bu kez aramada, o bidonların (içeriği) ile şilteler sulandı. Boş bidonlara da el kondu. Eski deyimle 'müsadere' edildi...". Reha İsvan, tutuklu bulunduğu sırada yapılan uygulamalan bir bir anlatıyordu. "Egemen tutuklular"dan söz ediyordu. Şöyle sürdürdü konuşmasını: "Bu egemen tutuklular, genellıkle Pişmanhk Yasası'ndan yararlandılar; 78 can aldığını kabul edıp arkadaşlannı, yandaşlarını da ele vererek çıkıp gittiler Şimdi yeni egemen tutuklular yetişiyor. Pişmanhk duygusu böyle satın mı alınmalı? Cezadan kaçmak için ödüllendirilmek için rüşvet karşılığı pışmanım demek ne değer taşır? Yeni edındiği deneyler açısından inançlarını yeniden ölçüp, tartıp, uygulanmış yöntemleri, ülkenin ve dünyanın yeni koşuliarı ölçeğinde yeniden değerlendirecek olgunluğa erişmek değil mıdir aslolan? Daha iyiyi, daha doğruyu, daha güzeli düşleyebildiği için pişmanhk duymak insanoğjunu yüceltir.. Ama, öyle bir etiketie sunuldu ki bu pişmanhk meselesi, onurlu insanlar pişman oldum diyemeyeceklerdir..'. Koğuşta İçki Yapımı Aldı Yürüdü... Alnhııe'iM n n A ı h lstanbul Haber Servısı şefimiz Selahattin Güler ve foto muhabiri arkaS±lWnUŞ U UllUin daştmız Ali Alakuş'u ölümUrinin ikinci yıldönumunde dün mezarlan baş ş li k l d S l h i Gül şmda saygı, sevgi ve özlmle arubk. Ali Alakus için dün ikindi namaztndm sonra bir d mevlit okutturuldu. Selahattin Güler ve de Ali Alakus, beraberlerinde Güler'in eşi tstanbul Deniz Polisi Müdiresi Sevgi Güler ve makam şoförü polis menuını Okan Okan oldugu halde göreve giderken, 7 Nisan 1984 günü Sarayburnu 'nda geçvnükleri feci traflk kazaa sonucu yaşamlannı yitirmislerdi. Arkadaslanmızın aziz anısı önünde saygı ve sevgiyle eğüiyoruz. Ucuz petrol (Baştarafı 1. Sayfada) şabilecek. Iran'la petrol pazarüğına ilişkin olarak bir TÜPRAŞ heyetinin Tahran'da görüşmelerini surdürdüğü öğrenildi. "Netback" anlaşması gorüşmeleri için iist düzey bir Libya heyetinin baş(Baştarafı I. Sayfada) miner nedeniyle İstanbul'a gideceği öğrenildi. Demirel'in İstanbuPda da Bursa'dakine benzer bir biçimde karşıianması için hazırlıklar şimdiden başlatıldı. İstanbul'da da tam bir gövde gösterisi yapması beklenen DemıreL, daha sonra Samsun, Erzurum, Urfa ve Adana'ya gidecek ve bu illerde de yasakların kalkması konusunda etkin karşılamalar yapılacak. Süleyman Demirel'in, bir süre önce ziyaretine gelen MDP'li milletvekilleri ile bu hafta içerisinde yeniden gorüşeceği öğrenildi. MDP Genel Başkan Yardımcısı Mebmel Kocabas ile Çorum Milletvekili Ali Ayhan Çetin bu hafta içinde Demirel'i ziyaret ederek, siyasi ^sakların kaldınlması konusunda Mecliste yapılacak çalışmalarla ilgili göruş alışverişinde bulunacaklar. Sendikalar değişiklik önerisi ANKARA (a.a.) ANAP Giresun Milletvekili Burhan Kara ve 21 arkadaşı, TBMM Başkanlığı'na bir yasa önerisi vererek 2821 sayılı sendikalar yasasında değişiklik yapılarak işkolları sayısının 28'den 26'ya indirilmesini önerdiler. Sağhk ve Sosyal İşler Komisyonu'nda gönişülmesı beklenen yasa önerisiyle, şeker işkolu kaldırılarak gıda sanayii içerisinde örgütlenmesi ongörülüyor. Öneriyle "gazetecilik" ile "basın ve yayın" işkolları da birieşıiriJiyor. öneri, köy hizmetleri adı altında yeni bir işkolunun oluşturulmasını ve "ardiye ve antrepoculuk" işkolunun listeden çıkartılmasını hükme bağlıyor. DemirePin kente geleceği bildirildi. Turkiye 1986 yılmda 14 milyon 400 bin ton petrol ithal etmeyi hedefliyor. Bu hedefin Irak'tan alınacak 5 milyon, Sovyetler Birliği'nden gelecek 500 bin tonluk bölümü "netback" anlasmasına bağlandı. İran'dan çekilerek 5 ila 6 milyon tohluk petrol ile, 2.5 milyon tonluk Libya petrolu için de benzer bir anlaşmaya gidilerse, Türkiye'nin bu yılki ithalatının yüzde 90'lık bölümü ucuz fıyata bağlanmış olacak. Mevcut piyasa koşuliarı iie "netback" anlaşması sonucu oluşan varil fiyatının 21 dolar duzeyinde olduğu bildirildi. 1 Gerek İran ve gerekse Lıoya nın "netback" anlaşmasını ilke olarak benimsedikleri ancak, pazarhğın petrol fiyatının hesaplanması yönıemi üzerinde sürduğü öğrenildi. Varil başına 1 dolarlık bir fiyat indiriminin toplam petrol faturamız üzerindeki etkisinin 135 milyon dolar duzeyinde bulunduğu biliniyor. Dolayısıyla, petrol pazarlığının Türkiye'nin hedefledi^i biçimde sonuçlanması haJinde varilbaşına 7 dolarlık bir indirimin petrol faturamızda yaratacağı tasarrufun boyuıu 900 milyon dolara ulaşabilecek. Türklere Bulgar baskısı (Baştarafı 1. Sayfada) Bulgaıiar olduğunu ve bunlann şimdi gönüllü olarak 'asıllanna' dönduklerini iddia etti. Ancak gerçeğin boyle olmadığını bölgede gazetecilere eşlik eden akademi üyesi Profesör Nikolai Todorov'un şu sözleri ortaya ko>makta: Bulgarların 500 yıllık Türk hâkimiyetinden kaynaklanan bir aşağılık kompleksi vardır, bu yüzdendir ki, Türk azınlığı sorunu, aslında stratejik ve politik bir sorundur'. Kırcaali Türkleri de, bu Bulgarlaştırma olayının 'komunizm duşmanlannca uydurulduğu' iddia eden Bulgar yetküilerin inandıncı olamadığını vurguluyorlar." Ote yandan, Bulgaristan Komünist Partisi'nin kongresi dolayısıyla Sofya'da bulunan bazı Baıılı g^zetecilerin Turk bolgelerine gitme istekleri aeri çevrildi. Bu gazeteciler, Turk bolgelerıne giden karavollarının polis tarafından konırol altında tutulduğunu ve yabancıiarın geçmesine izin verilmediğini bildiriyorlar. MİMARLARA Projc Bnf doğrullusunda mobılya ve dekorasyon ışleriniz liüzlikle yapılır. OKAN USTA 169 52 25 (Baştarafı 14 Sayfaüa) nun çareleri var, yolları var. Biz prensipler üzerinde fazla duruyoruz; bu prensipler kamuoyunu tatmin etmek için kabul edilmiştir, gerçek yaşamda işler başka turlu yapılır. Amerika'da 50 bin Türk >aşasa, bunlar yılda onar bin dolar verse, yine de Ermeni lobisinin sağladığı parayı geçemez diye bir görüş var. Buna katıhyor musunuz? ERTEGÜN Ermeni ve Rumlar güçlerini sadece paradan değil, Amerikalı olmalanndan alıyorlar. Eskiden Türkler için Amerika'ya gidip yerleşmek ayıptır, vatanını nasıJ terk eder diye ayıplanırdı. Şimdi o kalktı. Eskiden beri orada yaşadıklan için onların çocukları arasında bugün Kongre üyeteri, valiler var. Bütün Ermeniler bize düşman değil, küçük bir grup o işi yapan. Ahmet Ertegün, Amerika'daki Türklerin henüz ilk kuşak olmalan dolayısıyla, Amerika'ya ilk gelenler gibi "amelelikten işe başladıgını" söylüyor. Ertegün, "Asıl Türk lobisi, bugunkü amelelerin çocukları hırsla hayata atılıp, başardı ve zengin birer AmerikalıTürk oldugu zaman oluşacak" diyor. 600 bin CUMAII BURHAN ÜNLÜ'yü yitirdik. Acımız sonsuz. Sevgili eşim, canım babamız EŞİ VE ÇOCUKLARI HATİCE IŞIL ÖZGÜR KARTALKAYA KARTAL OTEL SICAK YUVANIZ KAPALIYÜZME HA WZV DİSKO • OCRETSİZLtFTLERı*TELESKİ ~V "' ÇAYvelHLAMVRUNUZSDOĞALKAYAKPtSTt BirUfltafflşantiyofl. Pazar.Perşe^ıbe (4 gccc 5 gun) 60 000 TL Perşernbe^Paza'P gece 4 gun) 60 000 TL PazarPazar (7 gece8 gun) 120 000 TL Cum a .Pa7ar (2 gece 3 gun| 45 nno TL • ntt. Beflktat 16110 74 Mdıfcfty 3361660 tcn * ...ŞANLIURFALILAR. Dayanışma derneğimizin hazıriadığı Kurtuluş Gecesi 11 Nisan Cuma günü saat 20.30'da Büyük Maksim Gazinosu'nda kutlanacak. Kurtuluşumuzun 66. yıldönumunde İstanbul'daki tüm hemşerilerimizle birlikte olmayı arzuluyoruz. Şanlıurfa Dayanışma Demeğl Yönetim Kurulu Davetiyeler için başvuru: Tel: 585 17 70522 69 98 ARSA ARANIYOR Bahçelievler, Bakırköy, Osmaniye, Tozkoparan ve civarlannda toplu konuta elverişli. 586 72 38 161 22 81 161 §2 26 QftUt \
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle