Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER yeceği gibi, söz konusu hüküm Anayasanın 2. maddesinde öngörülen "sosyal devlet" ilkesi ile birlikte değerlendirildiğinde, işçi işveren ilişkilerine ilişkin mevzuatın hangi amaca yönelik olması gerektiği de kendiliğinden ortaya çıkar. Tarihsel gelişüni bakımından tş Hukuku işçinin korunması ihtiyaandan doğmuş ve çağdaş hukukta sözleşme özgürlüğü ilkesi bu amaçla işçi yaranna sınırlanmıştır. Oysa 1475 sayılı iş kanunumuzun bazı maddelennin işçiyi konıyucu nitelikte olmadığı, özellikle eş sözleşme serbestisi anlayışmın sürdürüldüğü 13. maddesinin, işçinin büyük ölçüde mağduriyetine yol açtığı görülmektedir. Gerçekten tş Kanunu'nun 13. maddesine göre, işveren 2 ile 8 hafta arasında değişen sürelere uyarak iş sözleşmesini dilediği zaman sona erdirebilir. Bunun için birçok Avrupa ulkesinde, bu arada Almanya Federal Cumhuriyeti'nde olduğu gibi, belirü fesih nedenlerinin varhğı aranmamaktadır. Oysa, Almanya'da işçinin iş sözleşmesinin feshi "sosyal balumdan h a k h " görülmezse, geçersiz sayılmaktadır. Alman "Feshe Karşı Korunma Yasası"nın 1. paragrafına göre, fesih, işçinin kişiliğinden veya davranışlanndan ileri gelen bir nedene dayanmıyorsa veya işçinin bu işyerinde çalışmayı sürdürmesini olanaksız kılan işyeri gereklerinden kaynaklanmıyorsa, sosyal bakımdan haksızdır. Kısacası, Alman hukukunda, işveren ancak işçinin kişiliğinden, davranışlanndan ya da işyeri gereklerinden doğan bir nedenle iş sözleşmesini süreli fesih yoluyla sona erdirebilir. Bir uyuşmazlık durumunda fesih nedenlerinin varhğı (gerekhği) işveren tarafından ispat edilecektir. Hukuka aykın bir fesih geçersizdir. Bu hem feshin yasadaki genel yasaklara aykırı düştüğü ve hem de yasal fesih nedenkri bulunmadığı durumlarda söz konusu olur. Hukuka aykın olarak sözleşmesi feshedilen işçi, belirli bir usul çerçevesinde, ücretinin ödenmeye devam etmesini ve tekrar işe alınmasını isteyebilir. Bununla birlikte, feshe karşı korunma kurallan zedelenerek sözleşmesi feshedilen işçi, iş ilişkisinin devamı yerine tazminat isteme hakkına da sahiptir. Ancak, bunun için kendisinden iş ilişkisini sürdürmesinin beklenemeyeceği bir durum söz konusu olmahdır. NE ÖLÇÜDE GÜVENCE SACLIYOR? Alman hukukundan verdiğim bu örnek, bir karşılaştnma yapmak ve Türkiye'deki durumu sergilemek bakımından önem taşımaktadır. Burada, İş Kanununun 24. maddesinde, "içinde bulunduğumuz çağın koşullannın hiçbir işverene kanunla düzenlenmiş durumlar dışında işçiyi işinden çıkarma hakkı tanımadığı" gerekçesiyle ve "İşten Çıkarmarun Sonucu" başlığı altında getirilen düzenlemenin işçiye ne ölçüde iş güvencesi sağladığına da değinmek gerekir. Söz konusu maddeye göre, işverenler İş Kanunu'nun 13.üncü maddesinde belirtilen şartlara uyarak işine son verdiği işçilerin yerine, çıkarma tarihinden itibaren 6 ay içinde başka işçi alamaz. Bu süre içinde aynı nitelikteki iş için yeniden işçi almak isteyen işveren durumu uygun araçlarla yayımlar ve işçinin kaydettirdiği adresine noter aracıhğı ile duyurur. Tebliği tarihinden itibaren 15 gün içinde işyerine başvurmayanlann bu hakkı düşer. İlk bakışta, işverene belirli koşullarla işçiyi tekrar işe alma yükümü getiren bu maddenin "keyfi" fesihleri önleyeceği, dolayısıyla maddenin hazırlanışında işçi için amaçlanan güvencenin sağlandığı düşünülebilir. Ancak hemen vurgulamak isterim ki, böyle bir izlenim yanıltıa olur. Gerçekten, maddenin uygulanma olanağmın belli koşullann varhğına bağh tutuhnası dışında, işverenin 6 ay bekledikten sonra aynı iş için yeni işçi alması yolunun açık bulunduğuna işaret edilmelidir. Dahası, işveren çıkarmak istediği işçinin yerine önceden başka bir işçi alıp, onun işine bundan sonra son vermek suretiyle 24. maddenin getirdiği yükümden bütünüyle sıynlabilir. Böyle bir durumda tekrar işe alma gibi bir sorunu da kalmaz. Öte yandan, işverenin söz konusu maddeye hiç uymamasının, söz gelimi, başvuruda bulunan işçiyi işe almamasınm hukuksal sonucunun ne olacağı da tartışmalıdır. SONUÇ Demek ki, Türkiye'deki yasal düzenlemeler işçiye iş güvencesi sağlamaktan uzaktır. Buna göre, yaygın işsizlik nedeniyle yeniden iş bulmanın son derece güç olduğu, işsizlik sigortasının bulunmadığı ülkemizde, işten çıkanlan işçinin maddi ve manevi varhğını nasıl koruyacağı ve geliştireceği; ayrıca, devletin çalışanları korumak, çahşmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için ne gibi tedbirler aldığı hakh olarak soruiabilir. 13 AĞUSTOS 1985 Buna göre, yaygın işsizlik nedeniyle yeniden iş bulmamn son derece güç olduğu, işsizlik sigortasmın bulunmadığı ülkemizde, işten çıkarılan işçinin maddi ve manevi varlığını nasıl koruyacağı ve geliştireceği; ayrıca devletin çalışanları korumak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye elverişli ekonomik bir ortam yaratmak için ne gibi tedbirler aldığı haklı olarak sorulabilir. tş Güvencesi PENCERE Hani Böyle Olmayacaktı ? Yıl 1920. Anadolu'da ulusal direnmenin başlangıç günleri. İstanbul basını ikiye ayrılmış: "Milli Mücadele'ye yandaş olan basın, karşı olan basın." İkincilerin yıldızlarından Refik Halit, 4 Nisan 1920 günü, meşhur "Alemdar" gazetesinde "Hani Böyle Olmayacaktı" başlığı altında "Aydede" takma adıyla yazıyor: "Yahu, hani kabine istifa etmeyecekti? Hani Ferit Paşa Divanı Âli'ye verilecekti? Hani Hürriyet ve İtilaf kokuşmuştu? Hani mebuslar kabineye girecekti? Hani Mustafa Kemal İstanbul'a gelecekti? Hani Harekâtı Milliye memleketi kurtaracaktt? Hani Merliste Fransa İhtilali'ndeki gibi celidetler gösterilecekti? Hani Felâhı Vatan yedi düvelle başa çıkacaktı? Hani renk renk ordular gelecekti? Hani İngiltere kanşacak, Fransa bunalacak, İtalya dağılacak, Hint ayaklanacak, Çin canlanacak, dhan pusulayı şaşıracak, sonra Lenin ile Enver, Troçki ile Talat kolkola bu karmakanşık dünya haritası üzerinde batıdan doğuya kadar gezecek, tozacak, hükümran olacaktı? Hani beni asacaklardı? Ayan'ı dağıtacaklardı? Fırkayı kapatacaklardı? Hani Çürüksulu Sadrazam olacak, İzzet Paşa kabine teşkil edecek, Cami Bey Dahiliye Nezareti'ne gelecekti? Hani istifa için sebep yoktu? Hani Mister Wilson lehimizde idi? Hani Anzavur Bey vuruldu idi? Hani Ferit Paşa sadarete bir daha gelmeyecekti? (...) Bakıyorum, İttihatçılar ne dediyse hep aksiolmuş... Bundan sonra biz söyleyelim siz dinleyiniz.'' • Bu yazı çoğu kişi için bugün bir anlam taşımaz. O günlerin dağdağasında Refik Halit atıp tutuyor; yıkılmış ittihatçıları taşlıyor, ulusal savaşımı yürütmek isteyenlerle alay ediyor; umutları çiğneyip umutsuzluğu yaymak için kalemini kullanıyor. Ne var ki 4 Nisan 1920 gününü takvimdeki yerine oturtunca Refik Halit'e hak verenler bile çıkabilir. Çünkü 16 Mart 1920'de düşman İstanbul'u işgal etmiştir. Meclisi Mebusan, bu koşullarda çalışamayacağını vurgulayarak kendi kendisini dağıtmıştır. Anadolu'da Sıvas ve Erzurum Kongreleri toplanmıştır; ama "Düveli Muazzama"nın ta uzaklarda verilmiş yüksek kararı yamnda ne değeri vardır? istanbul'da "vatan hainı Damat Ferit", ikinci kez kabinesini kurmuştur. Sevr Anlaşması'nın eli kulağındadır. Türkiye'nin her yanı düşman boyunduruğu altındadır. Dünya ve Anadolu öylesine karanlıktır ki, Refik Halit soruyor: " Hani Hint ayaklanacaktı? Hani Çin canlanacaktı? Hani Harekâtı Milliye vatanı kurtaracaktı? Hani İngiltere kanşacaktı? Hani beni asacaklardı?" İnsanoğlu, dünyaya dar zaman açısından baktığında hiçbir şeyin değişmediğini ve değişmeyeceğini sanır. Alem yine ol âlemdir, devran yine ol devran. Her sabah aynada kendini gören kişi; günden güne, aydan aya, yıldan yıla nasıl değiştiğini anlayamaz; ama bu değişim on yıl önceki ve sonraki iki fotoğrafta insanın suratına çarpar. Nitekim Refik Halit'in "Hani Böyle Olmayacaktı?" yazısındaki bütün sorulara tarih yanıtını vermiştir. Hint ayaklanmıştır... Çin canlanmıştır... Refik Halit asılmamıştır; ama Bağımsızlık Savaşı başarıya ulaşınca sınır dışına sürülmüş, yirmi yıl sonra yurda dönebilmiştir. Ve en önemlisi: Harekâtı Milliye, vatanı kurtarmıştır. • Kimi zaman tarihin saati durmuş gibi görünür; dünya ve toplum büyük doğumlara gebeyken bile hiçbir şey değişmeyecekmiş sanısına kapılanların umursamazlıkları Babıâli'de sürer gider. Öyle ya!.. Para onlardadır. pul onlardadır, saltanat onlardadır, değişir mi bu dünya? Değişir, değişir; hem de göz açıp kapayıncaya dek geçer zaman; yeni bir dünya kurulur. Doç. Dr. SAVAŞ TAŞKENT İTÜ İşletme Fakültesi lşçi işveren ilişkilerinde önemli sorunlann ortaya çıktığı, bu üişkileri düzenleyen yasalarda bir takım değişikliklerin düşünüldüğü şu günlerde "iş güvencesi" bir başka deyişle, işçinin feshe karşı korunması gözardı edilmemesi gereken bir konudur. Ülkemizde birtakım işverenlerin işletmelerinin kârlannı arttırmak ya da en azından aynı düzeyde tutabilmek, özellikle toplu iş sözleşmesi ile üstlendikleri parasal yükümlerden kurtulmak veya sendikal örgütlenmeyi engellemek gibi amaçlarla işçi çıkardıklan bilinen bir gerçektir. Bilindiği gibi, bireysel iş hukumuzun temel kaynağını 1$71 tarihli ve 1475 sayılı " I ş Kanunu" oluşturmaktadır. Bu yasada çeşitli tarihlerde, son olmayarak da 1983 tarihinde 2869 sayılı yasa ile birçok değişiklikler yapünuştır. Ancak hemen belirteyim ki, bütün bunlar sistemin esasını, yasanın özünü etkileyen, işçilere çağdaş bir iş yasasından beklenen güvenceyi sağlayan değişiklikler olmayıp; uygulamada ortaya çıkan birtakım pürüzleri gidenneyi amaçlayan, bir bölümü yalnız ifade ve kelime değişiklikleri içeren, çok azı da işçi yaranna olan önemli denilemeyecek düzenlemelerdir. Bireysel iş hukukumuzda iş gtivencesinin konumunu belirtmeden önce, anayasamızın bu konudaki hükümerine göz atmakta yarar görülmektedir. ANAYASA VE KEYFİ FEStHLER Anayasamızın 17. maddesinin 1. fıkrasında "Herkes, yaşama, maddi ve manevi varlığjnı koruma ve geliştirme hakkına sahiptir" denılmektedir. Görülüyor ki, kişinin yaşama hakkı yamnda, maddi ve manevi varlığını konıma ve geliştirme hakkı da anayasal güvence altına ahnmıştır. Buna göre, geçimini çalışarak elde ettigi Ucreti ile sağlayan işçinin varlığını sürdürebilmesi öncelikle sahip bulunduğu işini koruyabilmesine bağlı olduğundan, belirli nedenler dışında yapılan "keyfı" fesihlerin anayasaya uygun düşmediği söylenebilir. ö ı e yandan, Anayasanın 48. maddesinde "Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir" denilerek, çalışma ve sözleşme özgürlüğüne işaret edilmektedir. Bundan sonra " Ç a l ı ş m a Hakkı ve ö d e v i " başhğı alunda düzenlenen 49. madde, üzerinde durulmaya değer bulunmaktadır: "Çalışma, herkesin hakkı ve ödcridir. Devlet, çabşanlann hayat seviyesini vüksdtmek, çalışma hayatını geliştirmek için çalışanlan konımak, çalışmayı desteklemek ve işsizliği önlemeye eJverişü ekoıomik bir ortam yaratmak için gerekli tedbirieri alır. Devlet, işçi işveren ilişkilerinde çalışma banşının saglanmasım koiaytaştına ve konıyucu tedbirier alır." Maddenin 1. fıkrasında çalışma bir " h a k " olarak nitelendirilmiştir. Bilindiği gibi, hak, hukuken korunan menfaat demektir. Dolayısıyla, işçinin çalıştığı işi üzerinde, bu işi konıyabilmesi, işine keyfı bir biçimde son verilememesi açısından sahip bulunduğu menfaati anayasada güvence altına ahnmıştır denilebilir. Buna karşılık, maddenin 2. ve 3. fıkralannın programkurai niteliğinde olduğu, açıkçası devlet e genel hedefleri gösterdiği, ona somut bir konuda ödevler yüklediği, ancak kişilere talep hakkı vennediği öne süriilebilir. Ne var ki, böyle olması, maddenin, yasalann anayasaya uygunluğunu denetlemede bir "ölçü kural" olarak kullamlmasını engelleme HESAPLAŞMA BURHAN ARPAD T.C. KAHRAMANMARAŞ 2. SULH CEZA MAHKEMESİ KARAR Esas No: 1984/327 Karar No: 1985/66 Hâkim: Hilal Berikan 26128 Kâtip: Naci Gök Davaa: K.H. Sanık: Şevket Çiçek, ökkeş ve Fatmadan olma 1948 D.lu Sakarya Mahallesi Nüf. K.h aynı mahaüe Balıkçüar Sokak No: 1 l'de oturur. Evli, 9 çocuklu okuryazar sabıkasız, şekerci. Suç: Gıda maddeleri nizamnamesine muhalefet. Suç Tarihi: 29.3.1984 Karar Tarihi: 4.2.198Î Yukarda açık kimliği yazılı sanık hakkındaki tahkikat evrakı K. Maraş C. Savcüıgı'nın 24.4.1984 tarih ve 1984/809408 sayılı iddianameleri ile mahkememize gönderilmiş olup mahkememizde yapılıp belirtilen açık duruşma sonunda: HÜKÜM: Sanığın taklit ve tagsiş edilmiş et sucuğu satraak suçundan eylemine uyan 2891 sayılı yasa ile değişik TCK.'nun 398 maddesi gereğince takdiren 3 ay hapis cezası ve 5000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, Takdiren cezasından artırraa ve indırme yapümasına yer olmadığına, Sanığın kişiliği vesair halleri gözönüne alınarak sanığa verilen kısa süreli hürriyeti bağlayıcı ceza 647 sayılı yasanın 4'ncü maddesi gereğince beher günü takdiren 300 TL. hesabıyla 27000 lira ağır para cezasına çevrilmesine, Sanığa verilen para cezalan aynı neviden olduğundan TCK'nun 72 maddesi gereğince toplanarak neticeten sanığın 32000 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına, TCK'nun 402/1 maddesi gereğince sanığa verilen hapis cezasına eşit bir süre cürme vasıta kıldığı meslek ve sanatımn taüline, Fiilin işleniş şeldi ve niteliğine göre takdiren 7 gün süre ile iş yerinin kapaülmasına, TCK'nun 402/2 maddesi uyarınca karar kesinleştiğinde gereğinin ifası için karar özetinin C. Savcılığı'na gönderilmesine. Sucuklan imal eden Mehmet oğlu 1955 D.lu Seyfi Ersan hakkında taklit ve tağşiş edilmiş sucuk imal edip satmaktan C. Savcılığı'na suç duyurusunda bulunulmasına, 450 TL. yargılama giderinin sanıktan alınmasına dair verilen karar yasa yoiu açık olmak üzere sanığın yüzüne karşı açıkça okundu. 4.2.1985 Sanık tarafından süresi içerisinde temyiz edilen karar Yargıtay 2. Ceza Dairesi'nin 27.6.1985 tarihli ilamları ile onanarak aym gün kesinlesmiştir. Sanığın iş yerinin kapatılması hakkında karann tirajı 100000'in üzerinde gazetede yayımlanması için ilam C. Savcılığına 29.7.1985 Basın: 22133 BAŞBAKANLIK DEVLET PLANLAMA TEŞKİLATI UZMAN YARDIMCILIĞI GİRİŞ İMTİHANI 1. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı MUsteşarlığı'na üniversite ve yüksekokullann aşağıda belirtilen bölümlerinden mezun olanlardan, boş bulunan Teknik Hizmetler Sınıfı 6. ve 7. dereceden 15 adet, Genel ldare Hizmetleri Sınıfı 6, 7, 8. ve 9. dereceden 45 adet olmak üzere toplam 60 adet kadroya imtihanla "Uzman Yardımcısı" ahnacaktır. BRANŞ1: SINIFI: Çeviri Sorumluluğu Bir dünya edebiyatının var olmasını çeviricilere borçluyuz. Bu gerçekten yola çıkınca, çeviricinin üstlendtği sorumluluğun önemi kolayca anlaşılır. Oysa, yakın on yıllara gelinceye kadar çevirici sadece teknik bir aracı, bir çeşit kafa emekçisiydi. Bu konuda daha da ileri giden bir halyan görüşü ise şöyleydi: "Traduttore: Tradittere." İtalyanlara göre çevirici "ihanet eden kişi"dir Günümüz Alman edebiyatının önemli yazar ve eleştiriciterinden Marcel Reich Ranincki'nin çeviricilerden söz açan yazısına koyduğu başlık ilginçtir: "İhanet edenler, köprü kuranlar ve öksüzler." Caesar'ın sözleri de ilginçtir: "İhanet etmekten herkes hoslanır, ama ihanet eden kişiden nefret edilir." Ne var ki, hiçbir kültür toplumu çeviriden ve çeviriciden vazgeçmemiştir. Dahası var. Kimi edebiyat ustaları, benimsedikleri yabancı yazarlan kendi anadillerine aktararak yarartı olma yolunu seçmiştirier. Bütün bu gerçekleri sıralayınca, çeviricinin teknik bir aktarıcıdan öteye önemliliği daha iyi belirir. Çeviricinin sorumluluğu, çevireceği yazarı seçerken başlar. Çeviricinin, seçeceği yazann kendi toplumunun insanlarına yararlı olması kaygusunu taşıması gerekir. Kendi adımı taşıyan yirmi kitabımdan ilki 1940'ta çıktı. Çevirici olarak adımın yazıldığı ilk kitabın basılış yılı 1943'tür. Alman dili edebiyatlarından kitap biçiminde basılmış otuzu aşkın esere adımı yazdım. Sorumluluğunun bilincinde bir yazar çevirici olarak davrandım. Remarque, Stefan Zweig, Anna Seghers, Thomas Mann, Ödon von Horvath, Dimitr Dimov, ayrı kişilikleri olan ustalardır. Fakat hepsinin ortak yanı vardır. Toplumcu gerçekçi, antifaşist, anti militarist, barışsever edebiyatçdardır. Çalkantılı geçiş dönemleri yaşıyan Türkiye'de o insanal ustalann sesleri duyulsun istedim. Onların Türkçe okunabilmesinde katkım olsun istedim. Çeviriciliğin bir de teknik sorumluluklan vardır Çeviri, orijinali parçalayıp dil maJzemesinı kullanarak yeni bir edebiyat ürünü ortaya koymaktır. Bu çetin ve çetrefil yapı işinde başarıya ulaşmak için ilk amaç, aktarılan dilin kurallarına ve yapısına aykırı düşmemektir. Fakat çeviri metnin, aslını hatırlatması da gerekir. Çevirici, yazar değil, çeviricilik yaptığını hiç unutmamalıdır. Yazarın kişiliği ve yazıldığı dilin özelliklen korunmalıdır. Türkçeye çevrilmiş bir kitap için "Türkçe yapılmış kadar güzel bir dil" demek övgü değildir. Çeviri okuru, yazar adları yazılmamış da olsa, Remarque, S.Zvveig, Seghers, Thomas Mann'ların değışık yazarlar olduğunu fark etmelidir Çeviri edebiyata özellikle 196O'lı yıllarda karşı çıkıldı. Çeviri kitapları bir çeşit sömürücülük türü sayıldı, yabancı edebiyatlar "kültür emperyalizmi" olarak suçlandı. Oysa, bu görüşü ileri surenlerin çoğu 19351960 yıllarında yabancı kitapların getirdiği kültür ve düşünce ürünleriyle beslenmiş Anadolu çocuklanydı. Son yıllarda düşün ve sanat ürünü yabancı ustalann Türkçe baskılarını yine okuyabilmek o yanlış tutumun kısa sürdüğünü gösteriyor. Çeviriciler için söylenmiş umut kırıcı bunca sözün karşısına şu bir tek cümle dikiliyor: "Olmazı olur yapmaya tutkun kişiler." Olmazı olur yapmaya tutkun kişi olmanın çekiciliğinden kurtulmak hiç de kolay değil. Buna, kendi edebiyatına ve diline, kendi toplumuna yararlı olmanın çekiciliğini de ekleyin, çevirinin büyüsünü kavrarsınız. Fakat hepsinin başı "çeviricinin sorumluluğu" yine de. Çeviri, Türkçeye pek çok şey kazandırabilir. Cümle yapılarına esneklikler getirerek, Türk dilinin yapısına uygun yeni deyimler kazandırarak, Türk yazarına değişik anlatım örnekleri vererek... SAYIN İHRACATÇILARIMIZIN DİKKATINE Yurdumuz ihracatını teşvik gayesiyle 1981 yılından bu yana ayiık muntazam seferler halinde hizmet verdiğimiz Türkiye/Kızüdeniz Arap Körfezi ve Karaçhi hatumıza 1985 yıimda seferlerimiz arttırılarak devam edilmektedir. Afustos ayında ARAS 4/85 (veya bir diğer) gemimiz aşağıdaki program ile sefere konacaktır. tstanbul 1921/8 izmir 2225 Mersin 29/82/9 Cidde 68/9 Hodeidah 910 Dubai 1718 Kuveyt 1920 Karaçhi 2426 Cidde, Dubai, Kuveyt, Karaçhi mutad uğrak limanlarımız olup rotasyonumuz üzerindeki diğer liraanlara yeterlı yük temini halinde uğrak yapılmaktadır. Bu güne kadar konvansiyonel yük kabul edilen bu hatta artık konteyner ile taşımacılık hizmetimiz de devreye girmektedir. Yük teklifleriniz ve detaylı bilgi için aşağıdaki telekslerimiz emrinizdedir. İSTANBULMERKEZ Tlx. 24125 AÇIKLAMA 2.7.1985 günlü Hesaplaşma'da çıkan "Laf Salatası" yazım dolayısıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı'ndan bir açıklama aldım. Açıklamada ezcümle şöyle denilmektedir: Bakan Taşçıoğlu sadece otel, motel, pansiyon, lokanta ve eğlence yerteri yetkililerine Arap turistfere nasıl davranılması gerektiği konusunda beyanda bulunarak "ikinci sınrf turist muamelesi" yapılmamasını istemiştir. Kimseye ve başkaca, bir nasjhat yollu beyanı yoktur. Öte yandan, Bakan Mükerrem Taşçıoğlu, hiç bir zaman "Arapların karşısında, içki içmeyin'' diye bir söz sârfetmemiştir. Dündar ARCAYÜREK Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri Tel. 149 40 30 145 75 39 143 63 69 İZMİR Tlx. 52525 Tel. 21 74 17 21 73 97 21 73 98 MERSİN Telx. 67278 Tel. 18762 1882829 D.B. Ziraat Mühendisliği T.H.S ElektrikElektronik Mühendisli T.H.S Maden Mühendisliği T.H.S. Gıda Bilimi ve Teknolojisi T.H.S. Inşaat Mühendisliği T.H.S. Endüstri Mühendisliği T.H.S. Bilgisayar Mühendisliği T.H.S. Çevre Mühendisüği T.H.S. Mimarhk (Şehir Planlaması) T.H.S. Makine Mühendisliği T.H.S. Petrol Mühendisliği T.H.S. Gemi Mühendisliği T.H.S. Ucak Mühendisliği T.H.S. Fizik Mühendisliği T.H.S. Metalurji Mühendishği T.H.S. Matematik T.H.S. istatistik T.H.S. Ekonometri T.H.S. İşletme G.t.H. Iktisat G.l.H Uluslararası İlişkiler G.t.H Maliye G.l.H Hukuk G.l.H Eğitim Yönetimi ve Planlaması G.t.H Çalışma Ekonomisi ve Endüstri tlişküeri G.t.H Gazetecilik ve Halkla İlişkiler G.t.H Kamu Yönetimi G.t.H Sosyoloji G.l.H Antropoloji G.t.H tngiliz Dili ve Edebiyatı (Dil Bilim) G.l.H Arap Dili ve Edebiyatı tlâhiyatçı G.l.H 2. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı Müstesarlığj Uzman Yardımcıhğı ve Planlama Uzmanhğı Yeterlik tmtihanı Yönetmeliği Hükümlenne göre yapılacak bu imtihana katılabilmek için isteklilerin; a) Devlet Memurlan Kanunu'nun 48. maddesinde belinilen şartlara uyum göstermeleri, b) En az dört yıllık yüksek oğrenım görmuş olmalan, c) lmtihanın yapıldığı yılın ocak ayımn ilk gününde 30 yaşını doldurmamış olmak, (1.1.1955 tarihi ve sonraki tarih doğumlular) 3. Uzman Yaıdımcılığı imtihanına gireceklerin, Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı Personel Dairesi Başkanlığından alacakları İş tsteme Formuna yeni çekihniş vesikalık fotoğrafım yapıştırarak doldurduktan sonra, açık adreslerini ve imtihana girmek istedikleri yabana dillerini de gösterir dilekçelerine; a) Nüfus cüzdanlannın aslı veya tasdikli sureti, b) Öğrenim belgesinin ash veya noterden tasdikli sureti, c) Dört adet yeni çekilmiş 4,5 x 6 ebadında vesikalık fotoğraf, d) Askerlikle üişkileri bulunmadığına dair belgeyi, e) Savcılık belgesi, 0 Kısa bir biyografîlerini (bir sayfayı geçmeyecek), ekleyerek 4 EKtM 1985 tarihi mesai bitimine kadar, Başbakanhk Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşaruğı Personel Dairesi Başkanhğı Necatibe>' Caddesi No: 110 ANKARA adresine göndermeli veya bizzat müracaat etmelidirler. Postadaki gecikmeler dikkate alınmaz. 4. Uzman Yaıdımcılığı Imtihanı yazılı ve sözlü olmak üzere iki aşamada yapılır. lmtihan; (1). Kompozisyon. (2). Genel tktisat, (3). Yabancı Dil (tercih sebebidir), (4). Adaylarca seçilip dilekçelerinde gösterilmek üzere ihtisas dallarına göre; a) tktisat ve Maliye, b) Sosyal Bilimler ve Sosyal Politika, c) Hukuk, d) Mühendislik dallarından binsini kapsar. Sözlü imtihana, yazılı ımtihanı başaranlar alınır. 5. Yazılı imtihan 2425 EKİM 1985 tarihinde ANKARA'da yapılacak tır. 6. İmtihana gireceklere resimli birer "İmtihana Giriş Belgesi" verilecek olup, bu belgeyi ibraz etmeyenler imtihana ahnmayacaktır. 7. Bu ilandan önce yapılmıs olan eskı müracaatlar dikkate alınmayacaktır. Basın: 21467 ITBA TRANSLAT1ON COURSE at TWO levels EnglishTurkish TurkishEnglish The istanbul TurcoBritish Association vvill be offenng translation courses. Each level will have three terms of 40 hours each. Course Instructors: Ms Yurdanur Salman Mr John Scott For further information please contact ITBA Registration Office. Suleyman Nazif Sokak No: 10 Nişantaşı İstanbul Phone: 148 34 12147 68 48 IĞDIR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ İLAN Dosya No: 1976/737 Davacı Kurban Akçay tarafından davalılar Zehra Aydınlık ve arkadaşları aleyhlerine mahkememizde açılan tapu iptali ve mesaha tezyidi tescil davasının yapılan açık yargılaması sonunda: Davanın kabulü ile 32 m ; 'lik kısmın davalılara ait 104 ada 15 parselden ifrazı ile davacıya ait 104 ada 16 parsele birleştirilerek tapuya tesciline 19.12.1984 tarihinde karar vsrilmiştir. Davalılardan Seyfali Elmas'ın gıyabında dava yürütüldüğünden yukandaki hükmün adı geçen davalıya gazeıede yayımlandığı tarihde tebliğ edilmiş sayılacağı ilan tarihinden itibaren 30 gün içerisinde hukmü temyiz etmediği takdirde hükmün kesinleşeceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 22180 DENİZ NAKLİYATI T.A.Ş. GENEL MÜDÜRLÜGÜ Basın: 22030 ILAN ERZURUM ASLİYE 2. HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN Dosya No: 9S4/728 Davaa Selami Çakmak tarafından davalı Naci Yüksel aleyhine açtığı Mülkiyet Tespit davasının yapılan açık duruşması sırasında verilen ara karan gereğince: Davacımn mahkemeye vermiş bulunduğu dava dilekçesinde davalı Naci Yüksel'e Erzurum Trafik Şubesi'nde adıma kayıtlı bulunan 1962 model tnternational marka 25 AZ 019 plaka numarah kamyoneti davalıya Erzurum 3'ncü Noterliği'nin 15785 sayı ve 1.8.1980 tarihli satış senedi ile satmış ve aracı da davalıya devretmeden aracı teslim etmiş bulunduğu halde davalı bugüne kadar trafik kaydını almadığı gibi vergi kayıtlanm da devralmadığından ve aracın davalı tarafından kullanılmakta olduğundan aracın mülkiyetinin davalıya aidiyetinin tesbitini talep etmiş olup, Erzurum Dumlu bucağı Muratgeldi köyu adresinde ikamet ettiği bildirilen davalı Naci Yüksel adına çıkanlan dava dilekçesi davalıya gönderilmiş ise de davetiye bila ikmal iade edıldiği ve zabıtaca yapılan tahkikatıa ise davalımn adresinin tespit edilemediği bildirilmiş olduğundan bulunamayan davalınm gazete ile davetiye yerine kaim olmak üzere ilan yapümasına karar verilmekle davalınm duruşmamn bırakıldığı 3.10.1985 günü saat 10.00'daki duruşmaya bizzat gelmesi ve\a kendisini bir vekille temsil ettirmesi, aksi takdirde gazete ile gıyap karan yerine kaim olmak üzere ilan yapılacağı davetiye yerine kaim olmak üzeıe İLAN olunur. 16.7.1985 Basın: 22170 OKTAY AKBAL Bugün saat 1518 arasında Osman Bey SANDER Kitabevi'nde Hiroşima'lar Olmasın'ı ve öteki kitaplarını imzalayacak. İLAN İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ HÂKİMLİĞİ'NDEN Sayı: 1984/598 Davacı Madeleine Petra Aksünger vekili Av. Etem Ruhi Akçalı tarafından davalı Ercan Aksünger aleyhine açılan boşanma davası nedenile yapılan açık duruşma sırasında verilen ara fcaran gereğince: Davalınm bilinen ve zabıta tahkik edilerek bildirilen Erzincan Atatürk mahallesi 334 sokak No: 1 adresine çıkanlan davetiye muhatabın tanınmadığı bahisle iade edildıği ve yeni adresi bulunamadığından gazete ile meşruhatlı davetiye tebliğine karar verilmiş olmakla tayin edilen 17.10.1985 günü saat 10.30'daki duruşmada davaJının bizzat mahkemede haar bulunması ve delillere ibraz etmesi duruşmada hazır bulunmadığj takdirde yargıJamaya yokluğunda devam edileceği ve hüküm verileceği tebliği için ılan olunur. Basın: 22223 İLAN KONKORDATO KOMİSERLİĞİNDEN Ankara Kıbrıs Cad: No: 44'te konfeksiyon mağazası sahibi Osman Kalkan vekilinin Konkordato mehil talebı İcra Hâkimliğinin 26.7.1985 tarih ve 1985/11841184 saydı karan Ue kabul edilerek karar tarihinden itibaren 2 aylık mehil verilmiş ve komiserlik görevi tarafıma tevdi edilmiştir. İş bu ilanın gazetede neşir tarihinden itibaren 20 gün içinde her alacaklının belge asılları ile birlikte komiserliğe müracaatla alacaklarını yazdırmalan, loplantıya tekaddüm eden 10 günlük süre içinde alacaklılann dosyayı tetkik edebilecekleri, hilafına hareket edenlerin alacaklüar müzakeresine dahil edılmeyeceklerine, alacaklılar toplamısının ise 16.9.1985 günü saat lS'de İcra Hâkimliği kaleminde yapılacağı ilan olunur. YAKl P DEMtR KONKORDATO KOMİSERİ İCRA HÂKİMLİĞİ YAZI İŞLERİ MÜDLRÜ Basın: 22306 ELEMAN Bir yayın organının piyasa araştırmasında çalıştırılacak elemanlar aranmaktadır. .Askerliğıni yapmış olanlar tercih edilecektir. Görüşme için başvurma.adresi: Türkoca£ı Cad. No. 39/41 CAĞALOĞLU ATİLLA ŞOFÖR OKULU Türkiye'de tek. fcğıtim ve öğretimde rek. Uzman bayan kadrosuyla tek. Disiplin ve ciddiyetiyle tek. Ccrette çok ucuzluğuyla tek. Eğitmen olarak emekli subay veya öğretmen aranmaktadır. Fındıkzade/İ;t. 523 79 11