Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/4 KÜLTÜRYAŞAM TV'DE HAFTADAN SECMELER SALI TV'de Sinema: tnsafsız Şehir (21.45) bazı çelişkiler olayın cinayet olduğunu akla getirmektedir. Earl ve Terry ise 1980'li yıllarda tanışma ve buluşma yöntemleriyle ilgili incelemeler yapmak tadırlar. Pasifık (22.00) Belgeselin bu bolümünde, Pasifik'te, özellikle Çin, Kore ve Japonya'da eğitim sistemleri ve eski ile yeni arasındaki aynm konu ediliyor. CUMA thtiras (21.15) Laeey, annesine nişanlandığım ve evlenmek üzere olduğunu bildirir. Logan, Haden Halrun baskanlık koltuğuna oturarak yeni işine başlar. Julia ise annesine kin beslemektedir. Çünku sevgüisi Bernhard'ın kendisini terk etmesinden annesini sorumlu tutmaktadır. CUMARTESİ TV'de Sinema: Kumar ve Öliirn (18.55) Ray Gaulöen'm romamndan Henr> Hathaway'in beyazperdeye aktardığı 1968 yapımı filmde Dean Martin. Robert Mitchum, Inger Stevens, Roddy McDowall, Kalherine Justice, John Anderson, Yaphet Kotto oynuyorlar. TV'de Türk Sineması: GeUnlik Kızlar (22.30) Atıf Yılmaz'ın yönettîği filmde başrolleri Zeynep Değirmendofiu ve Sadri Ahşık paylaşıyor. PAZAR Pazar Sineması: (18.55) Don Siegel'ın yönettiği 1964 ABD yapımı filmde John Cassavetes, Lee Marvin, Clu Gulager, Angie Dickinson, Ronald Reagan ve Claude Akins oynuyorlar. Dünya Sinemalanndan: Eve Dönüş (22.20) John FordGregg TolandJohn W'a>iıe üçlusünü bir araya getiren bir film. John Ford'un bu 1940 yapımı filminde görüntü yönetmenliğini bu uğraşm büyük ustalarından Gregg Toland üstleniyor. Başrolde, Ford'un değişmez oyuncularından John VVayne. Öteki rolleri Tnomas Mitchel, lan Hunter, Ward Bond, Barry Fitzgerald, VVilfrid Lawson, Mildred Natwick paylaşıyorlar. 12 AĞUSTOS 1985 TELEVtZYON 19.15 Açılış ve Program 19.16 Uzay Kahramanlan 19.35 Kitap Yazma Seferberliği Gottfried Reinhardt'ın AmerikanIsviçreAlman ortak Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı 'nca ders kıtaplanmn yeniden yazıl yapırru filmir.de Kjrk Douglas, ması konusunda başlatılan çalışmalar hakkında açıklayıcı bilgiler verilıyor. G. Marshall, Christine KaufE. mann, Barbara Rutting, Roberf 19.50 İstanbul "UNESCO" Blake ve Richard Jaeckel oynuyorlar. 1961 yapırru film, Manf20.30 Haberler red Gregor'un "The 21.00 Hava Durumu VerdictHiiküm" adb romanından beyazperdeye aktarıldı. 21.15 Berrenger's Melody kurduğu tuzakla annesini John 'dan ayırmayı başarmışur. Cammie ÇARŞAMBA de kesin olarak John 'dan aynlmaya karar vererek Billy Berrenger ile arkadaşlığını ilerletır. Shane hala kızını aramaktadır. Danny de ona yardımcıKader Bağları (22.50) olur. Paul mağuzadan birmın Geriks'a bılgisızdırdığım öğrenir ve Danny' TV'nin yeni yabancı dizisinin den şüpheienerek onun geçmifini araştırmaya başlar. Davıd bir olay yüzünbu bölumünde, Henchard, Eliden okuldan uzaklaştırıiır. Paul bundan babasım sorumlu tutar. Bu aradazabeth Jone'nun soyadını NewBabs Julıo 'ya şantaj yapıldığım öğremr ve Julio 'dan bunu kabul etmemesı son'dan Henchard'a çevirmek ni ıster. Shane mağazada "Julıon Morel butık" açılmasına karar vererek ister. Bu arada, Farfrae'ye sımnı Cammıe'yı bu bölümün şefltğine getırir. Stacey olaya çokanirlenir. Simon açmış ve pişrnan olmuştur. SuTodd'u ölen muhasebeci Ludvig'in yerine getirir. san çok bitkindir. Kızına soyadı değişikliğini kabul etmemesini 22.00 tz Bırakanlar ve bunu Henchard'a söylememeProgramda. Hacı Ömer Sabancı'mn ekonomikgelışmedekıyen anlatıltyor. sini tembihler. 22.30 Yeni Besteler Alt Şenozan kendı bestesı olan "Sakın inanma ele ben senırüe bütünüm ve Aşkın yaşı olmazmış, yazı kışı olmazmış" adlı parçalan seslendiriyor. TeoP*nltı (21.15) man önaldı'mn "Akşam üstti bahar günü ve Ela gözlü bebeğım sevinfli Same ile Kate, ünlü fotomokelebeğim" adlı bestelerinı Mihriban Sayın okuyor. del Liz Cunningham'ın intihannı araştırmaya başlarlar. Ama PERŞEMBE EDİRNE ESKİ CAMİ An Güler'in Montpellier kentinde açtığı sergi, ünlü "Allah ve Kadınlar" fotoğrafmdan başlayıp hiç bilinmeyen yapıtlanna uzanıyordu. Bunlardan biri "Edime Eski Cami "ydi. 23.00 Ben, Claudius 23.55 Haberler 24.00 Kapanış RADYO'DAIV HAFTANEV SEÇMELERİ PAZARTESt TJlkemizden Vöremizden 21.30 TRT1 Tamer Karabogalı'nın hazırladığı programda Mora Yarımadası'nın fethi anlaülıyor. Türk el sanatları ve yazmalar üzerine Marmara Üniversitesi öğretim görevlilerinden Reyhan Kaya bir konuşma yapıyor. Bir Insan Yetişiyor 10.40 TRT2 Sezen Ünai'ın hazırladığı programda Ukokul çağı çocuğunda gönilebilen uyum ve davramş bozukluklarımn geçmişi ve geleceğe yansıması konusu uzerinde duruluyor. tstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Psikiyatrisi Bilim Dalı Başkanı Kayihan Aydogmuş programa konusmacı olarak katılıyor. SALI Dünden Bugüne Çocuk Edebiyatıımz 10.40 TRT2 Mustafa Ruhi Şirin'in hazırladığı programda çocuk açısından tiyatro ele alınıyor ve çocuk tiyatrosunun eğitim açısından değerlendirilmesi yapıüyor. Çocuk tiyatrosunun ülkemizdeki durumu anlatıhyor. ÇARŞAMBA 13. tstanbul Festivali'nden 23.00 TRT 3 Ustün Dunıel'in hazırladığı programda Devlet Konservatuvarları Orkestra ve Korosu'nun tstanbul Festivali kapsammda, Rengim Gökmen yönetiminde Ataturk Kultür Merkezi'nde verdiği konserden bölümler yayımlanıyor. CUMA Kurtuluşumuzun Romanı 10.40 TRT2 Alaettin Bahçekapılı'nın hazırladığı programda Aka Gündiiz'un 1927 yılında yayımlanan "Dikmen Yıldızı" adlı yapıtında kurtuluş savaşının nasıl yer aldığı irdeleniyor. Programda Atllla Özkınmlı, Doç. Dr. Olcay Önerto*. Selim heri, Dr. Aytekin Yakar ve Enver Naci Gökçe'nin, roman hakkındaki değerlendirmelenne yer veriliyor. Yapıtın geniş bir özeti sunuluyor. PAZAR Çoksesliliğin Gdişimi 16.00 TRT3 Filiz Ali'nin hazırladığı programda Beetboven'in "Arşiduk Üçlüsıi"nü Pablo Casals, Sandor Vegh, Vemieczslav Horszowski yorumlayacak. RADYO Ara Güler'in gözden kaçan Montpellier sergisi Fransa'nın Montpellier kentinde 14 mayıs1 haziran günleri arasında sergi açan Ara Güler'in ele aldığı konu "Akdeniz Çevresinde Dinler"di. 40 kadar siyahbeyaz fotoğraftan oluşan bu olağanüstü dizi sayesinde gerek Ara Güler ve gerekse Türk fotoğrafı son yılların en büyük gövde gösterisini gerçekleştirmiş oldu. pfFAT Bu yılın başlannda unlu fotoğraf sanatçımız Ara Güler, mayıs ayı içinde Fransa'da, Montpellier kentinde yapılacak önemli bir Fotoğraf Şenliği'ne bir sergiyle katılmaya çağnldı. 14 mayis 1 Haziran 1985 günleri arasında Montpellier Belediye Sarayı'nda açılan bu serginin basınımızda çıkan haberleri, ne yazık ki amatör fotoğrafçılarımıan sağda solda kazandıklan ödüllerden, madalyalardan fazla ses çıkarmadı; bence çok önemli olan bu sergi gundelik olaylar arasında kaynadı gitti. Biriki aydır Fransa'dan gelen fotoğraf dergilerinde bir gecikme olduğu için serginin oralarda, yabancı fotoğraf çevrelerinde uyandırdvğı yankıları henüz bilemiyorum. Ama bekliyorum ve bana ulaşacak eleştirileri de, ulaştıkça aktarmaya calışacağım. Montpellier sergisi "Journees Internationales de La Photographie et de LAudioVisuel" adlı senlik kapsamında duzenlenen büyük bir sergiler grubu içinde yer ahyordu. Unlü Fransız fotoğrafçı Roland Laboye'un sanatsal yönetimini ustlendiği şenliğin bu yılki etkinlikleri iki ana konu çevresinde toplanmışlardı: "Akdeniz Çevresinde Dinler" ve "tosan Bedeni". Güler'in sergisinin de içinde bulunduğu birinci grupta Erich Leesing, Andrt Martin, Sabine VVeiss, Constantine Manos, Leonard Freed gibi çok önemli fotoğrafçılann sergileri vardı ve dokuz ayn sergi açılmıştı. İkinci grupta da yine tanınmış adlar, unlüler toplanmıştı. TRTI 05.00 Açüış, program ve kısa haberler. 05.05 Ezgi Kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyıın havaları. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel >ayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Haberler. 07.40 Günün içinden 09.40Arkası yann. 10.00 Kısa haberler. 10.05 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Türkçe sözlü hafıf müzik. 11.20 Şarkılar. 11.40 Bızden size halk müziği. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 ögle üzeri. 1X55 Reklamlar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklamlar. 14.30 lst. tzm. ÇDva. Antalya (Geçen hafta). 14.45 Türküler. 15.00 Kısa haberler. 15.05 öğleden Sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Hafıf müzik. 16J0 Türküler ve oyun havalan. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Iş ve isçi dünyası. 17.25 Bölgesel yayın ve reklamlar. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftamn çocuk şarkısı. 18.20 Kadınlar fasıl heyetınden Huzzam faslı. 18.50 Hafıf muzik ve reklamlar 19.00 Haberler ve olaylann içinden 20.00 Türküler geçıdi. 20.20 Hatıralardakı müzik. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Türk sanat muziği dinleyici istekleri. 21.30 Türk halk müziği yurttan sesler erkekler topluluğu. 22.00 Çesitli sololar. 22.25 Türküler. 22.40 Şarkılar. 23.00 Haberler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. muzik. 10.40 Bır ınsan yetişiyor. 11.00 Yurttan sesler. 11J0 Hafıf müzik. 11.45 Şarkılar.12.00 Ankara Radyosu Çoksesli Korosu. 12.15 Türküler. 12.30 Beraber ve solo şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15 Oyun havalan. 13 J0 Hafıf müzik. 13.45 Şarkılar. 14.00 Halk müziği kaynaklanmız, gönül pınarlanmız. 14.30 Yabancı dıl dersi. 15.30 Çeşıtli sololar. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yann. 16.40 Hafıf müzik. 17.00 Kuçük koro. 17.30 Türkçe sözlü hafıf müzik. 17.45 Türküler. 18.00 Şarkılar. 18.15 Hafıf müzik. 18.30 Atatürk için yazılanlar. 19.00 Haberler ve olaylann içinden. 20.00 Beraber ve solo şarkılar. 20.30 Yabancı dil dersi. 21.30 Hafıf müzik 21.45 Şarkılar. 22.00 Turküler. 22.15 Hafıf muzik 22J0 Bır romandan / Bir yazardan hikâyeler 22.45 Türküler. 23.00 Haberler. 23.15 Beraber ve solo şarkılar 23.40 Hafıf muzik. 23.55 Sevilen eserler. 0055 Program ve kapanış. TRTIII 07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah Konseri. 09.00 Haberler. 09.12 Müzikli dakikalar. 10.00 Gunün konseri. 11.00 Öğleye dognı. 12.00 Haberler. 12.12 Sizler için. 13.00 Klasık Türk Müziği Korosu. 13.30 Konser saati. 15.00 Türküler geçidi. 15.25 Caz müziği. 1555 Haftanın çocuk jarkısı. 16.00 Türküler ve oyun havalan 16.30 Solistlerden seçmeler. 17.00 Haberler. 17.12 (Stereo) Hafıf müzik. 17.30 Bir besteci. 18.00 Müzik kervanı. 19.00 Haberler. 19.12 Bir albüm. 19.30 Caz panoraması. 20.00 Müzik demeti. 21.00 Muzik sohbetleri. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getırdıklen. 23.00 Pazartesi konseri. 24.00 Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış. Evin değil, arsanın kiracısıymışız meğer Muzaffer Izgü, "Şöyle yöremi lanımaya başladığımda kaç yaşımdaydım bilmiyorum" diye giriyor söze. Gözlenni yumuyor bir sure. Sonra çayından bir yudum alıyor. Kuşadası'ndaki evindeyiz Mnzaffer tzgü'nün. Adana'da, gecekonduda doğma büyüme mizah ustası Izgü, 1945'li yıllara iniyor. Kuşadası'nın sıcağı Çukurovanın sıcağını hiç aratmıyor... tzgu'ye, "Adana'nın sosyal yaşamından başlayalım istersen" diyorum. Guluyor kıs kıs. Hemen ekliyor ardından: Bizim sosyal yaşamımızdan başlarsak, Adana kendiliğinden çıkar ortaya... Ben, "Örneğin Turan Bar, fayton arabalan, ünlü kabadayüar, pamuk ırgatian" diyecek oluyorum. Muzaffer tzgü yine gülüyor. Gözlerini kısıp, "Yoo babaBen ÖDce kendimi çizeyim ki Adana ortaya çıksiB" diyor. Ve baslıyor anlatmaya... Evimiz Türkocağı Mahallesi'ndeydi. Kocaman bir avlu, avluda iri bir nar ağacı vardı. Bir de sekiz basamaklı bir tahta merdivenle çıkılan tahtımız.. Yazlan Adana cehennem gibi sıcak olduğundan, evlerin ya damında, ya da böyle tahtların üzerinde yatılırdı. Taht elbette padişah tahtı gibi değil, dört direk, direklerin çatmaları ve üzerine döşenen ince tahtalar... Bazan bu tahtalar kırıhr, ayak çıkabilir. Ama damda yatanİara göre taht daha iyi, hiç olmasza deli yatsan bile düşme tehlikesi yok. Damda yatanların çoğu yere yuvarlanır, düşerlerdi. GÜLMEYİ ACILARLA Olaganüstü bir dizi YAŞAMAK TRTH 07.00 Açüış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havalan 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Tarihte bu hafta. 09J0Sabah konseri. 10.00 Solistler geçidi. 10.25 Hafıf BULMACA SOLDA.N SAĞA: 1/ Dokuz senfonisi, tek operası (Fidelio)), eşsiz keman konçertosu, piyano konçertoları, sonatları ve daha nice yapıtlarıyla müzik dünyasının ölümsüz bestecisi. 2/ Bir tür kâğıt suslemecıbği... ABD'de bosanmamn kolay olusuyla ünlü kent. 3/ Tek, eşsiz... Hıle. 4/Daha çok yük taşımak için traktör ve kamyonlara lakılan araba. 5/ Bır çalgı... Bağışlama.... Anlatış yolu. 6/ Bir renk... Vila>et. 7/ Saç kıvrımı... Bir değiş tokuşta üste verilen şey. 8/ Tembellik... Parola. 9/ lnD sancılık. £ YUKARIDAN AŞAĞIYA 1/ Kâbe'ye verilen bir başka ad. 2/ Ti V foya neden olan \e bulucusunun adını taşıyan basil... Bir terzi aracı. 3/ Ener R ji... Mezopoıamya'da kurulmuş eski bir E" uygarlık. 4/ Çinko... Bir göz rengi. 5/ Radyoaktif cisimlenn yaydıklan uç ışın K dan biri... Genişlik. 6/ Musıahkem yer... Kesin. 7/ lçine süt sağılan kap. 8/ Arap A ça'da "ben"... Hayat. 9/ Yazının daha U iyi anlaşılması için belirli imleri gereken I yerlerde kullanma. BAŞLARKEN Çukurova gerçeği, siyasal, sanayi, yazın, müzik ve sinema yaşamımızda yadsınmaz bir motif olarak bugün de vardır, yann da olacaktır. Muzaffer İzgü, Adana'nın gecekondu mahallesinde doğdu, büyüdü. Her yoksul aile çocuğu gibi tüm acıları tattı. Bugüne değin büyükler için 14, çocuklar için 20 kitabı yayımlanan bu gülmece ustamız yurt içinde ve yurt dışında yedi kez ödül aldı. Muzaffer Izgü'nün yaşamım anlatırken hep birlikte, "gülmeyi acılarda yaşayacağız". H.Ç. ANNESİYLE Muzaffer tzgu 'nun çocukluğu tek odacıktan oluşan bir gecekonduda geçti. ünlu yazar (sağda), üzerinde büyük emeği bulunan annesiyle, yaşama savası verdiği günlerde. nirdi. Arsa kirasını ödeme günleri yaklaştıkça babamı bir huzursuzluk alırdı. Ve durmadan Münevver Hanım'a kızardı: "Gözünü toprak doyursun, onca mal, onca mülk. Yüreğir Ovası'nda tarla ki, bir ucundan bir ucuna erisilmez. ulan bizden alacağın parayla mı zengin olacaksın?" Münevver Hanım'ı aradan bunca yıl geçmiş unutmamış. Hele bahçedeki ayva ve nar ağaçlarııu. Muzaffer tzgü devam ediyor: Münevver Hanım'a verilen para da öyle bü>Tik bir para değildi. Babam bir çıkının içine bozuk paraları doldururdu. Annem de avludaki nar ağacından, ayva ağaandan en irilerini kopanr. nım'ın yüregi acısın. Yüreği acımazsa ne yapar?" Biz ağabeyimle kurulmuş makine gibi, ama içimizde kocaman bir korkuyla: "Dışarıya atar, arsasmdan kovıır" derdik. "Bizi dışan atarsa nolur oglum Sefa, oğlum Muzaffer?" "Dışanda kısın soğuktan ölürdük baba." Babam bize boyun kırma, yüzü acıklı gösterme alıştırmalan yaptırırdı. Biz iki kardeş, aman unutmayalım diye, yolda bile boynu kırık giderdik. Babam başım sallar, biz kınk boyunla Münevver Hamm'ın eline atılırdık öpmek için .Münevver Hanım'ı n kolu şakırdar, iki kolundaki bilezikler şmgır şıngır öterdi. Ne çok kalın bilezik burma vardı Münevver Hamm'ın kolunda. Her kolunda iki kilo ıtıu, üç kilo mu, omuzuna dek uzanırdı galiba bu bilezikler. Babam hemen bozuk para kesesini uzatırdı, Münevver Hanım'a. Bizim boyunlar kınk, öpme fashndan sonra oradaki halının üzerine bağdaş kurar otururduk. Münevver Hanım parayı sayar, babama geri uzatır, "Ne bu, ne bu, ben oraya koyun bağlasam bundan fazia para getirir. Olmaz, dunyada olmaz" derdi. Tam isin bize duştüğü an, ağa •• •• • MJAİL •etfu üıc|u N A 1 y E T EİTji K E L e R N KİOİA T i T A • s E Z. A A N O VA.| N T V M 1 y U A R L *1 i N E rA Samanlı çamurla gıvanmış Kocaman avlumuzun bir ucunda da bir odacığımız vardı. Bu odanın yan duvarları portakal kasasından, ağaç çıtalardan yapılmış, üzeri samanlı çamurla sıvanmıştı. Üzerimizdeki dam çinkodandı.Yalnız bu çinko yer yer delik olduğu için, babam bu delikleri mumla sıvardı. Ama yaz gelince mum erir akar, babam ikinci yıl yine mumlardı. Münevver H a n ı m Seyhan'm çocukluk yıllannda çok önemli bir yeri var Muzaffer lzgü'de. O yılların Adanasını net biçimde anımsıyor ve şöyle anlatıyor tzgü: Türkocağı'nda bizim ev gibisi yoktu. Diğer evler iki katlıydı ve tuğlayla yapılmış evlerdi. Bu evler daha çok köyden kente göçmüş hali vakti yerinde olanların evleriydi. Seyhan Nehri elli metre ötemizden akardı. Nehirle aramızda iki ev, bir de set vardı. Sonradan öğrendim ki bu ev bizim değil, biz burada kiracıyız. Evin de değil, arsarun kiracısıyız. Onca evin arasında bizim evin olduğu yer boş kalmış. Babam her yıl bu arsanın kirasını öderdi Münevver Hanım'a. Muharrem'den muharreme (e>1ül ayı) arsarun kirası yıllık olarak öde HAVA DURUMU MUM İSTANBUL tZMİR Açık Açık Açık 32° 30° 35* 35" 35° 30° 25° 30° 42» 35° 26° 35» 23" 30° 17» 18* 22* 23" 21° 19° 16° 18° 26° 20° 20° 20° 14° 18" AMNA ANTALYA ER2URUM TRABZOH Açık Açık Açık Yağmürlu MUfiLA DİYARSAKIR EOİRNE Açık Açık Açık SAMSUN BURSA Bulutlu Açık BOUI KONYA Açık Açık AMSTERDAU : Bulutlu ATİNA : Acık BAĞDAT : Açık BELGRAD : Bulutlu BERLİN : Bulutlu BONN : Açık BHÜKSEL : Yaâmurki CENEVBf : Bulutlu C/OOC : Açık FRANKFÜRT : Bulutlu GİRNE : Açık KAHİRE : Açık KÖLN : Bulutlu LONDRA : Yajmurtu MAOR/0 : Açık MOSKOVA : Yağmürlu MÜNİH .Açık NEW YORK : Bulutlu OSLO : Yağmürlu PARİS : Bulutlu RİYAD : Açık ROMA : Bulutlu SOFYA : Bulutlu $AM : Açık TEL AVİV : Açık 7DKYO . Açık TRABUJSGARP: Açık ZÛRİH : Bulutlu 24° 35° 45° 27° 25° 23° 22° 25° 47° 23° 38° 47° 24° 19° 32° 27° 26 ° 25° 19° 26° 48° 24° 27° 47° 48° 23° 47° 27° Her kolunda bilezikler Muzaffer tzgü çocukluk yıllarının Adanası'nı anlatırken Mü odacığımız vardı. Bu odanın yan duvarları ponakal kasasından, ağaç çıtalardan yapılmış, üzeri samanlı çamurla sıvanmıştı. Dam çinkodandı. Sonradan öğrendim ki, biz evin değil arsanın kiracısıyız. Babam her yıl, muharremden muharreme arsanın kirasını yıllık olarak Münevver Hanım'a öderdi. sepete doldururdu. Zaten ağacındaki hangi nar iriyse, hangi ayva iriyse, daha hamken Münevver Hanım'a aynkrdı. Biz kardeşler ağaçtaki hangi meyvelerin Münevver Hanım'a aynldığını bilir, o narlara, o ayvalara el süremezdik. Annem, sepetin altına ayvalan koyardı, üstüne narları, narların en kırmızısını da en üste yerleştirirdi. Bir yandan da benle ağabeyim Sefa'yı yıkar, tek dışanlığımızı gıydirirdi. Münevver Hanım'a kira ödentisinde başrol Sefa Agabeyim'ie Benim babam kaç kez uyarırdı: "Bakın oğlum, size bağlı hı. Siz boynunuzu iyice kırmazsanız ki o zaman yandık. Siz boynunuzu iyice kınn ki Münevver Hanevver Hamm'ın kişiliğinde varlıklı ile yoksulu kara mizah türünde işliyor, o serüvenli Çukurova gerçeğini şöyle dile getiriyordu: "Münevver Hanım, Kalekapısı Semti'nde,kocaman bir konakta otururdu. Oymah, işlemeli bir kapıdan dimdik bir merdivenle çıkılırdı. Babam, son uyanlarını evin kapısında yapar, sonra tokmağı çalardı. "Gözüm sizde ha, hep kınn boynunuzu." Biz, boynu kırık, bu upuzun süren merdiveni çıkardık, Münevver Hanım her zaman aynı koltuğun üzerinde dimdik otururdu. Şöyle babama alttan alttan bakar, "Hı, sen misin?" derdi. beyimden bir içli hıçkırık, benden çok hazin bir sümük çekme, babamın yakarışlan: "Olsa vermez miyim Münevver Hanım, vallaha yok, billaha yok. Şu sabilerin hatın için, (Sabiler, benle ağabeyım) bak sayende hepsi büyuyup gidiyorlar, yann sana dua ederier, biz oradan çıkarsak nereye gideriz Münevver Hanım, sonra n'olur bu sabikr?.." Biz iki kardeşin boyunlan olasıya kınk ve ilk ağıtlarımız sahte. Ama az sonra ağabeyimle birlikte gerçekten ağlardık. Babama bakardım, bana gözleri uzamış gibi gelirdi, bakar dururdu suskun Münevver Hamm'ın yüzüne. Münevver Hanım, oflar, poflar, bir paraya bakar, bir bizim Ueteorololi Genel Müdurluğünden alman bllgiye göre, yurdun kuzey keslmlerl parçalı çok bulutlu, Orta *e Doğu Karadeniz kıyıları yağmürlu. Dtğer yerler açık geçecek Hava sıcaklığı değışmeyecek. Ruzgâr kuzey ve doğu vonterden hafff. an sıra orta kuvvette esecek. Oeniz/erden, Orta re Doğu Karadeniz kıyılan çok bulutlu ve yağmürlu, dığer denlzler açık geçecek. Ruzgâr yıldız ve poyrazdan 35, saatte 121 deniz mili hızla esecek. Deniz mutedil dalgalı olacak Göruş uzakhğı 1015 km. dolayında olacak. Deniz suyu sıcaklıklan: İnebolu 21. Kumköy 22, Samsun, Trabzon Sinop, Bodrum. Diklli. Gıresun 23. Çanakkale, Hopa 24, izmlr 26, Antalya, Gime, Iskenderun 28 derece Van Golu açık geçecek Ruzg&r kuzey ve doğu yonlerden haiit, ara sıra orta kunette esecak. Göl küçük dalgalı olacak. Görüş uzakhğı 1015 km. dolayında olacak. Ara Güler'in sergisi Turkiye1 deki, Anadolu'daki dinsel töreleri, gelenekleri, inançları ve bunların görsel yansımalarını konu alan, 30x40 santim boyutlannda, yaklaşık kırk siyahbeyaz fotoğraftan oluşuyordu. yüzümüze, kınk boynumuza ba Ünlu "Allah ve Kadınrar" fotoğkar sonra: rafından hiç bilinmeyen, kimi "İyi iyi, bu yıl da oturun, am çok yeni yapıtlara uzanan olağama bil ki bu sabilerin hatın için." nüstü bir diziydi bu. Serginin bir Oh kazandık, utku bizim. He çağrı üzerine hazırlandığını yu, men sanlınz bir daha bu şıngır karda söylemiştik. Şenliğin dütılı kollara ağabeyimle ben, yine zenleyicileri, "Anadolu" dendiöper baş üzerine koyarız. Ama ğinde bu işin Ara Güler'in işi olMünevver Hanım bir yıllığına duğunu biliyorlardı ya da hemen daha razı oldu diye rolden vaz öğrenmişlerdi. Sırası gelmişken geçmek yok, yine boyunlarımız şunu da söyleyelim: Turkiye'de kırık. Zaten unutsak bile, ba bugun, ha deyince böyle bir serbamla gözgöze geldiğimizde giyi çıkarabilecek. böylesi bir çaanımsatıverir, kaşıyla, gözuyle hşmayı ortaya koyabilecek bir fotoğrafçı daha ne yazık ki yok. boynumuzu kırmarruzı söylerdi. Ondan sonra biz hizmetçinin Seçim çok doğru bir seçmidi ve olduğu odaya gecerdik. Hizmetçi Ara Güler (ve Türk Fotoğrafı), bize şerbet içirir, et yedirirdi. Gi bu gerçekten üst düzeydeki ulusderken de kocaman bir bohça lararası katıhm arasında, son yılverirdi Münevver Hanım, içinde ların en büyuk gövde gösterisini bir yığın eski giysiler.Ama bu es bu sergiyle gerçekleştirmiş oldu. Serginin sunuş yazısını Türkiye'yi ki giysiler bize bir yıl yeterdi. çok iyi tanıyan bir kişi, ünlü Dışarı çıktıktan sonra babam Fransız bilim adamı Alain Gheyine Münevver Hanım'a kızar, erbrant yazdı. Bu son derecede bazen de küfrederdi: guzel, etkili, şiirsel yazının bir şe"Niye sanki aldın o parayı ha? virisini yapmaya çaüştım: "GösParayı geri verseydin, al bu pa teri" dergisinin haziran sayısınrayı sabilere bir şey al bununla da yayımlandı. Güler'in görsel deseydin olmaz mıydı?" yaratısına ilginç boyutlar, ilginç Muzaffer tzgü, 45'li yılların derinlikler getiriyordu bu yazı. Adana'sını anlatırken çocukluk yasarrundan ilginç kesintiler çiziyor. Münevver Hanım bir ya Şaşüası bütüntük na, onun için Seyhan Irmağı Buraya kadar söylediklerim vazgeçilmez bir tutku. Münevver Hamm'ın arsasın işin hep öykü yanı. Peki ya fodaki evi bir kez daha yeniden toğraflar? Ya serginin etkisi, tayapmak zorunda kalacaklardı. dı? Hiç düşünmeden olağanüstzgü, "Bir gece annemin çıglığıy tuydu diyebilirim. HazırLkları sıla uyandık" diyor. Annesi bağır rasında sergiyi Istanbul'da görmış, "Kalkın, boğulacağız" di me mutluluğuna eriştiğim için ye. Aile zaten huzursuz. Bir yı seviniyorum ve bu serginin bir ğın insan da Seyhan'ın setine gun Turkiye'de de açılacağını focıkmış, suya baktıktan sonra, toğraf dostlan adına umuyonım. "Vallaha ağam, bu ırmak ya bu Ustanın atölyesinde fotoğrafları gece seti yıkar, ya da sabahnan" yerlere, koltuklara serdiğimiz gun, unutulmaz bir gun oldu bebiçiminde bağınyorlar. Anlatmaya devam ediyor tz nim için. Elliye, altmışa yakın fotoğraf vardı önümüzde. Otuz beş gü: Biz sabah uyanıyor, setın yıllık bir çabanın, katıkısız bir yıkılmamış olduğunu görünce sevginin, heyecanın ürünleri. seviniyorduk. Ama buyuklerin Başka başka zamanlarda, başka geceden koymuş oldukları çöp başka yerlerde çekilmiş fotoğrafişaretlerini suyun yutmuş oldu lar ve bunlardan doğan şaşılası ğunu görüyoruk. O yıllar Sey bütünluk, şaşılası tutarlık. Ara han Barajı değil, Seyhan regüla Güler'in en ilginç yanlanndan biri de bu: Her zaman başka ama törü bile yoktu. Set çok dayanmadı. O gece hep kendine benziyor. Her kareyarısı bir yan yıkılmış, su tüm sinde kendini duyuruyor gücüyle sokağa, mahalleye yayılmıştı. Uyandığımda kapıdan Has sanatçı böyledir oluk gibi su giriyordu. Kısılmış Fotoğrafiarını ayırmasını izlegaz lambamızı açmıştı annem, dim o gun; fotoğraflar ustüne telaşla bir şeyler toplamak isti söylediklerini dinledim. "Bu görvordu. Bize, "Kapın, bir şeyler düklerin tükenen bir dünyanın kapın" diyordu. Neyi kapsak göruntüleri" diyordu; "Kısa süki? Tekerleklerini çamurdan, re sonra ne bu insanlar kalacak, gövdesini odundan yaptığım lo ne bu töreler, ne de bu gorüntükomotifimi kaptım, ama su te ler. Yitip gidecekler. Yakalamak kerleklerini eritmişti. Çiçekli bir gerek onları: belgelemek gerek." yastığımız vardı, lokomotifi bı "Nasıl'ı soylemiyor ama ipuçlaraktım, çiçekli yastığı kaptım. rı veriyor sık sık. Benim çok beBir elime de süt gibi ak, içinde ğendiğim, etkili bir kareyi kaldıçaylar pişirdiğimiz, benim de nyor diziden. "Düz roportaj bu" çok sevdiğim emaye çaydanhğı diyor," Aradığım bu d e p . İyi fomızı aldım. Babam bağınyordu: toğraf ınsanı alıp ba^ka yerlere, "Haydi canımızı kurtaralım, otelere gölünneli. Örnegin bu; belki şunlar..." su basıyor!" Bir anda su benim belimi geçUzun uzun fotoğraflarına bamişti. Babam kapıyı açtı, avlukıyorum. Söylediklerini duşünüya çıktık. Suyun gümburtusu yorum. Çok iyi anlıyor muyum kulaklarımızın dibinde, bir dönüyor ki su avlunun içinde. Bas onu, bilmiyorum. Ama has sanatçı böyledir işte. Çoğunlukla tığımız yeri iyi tanıyoruz, babam kolay anlaşılmaz; kolay ulaşılbağınyor: maz yanına. Buna karşılık kolayStRECEK ca duyulabılir. Duyuluyor da!