18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
17 TEMMUZ 1985 HABERLER CUMHURİYET/7 B. Aliîian HP Genel Başkanı Gürkan'ı ziyaret eden Cindoruk: KÖLN, (AP) Nobel Edebiyat ödülü sahibi ünlü Batı Almanyalı romancı ve Öykü yazarı Heinrich BöU (67) dün öldü. Bir süredir rahatsız olan Böll, ~ istanede yatmaktaydı. Heinrich Böll, Batı Almanyada 1950'lerde Narizmin ve iki Dünya savaşınm AJman toplumunda yaptığı etkileri ele alan roman ve kısa hikâyeleri ile adını duyurmaya başladı. Her zaman Batı Alman SosyaJ Demokrat Partisi'ni destekleyen BöU'ün 1983'te çevreci Yeşillere oy vermesi, siyasi çevrelerde yankılara yol açmıştı. Böll bu tercihinin nedenini açıklarken Yeşillerin "Ortodoks olmayan, değişik ynklaşımının" Alman parlamentosunda temsil edilmesi gerektiğini belirtmiş ve ülkenin bellibaşlı siyasi partilerinde gordüğü aydın düşmaniığının kendisini üzdilğunü kaydetmişti. Yazar 1977'de Batı Almanya1 da sol uçtaki şiddet hareketlerine karşı polisin aşın tepkisini eleştirmişti. Böll daha sonra bu tutumu yüzünden tehdit mektuplan aldığını ve "teröristleri desteklemekle" suçlandığını açıklamıştı. 21 Aralık 19P'de Almanya'nın Köln kentinde doğan ve II. Dünya Savaşı boyunca çeşitli cephelerde savaşan Heinrich Böll'ün ilk kısa öyküsü 1947'de, ilk ro^ manı "Trenin Tam Saatiydi" ise 1949'da yayımlandı. 1967'de Federal Almanya'nın önde gelen edebiyat ödüllerinden biri olan Büchner ödülü'nü alan Böll, 197071'de Federal Alman Pen Kulübü'nün, 197I74'teiseUluslararası Pen Kulübü'nün başkanlığını yaptı. 1969 yılında Alman yazarlarının sendikalaşmasına öncülük etti. Yazar, 1972*de Nobel Edebiyat ödülü'nü kazandı. "'einrich Böll'ün dilimize çevrin yapıtlan arasında "Palyaço" "Dokuzbuçukta Bilardo", "Trenin Tam Saatiydi", "İlk Yülann Ekmegi", "Ve O Hiçbir Şey Demedi", "Aderaoglu Neredeydin? ", "Babasız Evler", Katharina Blum'un Çiğnenen Onuru" yer alıyor. yazar Heînrich BöU öldü OzaPı Marco Polo saımuştım meğerse bir organizatörmtiş W W DliYDliK/GÖRDİK YALÇMJV PEKŞE YAIAIIN PEKSEN Paşabahçe'de yangın çıktı GEÇEN hafta sonunda saat 03.00 sıralannda Paşabahçe, Fenerlibahçe Sokakta yangın çıktı. Yanyana duran dört tane ahşap ve tarihi evden birincisi alev atev yanmaya başladı.. Ev sakinlerinin bağırış çağırışına tüm mahalle halkı ayaklandı. Evlerinde telefonu olanlar evlerinden, olmayanlar Paşabahçe'deki telefon kulübelerinden, Çubuklu İtfaiyesi'nin numarasını düşürmeye çabaladılar ve söylediklerine göre "en az yirmi dakika boyunca telefonun meşgul sesini dinleyip durdular". Sonunda, yörede oturan bir banka memurunun verdiği akılla, taksi tutup Çubuklu Itfaiyesi'ne bizzat gitmeye karar verdiler. İtfaiye binasına vanp, nefes nefese yangını duyurduktan sonra, telefonun neden sürekli meşgul olduğunu sordular. yeni çıkan börek ve poğaçalarla kahvaltılannı yaparak, günün (veya gecenin) yorgunluğunu çıkardılar. 7 aileyi evsiz ve eşyasız btrakan (çünkü itfaiyeciler ev halkını, eşyalarını kurtarmak için içeri sokmamakta direnmişlerdi) yangın tamamen "kontrol altına alındıkian" sonra, yani ortada yanacak bir şey kalmadıktan sonra, Kadıköy itfaiyesi'nin bir görevlisi olay yerine geldi ve ağlaşmakta olan ev sahiperine şu soruyu sordu: Evler sigortalı mıydı? Hayır, sigortalı değildi.. Görevli bu yanıta çok sinirlendi. "Bu milletin adam olmayacağını, ahşap ev sahibi olan birinin, evini sigortalaması gerektiğini" belirtti. Epey uzun süren bu zılgıttan sonra göreviinin sorduğu ikinci soru şu oldu: "Yangın neden çıktı?" Hiç kimse yangının nedenini bilmiyordu. Görevli aynı soruyu sokağa toplanmış, mahalle halkına da sordu. Yine olumlu yanıt alamayınca, daha beter sinirlendi: "Peki ben şimdi raporumu nasıl yazacağım" diye çıkıştı çevresindekilere. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Doğruyol Partisi Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dün Haikçı Parti Genel Başkanı Aydın Giiven Gürkan'ı ziyaret ederek bir saat kadar görüştü. Görüşmeden sonra gazetecilere bir açıklama yapan Cindoruk, hükümetin icraatını görüştüklerini belirterek, Başbakan Turgut Özal ve ailesini eleştirerek, "Millet, yoksulluk ve işsizlikle baş edemez durumdayken, Başbakan ve ailesi yurdun dort köşesinde binbir gece masalı hayatı yaşıyor" dedi. Cindoruk, Ozal'ın son Uzakdoğu gezisi hakkındaki iddialarla ilgili olarak da, "Ben, Özal'ı, Marco Polo sanmıştım. Meğerse organizatörmiiş" ifadesini kullandı. İki genel başkan, görüşmeleriyle ilgili olarak açıklamalarında, hükümetin "Yaz aylannda denetimsiz bırakılmaması gereğini" de vurguladılar. Gürkan. partinin yetkili organlannın toplanarak TBMM'nin toplantıya çağnlması sorununu "ciddiyetle ele alacagım" belirtirken, Cindoruk, "Ülkede fon adı altında kesilen paralann Meclis denetimi dışına çıkanldıgını", hükümet ve Başbakan hakkında Meclis araştırması yapılması gerektiğini öne sürdü ve "Türkiye'yi rencide eden ve küçük diışüren seks ve bavul turizminin hesabı Mecliste sorulmalı DYP GE>EL BAŞKAM CİNDORUKTAN Millet yoksulluk ve işsizlikle baş edemez dunımdayken, Başbakan ve ailesi yurdun dort köşesinde Binbir Gece Masalı hayatı yaşıyor. Türkiye'yi rencide eden ve küçük düşüren seks ve bavul turizminin hesabı Mecliste sorulmalıdır. Özal'tn gezilerine karşı çıkışımız haklılığımızı gösterdi. Özal meğerse organizatörmüş. HP GENEL BAŞKANI GURKAN'DAN Hükümetin yaz aylannda denetimsiz bırakılmaması gereği ortaya çıktı. Partimizin ilgili organlarım toplayarak sorunu ciddiyetle düşünüp gereğini yapacağız. Gazete kâğıtlarına yapılan dehşetli zammı ve kültür soykırımını mutlaka gündeme getireceğiz. TRT çadır tiyatrosu değildir. dır" dedi. Cindoruk, daha sonra şunları da ekledi: "Ben, Özal'ı, Marco Polo sanmışbm. Meğerse organizatörmüş. Bizira Ozal'ın gezilerine karşı çıkışımız haklıhgımızı göstermiştir." HP Genel Başkanı Gürkan'a, "gecikmiş tebrik ziyaretinde bulunduğunu" söyleyen DYP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk, toplantıdan sonra yaptığı açıklamada, ana muhalefet partisi genel başkanına, Karadeniz ve Marmara Bölgesi gezilerinderi edindiği izlenimlerini anlattığını, milletin yoksulluk ve işsizlikle başedemez dunımdayken Başbakan ve ailesinin yurdun dört köşesinde "Binbir gece masalı hayatı yaşadığını" söyledı. Başbakan Ozal'ın, son Çin gezi sini de eleştiren ve geziye katılan heyetin "gürarük suçu işiediğini" öne süren Cindoruk, şöyle konuştu: "Bir ihraç heyeti, ithal heyeti haline geliyor. Ulkede fon adı altında kesilen paralann Meclis denetimi dışına çıkanldıgı göriıliiyor ve vatandaş demokratik rejim konusunda endişe ve Uziintiiye düşuyor. Benim tabirimle, bu hükumet. Meclis tatiline layık değildir. Bu hükümet, Mecliste denetimsiz bırakılamaz. Ben, sayın ana muhalefet partisi liderinden, bu hükümetin ve bu Başbakan'in denetimi için TBMM'nin toplantıya çağnlması ricasında bulundu m. Anayasanın, bükümet denetimi ile ilgili 100. maddesinin işletilmesini temenni ettim. HP Genel Başkanı Aydın Güven Gürkan da, yaptığı açıklamada, muhalefetin temel görevlerinden birinin, iktidarı denetlemek olduğunu belirterek, bu denetim mekanizmasının da TBMM olduğunu vurguladı. HP Genel Başkanı, DYP Genel Başkanı ile görüşmelerinde, "Hükümetin yaz aylan içinde denetimsiz bırakılmaması gereginin kendiliğinden ortaya çıktığına" değinerek, "Partimizin ilgili organlarım toplayarak sorunu ciddiyetle düşünüp gereğini yapacağız" dedi. Türkiye'de, başında Başbakan Özaİ ve TRT Genel Müdürü'nün olduğu bir "enformasyon tekeii kurulmak istendigini" öne süren HP Genel Başkanı,"TRT, bir üçüncü sınıf sinema, ya da bir çadır tiyatrosu değildir. Vatandaşın sıkıntılarının tartışıldıgını, devletin, milletin sorunlan ile ilgilendigini göstermesi gereken bir kurumdur. TRT'yi bu yolda yönlendirecegiz "dedi. Gazetecilerin sorulannı da yamtlayan HP Genel Başkanı, TRT konusuna ilişkin bir soruya, "Sadece TRT olayı degil, onun dışında okuyan, yazan, bilgi alan. bilgi almak isteyen vatandaşa karşı yürütuien bir tür kültür ve bilgilenme soykırımını da mutlaka gundeme getireceğiz. Bununla, gazete kâğıtlanna yapılan dehşetli zammı kastediyorum" dedi. Cindoruk öğleden sonra MDP Genel Merkezini ziyaret ederek, Ülkü Söylemezoğlu ve yeni yönetimi kutladı. Söylemezoğlu, Cindoruk ile yöneticileri, Genel Merkezin kapısında karşıladı. İki genel başkan el sıkışıp öpüşerek gazetecilere poz verdiler. Yaklaşık 45 dakika süren görüşmeye, MDP'nin Başkanlık Divanı üyeleri de katıldılar. Görüşmeden sonra Cindoruk, Söylemezoğlu'nu kutladığını ve kendisine başanlar düediğini ifade ederek, "DYP, Ozal ailesi elindeki egemenliğin Millet Meclisine geri verilmesini istemektedir. MDP'nin bu yolda agıriıgını koyacağı görüşündeyim" dedi. Gazetecilerin, "Birieşme konusunda bir gönişme yapddı uıı?" sorularına Cindoruk, "Aynı mirası paylaşıyoruz" karşılığını \erirken, Söylemezoğlu, "Yalnız her evlat kendine düşeni artıcıp zenginliğini fazlalaştırmaya çalışıyor" diye ekledi. Kızlar manastırı için soruşturma açıldı Gazetemizin yayımını ihbar olarak değerlendiren Balıkesir Cumhuriyet Savcısı Teoman Meteoğlu, hazırlık soruşturmasınm TCK'nm 261. maddesi açısından yürütüldüğünü söyledi. Karaman köylerinden bazı yurttaşlar da ihbarda bulundu. HAKAN KARA BAL1KESİR Cumhuriyet Savcıüğı, iki gün süreyle gazetemizde yayımlanan "kızlar manastın" başlıklı röportajda adı geçen Karaman köyündeki "pansiyon"un sorumluları hakkında soruşturma açtı. Balıkesir Cumhuriyet Savcısı Teoman Meteoğlu, Karaman köyünde kurulu bir "pansiyon"da kalan 40 dolayındaki kız çocuğuna "dikiş kursu" adı altında yasalara aykın olarak Kur'an kursu verildiği savıyla bazı yurttaşların da savahğa başvuruda bulunduklarını belirtti. Savcılık olarak başvuru uzerine bir soruşturma başlattıklannı söyleyen Meteoğlu, Cumhuriyet Gazetesi'nde konu ile ilgili olarak "kızlar manastırı" üst başlığıyla yayımlanan iki gün süreli yazının da ihbar olarak değerlendirildiğini ve delil olarak kullanılacağmı açıkladı. Balıkesir'in Merkez Karaman köyünde 12 ile 17 yaşlarındaki kız çocuklarına dikiş kursu adı altında Kur'an kursu verümesiyle ilgili hazırlık soruşturmasında konunun özellikle TCK'nın 261. maddesine aykınlığımn incelendiği öğrenildi. TCK'nın "yasalara aykın olarak okul ve dersane açma, izinsiz öfiretmenlik yapma" başlığı altında yer alan 261. maddesi aynen şöyle: "Kanun ve nizamlara aykın olarak mektep veya dersane açanlar, açılan mektep veya dersane kapatılmakla beraber altı aydan iki seneye kadar hapis cezasıyla cezalandırılır. Ruhsatsız ogretmenlik edenlere bunları istihdam eyleyenlere de aynı ceza veriiir. Mükerrirler taakkında verilecek ceza bir yıl hapisten asagı olamaz." KÖYLÜLERİN BAŞVURUSU Karaman köyünden bazı yurttaşlann Savcılığa yaptığı başvuru dilekçesine, bir tanık listesiyle Balıkesir Müftülüğü'nden alınan bir yazı da eklendi. Köylülerin, Kur'an kursu ile ilgili şikâyetleri özetle şöyle: "Köyümüzde Kur'an kursu diye yaptırılan binayı pansiyon olarak kullanan ve bu yerde şoförliik de yapan Üzeyir Karaca adlı şahıs, bu pansiyonda nereli oldukları belirsiz (köyiimiizden olmayan ve yakın köylerden de olmavan) 40 genç yaştaki kız banndırılmaktadır. Bu kişi haftanın pazartesi ve salı günlerinde bu 40 kızı arabasıyla Balıkesir'e getirmekte ve bilahare geri getirmektedir. Ancak bu kızlan ne maksatla nereye götürdügü de büinmemektedir. L'zeyir Karaca isimli şahıs gerek ramazanda, gerekse cuma namazlarında halka camide vaaz etme yetkisi olmamasına rağmen kürsüye çıkıp vaaz etmektedir. Vaazlannda da devleti devamlı kötıilemekte ve devlet aleyhine konuşmaktadır. Devletin din egitimine karşı oldugunu, görevlendirilen din görevlileıinin de ehil olmadığını, ancak kendi görüşleri ile ilgili olan bu gibi pansiyonlarda din eğitiminin verilmesi gerektiğini vaaz etmektedir." TL'RİZM SL'VAR HER CL'MA K£SL\ HAREKET 10 Gün 9 Gece Ozel Otobüs Tam Pansivon rtu madılar. Onların da kendilerine göre gerekçeleri vardı; Örneğin "işletilmediklerini nereden bileceklerdi? En iyisi buydu... Evinde gerçekten yangın çıkan kişi, bir taksiye atlar gelirdi. Böylece ihbarın ciddi olduğu anlaşılırdı." Mahalle sakinleri bu gevezeliklerle daha fazla zaman yitirmemek için "peki, peki" dediler ve yangını "resmen" bildirdiler. Bu resmi bildiri üzerine, Çubuklu İtfaiyesi diğer itfaiyeleri de uyardı ve sonuçta bir saatlik gecikmeyle, Çubuklu, Beykoz, Üsküdar ve Kadıköy itfaiytleri olay yerine vardılar. Ve hemen yangını söndürmeye giriştiler. Bu arada da ufak tefek aksilikler oldu tabii: Önce birbirine bağlamaya çalıştıkları hortumlardan bazıları patlak çıktı. Bunlar yenileri ile değiştirildi. Borular tamamlandıktan sonra, su pompasının bozuk olduğu anlaşıldı. Allahtan pompa tamirinden anVe sonra soracaklarına piş layan biri vardı aralarında. Basit arıza 510 dakika içinde giman oldular. Çünkü gördüklerı manzaradan ve aldıklan yanıt derildi. tan dehşete düşmüşlerdi. Son aksilik yerdeki musluk Telefon açıktı ve ahizesi kapağını kaldırmakta çıktı. masanın üzerine bırakılmıştı. Uzun zamandan beri kullanılİtfaiye görevlileri bu manzara mayan kapak bir türfü açılmıyordu. Ellerinde kazmalar, küyı şöyle açıklıyoriardı: rekler olan itfaiyeciler de so"İtfaiye telefonlarıyla çok dalga geçıliyordu. Sık sık kak sakinlerince maliyeti "yangın var" diye işletiliyorlar 5001000 lira olarak tahmin dı. Telefonlan uzun süre işgal edilen kapağı kırmaya kıyamıeden bu şakacı insanlara en yoıiardı. Sonunda kapak da gel olmak için, şimdi bu yolu açıldı. Artık tüm aygıtlar evlebulmuşlardı. Telefonlan açık ri kurtarmaya hazırdı.. Hazırdı ama artık ortalıkta kurtarılabırakıyorlardı." Fenerlibahçe Sokağı sakin cak ev kafmamıştı.. Dördüncü leri kendilerine gelip, dilleri çö evin de yanması bitmek zülünce, "Yahu, dediler rtfai üzereydi... Saat 05.00'e doğru yanan yecilere, böyle şey olur mu? Yangın çıkıyor, haber veremi evlerin külleri kararmaya başyoruz. En azından, yarım sa larken, aynı sokakta bulunan at kaybettik. Oysa telefon açık bir pastane kapılarını hizmete olsaydı, yarım saat önce gele açtı. Bu sırada itfaiyeciler de görevlerini tamamlamış kişilebilirdiniz." Fakat itfaiyecileri inandıra rin huzuru içinde pastaneden "Lanet olsun" türünden söylenmelerle olay yerinden uzaklaşırken, mahalle halkı bu kişinin görevini merak etti. Bir soru da onlar sordular görevliye; "Sizin göreviniz nedir?" diye.. Göreviinin görevi "yangının nedenini" bulmaktı.. İçinde üç perde komedi olabilecek unsurlar taşıyan Fenerlibahçe Sokağı yangınının komikliklerini, ne yazık ki, gözü yaşlı Paşabahçeliler far ; kedemedi... "\ FETHİYE JJ SEKETUR *DATÇABODRUM AKTUR VİLLALARI Be^ıktaş 1611074Kadıköy :U6l660 1612281 i3 KÖYÜ ALANYA : J 1 ALAADDtN ANKARA'mn tasına bak ANAP milletvekili, il başkanına neden kızdı? ANAP Tekırdağ Milletvekili Ali Rrfkı Atasever Tekirdağ İl Başkanı Cengiz Bilge'den şikâyetçi. Kendisine, ilin ötekı ANAP milletvekili ve Devlet Bakam Ahmet Karaevli kadar "ilgi ve itibar" göstermiyor. Tekırdağ'da bir turistik tesisin sahibi olan Bilge. ünlü "san Mercedes"ini Bakan Karaevli'ye tahsis ediyor da,Atasever e pekcandandavranmıyor. Onu hiç aramıyor, ilin sorunlarını anlatmıyor. II Başkanı, milletvekiline sıradan bir partili gibi davranıyor. Nitekim Başbakan Ozal'ın son gezisinde Atasever adeta "üvey evlat" gibiydi. Onun adım birçok kez anons etme gereği bile duymadılar veya "unuttular." Ali Rıfkı Atasever, geziden sonra Tekirdağ'da gazetecilere İl Başkanı hakkında verdi veriştirdi. Bilge'nin istifasını istedi. "Bilge, Trakya gezisinde organizasyon hatası yapmıştır" dedi ve hıddetle şunları söyledi: "Cengiz Bilge, ANAP başkanfığından istifa etmeli ve partımizi yücettecek, parti içinde ayrım yapmayacak, bürokrasi ile lyı ılişkiler temin edecek bir başkana ihtiyaç bulunmaktadır. Bunun bariz örneğinı sayın Başbakanımızın ziyaretleri sırasında gördük. Artık bu ayrımcı ve tutarsız kişilerin ANAP'ta yerinin olmaması gerekir." Atasever, Ankara'ya gittiğınde Genel Sekreter Mustafa Taşar ve Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler'e ıl başkanını ziyaret edeceğini söylüyor. İl Başkanı Bilge ise "milletvekili Atasever'in ithamlarına bilahare yanıt vereceğim" diyor. Ama bilinen, Cengiz Bilge'nin Mustafa Taşar: ın "yakını" olduğu. Tekirdağ'da şimdi dillere destan olan "san Mercedes" olayı varken, Atasever'in sesine kim kulak verecek? H îsviçreli Savcı: 2 gun 2 ytltttzh kahvaltıdatıtt ^PARİS Oral Çelik FransaVla 198.000 BODRUM, MARMARİS ve RODOS'takı latil merkezlerıne haftalık rezervasyonlar an Paul'e düzenlenen suikast davasının kilit tanıklanndan olabilecek Oral Çelik'in Fransa'da MAVİ YOLCULUK gizlenmiş olabiieceği bildirildi. Antatya Bodrum tsviçreli Savcı Joerg Schild, Is4 ItEykJ 1985 22 MMre/* Sodrum GuM/yte viçre narkotik ajanlarının 1984 SKa aak 6MC yılında Oral Çelik'in, îsviçre'de bir uyuşturucu kaçakçıhğı olayı125.000 na karıştığını gösteren kanıtlara IKışs TamPanstyon sahip olduklannı söyledi. Schild, J*M UcaklaKKIBRISTC ^*^B 8 gun 7gece Yarım panst/on "Oral Çelik'in Fransa'da saklandığını sanıyoruz. Ancak İnACAPULCO OJ A A A giltere'de de olabilir"biçiminde konuştu. Schild, Çelik'in, Îsviçre'de BODRUMTÛUR MAR TELLt YEŞİLKÖ TDE Çelenk 'in ttalym avukatı MartelBozkurtlar örgütünü fınanse etli (sağda) Yeşilköy 'de Türkiye 'deki gelişmelere şaşırdığını söyledi. Cumhuriyel C.22 Elmadağ.İst. mek amacıyla üçlü bir uyuşturu14165181416519147368 cu kaçakçısı şebekenin önderli ÇELENKÎN~SORGÜLAMASI SÜRÜYOF" ğini yaptığını da sözlerine ekledi. Schild, şebekenin diğer üyelerinin de Mehmet Şener ve Abdullab Çatlı olduğunu bildirdi. Çatlı'nın geçen sonbaharda TURİZM SUNAR Fransa'da üzerinde eroinle yakaHER CUMA KEStN landığını söyleyen Schild, İsviçHAREKET re'nin Çatlı'yı Fransa'dan geri % Haber Merkezi Ankara Türkiye'ye bir daha gelip gel10 gün 9 gece Mamak Askeri Ceza ve Tutuke meyeceğinin belli olmadığını istediğini ifade ederek, "Oral özel Otobüs Tam Pansiyon Çelik'in, Çatta'yla Paris'te tanış vi'nde bulunan Bekir Çelenk'i, söyleyen Martelli, Türkiye'deki MARMARİS Türk ve İtalyan avukatı paylaşa gelişmelerin kendisini "çok tığından hiç kuşkumuz yok" demıyor. Çelenk'in Türkiye'deki şasırttığım" kaydetti. di. Şener ise, geçen mayısta, Is avukatı Hamit Tiirel, ttalyan MARTIH0TEL Roma'daki Papa suikastı daavukat Dominico Martelli'yi vasında Çelenk'in avukathğmı viçre'ye dört kilo eroin kaçırma"azledeceğini" büdirirken, Mar yapan Marini'den once aynı daya çahşmak suçundan Basel telli dun giderayak Türel'i yanıt vanın savcısı Antonio Marini de Mahkemesi tarafından beş yıl MARBAS ladı ve "avukat avukatı bir süre önce Türkiye'ye gelerek hapse mahkum olmuştu. azledemez" dedi. Çelenk için üç öneride bulunBu arada Mehmet Ali Ağca, OTEL İstanbul'da 24 saat kaldıktan muştu. Çelenk'in Türk avukatı Roma'da görülen davamn dün(Y.P.) sonra dun ülkesine dönen Mar Hamit Türel, önceki gün gelen kü oturumunda sorgulanmayı rNATLANTÎK reddetti. Ağca, önceki gün de, telli, Türkiye'de karşılaştığı du avukat Martelli'nin, Çelenk'in rumla ilgili olâTak Yeşilköy'de Italya'da savunulmasına gerek OTEL soyleyecek bir şeyi olmadığını Cumhuriyet muhabirine şunları görulmediğini belirterek, ttalyan belirtmiş ve öteki tanıklarla saavukatı azledebilecegini açıklasöyledi: nıklann dinlenmesini istemişti. ELIFOTEL Ağca'mn bugünkü duruşmaya "Ben İstanbul'a gezmeye gel mıştı. da katılmayacağı bildiriliyor. medim. Elimde Bekir Çelenk'in ÇELENK SORUŞTURMASI bana verdigi vekâletname var. Dünkü duruşmada sorgusu Ankara'da Mamak'taki AskeBeşikuış 1611074 1618226 Bana Bekir Çelenk'le gorüşebi ri Ceza ve Tutukevi'nde bulunan yapılan Musa Serdar Çelebi, 1612281 lecegim söylenmişti. Karşıma Çelenk hakkındaki soruşturma 1980'de Milano'da Ağca ile taKadiköy Tel: ,1361660 avukat Hamit Tiirel çıktı ve be Askeri Savcılıkça sürdürülüyor. nıştığı zaman kendisinin kimlini azledebilecegini söyledi. Söz Soruşturma, Ankara'da Sıkıyoğini bilmediğini söyledi. Çelebi, • 447532 nolu ehliyetimi kaybetleri için şu anda bir şey söyle netimin kalkacağı 19 temmuz Ağca'yla Türkiye'den kaçmaya tim. Hükümsüzdür. mem doğru olmaz. Ancak şunu akşamına kadar bitirilemezse, çahşan bir çocukluk arkadaşı veHASAN FEHMİ YILMAZ belirteyim ki, bir avukatın dige Çelenk hakkındaki dosya Istanya arkadaşından haber getiren • Kimliğimi kaybettim. Geçersiz biri olabiieceği düşüncesiyle tarini azletmeye yetkisi yoktur. bul Sıkıyönetim Askeri Savcıiıdir. KEMAL TANRIVERDİ ğına gönderilecek. Bunu Bekir Çelenk de bilir." nışmayı kabul ettiğini belirtti. olabilir Papa 2. JeBASEL, (AP) Sunalp. Söylemezoğlu'nu ziyaret etti 20 dakikahk göfüşmeye gazetecileri aldırmayan Sunalp, "Bana hizmet edenlere teşekkür ettim" dedi. ANKARA (ANKA) MDP eski Genel Başkanı tzmir milletvekili Turgut Sunalp dün saat 18.45'te yeni Genel Başkan Ülkü Söytemezoglu'nu ziyaret etti. Beraberınde Zoguldak milletvekili Fevzi Fırat'la parti merkezine gelen Sunalp, gazetecileri görünce şaşırdı ve "Siz nereden çıktınız, sizi çağırmanuşbk" diye konuşarak memnuniyetsizliğini belirtti. Sunalp, kendisini Başkaniık makamı önünde karşıiayan Söylemezoğlu ile alışılmışın dışında soğuk bir şekilde sadece el sıkışmakla yetindi. Daha sonra salona giren Sunalp, gazetecilerin de içeri girdiği görünce Söylemezoğlu'na dönerek "Ben gazetecifcri istemedim" dedi. Söylemezoğlu da "Otur efendim" diyerek kapıyı gazetecilerin yüzüne kapattı. Yaklaşık 20 dakika süren görüşmeden sonra gazetecilerin sorulannı yanıtlayan Sunalp, "Tebrik ve nezaket ziyaretinde bulundum. Bana hizmet edenlere teşekkür ettim" dedi. Istifa edeceği yolundaki söylentilerin asılsız olduğunu da ifade eden Sunalp, konuşmasmı şöyle tamamladı: "Ben partinin kurucusuyum. Kurucu Genel Baskamyım. Bir insan kurdugu partiden o parti kunıluş hüviyetini korudugu sürece istifa etroez." \Hrt Çelenk'i Türk ve İtalyan avukatlan paylaşamıyor Çorlulu Atasever unutuldu Tekirdağ Milletvekili Atasever (ortada), "Petek" otobüsünde anons sırasında sürekli unutulurken, kendısi Başbakan'ın yanından aynlmamaya özen gostenyordu Gezi sırasında en hareketli milletvekili ise Ahmet Karaevli'ydi Karaevli'nin Tekirdağlı ve bakan olması. Çorlulu Atasever'in adının anılrnasını bile unutturuyordu. Tekirdağ İl Baskam'nın "san Mercedes"i A \ A P Tekırdağ İl Başkanı Cengiz Bilge'nin altın sarısı rengindekı Mercedes'inı Tekirdağ'da hemen herkes tanır.. Bilge'nin "34 YZ 196" plakalı Mercedes'inin, bunca ünune karşı bir garip halleri vardır. Bir kere Cengiz Bilge, Mercedes'ini kendi kullanmaz. ANAP Genel Sekreteri Mustafa Taşar'ın uzun bir süre makam otomobili olarak kullandığı bu "garip" Mercedes, sonra ne olduysa aniden Tekirdağ'a geri gönderilmiştir. Bilge'nin otomobili bugunlerde de Tekirdağ'a gelen bakanlara makam otomobüi olarak hizmet sunmaktadır. Yukarıda görüldüğü gibi. Devlet Bakanı Ahmet Karaevti Tekirdağ'a geldığınde de plakası hemen "0011" olarak değiştırılip Karaevli'nın emrine verilmiştir. Bu Mercedes'ın kaderi bu. hükümet erkânına hizmetten başka trafiğe çıkamayacak anlaşılan. Çankayalılar yağmur duasında ÇANKAYA Belediyesi'nin son günlerdeki en ilginç "çevre düzenlemesi son günlerde Atatürk Bulvarı'ndaki elektrik direklerine çift sıra halinde çıçeklik astırması oldu. İlk önce garip bir kavuniçi renkte olan saksılar boştu. Çankayalılar bu saksılann ne olduğunu anlayamadılar. Çeşitli çeşitli yorumlar getiriliyordu: Herhalde çöp kutusu. Yok canım, çocuklar için mini basket potası. Hayır hayır, tükrük hokkası. Olmaz, yukarı tükürsen zevk ürünü" saksılara, çok yüksekte olduğu için kimselerin göremediği çiçekler dikildi. (Gökdelenin 10'uncu katından net olarak görülebiliyor). Şimdi de Çankayalılar bu çiçeklerin nasıl sulanacağı konusunu tartışıyorlar: Arazözle sulayacaklarmış. Olmaz, arazözü amuda kaldırmak gerek. Çankaya Beledıyesi fil alacakmış. Bu önerilerin hiçbiri tutmadı. Çankayalılar sonuçta, saksılardaki çiçekler için "yağmur duasına" çıkmayr kararlaştırdılar. BUTİĞE Caddebostan'da 5.000.000.'la ortak aranıyor. 357 35 31 bıyık, aşağı tükürsen sakal. Çok yüksekte. Olsa olsa ANAP'a şikâyet kutusu. Sonunda bu saksılann ne olduğu anlaşıldı. Bu "ince
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle