Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET/8 1. Sayfada) bir olasılıkla Hüsamettin Cindoruk'un listesinde yer alacak ve Genel Başkan Yardımcılığı görevini kabul edecek. Ancak bu durum kongre sabahı açıklığa kavuşacak. DYP genel merkezinden bir yönetici, Mehmet Yazar'a karşı Cindoruk'un tek aday olması ve Avcı'nın da Cindoruk'un listesinde yer alması konusunda, "görünen köy kılavuz istemez" dedi. Çalışmalannı özel bürosunda sürdüren ve henüz genel başkanhğa aday olduğunu açıklamayan Mehmet Yazar'ın ise bu konudaki açıklamayı yann Ankara'da basın mensuplarına vereceği akşam yemeğinde yapması bekleniyor. Cindoruk'un özel mesajını Yazar adına değerlendiren eski milletvekillerinden Şevket Doğan, Cindoruk'un adaylığının kesinleştiğini, ancak Avcı'nın henüz adaylıktan çekilmediğini bildirerek, "Bizim için bütün şartlar uygundur" dedi. Yazar'ın "siyasi danışman"lan arasında bulunan Şevket Doğan şöyle konuştu: "Vefa olayı önemli ise Sayın Avcı'nın aday olması gerekir gibi geliyor. Eğer Cindoruk çekilseydi, Avcı daha fazla oy alırdı. Biz, en düriist şartlar altında bir yanşa girdik. Delegasyonun aklıselimine ve vicdanına inanıyor ve güveniyoruz. Henüz altı gün daha var. Her şey netleşmiş değildir. Biz bütün adaylara saygılıyız, büyüklerimize de saygılıyız ve bağlılığımız vardır. Bu aldığımız siyasi terbiyenin gereğidir." Bu arada delegelerin büyük kongredeki tutumunu yönlendirecek nitelikteki "bir bilen'Mn delegeler ile tek tek görüşmeye başladığı belirlendi. "Bir bilen "in 14 mayısa dek tüm delegelerle konuşacağı öğrenildi. İl başkanlannın Ankara'da toplanmaya başlaması ile, büyük kongre öncesi kulis faaliyetleri de yoğunlaştı. İl başkanlannın bugün ya da yarın ortak bir toplantı yapması ve bu toplantıda Yazar'a karşı tek aday Cindoruk'un desteklenmesi konusunda görüş birliğine varılması bekleniyor. Cindoruk, dün yayımladığı özel mesajla adaylığını resmen açıklarken, bir "köprü görevi"ne talip olduğunu söyledi ve dünü yarına bağlamak istediğini bildirdi. özel mesajında yıllarca sevinçli ve kederli günleri birlikte yaşadıklarını bildiren Hüsamettin Cindoruk tüm bunları iman ve inançla, cesaretle paylaştıklannı anlattı ve "Şimdi de geride kalan yıllann bıraktığı izlerden giderek, önümüzde uzanan doğru yolun yoluna koyulduk" dedi.Bugünkü iktidann uygulamalannı eleştirerek, "Bizim iktidanmızda açlar doyacak, işsizler iş bulacak, evsizler yuvalarına kavuşacaklar, durdurulan yatırımlar ve üretim yeniden başlayacak, özetle Türkiye şahlanacaktır" diyen Cindoruk bunları nasıl yapacaklarını soranlara yanıtlarınm " d ü n nasıl yapü isek, öyle" olduğunu bildirdi. Hüsamettin Cindoruk, Türkiye'nin bir mucize beklemediğini ve Türkiye'nin sorununun, ülkeyi sistemin çıkardığı kadrolara teslim etmek olduğunu vurguladı ve 14 Mayıs 1950'de bunun olduğunu anlattı. "14 ma, yıs bir bayram değil, bir büyük anlamdır" diyen Cindoruk, 14 mayısın, 23 nisanın devamı ve Atatürk'ün demokrasi devriminin mutlu bir sonucu olduğunu söyledi. Cindoruk şöyle dedi: "23 Nisan'larla başlamış, 14 mayıslarla sürdüriilmüş sisteme itibar ederek, Türkiye kendisini idare edecektir. Doğru Yol Partisi'nin büyük kongresini bu tarihte yapmanın manası da buradan gelmektedir." Milli Eğitim Gençlik ve Spor Bakanhğı, DYP'nin büyük kongresinin Ankara 19 Mayıs Stadyumu'nda yapılması için başvuruda bulunulmadığını bildirdi. Bakanlık tarafmdan yapılan açıklamada, DYP'nin kongre için Ankara Atatürk Spor Salonu'nun tahsisi ile ilgili başvurusu olduğu ve 1415 mayıs için izin verildiği belirtildi. HABERLER 9 MA YIS 1985 Aüe (Baştarafı PKK'nın eğitim kaıııpl an DİYARBAKIR, (THA) Kamuoyunda "güneydoğu olaylan" olarak bilinen 19 sanıklı davaya, 7. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde başlandı. Askeri savcılıkça 19 sanık hakkında açılan kamu davası, mahkeme heyetinin ara kararıyla 25 Aralık 1984 tarihinde açılan 84 sanıklı ana dava ile birleştirildi. Sanıklar, Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde yapılan silahlı baskının faili olarak yargılamyorlar. 7. Kolordu ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Mahkemesi'nde önceki gün başlayan duruşmada, davanın tutuklu 19 sanığı da hazjr bulundu. Askeri Savcı iddianamesinde. sanıklan TCK'run 125'inci maddesini ihlal kastıyla köylere baskın düzenleyip taammüden birden fazla adam öldurmek, adam öldurmeye tam teşebbüs, bu suçlara iştirak, yasadışı PKK örgütü üyesi olmak, yasadışı örgüt üyelerine yardım ve yataklık etmekle suçladı. Sanıklann eylemleri arasında 15 Ağustos 1984 tarihinde Siirt'in Eruh ilçesinin basılması ve jandarma eri Süleyman Aydın'ın şehit edilmesi olayı da bulunuyor. Savcı sanıklardan Mustafa Çimen'in 6 kez, Enver Özer, Hasan Turhan, Derviş Öğer, İsmail Orhan, Emin Toprak, Bedrettin Çaylak ve Halil Becet'in TCK'nm 125. maddesi uyannca ölüm cezası ile cezalandırılmalannı istedi. Diğer 11 sanığın da 1015 yıl arasında değişen hapis cezalan ile cezalandırılmalarını talep etti. Daha sonra sanıklann sorgusuna geçildi, 103 sanıklı "Güneydoğu olaylan" davasının bir numarah sanığı Mustafa Çimen sorgusunda itiraflarda bulundu. Çimen, 12 Eylül'den sonra SuriyVye geçtiğini, bir köyde Pınk lakabıyla tanınan Mehmet Millinin yanlarına geldiğini, birlikte bir araçla Resulayn'e gittiklerini söyledi. Burada kaldıkları evin sahibinin bomba işleriyle uğraş Güneydoğu olaylan davasında bir sanığın itirafları: kiye üzerinden Iran veya Irak'a geçiyoriar" şeklindeki sorusunu sanık, "Suriyelrak sınırında Saddam gerekli önlemi almıştır" şeklinde yanıtladı. Bunun üzerine duruşma hâkimi sanığa, "Türkiye de tüm güvenlik önlemleri almıştır" dedi. Sanık sözlerini şöyle sürdürdü: "Suriyelrak sınırında güçlü aşiretler var. Bu aşiretler, Saddam yönetimine son derece bağlıdır. Oradan geçenleri yakalayıp öldürüyorlar. Bu nedenle Saddam yönetimi, sınırdaki aşiretlerle bütünleşmiştir. Kimse Suriyelrak sınırından geçmiyor." EMtN ÖZCAN'I TEHDİT OLAYI Sanık sorgusuna devamla, 1984 yılının nisan ayında Irak'tan tekrar Türkiye'ye girdiğini, çalışmalarına devam ettiğini belirterek şöyle konuştu: "Pervari Belediye Başkanı Emin Özcan, 'Pervari' aşiretinin reisi ve önemli bir kişidir. Bu şahsın muhbir olduğu istihbaratını aldık. Kendisine bir gözdağı vermemiz gerektiğini düşündük. Biraz tehdit, biraz da yumuşak uslupta iki sa\falık kendi elyazımla bir mektup yazdım ve Niyazi L'ruç vasıtasıyla kendisine gönderdim. Amacım, onu kazanmak veya en azından etkisiz hale getirmekti. Ancak kendisi bana vazılı değil, ama sözlü mesaj gönderdi. Sözlü yanıtında, Pervari Belediye Başkanı Emin Özcan şöyle diyordu. Y'ani, haberi getiren kuryenin anlatımıyla: 'Ben sizin zannettiğiniz gibi muhbir falan değilim. Ayrıca size karşı da değilim. Şu anda işim olduğu için yazılı mektup gönderemedim. Siz isterseniz, sizinle görüşürüm. Ben de Kürdüm.' Ancak daha sonra kendisiyle göriişemedik. Böyle deyip demediğini bilmiyorum. Ancak haberci, böyle konuştuğunu söyledi." Sanık, bugünkü duruşmada Eruh baskını planlaması ve Eruh baskınını anlatacak. MEHMED KEMAL POLTIİKA VE ÖTESt Bunu Yazar mısınız? İstanbul, Şişliden yazılan şu mektubu birlikte okuyalım: "... yazınız bana çok mutlu bir olayı anımsattı. Lütfen sıkılmazsanız birkaç dakikanızı alabilir miyim? 1978 yılında doktor olmayı aklına koyan kızım üniversite giriş sınavlannda belli başlı tıp fakülteleri için müracaatını yapmıştı. Sınav sonucu 520 puanla hiçbirlni kazanamamıştı. Ailece çok üzüntülü ve düşünceliydik. Ozellikle kızımın tüm hayal ve umutları gerçekleşmediği için büyük bir manevi yıkıntı içindeydik. 12 yaşımdan beri Cumhuriyet okurum, o günlerde gazeteme göz gezdirirken arka sayfalarda 56 satırlık bir haberle birden heyecana kapılmıştım: 'Izmir'de yeni açılan 9 Eylül Tıp Fakültesi 510 ve daha yukarı puan tutturan 100 öğrenci alacak.' Haberi hemen eşime ve kıztma ulaştırdım. Bu durumda kızım bu fakülteye gidebilirdi. Ancak haber doğru muydu? Benim Cumhuriyet'in yanlış haber yazmayacağına inancım tamdı. Ancak maaiesef eşim benim gibi düşünmüyordu. O gün çıkan ne kadar gazete varsa hepsini aldık. Gördük ki hiçbirinde böyle bir haber yoktu. Eşim, 'Gördün mü öteki gazetelerde en küçük bir haber yok, doğru olsaydı okurduk' diye kuşkusunu belirtti. O gece radyo ve TV haberlerinde de böyle bir bilgi verilmedi. Ertesi gün bu işle ilgili resmi yerlere başvurumda hiç bilen çıkmadı. Sonunda Cumhuriyet'in haber müdürünü telefonla aradım. 'Evet efendim haberimiz gerçektir. Hemen kızınızı İzmir'e yollayın, kaydını yaptırsın. Zira ancak bir gününüz kaldı. Geç kalmış olmayasınız" diye kesin konuştu. O gece son uçakla izmir'e uçtuk. 98'inci sırada kızımın kaydını yetiştirebildim. Şimdi kızım geçen yıl doktor oldu. Zorunlu hizmetini benim gibi bir Cumhuriyet okuru olarak Anadolu'da sürdürüyor. Ben ciddi, ağırbaşlı, gerçekçi Cumhuriyet okuru olmasaydım, şu anda böyle bir olay söz konusu olamazdı. O dönemde istanbul'dan kayıt yaptıran 15 öğrenci de Cumhuriyet okuru olduklan için bu imkâna kavuştular. Bazen iki satırlık bir gazete haberi insanın yaşamını ve geleceğini tamamen değiştiriyor. Ailemızin gazeteye olan sevgisini katmerleştiren bu olayı unutamıyoruz. Bu haber bizce kuponlardan, çekilişlerden, araba, video, bingodan bin kez daha yararlı ve mutludur. Bir yazınızda bu olaydan söz ederseniz sevinirim." Her yazara okurlarından bir çok mektuplar gelir, türlü konular içerir, sorarlar, yanıt bekler. kızarlar, darılırlar, sevindirirler, gönendirirler. Ancak bunca yıl yazarım, Cumhuriyet okuru başkadır. Başka gazetelerde de yazdım, mektuplar aldım, okurla yazarının kaynaştığı, bütünleştiğı olgusu burada daha belirgin. Elbette mektuplarla bu sütunu dolduracak değilim. Mektup gönderen öteki okurların hakkını yemek istemem. Yalnız bu mektubun bır özelliği var. Hele gazetemizin 61 'inci yılını doldurup 62'sine bastığı sırada böyle bir mektubun gelmesi kıvanç ve öğünç vericidir. Demokrasi, insan hakları, insan özgürlüğü savaşımı verilrnektedir. Bu savaşım bugün değil her kısıtlamada verilmiştir. İnsanlığın bu savaşımı verdiği yüzyıllar içinde 62 yıl delikanlılık sayılabilir. Ama ülkemizın koşullarını dikkate alacak olursak epeyce zor, dayanılır gibi değildir. Her on yılda bir zedelenen demokrasiyi, girdiği bataktan kurtarmak için savaşılmaktadır. Geçende ustamız Nadir Nadi'nin belirttiği gibi bu savaşımda yılmadan, usanmadan yolculuğumuz sürecektir. Bizden öncekiler sürdürdüğü gibi, biz de sürdüreceğiz. Bu yolculukta yalnız değiliz, bizi her zaman destekieyen bir okur kitlesiyle birlikte bu yolculuğa çıktığımızı biliyoruz. En büyük destek ve gücümüz de budur sanıyorum... Bir gazete için az mı? HAKKINDA 6 KEZ İDAM İSTENEN MUSTAFA ÇİMEN'DEN İTİRAFLAR: Snrîye'ye geçiş: 12 Eylül'den sonra Suriye'ye geçtim. Pınk lakabıyla tanınan Mehmet Milli, bir minibüsie yanımızff geldi. Mehmet Milli, PKK'dan ayrtldığını, bir insanlık borcu olarak bizlere yardım ettiğini söyledi. Resulayn'a gittik. Kimsem yok: Bir evin sahibi, Felemez'e bomba gösterirken, bomba Felemez 'in elinde patladı. Bundan sonra Felemez, arrık bizimle olamayacağmı söyledi, Suriye'deki akrabalarının yanında kalacağım belirtti. Benim Suriye'de hiçbir akrabam yok. Onun için örgüte sığındım. PKK'miH evl: Yalnız kalmamak için örgüte sığınınca Duran Kalkan bizi Resulayn'dan alarak Suriye'nin Kamışlı kentine getirdi. Kamışlı'da PKK'nın bir örgüt evi vardı. Bu evde örgüte ait bütün bilgiler bulunuyordu. Apo: Kamışlı'da birkaç gün kaldıktan sonra bizi uçağa bindirip Şam'a götürdüler. Şam 'da bir gün örgüt evinde kaldık. Abdullah Öcalan, örgüt evine gelerek bizimle sohbet etti, durum değerlendirmesi yaptı. tığını söyleyen Çimen, bir gün ev sahibinin Felemez'e bomba gösterirken, bombanın Felemez'in elinde patladığını ve elinden yaralandığını anlattı. Çimen daha sonra Suriye'de hiç akrabası olmadığını, yalnız başına kalmamak için zorunlu olarak örgüte sığınmayı tercih ettiğini belirtti. Abbas kod adlı Duran Kalkan'ın kendisini Suriye'nin Kamışlı kentine getirdiğini, burada PKK'nın bir evinin bulunduğunu kaydederek, "Bu evde örgüte ait bütün bilgiler bulunuyordu. Örgüt beni sorguya aldı. Ben kendilerine uygun cevaplar verdiğimden, benim için orada kalabileceğimi söylediler" dedi. Kamışlı'da bir kaç gün kaldıktan sonra uçakla Şam'a götürüldüklerini beiirten sanık Çimen, Şam'daki örgüt evine Abdullah Kamp: Şam 'dan minibüse binerek Beyrut'a gittik. Demokratik Cephe Bürosu 'nda işlemlerimizi yaptırdık. Buradan bizi alıp Alevi askerlerin eğitildiği 'Maasker' kampına götürdüler. Kampta pratik eğitim yaptınlıyordu. Burada birkaç gün kaldıktan sonra Beyrut 'ta şehir içindeki bir başka kampa gittik. Bu kampta bize el bombası ve uçaklara karşı kullanüan silah hakkında bilgi verildi. Tatbikat: Eğitim tamamlandıktan sonra bir tatbikat düzenlendi. Abdullah öcalan dahıl PKK yöneticileh, Libya'mn Lübnan tenisilcisi ve Demokratik Cephe'den üst düzey yöneticileri tatbikatı izledi. Tatbikatta 67 düşman hedefı kuşatılarak yok edildi. Bütün silahlar, toptan uçaksavara kadar bütün silahlar kullamldı. Türkiye'ye geeiş: Suriye'den Türkiye'ye geçtim. Pervari'nin köylerinde taban oluşturmakla görevlendirildim. • Gerçeği söyleyeyim, taban edinemedik. adlı sahıs kurs veriyordu. Eğitim tamamlandıktan sonra bir tatbikat düzenlendi. Bu tatbikata Abdullah Öcalan da dahil PKK yöneticileri katıldı. Tatbikatta düşman hedefı kuşatılarak imha edildi. Bu tatbikatta öğrendiğimiz bütün silahlar kullamldı" dedi. "Güneydoğu olaylan" davasının bir numarah sanığı Mustafa Çimen, duruşmanın ikinci gününde de itiraflarına devam ederek, daha sonra Türkiye'ye geçtiğini, Pervari'nin köylerinde taban oluşturmakla görevlendirildiğini anlattı ve "Gerçeği söyleyeyim taban edinemedik. Bundan sonra da taban edineceklerini zannetmiyorum. Köylü bize yüz vermiyordu" dedi. Bu arada duruşma hâkiminin "PKK'lılar neden Suriye'den direk Irak'a gecmiyorlar da Tür Öcalan'ın gelerek kendileriyle sohbet ettiğini ve bir durum değerlendirmesi yaptığını söyledi. Çimen şöyle deyam etti: "Mehmet Selim isimli bir kılavuzun nezaretinde bir minibüse binerek Beyrut'a gittik. Buradan bizi alıp Alevi askerlerin eğitildiği Maasker kampına götürdüler.. Kampta pratik eğitim yaptırılıyordu. Bir kaç gün kaldıktan sonra Beynıt'ta şehir içinde bir kampa gittik. Bu kampta el bombası ile uçaklara karşı kullanılan Grinof silahı üzerinde bize bilgi verildi." Çimen daha sonra Sayda, Nebatiye Sur şehrine, ardından Reşadiye'ye gönderildiğini bildirdi. Buradan Duran Kalkan'ın yönettiği "Helvi" kampına götürüldüğünü kaydeden sanık Çimen, "Özel programlar doğnıltusunda kurs gorecektik, Fırad kod Bulgar baskısım anlatan gtireşçiden haber yok Adı zorla Bunim Macef olarak değiştirilen Bünyamin, TRT'nin kendisiyle Macaristan 'da röportaj yapmasından sonra ortadan kayboldu. ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) TRT, Macaristan'ın başkenti Budapeşte'de 89 mart tarihlerinde düzenlenen Uluslararası Gureş Turnuvası sırasında Bulgar Milli Takımı'nda yer alan va adı zorla değiştirilen bir Turkle yapılan röportajın fılmini televizyonda yayımladı. Röportajın filminin güvenlik nedenleriyle Budapeşte'deki Tiırk Büyükelçiliği'ne teslim edildiği ve kuryeyle Türkiye'ye gönderildiği öğrenildi. Adı zorla değiştirilen ve 48 kiloda güreştiği belirtilen güreşçi Bünyamin'in, röportajın ardından durumdan kuşkulanan Bulgar Gizli Servisi ajanlannın devTeye girmesiyje ortadan kaybolduğu ve kendisinden şimdiye kadar haber alınamadığı belirtiliyor. Ankara'da yetkililer tarafından seyredilip, yayımlanabilir kararı alındıktan sonra, dün geceki programda yer alan filmde, adı zorla Bunim Macef olarak değiştirilen güreşçi Bünyamin, zorla Bulgarlaştırma operasyonu sırasında Bulgar tanklarının Türk köylerine girdiklerini, çocukların tankların önüne atılarak öldürüldüğünü, en çok öldürme olayının Kırcali ve Hasköy çevresinde meydana geldiğini söyledi. Bulgaristan'da yaşayan 1.5 milyon Türkün hepsinin adlarının Bulgarlaştırıldığmı anlatan Bünyamin, "Babamın adı Ni>azi iken Varadin, anneminki de Zülfükâr iken Yuluya oldu," dedi. Güreşçi Bünyamin, Bulgaristan'daki Türklere mektup yazma izni verilmediği gibi hiçbir yerden mektup alamadıklannı da söyledi. Bünyamin, Türkelerin yaşadığı bütün köylerde askerler bulunduğunu ve Türklerin çok sıkı denetim altında tutulduklannı sözlerine ekledi. Röportaj ı yapan TRT muhabiri Ender Asman'ın aslen nereli olduğu sorusuna 48 kilo güreşçisi Bünyamin, "Doğduktan beri Bulgaristanlıyım. Dedem Bulgaristan'a Kestel'den gelme. Kestel'de, Türkiye'de evimiz var," yanıtını verdi. Kendisinin, 20 bin Türk nüfusu olan Bulgaristan'ın Selciftin kentinde yaşadığını belirten Bünyamin, daha sonra Ender Asman'ın, "Kırk bin kişi öldüriildü, diyorlar. Bu doğru m u ? " sorusunu, "Doğru, doğru," diye yanıtladı. Ardında da kuşkuyla ekledi: "Laf çıkmasın, tamam m ı ? " . Yalçın Küçük'ün kitabı için bilirkişi raporu istendi Haber Merkezi Doç. Dr. Yalçın Küçük'ün "Bir Yeni CumJıuriyet İçin" adlı kitabı nedeniyle yargılanmasına İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numarah Askeri Mahkemesi'nde devam edildi. Dünkü oturumda mahkeme, kitabın incelenerek bilirkişi raporunun hazırlanabilmesi için duruşmayı 5 haziran tarihine erteledi. EK SINAV • Ek sınav hakkı için Hukuk Fakültesi Dekanlığı'na dilekçe veren 14 öğrencinin yargılandığı 1 Numarah Mahkemede bu öğrenciler hakkında fakültede başlatılan disiplin soruşturmasının henüz sonuçlanmadığı bildirildi. 14 öğrenci hakkında, " t G D yi yeniden canlandırmak için İleri başlıklı TKP yayını etrafında grup oluşturduklan" gerekçesiyle dava açılmıştı. Duruşma fakülteden soruşturma yazısının beklenmesi için 12 hazirana ertelendi. • 1 Numarah Askeri Mahkemede görülen 48 sanıklı Bağımsız İplikİş Sendikası davasında 5 haziran tarihinde Askeri Savcı esas hakkında görüşünü bildirecek. İplikİş yöneticileri hakkında iddianamede TCY'nin 141. maddesi uyannca 15 yıla kadar ağır hapis cezası isteniyordu. ANKARA Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı 1 Numarah Askeri Mahkemesi'nde görülen Kapıkule gümrük yolsuzluğu davasında sanıklardan Safiye A>baş'ın tahliyesine karar verildi. Duruşma Askeri Savcının esas hakkındaki görüşünü bildirmesi için 29 mayıs gününe ertelendi. ÇAUŞANLARIN SORULARI/SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL "85 yaşında bir kadına" BağKur emeklilerine bağlanan yaşhlık aylığının azlığı konusunda söyleyecek söz bulamıyorum. Ve soruma geçiyorum. İstege bağlı BağKur sigortalısı olarak on yıllık borçlanmanın ve beş yılın da primini ödeyen 85 >aşında bir kadına yüzde 75 üzerinden yaşlüık maaşı bağlanmıştır. Yasa her fazla yaşa yüzde 1 fazla prim verdiğine göre bu oranın yüzde 90 olması gerekmez mi? H.U^StNOP YANTT: BağKur Yasası'nın "Vaşlılık Aylığının Hesaplanması"na ilişkin 36. maddesine göre: Yaşhlık aylığı bağlanmasına hak kazanan sigortalılara en son prim ödediği gelir basamağında en az bir tam yıl prim ödemesi koşuluyla bulunduğu basamağın yüzde 70'i oranında ayhk gelir hesaplanır. Bulunduğu gelir basamak primi bir yıl ödenmemişse, bir önceki basamak üzerinden aylık gelir hesaplanır. Bu oran 25 yıldan fazla prim ödemiş olması halinde fazla olan her tam yıl için yüzde 1, kadın ise 50, erkek ise 55 yaşlarından sonra sigortalılığa devamda, fazla olan her tam yıl için de ayrıca yüzde I arttırılır. Ancak "primi ödenmemiş 25 yıldan az her tam yıl için yüzde 1 indirim yapılır. Yaşhlık aylığı herhalde yüzde 90 oranını geçemez. Yasa, sigortalılann "kadın ise 50, erkek ise 55 yaşlanndan sonra sigortalılığa" devam etmek koşulu ile her yaş için yüzde 1 arttınmını öngörmüştür. Örneğini verdiğiniz kadın sigortalı 50 yaşından sonra 15 yıl daha sigortalılığını sürdürmüştür. Bu nedenle de fazla yaş için yüzde 15 arttırım uygulanması ve 25 yıldan eksik prim ödediği 10 yıl için de yüzde 10 oranında da indirim yapılması gerektiği ve kendisine yüzde 75 oran üzerinden bağlanan aylığın doğru olduğu görüşündeyiz. Fırat'ın erkek kardeşi Soru: Pinntnm 1 vı/ı kııtlnnclı tstanbulBü >ükSehirRele Haliç Planınm kabulünün birinciyılı nedeniyle dün akşam Karaköy Liman Lokantası'nda bir kokteyl verildi. İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, Vali Nevzat Ayaz, Bakırköy Belediye Başkanı Dr. Naci Ekşi, Harp Akademileri Komutan Yardımcısı Hikmet Kesim ve diğer davetlilerin de katıldığı kokteylde Haliç'ten fotoğrafların bulunduğu birpano da ilgiçekti. Dalan, davetlilere Haliç'te 1984 yılında yapılan çalışmalardan oluşan yeni görüntülerin bulunduğu panolan göstererek bilgi verdi. (Fotorğraf: YALÇIN ÇAKIR) ANAKENT BELEUİYE BAŞKAM DALAN, BOĞAZİÇİ YASASrM SAVUNDl 'Boğaz'daki boş alanları sahipli hale getiriyoruz' BOĞAZtÇt PANELİ^NDEN DALAN'A ELEŞTTRİLER Dışişleri (Baştarafı 1. Sayfada) üzüntü ile izledik. Temel hak ve hiirriyetlerinden vazgeçmek istemeyen, Türk azınlığının maruz kaldığı muamele esef vericidir. Yttksek düzeyde Bulgar yetkilileri uzun süre Türklerin adlarının zorla değiştirildiğini saklamaya çalışmışlar, vuku bulan kanlı olaylan yalanlamava ga>Tet etmişlerdir. Ancak gerçekler her geçen gün daha sarih şekilde ortaya çıkmaktadır. Güreşçi Bünyamin örneklerden sadece bir tanesidir. Bütün Türkiye üzüntüsünü paylaştığı Bünyamin ve ailesinin kaderiyle bundan sonra ilgilenmeye devam edecektir. tnsan haklanna saygı gösteren, temel hak ve hürriyetlerin ihlali ile yakından ilgilenen tüm uluslann güreşçi Bünyamin ve ailesinin ve aynı zamanda Bulgaristan'daki bir milyonu aşkın Türk azınlığının kaderiyle yakından ilgileneceklerine, tüm insanların Bulgaristan'daki Türk azınlıgına yapılan muamelelere bep birlikte karşı çıkacaklanna inanıyoruz." Prof. Knban • Dalan Boğaziçi için bir damşma heyetinden bahsediyor. Acaba bu kişiler Boğaziçi'nin gerçek eksperleri mi? Doç. Kaptan • Yasa değişikliğiyle muazzam bir yapılaşma potansiyeli gizli şekilde Boğaz'da bekleniyor. Mimar B o y s a n • Tüm dünya bize ne kadar dosl ise Arap dostlarımız da o kadar dosttur. Boğaz'ı biz de güzelleştirebiliriz. tstanbul Haber Servisi Mimarlar Odası İstanbul Şubesi'nce hazırlanan "Boğaziçi Paneli"nde konuşan İstanbul Anakent Belediye Başkanı Bedrettin Dalan, 2960 sayılı Boğaziçi Yasası'nda değişiklik yapılmasını 2960 sayılı yasanın ortadan kaldırılması anlamına gelmediğini, bu düzenlemenin yasanın bir devamı olduğunu belirterek, "Biz kanuna yeni ilaveler yaptık. Boğaz'daki boş arsalar eğer biraz daha boş bırakılsa kendi halinde kalır ve bu arada başkaları gelir bu boşluğu kendiliğinden doldurur. Biz bu mantıkla boş yerleri sahipli hale getirmeyi amaçladık " dedi. Dalan'ın otel yapılmasını desteklediği İTÜ'nün Taşkışla binasında yapılan panelde, Dalan daha sonra şunları söyledi: "Boğaziçi Dalan'a teslim edildi diye yazıyorlar. Aslında bu doğru değil. Kaldı ki, 6 milyon seçmenin oyu ile seçilen bir başkana teslim edilmesine karşı çıkan yaklaşımlardaki ve bunu yazanların demokrasiye olan inançlarındaki zafiyeti görüyonız." Panelin açış konuşmasını yaptıktan sonra salondan ayrılan Bedrettin Dalan'ın bu tutumu, panelin konuşmacıları tarafından eleştirildi. İlk konuşmayı yapan Prof. Doğan Kuban. belediyelere plan yetkisinin verilmesinin aslında doğru bir yaklaşım olduğunu, ancak şu anda belediyenin elinde bu işi yapacak yetirili uzman bulunmadığını belirterek, "Sayın Dalan Boğaziçi için bir danışma heyetinden bahsetti. Acaba bu kişiler Boğaziçi'nin gerçek eksperleri mi?" dedi. Kuban, Boğaz'da bugüne kadar iyi ve küçük olçekli planlar yapılmadığını ve bu planları yapacak uzmanların zaten çok az olduğunu belirtti. Doç. Hüseyin Kaptan, Boğaziçi 'ndeki çirkin yapı yığınlarının hepsinin mevzii planlar sonucunda, planlı olarak yapıldığını belirterek, "Asıl çirkin yerler na sıl yapıldığı belli olmayan bu planlı yapılardır" dedi. Kaptan, Boğaz'daki gecekondulaşmanın daha sonra Boğaz'da kurulan fabrikaların yakınında, son derece fonksiyonel olarak ve masum sayılabilecek şekilde yapıldığını, ancak asıl tehlikenin buyük arsa spekülasyonlan sonucunda pahalı büyük kaçak yapılardan doğduğunu söyledi. Gecekondulann otorite boşluğunda doğal bir şekilde oluştuğunu söyleyen Kaptan, yasayı değiştiren yeni yasa sonucunda muazzam bir yapılaşma potansiyelinin gizii şekilde Boğaz'da beklendiğini sözlerine ekledi. Kaptan önemli olan Boğaz'da kamu ve özel kullanımın en uç çizgileriyle bdirlenmiş olduğunu söyleyerek, "Haliç'teki kararlı çalışmalar gibi Boğaz'da da kararlı çalışmalar yapılabilecek bir babayiğit belediye başkanı bir gün gelir ve Boğaz'ın büyük koruluk ve yeşil alanlarını kamunun hizmetine sokar" dedi. Panele katılan mimar Aydın Boysan ise, "Tüm dünya bize ne kadar dosf ise Arap dostlarımız da o kadar dosttur" diyerek şunları söyledi: "Bir belediye başkanı aldığı oylaria gururlanabilir. Ama, Boğaziçi 'nde yabancılara özel muamele yapma hakkını herhalde millet kendine vermemiştir. Boğaziçi'nde Arapların cicili bicili evler yapacağı şeklindeki sözlerle ancak çocuklar kandınlır. Boğaz'ı Türkler de güzelleşti FERHAT tüm dünyaya "MERHABA" diyor. 1.5.1985 Çarşamba, Saat: 11.30, Zeynep Kâmil AYDAN REHA ÖZ Tantan için 1977 yihndan yvni bir dava « / TEKEL İŞLETMELERİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜNDEN TEKEL MÜFETTİŞ YARÜIMCILIĞI GİRİŞ SINAVI 1. Teftiş Kurulu'nda açık bulunan müfettiş yardımcılıkları için 14 Eylül 1985 günü başlamak üzere İstanbul, Ankara ve Izmir'de yarışma sınavı yapılacaktır. 2. İktisat, işletme, hukuk, idari bilimler, siyasal bilgiler konularında lisans düzeyinde eğitim yapan fakülte, akademi ve yüksekokullardan veya bunlara denkliği Milli Eğitim Bakanlığı'nca kabul edilen yurt dışındaki öğretim kurumlarından birini bitirenlerden; Devlet Memurları Kanunu'nun 48. maddesinde yazılı koşulları ve Tekel İşletmeleri Genel Müdürlüğü'nde göreve ahnacaklarda aranan genel nitelikleri taşıyıp sınavın açıldığı yıhn başında 30 yaşını doldurmamış ve askerlik görevini yapmış veya erteletmiş bulunan isteklilerin; sınav programını ve diğer koşulları öğrenmek üzere; a. İstanbul'da Karaköy Bankalar Caddesi No. 48'deki Tekel İşletmeleri Genel Müdurlüğü Teftiş Kurulu Başkanlığı'na, b. Ankara, İzmir, Bursa, Samsun, Adana, Erzurum ve Diyarbakır Tekel Başmüdürlüklerine, Başvurarak istenilen bilgileri en geç 23 Ağustos 1985 cuma günü çalışma saati sonuna kadar Teftiş Kurulu Başkanlığı'nda bulundurmaları gerekmektedir. 3. Müfettiş Yardımcılığma ahnanlara Devlet Memurlan Kanunu ile Harcırah Kanunu hükümlerine göre ücret ve yevmiye odenir. Ayrıca Teftiş Kurulu Yönetmeliği hükmü gereğince üç yıllık staj devresinin sonunda yapılacak olan yeterlik sınavını başararak müfettişliğe atananlar, bir süre sonra çeşitli konularda inceleme yapmak uzere bir yıl süreyle yabancı ülkelere gönderilirler. Duvurulur. B: 1553: rir." tstanbul Haber Servisi İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Sadettin Tantan hakkında, iki kişiye kötu muamelede bulunduğu gerekçesi ile yeni bir dava açıldı. Tantan'ın İstanbul Asayiş Şubesi'nde Emniyet Amirliği yaptığı 1977 yılında, bir suç nedeniyle gözaltına alınan Şaban Şen ile İsmail Demircan'ı evlerinden götürürken süpurge sopası ile dö\düğü öne sürülüyor. Dovulduklerini öne süren iki kişinin şikâyetini inceleyen Valilik İl Yönetim Kurulu, Tantan hakkında herhangi bir işlem yapılmasına gerek görmemişti. Danıştay 2. Daire Başkanlığının Valilik İl Yönetim Kurulu kararını bozması üzerine İstanbul 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yargılanacak olan Sadettin Tantan hakkında TCY'nin 245. maddesi gereğince üç ayda üç yıla kadar hapis cezası isteniyor.