19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
UsuLsüz para (Baştarafı 1. Sayfada) mttracaatta bulunarak ve bazı kimselerin kendilerini tanınmış ve yetkili kimselerin jakını gibi göslerip onlann adını kullanarak sözde tedavi vtya başka hayırlı bir amaçla bazı kişi ve mıiesseselerden usulsüz para topladıklan veya buna teşebbus ettiklerine dair komutanhğa ihbar ve şikâyetler yapılmaktadır. Bu kimseler hakkında yasal kovuşturmaya başlanılmıştır. Komutanlığın halen yıiriirlükte olan 16 numaralı bildirisinde dernek ve benzeri kuruluşiann aidat, bağış toplama ve her tiirlii yardım alma faaliyetlerini münhasıran yonetim yeri olarak bilinen dernek ikametgâhlannda yürütecekleri hiikmü mevcuttur. Bu açık hükrae ragmen bazı kimselerin, dernek ve benzeri kuruluş yöneticilerinin telefonla, gezerek ve şahsen muracaatla aidat, bagış ve para yardımı toplama şeklindeki usulsüz faaliyetleri hakkında yapılacak ihbar ve şikâyetler l'inci Ordu ve Sıkıyönetim Komutanlıgına yazı ile veya (333 16 73) numaralı telefona bildirilecektir. Her tiırlu aidat, bağış ve tüm yardım toplama faaliyetlerini dernek ve benzeri kuruluşlann kendi yonetim yeri olan dernek ikametgâhlannda yapmadıkları tespit edilenler hakkında 1402 sayılı kanun hükumleri uygulanacaktır." Ek sınav (Baştarafı 1. Sayfada) cinin zararına olacağını savundu. Yüksek Öğretim kurulu Başkanı Prof. Dr. Ihsan Doğramacı'nın sınav konusundaki sorulanmıza yanıtları şöyle: Öğretim yılı sonuna kadar okullarla ilişiği kesilen öğrenci sayısının 2040 bin arasında olacağı söyleniyor. YÖK rakamlannın gerçegi yansıtmadığı öne siirülüyor. DOGRAMACIŞu anda ilişiği kesilme durumunda olanlar, tüm öğrencilerin yiizde 1,5'undan daha azdır. Zaten bu ilişkileri kesilenlerden iki yılını tamamlayanlar önlisans diploması alacaklar. Bir mesleğe yönelmek için gerekirse öğretmen olmalan için bazı imkânlar tanınacaktır. Bu oran, sene sonuna kadar en çok yüzde 2,5'u bulur. Hiçbir zaman atılanların sayısı 40 bini bulmaz. 40 bin, öğrencilerin tümünün yüzde 10'u eder. Böyle bir şey olamaz. Tamamen abartılmış rakamlardır. Hiçbir mesnedi yoktur. Eskiden başansız olanlar yüzde 7080 iken, şimdi son derece azalmıştır. YÖK'ün başarı oranlannı yükseltin diye öğretim iıyelerine baskı yaptıgı söyleniyor... Emin (Baştarafı 1. Sayfada) Alpkaya, Kara Harp Okulu ile Hava Harp Akademisi'ni bitirdi. 197072 yülan arasında Milü Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevinde bulundu. 1973 yıknda Hava Kuvvetleri Komutanlığı'na getirilen Alpkaya, Kıbns Banş Harekâtı sırasında da bu görevi sürdürdü. Alpkaya 1976 yüında kendi isteği ile emekli oldu. 6 kasım seçimlerinde Niğde milletvekili seçilen Alpkaya, MDP'nin Merkez Karar ve Yonetim Kurulu üyesi olarak da görev yapıyordu. PAZARTESİ GÜNÜ TOPRAĞA VERİLECEK Emin Alpkaya için pazartesi günu, MDP Genel Merkezi, TBMM ve Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nda birer tören yapılacak. Alpkaya'nın cenazesi aynı gıin Maltepe Camü'nde kılınacak, öğle namazından sonra Cebeci Şehitliği'nde toprağa verilecek. DOGRAMACI Başarı oranlannı yükseltin diye bir baskı olamaz. Öğrencilerin derslere devam ettiği yerde başarı yükseür. Öğrenciler bugün derslere devam etmektedir. Başarı da yükselmektedir. Böyle bir iddia çelişkilidir. Prof. Doğramacı, YÖK'ün atılan öğrenciler için yönetmeliklerle herhangi bir esneklik getirmesinin söz konusu olmadığını da belirterek, "Parlamentodan çıkacak bir ek sınav hakkı yasasını nasıl degerlendirecekleri" sorusuna şu karşılığı verdi: "Kanımızca böyle bir yasanın çıkması öğrencinin zarannadır. Ama, TBMM'den böyle bir yasa çıkarsa mecburen uygulanz. Yasalar bizim görttşiimüzde olmasa da harfiyen uygulamakla miikellefiz. Ek sınav hakkının çıkmasının zararian ise şudur: Bir kere şu anda öğrencilerin yüzde 1,5'unun başarısız olduklan için ilişkileri kesiliyor. Eğer bunu serbest bırakırsanız, bu oranın yansından çoğu belki derslerine çalışmayacakıır. Esas önemli olan da şudur ki, biz her dört öğrenciden birini alıyoruz. O zaman girenlerin sayısı daha da azalacaktır. kabiliyetleri olup da girmek isteyenlere yer kalmayacaktır". GOZLEM UGUR MUMCU (Baştarafı 1. Sayfada) ğildir. Bu sözleri söyleyen, Şili'nin faşist cunta ile çarpışırken ölen o yiğit devlet başkanı sosyalist Allende de değildir. Arjarttin Devlet Başkanı, kendi ülkesinin düşürüldüğü kurt kapanlarını bildiği için bu yoksul ülkenin halkoyu ile seçilmiş devlet başkanı olarak VVashington'da böyle mertçe konuşabilmektedir. Soteuluğundan, sosyalıstliğinden, Marksistliginden değil!.. Arjantin'de uygulanan ekonomik model, bizde uygulananın hemen hemen aynısıydı. Bu model, Arjantin'de önce bankalan, sonra bankerteri, daha sonra da büyük işletmeleri batırdı; enflasyon da akıl almaz doruklara sıçradı. Böyle bir modelin Türkiye gibi bir ülkede başarılı olması olanaksızdır. Eldeki göstergeler, işlerin hiç de iyiye gittiğini göstermemektedir. Otoriter rejimlerde askeri yönetimin getirdiği disiplin anlayışı ile belli süre enflasyonu frenler gibi görünen bu modelin toplup&zariık sisteminin egemen olduğu sivil demokraside başarı sağlaması düşünülemezdi. Bunun içindir ki, Türkiye'de de 24 Ocak modeline uygun bir anayasa getirilerek, emekçi sınıf ve tabakaların pek seslerini çıkaramadıkları bir düzende bu modelin uygulanması duşünülmüştür. Türkiye'de bu model ile birükte önce bankerier, sonra bankalar, daha sonra da şirketler batmadı mı? Batı türü çoğulcu demokraside bu modelin bütün ayıplan ortaya çıkacağı için kısıtlı bir demokrasi anlayışı içinde modelin başarı sağlaması planlanmıştır. Biz çok sabırlı, çok hoşgörülü bir halkız. Bunca iflası yaşadıktan sonra bu ekonomik çöküntünün bir numaralı sorumlusuna, "gel yine devleti yönet" diye izin verecek kadar geniş yürekli olmadık mı? Siyasal liberalizmden hiç "nasibini almamış" bu "alaturka kapitalizm" çarkları içinde ayrıcalıklı şirketlere arka çıkarak ve işçi ücretlerini neredeyse sabrt tutarak, sözde "enflasyon ile mücadele" ediyoruz. Bu modelin ne menem bir model olduğunu, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Sayın Kaya Erdem'in bir zamanlar Genel Müdüriüğünü yaptığı İstanbul'daki "WatElektromekanik Cihazlar ve Motor Sanayii A.Ş."r\\n içine düştüğü "ödeme güçlüğü" yeterince kanrtlamıstır. Bu modelin mimariarı, mühendisleri, ustaları ve kalfaları yakınlarındaki bu örnekleri, herhalde vicdanlarında saklıyorlardır. Erdem'in şirketi, "içinde bulunduğu ekonomik kriz nedeniyle" işçi çıkarma kararını almıştır. 24 Ocak karariarının Özal ile birlikte başlıca sorumlularından olan Kaya Erdem'in yönettiği şirket de bu fırtınada, işte böyle batmatehlikesi göstermektedir. "Ekonomik kriz" nedeniyle batma tehlikesi geçiren bu şirkette, Kaya Erdem'in kardeşi Turgut Erdem de yönetici olarak çalışmaktadır. Erdem kardeşlerin şimdiye kadar şirket batırdıklan görülmemiştir. Demek ki, bu "ekonomik kriz" Erdem'lerin şirket yönetimindeki becerilerinden çok, ekonomik gidişin koşullan ile ilgilidir. Şirketlerden önce iflas eden, "ekonomik kriz" içine giren, dış borç ve yüksek faiz kapanına sıkışan modelin kendisidir. Bankaların ve şirketlerin düştükieri durum, 6x9'luk 'Vesikalık fotoğrafı" gibi artık gözler önündedir. Şirkette, "ekonomik kriz" nedeniyle işlerine son verilen işçiler, konudan komşudan, dosttan akrabadan, bakkaldan çakkaldan borç alarak günlerini sürdürmektedirler, Yazık değil mi bu insanlara? İhbar ve kıdem tazminatları bile ödenmeden kapı dışarı edilen, "Wat işçileri" de bu ekonomik çöküntünün son kurbanlandır. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Kaya Erdem, bilmeyız, televizyonda sıkı para politikasının Amerika'da iflasını sergileyen, "Balonun İpiKopunca" adlı filmi izlemiş midir? Buyurun haydi Sayın Erdem, çare bulun, eski işyerinizde ihbar ve kıdem tazminatları ödenmeden atılan işçilerin sorunlarına... Ne duruyorsunuz, buyurun... Eski işçilerinize anlatın bu modelin ne kadar başarılı olduğunu, dilerseniz eski işvereninize de anlatın bu ekonomik modelin, akıllara durgunluk verecek yüksek başarılarını... Balon çoktan patladı Sayın Erdem, çoktan... Elinizde kalan balon değil, balonun ipidir. Bu iple işten atılan eski işçilerinize yarımşar kilo kıyma alıp saramazsınız bile... MUSTAFA EKMEKÇİ ANKAR4 NOTLARI Aleyhte Neşıiyat... TürkSuudi dosüuk ilişkiterinin gelişmesinde, ekonomik ve tıcari işbirliğinin arttırılmasında kesin yarar vardır. yetine dönük bir soruya da Sayın Özal, "Prens Abdullah'a bir malikâne yaptıralım da Bu, madalyonun bir yüzüdür. (6) Madalyonun öteki yüzü de şudur: Ataondan sonra" karşılığını vermiş... türk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti laiktir; Evet, işte böyle. temelinde yatan en önemli ilkelerden biri vicTürkiye Cumhuriyetı'nin Başbakanının dan özgüriüğüdür. söyledikleri bunlar... "Alıngan insanlar, aleyhte Suudı Arabıstan'daki rejimle Türkiye'deki neşriyat olmasın" buyuruyor Sayın özal... rejim, taban tabana zıttır. • Ne Suudiler, cumhuriyetçılik, laiklik ve vicBazı noktaları bir kez daha teker teker vurdan özgüriüğü gibi kavramlara sempati duygulamak gerekiyor anlaşılan. Çünkü, ya biz mak zorundadırlar; ne de biz onların hayat bazı şeyleri tam olarak aniatabilmiş değiliz, tarzına... ya da muhataplarımız anlamak istemiyorlar. Karşılıklı saygı göstermek esastır; fakat Şöyle: eğer yeri gelmişse, bazı ayrılıklara dikkat çek(1) Boğaziçi'nin doğal ve tarihsel güzellikmek de yanlış olmaz. lerini korumak için devletimiz bir yasa çıkarÖmeğin, Atatürk'ün 100. doğum yılı, dünmıştır. Yasaya göre inşaatın yasak olduğu Boyanın hemen her yerinde kutlanırken, Suuğaz sırtlannda Suudı Veliaht Prensi'ne bir tedi Arabistan'da kutlanmamıştır; inançlarının pe satılmıştır. Ve denilmiştir ki bir bakıma: "Sen hele şu tepeyi al, biz sonra kanunu hal gereğini yapmış olabilırler. Bunun gibi bizim de, zaman zaman bu dost ülkeye dönük balederiz..." zı rezervlerimizin altını çizmemiz, kesinlikle (2) Biz bu tutumu iki açıdan eleştirdik. Bi"aleyhte neşriyat" sayılmaz. rincisi şuydu: Türkiye Cumhuriyeti yasalarıNasıl ki onlann, ülkemize geldiklerinde ennın bu tür bir yaklaşımla değiştırilmek istentari ve çarşaflanna karışılmıyorsa; örneğin mesinden rahatsız olduk ve bu tutumu yakıhosteslerimizin Suudi Arabistan'da giysi deşıksız bulduk. ğiştirmeleri gibi gösterilere, veya bizden kayİkincisi, bazı katı yanları dmasına rağmen, Boğaziçi Kanunu'nun "kamu yaran"n\ ön pla naklanan buna benzer işgüzarlıklara gerek yoktur herhalde. na alan yapısının değişlirilmesine karşı çıktık .Türk veya yabancı, kimin için olursa olsun (7) Suudi dostlann hiç de öyie devletten devlete ilişkilerde "alıngan" kişiler olduğunu yasanın delinmesinin, Boğaz'ın doğal ve tasanmıyoruz. Ne bir iki eleştiri ile, ne de alarihsel güzelliklerini olumsuz yönde etkileyiturka övgülerle ana politikalannı değiştirirler. Cİ sonuçlar doğurabileceğinin altını çizdik. ; Kimse kendini aldatmasın... Aksine "hesap 5 O kadar. adamı" olduklarını, Türkiye ile ilişkilerde de Yoksa, Suudi dostlann Boğaziçi'nde mevkanıtlamış gibidirler. Türkiye'ye dönük tutumcut yalı ve konaklardan satın almalarına, üllarında ağır basan "din kardeşliği" gibi duykemizin başka yerlerinde gayri menkul edigular olmamıştır. Eğer olsaydı Suudi yönetinip yazlık kiralamalarına karşı çıkmadık. mi, Türkiye ile ilişkilerini gelıştirmek için (3) Ama aynı zamanda denildi ki: Suudi uyruklu kişilere, karşılık koşulu aranmaksızın 1980'leri beklemezdi. Dostluğun gelişmesinde "din kardeşHğTnTürkiye'de taşınmaz mal satın alma iznini den çok, herhatde, Sovyetler'in Afganistan'ı özal hükümeti bir yasayla vermiştir. Cumhuisgali, İran'da Humeyni devrimi ve Körfez sariyet devletinin kişiliği açısından, sembolik nivaşı gibi gelişmeler rol oynamıştır. telik de taşısa, karşılık koşulu aranmalıydı. Ya Görelim lütfen bu gerçekleri. da yine karşılıklı olarak "99 yıllık kira" gibi foristanbul'un iyi niyetli Belediye Başkanı Samüller bulunmalıydı. Mümtaz Soysal'ın deyın yişiyle, "Türk devletinın kişiliğini ayakta tutmak Bedrettin Dalan'm emlak komisyoncusu ve ılerde başka eşitsizliklehn doğmasını önkafasıyla devletten devlete ilişkilere yaklaşırlemek bakımından zorunluydu" bu yollara sak, yaya kalırız yarı yolda... (8) Suudi dostlar, bazı yayınlardan membaşvurulması... nun kalmamış olabilırler. Görüş ve duygula(4) Yabancı sermayeye kategorik olarak nna saygı duyarız, ama onları hoşnut kılmak karşı olmadığımız açıktır. Bu nedenle Suudi gibi bir sorunumuz olduğunu sanmıyoruz. sermayesi de ulusal çıkarlarımıza ters düş(9) Bizi üzmüş olan bir başka nokta da şu: meyecek biçimde Türk ekonomisinde yer Başbakanlar, Dışişleri Bakanları zaman zaalabilir, almaya başlamıştır bile. man kendi ülkelerinin basınından şikâyetleBuna bir şey diyen yok. re muhatap olurlar. Doğaldır bu. Ankara'da Ancak, Suudi sermayesi ülkemize gelirken basınımıza dönük yakınmalar genellikle Dohangi koşullarla ve kimlerle ortaklık çerçeğu Bloku ülkelerınden gelir. Dışişlerimizin yavesinde gelmektedir?.. Acaba kendisine nenıtı ise, klasiktir: "Neyapalım, Türkiye'de baden ANAP'a yakınlığı ile bilinen, milliyetçisın özgürdüıi" muhafazakâr tanınan ortaklar bulmaktadır?.. Sayın Özal'dan da bunu beklerdik; bazı Bu sorulann karşılıklarını araştırmak, herSuudi yöneticilerin suçlamalarına kamuoyunhalde "aleyhte neşriyat" değildir; kamuoyuda katılmasım değil... nu aydınlatarak gazetecilik görevini yerine • getirmektir Görüşlerimizi yineledik. Uzun olduysa, (5) Suudi Arabistan, Türkiye'nin dostu olan özür dileriz, ama bu arada kalemlerimizin rabir ülkedir. İki ülke arasındaki dostluğun tahat bırakılmasını da temenni ederiz. rihsel ve kültürel kökleri olduğu da doğrudur. (Baftarafı 1. Sayfada) (Baftarafı 1. Sayfada) Listelerde, "Tekrar ettikleri dersi başaramayan öğrencilerin ilişiği 2880 sayılı kanunun 44. maddesinin a fıkrası gereğince kesilmiştir" denilerek, atılma durumundaki öğrencilerin kayıtlarının silindiği belirtildi. 2 bin 777 öğrencinin kayıtlannın silindiği Dokuz Eylül Üniversitesi'nde, öğrenciler bir süredir, "af çıktığında devamsızlık sorunlan" bulunmaması için derslere devam ediyorlardı. İSTANBULLU YÖNETİCtLER İlişiği kesilen öğrenciler ve ek sınav hakkına ilişkin bazı rektör ve dekanların görüşleri şöyle: Marmara Üniversitesi Rektörii Prof. Dr. Orhan Oguz: Rakam söyleyemem. Ama çok değil. Ek sınav verilirken de, başarıh öğrenciler üzerindeki olumsuz etkileri dikkate alınmah. Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ergun Toğrol: Bizde tek bir öğrencinin ilişiği kesildi. Imkânı olmayan yetersiz liselerden gelen öğrenciler için hazırlık sınıflan açılmalı. Hiç olmazsa, hiç universitede okuyamayacak durumdaki öğrenciler bu sınıfta ortaya çıkacaktır. Ek sınav çözüm değildir. Gelecek sömestir yeniden gundeme gelecektir. Mimar Sinan Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Muhtesem Giray: Bizde ilişiği kesilen öğrenci sayısı çok azdır. Ek sınav kaliteyi düşürüyor. Ek sınav yerine öğrencileri çalıştırmaya yönelik birtakım önlemler alınmah. İTÜ Elektrik ve Eiektronik fakültesi Dekanı Prof. Dr. Muzaffer Suder: Fakültemizde henüz notlar toparlanmadığından, ilişiği kesilmiş öğrenci yok. Ek sınav bir kısım öğrenciyi rahatlatıyor. Ancak sakıncah da oluyor. Öğrenciye, nasılsa ek sınav hakkı veriliyor diye çalışmama şevki veriliyor. İ.Ü. tktisat Fakiiltesi Dekanı Prof. Dr. Nusret Ekin: Bizim yanyıl bütünleme sınav lan yeni bitti. İlişiği kesilenlerin sayısı belli değil. Ek sınav, çok komple bir konu. Beyanat vermek istemiyoruz. Yıldız Ü.Mühendislik Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kenan Süer: İlişiği kesilen öğrenci sayısı henüz belirlenmedi. Ek sınav konusunda ise, bizim bu konuda fazla bir görüşümüz yok. Biz kararı bekliyoruz. Selahiyetli değilim. Geçen geçiyor, kalan kalıyor. Bu, hükumetin bir politikasıdır. Tekrar verilir mi verilmez mi, bilmem. Temizlik Karadeniz izlenimleri daha bitmedi, ancak Ankara'ya döndüm. Arada yine, izlenimlerimi, oradaki yaşamı anlatmak istiyorum. Biliyorum, oralarda gördüklerimi yazmazsam, kimse yazmayacak. Yazmayı görev biliyorum. Yazarın işlevi bu. Dil tartışmaları, oralara dek gitmiş. Bu konuda, genelgeler yayımlanıyor, baskılar sürüyor. Bir örnek: Ordu Valisi M. Necati Çetinkaya, muhtarlaria öğretmenlerin katıldıklan bir toplantıda, bir muhtara sorar: Yanrt nedir? Muhtar korkar: Ben öyle bir suç işlemedim efendim; yanıtını verir. Vali, aldığı yanıttan hoşnut, öğretmenlere döner, şöyle der: İşte, bir muhtar bu dili konuşmuyorsa, siz de konuşmayacaksınız. Aybastı Kaymakamı Ali Küçukaydm, öğretmenlerie yaptığı bir toplantıda, Ordu Valisi M. Necati Cetinkaya'nın örneğini verir. Hiçbir öğretmen kalkıp: Bizlerin muhtarlardan ayrımı olamaz mı? Yani, muhtar neyi nasıl konuşuyorsa, onu mu örnek alacağız? Demez, diyemez.. Gezip tozduğum yerlerde, öğretmen kıyımının alabildiğine arttığına ilişkin öyküler dinledim.. Aybastı'dan ayrıldıktan sonra, orada özellikle kamu görevlilerinin çağnlıp sorguya çekildiğini öğrendim. Oturup çay içtiğimiz kahvenin sahibiyle, ağlayan eski SODEP'li belediye meclisi üyesi de çağrılanlar arasındaymış. Sorulan sorulardan bazıları şöyle: Pazar günü buraya kim geldi? Mustafa Ekmekçi geldi. Başka kimler vardı? Nasıl efendim? Başka, partili kimse yok muydu? Bilgim yok efendim. Toplantıya katılmışsın? Hayır, kesinlikle katılmadım.. Seni gören var orada. Benim orada olmadığımı herkes bilir. Kim görmüşse yüzleşelim.. Pazar günü neredeydin? Evdeydim. Gazetemi almak için kitapçıya gitmiştim. Tesadüfen kalabalığı görünce, kitapçıdaki çocuğa "kim bunlar?" diye sordum. Kitapçıdaki çocuk "Mustafa Ekmekçi gelmiş" dedi. "Hangisi?" diye sorduğumda gösterdi. Mustafa Ekmekçi nasıl biriydi? . Taksiye binerken gördüm.. Orada başka kimler vardı? Kalabalıktı. İrian Akyürek (SODEP Aybastı İlçe Başkanı) var mıydı? Vardı. Mustafa Ekmekçi'yle görüşmen "hoş geldin" demen suç değil. Gazetecidir, ben de görüşmek isterdim. Nasıl birisiydi? Sade birisiydi. Aranızda ne kadar mesafe vardı? İki üç metre vardı.:. Yaşlı mıydı? Oldukça yaşlıydı. Ellielli beş? Olabilir. Hangi gazeteyi okuyorsun? Cumhuriyet okuyorum. Aybastı'yia ilgili olayları izliyorum.. Sorgu sürer gider. Sorguyu yapan Kaymakam Ali KüçükaydırVdır. Bir parti genel sekreterinin, Hicri Fişekîe arkadaşlarının, illeri, ilçeleri dolaşmalarından, onları da bir yazarın izlemesinden doğal ne vardır? Demokrasiye geçerken, insanlar üzerinden baskıların kaldırılması gerekir önce. • • • Erdal Inönü'yü, Turhan Setçuk'un,"Tanbay"dak\ karikatür sergisinde göremedim. Oraya Hicri Fişek gelmişti. Başka partililer de vardı. HaMAkyüz, Turhan Sekpuk'un, zeytin dalından zeytin yemeye çalışan yoksul çizgisini satın aldı. Sergi çok kalabalıktı. Erdal Bey'i, Hüsnü Gö/tse/in Arthur Miller ile Harold Pinter onuruna, evinde verdiği kokteylde gördüm. "Hinthorozu" sözünden hoşlanmış gibiydi. Cadı Kazanı Emin Aktar Vakfı'ndan duyuru: • Vakfımız 240 öğrenciye burs \ermektedir. ,• Burslar karşılıksız olup 12 ay sureyle txlenmektedir. • Yönetmeliğe uygun olarak Yakıf a kabul edildikleri yıldan baslayarak \lıkseköğrenimlerinin sonuna kadar ögrencilere burs ödenmesine devam edilecektir. • Ekonomik kosullargözönünde tutularak. burs ücretleri 1 Ocak 198S'ten itibaren: Oruokul için S.OOO.TL'den 6 SOO.TLye üseiçin ö.SOO.TL'den 8OOO.TL'ye Yüksekokul için 8.000.TL'den 12.000.TLye yükseltilmiştir. Bu konuda bankalara da gerekli talimat verilmiştir. • Yukseköğrenim harçlarının taksitlerini de Vakfimız cidemektedir. L'c taksit ödenmistir. Kalanı da ödenecektir. • Harçların da ekienmesiyle burslar için aynlan tidenek iki katına çıktığından, 198S1986 öğrenim yılında burs verilmeyecektir. • Gelecek \illarda alınacak öğrenci sayısı ayrıca du>\ırulacaktır. • Vakfimız. ayırdığı cxienekle. hastanelere vardımını da sürdürmektedir. İlgilılere saygıyla dıı\ıırulur. Yonetim Kurulu Sayısal telefon santrallarının ilerı teknoloji ile uretiminde gorevlendirilmek uzere • Endüstri Meslek Lisesi veya Lise Fen Bolumü mezunu Üretim İscileri • Meslek Yüksek Okulu, On Lısans, Endüstri Meslek Lisesi mezunu. Turkiye'nin muhtelif yerlerindeki santral montajı görevi ıçın 5.Otomotîv ve yan sanayiifuan Montaj Elemanları 1 Aynı okulların Eiektronik Elektrik bölümu mezunu. İyi derecede İngilızce bılen, tercıhan tecrübeli Teknisyenler ARANMAKTADIR Adayların bıtirdikleri son okula aıt mezuniyet belgeleri ve 1 adet fotoğrafları ile şahsen Personel Mudurlüğü'ne muracaatları rica olunur. 18 Mart 1985 günü geldi. AKKARTAL'lar dört kişi oldu. CemreTülinAülla + CEM İSIANBUL SANAYÎ ODASI EVINIZIN MUTFAĞINIZIN DOSTU ARKADAŞIMIZ VE ÖĞRENCtMİZ NETAŞ Personel Müdürlüğü. Alemdağ Cad. Ümraniye. Istanbul CEM SEMRA TIP Onurlu yaşamının en güzel döneminde bizleri sensiz bıraktın. Inan ki bize olan arkadaşlığın.bağhhğın vesevgin seni sonsuza kadar kalbimizde yaşatacaktır. HACETTEPE ÜNtVERSİTESİ FİZtK MÜHENDİSLİĞt BÖLÜMÜ YEŞILYURT ŞUBEMIZ PEK YAKINDA HİZMETİNİZDE ANK ARA PAZ ARLARI ANK ARA GIDA TİC.ve SAN. A.S. ANKARA PAZARLARI ANK ARA GIDA TİC.ve SAN. A.S.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle