23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
30 AĞUSTOS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 YAHN DÜNY4SINDA İNCELEME ARAŞTTRMA Siyaset^ ekonomiden "görece" özerk midir? Sadun Emrealp, Azgelişmişlik ve Siyasal Yapılar: TürkiyeMısırPeru, Birey ve Toplum Yay., Ankara 1984, 192 s. Bir yüksek lisans tezi olarak hanrlanan bu çalışma, neoMarksist kuramcüar tarafından geliştkilen "devletin görece özerkliği" teorisinin "azgelişmiş ülkelerde devletin niteliğini" açıklamada ne ölçüde yararh olduğunu irdelemeyi amaçhyor. Kitapta, " d e v l e t i n görece özerkliği" kavramı çevresindeki tartışmalar gözden geçirildikten sonra; kapitalist toplumlar için geliştirilen bu teori, Türkiye'de 1930'lar, Mısır'da Nâsır (19521967), Peru'da Generml Velasco yönetimi (19681976) dönemlerine uygulanarak sınanıyor. Yazara göre, söz konusu dönemler, "devletin ekonomide artan bir rol oynadığı (antiemperyalist ve antikapitalist yaftalar da yapıştırılan), geçiş evreleri"ne örnek oluşturuyor. Incelemede bu dönemleTde "örtaya çıkan özgül gttçler dengesi ve bunun devlete kazandırdığı görece özerklik kavramlannın, çözümleyici ve açıklayıa kategoriler olarak kullanılabileceği" sonucuna varılıyor. Sadun Emrealp'in çalışmasına, teorik irdelemenin yeterliliği; yönteminin ve kullandığı tarihsel verilerin geçerliliği açılanndan çeşitli eleştiriler yöııeltilebilir. Ancak ben bu kitabı, ülkemizde hayli yaygınlık kazanan bir inamşı; genel olarak siyasetin ve özel olarak devletin esas olarak ekonomik etkenler, sınıf ilişkileri, çıkar ve mücadeleleri temelinde açıklanabileceğine ilişkin anlayışı gündeme getirmesi bakımından ilginç buluyomm. kunıldan" ibarettir. Bu görüşü izleyen Lenin ve başka bazı Marksistler, burjuva özgürlüklerinin kapitalist sınıfın baskı ve sömürüsünü glzlemeye yarayan bir ideolojik kılıf olduğunu öne sürmüşlerdir. Ne var ki, bu teoriler deneyimler karşısında pek çok açık vermiş; tatmin edici olmaktan uzak kalrruştır. (Belirtmek gerekir ki, baa yazarlar gerçekte Mara'ın başka bir devlet teorisi daha olduğu görüşündedir. Bu teoriye göre, devlet tarihsel koşullara bağü olarak her toplumda farkb şekilde oluşmuştur. Örneğin Marx 19. yüzyılda Prusya devleti "sanayi, ticaret ve tanmdan ayn duran ve kendini hiçbir şekilde burjuva toplumunun bayağı bir aracı derekesine düşürmeyen; baskıcı, bağımsız ve kutsal bir güç olarak kaldı" diye yazar. Fransız sosyologları P. Birnbaum ve B. Badie'ye göre, ne yazık ki Marksist devlet teorisi, devleti sermayenin sadık bekçiliğine indirgeyen öteki yönde geliştirilmiştir.) ğı gören pozitivist Marksizmin bir devamı olduğu; "görece özerklik" teorilerinin ekonomik determinizmi sürdürdüğü, gerek Marksist geleneğe mensup (E.P. Tbompson, B. Hindess vb.) gerekse bu geleneğin dışındaki (A. Giddens, P. Birnbanm vb.) düşünürler tarafından hayli inandıncı bir şekilde savunulmuştur. örneğin, eski bir Althusser izleyicisi olan Hindess'e göre, siyasetin ekonomik ilişkiler ve sınıf mücadeleleri tarafından belirlendiği "hayalleri" üzerine kurulu siyasal çözümlemeler işe yaramamaktadır. Birnbanm ve Badie'ye göre ise, "görece özerklik" teorilerini ortaya atanların Marksizmi geliştirmiş olma iddiaları, siyaset sosyolojisinin kurucularından biri olan M a n ' a saygısızlıktır. Kısacası, "devletin görece özerkliği" teorisi, indirgemeci teorilerin yetersizliklerini giderememîştir. Ekonomi ile siyaset arasında yakın bir ilişki vardır. Ancak bu ilişki tek yönlü bir ilişkiye, "ekonominin siyaseti belirlemesi"ne indirgenemez. Ekonomi ile siyaset birbirlerini karşılıklı etkiledikleri gibi, aralarındaki ilişki hayli karmaşıktır ve her toplumda kendine özgü biçimlere bürünmektedir. Kapitalizmle birlikte ekonomik ve sınıfsal etkenlerin siyasetteki ağırlığı arttı. Ancak, ekonomik etkenler kadar ekonomik olmayan etkenler; sınıfsal bölünmeler kadar (sınıfsal bir temele indirgenmesi olanaksız) dinsel, ulusal, etnik, bölgesel, ideolojik vb. ayrtlıklar da siyaset üzerinde etkili olabiliyor. YÖNETEN ŞAHİN ALPAY Duyduk Gördük Trabzon MdisVnin açıklaması Trabzon Valisi Yılmaz Ergun, bu köşede yayımlanan bir yazıya açıklama gönderdi. Aynen kullamyoruv Gazetenizin 14 Ağustos 1984 günlü nüshasmın 5. sayfasında Duyduk Gördük sütununda "Bacanağa Göre Hazırlanan Liste" başlığı altmda yayınlanan yazıda gerçeğe aykın olarak belirtilen hususla ilgili aşağıdaki açıklamamn yapılmasına lüzum görülmüştür. Yazımızın ilgili sütunda aynen yaymlanmasını rica ederim. Son çıkan Kanun Hükmündeki Kararnameler uyannca ilimizde bulunan Yapı tşleri 11. Bölge Müdürlüğü personel araç gereç olarak daha önce bölgeye dahil TYabzon, Rize, Giresun, Artvin ve Gümüşhane Valilerinm ve bu illerin Bayındırlık Müdürlerinin iştiraki ile Trabzon'da yapılan toplantıda bakanlık genelgelerine uygun olarak taksim edilmiştir. Özellikle personel dağıhmı azami ölçüde bakanlık genelgesine sadık kalınarak önce gönüllü olanlar nazarı dikkate alınarak bu şekilde bir talep bulunmadığı için personel genelgedeki usule göre %30'u Trabzon Uinde kalmak ve geri kalanı bölgeye bağlı dört il arasında eşit şekilde pay edilmek suretiyle kura ile yapılmıştır. Bu nedenle Trabzon Bayındırlık Müdürii'nün akrabasının Trabzon'da usulsüz bir dağtiım sonucu kalması söz könusu değildir. Personel araç ve gereç dağıhmı Saym Valilerin bizzat imzalannı taşıyan protokolle yapılmıştır. C. par kenrtl Irkvtdalı rahip ve fîlozof George Berkeky (16851753) Behey Berkeley! George Berkeley, Hylas ile Philonous Arasında Üç Konuşma, Çev. K. Sahir Sel, Sosyal Yayınlar, Haziran 1984, 143 s. ARDA DENKEL trlandalı unlü filozof Berkeley'in özellikle ülkemizdeki tanınmışlığı, büyük ölçüde olumsuzdur. Bu düşunür, felsefenin kendini "gerçek"ten nasıl yabtıp, kurduğu bir duşler dunyasında tutsak ettiğine örnek gösterilir. Böyle bir inanç çoğu kez, şu iki sava dayandırılır: (a) Berkeley bir tekbencilik (solipsizm) öne sürmüştür ve (b) misyonerce bir tutumla felsefeyi, Tanrı'nın varlığı ve buyüklüğünü kanıtlamaya araç olarak kullanmıştır. Bunları yaparken de, " b e n " i çevreleyen evren, başka insanlar ve kısacası " b e n " dışındaki iüm varlık, yokluğa itilmiştir. Örneğin, "Şu mavi deniz / şu mavı denizde yüzen beyaz yelkenli gemi / kendi kendinden aldığın fikirlerdir, öyle m i ? " derken Nazım Hikmet de Berkeley'e bu anlamdabir tekbencilik yuklüyor. Oysa, yukarıki savlar yanılgılıdır ve Berkeley'i yanlış tanımaktan kaynaklanmaktadır. Bu filozofun öznel idealizmi. hiç de tekbenci değildir ve buna ulaşışının nedeni de, gerçekçiliğe karşı bir haçlı seferine çıkmış oluşu değil, tersine çok önemli bir felsefe sorunu ile ilgilidir. " u z a m " yerine "yaygınlık"; "biçim" yerine " s u r e t " ; "etkin/edilgin" için "aktif/pasif"in kullanılıyor olması da, dilde tutarlılık açısından kaçırılmış bir fırsat.. Üç Konuşma ilk kez 1935'te Mehmed Saffet Engin tarafından Turkçeleştirilmiş. Bugun o çeviri yeniden basılsaydı dilini pek çoğumuz anlayamazdık. Bundan dolayı yeni bir çeviriyi, her ne kadar daha yetkin olabilir idiyse de, dilimize kazanmak sevindiricidir. Felsefe ile ilgilenenler olarak Berkeley'in kitabını çok iyi okumahyız ki onu doğru değerlendirebilelim. Birini. ileri sürmediği düşüncelerden öturü eleştirmek, eleştiriyi yapan düşünürün zararınadır. Butün bunların Berkeley'in oznel idealizmini benimsemekle hiçbir ilgisi yoktur. Nazım'ın şu soylediklerine içtenlikle katılabiliriz: "fikri evvel gören her felsefenin / safsata iklimidir yelken açtıSı yer!" "Aşk Öyfcüsü" Le Monde'a dert oldu Fransa'nın en ciddi gazetesi "Le Monde"un 2 temmuz20 ağustos günleri arasında yayımladığı, Konk tarafından gerçekleştirilen "Histoire d'AmourAşk Öyküsü'' adlı çizgi roman, son iki yıldır devamlı zarar eden gazetenin okurları arasında değişik tepkilere yol açtı. 14 Kasım günü 64 sayfalık siyahbeyaz bir albüm halinde 39 frank fıyatla (yaklaşık 1800 liraj satışa çıkanlacak olan "Aşk Öykusii" için gazeteye gelen mektuplardan ilginç olan birkaçı, ' 'Le Monde' 'un 22 ağustos tarihli sayısında yayımlandı. Bu mektuplardan birinde Parisli Bayan L. Hadjetlatche şöyle diyor: "Parasal sıkıntınızı gidermek mi, yoksa işsiz bir çizere yardım elmek için mi yaptınız bunu? Günümüzde masum, akıllı uslu bir şey olan açık saçıklık sizin sayfalarmızda iğrenç. tliklerine kadar kokuşmuş bir toplumda, herkes gibi siz de açık saçıklığa sütunlarınızda yer vermek ve böylece lçağdaşlığınızı' gostermek istediniz. Eheda, sevgili 'Le Monde. Sizden üzülerek aynltyorum" Bir erkek okuyucu ise öfkesini şu sözlerle dile getiriyor: "... 76yaşmda olduğumu hesaba katmalısımz... Ama verdiğiniz eklere hiçbir şey yazmaya yazmaya, sayfa kirlete kirlete günümüz fikir karmaşasmın şaşkın bir yansıması haline geldiniz siz de". Strasbourglu okurlarından Camille Clausise, "Le Monde"un yöneticilerine şöyle sesleniyor: "Otuz yılı aşkm bir süredir 'Le Monde' okuru olarak, artık bir aydın olmadığımı görüyorum. Gerçekten de, bedensel diyebileceğim bir merakla her gün gazetenizi açıyor ve Konk'un 'Aşk Öykusii 'nün yayımlandığı sayfayı arıyorum. Her çizgi bana ayn bir zevk veriyor (meğer ayak parmakları neler anlatırmış) ve şimdiden, yeniden aydın olacağım sonbahar mevsimini kaygıyla bekliyorum..." Evet, okurlann bir gazeteye bağhlıklannı dile getirmeleri açısından ilginç bir deney "Le Monde "nun yaşadığı. Devamlı okur ve gelir yitiren bu ilginç gazetenin yeni serüvenlerini, okurları kadar tüm Fransa da merakla bekliyor. U ABD donanmasında eşcinsele yer yok Amerikan donanması saflannda eşcinsellere yer yok. 17 ağustos tarihinde Washington Temyiz Mahkemesi bu karara vardı. Karara, dokuz yıl süreyle ABD Deniz Kuvvetleri'nde görev yapan ve atandığı üste eşcinsel ilişkilerde bulunduğunu kabul etmesi üzerine 1981'de istifaya zorianan James Dronenburg adh assubaym başvurusu yol açtu lemyiz Mahkemesi, karannda Yüksek Mahkeme'nin ancak evlilik, çocuk yapma, doğum kontrolü, aile çevresini ilgilendiren olaylar gibi konularda özel yaşamı koruduğunu vurguladu Yargıç Robert Bork, karar metninde özetle şöyle dedv "Bu durumlann hıçbirinin eşcinsel bir davranışa hak kazandırmadığı kesin olarak ortadadır." Temyiz Mahkemesi'nin karannda, askerler arasındaki eşcinsel ilişkikrin disiplini de yok edebileceği vurgulandı. Yapı&alcı Marksiznı Devleti basit bir sınıf aracma, siyaseti de sınıf mücadelelerine indirgeyen teorinin karşılaştığı güçlükleri aşmaya yönelik girişimlerden biri de, L. Althnsser ve N. Poulaıltzas gibi düşünürlerin Marksizmi yapısalcılıkla "tamamlama" girişimidir. Bu düşünürler yapısalcılığın "yapı" ve "düzey" gibi kavramlannı alarak; Marksizmin yahn "ekonomik temel tarafından belirlenen siyasal, ideolojik vb. üstyapı" teorisinkı yerine, "birbirlerinden görece özerk (ancak son kertede ekonomi tarafından belirlenen) ekonomik, siyasal, ideolojik ve bilimsel duzeyler" teorisini getirdiler. Ne var ki, yapısalcı Marksizmin toplumları varsayılan bazı "gelişme kanunlannın" tutsa Burjuvazi ve devtet Bu anlayışın kaynağında devleti, üretim araçlarının mülkiyetine sahip olan sınıfın bir baskı ve sömüru aracı olarak niteleyen Marksist teorinin yattığı söylenebilir. Marx ve Engels'e göre, "çağdaş devletin yürütme organı, genel olarak burjuvazinin ortak işlerini yürüten bir Devlet toplum ilişkileri Toplumsal değişmede üretim araçlan ve ilişkileri kadar, yönetim araçlan ve ilişkileri de rol oynamakta. Her ülkede devlet toplum ilişkisi özellikler taşıyor (Örneğin bu ilişki, her ikisi de gelişmiş kapitalist toplumlar olan tngiltere ve Fransa'da önemli farklılıklar gösteriyor). Bazı ülkelerde devlet, (burjuvaziyi ve diğer sınıfları da içeren) topluma tabi kahrken; başka ülkelerde devletin toplumdan bağımsızlaşıp onu kendine tabi kıldığı, yönetim araçlarıru elinde bulunduran bürokrasinin toplumu kendi çıkarlanna göre biçimlendirdiği gözleniyor (bunun en iyi örneklerinin SSCB, Çin ve diğer komünist ülkelerde görüldüğü söylenebilir). Denebilir ki, siyasal rejim yönetilenlerin yönetenleri denetlemesine elverdiği ölçüde, devlet topluma tabi kılınabiliyor. Toplumsal gerçekliğın bu denli karmaşık olduğu dikkate alındığında; siyasetin (ve devletin) ekonomik sınıflar, sınıf çıkarlan ve mücadeleleri temelinde çözümlenebileceğine ilişkin görüşler fazla açıklayıcı bir güce sahip değildir. Özellikle ülkemizde, kendine özgü bir tarihe ve mantığa; toplumdan hayli bağımsız bir konuma sahip olan devletin (kısa veya uzun vadede) burjuvaziye tabi olduğunu düşünmek büyük bir yanılgıdır. Ş.A. HAYVANLAR JSMAJL GÜLGEÇ Kısa... Kısa Hasan Duman / BFYAZIT DEVLET KÜTÜPHANESİ 100 YAŞINDA, lstanbul 1984, 154 ş. Beyazıt Devlet Kütüphanesi geçtiğimiz 24 haziran günü yüz yaşına bastı. 1884 yıhnda "Kütüphanei Umumîi Osrnânî" adıyla kurulan kitaphk, Ulkemizde kamu tarafından kurulan ilk kütüphanedir. Kuruluşunun 100. yıldönümü dolayısıyla kütüphane müdürü Hasan Duman tarafından hazırlanan bu kitap, Beyazıt Kütüphanesi ve tarihi ile kütüphaneciliğimiz üzerine çeşitli katkılardan oluşuyor. Haluk Gerger / NÜKLEER TEHLİKE: NÜKLEER StLAHLAR VE NÜKLEER SAVAŞ, 2. Basım, BUim ve Sanat Yayınlan, Ankara 1984, 192 s. Süper devletlerin genel olarak süahlanmayı ve özel olarak nükleer silahlanmayı giderek tırmandırdıkları bir ortamda, insanlığvn kendi kökünü kazımaya yönelik bir çılgınhğın içinde yaşıyoruz. Ne yazık ki bu çılgınhğın ulaştıgı boyutlar konusunda bilgi sahibi olanlar inanılmayacak kadar az. Dr. Gerger'in ülkemizde bu konuda yazümış en dikkate değer çalışma olan kitabımn bir ikinci baskı yapacak kadar ilgi gönnüş olması gerçekten çok sevindirici. M. N. Sıddıkî, İSLAM EKONOMl DÜŞÜNCESt, Çev. Yaşar Kaplan, Bir Yayıncılık, İstanbul 1984, 216 XLVIH s. Cidde Melik Abdülaziz Üniversitesi profesörlerinden Sıddıkî'nin kitabı, Islam ekonomisinin ne olduğunu merak eden okurlar için yararlı bir kaynak. Kitabm çevirmeni girişteki açıklamasında şöyle diyor: "Yazann bir iki yerde fazla dempkratik bulduğumuz kimi görüşlerinin, çevirmen olarak beni bağlamadığını, ama aynı zamanda bu görüşlerin kitabın ekonomik değerine bir gölge düşürmediğinin bilinmesini isterim!' Ergün Aybars/TÜRKİYE CUMHURİYETİ TARİHİ, CUt I, Ege Ü. Edebiyat Fak. Yay., tzmir 1984, 400 s. Doç. Dr. Aybars'ın Cumhuriyet tarihi derslerini kapsayan kitabının bu ilk cildi, I. Meşrutiyet'ten 29 Ekim 1923'e kadar geçen Cumhuriyet'i hazırlayan dönemi kapsamakta. Hıfn Topuz Hüsametlin Ünsal / CUMHURİYET'tN BEŞ DÖNEMECt, Sergi Yayınevi, lzmir 1984, 200 s. 197475 yıllannda televizyonda, yakm tarihimizin önemli olaylarına ışık tutmak amacıyla bu olaylarda yer almış kimselerin de katılmasıyla düzenlenen "Geçmişte Bir Olay" adlı bir dizi program yayınlandı. Bu programlardan OcakMayıs 1975 arasında yayınlanan ve Serbest Fırka, Köy Enstitüleri, Türkiye ve tkinci Dünya Savaşı, Çok Partili Döneme Geçiş ve 1961 Anayasası'nı konu alanlann metinleri bu kitapta derleniyor. Yararlı bir belgesel çalışma. Niccolo Machiavelli, HÜKÜMDAR, Çev. Selahattin Bağdatlı, Sosyal Yayınlar, 1984, 135 s. Onaltıncı yüzyıl İtalya'sında yaşayan ünlü düşünür Machiavelli'nin (14691527) siyaset teorisi alanındaki klasik eseri II Principe'nin Türkçe yeni basımı. Berkeley'in sorunu Berkeley'in keskin bir kavrayışla bilincine vardığı önemli bir doğruluk, fiziksel bir dış dünyanın var olduğunun denejie kanıtlanamayacağıdır. Deneyin gerçekten dış dünyayı yansıladığını gösterebilmek için, onu bu dış dünya ile karşılaştırabilmek gerekir. Oysa, yine deneyciliğe göre, kavrayışın sınırı deneysel verilerle çizilmiştir. Deneyi dış dünya ile karşılaştırmaya çalıştığımız her durumda, deneyi yine başka bir deneyle karşılaştırıyor olmanın otesine geçeme>iz. Bir başka deyişle, bilgimiz deney dunyasında tutsaktır. Berkeley bu gözlemleri ışığında, ya kuşkucunun vargısı olan "Bir dış dünya varsa, bunun hakkında deneysel olarak hiçbir şey bılinemez" sonucunu benimseyecekti. ya da "deneysel bilgi vardır, ancak fiziksel anlamda bir dış dünyanın var olduğu one surülemez" diyecekti. O, ikinciyi seçmiştir. lnsan bilgisinin kavnağının Tann olduğu savını ise, tekbenciliği önlemek ve bilginin tutarlılığını açıklamak için ortaya atar. Bunu yaparken ise, deneycilikle belirgin bir çelişkiye düşmeyi önleyemez. Bir buyuk şairin yaptığı felsefe yanlışı, onun şiirindeki güzelliği etkilemez; belki bir anlamda güzellik de ekler. Ancak yanılgı filozofun kitabının arka kapağındaki tanıtma yazısına bulaşırsa bu aynı hoşgorüyle karşılanabilir mi, bilemeyiz. Üç Konuşma'nın yeni yayımlanan çevirisinde yapılan bu.. Neyse ki, bu tanıtma yazısındaki yanlışları, kitapta Berkeley'in kendi sozleri yalanlıyor: Sayfa 63'ten başlayarak okumak ve özellikle 66. sayfa üzerinde durmak bunu açıkça görmeye yeter. KEVt KIME DUM f Rrkactelar t/ıne topbnfrmız.ın en onemlı ^runu.yandoki aparHnanm ^nyunun bızım kömklCklenn ravamnî DUMA BEHİÇ AK ycnehtı o\arak, \?a\ i SÜRELİ YAYEVLARDAN ~ YAPIT, Toplumsal Araştırmalar Dergisi, Sayı 6 (AğustosEyliil 1984). Yapıt'ın son sayısı iktisat ağırlıkh. Yılmaz Akyüz'ün "Faiz ve Enflasyon Üzerine" incelemesini, Oğuz Oyan'ın dış ticarette liberalleşme, Ayşe Trak'ın gelişme sorunları üzerine katkılan izliyor. Kitaplar bölümünde de Korkut Boratav, Şevket Pamuk ve Yakup Kepenek, sırasıyla H. U. Luther'in Güney Kore Modeli, Osman Ulagay'ın 24 Ocak Deneyimi ve A. B. Kafaoğlu'nun İktisatta Dognılar ve Yanhşlar adlı kitapları üzerine yazıyorlar. | bı r teı duha i\, f)parfm<wwzd h k 4 dahafaıla k d c\<mam*z. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 30 Ağustos CUIVfflURIYET KİTAP KULUBU'NDEN HABERLER Izmir'de Kitap Şenliği heyecanı sürüyor Cumhuriyet Kitap Kuliibü'nün tzmir Fuan 'nda düzenlediği ve 20 eylüle kadar sürecek olan kitap şenliği, çeşitli etkinliklerk sürüyor. Temsil ettiği 130 yayınevinin 5000 çeşit kitabım tzmir Fuan 'nda kendi pavyonunda sergileyen Cumhuriyet Kitap Kulübü, "kitap" konusunda getirdiği yeniükürie kendi alanında uzmanlığını ve yaratıcılığım kamtladı. tndirim kolayuklanyla, yayın dünyasırun izlenebilmesine getirdiği çözümlerle okurlann beğenisini kazanan kitap kulübü, "kitap"ı okura gerektiği gibi ulaştırabilmek; yazan okurla buluşturabilmek için yoğunlaştırdığı çabalannı birleştirdi. Türk edebiyatmuı önde gelen yazarlan, okurlanyla tanışmak üzere tzmir'de Cumhuriyet Kitap Kulübü 'nün konuğu oldular, oluyorlar. Okurlar; şairlerden şiir anlayışlanru, romancılardan roman kahramdnlan üstüne akla gelen soruları, incelemecilerden hangi yaklaşmlan niçin kurduklannı sorabitiyor, kısacası onlarla tartışma zemuüni paylaşabiliyorlar. Her turden yapıtın satışta bulunduğu Cumhuriyet Kitap Kulübü pavyonunda şiir kitaplan, deneme inceleme kitapları, roman öyku kitapları, çocuk kitapları ve diğer konulan içeren kitaplar ayn ayn bölümlerde sergileniyor. Çevirinin niteligi Üç Konuşma, kolay okunabilirlıği yanı sıra, duşüncesindeki incelik ve keskinliği, uslamlamalanndaki gücü ile gerçek bir felsefe şölenidir. Ya Türkçe çevirisinin niteligi? Bu çevirinin her yerde güvenilir olmadığını belirtmek gerekiyor. Felsefe açısından kımi yerde ağır sayılabilecek çeviri yanhşlarından burada ancak bir iki örnek vererek yetınmek durumundayız. Sayfa 21 'deki " . . zihin dışında bulunduklarını kabul ediyor musun..", "..zihin olmadan varolmadıklarmı kabul ediyor musun.." olacak; yani çeviri anlamı tam tersine çevirmiş. Sayfa 30'da " . . maddenin bazı duyular olmayan parçacıklarının hareketlerinden ve suretlerinden" dendiğinde, "configuration"un burada " s u r e t " olamayıp "biraraya geliş duzeninden" biçıminde karşılanması gerekeceğini bir felsefe çevirmeninin sezebilmesi gerekirdi. Artık Turkçe'de yerleşiklik kazanmış felsefe terimleri adeta hiçe sayılarak, hem "cisim", hem de " n e s n e " yerine " o b j e " ; f924'TEBÜGUN, GAZİMUSVOfA KEMAL, gOYÛ/C ZAF&ZİH 2. ytLPÖNÜMUNPE, PUMLÜPINAR'DAKİ TbR£NB KAVLMtŞTI. ORAOA VER.PİĞİ UZUN BİR SÖYLBVLE, 8AŞKOMUTANLIK MEYPAN SAVAŞIHI AYRINTtLl.gtÇiMPE ANLATMfŞr/. MUSTAPA KEMAL,PAHA SÛNgA SOZISÜJNİ G£NÇUĞE YÖN£LTEREK $ÖYL£ DEMİŞTİ: "EY yÜKSBLBN YENİ NESİL,G£tEC£K SiZİNPİK. CUMUUR.İYETİ BİZ KURPUIC' ONU YÜKS£LTEC£K. VE S.ÜRDÛISBCEK SİZSİNİZİ* YANDAKl RES/MDE, M.KSMAL VE EŞİ SÖZ KONUSU 7ÖeENDE.. lAT/FEHANlMlN ARKflSlNDA İSE YUNUS NADİ BEY.. DUMLUP/IMR'DA KU7IAMA. AYIN EN ÇOK SATAN KİTAPLARI ROMANOYKU 30.7.1984 30.8.1984 Sıra: Kod: 1 002.067 2 001.006 3 066.022 4 102.008 107.006 021.048 097.194 097.106 097.107 9 002.063 10 124.247 5 6 7 8 Kitabın Adu Yazan: Sevgili Arsız Ölüm Latife Tekin O/Hakkâri'de Bir Mevsim Ferit Edgü Tutunamayanlar Oğuz Atay Kandid ya da İyimserlik Üstüne Voltaire Denizin Tltzu Sereden Geliyor B.Schwaiger Sessiz Ev Orhan Pamuk Üç Beş Kişi Adalet Ağaoğlu Yüzbaşı Selahattin'in Romanı tlhan Selçuk Bir Gün Tek Başma A ile Savaşları Vedat Türkali Bekir Yıldız 5 0 YIL O N C E C u m h u r i y e t 30 Ağustos 1934 İki bayram birden Bugun 30 Ağustos Zafer bayramile Tayyare bayramını tesit ediyoruz. Bu münasebetle Beyazıtta muazzam bir geçit resmi yapılacakttr. Resmıgeçide iştirak edecek kıiaat ve mektepler sabah 9.5 'ta Üniversite meydanmda toplanacak, kendılerine tahsis olunan mevkilerde yer alacaklardır. Bu sırada İstanbul Kumandanlığı makamında tebrikat kabul edilecektır. Muıeakıben Kumandan Paşa Beyazıia gelerek kıtaatı teftiş edecektir. Beyazıtta Üniversite kapısı önunde hazırlanan kürsüde en kıdemsiz zabıtimiz tarafından bir nutuk soylenecek ve buna kumandan tarafından mukabeie olunacaktır. Merasimden sonra alay hareket edecek ve Taksim abidesine kadar gelinerek abideye çelenk konulacaklır. Gece de şehrin her tarafmda fener alayları ve şenlikler tertip olunacaktır. Bugun aynı zamanda, vatanmı çok seven Turk milleıınin çok kıymetli teberrülerile alınan 26 tayyareyi de bize bu buyük zaferi yaratan kahraman orduya hediye ediyoruz. 19341984 Açıldığının yuzuncu yılını idrak eden ve bu bir asır zarfmda memlekete 30 bin kahraman zabit yetış tiren Harbiye mektebimizin yüzuncu yıldonumu bugun parlak merasimle kutlulanacaktır. 100 senelik kahramanlık abidesi: Harbiyv ı i ü " »•
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle