18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
25 AĞUSTOS 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURtYET/5 Ozetle Cousteau, gemisini batıracak ünlü sualtı araştırmacısı Jacques Yves Cousteau, Fransız televizyonuna yapttğı bir açıklamada, önümüzdeki mart ayında Güney Pasifik 'te başlatacağı ve dort yıl sürecek bir sefer sonunda gemisi "Calypso"yu batıracağını söyledi. Cousteau, gemiyi sonradan müzelik bir eşya gibi sergilemektense, okyanusun dibine gondermeyi yeğlediğini belirtri. Cousteau, tkinci Dunya Savaşı sırasında mayın tarama gemisi olarak kullanılan ktrk üç boyundaki tekneyi 1940'lann sonlannda sattn almış ve o günden bu yana gemiyle dünya denizlerinde bir milyon milden fazla yol yapmıstı. Kaptan Cousteau, yetıi yaptıracağı "Calypso II" adlı geminin ruzgâr enerjisiyle çaüşan bir türbini olacağını açıkladı. Irfan Gevheroğlu, ilk kitabıyla Duyduk Gördük Danimarkatia büyük ilgi gördü O biçhn bir sünnet davetiyesi Ergani'de doğan, 22 yıl önce Danimarka'ya giden Irfan Gevheroğlu, 6 yıldan bu yana öykülerini yayımlıyor. 17 öyküsunü bir araya getiren ilk kitabıyla İskandinav basınından büyük övgüler alan Gevheroğlu, İsveç, Norveç ve Danimarka'da ilgiyle izlenen bir yazar oldu. Kiiltür Servisi 22 yıldır Danimarka'da yaşayan Erganili İrfan Gevheroğlu, veni yayımlanan "Bir Gavur Türküsü" (En Vantro Song) adlı Cykü kitabıyla Daniraarka'da ve İskandinav ulkelerinde çok sflzü edilen yazarlardan biri haline geldi. trfon Gevheroğlu, Ergani'de doğmuş, Ankara Hukuk Fakültesi'nde iki yıl okuduktan sonra Danimarka'ya göçmüş. Orada çeşitli işlerde çalışan Gevheroğlu, 6 yıl kadar önce yazarlığa başlamış. Gazetelere, dergilere ve Danimarka Radyosu'na yazdığı öykülerle adını duyurmuş. Danimarka toplumunu çok iyi tanıması, keskin gözlemciliği ve deneyimi Gevheroğlu'nun başansında en buyük etken olmuş. 8u gelişmiş toplumun az gelişmiş yanlannı, yabancı işçi düşmanlığırun yeni yeni boy vermeye başladığı bir dönemde usta bir dille eleştirmesi büyük yankılar uyandırmış. Kara mizah türünde çok başanlı Öykü örnekleri vermesi, kitabının tüm İskandinav ülkelerinde son yılların "en önemli mizah kitabı" olarak değerlendirilmesine yol açmış. EN VANTRO SANG Son zamanlarda ilginç duğün ve sünnet davetiyelerine rastlar olduk. Tabii "abdest ve tuvaleı mahalierV'nin temel atma törenlerini de yabana atmamak gerek. Her neyse, biz bu kez bir sünnet davetiyesi örneği sunalım size de, görün bakaltm millet nelerle uğraşıyor: "Muhterem ve muhtereme kardeslerimız: Gunümuzde siinnet ve diğer merasimler, inancımızla amel etmemiz taban tabana zıt oluyor. Biz ıse davetiyesiyle, merasımiyle her ne kadar ondan uzak olsak da Efendimıze bir nebze de uymak gayesıyle böyle bıryola başvurduk. înşallah bildiğimizle okuduğumuz Rabbımıza amel etme nasib eylesın. Amin". Ardından uzun uzun bir "Yaşamamız içm emırler dizisi"geliyor. En ilginci de şu: "Ey Musluman, acaba sen çocuğunu namaz için mı dovuyorsun, yoksa zayıf aldı, yaramazlık yapıyor, diye mi kızıyorsunuz?" Bir baş ka yaşama emri de şöyle: "Ey Musluman, bizım çocuklar ya davulculuğa, ya da zurnacılığa özemyor. Çunku bebekken dinledıği ya davul sesi ya da zurna sesı. Ya senin çocuğun hangisesle buyuyor, buyudü?" Davetiyenin bir "Malik îbni Dınar" bölümu, bir de Necip Fazıl'dan alınma iki dizesi var. Sonra sıra geliyor "Zaman Müslümanlan " adlı manzumeye. Şu dehşetli şairane manzumeye bir goz atın hele: "Müslumanlar zamane yatlı oldu / Haram yenmez, haram kıymetlı oldu / Okunan Kur'an 'a kulak tutulmaz / Şeytanlar semırdı kuvvetii oldu / ...Kim kime Allah 'tan haber verırsen / Bakar başın sallar, hüccetli oldu / Şakird üstad ile arbade kılar / Oğul ata ile izzetli oldu / ...Fakir miskinlıkten çekti elim / Gönuller yıkıben heybetlı oldu / Peygamber yerine geçen hocalar / Bu halkın başına zahmetlı oldu / ...Tutulmaz oldu Peygamber hadısi / Halayık cümleler haktan utlu oldu / Yunus aşık ise tevbe eğle / Nasuhu tevbe ucu tatlı oldu". Ve geldik davetiyenin son bölümüne: "Sünnet merasımınde sızleri aramızda gormekten mutluluk duyacağız. Dedesı Selim Karaca, torunlarım Mustafa, Yasir, tbrahim. Not: Merasim 7/7/84 gunu saat 21'de sohbet (evde); 8/7/84 günu saat 11'de sünnet veyemek (dini sohbetler yapılacaktır). Adres: Gaybiefendı Mahallesi, Fırat Sokak, So: 29, Kutahya". Gazeteci mi, yoksa başkası mı? DERGtDE SÖYLEŞİ Danimarka'da yaytmlanan "Samspil" dergisi Polonyalı kadın yazar Aliçja Femngsen 'in Irfan Gevheroğlu 'yla yapttğı söyleşiye yandaki fotoğrafla genis yer verdi. Yukanda görülen kitabtn kapak düzenini ise, Danimarka 'da yaşayan Turk ressamı Birol Kudat gu yaptı. çok sağlam gözlemlere dayanarak dile getiren Irfan Gevheroğln, insanhk ve sevgi dolu anlatımıyla birbirine aykın toplumlan yaklaştırmada yasalardan istatistiklerden çok daha önemli ve değerli işler başardı. Yabancı toplumların birbirlerini daha iyi anlamalan için külahlannı önlerine koyup düşunmelerini sağladı. Söyledikleri bıçak gibi sivri de olsa, okuru kahkahalarla güldüren öyküleri üç tskandinav ülkesinde elden ele dolaşıyor. Irfan Gevheroğlu'nun kitabı yayımlandıktan sonra, pek az yazara nasip olan bir biçimde, Danimarka TV'si tarafından da tanıtıldı. "Bir Gavur Türküsü"ne akşam haberlerinde yer verildi. Gevheroğlu'nun kitabı yalnızca yabancı işçi sorununu değil, insanhk sorununu da irdelediğinden, bakanlıklar, okullar ve seminerler tarafından salık veriliyor. Şu sıra bir dizi konferans veren ve yeni öykuler yazan trfan Gevheroğln ve kitabı üzerine tskandinav basınının değerlendirmelerini aşağıda bulacaksınız. "Aktuelt" gazetesinin eleştirmeni ve yazan Else Steen Hansen: "Turk yazan Irfan Gevheroğlu, bir idam mahkumunun mizahıyla Danimarkalılan kendi anlayışlan içinde, kendi sttahlanyla vuruyor." "Kobenhaven" gazetesi: "Danimarkalılan burnundan yakalayıp dehşetli alay eden Türk'le konuştuk." "Medlem Folke Samvirke" dergisi: "Bir Gavur Türküsü güçlu mizahı ve sınırsız neşesiyle Danimarka'yı ve Danimarkalılan bugüne kadar kimsenin görmediği bir biçimde göriıyor ve alaya alıyor." Ünlü bir hukuk profesörü, eski Adalet Bakanı ve Sosyal Demokrat Milletvekili Ole Espersen ise, "Aktnelt" gazetesine konuk eleştirmen olarak yazdığı yazıda trfan Gevheroğlu'nun kitabını şu cümleyle değerlendiriyor: "Yabancılann kültüriinu öğrenmemize şen bir katkı." "Berlinske Tidende" gazetesi sanat eleştirmeni Johan de MyUus ıse "Bir Gavur Türküsü" için yazdığı yazıda şu değerlendirmeyi yapıyor: "ilginç bir kitap. Bu kitapta yazılı olanlann tsveç'te geçmesini ne kadar isterdik. Ne yazık ki olavlar Danimarka'da geçiyor. Irkçılığı, bürokrasiyi, ön>argılan guzel guzel eleşüriyor, alaya alryor ve her keresinde de hedefi tam on ikiden vuruyor." "Poliıiken"de yer alan Irfan Gevheroğlu'yla yapılmış konuşmanın başlığı ise şöyle: "Yaşını bile tam olarak bilmeyen Türk yazanyla söyleşi." Sanat eleştirmeni Ingolf Tbomsen'in şu cümlesi de, kitap için gazetelere "Bir Türk Danimarka dilinde yazıyor" biçiminde verilen ilanın altına eklenmiş: "Bu kitabı okuduğumuzdan hem gülüyor, hem aglıyonız. Elden ele dolaşacak bir yapıt." "Politiken" gazetesinin sanat eleştirmeni Thomas Bredsdorff da şöyle divor: "Irkçılık konusunda Danimarka'nın oteki yüzünü bize çok başanlı bir biçimde gösteriyor Irfan Gevheroğlu. Fantezi ile gerçekliği çok iyi kaynaşdrıyor. Bulduğu deyimlerle de Danimarka dilini zenginleştiriyor." "B.T." gazetesinden Holger Ruppert ise, bir sayfa ayırdığılrfan Gevheroğlu ve kitabı için, "Yabancılann bizi nasıl gördüklerini anlamak istiyorsak, trfan Gevheroğlu'nun "Karla ile Noel" öyküsunü okuyalım" diyor. Yine "Politiken" gazetesinde, yabancı sorunları, kitap ve Gevheroğlu uzerine sanat eleştirmeni Ole Schierbeck'in yaptığı değerlendirmede "Bizler Danimarka'nın zencileri olduk" deniyor. "Samspil" dergisi de, Danımarka'da yaşayan kadın yazar Aliçja Feningsen imzasıyla Irfan Gevheroğlu ile "Bir Gavur Türküsü" uzerine yapılan konuşmaya yer verdi. Evet, Türk ve dunya edebiyatını çok iyi bilmeyen bir Turk yazarı, başansını tüm tskandinav ülkelerinde kanıtlamış, kabul ettirmiş durumda. trfan Gevheroğlu bu eksikliğini de çok iyi biliyor ve sürekli çahşarak, okuyarak edebiyat alamndaki boşluğunu gidermeye uğraşıyor. İrfan Gevheroğlu'nun Türk okurları tarafından tanınmasında da sınırsız yararlar var. Türk insanımn fazla hoşgörülü olmadığım bizlerden iyi bilen olamaz. En ufak eleştiride kıyametleri kopannz, mesleğimizle ilgili bir tatsız söz ağzımızı bozmamıza yol açar. Örneğin TV'de avukatlar çevresinde geçen bir film gösteritir, Barolar Birliği Başkanı ayağa kalkar. Biz de bugün gazetecileri hedef alan bir fıkra seçtik. Bununla da toplumumuzda yerleşmesini dilediğimiz hoşgorunun bir orneğini vermek istedik. Fıkranın kahramanı bir gazeteci. tki üç yıl suren "yakın" bir ilişkiden sonra sevdiği kııla evlenmeye karar vermiş. Ama nikâh dairesinin kapısında bekleyip bekleyip, ne kıztn ne de yakınlaruıın geldiğini görünce apışıp kalmış. Günlerce aramış, taramış, ' 'dildade' 'sinin izini bulamamış. Aradan 67 yıl geçmiş. İşi gereği gittiği komşu kentlerden birinde kıza, yanında küçuk bir çocukla rastlamaz mı? Aman, demiş, sen nerelerdesin yahu? tnsan bir haber vermez mi? Beni it eniği gibi orta yerde bıraktm. Peki ama niçin? Kusura bakma, diye karşılık vermiş kız. Nikâhtan bir gece önce aile meclisi toplandı. Uzun tartışmalardan sonra da "Aileye gazeteci gıreceğine bir pıç girsin, daha ıvi" karanna vanldı. Adana 'nin Misis bucağında 1954 yılmda kurulan Misis Mozaik Müzesi yıkılacak. Bölge Muze Müdürü Mehmet Bilici, Misis'deki Mozaik Müzesi'nbt kurulduğundan bu yana onanlmadığını, müzenin bir harabeye dönüştüğünü beUrtti. Misis Mozaik Müzesi'nin yıkılarak yerine yeni bir kapalı müzenin yapüacağtnı açıklayan Bilici, "Yeni müze 700 metrekarelik bir alan uzerine yapılacak ve yaklaşık 10 milyon liraya mal olacak. Yeni yaptınlacak müzenin inşaatı beş ay içinde tamamlanacak" dedi. (THA) Misis Mozaik Müzesi 17 öykülttk "Bir Gavur Tttrknstt" Geçtiğimiz yıl Rozinante Yayınevi tarafından çıkanlan ve kapak düzeni Danimarka'da yaşayan Türk ressamı Birol Kudatgu tarafından gerçekleştirilen "Bir Gavur Türküsü" (En Vantro Song) 17 kısa öyküyü içeriyor. Kitap, Danimarka, İsveç ve Norveç basınında olumlu yankılar uyandırdı. Geldiği toplumla içinde yasamakta olduğu toplum arasındaki uçurumlan, çelişkileri Kaplumbağa ile mi hizmet götürüyor? Ankara Fotoğraf Sanatçıları Demeği (AFSAD) "Kent ve Insan'' konulu bir yanşma açmıştı. Yanşmaya katılacak fotoğraf sanatçıları, yapıtlanm en son 15 Ağustos 1984 günu teslim etmek zorundaydılar. htanbul 'dan bu yanşmaya katılmak isteyen tFSAK üyesi birkaç ağtr top, Cengız Karlıova, Cengiz Akduman, Kadır Can, Oral Gönenç ve Metin Cenkmen, 14 ağustos günü fotoğraflarını hazır ettiler. PTT yeni bir Acele Posta Servisi kurduğu için buna güvenip postalama işini Kadır Can 'a havale ettiler. Kadır Can fotoğraflan zarfladı ve 14 ağustos günü Acele Posta Servisi'yle Cengız Karlıova adına AFSAD'ın Ankara adresine postaladı. Ayla Erduran konseri VİDEO KULÜPLERİNDEN SEÇMELER htanbul Arkeohji Muzesi'nde Ayla Erduran konseri ve htanbul Filarmoni Oda Orkestrası yeni dönem konserleri 25 eylülde başlayacak. Cem Mansuryönetiminde verüecek ilk konserhtanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde düzenlenecek. Bu konsere Ayla Erduran solist olarak katılacak ve Bach 'ın La Minör Konçertosunu seslendirecek. htanbul Belediye Konservatuvan 'nda çahşmalannı sürdüren Çağdaş Bale Topluluğu, sekizinci sanat yılını 15 eylül cumartesi günü htanbul Arkeoloji Müzesi bahçesinde sunacağı gösteriyle başlatacak. Costeride Verdi'nin Dört Mevsim Bale Müziği ile Verdi Çesitlemeleri ve A.Adam'ın ünlu balesi Giselle'in ikinci perdesi sunulacak. Çağdaş Bale Topluluğu Kitnlrtm Burası Yeşilkoy Hava Limanı. Yolcular M\UUKİi<i oturmuş uçaklarmın kalkmasmı bekliyor, saati olmayanlar arada bir tepedeki koca saaıe göz atıyorlar. Oysa Meydan Işletmeleri Basmudürluğu saatin uzerine, "gayrıfaal" yazısını kondurmuş. Akla ünlu fıkra geliyor hemen: Meydan saatlerinin boz.uk olduğunu goren adam, vitrininde çalışmayan bir tek çalar saatin durduğu dukkâna dalmış. "Affedersımz, acaba saat kaç?" "Biz saatçı değılız, efendım." "Ya neasınız?" "Sunnetçı." "Oyleyse nıçin vımmmze saat koydunuz?" "Ivi ama ne ko\sa\dık bevefendı?" (Fotoğraf: ENDER ERKEK) Posta Senisi'nin de 1000 lira ödeyerek yolladığı zarfı, en geç 15 ağustos gunü AFSAD'a teslim edeceğinden hiç kuşkusu yoktu. Gelgelelim, 21 ağustos gunü Ankara'dan bir haber ulaştı beş ahbap çavuşa. Bu haberde, "Ne o, yarışmaya katılacağınızı btldirmıştınız. Oysa sızden ne ses çıktı, ne seda. Yoksa bizı protesto mu ediyorsunuz?" deniyordu. Ne yapacaklarım şaşıran fotoğraf sanatçıları şimdi kara kara düşunüyor, arada bir de Kadir Can'a takılmadan edemiyorlar: Yahu, bu Acele Posta Servisi acaba kaplumbağa ile mi, yoksa •güvercinle mi hizmet götürüyor? "Topkapı Sarayı'nda yaşam" 17. yüzyüda yaşamış ünlu Fransız gezgini Tavemier'nin "Topkapı Sarayt'nda Yaşam" adlı kitabı yaktnda Çağdaş Yayınlari'nda çıkacak. Perran Üstündağ'ın çevirdiği kitap, 17. yüzyüda Istanbul'a gelen ve Saray'ı gezme olanağı bulan bu gezginm gö'zlemlerini ve anılannı içeriyor. Yalnız konuyla ilgilenenler değil, tüm aydınlar için ilginç bir yaptt. KISA SURE ONCE OLDÜ Mel Brooks filmlerinin unutulmaı yıldızı, kısa sure once olen Marty Feldman "Frankenstein Junior'hm da en tipik ve ilginç oyuncusu olarak dikkati çekiyor. THE SUGARLAHD EXPRESS/ Yönetmen: Steven Spielberg / Oyuncular: Goldie Hayvn, Ben Johnson, Michael Sachs, William Atherton, Gregory Walcott / 1974 yapımı / 110 dakika. Ev soyrnaktan hilküm giyen ve cezasının sona ermesıne dört ay kalan bir genç, yatmakta olduğu açık cezaevinde kendisi gibi sabıkah karısı tarafından ziyaret edilir. Genç kadın, işsiz ve çocuğuna bakabilecek durumda olmadığından iki yaşındaki bebeklerinin bir aileye verildiğini açıklar. Kendisiyle birlikte kaçmazsa kocasından aynlacağım büdirir. Kaçmaları kolay olur ve ardından uzun bir takip başlar.. Günumüzun ünlu yönetmeni Spielberg, adının duyulmasını sağlayan fîlmlerinden "The Sugartand Express"te gerçek bir olayı beyazperdeye getiriyor. Ozellikle "Vanlshing Poinf'ta da büyük başanyla işlenen ve benzerlerine sık rastlanan konu, Spielberg'in usta sinema dili sayesinde baştan sona zevkle seyredilebiliyor. (AKADEMİ VtDEONisaritaşı) Artemis Tapınağı'nda kazılar Selçuk'taki Artemis Tapınağı'nda restorasyon çahşmalan yeniden başladı. 1965'te Avusturya Arkeoloji Enstitüsü öğredm üyelerince başlatüan kazuara geçen yıl ara verümişti. Bu yıl kazılan, aynı enstitüden arkeolog mimar Anton Bammer başkanhğındaki bir kurul sürdürüyor. Anton Bammer, Artemis Tapınağı 'nda bugüne kadar bulunan bazı parçalann Selçuk Muzesi'nde sergilendiğini belirttikten sonra, "Tapınak en zengin dönemıni Efesliler zamamnda yaşamıştır. Bugune kadar yaptığımız kazılarda yalnızca bir bölümü toprak üstune çıkarılmıştır" dedi. (a.a.) kınlık oluşan genç bankaa, bankadaki gizli bir hesabın varlığım birbirlerinden habersiz keşfederler. İşadamı nin ölumüne de bu hesabın varlığını keşfetmesi neden olmuştur. Hesap numarasının ortaya çıkışı, ABD bankalarındaki tüm Arap paralarının çekilmesı ve dünyanın korkunç bir ekonomik krize girmesi demek olacaktır. Sinemada son yılların moda türlerinden biri de ekonomikurgu. Bu tür filmler ve TV dizileri büyük ilgi de görüyor. Milyonlarca, bazan milyarlarca dolan bir çırpıda kazanan ya da yitiren ışadamlan, sarayı andıran evler, lüks arabalar, görkemli davetler, güzel kadınlar, yakışıklı adamlar, benzersiz aşklar, seyircinin hayal dunyasını alabildiğine gıdıklıyor. "Rollover" yine de bu türün başanlı örneklerinden ve sonuna kadar ilgiyle izlenebUiyor. (ALTUĞ VİDEONişantaşı, Suadiye) ABD üniversitesinin beyin cerrahisi kürsüsünde öğretim üyesidir. Ancak Transilvanya'ya giderek bir sure atalanmn şatosunda kalacak, kitabını bulduğu büyük dedesinin yaptıklarını (bir adam yaratmak) başarmaya çalışacaktır. Bu işte en büyük yardımcısı ise Igor'dur. Igor roİunde de, geçtiğimiz yıl ölen "çılgın" komedyen Mel Brooks başına nice işler açacaktır. Mel Brooks'un kendine özgü esprileri herkes için aynı olçüde çekici olmayabiliyor. Ama kayıtsız şartsız Brooks hayranlan için "Frankenstein Junior" bir bulunmaz nimet. (VİP VİDEOAksaray) Derneği Genel Kurulu 31 ağustosta toplanacak Tiyatro Yazarları Hidiv Kasrı uzerine Sayın Nezıhı Gulcuoğlu, bize dortluklerle yazdığı mektubunda şöyle diyor: "Çelık Gulersoy 'un htanbul'un 'tarihi mımarısi'ne hizmetleri küçumsenmeyecek olçülerde süregelmektedir. Fakat, o restore ettiği yapıtlar, Osmanlı döneminde olduğu gibi, yine halka açık değildir. Kendimizi aldatmayalım. Ekteki faturalar ve dört adet dörtluk "Duyduk Görduk"sütunlartna iletilmek uzere bilgilerinize saygı ile sunulur." yor: derdini dile getiri Kültür Servisi Türkiye Tiyatro Yazarları Derneği'nin olağanustü genel kurulu, çoğunluk sağlanamadığı için 31 Ağustos 1984 cuma gününe ertelendı. Gazeteciler Cemiyeti salonunda saat 14.00'te yapılacak olağanustü genel kurul toplantısında, tuzukle ilgilı değişikliklerle Devlet Tiyatroları ve Şehir Tiyatrolan'nın repertuarı konuları gorüşülecek. Evet, SayınGulersoy 'un himmetiyle yeni açılan Hidiv Kasrı, Nezıhi Gulcuoğlu 'nun canınt iyice yakmış olmalı ki, mektubunda da sözünü ettiği aşağıdaki Doğasıyla çok uyumlu O şiirsel Hidiv Kasrı. Öte yandan surdurüyor Varlığını soygun asn. tki bardak ılık çayla Dudak surduk bir çift tost 'a. Binaltıyüz elli teklik Kesemize koydu posta. Sarı sırma apoletli Personele ne gerek var. Bilmez misin Bay Gulersoy Sen 'siz halkın kemeri dar. Düşünceyi seslendirmek Kimi zaman güç bir olay. Varlıklılar "fağfur"una Viski koymak elbet kolay. TARIHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAN 25 Ağustos ELECTRİC HORSEüf/tJV / Yönetmen: Sydney Pollack / Oyuncular: Jane Fonda, Robert Redford, Valeria Perrine / 1979 yapımı / 120 dakika. Bir zamanların ünlu rodeo şampiyonu (Redford) artık yaşamını reklam piyasasında çalışarak kazanmaktadır. Butunyaptığı da, buyük mağazalann girişlerindeki "mekanik" atlarabinmektir. Ancak genç bir kadın gazeteci (Fonda) onun geçmişini kurcalar. Eski rodeocu da yeniden Batı'nm engin çayırlanna açılıp eski günlerine dönme karannı verir. Bu işte guzel kadın gazeteci kendisine yardımcı olacak, sonunda birbirlerine tutulacaklardır. Amerikan sinemasınm çağdaş ustalanndan Pollack, günün gözde konuları olan "çevre sağlığı", "çevrt kirienmesi", "geleneksel yaşama biçiminin değişmesi"ne sık sık goz kırpmaktan kendini alamıyor. Ortaya çıkan sevimsiz bir film değil, ama ustanın en başanlı yapıtı da sayılamaz. (ALTUĞ VtDEONişantaşı ve Suadiye) VEZOI/'ÜN HİDDETİ! 79 YtUNDA BUGÜAJ, ITALYA'OAICt POMPEl KENTI, V£2UV YANAJ5DAĞININ PUSKÛIZTÜLERÎ ALTINPA KALlP KAYBOLDU'.. VOLKAN DAN ÇJKAH AKKOR HAL&EKI SÜfJGER TAŞl~ SERPıNTt£İ VE KÜL YAĞMUfSU, tCEMTI 67 MBTGB YÛKSBKLİ6INOE &R TABAMCA İLE Ö/STMÜÇ, OLAYDA BiNLEJZCE INSAAJ ÖLMÛÇTÜ. POMPEİ /<£UTİ, FELÂICETTEM SONRA jYÜZL£JZC£ YtL uNUTULACAfC, 1?48'PE KEŞFEPİLDtĞİNDB DE ÇÜKiyAMIN £M UZUN SV/SeU VE BÛYÜK. A/UCE OLOİ/K ARAŞTTZMAS/NA NEDEN OLA CAKTIR. TEMIZIENECEK OLAN LAVLAR ALT/NDAM HELENiSTiK VE fiOMA DEVl&JERİ A/g AiT ESSİ2 BULUNTVLAÜ. ' Fotoğraf ve tllüstrasyon Yarışması Rotovision Puplications ile Bilimsel Eserler Yayınevi'nin ortaklaşa düzenledikleri Fotoğraf ve tllüstrasyon Yanşması sonuçlandı, dereceye girenlere öduUeri törenle verildi. tllüstrasyon dalında Haluk özden, Kemal Molu, Şener Ünal, Zeki Dinlenmiş, Emin özturk, Gurcan özkan; fotoğraf dalmda Oral Gönenç, Cengız Karlıova, Kâvm Zaim, Osman üstündağ ödul kazandı. (UBA) FRAiVKEJVSTEfa'V IU. IVİOR / Yönetnien: Mel Brooks / Oyuncular: Gene Wi\der, Peter Boyle, Marty Feldman, Madeleine Kahn, Gloris Leachmann, Kenneth ROLLOYER I Yönetmen: Mars, Teri Garr, Gene Alan J.Pakula / Oyuncular: Hackman / 1974 yapımı / Jane Fonda, Kris Kristoffer 100 dakika. son, Hume Cronyn, JoseJ Mary Shelle>'nin 1818 yılında Sommer, Bob Gunton, Ma yazdığı "Frankenstein" romanı con McCalman / 1982 yapı artık korku edebıyatının klasikleri arasında baş köşelerden bimı / 110 dakika. Ünlü bir işadamı, gecenin geç saatinde çalışmakta olduğu işyerinde öldürülür. Eski bir füm yıldızı olan karısı (Jane Fonda), genç ve yakışıkh bir bankacıyla işbirliği yapar ve petrol zengini Araplarla ortaklık kurma girişiminde bulunur. Ancak gerek kendisi, gerekse giderek arasmda duygusal ve bedensel bir yarini işgal etmekte. Beyazperdeye de aktanlan Frankenstein'ı sinemada en iyi canlandıran oyuncu Boris Karloîf oldu. 1930'lann Boris Kaıioff'lu Frankenstein fılmleri hâlâ sinemateklerin gundeminde yer alır. Mel Brooks'un filmi ise tam bir "Frankenstein parodisi." Fümin kahramanı Frederic von Frankenstein (Gene Wilder), bir 50 YIL ONCE Cumhurivet Tairoff butun Kusyadan büyük dunyadabılhassa Jırofla eserını Jirofle fevkalâde muvaffakiyetle bir rejisör temsıl etmekle meşhurdur. gelecek Burada da Jirofle Jirofla Rusyanın en buyuk rejisörlerinden beynelmilel şöhreti haiz rejisör Tairoff htanbula gelecek, Turk tiyatrosunun operet kısmile meşgul olacaktır. O zamana kadar Şehır Tiyatrosunda operet ve dram kısımları da aynlacaktır. operetı İ. Galıp Bey tarafından Turkçeye tercume edılmiş olduğundan buyuk rejısor tarafından tertip edılerek teşhnievvelde oynanacaktır. Bu sene Şehir Tiyatrosunun dram kısmmda 6, operet kısmmJa da 4 yeni eser oynanacaktır. 25 Ağustos 1934 19541984 talimat vermiş tır. Bu karara göre gazete satıcıları kalabalık yerlerde halkın rahatça geçmesme mâni olmıyacaklar, kıhk ve kıyafetlerini duzeltecek ve yarından ıtıbaren beyaz caketle sokaklarda dolaşabileceklerdir. Gazete müvezzileri yeni kıyafete giriyorlar İstanbul Emniyet mudurlüğu gazete müvezzileri hakkmda yeni bir karar vermiş ve bu kararın tatbıkına başlamak tizere evvelkı akşam ve dün sabah butun müvezzileri toplattırmış ve Emniyet müdurluSünde kendilerine HECİP BEY,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle