18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 23 TEMMUZ 1984 NÜKLEER ENERJİ 1NEDEN GÖZDEN DÜŞÜYOR? Prof. D, TOLGA YARMAN Türkiye'de nükieer reaktörlerin kuruluşu aceleye getirihnemeU MM erhangi bir işletme kusurundan Mmir reaktörün yanlış bir stratejiyle, dolayı, benzeri göriHmemiş biçimde yeterli hiçbir hazırhğımız olmadan, sırf "gönlümüz" öyle isîedi diye kurulmasına götürüp dağın tepesine çaktığımız güzelim uçak misali canlar kaybından yanmayız da... Yazım ustası olduğumuz çekindiğimiz için değil... Trilyonlarımızı mizah romanlarına konu oîacak şekilde "gütne gitmesine" ulusça çok yanarız. "veciz" hamleyle batırabileceğimiz için... Enerji ihtiyacını gidermede nükleer enerji seçeneğinin kimi yerlerde neden gözden duştüğune ilişkin incelememiz uzantısında, bu enerji kullanımı alanında dünyaya hızlıca bakalım. ABD'de halen çahşmakta olan 82 nükleer santral var. Bunlar, bu ülke elektrik üretiminin °It 13'ünu sağlıyor. Bu tutar ülkemiz elektrik üretiminin, yuvarlak, on katına geliyor. Ayrıca 48 santral da, tamamlanabileceklerine kesin gözle bakılmamakla birlikte, yapım aşamasında bulunuyor. ABD'nin reaktörlerinin bir ikisinin "sabıka kaydı" bulunmasına karşılık, geniş çoğunluğu gayet güvenli ve ekonomik bir performans gösteriyor. Nedir ki bu ülkede iptal olunan reaktör siparişleri sayısı da, yazımızın önceki bölumlerinde açıkladığımız nedenlerle, 107'yi buluyor. Kanada'nın 14 reaktörü mevcut. Bunlann hepsi de doğal uranyum + ağır su terkibindeki Kanada yapırru reaktörler. Herhangi çok önemli bir sabıka kayıtlan mevcut değil. Bu reaktörler, Kanada elektrik üretiminin % 14'lük bir kesrini kaphyor. ettiği enerjinin eline bakıyor. İthal enerjisi, Batı Almanya'nın enerji tablosunda "It 60'lık bir yer işgal ediyor. Batı Almanya da 15 reaktör işletmede; 12'sinin ise inşaatı surmekte. Nükleer enerji üretimi burada halen, toplam enerjinin % 6'sı. Ama bu tutar, bilhassa ithal petrolü azaltılarak, yüzyıl dönemecine doğru ^o 20'ye çıkartılmak planlanıyor. Alman reaktörleri, genellikle "uslu" ve " m u n i s " gorünüyor. 197582 arası toplam yeteneklerinin % 82'si kadar hizmet vermişler. Bu oran, ABD'de 1» 64'te kalmış. Doğu Almanya'da 5 reaktör halen çalışmakta ve ülke elektrik üretiminin ^o 12'sini sağlamakta. İngiltere'de 37 reaktör var. 10'u da yapım sürecinde. İngiliz reaktörleri, bu ulke elektrik gereksinmesinin °7o 20'sine yakın bir kesrini sağlıyor. Japonyada 24 reaktör işletmede, 13'ü inşa halinde, 7'si planlama aşamasında. Bu ulke petrolünün hemen tamamını, kömürun de beşte dördunden fazlasını ithal ediyor. Bu nedenle orada, nükleer enerji seçeneğine, ülkenin onümüzdeki yuzyıl ıçindeki hayati bir dayanağı olarak bakılıyor. miş bulunuyor.) Belçika'da 6, Vo 6, lsviçre'de 4, °7o 28, ttalya'da 3, % 4, İspanya'da 7, Vo 9, Bulgaristan'da 4, To 29. (Sovyet yapısı Bulgar nükleer reaktörlerinden birinin, hemen tam zaman ülkemize elektrik sattığını bu arada kaydedelim.) Arjantin'de 2, % 10, Hindistan'da 4, % 3, Pakistan'da 2, °7o 2, Güney Kore'de 3, <o 13. (Bu ulke, 2 reak* tör siparişini iptal etmiş bulunuyor.) Tayvan'da 4, <o 40. Öte ? yandan, Macaristan'da 1, Yugoslav>a'da 1, Brezilya'da 1, Çekoslovakya'da da 3 reaktör işletmede bulunuyor. Çin Halk Cumhuriyeti, nükleer bombayı gerçekleştirmiş olmakla beraber, bilhassa Batıdan teknoloji ithaline uzun süre kapalı durmuş olması nedeniyle, bugüne kadar hiçbir nukleer santral kurmamış olmaktadır. Çin Halk Cumhuriyeti, ne var ki Hong Kong Hükümeti'yle işbirliği halinde olarak, iki Fransız reaktörü kurmayı planlamış bulunmaktadır. Bu ulke, fazla olarak Fransa ile, iki reaktörün daha ön anlaşmasını imzalamıştır. Çin Halk Cumhuriyeti, nükleer enerji uretimi alanında ABD ile de işbirliği yapmayı tasarlamaktadır. Gorulduğu gibi, nukleer enerji seçeneğinin, bilhassa ABD'de daha önce belirttiğimiz nedenlerle gozden düşmesıne karşılık, bu seçenek, birçok ülkenin enerji sorunu çözümü, bir kısmının enerji dış bağımlılığını azaltmada vazgeçilmez dayanağı, bir kısmının da mevcut oteki birçok seçenek arasında "favorisi" bulunmakta. ye kurulmasına yanmayız da... Bu reaktörün, yazım ustası olduğumuz mizah romanlanna konu olacak bir şekilde "güme gitmesine" ulusça, işte çok yananz. Herhangi bu işletme kusurundan dolayı, benzeri görülmemış biçimde götürüp dağın tepesine çaktığımız güzelim uçak misali, canlar kaybından ya da çevreye yansıyacak bir tehlikeden çekindiğimiz için değil.. (Bö>lesi bir gelişmeyi nükleer reaktör işletmesine dönük olarak, olanak dışı gördüğümüz kaydolunmalı..) Trilyonlarımızı tek bir "veciz" hamleyle batırabileceğimiz için.. (Standart boy bir nükleer santral, birkaç milyar dolardır. Bu tutar da, anımsanacağı gibi, ülkemizin bütçesi kadardır.) Umarız sunmak istediğimiz duşünce yanlış anlaşılmayacaktır. Yönetim, bakım ve işletme kusur ve belki bağrşlanmaz hataları oluyor diye, uçaklarımızın uçuştan kökten men edilmelerini istiyor değiliz. Ama yapılan hatalann uçuş eylemini "Rus ruletine" çevirmesine de seyirci kalamayız. 1300 megavatlık bir basınçlı su reaktörünün görünümü... lan nedeniyle, nükleer enerji uretiminin, diğer ulusal kaynaklarımızdan herhangi birinden hareketle gerçekleştirilecek enerji uretimine oranla daha az ulusal değerlendirilmemesi; bu açıdan yalnız, konuya ulusal yaklaşım yollarının ayrıntılandırılması gerektiği noktalarından oluşmaktadır. Oysa bugune kadar devlet ilgili katlarında yapılan şunlarla sınırlanmıştır: • Elektrik enerjisi talep artışını ongörmek. • Klasik ulusal kaynaklarımızın yeteneğini tahmin etmek. • Bu ikisi arasında falanca tarihten itibaren açık meydana geleceğini ifade etmek. • Bu açığın nukleer enerji üretiminden başka bir yolla karşılanamayacağını saviamak. • Gerekli bulunan nükleer santralların satın alınması yolunda harıl harıl ihale hazırlıkları yapıp, ihalelere çıkmak. Kanaatimizce bu çerçeve, kahbında doğrular bulunduru>or olmakla beraber bugune kadarki uygulama biçimi itibanyle çok yanlışa meydan vermiştir. Aynı kuruluşlarımız, nitekim 1980'lerin başından 2000'e bakınca, biraz "nedamet" getirmiş olarak, onceki sayılannı yuzde ellî indirime tabi tutuvermek durumunda kalmışlardır Anılan çerçevedeki ikinci bir yanlış, ülkemizdeki nukleer enerji uretimini, (talep tahmini klasik kaynaklarımızla karşılanabilecek enerji talebi = nükleer enerji üretimiyle gıderilecek pay) formülüne dayandırmaya çalışmaktır. Bu formulun oğeleriyle oynanırken yapılan yanlışlar ve içine düşülen açmazlar, peşin hükümlerle varılan bir sonucu, bu formülden istihsal etmek uzere başvurulan cin oğrenci işi sayısal cambazlıklar, o arada nükleer enerji uretimini, öngorülen açığı karşılamadaki yegâne seçenek olarak göstermedeki zorlamaJar, bütun bunlardan dolayı da, sergilenen kimi haklı saydığımız tepkilere karşı takınılan hırçınlıklar bir yana... "NUKLEER ENERJİ, DIHYKA VE TÜRKİYE" DÎZİSİNE YAMY DOÇ. DR. OSMAN K. KADİROĞLU Hacettepe Ü. Nükleer Enerji Bölümü Nükleer enerjinin totaliter rejimler yarattığı savı kanımca komiktir. Hangi politik sistem istikrarlı, düzenli, dikkatli ve uyumlu yurttaşlar istemez ki? Bugün elektrik enerjisinin yansım nükleer güçle elde eden Fransa mı, yoksa Almanya veya ABD mi totaliter devletlerdir? Sermayesi az her ülkede çok para isteyen tüm yatınmlar, zorluklar doğuracaktır. Büyük baraj projeleri, askeri gücü arttıracak projeler, bu tür projelerdir. Bunların hesap pusulalanm halka ödetmek, enflasyonu azaltmak için kemer sıkma politikalan ortaya çıkacaktır. Muhtemel trajedya ya da başarı Uyarımız yapıcıdır. Öyle bir şeyin meydana gelmesi benzeri sayısız uyarımn uyandırabileceği rahatsızlıkla kıyaslanmayacak kadar acıya gebedir, çunku! Bizim gorebıldiğimiz kadarıyla (burada ayrıntısına girmemiz mumkun olmamakla beraber), korkumuzu çağrıştıracak bir görunum yazık ki vardır. Sorunu devletin çeşitli düzeylerınde suruklemek durumunda bulunan kadrolar yetersizdir ve bir türlu ıyileştirilememektedir. Bunu da belirtmek lütfen sakınılmasın, görevimizdir. Yarınki muhtemel trajedya da, başarı da bugun atılacak iyi ya da kötu tohumlardan doğacaktır. Kotunun kötusü ne olabileceğini en başta söylemenin bir yararı ise, işte bu noktayı olabildiğince vurgulamak olmaktadır. İkinci olarak, ulusal nükleer bir enerji uretimi yolundaki savımızı, bu yazımız dola>ısıyla bir kez daha ilgililerin dikkatine sunmak istemekteyiz. Nükleer enerji pahalı mı? Nükleer enerji ucuzdur. Uranyum fiyatlanndaki artmalann, üretilen elektrik enerjisinin bedeline etkisi yok denecek kadar azdır. Bir nükleer santrahn ürettiği elektriğin fıyatını daha çok santralın yapım bedeli ile faizler belirler. Günümüzde nükleer teknoloji halen en ilginç altematiftir. Yoksa neden diğer kaynakları bol olan Kanada, SSCB, Ingiltere, Fransa, vb. reaktör yapımına devam etsin? Uranyum dünyada sınırhdır, fakat tüm diğer mallar gibi istem ve sunu ile fıyatı belirlenir. Uranyum, doğada çeşitli yerlerde bulunur. Eğer ekonomik olursa, Karadeniz dip çamuru veya Van Gölü'nden bile elde edilebilir. Uranyum fiyatını birkaç kat arttırmakla, ekonomik rezervlerin miktarlannda bol miktarda artma olur, fakat elektrik üretim bedehnde aym derecede fıyat artışı olmaz. Ülkemiz için uranyum o denli önemli değildir. Kaynaklanmız, düşük fiyatlı kaynaklar açısından çok sınırhdır, ama dünyanın en zengin toryum yatakları bizdedir. Eğer akılcı seçimler yapar, uygun teknolojilere sahip olursak, eümizdeki bu yataklar asırlarca bize yeter. "Damızlık" reaktör Fransa, çalışmakta olan 32 nükleer santralının yanı sıra, 27'sini kurmakta. Öylelikle halen (% 47 ithal petrolü % 23 nükleer) oranlarıyla karakterize olan ülke genel enerji tablosunun, 2000 yıhnda (% 27 ithal petrolü % 30 nükleer) oranlanyla ağırlık kazanacağını öngorüyor. Fransa, bu arada, dünyanın ilk büyük ticari hızlı üretken reaktöru olan SuperPhenbı'i bu yıl işletmeye almayı ummakta. Böyle "damızlık" bir reaktör yol boyu, yaktığına karşılık ürettiği plütonyum sayesinde, aynı miktar nükleer bir yakıttan, klasik santralların urettiğinden 60 kat kadar daha fazla enerji sağlayabiliyor. Batı Almanya, nükleer enerji uretiminde en çok kamuoyu rauhalefetiyle karşı karşıya kalmış olan Avrupa ülkesi. 1981 martındaki Hamburg reaktörünün inşaatına, yüz bine yakın göstericinin tepkisine karşı, su ve göz yaşartıcı bombalarla savaş açan onbeş bin polisin yazdıklan öykü unutulacak gibi değil. Bu ülke de, Fransa gibi ithal Sovyetler'in zengin uranyum yatakları Sovyetler Birliği'nin çok zengin petrol, kömur ve doğal gaz yatakları bulunuyor. Nedir ki, bunlar çoğunlukla Sibirya'da. Bu ülkenin zengin uranyum kaynaklan da mevcut. Bu nedenlerle Kremlin'in yargısı. bu Ulkede bilhassa kentsel ihtiyacı karşılamada elektrik üretiminin en ucuz, nükleer enerji aracüığıyla olacağı yolunda. Sovyetler 1960'tan beri 40 reaktör dikmişler. Bunlar ulke elektrik uretiminin % 7'sine yakın bir kesrini karşılıyor. Sovyetler, "Atommash" adlı 4 milyar dolarlık nükleer reaktör fabrikalannın tamamlanmasıyla, yüda sekiz reaktör uretmeyi tasarhyorlar. Bu kadar reaktör, ülkemizin elektrik ihtiyacı düzeyinde bir enerji üretimi demektir. Isveç'te 10 reaktör ülke elektrik enerji gereksinmesinin °Io 40'ım sağlamakta. Bu sayılar, Finlandiya'da şöyle: 4, (yine), ^o 40. Hollanda'da 1, »o 5, (Bu ülkede 3 reaktör siparişi iptal edil Asıl çarpıklık Asıl çarpıklığa Türkiye'de nukleer enerji uretimini ileriye dönük bir gerek olarak göstermek uzere salt şu formüle sarınılarak duşüldüğü, daha hâlâ farkedilmemiş.. Ve ülkemizde nukleer enerji üretiminin, tıpkı zengin kömür ya da su kaynaklarımızdan hareketle geliştireceğimiz enerji üretimi gibi, zengin nükleer kaynaklarımızdan dolayı, ileriye dönük bir "zorunluluk" değil de, öncelikle ve daha şimdiden ulusal bir "seçenek" olabileceği duşüncesi hababam ıskalanagelmiştir. Mesele, açıkladığımız şekilde ele alınınca ise, birçok seçenekle, çok sınırlı parasal, keza beyinsel varlığımız açısından bir yatınm planlaması sorunu olup çıkmaktadır. Böylesi bir çerçeveden, nukleer enerji üretiminin genel enerji üretim tablosuna nasıl, hangi oranlarda ve hangi zamanlamayla entegre edileceği, bağıl borçlanmaödeme senaryolan ve olası dış dengeler değişiminin ışığında incelenmek gerekecektir. Bildiğimizce, bunların hiçbiri yapümış değildir. Açıkladığımız gerege ayKırı davranmak (kimse lütfen alınmasın, külahlar da öne konulup, insaflıca duşünülsün), çig ve çapsız bir macera sevdasından ibaret kalmaktadır. İnisiyatif bizdedir Ülkemizin nukleer alanda kuvvetli kozları vardır. Ancak bu kozları çarçur etmeden nasıl oynayacağımız iyice duşunulmelidir. Andığımız kozlardan birkaçını hemen sıralayalım: • Dünyanın en zengin sayılabilecek toryum yatakları Türkiye"dedir. Şimdüik mutevazi ölçülerde de görünse, uranyumumuz da vardır. • Dünya (özellikle ABD) nukleer durgunluktadır. Bu husus, pazarlık gucumuzu arttırır. • Nükleer dış köprüler kurulurken, söz konusu olacak olan ticari dev bir savaştır. Nedir ki, bunun stratejisini belirlemek "inisiyatifi" bizdedir. • Bu savaşın bir yönuyle acımasızlığmdan etkilenebilecek bir tarafı olmamız yanı sıra, dunya nükleer durgunluğuna bzğlı. diğer bir yönuyle ise "hakemliği" de bizdedir. Ama anılan ınisiyatifle hakemlik avantajı, ancak ilgili alanda "bilge" bir devlet elinde anlam ifade eder. Devletimizin şu ticari dev nukleer savaşa bugüne kadarkinden çok daha fazla "fınn ekmekle" ve ilgili tüm kuruluşları, o arada dışişlerimizi, sorunun dış dengeler konusunda çalışmalar yapmaya, ayrıca nukleer araştırma merkezlerimizi, nukleer servetimizi en iyi nasıl kullanacağımız sorununu deşmeye, bu çizgiden olmak üzere toryumlu nukleer yakıtlar çevrimine dönuk ulusal fikirleri üretmeye seferber ederek hazırlanmak öndekı bir görevi.. Ulusumuzun ise, devletin bu konuda kusur işlemediğini bilmek hakkıdır. Karar organlarımızı, naçızane, acıliyet ve onemle uyarıyoruz. Lastikli çerçeve Bir defa, bu çerçeve bugüne kadar çiziliş şekliyle bir hayli "lastiklidir." Gerek elektrik enerjisi talep artışı öngorusuyle, gerekse de klasik ulusal kaynaklarımızdan hareketle karşılanabileeek enerji payına ilişkin sayılarla rahat rahat oynanmakta, buradan da 2000 yıhnda yani topu topu onbeş yıl sonra bugünku Türkiye'nin kurulu elektrik gucunün iki katı kadar bir nükleer enerji uretimine zorunluluk bulunduğu sonucuna dahi varılabilmektedir. Resmi kuruluşlarımızın, 1970'lerden bakıldığında, öngöruleri işte budur. Biraz daha insaflı ama kanımızca yine hafiften mubalağalı davranıldığında ise, bu çerçeveden çıkarılacak, 2000 yılına dönuk nukleer enerji üretimi sayısı rahatça yarı yarıya indirilebilmektedir. Yangından nıal kaçırır gibi Buraya kadar sunduğumuz bilgilerden çıkartacağımız ilk ders, kanımızca ülkemizde nükleer enerji üretiminin başlatılmasınm, şakaya, aceleye, "yangından mal kaçınr gibi" ele alınmaya, hazırsızhğa, acemiliğe vs. hiç mi hiç tahammülü olmadığı.. Bu işin her safhasının ve bağlı kararların her bir adımının mayın tarlası göbeği gibi hata bağışlamaz tehlikelerle orülü olduğudur. Bir reaktörün yanlış bir stratejiyle ve ulusal (halen olduğu gibi) doyumlu hiçbir hazırlığımız, bu yönde bir tercihimiz, yolumuz yordamımız belirlenmeden, sırf "gönlümüz" övle istedi di Nükleer enerji dışa bağunlı mı, gerekli mi, alternatifi var mı? Bir Ulkeye ilk defa giren bir teknoloji, belki anahtar teslimi satın alınabilir. Ülkemizin endüstrisi bundan on yıl öncesine oranla epey gelişmiştir. Bugün alınacak bir nükleer güç santraluun sınırh da olsa bazı kısımlarım ülkemizde yapma olanağımız vardır. Eğer ülke koşullanna ve gelecekteki planlarımıza uygun bir reaktör teknolojisi seçersek ve gücümüzü buna verirsek, yakıtından santralına dek her türlü imalatı gerçekleştirebüiriz. Bugün bunun en ilginç örneği Hindistan'dır. Hindistan, topraktan yakıtın çıkartılmasından kendi yapısı reaktörlerde elektrik enerjisi üretmesine kadar geçen tüm süreçleri kendi teknolojisi ile gerçekleştirmiştir. Günümüzde nükleer enerji, vazgeçilmez bir enerji türüdür. Geleceğin enerji santrallan gene nükleer enerjinin bir türü olan kaynaşma (füzyon) enerjisi ile işleyecektir. Dünyadaki uranyum ve toryum rezervleri tükenene veya daha ucuz altematifler çıkana dek kullanıma devam edilecektir. Uranyum ve toryum nükleer yakıt olmanın dışında hiçbir işe yaramayan veya çok sınırlı işe yarayan metallerdir. Ulusal yaklaşım Savımızın ana fıkri, ülkemizin zengin sayılabilecek uranyum ve bilhassa toryum nukleer kaynak TV'DE PAKDEMIRU RAHATTI Dünvada reaktör yapımı durdu mn? Batı'da birçok ulkede ısmarlanan nükleer santrallara ek santral ısmarlanmamasımn nedeni, nükleer teknolojiye güvensizlik değildir. özellikle ABD, ucuz petrolün bulunduğu zamanlardan kalma alışkanlığı ile çok enerji tüketirdi. Lüks arabalardan verimsiz çalışan endüstri tesislerine kadar ucuz olan enerjide tutumun anlamı yoktu. Bugün enerji tutumunun önemini kavrayan ülkeler, daha önce yapılan tahminlerin tersine daha az sayıda enerji santralına gereksinme duymuşlardır. Güç santrallan birer makinedirler ve ömürleri vardır. Yakın bir gelecekte eskiyen santrallann değiştirilmesi, yeni istemler için ek santrallann kurulması sorunlar yaratacaktır. Hidrolik güç santrallan kurulmalan güç ve zaman alan pahah santrallardır. Güç tüketen merkezlere yakın kurulmalan, pek olanaklı değildir. Kömür santrallanmn kurulmalan daha kolay ve ucuzdur. Kömür santrallanmn çevreye etkileri çok fazladır. Kömurün çıkartılmasuıdan enerji üretümesine dek geçen sürede olan kazalar ve normal çalışma sürecinde çok sayıda can ve mal kaybı ohnaktadır. Milyonlarca ton kömürün taşınması, üretilen elektriğin fıyatmı beürler. Ülkemiz, kaliteli kömür açısından fakirdir. Çelik endüstrimiz kömürünü, ABD ve Ingiltere'den sağlamaktadır. Ani kararlarla kurulacak kömür santrallan gerçekten ulkeyi dışa bağunlı kılar. Beş yıl için yalnız kömüre verilecek dövizle bir nükleer santral yapılabilir. Bu duruma göre ülkemizin klasik enerji kaynaklan içinde özellikle nükleer enerjiye gereksinimi kolaylıkla ortaya çıkmaktadır. Dünyamn en büyük toryum yataklan uzerinde oturan Türkiye, nükleer teknolojiye sırtmı çeviremez. Ülkemizin alternatifi bu durumda güneş enerjisi değil, toryum yakıt çevrimli nükleer teknolojidir. PakdemirlVye karşı herkesi Mehmet Yazar savundu OSMAN ULAGAY TRT'nin dün gece ekrana getirdiği "Sanayileşmenin neresindeyiz" programında, "uysal musteşar" gorünumundeki Ekrem Pakdemirli ile politikacı edasındakı Odalar Birliği Başkanı Mehmet Yazar, "Ortadireğin" ve "sanayicinin" son durumunu tartıştılar. Işçi kesiminin çekingen temsilcisi Emin Kul, ile tarım kesiminin sözcüsü Osman Özbek de, Prof. Erdal Türkkan'ın mütebessim yönetimindeki sorucevap prograrmnda temsil ettikleri kesimlerin sorunlarına değinmeye çalıştılar. Ekonomik kararlardaki etkisi ve yetkisi son zamanlarda çok tartışılan Ekrem Pakdemirli, 19231950 arasında Türkiye'nin sanayileşme alanında hiç bir atılım yapmadığını söyleyerek başFatih'te frenipatlayan kamyonun girdiği dondurmacı aükkânın ladığı konuşmasında, dışa açılda 4 kişi ağır yaralandı. Çarşamba Yokuşu 'ndan Fevzipasa Cadde manın önemini vurguladı. si'ne inen Muhsin Zengin'in (50) kullandığı 34 DY 123plakalı da 1980'den sonra ekonomide atımperli kamyon, saat 14.00 sıralannda önünde giden bir otomobili lan olumlu adımları bir kez sollarken freninin boşalması üzerine Didem adlı dondurmacı dük ammsatan Pakdemirli, Turkiye'kânına girdi. Dükkânın beton sütunlarım parçalayarak içeri giren yi "önder ve ender" ülke haline kum yükhi kamyonun, ellerinde dondurmaları Ue dışan çıkmak üzere getirecek bu atılımda en büyuk fedakârlığın "bünvenin esas uniken çarptığı Serkan Hiçyılmaz (3), teyzeleri Zeynep Orhan (45), Rasuru olan ortadirek"' uzerine yıziye Orhan (20) ve kasiyer Yalçın Tunç (25) ağır yaralandı. Olaykıldığını da kabul etti. dan sonra Çapa Acil Cerrahi Servisi'nde ameliyata alınan yaralıAcı ilacın bu zümre uzerindelardan Serkan Hiçyılmaz'ın bacaklannın kınldığı anlasıldı. Kamki etkilerini hafifletmeyi amaçyon şoförii Muhsin Zengin olaydan sonra gö'zaltına alındı. ladıklannı belirten Hazine ve Dış (Fotoğraf: HÜSEYİN A VUÇ) Ticaret Musteşarı, "Çok zengin zümre zaten bizde çok azdır. Ne yapsak onları fazla etkileyemiyoruz" diyerek ılginç bir itirafta da bulundu. ANKARA, (a.a.) Çalışma Eyup Sami Uslu, Mehmet DoGecenin yıldızı hiç kuşkusuz lannı tamamlayan Türkiye Zira ğan, Sami Sozat, Gungor Ka>a, Odalar Birliği'nin Kayserilı Başat Odaları Birliği 14. Genel Ku Zeki Ünal, Huseyin Ateş, Öskanı Mehmet Yazar'dı. Tam bir rulu'nda Yönetim Kurulu seçi man Say ve Hamdi Kuçükbezirpolitikacı edasıyla Türk milletımini Osman Özbek'in listesi ka ci. nin kısa surede başardığı buyuk zandı. TZOB Yönetim Kurulu daha sanayileşme hamlesini anlatan sonra toplanarak gorev bölümü Yazar, son yıllarda en çok sıkınSeçim sonuçlarına göre, yapacak. tıyı, sanayicinin çektiğini soyleZiraat Odaiarı Birliği Yönedi ve sessiz sedasız kapanmakta tim Kurulu üyeliklerine şu kişi• Evlenme cüzdanımı kaybettim. olan pek çok işletmenin bulunler getirildi: duğunu belirtti. Yazar ikinci koHükumsuzdür. Osman Özbek, Reşit Kurşun, nuşmasında ise esas amacın topEYÜP REŞA T ERGIN luma daha mureffeh bir hayat tarzı sağlamak olduğunu hatırlatarak, toplumdan istenecek fedakârlıklarda adalet duygusunun önemini vurguladı... Yazar, toplumun dayanma noktasının unutulmaması gerektığini belirterek, "Çok sabırlı olan Türk toplumunun sabrı lüketilmemeli" biçiminde konuştu. TZOB Başkanı Osman Özbek çıftçinin bugunkü kosullarda teknolojik atılım yapmasının çok güç olduğunu vurgularken, Türklş Başkanlar Kurulu üyesi Emin Kul'un şu sözlerı genel tavrını çok iyi özetliyordu: "Sorunlanmız yoktur diyemiyeceğim." Dün gece izlediğimiz "Sanayileşmenin Neresindeyiz" programı bu sorunun cevabını pek vermediyse de, oturuma katılanların hangi noktada oldukları konusunda iyi bir fikir verdi. Gelecekteki enerji alternatifleri nelerdir? En çok sözü edilen kaynaşma veya fuzyon enerjisidir. Gelecekte enerji kaynağımızın bu tür reaktörler olacağına şüphe yoktur. Sorun şu anda bu geleceğin ne kadar yakın olduğudur. Yeni bir buluşun insanlığın kullanımma sunulması zaman ahr. önce buluşun fıziği anlaşılır, sonra mühendislik araştırmaları başlar, buluşu kullanacak bir makine tasarlamr. Daha sonra da ekonomik kullanım için düzeltmeler ve eklemeler yapılır. Fuzyonun fıziği tam olmamakla birlikte, epey iyi bilinmektedir. Çekirdeklerin birleşerek enerji üretebileceği hemen fızyonun bulunmasından sonra bulunmuşsa da, bugün nükleer santrallar enerji üretirken, füzyon reaktörleri henüz çizim masasında bile değildirler. Füzyon olayının fıziksel olarak olabilmesi yeterli değildir. Kaynaşmanın kendi kendine devam etmesi gerekir. Yani kömürün yandığı bilinir ama yakıhnca devamlı sönen kömür işe yaramaz. İşte füzyon enerjisi bu durumdadır. Sürekli yanmayı sağlayacak koşullann gerçekleştirilmesi çok zordur. Yüdızlarda, hidrojen bombasmda olan olay, laboratuvarda olamamaktadır. Bu yıl içinde, ABD'de çalıştınlan milyonlarca dolar değerindeki bir makine ile belki kendi kendine tutuşma gerçekleştirilecektir. Bu ancak verilen enerjinin aynını geri almaktır. Daha sonra verilenden daha fazla enerji alabilmek gereklidir. Bu aşamadan geçilirse, mühendislik prototipi olacak olan bir model reaktör tasarlanıp, yapılıp, çalıştınlacaktır. Eğer bu aşamada başanlı olursa, ekonomik olan santral yapılacaktır. Bu teknolojüıin başanlı olması ve ülkemize girmesi için herhalde bir asıra yakın süre gereklidir. Bu arada bu mükemmel teknolojiyi beklerken ne yapacağız, enerji gereksinimimizi nereden karşılayacağız? NUkleer enerjiye karşı olanların yanıtlaması gereken en önemli soru kanımca budur. Yurt dışında gelişen olaylara kapılıp, modaya uyarak teknoloji tartışması yapmak, çok sakıncalıdır. Moda değişip bu günün tam tersine bir akım ortaya çıkınca kaçınlan tren nasıl yakalanacaktır? t Dondurmacı dükkânına girdi TZOB Yönetim Kurulu'nu OzbekHn listesi kazandı Türkiye Hayvanlan Hayvan sevgisi Derneği'nin ağustos Koruma ayında baslatacağı kuduz aşısı kampanyası öncesinde Açıkhava Tiyatrösu 'nda "Hayvanlan Sevdirme Gecesi" düzenlendi. Biletlerin 600 ve 1000 liradan satüdığı gecede, 4 bin izleyici vardı. tbrahim Tathses 'ten Sükhet Duru 'ya kadar sahnelerin birçok ünlüsü, geceye katıldılar. Böylece derneğin kasasına da yaklasık 1.5 milyon lira para girdi. (Fotoğraf: YALÇIN ÇAKIRj BİTTl BİTTİ.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle