23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/12 • 1 B E N B E L L A ATNLAT1YOK cEmizçAm>AR MÜŞERREF HEKtMOĞLU ANKARA...ANKA... 20 TEMMUZ 1984 Seçmek durumunda kalmın aynı hayatı seçerdim Çok acı çektim. Hayatımı tehlikeye attım. Hayatun dopdolu ve çok zengindi CENEVRE Cezayir Kurtuluş Savaşı'nın ve Üçüncü Dünya siyasal yaşamımn unutulmaz ismi Ahmet Ben Bella, dünyanm yoksullannın zenginler karşısında gelişme umutlanna ilişkin stratejik öngörülerini açıkladıktan sonra, bunlan desteklemek amaayla masadan kalktı. Küçük bir kitapçık getirerek bazı bölümlerini okumaya başladı. Kitapçık, Moırvement pour ia Democratie en Algerie MDA (Cezayir Demokrasi Hareketi) adlı kuruluşun ortaya çıkması nedeniyle kendisinin yaptığı konuşmayı içeriyordu. Okuduğu bölümden çok, böyle bir kuruluş oluşturmuş olması ilgimizi çekti. Besbelli ki, Ben Bella'nın "rahat dunnaya" yine niyeti yoktu. Eylemci bir yaşantıya yine dönüyordu. Bu ve bunu izleyen sorularla "insan" Ben Bella'yı araştırdık. Söyleşimiz şöyle sürdü: Buradan anlaşıldıgınca, sürgünde yaşayan bir kişiden çok, bir siyasi eylem adamı konumundasınız. BEN BELLA Evrensel bir Araplslam projesi uğrunda faaliyet gösteriyorum. Ancak bu dunımda aklıma *Aor yıllar, düşünmeye ve hatalannızı düzeltmeye yardıma olur. Şimdi her şeyi daha iyi gördüğümü samyorum. m ÎNSANLARJ SEVMELİ AMA ŞAŞIRMAMALI Böyle diyor Ben Bella ve devam ediyor, "Müthiş hayal kınkbğına uğratabilirler.'' Fotoğraf, bu saptamanm caniı bir belgesL Yanuıdaki Bumedyen, bu fotoğraf çekildikten bir süre sonra kendisini devirecek. Sağında oturanlar ve arkasmda duranlar onu terk edecektir. görüşmelerde Körfez Savaşı'nda alabileceği rol nedeniyle, Cezayir Hükümetine ıhtiyacı var. vs. vs. Vahim. Vahim. Ülke yok. Ya Libya? BEN BELLA Libya da mümkün değil. Nedenleri var. Hareket özgürlüğümuzü tam anlamıyla korumak istiyorum. Gösterdiğim kitapçığın konusu olan konuşmamdâ iki çelişkiden söz ettim. Biri Batı. Diğeri bizdeki sistemler. Biz derken neyi kastediyorsunuz? BEN BELLA Bütün Müslümanlan... Eğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, şunu saptamamız gerek: Batı'yı değiştirmeden önce yönetimlerimızi değiştirmemiz lazım. Değişikliği kendimizde mi yapmamız lazım? BEN BELLA Kesinlikle.. Tekrar konumuza dönüyoruz ve Ben Bella sürgundeki yaşam biçimini anlatmaya şöyle koyuluyor: Fransa'dan beni çıkarttüar. Burada oyunun kurallanna riayet ediyorum. Eğer lsviçre'de kalmama izin veriyorlarsa, bu çok eski bir siyasi iltica geleneğine sahip olmalanndandır. Kurallara riayet etmem gerekiyor. Herşeyi kendim yapmam gereken çağı geçtim. Biraz uzak kalıyorum. Görüşmeler yapıyorum. Gözlem yapıyorum, yazıyorum vb. Musluman ülkelere gidemem. Gerçekten oralarda tehlikedeyim. Evet risk vardır. Benim için risk her zaman varolmuştur. Zaten benim bütün hayatun bir riskten ibarettir. Tedbir alıyorum. Hepsi o kadar işte. Çok zengin bir siyasi geçmişiniz var. Muhammed Harbi'*nin kitabını okurken, devriraden sonra nasıl çetin bir iktidar mücadelesi cereyan ettigini, siyasi manevralan, ittifaklan, karşıittifaklan ogrendifhnde dikkat ettim ki.. BEN BELLA Muhammed Harbi bir Troçkisttir. Yazdıklan kendi bakış açısını yansıtır. Bir tarihçi değildir. Değerlendirmeleri de kesinlik taşımaz. Bunlar önemli degil. Kitapta birtakım somut gerçekler ve olaylar var. BEN BELLA Evet, bu olabilir. li. Fakat şaşırmamah. İnsanlar neyseler odurlar. Bir devrimci, insanlann davranışlarına güvendiği için hareket etmez. Bir devrimci genellikle insanlar a karşı buruktur. Fakat her şeyi bu insanlarla değiştirmek zorundadır. İşte devrimin ikilemi. O zaman da bu dunımun bilincinde miydiniz? BEN BELLA Evet. Kesinlikle. Yeni bir şey değil, çünkü 1937'den beri militan yasamın içindeydim. 1962'den 1937 çı ACIUHAYAT YÜ1956. Cezayir kurtuhtş mücadelesinin önderlerinden Ben Bella, Fransızlarvt hava korsanhğı sonucu tutuklanmıstt. yir hapishaneleri mi? BEN BELLA Butün hapishaneler öğreücidir. Yapayalnız olduğunuz zaman çalışırsınu ve düşünürsunüz. Ama Cezayir hapishanelerinde tamamen tecrit olduğum için daha iyi duşünebildim. Ama Fransız hapishaneleri düşmanın hapishaneleriydi. Oysa Cezayir hapishaneleri, kurtuluş mücadelesini yonettiginiz kendi iilkenizin.. BEN BELLA Ama bu düşünmenize mani olan bir şey değil. Bunıkluk duyarsınız ama bu düsünmenize engel değildir. Çalışmanıza, okumanıza, yazmanıza mani olmaz. Ben burukluğumun tutsağı değildim. Evet, bunıkluk duyuyordum. Burukluk kabui. Cezayir hapishanelerinde Fransız hapishanelerinde duydugunuzdan daha kuvvetli mi? BEN BELLA Daha kuvvetli. Hiç kuşkusuz. Hiç kuşkusuz.. M.nsanlar üzerinde fazla hayal kurmuyorum. lnsanlan seviyorum ve çok değerli insanlar bulunduğuna inamyorum. Ama müthiş hayal kınklığma uğratabilirler. güvenlikle ilgili bir soru ve bir öraek geli>or. Fransa'da iki yıl 'önce bir lertiple karşılaşıp, buraya tsviçre'ye geçtiğinizi okuduğumda aklımda hemen talihsiz Ben Barka örnegi çağnşım yapnuştı. Şimdi, bu göriişlerinizle, bir lider, bir siyasi eylem adamı olarak Batı'da yaşıyorsunuz. • Giivenliğiniz açısından endişe verici bir durum degil mi? Üslelik, Batı'da bulunmanız Fıkirlerinize bakıldıgında paradoksal gözükmüyor mu? BEN BELLA Hayır. Şimdi size izalı edeceğim paradoksal gözükuyor ama değil. Hemen herkesi rahatsız eden bir adam olduğum doğru. Her şeyden once Batı'yı. Her şeyden önce Batı'yı mı? BEN BELLA Evet. Ama . Batı eninde sonunda bir sisteme sahip. Bu sistemin içinde marjlar var. Çok büyük değil ama var. Bizde kesinliide olmayan bir şey. Gidebileceğim tek bir Arap ülkesi yok. İran? BEN BELLA îran devlet politikası gereklerine sahip. Cezayir'in Körfez Savaşı'na ilişkin Mliğer bir şeyleri değiştirmek istiyorsak, şunu saptamamız gerek: Batıyı değistirmeden önce yönetimlerimizi değiştirmemiz lazım. MM. emen herkesi rahatsız eden bir adam olduğum doğru, Her şeyden önce Batıyı. Ama gidebileceğim tek bir Arap ülkesi yok. İYMüslüman ülkelere gidemem. Gerçekten oralarda tehlikedeyim. Benim için risk her zaman var olmuştur. Zaten benim bütün hayatım bir riskten ibarettir. Ben de bunlardan size şunu sormak istiyorum: Bunca zengin siyasal yaşamınızda mücadele arkadaşlaruuzın sizi terkettiklerine tanik olmuşsunuz. Örnegin sizi deviren darbeden sonra hiikümetinizin büyük çoğunluğn, neredeyse tümü yeni rejimin yanında yer almış. Böyle durumlarda ve darbeden sonra büyük hayal lunklığı hissettiniz mi? BEN BELLA Biliyorsunuz, askeri darbe yeni bir şey değil. Militan yaşamıma çok genç yaşta başladım. Hayal kırıklığına uğramamah. lnsanlan sevmeli. Onlarla birlikte hareket etmekarsa, 25 yıldır bu işlerin içindeydim. Bu zaman içinde insanlan tanıma fırsatı bulmuştum. Insanlarla birlikte hareket ettim. İnsanlar Üzerinde fazla hayal kurmuyorum. Fakat dikkat: İnsanlan seviyorum ve çok değerli insanlar bulunduğuna inamyorum. Ama müthiş hayal kınkhğma uğratabilirler. Darbe sırasında bunıkluk duymuş muydunuz? BEN BELLA Evet, duydum ama bu yeni tattığım bir duygu değildir. Bu soruyu getecege yöneiik olarak sordum. Şimdi yine yola çıktınız. Yanınızda yine in«ni»r var, yeni dostlarmu var. Bir gün sizi terketmeyeceklerinden emin olabiliyor musunuz? BEN BELLA Evet, dostlanm var. Bu sefeT seçimi daha iyi yaptım. Şimdikilerin daha iyi kişiler olduklan kamsındayım. Fakat dikkat edin, şimdiki arkadaşlarım sadece Cezayirli değil dirler. Sadece Cezayir'e yöneiik bir eyleme, geleceğin sadece Cezayir'de olduğuna inanmıyorum. Ama Cezayir bizim için bir onur sorunudur. Ayrıca, herkesin ayrı ayrı kendi ülkesine yöneiik hareket etmesi lazım. Ben Cezayirli olduğuma göre, oraya yöneUk hareket ediyorum. Fakat gözüm her zaman diğer ülkelere dönük olmaya devam ediyor. Belki başka bir yerde hareket olur. O zaman yardım etmek lazım. Ya bir sapma görürseniz yanınızdakilerden? Yine şaşırmayacak mısınız? BEN BELLA Eğer sapma olursa, bu beni şaşırtmaz. Bu eşyanın tabiatında olan bir şey. Bunu önlemek için gerekli kararları alacağım. Böyle bir hayat yaşanmaya değer mi? Artık şunu sorabilirim: Yandmıyorsam Ne»sweek ya da Time dergisinde sizinle yapılmış bir mülakatta, dünyaya bir daba gelsevdiniz aynı hayatı yaşamak ister miydiniz. diye bir soru vardı ve sizde evet divordunuz. Aynı soruyu şimdi ben sorsam.. BEN BELLA Evet. Tamamen aynı hayatı. Aynı hayatı yaşamak isterdim. Gerçekten çok zengin bir hayatım oldu. Çok çok zengin. Muazzam sorunlarım oldu. Sık sık hapise girdim. Çok acı çektim. Hayatımı tehlikeye attım. Fakat hayatım dopdoluydu. Bir maceracı gibi konuşmuyorum. Hayatım çok çok zengindi. Seçmek durumunda kalsaydım yine aynı hayatı seçerdim. tnsanın yapısı değişmez. Pişmanlık duydugunuz çok şey var mı? BEN BELLA Elbette. Elbette. İnsan işlediği hatalardan dolayı pişmanlık duyar. Kim hayatta hata işlemez ki? Ama toptan bakacak olursak, güzel bir hayatım oldu. Çok guzel bir hayat. Dopdolu ve çok zengin bir hayata sahip oldum. Ait olduğum Islam aleminin ve Müslümanların, yani benimkilerin yaşam biçimlerinin bir geçiş içinde bulunduğu bir dunyaya geldım. Bu dunya boyle olmaya devam ediyor. Ve bir Müslüman olarak buna tanık olmaya ve bunu değiştirmeye çalıştım. Uzun hapislik yılları Uzun hapislik yüiannızdaki direnciniz ve hapishaneden saglam çıkıp bugüne gelmeniz 1930'lu yıllardan beri süregeleo zengin mücadele deneyiminizden kaynaklanıyor? BEN BELLA Zor yıllar düşünmeye ve hatalannızı düzeltmeye yardımcı olur. Şimdi herşeyi daha iyi gördüğümu sanıyorum. Uzun hapishane yıllarım sayesinde, tecrübelerim sayesinde. Hangisi daba öğreticiydi? Fransız hapisbaneleri mi? Ceza BEN BARKA OLAYI Faslı muhalefet liderı Mehdi Ben Barka'nm 1965 yılı ekim ayında Paris'in göbeğındeki St. Germain Bulvan 'nda gupegün düz kaçınlarak ortadan kaldtnl• ması yakın tarihin en büyük siyasi skandallarından birme yol • açmışıı. Mehdi Ben Barka (1920 1965), Üçüncü Dünya'nın 196O'lı yıllarda ismmden en çok söz ettıren radikal siyasi önderlerinden biriydi. Fas'ın Fransızlara karşı bağımsızlık mücadelesinde isım yapmış, daha sonra sol kanat lideri bulunduğu Fas Halkçı Guçleri Ulusal Birliğı adlı orgütüyle krallık rejimine karşı etkin bir muhalefet yürutmüştü. 1963 yılında sınır sorunlan yüzünden Fas ile Cezayir arasmda patlak veren savaşta Ben Bella yoneümindeki Cezayir'i tutunca, Fas'ta kalamadı ve sürgünde yaşamaya başladı. Ben Barka, ülkesimn dışındaki faahyetlerim Fas rejimine yöneiik muhalefetle sınırlı tutmadı. 1966'da Havana'da toplanan Triconünental'in (AsyaAfrıkaLatin Amerika Dayanışma Örgütü) oluşmasında çok belirleyıa bir rol oynadı. Fas Içişleri Bakanı General Muhammed Ufkir'ın planladığı, İsviçre Gizli İstıhbarat Servisi'nin rol aldığı ve Fransız gizli istihbaratmın uyguladığı bir komplo ile 1965 ekımınde Cenevre'den Parıs'e gelmesi sağlandı ve Parıs'te kaçınlarak ortadan kaldırıldı. Ben Barka'nm ortadan kaldırılması operasyonuna Fas'tan gelen General Ufkır ve Guvenlık Örgutu Başkanı Yarbay (daha sonra general) Dlimi bızzat nezaret ettıler. General Muhammed Ufkır, 1971 yılında, Fas Kralı İkinci Hasan 'a karşı bir darbe girişt/ninde bubunu göstermektedir." Jean Lacouture'un bu saptaması, Ben Bella'nın gazetemizde yer alan "Ben Bella Anlattyor" başlıklı mülakatının ikinci gününde yer alan ve "..Nastr, Ben Beüa, Nkrumah... gibi Üçüncü Dünya yöneticüeri tasfiye edildiler. Yerlerini yeni bir yöneticiler kuşağı aldı ve bunlar kapitalist sistemin temelini hiçbir zaman sarsmadılar. Biz ise sarsmak istiyorduk "söz~ leri ile uyum halindedir. Ben Barka'dan Ben Bella'ya Kendisinin iktıdardan uzaklaştırılışı ve tutuklanışı ile dostu Ben Barka'nm öldurülmesinin üzerinden yaklaşık 20yılgeçtikten sonra, Ben Bella, 1982 yılında sürgünde yaşadığı Paris 7 terk etmek zorunda kaldı. Cezayir Devlet Başkanı Şadli Bencedid'in ilkyurt dışı gez'ısi olan Brüksel'den dönüşünde Paris'in Orly Havaalanı'nda ilk kez bir Fransız Cumhurbaşkanı François Mitterrand ile bir Cezayir Cumhurbaşkanı arasmda kısa da olsa, bir gorüşme yapılmıştı. Aralık 1982'de gerçekleşen bu görüşmeden birkaç gün sonra Fransız polisi Ben Bella'nın Parisyakınında yaşadığı konuta bir baskın yaptığmı ve konutun mahzeninde silah ele geçırdığini iddia ederek tutuklamalara gırişmişti. Olay sırasında İsviçre'de bulunan Ben Bella da Paris 'e dönmeyerek İsviçre'ye sığınmıştı. Ben Barka'nm 1960'larda oynadığı rolü andıran bir uluslararası rol oynama eğiliminde ve ısteğindekı Ben Bella'nın ParısCenevre seruveni, Ben Barka'nm CenevreParis serüvenini, ister istemez zihinlerde çağnştırmıştı. BİTTİ (*) Muhammed Harbi (1933 ) 15 yaşından beri Cezayir'de bağımsızlık eylemine katılmış, daha sonra siyasi görevler yüklenmış FLN kadrolarından. 1961'de Gine'de Büyukelçilik yaptı. 19631964 yülarında Cezayir rejiminin teorık yaym organı Revolution Africaine'ı (Afrika Devrimi) yonetti. Bumedyen 'in darbesi sırasında Cumhurbaşkanlığı 'nda danışmandı. 5 yıllık bir tutukluluktan sonra serbest bırakıldı. 1973 'ten beri Fransa 'da sürgünde yaşıyor. Ben Bella mülakatmda sözu edilen kitabı "FLN M'ırage et RealiteDes Origines a la Prise du Pouvoir (19451962) FLNHayalet ve GerçekKökeninden İktıdan Ele Geçırene (19451962), Editions J.A. Paris, 1980" başlığını taşıyor. Harbi'mn aynı yaymevinin yaymladığı ve Cezayir Devrımı 'nin belgelerinı ıçeren "Archives de la Revolution Algerienne" adlı ıkınci bir kitabı 1982'de piyasaya çıkmıştı. Fas Kralı 2. Hasan, Fas Içişleri Bakanı Muhammed Ufkir ile. Vfkir, 1971'de 2. Hasan'adarbe girişiminde bulunduğunda öldürüldü. lunduğunda oldurülecek ve darbe gırışıminin bastırılmasında General Dlimı başrolü oynayacaktır. General Dlimi ise geçen yıl başlarında kuşkulu bir trafîk kazası ile ortadan kaldırılacaktır. Ben Barka Olayı adıyla siyasi literatüre geçen olay, cereyan ettiği tarih Fransız başkanhk seçim kampanyasma da denk geldiğinde buyuk gurultü koparmış ve Fransa Cumhurbaşkanı Charles deGaulle'ün başını hayli ağartmıştı. De Gaulle, olayla ilgili açıklamasını 1966 şubatında yaptığında, olayı Fas'ı suçlayarak nakletmtş ve bu açıklamadan sonra Fransa ile Fas arasmdakı dıptomatik ilisküer kesilmişti. Fransız adaleti Ufkir ile Dlimi için tutuklama kararı çıkartmıştı. Mehdi Ben Barka, 1962'deuğradığı bir suikastten sonra. Barka'nm Tricontınental'in örgütlenmesı doğrultusundakı faaliyetleri bu kez güç kazandırmıştı. Nitekim, Üçüncü Dünya sorunlan konusunda engin deneyimi ile bilinen Fransız gazeteci Jean Lacouture "Le Sang d'encreStock, 1974, Paris) adlı kitabında I960'lı dönemden şoyle soz eder: "Johnson donemi stratejisi John Foster Duües 'tnkine geri dönüştu. Amerikan hâkimiyetini red biçiminde kendini ortaya koyan Üçüncü Dünya 'nın belirli bir tavrını simgeleyen dört şahsiyetin Ben Bella'nın, Nkrumah 'm, Sukarno 'nun tasfiyeleri ve Ben Barka'nm öldürülmesinin birbiri ardından gelmesi Japonya'ya giden bir mimar dostumla karşılaştım geçen gün Ragıp Buluç, Osaka Fuarı'na da gitmişti yıllarca önce Ressam Orhan Peker ile ne güze! anıları vardı. Genç mimar bu kez gözlerinde başka bir parıltıyla döndü güneşin ülkesinden. İzlenimlerini de şöyle özetledi. Onlar koşuyor, biz yürüyoruz... Mimar dostuma göre Japonya teknolojik devrimi gerıde bırakıyor artık. Tersine bir savaşa hazırlanıyor. Teknolojik devrimle yitirilen değerleri onarmayı amaçlıyor Bu onarımda kullanmak istediği altyapı da sanat. Teknoiojik devrimle yıkılan evrensel değerieri sanatın gücü onaracak, ınsanın yaratıcı üretkenliği.. Mimarlan dinlemekten hoşlanınm her zaman Onlar dünyaya. olaylara başka bir açıdan bakarlar, yüzeysel değil, derinliğine, bu bakış çok boyutiu çalışmalanndan kaynaklanıyor belki de. Kısa bir söyleşide bile hissertim bunu. Bir Japon mimardan söz etti Ragıp Buluç. Tokyo'nun çok lüks bir lokantasında yemek yıyorlar. Bugün ust düzeyde bir görevi olan çekik gözlü mimar, ülkesinin öyküsünü özyaşamından bir örnekle anlatıyor Türk arkadaşına. Onikı yaşındaydım, Tokyo alevler içindeydi. açlıkla boguşuyorduk. Tek sorun yiyecekti, yirmi yaşına gelince işsizlık acısı çöktü, sonra o da geçti, bugün mutlu bir mimarım, ve seninle güzel bir yemek yiyoruz bu lokantada. Ragıp Buluç yeni bir yorum yapıyor. Bir kuşağa sığmış her şey, diyor. Savaş, açlık, ışsizlik, teknolojik devrim ve de evrensel değerlere yönelme savaşı... Japon mimar bir duvar örneğiyle özetliyor başarının gizini. Savaş yıkmadık duvar bırakmadı, diyor. Japon halkı da o duvarı yeniden örmek amacında birleşti. Kimi iri taş, kimi ufak taş, kimi kum, kimi kireç, herkes gücünü kattı, ortak bir çabayla örüldü bu duvar. Bir aralık eski bir politikacı da katıldı bu konuşmaya. Ragıp Buluç'u ilgiyle dinledi, sonra da yanıt verdi. Biz yürüyoruz, onlar koşuyor, derken çok iyimsersin, biz yerimizde sayıyoruz. Uzun yıllar politikayla uğraşan, kışilığıni, saygınlığını koruyan bir politikacının böyle konuşması haylı düşündürdü beni. Acı da olsa haklı bir gözlem. Çünkü kimi zaman da yürümek, koşmak bir yana gerıye gidiyoruz. Dünyayı tersine çevirır, tarihı yeniden yazmak ister gibi.. Sonuç ortada, çağın da, çağdaşlığın da gerisinde kalıyoruz durmadan. Eloglu açlığı, fakirliği, işsizliği, emeğin yüce bir değere dönüşmesini, teknolojik devrimi bir Kuşağa sığdırabiliyor. Ama bızim çağdaşlaşma özlemimiz kuşaklar boyunca dinmiyor. 1920'li yıllarda doğaniar bugün hangi özlemi dindirmekten mutluluk duyar acaba? O yılların çocuklan "Çıktık açık alınla, on yılda her savaştan" marşJarını, yerli malı haftalannı, Cumhuriyet bayramıannın coskusunu, Atatürk devrim ve ılkelerinde amaçlanan çağdaşlık düzeyini buruk bir acıyla düşünüyorlar şimdi O yıllarda 19 Mayıs bayramlarında spor gösterileri yapan genç kızlar albümlerdeki resimlerine bakıp hüzünle gülümsüyoriar. Torunlarını düşünüyorlar. Acaba yıllar geriye mi gıtti, diye şaşırıyoriar. Spor giysilerinin belli bir bıçimi olur değil mi, her ülkede geçerli bir biçim, ama bir süredir abartmalı uygulamalarla çok ilginç resimler oluşturuluyor spor gösterılerinde... Ya ümversitelerdeki örtülü genç kızlar neyi simgeliyor acaba? Geçmiş yıllarda Ferhunde Erkin'den dinlediğim bir öyküyü anımsıyorum. Cumhurıyetın ilk dönemi. Ferhunde Hanım İstanbul'da Arnavutköy Koleji'nde okuyor, aynı zamanda piyanoçalıyor. Babası da müziksever bir kişi, çocuklarınm müzikle uğraşmasına önem verıyor. Kemancı oğluyla piyanist kızını Ankara'ya getiriyor bir gün. O zamanki başkentin konser salonu yok henüz. İki kardeş Ulus'ta bir sinemada veriyorlar konseri. Atatürk de geliyor, dinliyor, sonra gençlerı Çankaya'ya çağırıyor. Konuşurken birden genç kızın kakülüne takılıyor. Türk kızlarının alnı açık olur, diyor. Kolejli kız o zaman çok moda olan kakülünü arkaya doğru tanyor hemen. İstanbul'a okula dönünce arkadaşlan şaşırıyor. Kakülüne ne oldu, diyorlar. Atatürk. Türk kızlarının alnı açık olur. dedi. Ertesi sabah bütün kızlar kaküllerıni sımsıkı tarayarak întyor kahvaltıya. Türk kızlarının alnını açık görmek isteyen Atatürk, bugün üniversitede başlarında türbanla dolaşan kız öğrencileri görse ne yapardı acaba? Ya da ilkokullarda Arapça okutulmasına ne derdı? Arapça öğrenmek iyi bir şey kuşkusuz, ama ilkokul programına almak çok ters bir olay. Arap ülkeleriyie iyi ilişkiler için gerekli görenier üniversitede öğrenebilir bu dili. Bugün güzel Türkçemiz bile iyi öğretılemezken Arapça öğretmek çabası göstermelik bir politika gibi geliyor bana. Ancak bu göstermelik politikayla çok ters bir resim oluşuyor toplumumuzda. ilkokulda Arapça. ranazanda yemek yiyenlere ters gözle bakmak, kız öğrencilerın spor gıysilerini şorttan şalvara dönüştürmek, üniversitelı kızların başını türbanla sarmak, TV'yı açınca alaturkadan başka müzik dinlememek, çağdaşlaşma yolunda gerilemeyi resımliyor ancak... Ferhunde Erkin coşkuyla anlatır her zaman. Devlet konservatuvarı kurulduğu zaman kımler öğretmenmiş, hangi devlet adamlart konsere gelırmiş, o ilk dönemlerde çokseslı müziği yayma savaşı nasıl coşkuyla yürütülürmüş masal gibi dinliyor insan. Atatürk'ün müzik devrımini inönü de baştan sona destekliyor. Rahmetli Paşa Devlet Konser Salonu'nun bir numaralı dınleyicisiydi ölunceye kadar. Bugün kaç devlet adamı o konserlere geliyor, kaç bakan bir resim sergisı görüyor, bir bale, bir oyun seyredıyor? Kültür Bakanlan bile yalnız alaturka müziğin yıidızlarıyla resim çektiriyorlar.. Ahu Tuğbalar, Emel Sayınlar ile resim çektiren bakanlar neden bir Leyla Gencer, bir Yıldız Kenter, bir Suna Kan, bir Meriç Sümen, bir Arbaş, bir Usmanbaş ile resim çektirmezler, bu sanatçıların yarattığı olaylara neden ilgi göstermezler acaba? Yaratıcı güçleriyle uluslararası boyutlara ulaşan bu sanatçıları Türk kamuoyu yeteri kadar tanımıyor bile. Renkli basında çok az yer alıyorlar, TV'de de öyle. Halkımız onları nasıl tanıyabılır? Cumhuriyetin ilk dönemlerinde Ankara'da birorkestra ama sayısız konserler veriyor, ellı yılda orkestra sayısı üçe ulaşıyor ancak, aradan kaç yıl geçiyor, devlet konservatuarından kaç kuşak yetişiyor ama elli milyonluk Türk«ye'de ancak üç orkestra kuruluyor, onlar da kaç konser veriyor meraka değer, ve de kaç kişi dinliyor? Yalnız bir müzık olayı bile nerden nereye geldiğimizi sergiIemeye yeter. Oysa olaylar alabildiğine. Siyasal yaşam müziksel yaşamdan değışik değil, hele ekonomik yaşam, bilimsel yaşam hiç değil. • • • Japonya'ya hiç gitmedim ama görmek istediğim bir ülke. teknolojik devrimi sona erdirerek yitik değerleri yerine oturtmayı nasıl başaracak merak ediyorum. Umutla beklıyorum. Hiroşıma'yı yaşayan ülkeden güzel bir selam gibi düşünüyorum bu olayı. Ayrıca oniar koşar biz yürürken. eski bir politikacının deyımiyle yerimizde sayarken daha neler yitıreceğiz, ne kadar geç kalacağız, diye hüzünleniyorum. Çünkü gecıkmenin de bir faturası var Onu da daha kaç kusak öder kımbilır? Tokyo'dan Selam... CIA parmagı Ben Barka olayı sadece uiuslararası ilişkiler planında çalkantılar yaratmakla kalmamış, Fransa'nm iç siyasi yaşamında da fırtınalar koparmıştı. Fransız gizli servisleri şaibeli duruma düşmüş, olayın aynntıları, kimin ne kadar olduğu bir türlü açıklığa kavuşturulamamıştı. Çok ilgi çeken bir fılme de konu olan Ben Barka olayının beynimn General Vfkır'in sıkı ilişkiler içinae bulunduğu CIA olabileceği görüşu de ortaya atılmıstt. Ben TEK SINIRLI SORUMLU BOĞAZİÇİ ELEKTRİK DAĞITIM MÜESSESESİ MÜDÜRLÜĞÜNDEN 1) Müessese MüdürlOğümüz ihtiyacı 2000 m. 3x150/3x50 mm (20,3/35) KV XLPE (Çapraz bağlı polietilen) yalıtkanlı deniz kablosu ve aynı kablonun eklerinde kullanılacak 2 adct geçit ek mufu ile 8 adet deniz ek muf'u satın alınacaktır. 2) Bu ihaleye aıt şartnameler, Meşrutiyet cad. Asmalımescit sok. no: 63 Tepebaşılstanbul adıesinde yerleşik Müessese Mudürlüğümüzün 2. kat 216 no.lu odasında bulunan Satın Alma Müdurlüğünden 10.000. TL. ücret mukabilinde temin edüebilir. 3) Bu ihalenin geçici teminat miktan 4.635.OOO.TL.dır. 4) Tekhf mektuplan en geç 8.8.1984 günü saat 09.00'a kadar Müessese Müdürlüğümuzun 1. kat 110 no.lu odasında bulunan muhaberat servisine verilmiş olacak ve aynı gün alenen açüacakür. 5) PTT ile yapılan başvurular dikkate almma7 6) Müessesemiz 2886 sayüı yasaya tabi değildir. Basın: 20759 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle