17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 TEMMUZ 1984 KÜLTÜR YAŞAM CUMHURİYET/5 YAYIN DUNYASINDA SANAT EDEBIYAT Insanlar arası ilişkilerin dikkatü bir gözlemcisi Sİsli \az / Erhan Bener'in romanı / 352 sayfa / Kaynak Yayınları. GÜRSEL AYTAÇ Çağdaş roman sanatımızın gelişim çizgisini incelediğimizde görüyoruzki "sonınsal", "kurgu ve "anlatım" inceliklerine gösterilen özen, romanın bir baska öğesinin, sürükleyicilik ve gerilimin zaranna işlemiş gibidir. Yani zor okunur, zor anlaşılır olmak, iyi romanın kaçınılmaz özelliğidir kanısı oluşmuştur. Oysa anlatı sanatının temelinde "anlatacak şeyi olmak", başka bir deyişle ilgi uyandıracak, ilgiyi ayakta tutacak biçimde anlatabilmek vardır. Olaylar zinciri anlamında "konu"nun önemsendiği romanlann, anlatım ve kurgu öğelerini hafife alması sonucu, sürükleyicilik ilkesinin sanat dışı görülme eğilimi doğdu. Erhan Bener, "Sisli Yaz"la nitelikli romanın sürekleyici de olabileceğini kanıtladı. İKİ POLİSİYE OLAY Romanın konusu, esrarengiz bir evlenme olayını içine alan, biri cinayet öteki intihar, iki polisiye olaydır. Adım adım çözüme ulaşan cinayet, yazara toplum eleştirisini yoğunlaştırdığı konu odaklan yaratırken, intiharla somıçlanan bir gelişim zinciri de romanın psikolojik boyutlarına imkân vermektedir. Bir holdingin danışmanlığını yapan, otuz beş yaşmda bekâr avukat Aydın, romanm baş kişisi. Annesinin planladığı geleneksel görücülük oyunlarından birinde karşısına çıkanlan çok genç, çok guzel bir kıza tutulur ve hemen evlenmeye karar verir. Aradaki büyük yaş farkı ve Harika'nın fizik güzelliğinin dışında hiçbir meziyetinin olmayışı, üstelik annesinin damat adayına karşı davramşlanndaki tuhaflık Aydın'ı ve annesini tedirgin eder. öte yandan üstlenmesi istenen bir cinayet davasında damadını baştan çıkaran genç bir kayınvalidenin varlığı, Aydm'a kendisini bekleyen bir tehlikeyi haber verir nitelikte görünür. Bu cinayet olayının çözümü gibi Harika'nın gizi, annesinin intiharıyla sonuçlanan beklenmedik bir biçimde ortaya çıkar. HAYATIN HER ALANINA YÖNELTİLMİŞ tLGÎ "Sisli Yaz"da toplum eleştirisinin kapsamı oldukça geniş. Kapitalist çevrelerden başlaya Sevgiyi iyi bilen ve öykülerine sindiren yazar Duyduk Gördük / Oktay Akbal'ın öyküleri / 96 sayfa Şaziye Hanım'ın evindeki kısa Lunaparh ziyaret çerçevesi içinde şöyle an / Varlık Yayınları. latır: Ama bu Akbal'da, Akbal'a öz"Hnriye Hanım, pastalarla rak toplumun alt basamaklanna BURHAN GUNEL gü bir "yazı" türü olarak karşıkekleri Harika'nın yapmıs olakadar her düzeyinde kendini Oktay Akbal'ın yeni kitabm mıza çıkıyor. Belki de yazann, cagını düşünerek kızın marifetgösteren bir ahlak çöküşü, bir daki öykülerini okurken sık sık gazetede günlük yazılar yayımliligjni övmek isüyor. Şaziye Hayozlaşma iş ve aile hayatının çeyazann yiızünü görür gibi ol lamak zorunda olması bu yaklanım hemen sözünii kesiyor: şitli alanlarında etkileyici tablodum. Ve o bildik yüz dalgalanı şımı zorunlu kıhyor, ama sonuç Ah, sormayın Harika hiç larla canlandırılmaktadır. ö t e yor, çizgilerini yitiriyor, tanıma ta kendine özgü kısa öyküler ya ev işi bilmez. Daha yaşı ne. başı yandan toplumun kültür anlayıdığım, ama her yerde her zaman da "öykücükler" ortaya çıkıyor. ne? Ben sağken kızımı mutfaga şında son yıllarda belirginleşen karşılaşabileceğim bir çocuğun sokmam. Yavaş yavaş öğrenir. değişim, bazı ayrmtılarda yakayüzü oluyordu. Oktay Akbal'ı Sıcak bir insan Bonn B O kocasına baksın, yeter. lanıp başanyla yansıtılmakta. 1970 yıhrun güzünde tanımıştım. hir \!*>mt>k üyükelçimiz Oktay Işcenve eşi Federal Almanya eski Aydın'ı anne ve babasıyla çağırsevgisi ve yaşama (...) Oir yemeK Cumhurbaşkanı miter Scheel eşi ei ' ve ve onuruna geçen hafta bir akdığı ziyafet, müstakbel kayınvaDaha sonraki konnşmalar, Sonra uzun süre öykülerimi gö sevincı şam yemeği verdiler. Avrupa'da büyük üne kavuşan piyanistimiz Gülsın Onay'ın bir saat süren başarıh lidenin hayatı hakkında güvenihep havadan sudan. Karşılıklı türmüştum kendisine, eleştirsin, resitali ile başlayan ve daha sonra Bayan tşcen'in hazırladığı güzel bir menü ile süren akşam yemeğinLunapark'ta yer alan öykülerlir ipuçlan verecek biçimde çok olarak birbirlerini koUar gibi bir bana yol göstersin diye. Yazar de, Bayan Funcke, Almanya Kara Kuvvetleri Komutam GeneralGlanz, diplomatlar, sanatçılar vegazeyönlü, nesnel ve ayrıntıh işlenhalleri var. Bir noktaya kadar olmanın coşkulannı ve zorlukla de sıcak bir insan sevgisi ve yateciler vardu Adnan Saygun, Beethoven, Liszt ve Chopin'den eserler sunan Türk piyanisti Onay, uzun miş. Erhan Bener'in romancılıgelinmiş, iki tarafın öncüleri nnı, sancılannı iç içe yaşadığım şama sevinci duyuluyor, neresüre alkışlandı. Bayan Funcke duygulanm, "Piyanonun bu kadar güzel çalınabileceğini tasavvur ğında önemli bir özellik olarak edemezdim" cümlesiyle dilegetirdi. Fotoğraf, Büyükelçi Oktay fşcen ve eşinin davetinde, Gulsin Onay'ın karşılaşmış. Son adımt atmadan ilk yıllardı; her biri uçuşuverdi deyse elle tutulacak denli yoğun, nitelendirebileceğimiz, hayatın resitalini dinleyen Bayan Funcke, Prenses Sanne, yazar ve işadamı Feyyaz Tokar, Devlet Müsteşan Dr. önce, kesin karan verecek olan ler sayfaların arasında. Akbal' diri. Aslında, Akbal'ın yaşanan eski, uzak günlere özlemi ve geher alanına yöneltilmiş "gerçekErmich ve Federal Almanya Kara Kuvvetleri Komutam General Glanz görülüyor. lar, kaçamak bakışlaria birbirie ın "Lunapark"ındaki çocuk ben oldum birden. Ve 1970 yılını ça leceğe olan guveni hep bu sevgi çi" bir ilgi, çok boyutluluğu ve rini gözlüyorlar." (s. 104105) canlılığı sağlamakta. Mesela Şa"Sisli Yaz"da basanyla uygu ğırdım yanıma, nazlanmadan çı ile sevinçten kaynaklanıyor bence. Yoksa ne Akbal olurdu, ne ziye Hanım'ın servis takımlanylanan anlatım tekniklerinden biri kıp geldi. de bu öyküler. la, Güzin Hanımınkiler iki ayn de montaj. Şaziye Hanım'ın tzmir'in çeşitti nitelikleriyle Akbal, öykü yazmayı sevdigazetede yer aldı. Gazetede yaşama üslubunu yansıtacak evindeki içkili ziyafet sırasında "İnsanlan sevmek, her şeyden sürekli bastnda adı geçen ren, öğreten, yazınsal basarıla"Bu ayıbın sahibi kim?" nesnel belirlemelerle ortaya konAydm'ın annesi dışında heTkesin önce onlan anlamak, anlamaya Merkez Hçe Belediye Başkanı, başlığıyla yer alan yazıda makta: katıldığı müzik şöleninde söyle ra ve üne doygun kişiliğiyle genç çalışmaktır. Yazarlar, ozanlar son olarak çok satan renkli aynen şöyle deniliyor: nen şarkı güfteleri, roman doku yazar adayına güven duygusu bu 'anlama'da önculük yapmak"Rakılar, küçük kristal sürabir gazetede görününce ortalık suna anlamlı bir biçimde katıl veren, örnek olan, yazarhk onu tadırlar. Ama ber eline kalem hilere konulmuştu. Çok iyi sogukanştı. Başkan bu gazeteye "Hicap verici, Îzmir ve tulduklan, sürahilerin bugusunmıştır. Mesela Selâhattin Bey'' runu duyuran; yazarlığımın alan, her daktilo makinesinin verdiği demeçte, "Marmaris'te tzmirliyi kalbinden ipuçlannı, okumak, eleştirmek demirli duran yuzen sarayı hançerleyen sö'zler, şayet Olaylar zinciri anlamında "konu"nun inceliğini gösterdiği ilkel öykü tuşlarına basan kişi 'yazar' mıgenelev yapmak için Merkez Belediye Başkanı denemelerimde sezen, gören, ba dır? fçinde 'sevgi' yoksa, hiçbir Önemsendiği romanlann, anlatım ve kurgu kiralayacağım," diyordu. Suha Baykal'a aitse, ahlak ve na yardım elini uzatıp yol gös zaman yer almamtssa..." (s.19) öğelerini hafife alması sonucu, sürükleyicilik Lunapark'taki sayfaların çoHaber bir anda ortalığı fazilet timsali şehir, bu müthiş teren bir sanatçı; her şeyden önilkesinin sanat dışı görülme eğilimi doğdu. Erhan ce, incelikleri çoğaltan, var eden ğunu çizerek, yineleyerek oku karıştırdı. dalaleti, teessüfünün gaseyamyle renkten renge Bener, "Sisli Yaz"la nitelikli romanın sürükleyici bir gerçek insan. Yeni öykü ki dum. Böyle bir yazıda, kitaptan Anakent Belediye Başkanı Burhan özfatura, bir Belediye boyar! ... Acı ve kahredici tabını okurken sık sık geriye dö aldığım tatların tümünü aktarde olabileceğini kanıtladı. Başkanı 'nın yerinin bilincinde hezeyanı, taş olsa sahibine nüşlerle bunları düşundüm; 1970 mam olanaksız. Oktay Akbal in "Kusursuz usul bilgisini belli dan belli olu>ordu. Bu kez sergerçek bir yazar. Sevgiyi bilen, olması ve davranışlannı buna yutturur ve bundan böyle eden bir agırbaşlıhkla okudn yılına ve sonraki yıllara uzan öğreten ve öykülerine sindiren. vis için, nişandakilerden başka göre ayarlaması gerektiğini idrakindeki kıstas mekiklerini dım, gidip geldim. Bunlan niçin takımlar kullanmıştı Şaziye Ha ğu" ve Şaziye Hanım'ın eşlik et"Lunapark"ı okurlara sahk vebelirterek, söz konusu demeci çok iyi çalıştınr, akıllı adama yazıyorum? Akbal'ın yazdıklatiği şarkı şudur: nım. Sevres imzalı porselen yerirken, özellikle yazar olmaya çok sert bir dille eleştirdi. oy verir! Nice düşmanın nna yansız bakamadığımı anlat"Gözümde dâim hayali canâ, mek tabaklannın >anına, ChrisMerkez tlçe Belediye Başkanı denize döküldüğü bu gazetecilere "Reklamın iyisi, mak için mi, yoksa yazarlığım hevesli kişilerin dikkatine sunuGönülde her dem cemali cânft tofles marka, eski parlaklığı yitSuha Baykal ise düzenlediği kahraman körfezin mavi kötüsü olmaz" diyordu... da etkili olan bu yazann ürün yonım. "SevgT'nin öykücüsü Peri dilberi rânâ civânı nâzenin, miş, iri iri gümüş çatal, bıçaklar Akbal'dan ve yazılanndan öğrebir basın toplantısmda bu sularını, sulu düşünceleriyle Haberin son yankısı ise lerini daha iyi anlayabildiğimi Gam benim şâdi senin" (s.249) konulmuştu. Kristal bardaklar nilecek çok şey olduğu için. konuya ilişkin soru yönelten kimseye kirlettirmez." tzmir'de yayınlanan bir ileri sürmek için mi? Bence ikisi Yazarın roman fıgürlerine ve kadehler de değişikti." de aynı kapıya çıkar; Akbal'ın karşı tutumunda gözden kaçma(s.243) öykülerinden sonsuz tat alıyoryan ve belki de onun genel nesÎSMÜL <;IU;E<: "O, dalgın dalgın kitaplan sam bundandır biraz da. nellik ilkesini çiğneyen bir aynevirip çevirirken, Güzin Hanım calık, Güzin Hanım'ın dört bamutfaktan döndü. Elindeki tepYetişkin bir insanın şı mamur "olumlu kişilik" olasiye çay bardaklanyla iki tabak rak yaratılışında. Buna karşılık bakışıyla geriye koymuştu. Bardaklar Paşabahmerkez fıgür Avukat Aydın, çe'nin cam bardaklanydı. Tadönüşler kendi nıh halini, davranışlaruu baklar da, sade desenli seramikAma "Lunapark"taki öyküeleştirebilen, kendini çözümletendi." (s.224) ler, bu ilişki, bu anılar, bu tanımeye çalısan özelüğiyle ilginç bir BAŞARIYLA UYGULANAN şıkhk olmasa da kişiyi etkileyen, entelektüeldir. TEKNtKLERDEN MONTAJ özellikle çocukluğunu dirilten "Sisli Y«z", usta bir romanErhan Bener, gerçekçi anlatım ürünler. Oktay Akbal bu öykücının polisiye roman şemasına sanatını nesnel aynntılarda oldulerde, yetişkin bir insanın bakıyaklaştığı halde sanat düzeyini ğu gibi insanlar arası ilişkilerin şıyla, geriye dönüşlerle çocuklukoruyabildiğini, sürükleyicilik ve dikkatli bir gözlemcisi olduğunu ğuna gidip geliyor sık sık; gerilimin yanı sıra toplum eleşkanıtlayan tablolarda da sergili1930'lu yıllara... Ama o çocuk, tirisi ve psikolojik analiz yeteneyor. Mesela Aydın'ın nişanlankimi zaman Orhangazi'de, kimi masından önce kız ve oğlan ta ğini de ortaya koyabilecegini kazaman hasta yatağında, kiminnıtlamaktadır. rafının birbirine karşı tutumunu, de de bir Lunapark'ta karşımı Reklamın ıyısı kötüsü ohnaz HAYVANLAR RAPORU YENİ DEMOKRASt YENt ARAYIŞLAR (19601965) Cttneyt Arcayürek'in Anılan (4)/356 sayfa/Bilgi Yaytnevi Cüneyt Arcayürek'in anılarının dördüncü cildi de yayımlandı. Usta gazetecinin bu kitabının ilk bölümü Demokrat Parti iktidanmn sonuna ve Yassıada duruşmalarıyla DP yöneticilerinin yazgısına ayrılmış. Kitabın en ilginç bölümü de bu diyebiliriz. Kitabın ikinci bölümü ise "Demokrasiye Karşı tsyanlar" başIığmı taşıyor. Tabii, burada da ağır basan Talat Aydemir olayı. Sonraki bölümlerde, Arcayürek, 27 Mayıs'ın ardır.dan yeni demokratik döneme girişi ve yeni partilerin oluşumunu ve Süleyman Demirel'in siyaset alanında sivrilip yükselişini anlatıyor. Arkasından gelecek ciltleri de merakla bekleten, her keresinde yinelediğimiz gibi, okunulmasında sınırsız yaıarlar bulunan bir am dizisi. VE YÜRÜDÜK GECENtN ATEŞLERİ tÇtNDEN Hiiseyin Ferhad'ın şürieri/80 sayfa/Varlık Yayınları 1984 Yaşar Nabi Nayır Şiir Ödülüne "Ve Yüriidük Gecenin Ateşleri İçinden" adlı kitabındaki şiirlerle ortak olan Hiiseyin Ferhad, 1954 doğumlu. Gazi Eğitim Enstitüsü'nü bitirdi. Şiirleri 1978'den bu yana yayımlanıyor. "Pir Sultan'a Tuyug" baslıklı dörtlüğünde şöyle diyor Hiiseyin Ferhad: "Asıldık ak kövnekli seher yelinde bir sabah/Abdal gönliim görklii Sultan'ım dilimin Pir'i/Ölüyü diri gördük küliing seslerinde ham demiri Ev\e) ebed insan adına lâ ilâhâ illallah!" SESLER VE KÜLLER Behçet Aysan'ın şürleri/64 sayfa/Varlık Yayınlan 1984 Yaşar Nabi Najır Şiir ödülü'nün ikinci ortağı Behçet Aysanın kitabı "Sesler ve Kttller" de Varlık Yayınları arasındaçıktı. 1949'da Ankara'dadoğan Aysan, tıp öğrenimi gördü. Aysan'ın şiirleri 1979'dan bu yana dergilerde boy gösteriyor. Kitabındaki şiirlerden biri "Kuşlar da Gitti" "Yalnızlık senin o konuşkan kuşun/Hani bep duvarlara anlattığın/Hapislerde kalma siirgıinlerden./Yalnızlık senin o konuşkan kuşun Bulutlar taşıdığın yakut surahilerde Begonyalar büyüten eski alışkanlık/Yalnızlık senin o konuşkan kuşun/kırk kapıdan geçmiş kırk kilitten./Yaralı, dili lal, kanadı kınk/Vunılmuş başında bir yokuşun." KUNDURACI Yazan: Flora Rheta Schreiber/Tiirkçesi: Kayhan Şentin/456 sayfa/Cep Kitaplan Flora Rheta Schreiber ulkemizde "Sibıl" adlı kitabıyla tanındı. 16 ayn kişiliğe sahip bir kadmın öyküsü olan "Sibü"ın ardından, bu kez yine gerçek bir olayı yansıtan "Kunduracı" ile karşımıza çıkıyor Schreiber. Kitap, ayakkabı tamircisi Joseph Kallinger'in öyküsü. 17 Ocak 1975'te 13 yaşındaki oğlu Michael'la birlikte tutuklanan Kallinger, beş eve saldırmış, sonuncusunda 8 kişiyi rehine ahp bir kadını öldürmüştü. 1976'da yaşam boyu hapis cezasma çarptınlan bu adam kendisini katil yapan şeyin ne olduğunu Schreiber'den öğrenmek istedi. Scbreiber de, Kallinger'le yaptığı gönişmeler sonucu, çocuklukta yaşanan saldırılann ve uğranan haksızlıklann Kallinger'de cinayet işleme dürtüsünü yarattığı sonucuna vardı. Kitap, bu ilginç olayı en ince aynntılanna dek veriyor. RASTGELE Erdoğan Bozok'un karikatür albnmü / 69 sayfa / Nil Yayınevi "Çizgüer" ve"Modern Çağ" adlı iki karikatür albümu yayımlanan Erdogan Bozok, kısa süre önce de üçüncü albümü "Rastgele"yi çıkardı. Yalın çizgisi, yerel olduğu kadar evrensel konulara da gösterdiği ilgiyle Türk karikatüründe Erdoğan Bozok'un kendine özgü bir yeri var. Bozok, III. Balkan Film Festivali Kültür Bakanhğı Başarı ödülü (1979), ltalya'nın Talentine kentindeki yarışmada Jüri Özel ödülü (1967) ve Bulgaristan'ın Gabrovo kentindeki yanşmada "Altın Ezop" ödülü aldı. za çıksa da bize hiç yabancı değildir, çünkü Oktay Akbal'ın olduğu kadar bizim de çocukluğumuzdur. Ve bu çocuk, geçmişin pmltılı/sararmış fotoğraflannda gülümsemektedir hep, bugünlere el sallamaktadır. KİM KİME DUM DUMA BEHÎÇ AK büırvmz, bir köpefc bır MMm yrdığı zoman UJ vr o\auâ\r Dma t>>r man bdâ zaman b ş ncrmal yd\ardar\ q kezzap dökfrek ölâurürsz bu bır "Kiraz küfeleri yanımızdayraış o resimde. Arkamızda bir gezginci tiyatronun afışi. Resimler, fotoğraflar zamandan çalınan anlarımızdır (...) Bir minibiis geldi. tnsanlar. Dostlar. İznik'e giden yol. Sonra bir kıyıda, güzel bir ev. Bir masa, rakı, beyaz peynir, domates... Elli yıl önceki çocuğun yine eski yerine yerleşmesi, ortalıktan yitip gitmesi, belki de ölmesi..." (s.45) Bu, geçmişin anlık yaşantısından güne, içinde devinilen zamana dönüştür. Evet, o çocuk "belki de öliir" ama kesin olan şu ki, büyüdükçe ölür, geçtiği yerlerde hüzünlü gülümsemeler bırakır. Akbal'ın öyküleri o gülümseyişleri betimliyor bir bakıma, onlan arıyor, buluyor, yeniden yaşatıyor... Sonra karşımıza bir yazar, bir aydın kişi, insanlan seven bir insan; o çocuğu tamamlayan, yerine oturtan bir başka kahraman olarak çıkıyor. Oktay Akbal kimi öykülerinde olaylan, kişileri, o kişilerin bilinen kimliklerini değiştirmiyor, örtüp gizlemiyor. Kendi yaşamının öyküye yatkın kesitlerini ve bu arada kendini gizlemeden, saklamadan anlatabiliyor. Kimi kitaplarında bu yöntem/bu yaklaşımla yazılmış öyküleri vardır Akbal'ın. Doğrusu ilk zamanlar bu durumu biraz yadırgamıştım. Ama iyi kotü geliştirdiğim yazarlık birikimimle bakıyorum olaya ve şimdilerde bu tutumu bir erdem, bir yazarbk yürekliliği olarak değerlendiriyorum. Çoğu kişi boylesine açıktan açığa yazamaz yazılarını; belki de kırmaktan, kırılmaktan çekinir en azından. e olamaz ama tanlı W<akm haherntielıai v her zaman vardtr. Cumhuriyet Kitap Kulübu'nden Haberler Kitap Kulübii Fuar Etkinlikleri... Her yıl 20 Ağustos20 Eylül arasında bir ay süreli olarak düzenlenen tzntir Entemasyonal Fuan'na Cumhuriyet Kitap Kulübü 'nün, tüm üye yayınevlerinin kitaplanyia katılması okurlar ve üyeler tarafından sevinçle karşılandı. "Kitabı okurla buluşturmak" amacını, bugüne kadar verdiği kültürel hizmetlerle sürdüren Cumhuriyet Kitap Kulübü; her yıl 5 milyon kişinin gezdiği îzmir Fuan 'nda, bu ytl ayn bir bölümde yer alacak ve çeşitü etkinlikler düzenleyecek. Önümüzdeki haftalarda aynntüı olarak açıklanacak olan Cumhuriyet Kitap Kulu'bü Fuar programında; yazarlarla söyleşiler ve imza günlerinin yanı sıra ülkemizin önde gelen sanatçılannın katılacağı konserler de yer alacak. Kulüp üyelerinin indirimli olarak yararlanabileceği bütün bu etkinlikler, tüm okurlara açık olacak. Ülkemizin diğer illerinde gerçekleştirilen fuarlara da katılacak olan Kitap Kulübü, ihtisas fuarları düzenlenmesini de üstlenmeyi amaçlayan çalışmalannı sürdürüyor. bü 'nün kullandtğı bilgisayar aracının kısa bir süre anzalanması, kitap siparişlerinin karşüanmasında gecikmelere ve üyelerin haklı olarak yakınmalarına neden oldu. Bilgisayardaki anzanın giderilmesi ile, artık siparisler normal süreler içerisinde karşılanabiliyor. Kulüp yetkiülerinden edinilen bilgiye göre, üyelerin gönderdiği kitap sipariş flşleri bilgisayara girdikten ve faturası kesildikten sonra, kitaplann gerekli denetimi yapuarak paketler hazırlanıp postaya teslim ediliyor. Bu konudaki görüşlerini aldığunız kulüp yetkilisi, "Bilgisayarın tam randımanla çalışmasıyla, biriken kitap siparişleri bu haftadan itibaren tümüyle karştlandı" dedi. TARÎHTE BUGUN MÜMTAZ ARIKAIS 12 Temmuz ÖNCÜ PİLOT ROLLS.UN ÖLÜMÜ. 191O'PA 8U6ÜN, HAVACIUĞIN ÖNCULEHJMDEN İNGİLİZ PİLOT HON CHARieS £T£WAI?T ROLL.Ç, UÇAĞI İLE DÜŞSOEK OLDij. 19OO 'LERıN &AŞLAR.INPA, MÛHENPlS UENRY ROYCE İLE KURPUIOAR.I ROLLSZOYOE LİMİTED ŞİRZETİ, DÜNYANIN EfJ KALİTEU OTOMO8İLİNİ ÜfZJETMEYe ItOYULMUfTU. ROLLS, BU ARAPA, PAHA £MEK.L£ME OEt//ZİMP£KJ MOTOeUJ UÇAIOABA M£GAIt SA&U/ÇT(. BİZZAT YAP77GI UÇUŞLAR.PA &AÇAIZ1L/O4 OLUYOfZDU. O SrRALAG PEK £uÇ BİR. UÇUŞU; MANÇ OENİZİ'NJ J AÇMAYI İLK K£Z SİOıŞDÖNÜ$ OLAKAkL GERÇBKLBÇTİR.EN PİLOTTU.. g biplatte ıle, Manç'ı geçmeye kaz/r. AYE\ EN ÇOK SATAN KİTAPLARI DenemeİncelemeBelgeAnı 9 haziran 9 temmuz Sıra No: Kod: / 2 3 4 5 6 7 S 9 10 027.034 024.002 102.041 027.015 022.133 004.023 016.020 017.001 061.012 087.026 Kitabın Adı: Düşünüyorum Öyleyse Vurun Cumhuriyet Yıllık 84 Yüzyıllann Gerçeği ve Mirası Ben Atatürkçü Değilim Sosyal Demokrasi Nedir ,\'e Değildir tkt'ısatta Doğrular ve Yanlışlar Azgclişmenin Sosyolojisi Khn Korkar Matematikten Ortadoğu Çıkmazı Kapitalizm ve Tarım Yazan: Ilhan Selçuk Server Tanilli Nadir Nadi İsntail Cem Aslan Baser Kafaoğlu Cavit Orhan Tütengil ftazif Tepedelenlioğlu ' Cengiz Çandar j Muzaffer İlhan Erdost 50 YIL ÖNCE Cumhuriyet Tayyareleri yakan ve düşüren öldürücü şua Nevtyork 11 (a.a.) Maruf muhteri doktor Nicola Tesla, 78'inci doğum yılı münasebetile yaptığı beyanatında düşman tayyarelerini düşürecek ve silahlarım imha edecek yeni bir "öldürücü şua" keşfettiğini bildirmiştir. Mumaileyh, keşfini, Cenevre silahsızlanma konferansına tevdi etmek tasavvurundadır. 12 Temmuz 1934 hükumette mıihiın mevkilerde bulunan bu adamlar hükumeıi devirmek için suikast yapmak cesaretınde bulundular. Tereddut edemezdim. Esenme sadık kalmak, milletin ilimadına layık olmak için yapılacak birşey vardı. O da, haınieri zarar veremeyecek bir hale getirerek Almanya'yı bir dahilı harp faciasından kurtarınakıı. Memleketi binlercc "c bınlerce masumun kurban oiacağı bir harbe suruktemektense, sadece mevki hırsı ve şahsı ıhtırasiaria hareket eden birkaç nutnin hayatmı feda etmeği ben vazijem olarak 19341984 lelakkı eiüın. Almanya hükümetinde değişmiş birşey yoktur. Hükümet ne sağa, ne de sola teveccüh edecektir. Bugüne kadar takip etmiş olduğu hattı, dosdoğru takip edecektir." Almanya hadiseîeri Paris 11 (a.a.) Newyork Heraldın Paris nüshası, M. Hitlerin profesör M. Pearsonla yapınış olduğu mülakatı neşretmektedir. Bu mülakat, 30 haziran hadiselerınden sonra. Başvekilin yapmış olduğu ilk mulakattır. Alman Başvekili demiştir ki: "Son aylar içinde saflanmız arasında bazı ıhtilaflar oldu. Kendilerine itimat ettiğim adamlar bana hiyanet ettiler. Yüksek birer otorite sahibi olarak Kitap siparişlerinin karşılanması Cumhuriyet Kitap Kulübü 'nde, yaz dönemine giribnesine karşm, üyelerin kitap siparişlerindeki yoğunluk sürüyor. Kitap Kulü
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle