23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER zannediyorlardı. Şimdi, ülke ekonomisinin battığı iyice anlaşıldıktan sonra, dışsatıma yönelmesi için öze) sektörün nerdeyse boğazını sıkacaklar. Hiç denetlenmediği için yurt içinde oile beğenilmeyen bir sanayi yabancı rekabete nasıl dayanır bilinmez. Ama, yerli iiretimin boğazına sarılan ellerin, daha dün sırtıru okşadığını kimse inkâr edemez. Oysa, 1965 yılında yazılan rapora uyularak, yerli üretimin kalite ve fiyaü 20 yıl önce denetlenmeye başlansaydı, bugün yabancılarla rekabet etmesi kuşkusuz daha kolay olacak tı. tirdiği çok görülmüştür. Kaldı ki, bütünleşrnek istediğimiz Batı ekonomisinin de yasalar tarafından denetlendiği bilinmektedir. Özel sektörün aşm korunduğu dönemde bir mesJek kuruluşu denetlenirken, büyük miktarda paranın yetkisiz olarak toplandışı saptanmıştı. Bu durumdan hiç hoşlanmayan politikacılar hemen kanunu değistirerek, toplanan paraya yasal dayanak sağladılar. Bazı kişilerin belli görevlere atanmasuıı engelleyen yasalar da bugun aynı şekilde değiştirilmektedir. Bir hukuk devletinde hiç kuşkusuz olaylar ve insanlar yasalara uyarlar, denetçiler de bu dengeyi korumaya çalışır. Ama, yasalar olaylara ve insanlara uydurulmaya başlanırsa, denetçinin artık etkili olamayacağı açıktır. DOCRU SÖYLEYENİ Halk tasamıflannın sermaye piyasasında aldatıldıfının anlaşılmasından sonra Ticaret Bakanlığı Teftiş Kurulu, şirketlerin kunıluş işlemlerinin teftiş edilmeden onaylanmasını istemiştir. Kuruluş işlemleri anında teftiş edilmeye başlandıktan sonra da, kimsenin kandınlmadığı görülmüştür. Bu başanlı uygulamanın ödülü ise, Maliye Bakanlığına bağlı başka bir organ kurulup, denetimin tümüyle alınması olmuştur. Yapılan her iş için yeni bir organ kurulması doğal görülebilir. Fakat yapılacak denetimde, yıllarca bu konuda çahşmış Ticaret Bakanlığı müfettişlerine yetki verilmemesi doğal değildir. Nitekim, şirketlerde muhasebe teftişi yapraakta olan Ticaret Bakanlığı müfettişleri, muhasebecilik ve yeminli müşavirlik konusundaki kanun tasarısı içine de alınmamışlardır. Doğru söyleyenin 9 köyden kovulması gibi, doğruyu yazan denetcüer de devlet görevlerinde sürekli dışlanmışlardır. Dönen tekere çomak sokmak, tekerlek yanlış dönse bile suç sayılmakta ve bu suçu işleyenlerin sayısı giderek azalmaktadır. Işini seven ve iyi yapmaya çalışan insanlar her görevde karnını doyurabilir, ama bakanhklar doğruyu yazan ve savunan denetçileri bundan sonra kolay bulamayacaktır. Bir faukuk devfetinde, hiç kuşkusuz olaylar ve insanlar yasalara uyar. Ama yasalar olaylara ve insanlara uydurulmaya başlanırsa, denetçinin artık etkili olamayacağı açıktır. Doğru£u \ azan Denetçîler... dönemlerde bile, yurt dışmda görevli ticaret müşavirlerinin ne yaptığını kimse merak etmemiş, yalnız birbirlerini yumrukladıklan zaman müfettiş gönderilmiştir. Görevi suçluyu saptamaktan ibaret olan müfettişler, bazen işgüzarlık edip gerektiği gibi çahşmayanları da yazmışlardır. Fakat, bu seçkin kişileri görevden almak beri dursun, bir çalışma yönetmeliği çıkarmayı bile başaramamışlardır. Kimlerin, ne zaman yurt dışına gönderileceğini gösteren atama yönetmelikleri ise yoğun çahşmalara neden oimuş ve sık sık değiştirilmiştir. Dış ticaret işlemleri Ticaret Bakanlıfından alınıp, başka bakanlığa bağlanırken de, bu konuya oiumsuz baktığı bilinen Teftiş Kurulundan tek müfettiş alınmamıştır. PENCERE Zaman Tüneli ••• 11 TEMMUZ 1984 YILMAZ CORUM Ticaret Bakanlığı eski Teftiş Kurulu Başkanı Yaşamınj düzenleyemeyen insanlann işi oluruna bırakması gibi, kurtaramadığımız ekonomiyi her gün daha fazla serbest bırakma tutkusundayız. Dar gelirlinin ekmeği sürekli küçülürken, varhkhnın sofrasını yabancı ürünler ile süsleyen ve doğal yasalann böyle emrettiğini söyleyenleri caydırmak olanaksız gibi görünüyor. Fakat, serbestlik arttıkça devlet yönetiminde çahşan denetçileri fazla ve gereksiz bulan düşüncelerin doğru olmadığını bir kaç örnekle anlatmak istiyoruz. SUÇLAMADA KULLANMA Yöneticilerimiz çok uzun bir süre, dfnetçiyi yalnız suçlamak istedigi memurlann üzerine göndenniş ve deneiçinin de yalnız bu ise yaradığını zannetmiştir. Örneğin, dışsatımın iyice azaldığı Müfettişlerin asıl görevleri ise, yanlışı bulup düzeltmektir ve bu işlevlerini ba$an ile yerine getirmişlerdir. Örneğin, 1965 yılında yazılan bir raporda, piyasada kalite ve fiyat denetimi yapılmamasının çarpık gelişme ve aşırı kazançlara yol açtığı belirtilmişti. Bu eleştiriye "Memleketimiz sanayinin tehdit ve takyitlere değil, teşvik ve himayeye ihtiyacı vardır" şeklinde yanıt verildi. Olaylar ve ısrarlann devam etmesi sonunda da bir denetim tasansı hazırlanmasına izin çıktı. Fakat, pahalılık çok amığı ve tüketici de çok zor günler yaşadığj halde, hazırlanan denetim tasanlannın hiçbiri Meclisten geçemedi. Sermaye çevreleri, kendileri para kazanırken ülkenin zarar ettiğini bir türlü anlamıyor, sözde iktisatçılar da ekonomideki çarpılmayı kalkınma YASALARLA DÜZENLEME GEÇERLt YOLDUR Piyasanın yasalar ile düzenlenemeyeceği düşüncesi ise kesinlikle doğru değildir. Çünkü, bakanlıklar ile anlaşmazlığa girmek istemeyen sermaye çevrelerinin, yasa çıkanlması gereken işlemleri bile, devletin sözlü ya da yazıh isteği üzerine yerine ge EVET/HAYIR OKTAY AKBAL OGRENCI/OGRETMEN YÖNETEN MUAMMER TUNCER EGİTÎMCÎ GÖZÜYLE den çok gereksinmesi var. Boş zamanı değerlendirmenin "Ben Osmanlı döneminde, bütün ortaokul lise döneminde en iyi yolu, hiç kuşkusuz, kitap Arapça dersi gördüm. Arkadaşlarım da gördü. Bir tekimiz bile Okuma alışkanJığını küçük okumaktır. Ancak bir kitabın Arapça bir metni okuyup anlayacak ve Turkçe bilmeyen bir Arapyaştan kazanmamız elbette güyapraklarını çevirip Öteberisini zel şeydir; yararhdır. Ama okurla Arapça konuşarak anlaşacak düzeye gelmedik." Hıfzı Vekjet gözden geçirmek ile gerçek anken düşünme, derinleşme, usa Vfelidedeoğlu böyle diyor... Arapça öğretmeye ka/kmanın gençlamda kitap okumak çok ayn vurma aüşkanlığını elde edemelerin kafasını yormaktan ve küflendirmekten öte bir yararı olşeylerdir. mişsek, okuduğumuz kitaplarmayacağını söyleyen Sayın Velidedeoğlu, "Maksat Arap ülkeÇağımızda hız insan yaşamıdaki temel düşünceleri doğru alleriyle giriştiğimiz ticaret ilişkisi için Arapça bilen eleman yetişnın her alanıru etkısi altına algılamayı, kimi ömekleri kendi tirmekse, hiçbir ortaokul ve lisede Arapçayı tam olarak öğrenemaktadır. Her işi çabuk bitirip yaşamımıza katmayı öğrenemerek bu ilişkiyi sürdürecek eleman yetişmez" diye ekliyor... sonuçlandırmanın en geçerli yamişsek, kitap okumak anlamsız'Nokta' dergisi Arapça öğretimi konusuna geniş yer ayırmış. sam kurallarmdan biri haline ca vakit öldürmekten başka bir geldiğini görüyoruz. Hızlı yaKarşıt görüşleri yanyana sıralamış. Prof. Mehmet Kaplan 'Bu ise yaramaz. şam, kitap okumayı da etkilefikri ilk kez ben ortaya attım' diye övünüyor. Bay Kaplan "Atalamiş; "yüzeysel okuma", giderek rımıztn mezar taşını bile okuyamıyoruz. Bize ait olan medeniDilerseniz size bir uneride budoğal okuma uğraşıymışçasına yete yabancı kalamayız" diye bir gerekçe öne sürüyor. Okullunalım: öğretmeninizin, veliniiyiden iyiye benimsenir olmuşzin ya da beğenisine güvendiğilarda öğretilecek Arapça bilgisiyle 'geçmiş uygarlık yapıtlan' tur. niz bir arkadaşınızın sahk verdiği nasıl öğrenilir, hele Osmanlıca yazılmış mezar taşları yazılan bir kitabı, ilk kez hızlı, sonra da nasıl okunur, bilemem. Bunlar uzman işleridir. Kimse Arap diBugün acelesizce ve derinlesindire sindire olmak üzere iki lini ve yazınını iyi bilen uzmanlar yetiştirmeyelim demiyor ki? mesine kitap okuyanlann, okukez okuyun. Iki okuma arasınİşte yuksekokullanmızda, üniversitelerimizdeki Arap Dili, Fars duğunu doğru anlayanlann sadaki ayrun sizi şaşırtacaktır. yısı, ne yazık ki sanıldığından da Dili bölümleri ve buralardan mezun olan kişiler! Acaba bunlaazdır. Oysa günümüz insanının, nn kaçta kaçı gerçek bir Arapça ya da Farsça uzmanı sayılır? Dikkat ve özenle okuduğukitap okuma yoluyla başka inmuz, içerdiği duygu ve düşünceOnce biz üniversitelerdeki Arap ve Fars Dilleri bölümlerini güçsanlann duygu ve düşüncelerini ler üzerinde derinleştiğimiz iyi lendirelim, burada yetişen gençierimizın gereği gibi bu dilleranlamaya, acılarını ve sevinçlebir kitabın tadı hiçbir zevkle ölde uzman olmalarını sağlayalım. Geçmiş yapıtlan, mezar taşrini paylasmaya her zamankinçülemez. lannı, eski belgeleri ancak uzman dilciler, bilginler okur, anlar. Ortaokul ve lisede kendisi bile Arapça, Farsça bilmeyen birtakım sözde öğretmenlerden Arapça ders almış olanlar değil... • Stajyer öğretmen olarak görev MEGSB'den aldığı 6.1.1984 gün Okullarda Farsça ve Arapça okutulmasını ilkin Bay Kaplan yapıyonım. Hazinın ortalannda ve 2523 sayılı onay şöyle: ortaya atmış, on beş yirmi yıl sonra da Bay Hilmi Yavuz bunu evlenecegim. Nişanlım da başka savunmuş... Hilmi Yavuz şairdir, İngiltere'de felsefe öğrenimi bir kentte stajyer öğretmen. Ev"Tayin Nfakil Yönetmeliği'nin yapmıştır. Acaba niye Londra'da geçirdiği beş yıl boyunca Arap lendikten sonra eş durumu öz35. maddesi gereğince, 1983 yılı dili öğrenmeye kalkmadı da, İngilizce ve felsefe alanında öğriiyle eşimin buraya atanması atama döneminin devamı olarak renim gördü? Şimdi, neden gençlerimizin kafasını paslandıiçin başvunıda bulunacağız. Yer uygulamada eşitliğin sağlanabilracak bir öğretim yönteminden yana? Bunu anlayamıyorum. değiştirme işlemi ne kadar süre mesi amacı ile 115 Ocak 1984 'Nokta'ya verdiği demecinde de 'Söyiediklerimde diretiyorum, içinde sonnçlanır? tarihinde yapılacak olan eş duhiçbirinden vazgeçmiş değilim' diyor. Yavuz, 1970'lerde Kemal rumu nakillerinde de aynı uyguTahir ve divan şiiri konulannda şimdiki düşüncelerine ters düT.l.tZMtR lamaya devam edilmesini ve şen görüşler ileri sürerdi. Bugün onlardan vazgeçti. Bakarsı1984 atama döneminden itibaren • "TayinNakil Yönetmeliği'nin nız birkaç yıl sonra bugünkü düşüncelerinin de yanlışlığını ansöz konusu onayın iptali ile staj6/ğ ile stajyer öğretmenlerin nalar! Umut kesilmez! yer öğretmenler hakkında ha!en kil isteklerinin, stajyerlik süreyürürlükte bulunan yönetmelik ismel Zeki Eyüboğlu çok açık, çok sağlam düşünceler besince dikkate alınmayacağı önhükümlerinin uygulanması..." lirtmiş, diyor ki: "Arapça öğrenmekle geçmiş anlaşılmaz. Biruygörülmektedir. Milli Eğitim Bagarlığı tanımak için onun dilini ortaokulda öğretmek yetmez. Bu kanlığı 31 499 sayüı onayla bu uyBu duruma göre stajyerlik süözel çalışma ve uzmanlık işidir" Arap uygarlığını bizlere Avrugulamayı geçici olarak değiştirreniz sona ermeden yer değiştirpalt bilginlerin tanırtığını. Osmanlı kişiliğini kazandıranın Anamişti. Ancak son olarak Persome isteminde bulunmanız oladolu uygarlığı olduğunu, Mimar Sinan'ın Arapçaya borçlu olnel Genel Müdürlüğü'nün naksızdır. madığını, ortaokul ögrencilerinin Arapça dersi görerek Fuzuli'yi anlayamayacağını söylüyor, şunlan da ekliyor: "Medreselerde 850 yıl Arapça öğretildi. Bu süre içinde çığır açan, uygarlığa ışık tutucu 8 yapıt gösterilebilir mi?" Kızımız AŞYE'nin dünyaya gelişinde tüm gayretlerini Türkiye bir 'geriye dönüş' evresinde midir? İşbaşındaki hüesirgemeyen SSK Yenimahalle Doğumevi doktorlarından kümet, Özellikle Milli Eğitim Bakanı okulfara din dersi hatta uygulamalı din dersi Arapça dersi koydurarak, 19 Mayıslarda kızlara şalvar giydirterek, okul kitaplarırtdan Türkçe sözcükleri kazrtarak, Atatürk'ün bugünkü Türkçeye aktarılmış Söy/evini üe yasaklatarak genç kuşakları gerilik, ilkellik bataklarına sürüklemek niyetinde midir? Bu görünüş önceki yazımda da belirttiğim gibi Sayın Ulusu'nun bile dikkatini çekmemiş midir? ve Baş Ebe Yard. EMEL TÜTÜNCÜ, Bakıcı MERYEM Vfclidedeoğlu "Tutucu bir iktidanz diyorlar. Ne demek bu? BüGÖZKARA ve HANİFE ILGIN'a, ayrıca Doğumevi tün müesseselerde bir muhafazakâriaştırma olacak, geriye döBaşhekimi nüş olacak. Ancak bu doğru değ'Mir. Irmaklan geriye doğrv akıtmak imkânsızdır" diyerek hepimizi uyarıyor. Geriye Dönemeyiz... Kitap nasıl okunmak? Ozetle * Istanbul'dan M. Tokdemir'e: 19841985 öğretim yütnda okullarda okutulacak den kttaplan fizelgesi, 23 Nlsan 1994 gün ve 2163 myth Tebttgltr DergWnde açtklandL BeUrttigbıiz yardmta den kitaplanna bu çtzHgede rastlayamadık. Sınavlarda verilen süreler yetersiz Stajyerlik süresince yer değiştirme * Yıldız Üniversîtesi üciincü sımfında ögrenciyim. Tüm üniversite öğrencilerini ilgilendiren bir sorunu sergilemek ve bir çoziim getirilip getirilemeyecegiai sonnak istiyonım. Üniversitelerdeki sınavtarda verilen süreier * Gazjantep'ten t. Ayık'a: Okul dersin hocasına göre degişraekKooperatifl Ana Sözleşmesl'ne tedir. Eskiden her sınav için vegöre, "Ortakbktan çıkan, çıka rilen süre iki saatti. Şimdi ise bu rdan ve çejitli nedenlerle okul süre çok degişilt ve geaeilikle kıdan aynlanlar, üç yü içinde or sa oluyor. Bugüne kadar girditakhk paylannı ve dtğer maü ğimiz sınavlarda sırf yeterli sühakUuvu kooperatiften geri al re verilmedigi için başansu oian matkna hukJan zaman afntma pek çok arkadaşımu var. Zauğrar ve yönetim kurulu karan manla yans etmek zoranda kalüe kooperatifln sosyal ve kültü dtgımız için yanıtlan yanm bırarei hizmetlerfonuna aktanhr." kıyoruz. Kâgıtlanmız adeta elimizden çekiiip alınıyor. Sınav * Ankara'dan T. Yılmaz'a: Sı sonunda öğrencüerin yandan ruf Geçme ve Sınav YönetmeU fazlasının saionda bulunması, ği'nin 20. maddesi uyarmca sürenin yetmediğinin açık kanı"öğrttmenler yapaklan smavla tıdır. Öğrencüerin birbirine yöm, verdtkleri ödev veprojekrbt nelttikleri "nasıl, yaptın mı?" sonuçlarmı öğrencüere büdirir sonısunun yanıtı genellikle "süre ler ve yapüan başüca ortak ha yetmedi" oluyor. Gerek sınavtakm saufta açtklarlar. Sözlü sı larda, gerekse sınavlardan sonnav sonueu o ders saati içinde; ra görevlilerle öğrenciler arasınyazıh smavlar, uygulamalar ve da bu konuda tartışma da çıködev sonuçlan ise, yazıh suutvm maktadır. Biz bu konudaki giriyapüdığı tarihu veya ödevin, uy şimlerimizden sonuç alamadık. gulamanm yahut projenin testim ılgililerin ne düşündüklerini bir tarihine göre en çok on beş gün de siz sorar mısınız? İçinde öğrendye duyunuur." ORHAN FERAH Yıldız Ü. Mubendislik Fak. 3. sınıf ö | . * tstanbul'dan S. Akman'a: • Bu konuda birçok üniversi13.3.1984gün ve 3037sayılı genelgeye göre, birinci kanaat dö te öğrencisinden gelen yakınmaneminden sonra yurda dönen or larda, sınavlarda yeterli süre vetaokul ve Use öğrencüertnin rilirse başarı oranının önemli öldenkUk işlemleri yine MEGSB çüde artacağı belirtüiyor. öğrenTaüm ve Terbiye Kurulu Bas cüerin soruna çözüm getirilmekanhğı'nca yapılacak. Ancak, si için yaptıkları başvurulara ise vehTerden üeride bir hak öne sür genellikle şöyle yanıt veriliyor: meyeceklerine Uişkin dtUkçe "Biz hocalanmıza süre konuabndtktan sonra, öğrencüerin sunda baskı yapamayız. Bu kogeçici olarak uygun bir anı/a de nuda YÖK karar verir." Öğrenci vam etmelerl sağUmacak. Kesin başarısını etkilediğini saptadığıkayu, denkük yazısı bakanaktan mız bu sorunu böylece YÖK'e duyuruyoruz. geUUkten sonra yapılacak. "De Yaymevi"r\m çıkardığı "Düşün" dergisi temmuz sayı' sını büyük ölçüde Diderot'ya ayırmış. ölümünün 200'üncü yılında ünlü Fransız filozofunu bütün dünya anıyor; Düşün dergisi de Diderot'yu evrensel boyutlanyla Türk okuruna tanıtmaya çalışıyor. Denebilir ki: Aradan bunca zaman geçmiş, 1789 devrimi gerçekleşmis, 1917 bile gerilerde kaimış; 1784'te ölen bir filozofun ders kitaplarından ötede ne anlamı kalır? Boşuna bir uğraş değil mi Diderot'yu anmak? • İnsanlık tarihi her yerde eşzamanlı yaşanmıyor. 20'nci yözyıkda kimi üikede ilkel çağı andıran yaşam biçimleri görülüyor; kimi devlet Ortaçağ kurallannı uyguluyor; kimi bökjelerde Uyanış Çağı yeni başlamış, aydınlanma uç vermiş; kimi toplum, bilimsel teknik devrimin rayına oturmuş. Dünyamız bir anda çeşitli zamanları içeriyor. Brezilya ormanlarının derinliklerinde yabanıl toplumlar var; Suudi Arabistan Ortaçağ hukukunu uyguluyor; Japonya endüstrisi teknolojik devrimin bilgisayar düzeninde işliyor. Ya Türkiye zaman tünelinin hangi kilometresinde yaşamaktadır? * Diderot bu soruylaönem kazanıyor. Çünkü Fransız filozofu Aydınlanma Çağı'nm göz kamaştırıcı adlarından birisi. Aydınlanma Çağı ne demek? Ortaçağ karanlığımn yarılması, bilimîn dinden bağımsızlaşması, insan haklanna dayanan toplum düzenine yöneliş 18'inci yüzyılda hıza kavuşuyor; Uyamş Çağı (Rönesans) ile başlayan ışıma, bu dönemde aydtnlığa dönüşüyor. Avrupa'da Hıristiyan Ortaçağı 18'inci yüzyılda yanlmış, karanlığın kuşatması kınlmış; Fransız Devrimi'yie bu olgunun yarv sımaları dakja dalga bütün dünyaya yayılmış; Türkiye'yi de etkisine almış; sarmış, sılkelemış... Ulusal Bağtmsızl/k Savaşımızda bir yandan 1789 devriminin, bir yandan 1917 devriminin etkilerini duymuşuz; Cumhuriyet devletini böyle kurmuşuz. Hıristiyan Ortaçağı Avrupa'da aşılırken, Islam Ortaçağı Asya'da aşılamamış; bilim dinden bağımsızlaşamamış: bu yotda ilk büyük adım: Atatürk devrimiyte Türkiye atmış; laikligi de devlet ilkesine dönüştürmüş. •k Diderot'yu anmak, anlamak, Aydınlanma Çagı'rn kavramak, güncel gerekliliktir. Çünkü uygarlığın ortak malı olmuş değerleri bilmeden gelecege yönelik yol yordam bulmak olanaksız. Bilimın dinden bağımsızlaşması, insanlık tarihinin en önemfi dönemeçlerinden başhcasıdır. Türkiye, bu asamanın gerisinde kalarak çağdaşlaşamazdı. Cumhuriyet devrımiyle yapılmak istenen buydu. Ne yazık ki ülkemizde bugün 18'inci yüzyıl Fransa'sından daha çok hoşgörü, fikir ve bilim özgürlüğü olduğunu savunmak oldukça zordur. Günümüzde bir Türk Vottaire'i ortaya çıksa, yasalardan önce toplumsal bağnazlıgın duvanna çarparak ezilmesi işten değildir. • 1960'tan sonra Türkiye'de toplumculuk akımlannın tomurcukları patladı. 8u akım içinde sivrilen kimileri, insanlığın "Aydınlık Çağı" diye adlandırdığı aşamayı yadsıyarak ya da azımsayarak yanılgıya düşmedi mi? Cumhuriyet devrim tarihindeki özü kavramakta güçlük çektik; Kemalist devrimin uygarlık dünyasında yaşanmış önemli bir dönemecin ülkemizde canlandınlması isteğinden ve zorunluğundan kaynaklandığını göremedik. Derim ki 200'üncü ölüm yılında Diderot'yu toplumcular anmalı, anlatmalı... Geçirdiğim kalp rahatsızlığımı zamanında teşhis ve tedavi eden SSK Okmeydanı Hastanesi Başhekimi Sayın Dr. TEŞEKKUR EMEV KT4IVBULLU 6. Dahiliye Servisinin değerli Şefı Sayın Dr. ADNAN BAŞAR yakın ilgisini daima hissettiğim Sayın Dr. TEŞEKKUR ÇETİN ÖZCAN servis hemşireleri Emine Tuztaş, Hacer özdemir, Hatice Akın ve servis personeline teşekkür ederim. RAStM ELÇtN As. Dr. VELİ CENGİZ As. Dr. SEVİVDİK GİZLİ BAŞSAGUGI Atatürk'ün 24 Temmuz 1925'te Kastamonu'da yaptığı şu konuşma anımsanmalı en başta da Bay Dinçerler'in kulağına küpe olmalı!: "Acılar gördük. Bunun sebebi dünyamn vaziyetini anlamadığımız içindir. Fikrimiz, zihniyetimiz medeni olacaktır. Şunun bunun sözüne ehemmiyet vermeyeceğiz. Medeni olacağız. Bununla iftihar edeceğiz. Bütün Jürk ve İslam âlerrme bakınız. Zihinleri medeniyetin emrettiği şümul ve ilertemeye uyamadıklanndan ne büyük felaketler, ıstıraplar içindedirter. Bizim de şimdiye kadar geri kalmamız ve nihayet son felaket çamuruna batışımız bundandır. Beş altı sene içinde kendimizi kurtarmışsak, bu zihniyetimizdeki tebeddüldendir. Artık duramayız. Behemehal ileri gideceğiz. Geriye ise hiç gidemeyiz. Çünkü ileri gitmeye mecburuz." Dr. NACİ BUÇUKOĞLU'na Başhekim Sekreteri FATMA ATALAY'a, Karantina Memu/esi ŞADAN ATALAY'a ve doğumevinin tüm personeline içten teşekkürü borç biliriz. LEYLAHASA.N ERCAN BODRUM'a gelecekseniz yerinizi ayırtınız ORezervasyon: 9(6141)1719veya 1720 * MANZARA, Bodrum'un içinde Ege'nin eşsiz güzelüğine değişik mimari$i, lüks konforu, pırıl pırıl yüzme havuzu, temizliği ve servisi i)f> katkıda bulunan şirin bir turistik tesistir. Her zaman sevgi ve takdirle anacağımız değerli dost, ŞAADETTİN ÖĞRETMİŞ'i geçirdiği elim bir kaza sonueu kaybetmenin derin üzüntüsü içinde>az. Merhuma Tanrı'dan rahmet kederli ailesine başsağlığı diler, acılarıru paylaşınz. YÜKSEL AtLESt AHU'ya kardeş geldi. Kızımız DOGUM AYŞE'nin doğumunu dost ve akrabaiarımıza duyuyuruz. SSK Bakırköy Doğumevi 9 Temmuz 1984 LEYLAHASAN ERCAN UĞUR MUMCU nun Yeni Kitabı TÜRK HAVA YOLLARI A.O.'dan Ortaküğımızın Yeşilköy Yer Tcçhizat Atölyesinin tesis vc tevsii işleri, kapalı zarfla teklif alma usulü uygulanmak sureti Ûe yaptırılacaktır. Anılan işlerin toplam uhmini keşif bedeli, 15.211.249.40 TL. olup, konuya ilişkin geçici teminat tutarı 608.450. TL.'dır. Kapalı zarf ile verilecek teklif mektuplan, en geç ihale tarihi olan 19/7/1984 perşembe günü saat 14.00'e kadar tstanbul, Şişli Abidei Hurriyet Cad. Vakıf tş Hanı B Blok Kat. 3 adresinde bulunan THY A.O. Alım Satım Kurulu Ba$kanlığVnda bulundunılacaktır. Anılan gün ve saatten sonra elden verilen veya posta ile gönderilen teklif mektupları kabul edilmeyecektir. Şartnameler yukanda yazıh adresten sağlamr. Tahmini keşif bcdelinin üzerindeki teklifkr değerlendirmeye alınmaz. Şartnamede istenen bilumum belgelerin asluun veya noterden tasdikli suretinin verilmesi gereklidir. Ortakhğımız 2886 sayılı Devlet İhale Yasası'na bağlı olmayıp, anılan işleri yaptınp yaptırmamakta tamamen serbesttir. . deneyünü metinyazarları Bagvurular kesinlMe TAKSİTLE MARMARİSTE UCUZ TATİL sabah kahvallısı + ögle yemeği + akşam yemeği + yatak günlük sadece 1950 TL. KAMP DÖNEMLERİ I. dönem 15 gün 30 Haziran14 Temmuz 1984 2. dönem 15 gün 16 Temmuz30 Temmuz 1984 3. dönem 15 gün 2 Ağustos16 Ağustos 1984 4. dönem 15 gün 18 Ağustos1 Eylül 1984 5. dönem 10 gün 3 Eylül12 Eylül 1984 Yerlerinizi ayırfmakla gecikmeyin Başvuru: Akay Cad. No: 7 Bakanlıklar/ANKARA TELEFON: 189440 ve diğer Eserleri Silah Kaçakçılığı ve Terör Ağca Dosyası Suçlular ve Güçlüler Bir pulsuz dilekçe Terörsüz özgürlük Çıkmaz sokak Tüfek icad oldu Büyüklerimiz Söz meclisten içeri Saloncalı piyade tSTANBUL VALtLİCİNDEN 11 Idare Kurulu'nun 4/5/1983 gün ve 1983/231 sayılı Lazumu Muhakeme karan sanık Kural Kayacan'a tüm aramalara rağmen kendisine tebliğ olunamamıştır. 7201 Sayılı tebligat kanunu hükümleri uyarınca muhatabma ilanen tebliğ olunur. Basm: 20217 ARTAS REKLAMOLIK VE TfCARET ANOMM SIRKETİ Atyoo S o k ^ Haıf Apartmgn 1V4 6 e y o » j İaartıU SAHİBİNDEN SATHJK Nişantaşı Kodaman'da 87 m2 dükkân... Kadıköy Salıpazarı'nda 27 m2 dükkân satıhktır. Td: 333 65 18 BÜTÜN KİTAPÇILARDA TEKİN YAYINEVİ Ankoro C o d . l l T.I.: 5 27 69 69 SÎHMCİ / Istonbul
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle