Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHLRİYET'2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER ama aslında çok gecikilmiş olan bu konuyu, geleceğımiz için en tezinden çözmemiz gereği bilınen acı bir gerçek. FNFRJİ DARBOĞAZI VE BÜYÜK PROJELER Çağdaşlaşmanın toplumun her kesimine yansıması, ulke olanaklarının aynm yapmadan kalkınmanın buyruğuna venlmesıyle olanakhdır. Değışık turdekı ulusal varlıkların kışı başına duşen payları, kalkınmanın olçutu olarak gostenlmektedır. Gunumuzde gelışmışliğın en çarpıcı ölçutu bırey başına duşen enerji îukctimidir. llerı sanası aşamasına ulaşan ulkelerde kışı başına düşen yılhk elektrik enerjisı tuketımi, ulkemizde orta boy bır ılçenın bır gunluk aydınlatma elektrik enerjisıni karşılayacak buyukluktedır. Bu örnek, enerji uretmedekı geriliğimızin çarpıcı bır kanıtıdır. Kışi başına duşen yılhk elektrik enerjisi ttiketımı, yakın komşumuz Yunanıstan'da 2300 kilovvatsaat, Bulgaristan'da 2700 kilovvatsaat olmasına karşın, ulkemızde bu değer 500 kilovvatsaat dolaylanndadır. 1leri sanayi ulkelerı Amerika Birleşik Devletleri'nde kişı başına duşen yılhk elektrik enerjisi tuketımi 1200 kilovvatsaat, Batı Almanya'da 6000 kilovvaısaat. Bugun 27 mılyar kilovvatsaat yılhk elektrik uretimimizı, dunya ortalamasına göre hesaplarsak, 90 mılyar kılovvatsaaı, yakın komşularımıza göre hesaplarsak 100 milyar kilovvatsaat, gelişmış ülkelere göre hesaplarsak 200 milyar kılovvatsaat'a çıkarmamız gerekmektedir. Kalkınmak ıçın bu sayılara ulaşmamız zorunlu olmasına karşın, enerji yatırımlarındakı azlık nedenıyle uzak bır olasılık bile değildir. gazın Başkentın ısıtılmasında sım tarihli Cumhuriyet'tekı yazıkullanılması onemli bir önerıdır. mızda behrtmeye çahşmıştım. O yazımda da belirttiğim gıbı, doHtDROELEKTRİK ğal kaynaklanmızdan yetennce SANTRALLAR yararlanıldığı söylenemez. ÜlkeEnerji darlığı nedenıyle yeni mizde bulunan su ve kömur kaykurulacak sanayinin enerjinaklanmızdan yılda en az 200 yoğun ohnaması ilgılılerce yeğmilyar kilovvatsaat elektnk enerlenmektedir. Bilindığı gıbı, ulkejisi uretılebılme olanağına karmızde enerji yokluğu nedenıyle, şın, bunun onda biri uretilebilulusal sanayımız yan kapasitemektedır. Doğada sakh bu enersınde çalışabilmektedir. 1982 vejının çok azından yararlanılma rılerine göre, uretılen toplam sı yanhş enerji politıkaları sonuelektnk enerjisı sanayinin yan cudur. kapasıtesınde çalışmasını sağlıyabılmıştır. Yılhk uretılen elekEnerji elde etmede kaynaklar karşılaştırıldığında ılgınç sonuç trık enerjısınm ıkı katı bıle gelar gözlenmektedır. Orneğın sa reksinmenin tamamını karşılabit sermaye yatırımları bakımın maktan uzaktır. Ülkemızin yenidan yapılan bir incelemeye göre; den inşa edilmesi, buyuk altyaaynı bırim enerjıyı uretmek için pı projelerinin yaşama geçinlmesıyle olanakhdır ATATURK gerekli yatırım mıktarı, hıdTolık BARAJI gıbı buyuk ve onemli kaynaklara dayalı enerji uretımi bır kabul edılırse, komure dayalı baraj ve hidroelektrik santrallaenerji uretmede ıkı katına, ham rının yapımı ile ulkenın genkalpetrole dayalı enerjı uretmede uç mışlık yazgısı gelişmişliğe dönuşkatına, nukleer enerjı uretmede turulebılecektir. Bugun ulkemızdört katına çıkmaktadır. Birim de 24 bın köyumuz guneşin batenerjı elde etmede ham petrol' masıyla karanlığa boğulmaktaun ederı denek ahnırsa; bır va dır. Yapılan saptamalara göre ülkemızin doğal yapısı 3 trilyon rıl ham petrolun ederi 10 doları aşüğında hıdrolık enerjı, 20 do metrekup saklayabilen 500 adet ları aştığında komure dayalı baraj ve hidroelektrik santralı enerjı, 30 doları aştığında nuk yapımına elvermektedır. Şimdileer enerjı, 40 doları aştığında ye değin sadece 73 baraj ve hıdgüneş enerjisi daha ekonomik roelektrik santralı ile 16 kanal ve olmaktadır. Bu koşullarda ulke nehır santralı hizmete sokulabılmızde enerjı uretmede su ve kö mıştir. Yapılan kaba hesaplamamüre dayalı enerjı kaynakların lara göre, doğal su kaynaklandan öncehkle yararlanılması ka mızdan yararlanabilmemiz için, çınılmaz olmaktadır. Son yıllar 1982 birım fiyatlarıyle en az 10 da gıderek önem kazanan doğal trilyon TL'na gereksinme bulungazdan yararlanma, yeni boyut maktadır. lar kazanma eğılımı göstermekişsizliğin ekonomik enerjiye tedir. RusyaAvrupa doğal gaz dönüşmemesi için, emekyoğun boru hattı tam kapasıte ile dev inşaatı içeren enerji yatırımlanreye girdiğınde, Avrupa'nın na öncelik verilmehdır Bilinçli enerji tuketimının wt 15'ini kar ve planlı bir güdumle, baraj ve şılayacağı varsayılmaktadır. hidroelektrik santrallarının yaHam petrol ve doğal gaz kay pılması halinde, ulkemizde tanm naklan yönunden yoksul ülke uç katına, enerji uretimi ıse beş mizin bu konuda komşu ulkeler katına çıkacaktır. Ülkeyi yönetle işbirhği yapması gerekmekte mek ıstıyenlerin bu sorumluluk Enerji üretimindekı geri kal dir. Orneğın, sağlık bakımından duygusu ile sorunlara sahip çıkmışhğın ana nedenlerinı 29 Ka hıçbir sakıncası olmayan doğal maları kaçınılmazdır. IMaıılı. Bilinçli Tutıunla... İşsizliğin ekonomik anarşiye dönüşmemesi için, emekyoğun inşaatı ıçeren enerji yatırımlarına öncelik verilmeli. Bilinçli ve planlı bir tutumla hidroelektrik santralları gerçekleştirilmelidir. PENCERE 30 HAZİRAN 1984 3 "Sistem" ve Türk Solu.. Vıetnam savası başlangıçta ABD ıçın "kârlı ;s" gıbı görünuyordu Ne var kı savaş gerekli süresı ıçınde bıtırılemedı ve Amerıkan ekonomısıne yuk olmaya başladı ABD Vıetnam'da ummadığı bır ulusal dırenısle karşılaşmıştı, çark tersıne donuyor, savas batağında olen Amerıkan gençlerının sayısı buyuyordu. Zamanla Amerıka'da "pıs savaş'a karşı oyle bır muhalefet oluştu kı, bu bırıkımın mırası bugun Vaşıngton'u Orta Amerıka sıyasetınde etkılemektedır. Türk solu başlangıçtan berı Vıetnam'dakı Amerıkan polıtıkasına karşıt tutum almıştı; Ingıli2 vaktıyle Çanakkale'de, Fransız Antep'te nasıl bulunmuşsa,Amerıka da Saygon'da oyle bulunuyordu. Sermaye kesımı ıse Vıetnam'da Amerıka'yı desteklıyordu Bu korleşme, ABD Vıetnam'dan çekılme kararını verdıkten sonra da surmuştur. Bızımkıler maşallah Amenkalıdan daha çok Amerıkancıdıriar • IMF'nın bugun Turkıye'de uygulanan reçetesı, uluslararası bır şablondur Bu gaynmıllı formulun ne olduğunu yınelemeye bılmem gerek var m ı 9 IMF sablonu hangı mazlum ulkede uygulanmışsa orada ışsızlık büyümuş, sanayıleşme durmuş, yatırımlar çokmuş, ulusal para pul olmus, halk yoksullaşmıştır Pekı, IMF boyle bır formulü neden uluslararası ekonomı polıtıkasına dönuşturmüştür9 Çunku IMF (Uluslararası Para Fonu) 100'ü aşkın uyesı bulunan bır çeşıt bankadır 10 zengın kapıtalıst devlet (10'lar) bankanın yuzde 53'une sahıptir. "Buyuk patron" Amerıka, dunya kapıtalızmının bunalımını Üçüncü Dünya ülkelerinın sırtına vurarak aşmaya çabalamaktadır. Uçuncu Dunya ülkelerinın zengınlere borç toplamı 800 milyar doları aşmıştır Çoğu yoksul ve yan bağımlı devletler, gırdıklen borç tuzağında çırpınmaktadırlar Uluslararası somurü düzenı, sanayıleşememış ulkelerın halklarını baskı altmda tutarken, ekonomılerını de çarpıtarak metropollere bağlamıştır, ama bu sistem artıktıkanmıs,kımı halkaları zayıflamaya başlamıstır Kıssınger bu nedenle tehlıke canlarını çalıyor; IMF'nın zengın 10'lusunu uyarıyor IMF katı yönetımınde ısrar ederse, patlamatar olabılır, sistem çokebılır • Gazetelerde Kıssınger'ın uyarısını görünce Vıetnam orneğını anımsadım IMF konusunda Amerıkalının bıle ıtıraf ettığı gerçeğı bızımkıler gormezlıkten gelmıyorlar m\"> Sayın Özal, IMF : nın yolurçda ınatla yuruyeceğını soyluyor. Sermaye yazarlarının da kalemlerınden kan damlıyor. Onların ışı bu * Gelelım Türk solunun işıne. Turkiye IMF sıstemınde 20 mılyar dolar borçla yerını almış 24 Ocak 1980'den bu yana "şablon"u katı bıçımde uygulamayagırışmıştır Sonucun ne olduğu ve olacağı Amerıkalı Kıssınger'ın dılıyle de açıklandığına göre bu alanda tartışmaya gerek yoktur, ama bır alternatıf polıtıka oluşturmaya gerek vardır Ulkemızde oteden berı egemen anlayış, ABD ve IMF ısteklerıne karşı çıkan bır partmın ıktıdar şansı olmadığı yonundedır, IMF'nın buyruklarını yerıne getıren bır partının de demokratık rejımde ıktıdar şansı yoktur Bu durumda Kıssıngsr'ın vurguladığı goruş. ABD'nın ve IMF'nın sıyasetını bukecek bır ağıriık kazanmaya başlarsa, Türkıye'nın ıç polıtıkasında doğacak atılım fırsatlarını degerlendırmek ıçın Türk solu geç kalmış sayılacaktır Kımı zaman sakıncalı gıbı gorunen bır sıyasetin, gun geçtıkçe en gerçekçı yol olduğu anlaşılabılır Kıssınger'ın bıle "sıstem"\ eleştırdığı bır dunyada, Turk solu yetennce yureklı davranamazsa amacına ulaşamaz, sermaye ıktıdariarının yıpranmış stepnesı olmaktan kurtulamaz. ŞERAFETTİN UZUNER Ulkemiz, yetışmiş ınsan gucüne, teknik bılgı ve becerı birıkimıne, en onemlisi doğal kaynaklara sahıptir. Ulke olçeğınde beslenme yeterlüığı bulunmaktadır. Tarım ve sanayide azımsanmayacak duzeye vanlmıştır. Kıskanılacak doğal zenginhkler ve gorkemli tarihi kalıntılar ulkemizi suslemektedir. Guneşıyle, kumuyla, deniziyle, yabancılar için bır özlem ulkesıyiz. Dış ulkelerde, becerısını kanıtlamış milyonu aşmış ışçimız, teknik yeterliHğini kabul ettırmiş yuzün ustunde yuklenicımiz başarıyla çalışmaktadır. Var olan bu olanaklara karşın, ulkemızde ekonomik, sosyal ve siyasal bunalımlar, yazık kı hıç eksilmemektedir. Helvanın tum öğelerinin hazır olmasına karşın, her nedense, karma, kotarma işinı bir türlu başaramıyoruz. Geçmış deneyimler, önceliklerı saptanmış planlı kalkınma ile, zaman zaman darboğazlann aşılabıleceğını göstermiştir. Duru bir usla genye baktığımızda "Ia 7'ye varan kalkınma hızlanna ulaşıldığı yadsınamaz. Buna karşın, 6 Kasım seçımlennden sonra kunılan Hukümet, bugüne değin planlı kalkınma şöyle dursun, plansızlığı benimsemede bağışıklık kazanmıştır. Nitekim, Devletin ekonomik ve sosyal politikalannı oluştunıp Hükümete önermekle görevli Yüksek Planlama Kurulu şimdiye değin hıç ama hiç toplanmamış, sonunda sıradan bır plan hazırlayıp sunmuştur. Başbakan veya Başbakan yardımasının başkanhğında Yük. Mühendis rarlarının tıpkısını anımsatan toplanan Yuksek Planlama Kuacımasız son ?amlar eaza, tuza, rulu, Bakanlar Kurulunca seçıbeze de yansımıştır. Zam furvalen uç Bakanla, DPT Musteşasından yenı zenginler doğmuş, rı, lktisadi Planlama, Sosyal Planlama ve Koordinasyon Da dar gelirh daha da fakırleşmiştir. Yasal otoriter ortu nedenıyıre Başkanlanndan oluşmaktale sesinı çıkarmayan ve her gun dır. 77 sayılı, "Uzun Vadelı Plaalım gucu duşen ışçı, memur, nın Yürurluğe Konması ve Buemeklı, dul ve yetımler umutta tunlüğunun Korunması" yasası bile çaresizliğe duşmuşlerdir. FaUe, 91 sayıh "Devlet Planlama turalı yaşam, esnafla tuketicıyi Teşkilatı" yasası Yuksek Plankarşı karşıya getirmış ve yepyelama Kurulu'nu kurumlaştırmıştır. Bu yasal zorunluluğu uzun ni bır kavgayı başlatmıştır. sure goz ardı eden bugunkü ikİç yakınmalara ve önenlere altıdar, Planlı kalkınma anlayışı dırmayan bugunku hukumet, bır nı ve onun getırdığı kurumlan sure önce, Dunya Bankası'nca küçümsemek eğilımindedir. uyarılmış ve savurgan ekonomik Yılhk ve beş yılhk dönemler anlayışın terkedılerek, planlı kaliçin, ekonomik ve sosyal politı kınmanın benımsenmesı ıstenkaları saptamakla görevli Yuk mıştır. Bıze gore Dunya Bankasek Planlama Kurulu'nun yakın sı'mn bu uyarısı, bankanın şimvakte değin toplanamaması bi diye değin yaptığı yardımlann en limsel bır savurganhktır. Öyle ki, büyük ve kapsamlısıdır. IçtenlıkDPT'de çalışan yuzlerce beyin le alkışlarız. Bozuk duzenli yağgücünden yararlanılmamış, be ma ekonomısinı kurumlaştırayin gucu bır kenara itılmiş, de rak, yeni sosyal çalkantılara göpolanmış bilgi ve becen bırikimı turmemesı için, planlı kalkınmaekonomik ve sosyal kararlarda nın, çok alacakh Dunya Bankahiç değerlendirilmemiştır sınca buyurulması, kuşkusuz, bu Nuelikli ve nıcelikh uretimı ekonomik modelin de seçeneğı umursamayan ekonomik görüş, vardır dıyenleri rahatlatmıştır. para sunumunu kısmak, faızle Yakm tarihimizdekı Galata Banrı yukseltmek, süreklı zam yap kerleri dönemini anımsatan içınde bulunduğumuz ekonomik sumak yoluyla enflasyonu aşağı çekmeyı denemış olmasına kar recin sosyal içerikli bir planla aşılacağı kuşkusuzdur. Mechs şın, başaramamıştır. Başarısızlık nedenini hep bır komisyonlannda bulunan 5. Beş Yılhk Plan konusunda elbette önceki hukümetlere yüklemek uzmanlann tam yetkili değerlenanlayışında ise Sayın Başbakan dırmelerını bekleyeceğız. Şımdı başarılı olmuştur. llkel liberal ekonomik anlayışla, dış mal ve enerji darboğazı ve buyuk prohızmet akışı hızlandınlmış, dış jeler konusunu işlemek istiyoborçlanmadaki geçmiş deneyim rum. Yaz ayları enerji bakımınler unutulmuştur. 24 Ocak ka dan biraz soluk alınan gunlerdır, OKTAY AKBAL EVET/HAY1R Şiir Nedir, Ne Değildir? OKURLARDAN Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendi 22 Haziran 1984 gunlu Cumhuriyet gazetesinde sayın Behzat Ay'ın Amasya Genelgesi başlıkh bir yazısı yaymlandı. Yazıyı ilgiyU okudum ve çok sevdim. Ne var ki Sayın Behzat Ay, Ataturk'un Amasya'ya gelisinde kendisine ilk elini uzatan ve "Pasam tum Amasya emrina.dedir! " diyerek ona buyuk bir gayret ve kuvvet veren unutulmaz insan Amasya Muftusu Hacı Tevfik Efendiden hiç soz etmemiş. Doğrusu bunu belirtmek gerekir. Bir sair Amasya Muftüsu Hacı Tevfik Efendiden şöyle söz eder: "Dılmde kurtuluş parolası Samsun'dan Amasya'ya gidiş 21/22 Haziran gecesi Mustafa Kemâl'ın emri uzerıne Kaleme alındı "Amasya yazısı" Amasya müjtusıi Hacı Tevfik efendi Ender dın adamlanndan birı "Pasam tum Amasya emrınizdedır ALLAH gazanızı mubarek etsın Bu aziz kentımin duası" dedı Kucaklaştı Mustafa Kemâl ile" Sayın Behzat Ay bana darılmasın, bir Ataturkçu olarak, Ataturkçu bir gazetede bu hususu belirtmeyi bir görev bilmekteyim. M.SABtH ŞENDİL Tunusbağı Muratağa Sk.No. 10 Üskudar da o çevrelere eğilenlerin başmda "çıkar" ve "nufuz"sağlama amaa guden kimi poliıikacılar gelmektedir. Ve, geleceğin o tür politikasma (istismarına) şimdiden ozenen kimi adaylar, kimi kamu gorevlileri... Kısaca tanımı yapılan 'boyleleri' seçim gezüerinde, parti toplantüainnda, mitinglerde "turluçeşitli" dileklerle Allah adını yerliyersiz, sık sık dile getirirler. Soylevlerini, demeçlerini "Cenabı Hak"lı, "Allah'a emanet"tt bitirmeye özen gösterirler. Sanki Tann, kendi partilerinin koruyucusu imis! Bu yontemin yetennce geçerli olduğunu geçmisteki deneylerdenöğrenmislerdir. Dince kutsal sayılan seylere sahip çıkar görunürler.. Tarih ve yakın geçmiş nice tbret' dolu olgulan, olaylan sergiler. Bir yenisi! Gazetelere yansıdığına göre; Turkiye Buyuk Millet Meclisi'nde HP Ordu MiUetvekili Doç. Dr. BahTİye ÜÇOK, Diyanet Işleri Baskanhği 'mn çağdısı yayınlar yaptığını; dinsel konularda yanhş bilgiler verildiğini; Atalurk ve devrimlerinin yerildiğini, devrimlere karşı cihad çağnlan yapddığını soylemiş ve Diyanet tşleri'nin bir yayınında "tslam ılkelerme zıt bır durum tatbık edılmek ıstendiğınde devlete ıtaat edılmez" sozlerinin yer aldığını ileri suriince, ANAP'h bir uye oturduğu yerden "Doğru" karşdığını vermis. Bunun tizerine Sayın Üçok, "Ne dıye Meclıse geldiniz? Ne diye lâiklik uzerıne yemın ettmız beyefendı'' demiştir. Bu sırada ANAP'h üyelerden Sayın Uçok 'a sataşmalar başlar ve Üçok tartışmalar surerken kürsuden aynhr. (12.4.1984 gunlu gazeteler) Ydlardan bu yana lâiklik ilkesi ve lâik oğretim zedelenmiş, çok yara almıştır. Her yetkUinin konuşmasında. demeçlerde "Ataturk ınkılâplan ve ılkelerı" deyimi sık sık geçmektedir. Bu deyişler biçimsel ya da bir gösteri değildir elbette. Yuce bir anlamı vardır, eylemi vardır; olmahdır, değil mi? Evet dine ve dince kutsal sayüan değerlere saygı... Ama; Anayasa'mn yargtlarma, yuce "And"ın butunlüğüne, lâiklik ilkesine de saygı. KEMAL ÜSTÜN Moda Cad. Sıvastopol Sokak, 5/20 KadıköytSTANBUL •k Bana şiirierini getirenlere şunu soranm: Niçin yazıyorsun? Şiir yazacağına, niye resım yapmıyorsun, müzık bestelemiyorsun, düzyazı ile ilgilenmiyorsun? Şiırte anlatmak ısteğıni başka yollardan dile getiremez, sergileyemez mısın? Bunun yanıtını vermek güçtür, bilırim. Şıır heveslılerı de 'içimdeki duygulan kâğıda dokmek' gıbı sudan şeyler söylerler çoğunlukla.. içınden geçen duygular nıye ılle de şiir biçıminde gelsın, şarkıyla, türküyte, resımle, heykelle niye belırtilmesın? Nedenı açık: Şiir kolaylarına gelıyor Hele aruz, hece gibi kayrtlar da ortadan kalktığından bu yana her duygulu, her coşkulu kışı, kendinı şiir yazmaya, hatta yayınlamaya 'yetkili' görüyor!.. Işım gücüm hevesli şıırlerı okumak olacak nerdeyse! Ama bir süredır şiir heveslılerının bana gönderdikleri şiirterı, getirıp bıraktıklan detterterı birazcık ınceleyıp ya kendilerıne gerı verıyorum, ya da bir dergıye yolluyorum. Benim işim şiir seçicilik değil, bunun yen dergiter, yayınevterkjır. Hemen her dergı, her yayınevı şıır yarışmaları açıyor, en başta da Milliyet Sanat Dergisi 'Genç Şairter' böiümünde her hafta sekiz on şaıri tanıtıyor. Yetmez mi'' George Thomson'ın 'ŞürSanatı' kitabını Cevat Çapan çevirisinden okuyorum şu günlerde... Şiir yazmak heveslilerine ögütlerım, böyle kıtapları okuyup şiir yazmanın ne zor, ne sorumluluk dolu bır uğraş otduğunu görsünler. Şiir nedir bılmeden kaleme sanl, sevgılerinı, tutkulannı gelişıgüzel dök satırlara! 'Şiır Sanat/'nda, şiir bilimsel açıdan inceleniyor, Thomson, şöyle dıyor kitabın başmda: "8u toplumbtUm, ruhbilim, dübilim sorunudur, burada da öyle ete alınacak. Şiirden yalnız şiir olarak tat almakla yetinenlere pek çekici geJmeyebılir bu yol, ama bildiğim kadar, şiir bilimsel olarak ıncelendiğinde daha az değil, daha çok tat verir. Şiirin tadına tam varabilmemiz için, onun ne olduğunu anlamamız ger&kir." Tam bu 'Şür Sanatı' kitabını okurken, orasını burasını çizerken, sağına soluna düşüncelerimi not ederken, bir şiir kitabı çıkageldı: Aziz Nesın'ın 'Sondan Başa's\... Şimdi ikisini biriikte okuyorum. Şıır nedir, nerdedir, nasıl ortaya çıkar, ya da çıkmaz, şıır diye çizıktirilenler niye 'şiır' değildir, daha iyi belirginleşiyor... önce şunu yineleyeyim: Kendimde en çok begendiğim yan, şaır olmadığımı, olamayacağımı, şaır yaratılmadığımı çok genç yaşta anlamış olmamdır. Lise sıralarında yazdıklarım defterler doldurur. Sonra dünya şıirini, Türk şiirını iyıce tanıdım, şiir üstüne kıtaplar okudum, lıse sıralarındayken uyandım. Benim yazdıklarım 'şiir' değıl, olsa olsa duygusal iç dökmelerdi! Benim on yedı yaşında ulaştığım bu gerçeği yaşı altmışa, yetmışe gelmişler nasıl görmezler, duymazlar, bılmezler, şaşanm! Aziz Nesin büyük bır gülmece yazanmız.. Bunda kuşku yok. Yuzlerce öykü yazmış, ıçlerinden bır seçme yapsanız dür^c gülmece öyküleri arasında başta yer alır. iyı bır yazar; ne yâzsa okutur Kitapları saytsız kez basılır. Gazete yazarlığında çok uzun yazması dışındada başanlıdır. Tiyatro oyunlarında da bir özgünlüğü vardır. Bir yazar olarak pek çok şey anlatmıştır sayısı yüzü bulan kıtabında.. Kendini, yaşantısını, duygulannı, sevgilerini, gözlemtenni, düşuncelerinı, kısacası güçlü bir yazann içdış dünyasını.. Peki, yaşı altmtşı bukjuktan sonra niye 'şair' olmaya kalkiı' Gençlik yıllannda 'Vedıa Nesin' olarak yayınladığı hece veznindeki dörtlükler belli bır başarı çizgisıne ulaşamamıştı. Attmışından sonra 'şaır' olmaya kalkmak neden? Batı yazınlannda görüldü, önce şiirle başlanır, Ouhamel, Maunac, Gide vb. büyük yazarlar gençlıkierınde 'şair'diler, ama öykü, roman, deneme türierinde büyük başarılar kazandılar. Bir daha da şiir yazmaya, yayınlamaya kalkışmadılar. Aziz Nesin'dekı bu değışım neden? Niye büyük bır dirençle şiir yazmak, yayınlamak, hatta kitapta toplamak ister? Bunu önlemek güçtür. 'Sondan Saşa'daki şiirteri okudum. Nesin'in kışisel dünyasından duygusai ızlenimler... Bunları alt alta değıl de yan yana yazsaydı, yanı dıze değil de tümce olarak sunsaydı okura bir şey mi yitirirdi? İşte: " 8 Ü ÜÇ günde seni attmıs sekiz yıl bekledim. Geldin, öyle mutluyum. Şiir bıle yazamıyorum mutluluktan, ama yaşıyorum şiiri. Üçgül'üm bu üç saatte senı altmış sekiz yılyaşadım". Bır mektuptan duygusal bır bölüm değıl mi? Ne yapalım? Aziz Nesin'e saygımız var, sevgimiz de... 'Şiir' demiş yayınlamış, kitaplaştırmış, bize sunmuş. Hem de kitabın başına bu şıırienn 'şiır' olmadığını belirten yazılardan da parçalar sunmayı göze almış... işte Fethi Naci'nın dedıkleri: ' 'Aziz Nesin 'in 'şıirlen' ayn bir konu. Aziz Nesin gibı yaşını başını almış bır yazar o lafları 'şiir' dıye nasıl yayımlar, anlamak zor. Karadenizli yapı ustalan ne kadar mimarsa, gülmece yazar; Aziz Nesin de o kadar şair." Seker Bayramıruzı kııtlar, saglık ve mutlıılıık larla dolu daha nkze bayramlar dileriz Crosbar sistem 10 harici 100 dahili abone kapasiteli Türk Telefon marka santral komple satıhktır. MÜRACAAT: 528 64 56 SAI1LIK SANTRAL Anayasa'mn 2. maddesi: "Turkiye Cumhurıyetı (...) başlangıçta behrtılen temel ılkelere dayanan, demokratık, lâık ve sosyal bır hukuk devletıdır" der. Ikinci maddede sozu edilen ' 'Başlangıç' 'taki temel ilkelerden biri, lâiklik ilkesidir. Ve "... lâıklık ılkesımn gereği kutsal dm duygulannın, Devlet ışlenne ve pohtıkaya kesınlıkle karıştınlmayacağı" vurgulanmaktadır. Yine lâiklik Ukesinin gereği: "Kımse, (...) sıyası veya kışisel çıkar yahut nufuz sağlama amacıyla her ne suretle olursa olsun, dını veya dın duygularını yahut dince kutsal sayılan şeylerı ıstismar edemez ve kotuye kullanamaz." (ANA YASA Madde 24). Aynca, Anayasa'nın "Uyelıkle ılgılı hukumler" bölumünde: "... demokratık ve lâık Cumhuriyete ve Ataturk ılke ve mkılâplarına bağlı kalacağıma" diye bir 'and' omeği bulunmaktadır. Ki; milletvekilleri yuce gorevlerine bu andla baslarlar. Ve andın tek sozcuğu ya da 'hece 'si dil surçmesiyle eksik kalsa başkan anında uyanda bulunur, andiçme yinelenir. Bunca ozen ve saygı gosterilir, andın anlamına... Onemini, gücunu ve anlamını Ataturk'ten, Anayasa'lardan alan; "her ne suretle olursa olsun" kesinliğine ve açıkseçikliğine; "Turk Mılletı önunde namus ve şeref" sözune bağlı yuce bir "â>id"a karşın lâiklik ilkesine gölge duşurülebilmekte, kimilerince de desteklenebilmektedir, nedense.. Sozgelimi, "nedense" diyoruz. Oysa "neden "leri yakın geçmistekiler gibi bilinmiyor mu? Anlamayan kalmış mıdtr? Kimi çevrelere seslenenlerin ya Luikliğe Saygı GARANTÎ MNKASI