21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 HABERLERİN DEVAMI 10 EKİM 1984 Zorla Güzellik Olmaz Bakanı olarak kendisine Meclisin koridorun(Baştarafi 1. Sayfada) da 'Batılılar, Doğulular ve Bağlantısızlar araçekici bir şey olmadığı açıktır. Geçenlerde essında, iki halk arasındaki diyalogu reddeden ki bir dışişleri bakanımızla sohbet ederken tek kişi sensin' dedim. Hatta bu tutumunun Türk Yunan sorunları konusunda şunları mantıksızlık olduğunu da belirttim. Papandsöylemişti: reu Başbakan olduktan sonra işte bu nokta"Yunanistan'da Papandreu oidukça herhan dan hareket etmiştir." gi bir diyalog beklemeyin. Ötekilerfe hiç olYunan ana muhalefet liderinin de belirttimazsa konuşabiliyorduk. Bununla konuşmak ği gibi Papandreu diyaloga "hayır" demekda mümkün değil... Bu sorunlar olacak ve bunca yıldır nasıl ki bu sorunlarla birlikte Yu tedir. Gerilim politikasıyla sonuç alabileceği nanistan'la yanyana yaşadıysak, bundan son kanısındadır. Kendisine aynı yöntemle karra da yaşanz... Masaya oturmak istemiyorlar şılık verilmek istenmiyorsa eğer, o zaman bısa, zorla oturtmak imkansızdır. Önemli olan rakalım zeytin dalı uzatmayı, bir süre bekleYunanistan'ın herhangi bir smrivaki yapama mekle yetinelim hiç olmazsa... Dostluk, karşılıklı anlayışı gerektinr. masıdır... Mesela karasularını 12 mile çıkartabiliyor mu?.. Çtkartamıyor... Onabakalım..." İyi niyet jestleri, önerileri sürekli karşılıkPapandreu'nun bugün için Türkiye ile disız kalan bir kişi, bu tutumunu bir sınırın öteyaloga yanaşmakta yarar görmediği epeyce sine taşırırsa, istiskale uğrama tehlikesiyle bir süredir gün gibi ortaya çıkmıştır. Bu bakarşı karşıya kalır. kımdan, Özal yönetiminin tek taraflı iyi niyet Bu durum, yalnızca kişiler değil, ülkeler politikasını sürdürmesinin artık bir anlamı kalaçısından da ortaya çıkabilir... Hatta çıkrnamamıştır. Atina'nın benimsemiş olduğu böyya başlamıştır bile. Yunanistan'ın "fıili" Dışlesine katı bir tutuma karşılık, Ege'nin karşı işleri Bakanı olarak isim yapan Yannis Kapyakasına sürekli zeytin dalı uzatmak, Özal sis 1n dün Atina'da düzenlediği basın toplanHükümeti açısından giderek diplomatik bir tısında sarfettiği "Turk tarafının yalnız uluszafiyetin, kısırlığın işareti olarak yorumlanalararası yasaları değil, haritaları bile okuyabilir. madıklarının anlaşıldığı" biçimindeki sözleYunanistan'ın Sayın Başbakanı masaya ri, bir diplomatik ve teknik karşı çıkıştan ve oturmak yanltsı değildir. Nitekim, Yunan ana yorumdan çok, istiskal üslubuna denk düşümunalefet partisi lideri Mitsotakis de Kıbrıs yor. Rum kesiminde yayınlanan Agon gazetesiGünlük deyişle, zorla güzellik olmaz; bu ne verdiği demeçte Papandreu'yu bu açıdan bakımdan vazgeçelim bir süre için Papandşöyle eleştirmiştir: reu yönetimine zeytin dalı uzatmaktan... "Başbakan Papandreu daha muhalefette iken Türkiye ile diyalogu reddediyordu. Dışişleri Ne dersiniz Sayın Özal? Atiııa: Ihtilaf, Yunanistan ile Ttirkîye (Baştarafi 1. Sayfada) zenleyecekleri uçuşlar için Şikago sözleşmesinin ve eklerinin hükümlerine tamamen uygun biçimde yapılmış olan NOTAM talebini Yunanistan'ın reddettiğini ve Türk NOTAM'ını yayınlamaktan kaçınarak hava trafik sorumluluklarını ihlal ettiğini söylemişti. Yannis Kapsis, Halefoğlu'na yanıt niteliği oluşturan açıklamasında Türkiye'nin tatbikat alanı olarak sınırlan yanlış saptanmış bir bölge için başvurduğunu ve bunun yanlışlığını farkettikten sonra Türk tarafının yeni sınırlar önerdiğini, ancak bu sınırların G18 hava koridoruna girdiğini, yani yine hata yapıldığını, bu yüzden söz konusu Türk taleplerinin Yunanistan tarafından reddedildiğini hildirdi. Kapsis, açıklamalannı dayandırdığı haritayı basın mensuplanna gösterdi. Ve Türk ve Yunan NOTAM'larından oluşan kırmızı, yeşil ve mor çizgileri eliyle işaret ederek "Türk tarafı yalnız uluslararası yasaları okuyamamakla kalmıyor, anlasılan haritaian bile okuyamıyor" dedi. GELİŞMELERİN YAKIN GEÇMtŞt Kapsis'e göre 3 Temmuz 1984 tarihinde toplanan ve JATA temsilcisinin de yer aldığı (CEAC) yani Avrupa Hava Sahası Koordinasyon Komitesi'nde, Kararlılık Gösterisi84 tatbikatlarının yer alacağı bölgelerin sınırları görüşülmüş ve ilgili ülkeIere söz konusu bölgeler hakkında birer NOTAM yayınlamaları şart koşulmuştu. Kapsis'e göre Yunan makamları 23 ağustosta sorumluluğunu üstlendiği ve " X Area" adı altındaki bölge için gereken NOTAM'ı yaymladı. Ancak 24 ağustosta Türkiye öngörülen tatbikat bölgesi sınırlarını aşan daha geniş bir bölgenin sınırlarını duyurtmak üzere Yunan makamlarından yeni bir NOTAM yayınlanmasını istedi. Yunanistan ise kendi payına düşen "X Area" bölgesi için bir gün öncesinden yani 23 ağustosta gereken NOTAM'ı yayınlamış olduğunu anımsattı. Kapsis, buna karşın, Türkiye'nin 25 ağustosta Yunan FIR hattını da içine alan bir NOTAM yayınladığını öne sürdü ve Türk NOTAM'ının Yunan makamlarınca doğal olarak reddedildiğini ve Türk NOTAM'ının geçersiz olduğuna ilişkin Türkiye'nin dikkati çekildiğini söyledi. Kapsis'in açıklamasına göre 27 ağustosta Yunanistan Napoli'dekj NATO Karargâhı'na müracaat ederek NATO Müttefik Hava Kuvvetleri Komutanı'nın Avrupa Hava Sahası Koordinasyon Komitesi'nin saptamış olduğu sınırların geçerli olduğu teyidini aldı. TÜrkiye ise kendi NOTAM'ında ısrar etti. HALEFOĞLU'NA YANIT Kapsis, Türk Dışişleri Bakanı Vahit Halefoğlu'nun önceki gün yaptığı açıklamalara ilişkin olarak şunları söyledi: "Türkiye'nin Dışişleri Bakanı mevkiinde bulunan bir devlet adamının sözlerinin ciddiye alınması gerektigini göz önünde bulundurarak, Napoli'deki Comair South Karargâhından "latbikatların hangi NOTAM sınırlan içinde yapılacağı" yolunda bir rapor istedik. Önceki gece yarısı (pazartesi) saat 00.02'de Comair South'daıt aldıgımız yanıt raporun içerdiklerini okuduğumuzda okuduklanmızı şaşkınlıkla karşıladığımız gibi, Türk larafının ulusiararası yasaları resmen ihlal etmiş olduğunu da kanıtlamış olduk. Kapsis elindeki Comair South'tan gelen raporda şu satırların yer aldığını söyledi: "Kararlılık Gösterisi84 tatbikatlan 3 Temmuz 1984 tarihinde toplanan (CEAC) Avrupa Sahası Koordinasyon Komitesi'nin aldığı karardan sonra layin edilen 15 temmuz sınırlan, yani "X Area'" bölgesi içinde yer alacaktır." Raporu gazetecilere okuduktan sonra "Türk tarafı yalnız uluslararası yasalan okuyamamakla kalmıyor. Haritaian bile okuyamıyor anlasılan" dedi. HARİTA GÖSTERİYOR Kapsis daha sonra NOTAM'lar konusunda çıkan anlaşmazlıkla ilgili gelişmelerini şöyle sıraladı: " C E A C ' ı n kararı Üzerine ilk Türk başvurusunda, Türk pilotlarının hatalarından dolayı ki bu hatalar ilk kez olmuyorTürkiye haritada görülen yeşil çizgi sınırian içindeki bölgeyi istedi. Bu bölge lamamıyla Türk FIR hattı içinde sınırlandınlmıştı. Biz ise CEAC'ın kararlan gereğince Yunan FIR'ının da içine girdiği bir NOTAM yayınladık ve bu sınırı hariladaki kırmızı çizgi ile layin ettik. Haritanın çizgilerine bakılacak olursa Yunan tarafının NOTAM sınırlan Türk NOTAM sınırlanndan daha geniş. Yani biz, anlaşma gereğince tatbikat bölgesi için daha fazla bölge tanımış olduk. Harilada görülen mor çizgi ise, Türk tarafının yanlışlığını anladıktan sonra öne sürdüğü sınırlar olup. bu gerek G18 hava koridoruna girdiğinden, gerek NATO düzenlemelerine aykırı düşlüğünden gerekse uluslararası yasalara karşı geldiginden dogal olarak ^ unan tarafından reddedilmiştir." İHTİLAF KİMLKRİN ARASINDA? KapsLs sözlerini bitirirken, "Comair South raporundan da anlaşılabileceği gibi. Kararlılık MUSTAFA EKMEKÇİ ANKARA NOTLARI Kadın Hakları mı, İnsan Hakları mı? Mısır, bölge politikasında öne çıkıyvr Dış Haberler Servisi Mısır Cumhurbaşkam Hüsnü Mübarek'in 25 eylül tarihli Ürdün ile Mısır arasında yeniden diplomatik ilişkilerin kurulmasına da Amman'ın kararının üzerinden bu kadar kısa bir süre geçtikten sonra Ürdün başkentine aniden gitmesi Ortadoğu 'da önemli bir diplomatik gelişme sayılabilir. Dış kaynakh yorumlarda Mübarek'in I979'da Arap ülkelerinin Mısır ile Camp David Anlaşmalan nedeniyle diplomatik ilişkilerini kesmelerinden bu yana bir Arap başkentine ilk kez gittiği kaydediliyor. Bu doğru değildir. Hüsnü Mübarek, 1982 haziranında S.Arabistan Kralı Halit'in ölümü üzerine apar topar Kral Halit'in cenazesine katılmak amacıyla Riyad'a gitmişti. Ayrıca, Mısır ile ilişkilerini kesmemiş Arap ülkeleri Sudan ve Umman başkentlerini yani Hartum ve Umman 'ı ziyaret etmişti. Dün gerçekleşen ziyaretin önemi, Ürdün ile Mısır arasındaki ilişkilerin sadece diplomatik ilişkilerin yeniden kurulması düzeyinde kalmayacağınm, tsrail'in ıKı Kanadmaa yer aian IKI uiKe arasında ortak bir politika oluşturulmakta olduğunun bir göstergesi olmasındadır. Suriye ve Libya'nın ki, biri Ürdün'ün, diğeri Mısır'ın ihtilafh komşularıdır Mısır ile diplomatik ilişkilerin yeniden kurulmasına karşı sert bir tepki göstermelerinin ve bu amaçla Fas Kralı Hasan'ın bir Arap Zirvesi çağrısını torpillemelerinin ardından, Hüsnü Mübarek'in Amman'a gitmesi, Arap dünyasında yeni bir kutuplaşmanın ön hazırlığı gibi görülebilir. Yaser Arafat'ın da Arap ve uluslararası siyaset sahnesinde faalyerini kazanmasının şansı da büyük ölçüde Hüsnü Mübarek ile Kral Hüseyin 'in oluşturacakları yeni siyasi eksene bağlı bulunuyor. Mübarek'in Amman ziyoretinden sonra, bundan böyle, Mısırlı lideri ve ülkesini bölge politikasında daha önemli roller peşinde görebileceğiz. (Baştarafi 1. Sayfada) durumundaki Usama ElSaz ile pazartesi gecesi Amman'a gitmişti. Hüsnü Mübarek'ten önce en son kez Amman'a giden Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat idi. Sedat, 1977 ekiminde Kudüs'e yaptığı olaylı ziyaretten bir süre önce Ürdün başkentini ziyaret etmişti. Ürdün Kralı Hüseyin, 1 ekimde Ürdün Parlamentosu'nda yaptığı konuşmada "Mısır'ı tecrit edilmiş durumda bırakmak sadece Arap dünyasının daha fazla felç durumunda kalmasına ve çökiişe neden olacaktır" demişti. Kral Hüseyin, geçen hafta, diğer Arap ülkelerinin de Mısır ile diplomatik ilişkilerini yeniden kurmalarının kaçınılmaz olduğunu söylemişti. Suudi Arabistan, Mısır'ı yeniden tanımanın tüm Arap ülkelerinin katılacağı bir toplantıda kararlaştınlabileceğini açıklamış, Fas Kralı tkinci Hasan da Arap ülkeleri ni konuyu görüşmek için bir zirve toplantısına davet etmişti. Ancak, Suriye ile Libya'nın Ürdün'Un kararına şiddetle karşı çıkmaları ve zirveye de katılmayacaklarını belirtmeleri üzerine zirve fikri bir yana bırakılmıştı. Hüsnü Mübarek ile Kral Hüseyin'ln görüşmelerinde, Ürdünlü yetkililerin yalanlamalarına rağmen, Ortadoğu barış görüşmelerinin önünü açmak için bir ortak ÜrdünFilistin politikasının ve heyetinin oluşturulmasının da ele alınacağı sanılıyor. OSMANBEY'DE KİRALIK İŞYERİ TEI.: 3 5 6 70 fCİ UGUR MUMCU (Baştarafi 1. Sayfada) GOZLEM Yunan hükümetince iki günlüğüne kapatılan hava sahası, PanHelenik hükümetin, Ege'de sirtolar eşliğinde yeni oyunlara girme niyetinde olduğunu göstermektedir. Oyun çok açıktır: Askeri yardımı Kıbrıs konusunda verilecek ödüne bağlayan kararlar, Papandreu'nun ekmeğine yağ sürmüştür. Eski ABD yurttaşı Papandreu, Türkiye üzerindeki Amerikan baskısını, bu tür sirto oyunları iie arttırmak eğilimindedir. Papandreu'ya göre ortam sirtolara pek uygundur. ABD Temsilciler Meclisi, Rum ve Ermeni lobiterinin girişimleri sonunda, Ermeni soykınm savlannı benimseyici kararlar almtştır. Güneydoğu illerimizde karanlık güçlerce eyleme geçirilen ayrımcı güçler de sirtolara "acemkürdi" makamında mırıltılarla katkıda bulunmaktadırlar. PanHelenik Başbakan'ın böyle birortamda Türkiye'nin sözde "yayılmacı s/yaşef"inden söz etmesi ve o yakışıksız Hitler benzetmeleri ile Türkiye'nin saygınlığına gölge düşürme çabası, komşumuzun, önümüzdeki günlerde daha geniş boyutlu serüvenlere girme hazırlığı içinde olduğuna işarettir. "Kurt dumanlı havayı sever" derler. Dumanlı hava önceden yaratıldı; Papandreu da bu dumanlı havada, Amerika'daki eğitiminde öğrendiği ince oyunlar ve sirtolu kıvraklık içinde Ege'nin sularını dalgalandırmaya kalktı: Önce Ermeni sorunu, ardından, askeri yardımı Kıbrıs konusunda verilecek ödünlere bağlayan Amerikan kararlan, ardından aynmcı güçlerin eylemleri; aynı günlerde de Papandreu'nun kuşatma taktikleri.. Bunların hepsinin bir araya gelmesi ve aynı zaman dilimi içinde art arda sergilenmesi elbette düşündürücü olaylardır. Önce bütün öğeleri tek tek saptamak gerekir: Amerika'da Rum ve Ermeni lobileri, Amerikan yasama organlan içinde önemli köşe başları tutmuştur. Ege'nin öteki kıyısından gelen çırpıntılar ile Atlantik ötesı dalgaların birbirlerine karışarak köpüklenmeleri pek raslantı sayılamaz. Ermeni terörünün Kıbrıs Barış Harekâtı'nın hemen ertesinde başlatılması ve bir merkezden düğmeye basılırcasına yönetilmesi, Ermeni terörü ile Kıbrıs konusu arasında bir ilgi olduğu kuşkusunu doğurmaktadır. Ermeni sorununun bugün Kıbns konusu ile eşanlamlı olarak görüşme masalarına sürülmesi de ayrıca bu kuşkuyu doğrulayıcı niteliktedir. Üzerinde durulması gereken bir başka duyarlı nokta da Ermenilerın Batı ülkelerinde gördükleri geniş destek ve akıl almaz hoşgörüdür. Bu desteğin Türkiye'den toprak koparma aşamalarına kadar ulaştığını, Kurtuluş Savaşı öncesi ve şonrasında yaşanan olaylaria ve gerek Amerikan gerekse İngiliz belgeleri ile anlamış buiunuyoruz. Türkiye topraklan üzerinde kurulacak bir Ermeni devteti için Lozan Antlaşması'nda zoriamalara kalkan ve bu amaçla devletten ödenek ayıran Amerikalıların bugün bu desteği nereye kadar götürecekleri ise belli değildir. Geleneksel Türk konukseverliğinden otacak, bizler, ülkemizde "Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı birdevletin hâkimiyeti altına koymaya.. veya devletin hâkimiyeti altında bulunan topraklardan bir kısmını devlet idaresinden ayırmaya.." girişenler için ölüm cezası veriyoruz; ancak bu eylemi, yasama organlarından çıkarttıkları kararlarla destekleyen "NATO müttefikimiz" ABD için TBMM'de bir genel görüşme açmayı bile çok görüyoruz!. Altının çizilmesi gereken bir başka nokta, ayrımcı güçle. rin, Batı ve Kuzey Avrupa'da gördükleri desteklerdir. Türkiye'de silahlı eylemlerie sürdürülen ayrımcılığm bölgede nerelerden ve nasıl kaynaklandığı da Batılı dostlarımızca pek anlaşılmış değildir. NATO'nun "kolektif güvenlik sistemi" nedense, bu konularda hiç işlememektedir. "Uluslararası terör"öen söz edip, uluslararası terör ile bağlantılı eylemlere yeşil ışık yakmanın NATO stratejilerinde bir yeri olmadığı kanısındayız. Ermeni sorunu, ayrımcı güçler, Kıbrıs konusu ve Yunan taşkınlıkları, Türkiye'yi yeni gerilim ağları içine sürükleyebilir. Bu oyunları bozabilmenin yolları, "Kuvvayı milliye ruhu"nun yeniden diriltilmesine, düşünce ve örgütlenme özgüriüklerini suç sınırlannın dikenli tellerine asmayan bir anlayışın bütün yurda egemen oimasına bağlıdır. Yalnızlıktan kurtulmanın yolu budur. TARTIŞMALIHARİTA Yukanda fotoğrafı görelen haritayı Yunanistan Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Kapsis dün Atina'da düzenlediği basın toplanhsında Ege 'deki dunıma ilişkin Yunan görüşünü desteklemek için kullandı. Haritada A ile gösterilen çizgi, tatbikat sınırlan için Türkiye 'nin ilk istediği bölgedir. B ile gösterilen çizgi NA TO tarafından çizilen ve Yunan tarafınca da kabul edildiği Kapsis tarafından açıklanan bölgedir. C ise Türkiye 'nin son olarak kendisine NA TO tatbikatı için aynlmasını istediği ve reddedilen çizgidir. Fotoğrafta eüe çizili görülen 41. bölge ise NA TO 'nun Kararhhk Gösterisi '84 tatbikatının hava savunması bölümünün gerçekleştirildiği Limni, Midiüi, Skiros ve Ayios Efstraios adalanmn arasında kalan bölgedir. Gösterisi84 tatbikatları Yunan FIR hattının dışında kalmaktadır. Türk Hava Kuvvetleri'nin hataian. Comair South raporuna lers düştüğünden aradaki anlaşmazlıklan kendi aralarında çözebilirler. Biz yabancılann işlerine kanşamayız" dedi. Konuşmasından sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kapsis, "Söz konusu NOTAM ihtilafının kesinlikle TürkYunan ihtilafı olduğunu ve YunanNATO ihtilafı olmadığım" söyledi. Bu ihtilafın Türkiye ile NATO arasında da bulunup bulunma(Baştarafi 1. Sayfada) Kıbns meselesini Türkiye ile hiçbir zaman görüşmedik. Ben ve meslektaşımlürkmen, asla Kıbns meselesini ele almadık. Pazarlık konusu yapmıyorduk. Fakat, Kıbrıs hakkında konuşmamız dogaldı. Bir çok kez bizim Türkiye ile yaptığımız konuşmalar, larafların görüşme masasındaki durumunu kolaylaştırmakta idi." TürkYunan ilişkilerininiyileş tirilmesinin Yunanistan'ın Kıbrıs'a yapabileceği en büyük iyilik olacağını belirten Mitsotakis Yunanistan Başbakanı Papandreu'nun Kıbrıs konusunda izlediği politikayı eleştirirken şunları söyledi: "Başbakan Papandreu daha muhalefette iken diyalogu reddediyordu. Dışişleri Bakanı olarak, kendisine meclisin koridorunda (Batılılar, Doğulular ve bağlantısızlar arasında, iki halk arasındaki diyalogu reddeden tek kişi sensin) dedim. Hatta bu lumunun (mantıksızlık) olduğunu da belirttim. Papandreu başbakan olduktan sonra işte bu noktadan hareket etmiştir. Kıbrıs meselesi için koskoca üç yıl yitirilmiş oldu." dığı yolundaki soruyu ise Ta Nea gazetesinin eski Genel Yayın Müdürü olan bugünkü Dışişleri Bakan Yardımcısı Yannis Kapsis, "Bir gazeteci olarak Türkiye ile M^TO arasında çıkan bir ihtilaf olduğunu söyleyebilirim. Ancak bir diplomat olarak yabancılann işlerine kanşamayacagımı söylemem gerekir" yanıtını verdi. Başka bir soruya karşı Kapsis, "Türkiye'nin Atina FIR hattını da içine alan NOTAM'ının yanlışlıkla yapılmış olamayacağını, çünkü havacılık akademisine giden bir öğrencinin dahi koordinatları rahatlıkla okuyabileceğini" bildirdi. Kapsis, G18 hava koridorunun açılması ile ilgili soruyu yanıtlarken "G18 hava koridorunun bugün (salı) güneşin batışı ile trafiğe açılacağım" söyledi. Comair South raporunun bir kopyasının da Ankara'daki ilgililere NATO tarafından gönderildiğini sözlerine ekledi. İnönü, Birinci Dünya Savaşı'nin başlamasına yakın, Kazım Karabekir'le birlikte, kısa bir Avrupa gezisine çıkar. İnönü, "1908 senesinden beri hemen daimi bir sefer hayatı içinde yaşamıştım. Yemen 'dengetirdiğım ateşli hastalıklar ve kulak ağırlaşrnası sebebi ile bir umumi dinlenme ve araştırma ile tedaviye ihtiyacım vardı" der, anılarında. Kâzım Karabekir bir ay kadar kalır Avrupa'da, İnönü on beş gün uzatır. Çok yer görmeye çalışırlar. Viyaıia, Münih, Berlin, İsviçre'de gezerler. Önce Avusturya Macaristan İmparatorluğu'nun başkenti Viyana'ya giderler. Tiyatrosunu, müzelerini dolaşırlar. Münih'te birkaç gün eğlenirler. Orada, Alman kadınlarının toplum yaşamına katılmalan, inönü'yü çok etkiler. Bunu, Sabahattin Selek'e yazdırdığı anılarında şöyle anlatır: "... Münih'in umumi hayatmın üzerimde yaptığı daimi tesir, kadınlann o zamana kadar bilmediğim genişlikte çalışkanlıklan olmuştur. Cemiyetin her hizmetinde kadınlar vazife almışlardı. Göze çarpan bir otorite ile işlerini yapıyoriardı. 78 milyonluk Bavyera, kadın erkek bütün nüfusu ile 15 milyonluk bir cemiyet mahsulü veriyordu. Bizim kadınlanmızın umumi hayattan uzak bulunmaları milli gücümüzü yan yanya azaltıyor, sözünün manasını ilk nazarda Münih 'te kavramıştım. Bir yağmurlu günde kapalı bir durağa sığınmış vasıta bekliyordum. Münihli hanımların bekleme yerinde erkeklere nasıl çıkışıp, onları yağmura doğru nasıl ittiklehni hâlâ hatırlanm..." Berlin'de yakın arkadaşı Hasan Cemil Çambeli görmeye giderler. Çambel, orada askeri ataşedir. Çambel'in yardımıyla, Berlin'i lyice gezerler. Başlıca işleri operaya gitmek olur. Saat 8den önce orada bulunuriar. VVagner'in bir operası oynanmaktadır. inönü anlatıyor şimdi: "Müzik başlayınca bizim Yemen mektebinin musiki terbiyesi hafızamda canlandı. Arkadaşlarıma, "Biz bunları Yemen'den biliriz" diye övünüyordum. Bununla beraber ilk görüşümde oyunun uzun sahnelerinden yorulmuştum. Nihayet son sahne geldi. Kapıdan giren sanatkâr, müzikle söylemeye başladı ve tahmine göre, yürüyüp oda nihayetine varmca oyun bitecekti. Sanatkâr yüksek sesle rolünu yaparak odanın ortasına kadar geldi ve perde kapandı. Yalnız kapıdan odanın ortasına gelinceye kadar yanm saatten fazla zaman geçmişti. Canımızı zor dışarı attık." 24 eylülden beri, İnönü'nün doğumunun yüzüncü yılı başladı ya, birçok anılar yayımlandı. Bu, "Ankara Afotfan'Yıdaonun kadınlara verdiği önemi, "Kadın Haklan"na ilgisini anlatmak istedim. İnönü, evlenişini de şöyle anlatır, Sabahattin Selek'e: "...Trakya'dan gelip Diyarbakır'a hareket edinceye kadar Istanbul'da geçen takriben 10 gün içinde, hususi hayatım yine bir istikamet almıştı. Evvelce ciddi olarak düşünmeye bir türlü fırsat bulamadtğım evlenme ve aile teşkil etme karannı vermiştim. Daha doğrusu babamın ısranna boyun eğmiştim. Sene 1916 mart sonu. Bizim o zamanki âdetimize göre evimizin karşısındaki komşumuzun tek kızı Mevhibe hanımla evlenmemiz takarrur etti. Şimdi söylesem evlatlanm ve yeni Türk nesilleri belkiinanmazlar. Süleymaniye'de, Ayşekadın Hamam Sokağı'nda karşı karşıya oturduğumuz halde biz evlenmeden iki kelime konuşmamıştık. Nikâh olduğumuz ilk günleri hiç unutmam. Merasimin ertesi günü ordu karargâhına gitmiştim. İşimizin çok olduğu bir gündü. Kumandanımla uzun müddet çalıştık; İşimiz bittikten sonra paşa beraber yemek yemekte ısrar etti. Bir aralık çok mahçup bir durumda, benim bir gün evvel nikâh olduğumu mınldandım. Kumandan Paşa: "daha iyi ya" dedi, "yemekte görüşeceklerimiz var, neşeyte konuşuruz." Bir gün sonra cepheye hareket ettik. İşte benim evlenmem muharebe esnasında bu kadar acele ve heyecanlı sartlar içinde vukubuldu. Evlendikten sonra bayan İnönü ile Istiklâl Harbi'nin nihayetine kadar, hemen hemen 7 sene, nadir fırsatlarda göruşebildik. 52 senedir (İnönü, böyle dediğine göre, Şelek'le 1968'de konuşmuşlar) devam eden mesut aile hayatımızda bayan İnönü'ye rahatyüzü gösteremediğimden mahcubum. Bütün çektiklerimde benim en kuvvetli yardımcım ve desteğim, hayatımın tesellisi olduğu için yüreğimde kendisine hudutsuz bir memnuniyet beslerim." İş Bankası salonundaki "İnönü Fotoğraflan" sergisinde, 1940'ların çocuk sanatçıları, İdil Biret'le, Suna Kan'ın Cumhurbaşkam İnönü'yte birlikte fotoğraflan var. Yetenekli kız çocuklarını eğitmek için yurt dışına gönderme ne güzel bir şey. Dünya güzellik kraliçesi seçilen Keriman Halis'in 1932'de Atatürk'e çektiği teşekkür telgrafına Atatürk, şu karşılığı verir: "... Donanmış olduğunuz maddi ve manevi kıymet ve fazi' let içinde mesut olmanızı dilerim kızım..." Cumhuriyeti kuranlar, düşlerinde yaşattıklarını, Türk toplumunda görmek istediler. 25 Haziran 1941'de, Cumhurbaşkanı İnönü, "Madam Butterfly" operasını izledikten sonra, sanatçılara şöyle diyecektir: " Görüyorum ki çok çalışmışsınız. Muvaffak oldunuz. Tebrik ederim. Sizden bu muvaffakiyetin daha büyüklerini bekleriz. Biz sabırtryız. Sizin de sabır ve aşkla çalışmanızı isteriz... 5 aralık, Türk kadınları açısından önemli gün. 5 Aralık 1934'te Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı anayasa değişikliği yapılarak benimsendi. Bu yıl, bu hakkın ellinci yılı. Geçen yıllar içinde, bu hakkın, çokluk kâğıt üzerinde kalması düşündürücü. Kimileyin, "İnsan Hakları yerleşmeli ki, Kadın Haklan onun birparçası olarak gelişebilsin" diye düşündüğüm olur. İnsana nasıl değer veriyorsak, kadına da o ölçüde veriyoruz demek. Gerisi, kuru laf... Mitsotakis: Türkler Milletvekili Mısır Gtirkancılar girmeyince (Baştarafi I. Sayfada) 10.00'da Necdet Calp'in yönetiminde toplandı. Grupta yoklama yapılırken kulise çıkan Grup Başkanvekili Cahit Tulum, gruba girmeyen Gürkan ve 34 arkadaşını ikna etmeye çalıştı. Ancak bir sonuç alamadı. Saat 11 .OO'de zillerin çalması üzerine de muhalefet grubundan toplantıya katılan bulunmadığı görüldü. Coş Ozal (Baştarafi 1. Sayfada) ğı Taşucu Silıtke Kâğıt Fabrikası'na gideceğini açıkladı. Özai, Evren'le birlikte 21 ekim tarihinde Afşin Elbistan termik santralının açılışına katılacağını söyledi. Başbakan Özal.gruptan çıktıktan sonra gazetecilerin Turk Yunan ilişkileri ve Ege hava sahasının sivil hava trafiğinc kapanmasına ilişkin sorulara, "Giildiim geçtim, anlamatlını/ trn yanıtını veraı. kun Bayram ve Yılmaz Önen, grup yöneticileri için yapılacak seçimlerin bugüne bırakılması için bir önerge verdiler. Oy çok luğu ile kabul edilen önerge üzerinde grup toplantısına son verildi. HP'de yönetimden düşürülen Prof. Aydın Giiven Gürkan ile HP Genel Başkanı Necdet Calp, ilk kez pazar günü yapılacak Ankara'nın en büyük ilçesi olan Kınkkale ilçe kongresinde bir araya gelecekler. Calp ekibi ile Gürkan ekibinin çok sayıda yandaslarıyla gideceği kongrenin çekişmeli geçeceği belirtiliyor. Kınkkale ilçe kongresinin il kongresine en çok delege verecek kongre olması nedeniyle ilginin büyük olacağı ifade ediliyor. • Çok iyi Almanca bilen ağır vasıta ehliyetli şofor i^ arıyor. Tel: 164 99 37 (Baştarafi 1. Sayfada) gönderilmesinden bürokrat ve teknokratları sorumlu tuttu. Arıkan, "Cumhurbaşkanlığı TBMM Başkanhğı ve hükümet katında bulunan bürokrat ve teknokratlar yeterince bilgi veremedikleri için bu olay meydana gelmiştir" dedi. 1960 yılından bu yana milletvekili aylıklan ile ilgili yasa ve anayasal gelişmeleri anlatan Ankan, milletvekili ödenek ve yolluklannın 1%1 Anayasası'na ilk kez girdiğini belirterek Temsilciler Meclisi'nin görüşme tutanaklanndan örnekler verdi. Arıkan, 1961'de birinci dereceyle kastedilenlerin yalnız sivil kesim olmadığım bildirerek, "1961 Anayasası'nda sivil asker üniversite ayrımı yapılmamıştır. Bürokraüar bu oluşumu saptasalardı, yasanın geri verilmesi söz konusu olmazdı," biçiminde konuştu. Yapılan açık oylama sonunda milletvekili aylıklanna ilişkin yasa 43 red oyuna karşılık 244 o\ la kabul edildi. 18 üye çekimser kalırkenbiroydageçersiz!.dyıîdı. Cumhurbaşkanınca geri gönderilen Başbakan, bakanlar, TBMM Başkanı ve divan üyelerinin temsil ödeneklerine ilişkin yasa da mecliste eski biçimiyle benimsendi, genel kurulda bakanların temsil ödeneklerine karşı çıkan ANAP'lı Abdullah Altıntaş, "Parayı az bulan bakan istifa eder" dedi. Sadece yürürlük tarihi değiştirilen yasalar 1 Ocak 1985 tarihinde yürürlüğe girecek. • Türkiye'nin Nürnberg Başkonsolosluğu'ndan aldığını işçi pasaportumu, Amasya Nüfus Müdürlüğü'nden aldığım kimlik cüzdanımı ve Berlin'den aldığım şoför ehliyetimi kaybettim. Geçersizdir. ALİ BURHAN ŞİMŞEK (Baştarafi 1. Sayfada) deniyle, Türkıye'nin Batı Avrupa iîe ilişkilerinin soğuduğunu yazan İngiliz gazetesi, Ankara'nın Amerika'ya daha da yanaştığını belirtiyor. Başbakan Özal'ın da Amerika yanlısı bir politika izlediğini söyleyen Barchard, "Ermeni soykınmı" konulu karar tasansı ile ilişkilerin giderek gerginlestiğini aktarıyor. Türk Dışişleri Bakanhğı'nın bir yetkilisinin "Bu son damla oldu. Kongre zaten her yıl iki ülke arasındaki UişkOere müdahale ediyordu. Bu da giiven sorununu gündeme getiriyordu" dediğini ileten Financial Tiraes muhabiri, Türk gazetelerinin de son zaman larda Amerikan aleyhtarı yayınlannı sürdürdüklerini bildiriyor. Türklerin, özellikle silahlanma konusunda, sadece Amerika'ya dayanmanın hatalı olduğunu anladıklannı, bu nedenle de kaynaklannı çeşitlendirdiklerini bildiren Barchard, Türkiye'de Amerikan aleyhtarı atmosferin, ülkede yaşayan AmerikalıIarı zaman zaman güç durumda bıraktığını ileri sürüyor. Türkiyerin bağımsızlıklarına düşkün olduğunu hatırlatan Ingiliz gazeteci, Milli İstihbarat Teşkilâtı'nın üst düzey yöneticilerinden birinin 1979 yılında ABD ve İngiliz Gizli Servislerine bilgi sızdırdığı için 17 yıl ağır hapise mah kum edildiğini ve bu olayın bu aralar sık sık örnek olarak yinelendiğini yazıyor. ÇALIŞANLARIN SORLLARI/SORUNLARI YILMAZ ŞIPAL "Aile Yardımı" SORU: Eşim ve ben öğretmen olarak çalışıyoruz. Eşim, ekim ayı içinde doğum yapacak. Daha sonra da 6 aylık ücretsiz izin hakkından yararlanarak çocuğumuza kendi bakacak. Bir süre içinde görev yapmayacak. Öğrenmek istediklerim şunlar: 1 Eşim söz konusu (6 aylık) izinli iken ben eşi çalışmayanlara ödenen "Aile Yardımı'ndan (sanırun 1075TL.)yararianabilirmiyim? 2 Yararlanırsam ayda ne kadar ücret alabilirim? 3 Yararlanamazsam gerekçeleri ne olabilir? YANIT: 1 Devlet Memurlan Yasası'nm "tstekleri üzerine: doğum yapan devlet memurlarına en çok altı aya " kadar aylıksız izin verilmesi, mayıs 1982'de yürürlüğe girmiştir. Bu izin hakkını kullanan memur, bu süre içinde aylık ve diğer haklarını da alamayacaktır. Yasanın "Aile Yardımı Ödenegi"ne ilişkin 202. maddesi de; "Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı calışmayan eşi ile çocuklarından her biri için 25 gösterge rakamının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu elde edilecek miktar üzerinden ödenir," demektedir. Yasa bu yardımın. "her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı calışmayan" eşler için verilmesini öngörmüştür. Aylıksız izinde çalışma söz konusu olmadığı gibi bu süre içinde "menfaat karşılığı" da söz konusu değildir. Ancak yasada bu konuya ilişkin uygulamanın nasıl yapılması gerektiği açık değildir. Kişisel görüşümüz, Yasanın tanıdığı, aylıksız geçen bu 6 aylık sürenin "Aile Yardımı Ödeneği"ne hak kazanan koşulu içinde olduğudur. 2 Yardım 241 sayılı kanun hükmünde kararname ile 1 Temmuz 1984'ten geçerli olarak 1.025 TL. olarak saptanınıştır. (25 yardım göstergesi x 41 katsayı: 1.025). 3 "Bu yardım, memurun her ne şekilde olursa olsun menfaat karşılığı calışmayan" eşlere ödenir deyiminin karşısında, bu yardımdan yararlanmamanızı gerektiren bir gerekçe bulamadık. (Baştarafi 1. Sayfada) cak yüzde 25 oranındaki artış yıl içine iki kademede yayılacak. Yılın ilk yansı için, 1 Ocak 1 Temmuz 1985 arasındaki dönemde sağlanacak artış yüzde 15 dolayında olacak. Yılın ikinci yansında, 1 temmuz 31 aralık dönemi arasında da yüzde 10 dolayında bir ekle, toplam olarak memurlara yüzde 25 oıanına varan artış gerçekleştirilecek. Söz konusu artış için aylıklara esas olan katsayı yanında, yan ödeme katsayısı ile yakacak yardımındaki artış da dikkate alınacak; her üç mali kalem birlikte değerlendirilerek toplam yüzde 25'lik artışa ulaşılacak. Benzer biçimde yılın ilk yansı için yüzde 15'lik ve ikinci yarıdaki yüzde 10'luk artışlar da her üç kalemin birlikte değerlendirilmesinden sonra fiili rakamlara dönüşecek. Özetlenen hesaplama yöntemi nedeniyle yetkililer halen 41 olan katsayının "fazla yiiksek tutulmayacağı" görüşünü dile getiriyorlar. • Nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. GARtP KADEM Memııra
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle