19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURİYET/8 24 OCAK 1984 NASIR VE SEDAT'LA 7 YIL POLinKA VE OTESI MEIIMED KEMAL Buzlar erimiş,Nasır'la aramızda sempati ve dostluk havası doğmuştu îtimatnflmemi verdikten sonra yaptığımız bir konuşma sırasında Nasır bana şunları söyledi: "Biz Türkiye'yi hiçbir zaman yabancı bir ülke, yabana bir millet addetmedik. Geçmişte birtakım talihsizlikler ve ahnganlıklar Kahire HeAnkara'yı bîrbirinden uzaklaştırmıştı. Artık geçmişi unutmanın şart olduğuna ben de inanıyorum." Mısır Başbakanı Zekeriya Muhiîtin, bana Türkiye nin ticareîinin yüzde 51'ini hrail'le yapmasını Arapların asla affetmeyeceklerini söylemişti Öfkemi gizleyerek: "Türkiye'nin İsrail ile ticareti yüzde 51 değil, belki yüzde 1 civarındadır. Siz dış politikanm bu kadaryanlış bilgiler üzerine inşa ediyorsanız büyük hatalar işlemeğe mahkumsunuz" dedim. Karşılıklı konuşmalardan sonra başbaşa görüşmek üzere yandaki salona geçtik. Bu konuşmada Dışişleri Bakanı Mahmut Riad da bulundu. Konuşma, açık kalphlikle ve samimiyetle geçti. Nasır'la bu ikinci konuşmamızdı. llk karşılaşmamız, 1958 yılınm aralık ayında zamanın Ticaret Bakanı Hayrettin Erkmen'in Kahire'ye yaptığı ziyaret sonunda gerçekleşmışti. Nasır, Bağdat Paktı'na karşıydı. Amerikahlar ve lngilizler, Bağdat Paktı ile Nasır'ı durmadan sıkıştırmışlardı. 1958 temmuz ayında, Bağdat'ta Nııri Sait Paşa ve Kral Faysal kanlı bir darbe sonucu oldurülmuşlerdi. Nasır, Nuri Sait Paşa'nın baş düşmanıydı. Nasır, 26 temmuz 1956 akşamı, lskenderiye'de, Suveyş Kanalı'nı millileştirdiğinı halka açıklarken, Londra'da, Downing Street 10 numarada, Eden, Nuri Sait Paşa ve bazı lngiliz parlamenterleri ile yemekteydi. Haber, Eden'e yemeğin sonuna doğru ulaştı. Nuri Sait Paşa, hiddetinden moraran Eden'e: "Yapacağınız tek şev var. Vurun, hemen vurun, sert vurun. Yoksa çok geç kalırsımz" öğü1 Bu Kaçıncı Turnike.. Son basın yasasına konan maddelerde yazarla birlikte makinelerin de suçianması karşısında romancı ve yazar Samim Kocagöz şöyle der: ".. Kırkytldırbaşıma gelmeyen kalmadı. Bir yazar olarak yeteneğimin ölçusünde cesaretli miyim? diye düşunürum. Ne ki cesaret de gelip bir yere takılıyor. Benim yuzümden bir baskı makinesine, bir dizgi makinesine el konulsun istemem... Yazar rafa kaldırırım " Bu yasa maddelerine göre, öyle anlaşılıyor ki, yazarlarla birlikte makineler de cezalandırılacaktır. Günahsız makinelerin ne suçu vardı diye sormayın, o yazıları, o sözleri dizmeselerdı, basmasalardı. Madem dizdiler, madem bastılar cezalarını gö.receklerdir. İyi içkıcilerden olan Yahya Kemal rakı için, "Geceyi aydınlatır, ama sabahı yıkar..." dermiş. Gerçekten de rakının gece içmesi güzeldir de, çok kaçırdın mı sabahı adamın burnundan getirir. Dizgi, baskı makineleri de rakrya benzer, güzel dızer, basar da, bir de dizip bastıklann resmi görüşe ters düşüyorsa yandığının resmidir. Bir yandan kâğıttan, bir yandan da makineJerden olursun... Samim Kocagöz dostumuzun hakkı var, yazıp yazıp bir kıyıya koymalı... Geçıp karşısına bir sigara tellendirmelı... Öyle dönemler vardır ki, kültür düşmanlığı siyasette baş ilke olur. Bakarsın bir şıir kitabını yakarlar (Dadaloğlu'nun), bakarsınız bir filmı yakariar (Yorgun Savaşçı), kıtaplar toplanır, bazı yayıncılar bütün kitaplarını fabnkaya yollar ışlensin de yeniden kâğıt olsun diye... Almanya'da klasik olmuş yazarların kitaplan yakıldığı zaman, bu yazarlar ülkelerini bırakıp başka ülkelere sığınmışlardı. Kitabı yakılanlardan Erich Marıa Remarque, bunu çok önceden biliyormuşcasına, Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok adlı romanında şöyle alaylı bir pasajla belirtir. Onbaşı karşısına askerleri dızer, bağınr: "Piyano çalanlar buraya!..." Piyano çalanlar tek sıra dizilirler. Ondan sonra komut verir: "Piyano çalanlar sağa dön, marş, mutfağa patates soymayal.." Savaşta piyanistin ne gereği vardır, gitsin mutfağa patates soysun, doğrasın daha yararlı olur. Kitaplar alanlarda yakılmıştır. Çok bilinen bir olay. Zaten filmlerde, romanlarda yerıni aldı. Okuyoruz, seyrediyoruz. "Hâlâ var mı?" diye soranlar çıkıyor. Ne bilelim biz! "Belki hâlâ o besteter çalınır / Gemiler geçmeyen bir ummanda". Maksim Gorki'yi devrimden sonra Leningrat'ta bir fınna götürürler. Gençliğinde yazar da fırıncı çıraklığı ettiği için devrim fırınlarının nasıl olduğunu göstermek istemişlerdir. Tertemiz, dört bir yanı pırıl pınl fırını dolaşan Gorki, ışçilere sorar: "Kaç saat çalışıyorsunuz?" "Yedi saat, en çok sekiz..." Gorkı ağzını doldura doldura uzun bir 'Gxxxx»' çektikten sonra: "Biz onsekiz, yirmi saat çalışırdık" der. Sonra düşünür, kendinin kı devrim öncesı işçilik bunlartnki devrim sonrası işçilik... Elbette aralarında bellı ayrımlar olacaktır. Çok sevindiğini söyler. Geçende, bir gazetenin üst düzey yöneticilerinden olan eski bir arkadaşı gördüm. Beni daha kıdemli olduğum için 'Ağabey' sayıyordu. Bizim mestekte dayanışma böytesi ilişkilere dayanır. "Ağabey," dedi. "Maşallah bu kaçıncı turnike? Hâlâ yazıyorsun." "Ne yapalım ışimız bu" dedim. Dedim, ama ınanın ben de usanmıştım. Yağmurlu bir günün sabahı gazeteye goturmekte olduğum yazıyı nıce ıkınıp sıkınarak, nıce korkular içinde yazmıştım. Genç arkadaşım doğru söylüyordu, "Bu kaçıncı turnike?" Gerçekten de çocukların oyun şarkılan gibi durmadan dönüyorduk. Dön baba dönelim. Vatan'da çalışırken Ahmet Emın Yalman bir gün demişti ki, "Bana gazeteciliği yasakladıklan zaman ticaret yaptyordum. Epeyce para kazanıyordum. Ama aklım fikrim gazetecılikte idi. Bir gün yeniden gazete çıkarmamı söytedikleri zaman dünyalar benim olmuştu." Oysa Menderes rejimi altmışından sonra onu da hapse atmıştı. Demek zevkli bir meslek. Bizim hayatımızı gördükleri halde çoğumuzun çocukları bu mesleğe girmiyorlar mı? Çok çekicı oluşu buradan geliyor. tikrar getirdiğini, kendisinin Suriyelileri, Hatay konusunda teskinc çalıştığını, bunda başanlı olduğunu, o yıl, Hatay'ın Tiirkive'ye katılmasının yıl döniimiınde Suri\e'de açıkhava alanlannda gosteri vapılmasını önlediğini, 1959da kapalı salonlarda da nümayiş >apılmasını yasaklayacağını, böylece bu dikenli konoyu yavaş yavaş tarihe mal ettirmeye çaltşacağını, Turkiye ile Mısır'ın suni bloklar içinde birbirlerine karşı olmalannın ber iki taraf için zarardan başka sonuç saglamayacağına inandıgını. bu sebeple, Adnan Menderes'e bir kere daha dostluk elini uzattıgım" söylemişti. Nasır, bu ıyiniyet gösterisini ilk defa vapmıyordu. Aynı şeylen, Kahire'ye gitmiş olan bir başka Ticaret Bakanına, Abdullah Aker'e de söylemiş olduğunu o seyahate katılmış olan Ogu/ Gokmen bana anlatmıştı. MISIR'IN 3 KUVVETLl A D A M I Arap dünyasının tartışılmaz lideri olan Nasır, Dışişleri Bakanı Mahmud Riad ve daha sonra Başbakan Yardımcısı olan Savunma Bakanı Mahmud Fevzi ile birlikte goruluyor. Nasır, istediğim hiçbir şeyı reddetmedi. Bunda, Hasaneyn Heykel'in de buyuk rolu oldu. ÇağlayangiPi tanımıyordunı Nasır ile konuşurken, gelecek ıçın vaatkâr davranmıştım. Aslında bu intibaı vermek için vetkim yoktu. Yeni hukumetin Ortadoğu politıkasının ne olacağı, Mısır'a karşı nasıl bir tutum takınacağı hususunda tahminde bulunamıyordum. O sırada, hukumet kadrosu açıklanmıştı. Başbakan Süleyman Demirel'ı, 1955'lerden beri tanıyordum. lkı memur olarak beraber çalışmıştık. Yedek subaylığını yaptığı sıralarda, Ankara'daki evinde arasıra buluşur, dertleşirdik. Dışişleri Bakanı İhsan Sabri Çağlayangil'i tanımıyordum. Bursa'da hareketli ve renkli bir valilik yaptığını, zeki, hoş sohbet, külturlu, tecrubelı ve çabuk dost Nasır rahatlamıştı ltımatnamemi verdikten sonrakı konuşmamız sırasında, Başkan Nasır'a Kıbrıs da dahil, dış politikamızla ilgili bütun bilgileri verdım. Nasır, adeta rahatlamıştı. Başkan da bana şunları söyledi: "Biz, Turki>e'>i. Turk milletini hiçbir zaman vabancı bir ülke, vabancı bir millet addetmedik. Bizleri birbirimizden avıracak direkt ve ciddi bir anlasmazlık konusu yoktur. Geçmişte, birtakım talihsizlikler ve ahnganlıklar Kahire ile Ankara'vı birbirinden uzaklaştırmıştı. Artık, geçmişi unutmanın şart olduğuna ben de inanıvorum. Ben de sizin gibi TiırkiyeBAC itişkilerinde >eni ve mutlu bir devrenin açılacağına inanıvorum. Karşılıklı ivinivetle halledilmevecek sorun mevcut değildir. İşbirligimizi her alanda geliştirmeve hazınz. İleride sorunlarımız olursa bunları ayrıntıları ile açık kalplilikle goruşuriız. Bizi birbirimizden kopuk goraıek, ancak düşmanlanmızı sevindirir. Gelecekte milli davalarımızda birbirimize yardımcı oluruz. Ben bu istikamette ber gavreti sarfetme edinen bir ınsan olduğunu duymuştum. Dış pohtikaya yaklaşımını oğrenmek ıçın bıraz beklemek gerekıyordu. Başbakan Zekeriya Mnhittin'ı zivaret ettim. Zekeriya Muhittin, Batılıların tercih ettiklerı, medenı ve kıbar bir kimseydı. Fakat, bu ilk göruşmemizde, Türkiye ve ulkemızle ilgili konulardakı bilgisızliği ve bazı peşin kanaatleri karşısında ha>retler içinde kaldım. Bu>ukelçılerimızden guçleşıyordu. Başbakan, bana, israil ile ilişkılerımiz dolayısı ile kinayelı sozıer sarfetmiş ve orneğin, Türkiye'nin tıcaretının ° o T 51'ini Israıl'le yapmasını Araplann asla affetmeyeceklerini söylemişti. Başbakana: "Tıirk^e'nin, dış ticaretinin, takriben ff'o 49'ıı, Ortak Pazar ulkeleri ile olduguna nazaran, iddianız doğru olsaydı, başta A B D , Sovyetler Bloku ve diğer ülkelerle Türkiye'nin ticaret yapmadıgı neticesi ortaya ç ı k a r d ı " d e d ı m . "Turkiye'nin Israil ile ticareti r o 51 değil, belki o;o I civarındadır. Siz, dış politikanm bu kadar yanlıs bilgiler uzerine inşa edivorsanız, buyuk hatalar işleme>e mahkumsunuz" dıye ekledim. Zekeriva Muhittin, ısrar et eden hukumleri metinden çıkarmava çalışsınlar." Dr. Fevzi'nın, bu açık kalplı dunu vermişti. Nıtekim, İsrail, Fransa ve İngiltere, ekim ayı sonunda Mısır'a girdiler. Nasır Moskova'dan destek arıyor 1958'de Bağdat Paktı, lrak'ın çekilmesi ile kıs\ esinı değiştirmeye mecbur kaldı. Amerikalılar, Lubnan'a çıkarma yaptılar. lngilizler Ürdün'u kontrol altına aldılar. O sırada Yugoslavya'da bulunan Nasır, yatı ile tskenderiye'ye dönmekten çekinmiş ve bir Sovyet uçağı ile Huruçov'dan destek ıstemek için habersizce Moskova'ya uçmuştu. Nasır, Hunıçov'a, Amerikalılann, Turklerden faydalanarak, Surıye'yi işgal ettirebıleceklerini ve o zaman çok tehhkeli bir durumun doğabileceğini, Turklerin, Sunye'ye girmeleri halinde, Mısır'ın, Turkiye ile savaşmak zorunda kalacağım söylemişti. Huruçov, Nasır'ın istediği ultimatomu muttefiklere gondermeyi kabul etmemiş, ancak TurkBulgar sınırında göstenşli manevralar yaptırmayı vaat etmişti. Nasır, Moskova'dan aynhrken, Huruçov, "Manevradan uzaktan akrabalığı da vardı. Şemsettin Arif Mardin emeklı olduktan sonra, Kahire'nin Maadı saytı>e mahallesındeki evine gelip yerleşmişti. Mardin'ler yarı Mısırlı sayılırlar. Butun aıle erkanı mulk ve toprak sahibı oldukları Mısır'da yaşar, yaz tatıllerinde Avrupa'ya veya Turkiye'ye gider gelirler. Bu sebeple de Başbakan Zekeriya Muhittin'm Turkiye hakkındakı cehaletıni manalandırmam daha da Şemseddin Arif Mardin ile ti. Kendisıne, bana ınanmıyorsa, Bırleşmış Milletler ıstatıstıklerinı, teknisyenlerıne inceletmesini tavsiye ettım. Nasır'a itimatnamemi vereli henuz on gun olmuştu. Dışişleri, Nasır ile goruşup Makarıos'un BM'den geçirmek ıstediği Kıbrıs ile ilgili kararın desteklenmemesını sağlamamı istemıştı Nasır'dan beni kabul etmesini istemem halinde olumlu cevap alamayacağımı bılıyordum. Dışışlerinin en yuksek sevıyede sorumlusu Başbakan Yardımcısı zi, Nasır'ın mutemet adamı ve dış politika konulannda baş muşaviriydi. Başbakan yardımcısı, beni, bekletmeksizin kabul ettı Kendisine isteklerimizı uzun uzadıya anlattım. Dr. Fevzi: "Sa>ın Bıi>ükelci, Kahire'deki gorevinize yeni başladınız. Yıllardan beri Ankara ile Kahire arasında boşluk mevcuttu. Gorüşlerinizi anlıyorum. Fakat, biraz zamana ihtivacımız var. Siz, birden ittifakların terse dönmesini istiyorsunuz. Nasır ve diğer liderler. Kahire kararları ile bağlıdırlar. Bunları bir anda >ok farzedemeyiz. Endişelerinizi anlıyorum. Birleşmiş Milletler'deki temsilcimiz İsmail Fehmi. Buvukelçiniz Orhan Eralp ile goruşsun. Ben şimdi kendisine talimat vereceğim. Karar tasansı metni uzerinde bazı değişiklikler, bazı ilaveler yapsınlar. Sizi fazla rahatsız Dr. Mahmut Fevzi ıdı. Dr. Fev ye hazınm" Nasır, bu arada, o sırada Iran Şahı'na çok kırgın olduğunu, tran'ı mevcut değilmiş gibi telakki ettiğini belirtmek luzumunu hıssetti. Kıbrıs'a gönderilen Sovyet füzelerinden bahıs bile edilmedi. Olay, ortaya çıktığı gibi, ayru süratle, kayıp olup gitmişti. olumsuz ve sert tepkiler karşısında bu tasandan vazgeçilmiş olduğu anlaşılıyordu. unutma>ın" diye vurgulamak luzumunu da hissetmişti. Hayrettin Erkmen ile bırlikte Kahire'ye, sıyasi hava bir hayli yatıştıktan sonra, aynı yılın aralık ayında gitmiştik. Nasır, Hayrettin Erkmen'i güler yüzle karşılamış, "Türkiye ile Mısır'ın anlaşmamalan için ciddi sebep olmadıgını, Suriye Yemen • Mısır biriiginin bölgeye is ileri gitmeyeceğiz. Bunu Nasır ile bu görüşmemizden itibaren aramızda karşılıklı bir sempati ve dostluk havası doğdu ve bu yakınlık Başkanın ölümıine kadar devam etti. Yedi senelik Kahire görevim sırasında ve gerçekçı telkınlerıni New York'a aktardım Orhan Eralp ile İsmail Fehmi, anlaşamamışlar, biraz da karşılıklı ıthamlarda bulunmuşlar. Çağlayangil benım Nasır'la goruşmemış olmama kızmış. Orada bulunan bir Turk parlamenterı beni savunmuş, meslekdaşlanm geleneğe uyarak susma>ı tercih etmişler. \kra'daki Büvukelçımız Mahmud Dikerdem, N'Krumah'ı gormek ıçın dırenmiş, sonuç elde edememış. Dışişleri Genel Sekreteri ile goruşmesi salık verilmış. Buna sinirlenmış ve icabında Gana'dan ayrılabileceğinı belirtmiş. Dikerdem. bu olaydan kısa bir sure once, N'Krumah'\ı, Kıbrıs bunalımında arabuluculuğa ıkna etmiş ve Gana devlet Başkanı bu yoldaki kararını açıklamış ıken, Makarios'un ozel doktoru Lyssarides, N'Krumah'ı bu karanndan vaz geçmeye zorlamıştı. Bu yuzden de VKrumah, Kıbrıs bahis konusu olunca, ışe karışmamayı yeğlemekteydı. Belgrad'da rahmetli Daniş Tunalıgil, Tito'yu görmek bir yana, DişUleri Bakanını bile buİamamış ve sı>ası daire muduru ile yetınmek zorunda kalmıştı. Yine rahmetli Se>fullah Esin, Yenı Delhı'den, Çağlayangil'ın telgrafına cevap vermemeyı en pratik yol bulmuştu. Butun bunlar, Turkiye'nin, L'çuncu Dunya ulkelerinden ne kadar uzak ve kopuk kaldığını bir kere daha ortaya çıkarmaktaydı. Çağlayangil, Nevv York'tan bırçok gerçeğı oğrenmiş olarak Ankara'ya dondu ve kollarmı sıvadı. Kendisine şukran borçluyum. Beni, Nasır'a karşı mahçup duruma duşurmedi. ltımatnamemi sunduğum gun yaptığım konuşmadakı fıkırlerimi Dışişleri Bakanı benimsedı ve beni boylece desteklemiş oldu. NAtM TİRALİ rtRMİ BEŞ KURUŞA AMERİKA öyküler 2. Baskısı çıktı 175 TL. YAZKO YAYINLARI REFİK DURBAŞ BİR UMUTTAN BİR SEVİNÇTEN klŞ TtKANrndan NEREVh LÇAR GOKNUZL'nc loplu şnrler yakında tıkıvor 300 sayfa, 450 l ıra C\N İLAN KARTAL ASLİYE İKİNCİ HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1982/131 Davacı Imar ve tskân Bakanlığına ızafeten Maliye hazinesi tarafından Davalı Mehmet DÖNMEZ aleyhine açılan Kamulaştırma sebebıyle Tesçıl davasının duruşması sonunda: Dava konusu Kartal Soğanlık Gaziler mevkıı 133 pafta, 1062 ada, 24 parsel sayılı taşmmazda 356/12456 pay sahibi Davalı Mehmet Dönmez adına kayıtlı bulunan taşınmazın kamulaştırma sebebıyle 6830 sa>ılı Kanunun 17 ncı maddesı gereğince Hazme adına tapuya tesçilıne. 3655 TL. Yargılama gideri ve 5000. TL avukatlık ücretinın davalıdan tahsihne 26 10 1983 tanhınde 1983/990 sayı ile Yargıtayyolu açık olmak uzere karar verilmıştir. Adresi meçhul olan ve kendisine duruşma sırasında ilanen tebliğat yapılan davalı Mehmet Donmez'e ılâm tebhği >erıne kâım olmak uzere hukum özeti ılanen teblığ olunur. Basın 10612 YARL\: Bayülken geliyor İLAN MUĞLA ORMAN ANATAMİRHANE MÜDÜRLÜCÜNDEN 1 Anatamirhaneraiz Müdurluğünün Fiat AD20, Hanomag K 16 B Dozer ile 740Champion greyderlerin ihtiyacı olan 18 kalem yedek parça toplam 37.090.000. TL. muhammen bedelle Devlet Orman İşletmeleri döner sermaye yönetmenliği hukumleri uyannca kapalı zarfla teklif almak sureti ile satın alınacakür. 2 Ihale 8/Şubat/1984 Çarşamba günü saat 15.00'te MOdürluğümuzde yapüacaktır. 3 Ihaleye ait geçici teminat tutan 1.307.750. TL. olup, teminatlar tamırhanemiz veznesıne nakit veya limit dahili banka teminat mektubu olarak verilecektır. 4 tsteklilenn umumi idari şartnamenin 6. maddesınde belirtilen belgeler ile teklif mektuplanm kapalı zarf içmde ve geçici teminatlanna ait 8/Şubat/1984 Çarşamba gunu saat I4.00'e kadar Anatamirhane Müdürluğümüz Satm Alma Komısyon Başkanlığı'na vermeleri gerekmektedir. Postadaki vaki gecikmeler ve telgrafla yapılacak teklıfler dikkate alınmaz. 5 thaleye ait ılan, saun alrna ve yedek parça dökum cetvelleri ANKARADENtZLİANTALYAMERStN Anatamirhane Mudurlukleri ile Istanbul Yedek Parça Depo Mudurluğu, Bursa, Izmir, Konya, Adana, Samsun Orman İşletme Müdurlukleri ile Tamirhane Müdurlüğumüzde mesaı saatleri içinde gorülebılir. 6 Kurumumuz 2490 sayılı kanuna tabi değildir. 7 Bu ihaleye ait her turlii ilan ve masraflan saucı fırmaya aittir. Basm 10427 T.C. MALİYE VE GÜMRÜK BAKANLIĞI ISTANBUL DEFTERDARLIĞI VASITASIZ V. GELİR MÜDÜRLÜĞÜ SATIŞ İLANI tSTANBUL DEFTERDARLIĞINDAN Dosya No 2894160 Adet Cinsi Değeri 1 Komple plânya Topuz Marka 250.000 1 Marangoz Şerıti 250.000 1 Kesme Makinası 1.000.000 1 Kalıplık (Marangoz tipı) 250.000 Kocamustafapaşa Vergi Daıresıne olan vergi boreundan dolayı Fatih Vatan Cd. Öztan Sok. 42 mahalle tahtı hacze alınan ve yukanda cins ve evsafı gösterilen menkul mallarm 30/1/1984 gün ve saat 16.00'da mezkur mahalde 6183 Sayılı Amme Alacaklarının Tahsılı Usulu hakkındaki kanun hukumlerinın açık arttırma ve peşin para ile satılacağı. ancak verilen bedel tahmin edilen kıymetın "h 75'ınden asağı olduğu veya hıç alıcı bulunmadığı takdırde 2'na satışın 6/2/1984 gunu saat 16.00'da aynı mahalde yapılacağı ve fazla mâlumat almak isteyenlerin Kocamustafapaşa Vergi Daıresi Mudurluğu'ne muracaatları ilan olunur. Basın 10470 DUYURU MİLLİ SAVUNMA BAKANLIĞINDAN ÇICL1 HAVAALANI POL TESİSLERİ INŞAAT1 ışı ıçın 6095 sayılı yasaya dayamlarak çıkarılmış kararnameler uyannca oneri kabul edilecektır 1. Ihale konusu için yaklaşık bedelı; 157 400.000. TL.'dır. 2. İhaleye gırecek olan fırmaların 15 Ocak 1979 tarihinden sonra alınmış NATO Guvenlik Belgesıne ve en az 157 400.000. TL.lık " B " grubu ustencı karnesıne sahip olmaları önkoşuldur 3. Isteklı olan fırmaların bu ış için hazuianmış bulunan onduvuruyu, NATO Guvenlik Belgesını ıbraz ederek ve bir dilekçe ile başvurarak asağıda yazılı adresten aimaları ve onduyuruda istenen belgeleri hazırlayarak en geç 3 Şubat 1984 gunu saat 16.00'va kadar "M.S.B. NATO ENF Daire Başkanlığı Belge ve Ihale Komısvonu Başkanlığı, Bakanhklar ANKARA" adresıne gondermış olmaları gerekmektedir. 4. Onduyuru için başvuruların şahsen veya yetkili temsılciler tarafından yapılması zorunludur Posta ile başvuru kabul edılmez ve onduyuru posta ile gonderılmez Duyurulur ADRES: M.S.B. NATO ENF. D BAŞK\NL1ĞI POL Tes. Inş. Gr. Bşk.lığı Bakanlıklar ANKARA Basm 10596 300 METRE KALİBRESİZ YÜK ZİNCİRİ SATIN ALINACAKTIR Şartnamesi, bedelsız olarak aşağıdakı adreslerden alınabilir 1 KARABUK'TE Demır ve Çelık Fabrikaları Müessesesı Tedarik ve îkmâl Mudurluğumuz. 2 İSTANBUL'DA: Sırkeci, Yalıkoşku Cad. Yalıköşku Han Kat: 45'tekı Mumessıllığımız 3 ANKARA'DA: Dışkapı, Çankırı Caddesi No: 57'dekı Genel Mudurluğumuz. ISTEKLI'lerin şartnamemız esaslarına gore hazırlayacakları kapalı teklif mektuplanm, geçici temınatlarıyla birlikte en geç 8 Şubat 1984 Çarşamba gunu saat: 14 00'e kadar Karabuk'te Vluessesemiz Haberleşme ve Arşh Mudurluğu'nde bulundurmaları ılan olunur. Basın 10411 İLAN ÇANAKKALE SULH HUKUK HÂKİMLİĞİNDEN 1983/257 Davacılar Adem Uzun ve Gulumser Tuna Vekıh Avukat Tuncer Karaca tarafından davalılar Nefıse Ture ve 24 arkadaşı aleyhine mahkememızde açılan İzaleıŞuvu davasının yapılan duruşması sonunda: Dava konusu Çanakkale Merkez kumkale Köyu, 1012, 1021, 1029, 1104, 1108, 1130, 1132, 1133, 1291,1294, 1303.1?43,2I51 ve 1252 parsel malıklerinden Davalı Hasan oğlu Ahmet'ın adresi tespit ediİemediginden: Adı geçene ılanen duruşma gununun teblığıne karar verilmış olup: Verilen karar gereğınce davalı Hasan oğlu: Ahmet'ın duruşmanın yapılacağı 21.2.1984 gunu saat 9 00'da Çanakkale Sulh Hukuk Mahkemesi'nde hazır bulunması, veya kendısıni bir vekille tetnsil ettırmesi, aksi halde duruşmanın gıyabında vapılıp karar verileceği duruşma günü tebhği yenne kaim olmak uzere ılan olunur. Basıa 10569 İLAN ÇANAKKALE SULH HUKUK HÂKİMLtĞİNDEN 1983/486 Esas 1983/781 Karar Davacı Ahmet örenç Vekili Avukat Erhan Tez tarafından davalılar Sadık kızı Beraat ve Fatma aleyhine ıkame ettiği Çanakkale Kemalpaşa Mahallesi Arsianca Sokak Kütük: 1117, Ada: 189, Parsel: 117 de kayıtlı arsanın izaleışuyu davasında: Mahkememızın 30.12.1983 tarihlı kararı ile yukanda tapu kütük ve parsel numarası yazılı arsanın ortaklığımn satıs suretıyle gıderilmesine karar verilmış, davalılann adresleri meçhul olduğundan mahkememizin yukanda tarih ve numarası yazılı kararın teblığ yerine kaın olmak üzere ilan olumır. 10.1.1984 Basm 10568 TÜRKİYE KÖMÜR İŞLETMELERİ KURUMü GENEL MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN Kurumumuz merkez ve taşra teşkılâtında çalıştırılmak uzere topograf alınacaktır. Adayların. 1 657 sayılı yasanın 48. maddesınde belirtilen şartlara haiz olmaları, 2 Askerlık hızmetını yapmıs olmaları 3 En az lıse denge meslekı tahsıl gormuş ve topograf unvanına haız olmaları (tecrube tercih sebebıdir) Gerekmekte olup, muracaatları ozgecmışlennı belırtır bir dilekçe ile Genel Mudurluğumuz Personel ve Sosyal Işler Daıresi Başkanlığı'na 15.2.1984 tarihıne kadar başvurmaiarı rica olunur Not: Taşra leşkılâtında gorev alacaklara ımkânlar nisbetındc lojman tahsıs edilecektır Basın 5252 İLAN BAKIRKÖY 2'NCİ SULH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1983/669 Mahkememızce venlmış bulunan 18.7.1983 tarih ve 1983/800 sayılı karan ile Çarşamba Samsun Yaycılar köyü, hane 6, cılf 145/01 ve sayfa: 48'de nufusa kayıtlı olup halen Bağcılar Cad. Cengaver sokak No: 3/1 Güngören adresinde ikamet eden Burhanettin Uysala, aynı yerde oturan annesı Rabia Kütukoğlu vası tayın edilmış olduğundan, ışbu vasi karanna ıtirazı bulunanlann mahkemeye muracaatla kanunı suresi içinde ılırazda bulunmaları, aksı takdırde ıtiraz vakı olmazsa hükmün bu şekılde kesinleştirileceğı tebliğ yenne kaım olmak üzere ilan olunur. 19.1 1984 Basın: 745
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle