18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I CUMHURİYET/2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER saptamaktaki güçlükler nedeniyle, sözleşmeler, üye ülkelere bu kapıyı açık bırakmaktadır. Sonuçta, uluslararası düzeyde benimsenen ilkelerin, iç hukuka yansıması, ya yıllar sonraya ertelenmekte, ya da hiç bir zaman gerçekleşememektedir. Bilinen bu sakıncalarına karşın, uluslararası belgeler, kişiler arasındaki ayırımların en aza indirgenerek, eşitliğin sağlanmasına yönelik kurallar içermektedir. 1953 yılında yürürlüğe giren İnsan Haklarını ve Ana Hürriyetleri Korumaya İlişkin Sözleşme, eşitlik ilkesinin kapsamını oldukça geniş tutmuştur. Aralannda Türkiye'nin de bulunduğu Avrupa Konseyi üyelerince onaylanan bu sözleşmenin 14. maddesinde, " cins, soy, renk, dil, toplumsal köken, ulusal bir azınlığa bağlı olmak..." gibi doğal olguların, hak ve özgürlüklerin uygulanmasında bir ayırım nedeni yapılamayacağı vurgulanmaktadır. Batı'nın işgücü gereksinmesini karşılamak amacıyla yabancı işçi akımının hızlandırıldığı dönemde, 18 ekim 1961 günü, İtalya'nın Torino kentinde Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi imzalanmıştır. Bu sözleşmenin 18. ve 19. maddeleri, göçmen işçilerin konumlarını düzenlemektedir. Sözleşmeyi onaylayan ülkeler, karşılıklı olarak, ücret, çalışma koşulları, sendikal haklar, toplu iş sözleşmeleri ve konur olanaklarından yararlandırmak bakımından, yabancı işçilere, kendi yurttaşlarından daha elverişsiz uygulamalar getirmemek ilkesinde birleşmişlerdir. Avrupa Sosyal Haklar Sözleşmesi, göçmen işçilere, serbest dolaşımdan, ülkenin sosyal kuruluşlanndan, sağlık yardımlarından aileleri ile birlikte yararlanabilme kapılarını açtığı gibi, deneyimsizlikleri nedeniyle aldatılıp zarara uğratılmalarını önleyecek kurallan da içermektedir. Türkiye'nin, imzaladığı bu sözleşmeyi bir yasa ile günümüze değin onaylamamış olması, önemli bir eksikliktir. Türkiye ile Avrupa Ekonomik Topluluğu üyeleri arasında 23 kasım 1970 tarihinde bağıtlanan Katma Protokol'un 37. maddesi herhangi bir tartışmaya yer bırakmayacak açıklıktadır. Madde şöyledir: "Her üye devlet, Toplulukta çalışan Turk uynıklu işçilere, çalışma koşulları ve ücret bakımından, Topluluk üyesi diğer devletler işcilerine göre, uyrukluktan ötürü herhangi bir farklı işleme yer vermeyen bir rejim tanır." Ücret ve çalışma koştıllannda eşitlik ilkesinin benimsenmesine karşın, aynı protokolun 36. ve 38. maddelerinde, işçilerin serbest dolaşımı, meslek ve yer değiştirmelerinden dogabilecek sonınlann çözümü, aşamalı ve göreceli kurallara bağlanmıştır. Kısaca özetlersek,bukukun üstünlüğü ilkesinden yola çıkan bu sözleşmeler, göçmen işçilerin eşit koşullarda korunup gözetilmesini amaçlamakta, insan varlığının ezilip horlanmaması için, katılan ülkelere bu doğrultuda sorumluluklar yüklemektedir. ULUSLARARASINDA DA GEÇERLİDtR Hukuk, sorunları çözebildiği oranda anlam kazanır. Bu yalın değerlendirme, uluslararası belgeler için de geçerlidir. İşlerin yolunda gittiği dönemlerde, genellikle hukuksal yollara başvurmak gereği duyulmamaktadır. Kurum ve kuruluşlar, gerçek sınavlannı böylesine bunalım günlerinde verirler. Batı'nm bilinen açmazları, yabancı işçilerin varlığından doğmamaktadır. Kamuoyunun yanlış koşullandınlması, bundan umulabilecek yararların ötesinde, yakın tarihte yaşanan acı olayların anımsattığı büyük sakıncalar içermektedir. İşgücü isteminin yoğunlaştığı günlerde, uluslararası düzeyde verilen sözlerin, ödünsüz yerine getirilmesi zamanı gelmiştir. "Adalet ve uluslararası işbirliği üzerine kurulu barışın güçlendirilmesi, insan topluluğunun ve uygarlığının korunmas; için yaşamsal önemi olduğuna inanılan..." ilkelerin ne oranda geçerliliğini sürdürdüğünü somut uygulama gösterecektir. Bu kurallan yaşama kazandırmak için, yabancı işçi çalıştıran ülkeler kadar, işçi gönderen devletler de, yurttaşlarının haklarını gereğince korumaya yönelik çabalar gösterebilmelidirler. Gurbetçiler Batı'nın bilinen açmazları, yabancı işçilerin varlığından doğmamaktadır. Kamuoyunun yanlış koşullandınlması, bundan umulabilecek yararlann ötesinde, yakın tarihte yaşanan acı olaylann anımsattığı büyük sakıncalar içermektedir. PENCERE Kentsel Gelişme? 27 EKİM 1983 GÜNEY DİNÇ İzmir Barosu Başkanı Birdenbire güncelleştirilen yabancı işçiler konusu, Avrupa'nın yeni sorunu değildir. Öznesi "insan" olan bu tartışma, katı yaklaşımlarla çözülemez. Koşulları ne olursa olsun, umut kapıları aralanmadıkça, insanlar alışageldikleri yaşamı bırakıp, yolunuyöntemini bilmedikleri bir başka ortama göçmeyi kolayca benimseyemezler. Günümüzde yadsman bu birikim, aslında, kararlı ve bilinçli çağnların ürünüdür. BATININ İŞGÜCÜ AÇlClNI KAPAMA ZORUNLULLĞU İlcinci Dünya Savaşı'ru izleyen yıllarda başlatılan ekonomik atılımlar, gelişmiş sanayi toplumlannın işgücü gereksinmesini yoğunlaştırmıştır. Oysa, savaşlann yaşam göstergesinde yarattığı dengesizlikler kısa sürede onanlamamaktadır. Ona yaştakilerin aralandığı, genç kuşaklann henüz üretkenlik çağına ulaşmadığı yaşh Avrupa'nın bu önemli boşluğunu kendi insanlan ile gidermesi olanaksızdı. Batı'nın işgücü çağnsı, bu koşulların sonucudur. Türkiye'den, Yunanistan'dan, Yugoslavya'dan, Ispanya'dan, Kuzey Afrika'dan ve hatta Uzak Doğu'dan kopup gelen, yetişkin, sağlıklı ve seçkin işçiler, kendi kültürlerini, yaşam biçimlerini de birlikte getirmişlerdir. Elbette bunun sancıları, sıkıntıları olacaktı. Ayrı dil ve inançlan bölüşen değişik iklimlerin gurbetçilerinden kısa sürede yeni yaşam koşullanna uyum göstermeleri beklenemezdi. Bunlar, başlangıçta görülen, bilinen sakıncalardı. Savaş sonrası, yeni pazarlann bölüşülmesinde başanlı olabilmek için, işgücü açığının kapatılması öncelik taşıyordu. Sıkı kurallara bağlanan üretim sürecinde, emeğin üretkenliği sağlanabildiği oranda, göçmen işçiler den beklenen işlevler gerçekleştirilmiş oluyordu, İçte ve dışta yarattığı ekonomik canhlık nedeniyle, bu yeni olgunun toplumsal sonuçlanna, daha bir anlayışla bakılabiliyordu. Bir süreden beri koşullar değişmektedir. Ekonomik büyüme, yerini duraganlığa bırakmaktadır. Enerji bunalımı, yaşam pahalılığı, uluslararası tekelleşme ve işsizlik gibi nedenler, bölüşülecek pastanın dilimlerini küçültmüştür. AVRUP SOSYAL HAKLAR SÖZLEŞMESİ Hızlı üretim yıllarında önemsenmeyen ulusal çelişkiler, bu kez, yabancı düşmanlığına dönüştürülmektedir. Oysa, kendi toprakları dışında doğup büyüyen, ikinciüçüncü kuşak gurbetçiler de üretim yaşına gelmişlerdir. Çeşitli geçişimlerle kültür ayrıhklarımn bir oranda törpülendiğini varsayabileceğimiz günlerde doruklaştınlan bu tartışmayı, bir kez de uluslararası hukuk kurallan açısından değerlendirmek yerinde olacaktır. Gerçi uluslararası anlaşmaların önemli bir bölümü, iyi niyetli öneri ve dilekler demeti olmaklan ileriye gidememektedir. Katılan ülkeler, genelde, sözleşme koşullarını benimsemekle birlikte, yasalannda yapacaklan uyarlamalan kendi etkinliklerinde tutmaktadırlar. Uluslararası yükümlülükler ile, devletlerin egemenlik haklannın bileşkesini Bir ay kadar önce gözlerini dünyaya yuman Şerif Tekben'i Kuçükyalı Camii'nden almış, tepelerdeki mezarhğa götürmüştük; Köy Enstitüleri'nin unutulmaz Mehmetçiklerden birini daha toprağa veriyorduk. İçimizden biri, kel tepelerin ve çıplak kayaların doruklarına tırmanmış gecekonduları eliyle gösterdi: Adam nasıl yaşıyor orada?... Yoksul gecekondulara bakıp düşündüm; sonra gözlerimi denize çevirdim; Bostancı'nın ötelerine doğru iri mezartaşları gibi yükseten beton apartman yığınlarının görüntüsü insanın gönlünü karartıyordu. Ülkenin her yanında görülen derin çelişki çevremizi donatmıştı. Dünyayı azçok gezen bilir: Uçakla bir yabancı ülkede, büyük bir kente inerken pencereden baktığında nasıl bir yere geldiğini hemen aniıyabilirsin. Eğer vardığın kentin çeperi gecekondularla doluysa, toplum hastadır. Şehrin çevresinde düzenli bloklar ve yeşil alanlar yaygınsa sağlıklı bir toplumsal düzen simgelenir. Hızlı kentleşme dünyamızın her yanında yaşanıyor ve eski şehirler soğanın cücüğü gibi ya gecekonduların ya da düzenli büyük blokların ortasında kalıyor Ne var ki, İstanbul'un karmaşık yapısında bunun da ötesinde tuhaf bir gelişme söz konusudur. * Gazeteciler çoğunlukla girgin kişilerdir, tuttuklarını koparırlar, çevreleri geniştir; belki bu yüzdendir ki, İstanbul'da sanırım en azından yedisekiz gezeteci mahallesi oluşmuştur. Bu siteler bilindiği gibi Sosyal Sigortalar ile Emlak ve Kredi Bankası ışbirliğiyle kurulurlar. Ben de Etiler kesiminde bu türden bir mahallede yaşıyorum. Oturduğum daire 80 metrekaredir; 1973 yılında 120 bin liraya malolmuştur; musluklardan her ne kadar su akmıyorsa da sitenin su deposu vardır; yaklaşık 180 daire tek merkezden fueloil'la ısıtılmaktadır; hemen yamacımızda şirin bir gecekondu mahallesi vardır; onun da ötesinde lüks apartımanlar ve gökdelenler yükselmektedir; cevrede yapım, bu kesimdeki durgunluğa karşın sürmektedir; Ortaköy sırtlarına doğru 40, 50, 60, 70 milyonluk daireleri içeren yapılar birbiri ardına dizilmektedir; şarküteriler, marketler, kebapçılar, bakkallar, eczaneler açılmaktadır. Ve bütün bu kentsel oluşum Etiler ile Zincirlikuyu arasındaki Nisbetiye Caddesi'ne iki arabanın yan yana ancak geçebileceği bir yolla bağlanmaktadır. Yol sözde asfaltlanmıştır; ama kanalizasyondan yoksun olduğu için yazın tozdan, kışın çamur gölünden geçilmez; saatte bir yakalayacağınız otobüs dışında ulaşım özel araba ve taksiyle yapılır. Bizim Gazeteciler Sitesi'nde bir sosyal konutun satış fiyatı 10 milyon liraya yükseldi. ortalama 20 bin lira aylık alan bir gazeteci emeklisi bu, "sosyal konuf'ta nasıl barınacak? 10 bin lira yakıt parası, 2 bin lira kapıcı ve temizlik için verdikten sonra elinde aylığından 8 bin lira kalan bu emekçi ne yapsın? Yaşlılığında başını sokup rahat etmek için özveriyle sahiplendiği evini satarak bilinmeyen bir yöreye doğru başını alıp gitsin mi? Denebilir ki: Dairesini 10 milyona satsın, parayı bankaya yatırsın, faiziyle ev tutsun, kirada otursun. Niçin? Adam bütün bir ömür boyu bunun için mi çalıştı? Nerede ve kaç liraya ev bulacak? Oturulabilir bir yer 40 50 bin liradan aşağı olmadığına göre yeni bir çıkmaza girmeyecek mi? • Son 30 yıldan beri tarif edilmez bir çıkmaza Türkiye'yi itenlerin ve toplumsal düzeni cehenme çevirenlerin bu sorulara verilecek hiçbir yanıtı yoktur; ama ben saf yurttaşlarıma bugünlerde öğütlenen yontemi önereceğim: Istanbul Boğaz Köprüsü'nü. Keban Barajı'nı. karayollarını ve daha doğrusu ülkeyi satmaya kalkanlann partisine oy veriniz; kimbilir belki köşeyi dönersiniz. ARADA BİR ONDER ÇERI GÜMRÜK VE TEKEL BAKANLIĞI'NDAN 1. 1615 sayılı Gumrük Kanunu'nun hükümlerine göre 1983 yılında butün yurda jamil olmak üzere: a) Gumrük Komisyonculuğu'nun; Gumruk Giriş Tarife Cetveli hakkında genel sorulardan olusan yazılı sınavı 28.11.1983 gunu saat 9.00'da, Gumrük Kanunu. Kaçakçılığın Menve Takibine Dair Kanun ile gumrugune ilişkin iktisadi, tican ve malı konulacdan (ticaret ve ödeme anlaşmaları ile Dış Ticaret Rejimi ve Turk Parası Kıymetıni Koruma Hakkında) kanun, karar ve tebliğlerin gumruge iliskin hükümkri dahil) oluşan yazılı sınavı da aynı gün saat 14.00'de, b) Gumrük Komisyoncu Yardımcılıgı'mn yukarıda (a) maddesinde bahsi geçen konulardan ancak daha basit şekilde hazırlanan yazılı sınavı ise 29.11.1983 gunu saat 9.00'da, Ankara'da Bakanlık Merkezi'ndcyapılacaktır. 2. Gumrük Komisyonculuğu yazılı sınavlannı kazananların listesi 20.12.1983 tarihine kadar Gumrük Başmüdürlükleri ile Bakanlık Merkezi'nde askıya çıkanlacak ve kazananlar 28.12.1983 günü saaı 9.00'da Ankara'da Bakanlık Merkezi'nde ayrıca sozlü sınava tabi tutulacaktır. 3. Belirtiien sınavlarda basarı gösterenlere, Bakanlığımız Merkez veya (asra leşkilatında herhangi bir gorev verilmeyip, gümrüklerde ejya sahiplerı adına esvanın giriş, çıkış, transıt ve diğer gumrük işlemlerinin takibini mümkün kılan veGumrükler Genel Müdürlüğü'nce tescil edilen, serbest meslek niteliğinde "Gumrük Komisyonculugu" veya "Gumrük Komisyoncu Yardımcılığı" karnesı verilecektir 4. 1615 Sayılı Kanun'un 167 ve 168'inci maddelen uyarınca sözkonusu imtihanlara gırmek isteyenlerin aşağıdaki sarılara haiz olmalan gerekmektedir. a) Türk olmak, b) Smav tarihinde yirmibir yaşını bitırmiş olmak ve askerliğinı yapmii veya askerlıkle ılişiği bulunmamak. c) Lise mezunu veya o derecede tahsil görmüş olmak (Gumruk Komisyoncu Vardımcılığı için en az ortaokul veya muadil okullardan mezun olmak), d) Hırsızlık, emniyetisuiistimal, dolandırıcılık. yalan yere şahadet, yalan yerevemin. cürumtasnii, ifıira,ırlikap, irtişa, ihtilas vc kaçakçılık cürumlerınden birinden dolayı hapis cezası veya o derece cezayı gerektiren bir suçtan mahkum veya memurluktan cezaen cıkanlmış olmamak, e) Bulasıcı hastalıklardan salim olmak, Yukarıda belirtilen şartlara haiz olanların. Gumrük Başmudurlukleri'nden (Ankara, Istanbul, Edirne, lzmiı, İzmir, Mersin, tskenderun, Habur, Gürbulak ve Trabzon) temin edecekleri müracaat formlarım doldurmak ve bu formda bahsi geçen belgeleri sırasına göre bir dosya içine yerleştirmek sureiıyle Gumrük ve Tekei Bakanlığı Gürııruklcr Genel Mudurlufu'ne 14.11.1983 günü mesai bitimine (saaı l7.30)'a kadar müracaat etmeleri, posta yolu ileyapılan müracaatlardaki posta gecikmelerinin kabul edilmeyeceği ve eksik evraklı müracaatların da isleme konulmayacağı ayrıca sınavlara gireceklcrin yanlarında fotoğraflı kimlik belgesi bulundurnıaları ilan olunur. Basın: 26347 İLÂN KONKORDATO KOMİSERLİĞİ'NDEN 1 Bursa'da Rıza Aydın ve Ortakları Ticaret ve Sanayi Kolleklif Şirketi'nin talebine binaen Bursa lcra Tetkik Mercii Hakimliği'nin 983/11571395 sayılı ve 16.8.983 tarihli kararıyla iki aylık konkordato mehli verilmiş. Konkordato Komiseri olarak ben Bursa lcra Mahkemeleri Yazı tşleri Müdürü Mülazım Yazıcı tayin edilmiş bulunmakta idim. Verilmiş bulunan ilk mehil süresi içerisinde bazı alacaklılar vekilleri tarafından yapılan itiraz uzerine, lcra Hakimliği'nce mehlin kaldınlmasma 30.9.983 tarihinde karar verilmiş ise de, mezkur karar borçlu şirket vekilince temyız edilerek kesinleşmediğinden ve ilk iki aylık surenın sona ermesine ragmen işlemler ikmal edilemediğinden Komiserin talebine binaen mehlin kaldjrılmasjna dair karar kesinleşinceye kadar ve iki ayı geçmemek üzere 16.10.983 tarihinden geçerli olmak kaydıyla I.I.K.'nunun 287/Son maddesi uyarınca konkordato mehli uzatılmıştır. 2 Alacaklıların toplantıya tekaddüm eden 10 gün içinde Komiserin bulunduğu Bursa Tuzpazarı İş Hanı 2. katta lcra Mahkemeleri Yazı tşleri Müdürlüğü'nde mesai saatlerinde dosyayı tetkik edebilecekleri, 3 Alacaklılar toplantısının ayni adreste 2.12.983 cuma günü saat 15.00'de yapılacağı, toplantıya 20 günlük yasal süre içerisinde deftere kaydını yaptırmış alacaklıların katılabilecekleri, 4 Konkordato müzakeresi neticesinde verilecek karara vaki iltihakların 10 gün içinde Konkordato Komiserinin adresinde aynı saaıler içinde kabu) edileceği ilan olunur. 14.10.983 konkordato Komiseri MÜLAZIM YAZICI Basın: 26591 29 Ekim Umutları... Ulu Önder Atalürk. 29 Ekim 1933 tarihinde, Cumhuriyetin 10'uncu yıldönümü nedeniyle ve tarihimizde "Onuncu Yıl Nutku" adıyle bilinen söylevinde, en büyük bayram olan 29 Ekim'in her 10 yıfda bir, tüm ulusça kutlanmasını vasıyet ederken, burada vurguladığı "her on yılda bir" ve "tüm ulusça" deyimleri, hiç bir demagojiye yer vermeyecek kadar açık seçiktir. 29 Ekim ülkemizde her yıl aynı coşku ile kutlanır. Oysa bu söylevde vurgulanan "her on yılda bir" ve "tüm ulusça" deyimleri sonu 3 ile biten yıllara bir başka özellik ve ayrıcalık getirmektedir. Atamızın bu söylevi. kısa bir süre önce ilan ettiği Genel Af : tan hemen sonra vermesi sanırız bu konuda uzun ve ayrıntılı bir yoruma gerek bırakmamaktadır. Ulu önder ileriyi gören duşüncesıni hemen gerçekleştiren bir liderdi. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte Türkiye'yi bekleyen sorunları yakından tanıyor, ancak bu sorunların bir çırpıda üstesinden gelinemeyeceğini de iyi biliyordu. Ekecek toprağı, biçecek ürünü olmayan köylü tabii ki, ormanı yakacak ya da suyu kendi tarlasına akıtmasına izin vermeyen komşusuna karşı verdiği kavga, belki de kuşaklar boyu sürecek bir kan davasına dönüşebilecekti. Hasta çocuğuna kan ya da ilaç bulamayan yoksul baba, ya çalacak ya da bunu onuruna yediremeyince çaresizlik içinde belki de özkıyıma başvuracaktı. Doğu'nun feodal Toplum yapısının ataerkil aile tipinden kaynaklanan namus anlayışı. köklü bir eğitim ve çağdaş uygarlık, bu ücra dağ köylerine ulaşıncaya dek daha nice yıllar, nice canlar alacaktı.... Suçu ortadan kaldırmak için, önce suç ortamını yoketmek gerekirdi. 6u da ancak uzun vadeli, planlı ve istikrartı bir gelişme ile sağlanabilirdi. Ağacın yararını köylü, hukukçudan daha iyi bilir ama yine de keser. Hiçbir baba biricik evladının ölmesini ya da öldürülmesini dilemez, ama yine de 50 yıldır kan davasının özüne inilememiş, sudanselden nedenlerle işlenen cinayetlerin önüne geçilememiştir..... Erkek hırsızlığın, kadın fuhuşun ne denli onur kıncı bir davranış olduğunu bildiği halde bu tür davranışlar yaygın ve denetimsiz bir biçimde sıkça ortaya koyulur. Bütün bunlar yasaları sertleştirmenin. cezaları arttırmanın suç ortamını ortadan kaldırmaya veya yeni suç ortamları oluşmasmı önlemeye yetmediği, zira işlenen suçların çoğunluğunun sosyoekonomik bunalımlardan kaynaklanmış çeşıtli psıkozların ürünleri oldukları apaçık ortadadır. Atatürk'ten sonra günümüze dek işbaşına gelen, ancak ülkesinin ve ınsanlarının sorunlanna kayıtsız kalan iktidarların Atatürk'ün önerdiği yoldan sapmaları ve kendi benimsedikleri tutarsız yönetim biçimleriyle, suç ortamlarını yok etmek yerine, yeni ortamlar yaratmalan son 30 yıl içinde sık, sık patlamaya yüz tutmuş suç ve suçlu birikimine yol açmış ve bu birikimler, ulu önderin onuncu yıl nutkunda vasiyet ettiği Af'larla ancak izale edilebilmiştır. İnsanı doğadaki öbür yaratıklardan farklı ve ayncalıklı kılan tek olgu, "insanın kendini yoketmeyecek kadar akıllı olmasıdır" der doğabilimciler. Ancak şiddet, Ekonomik ve psikolojik baskı insandaki duygu ve mantık dengesini bozduğundan bu kuram günümüzde oldukça sık. yine insanın kendisi tarafından çığnenmekte ve bu durum özellikle, sürekli değişkenlik gösteren, istikrarsız ve yeteneksiz beyinlerce yönetilen toplumlarda daha bir belirgin kendini göstermektedir. Atatürk ileri bir görüşle ve bu nedenlerle on yılda bir, bir Genel Af'ın gereğine değinmiş ve bu yontemi kendinden sonra gelenlere bir çözüm olarak önermiş, daha doğrusu vasiyet etmiştîr. Konuya sadece duygusal yönden yaklaşmak ve bu günlerde bir Af'ın gereğine yalnızca "vicdani" açıdan bakmak yerine, sosyoekonomik hatta sosyo politik bir yaklaşımla eğilmek sanırız çok, hem de pek çok yararlı olacaktır....! H. BOLU SULH HUKUK MAHKEMESİ HAKİMLİĞİNDEN Esas No: 1982/6341983/515 Karar Davacı (Çizildi) Şevket Baydar, lsmail Baydar, Osman Baydar, Recep Baydar vekilleri Av. Avni Kızılaslan tarafından davalılar Ahmet Beğ Osman Beg. Naime İnan, Mehmet Beğ, Mustafa Beğ. SafiyeÇelik aleyhine mahkememizde açılmış bulunan taksim ve izaleyişuyu davasının yapılan açık duıusması sonunda verilen 7.9.1983 lârih ve 1982/ 634 esas 1983/515 karar sayılı ilam ile gayrimenkullerin satışına karar verilmiş olup mahkememizin kararı davalılardan Osman Beğ adreste tanınmadığından tebligâtın iade edildiğı ve 7201 sayılı tebligaı kanunu hükümleri gereğince adı geçen davalı Osman Beğ'e karann ilânen tebliğine ilân tarihinden itibaren 8 gun sonra muhatap Osman Beğin tebliğ edilmiş sayılmasına ilânen tebliğ olunur. 17. 10. 0983 Basın: 26586 ANKARAYENİMAHALLE 2. İCRA MEMURLUĞUNDAN MENKUL MAL SATIŞ İLANI DOSYA NO: 1983/1670T. 1.000.000 TL. muhammen bedelli bir adet 06/UE/08I plâkalı 1971 model 17 M yeşil renkte Ford marka dört kapılı hususi vasıtanın birinci arttırması 4/11/1983 günü saat: 10.00'da Istanbul yolu Mahmut Macit benzin istasyonu yamndaki Ankara T1R parkında yapılacak ve o günü kıymetinin ^o75'ine istekli bulunmadığı takdirde 5/11/1983 günü aynı yer ve saatte 2. arttırma yapılarak en çok fîyaı verene satılacağı Belediye tellaliye ve damga resminin alıcıya ait olduğu ilan olunur. 18.10.1983. Basın: 26564 İLÂN BAKIRKÖY 2'NCİ SULH HUKUK HAKİMLİĞİNDEN Dosya No: 1983/667 Davacı Muaz/ez Erdeğirmenci %ekili taralından da\alı Fatma Erdeğirmenci aleyhine ikame olunan vasi layini davası sebebiyle: Mahkememizden sadır alan 7.10.1983 :arih \e 1983 667 sayıİı karar ile İslanbulEminonü, Alemdar mahallesi, Emin Sinan SokağıNuruosmaniye Camii Şerif hane: 17. cilt: 110 ve sayfa: 100'de nufusakayıllı bulunan Ahmet Behçet kızı Muazzez'den olma 28.8.1964 D.lu Fatma Erdeğirmenci'ye aynı verde nufusa kayıtlı \e Merler Sitesi İnan Apt. B/24 Dairesi: 5 de mukim annesi Muazzez Erdeğirmenci vasi tayin edilmiş olmakla i>bu vasi kararına iıirazı olanların kanuni müddeli içinde ilirazlartnı yapmaları lebliğ yerine kiiın olmak üzere ilân olunur. Basın: 11608 JAPON f€TKRI£RI mobilya ve dekoratif eşya tasanmüretımiç diızcnlcme • N isı/âV" "Çağdas Aydınlatmada IŞIL ÖZGENTÜRK HANÇER (Öyküler) 2. baskısı yeni çıktı YAZKO YAYINLARI DUYURU HAVA KUVVETLERİ KOMUTANLIĞI ADINA ASKFRİ ÖĞRENCİ OLARAK OKUTULMAK ÜZERE ÖĞRENCİ ALINACAKTIR 1 ANKARA ve İSTANBUL'da bulunan üniversitelerin çeşitli fakültelerinden aşağıda belirtilen branşlarda öğrenim yapan öğrenciler arasından mülâkat ile askcri öğrenci alınacaktır. a) Elektronik Mühendisliği, b) Bilgisayar Mühendisliği, c) Ingilizce Öğretmenliği, d) Konservatuvar Bando Bölümü. 2 ALINAÇAK ÖĞRENCİLERDE ARANACAK KOŞULLAR: a) Erkek ve Türk vatandaşı olmak, b) Öğretimine devam edeceği fakülte ve yüksek okula giriş kaydını yaptırmış olmak, c) Fakülte veya yüksek okullann ara sımflannda bulunanlardan istekli olanların önceki sınıf ve sömestrelerde verilmesi gerekli sertifika sınavlannı veya diğer sınavları başarmış ve sene kaybelmemiş olmak, d) Fakülteye giriş tarihinden itibaren halen bulunduğu sınıfa kadar geçen süredeki öğrenim durumunu açık olarak gösteren Dekanlıkça onaylanmış öğrenim durum belgesini göstermek, e) Ne şekilde olursa olsun, askerlik görevini yapmamış olmak veya yoklama kaçağı, bakaya gibi nedenlerle askerlikle ılişiği bulunmamak. f) Öğrenimini ve giriş kaydını ANKARA veya İSTANBUL'da bulunan iiniversitrferin gündüz öğreıimi uygulayan fakülte veya bölumünde yapmak, g) Yaptınlacak güvenlik soruşturmasından olumlu sonuç almak, h) T.S.K. Sağlık Yeteneği Yönetmeliğinde belirtilen sağlık şartlarını taşımak, ı) Sınıflara göre en çok aşağıda gösterilen yaslarda bulunmak. Hazırlık Smıfı Olan Fak. İçin Azami Yaş Hazırlık Sımfı Olmayan Fak. İçin Azami Yaş Hazırlık sınıfından olanlar 20 Birinci sınıfta olanlar 20 Birinci sınıfta olanlar 21 İkinci sınıfla olanlar 21 İkinci smıfta olanlar Üçüncü sınıfta olanlar 22 22 Dordüncü sınıfta olanlar Üçüncü smıfta olanlar 24 23 Dordüncü sınıfta olanlar 24 i) Diğer giriş koşulları ile istenecek belgelere ilişkin ayrıntılı bilgi ANKARA (Cebecı) ve İSTANBUL (Sarayburnuj'da bulunan Fakülte ve Yüksek Okullar Askeri Öğrenci Komutanlıklarından temin edilebilir. 3 BAŞVURU ŞEKLİ: Başvurular en geç 30 KASIM 1983 tarihine kadar aşağıda belirtilen komutanlıklara dilekçe ile yapılacaktır. a) ANKARA Fakülte ve Yüksek Okullar Askeri Öğrenci Komutanlığı CebeciANKARA. b) İSTANBUL Fakülte ve Yüksek Okuliar Askeri Öğrenci Komutanlığı SarayburnuİSTANBUL, c) Doldurulamayan kontenjanlar için başvurular sürekli olup; adaylar, her ayın 20'sinden sonraki bir tarihte mülâkata alınacaktır. Basın: 26352 KONGRE SEÇİM SONUÇ İLÂM Tekgıdaİş Sendikası Marmara ve Trakya Bölge Şubesine bağlı, 9 No'Iu şubesinin, 16.10.1983 tarihinde yapmış olduğu Olağan Genel Kurul Toplantısında 2821sayılıyasanın 14'ncü maddesine göre aşağıda isimleri yazılı olanlar, şube zorunlu organlarına seçilmiş olup, aynı kanunun 9'ncu maddesinin 4'ncü fıkrasına göre üyelerimize duyurulmak üzere ilân olunur. TEKGIDAİŞ SENDİKASI MARMARA. ve TRAKYA BÖLGE ŞUBE YÖNETİM KURULU YÖNETİM KURULU ASİL ÜYELERİ BAŞKAN: Yalçın YEŞİLYURT SEKRETER: Hayrettin NAMA M. SEKRETER: Durami VURAL ÜYE: Önder DEMİRKAYA " : Olcay ULUDAĞ DENETLEME KURULU ASİL ÜYELERİ Raci HASCAN Fahrettin DURSUN Servet POLİSTEN DİSİPLİN KURULU ASİL ÜYELERİ Aziz ERDOĞAN Bayram LİMAN Şaban ŞENTÜRK Basın: 11644 YÖNETİM KURULU YEDEK ÜYELERİ İlhami DEMİREL Turan YÖRÜK A. Rıza KOTAN Cemal ENGİN Mustafa İNAN DENETLEME KURULU YEDEK ÜYELERİ Ahmet BÜYÜKŞAHİN Katibi GÖKSEL M. Aydın ÇANKIRI DİSİPLİN KURULU YEDEK ÜYELERİ Veli MERT Nezihe Gündoğdu Bahattin ACAR DUYURU GELİBOLU SULH HUKUK HAKİMLİĞt SATIŞ MEMURLUĞUNDAN Dosya No: 1983/19 Hissedarlar arasında kabıli taksim olrnadığından, Gelibolu Sulh Hukum Hakimliği'nden verilen 6.4.1983 gün ve 1982/102 Esas 1983/162 Karar sayılı kesinleşen ılamla satılmasına karar verilen, Gelibolu Camiikebir Mahallesi, Gölcük Caddesi üzerinde kain olup, tapusunda; pafta 19, ada 143 ve parsel 17'de 678/720 hisscsi Adil oğlu Süleyman Gökalp ve 42/720 hissesi de Fevzi oğlu Mustafa adına kayıtlı bulunan 361.30 M* miktarındaki bahçeli kârgir ev nıtelığındeki taşınmazın, Gelibolu Belediye Başkanlığı'ndan alınan ve dosya içindeki 5.7.1982 gün ve 242 sayılı yazıda, meskün saha içinde olup, ifrazı mümkün bulunmadığı, hapishane caddesindeki yola on meıre cepheli olması nedeniyle çift daireli üç kat inşaata müsaade edilen yerlerden bulunduğu bildirilmişlir. Işbu satışı yapılacak gayrimenkulün 42/720 hissesine sahip bulunan Fevzi oğlu Mustafa'nın tüm aramalara rağmen tesbit edilemeyen adresi nedeniyle kendisine ilânen tebligat yapılmasına ve taşınmazın bilirkişi tarafından takdir edilen 1.354.55& üzerinden Gelibolu mahkeme kaleminde 17.11.1983 Perşembe günü saat 10.00'dan 10.30'a kadar birinci arttırmasının yapılacağı bu arttırmada takdir edilen kıymetin ^>75'ine kadar talip bulunmadığı veya haiz talip çıkmadığı takdirde ikinci arttırmasının 28.11.1983 Pazartesi günü aynı yer ve saatlerde yapılacağının, bugün tasınmaz en çok arttırana ihale edileceklir. İşbu ilânen tebligâtın hissedarlardan Fevzi oğlu Mustafa'ya tebligat yerine kaim olmak üzere ilnen lebliğ olunur. 17.101983 Basın: 11602
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle