Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumfurrryet 2 OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 18 EYLÜL 1982 «vm Devlet Başkam 25 tenmraz 1982 tarthli Erdek konuşmasmda «kişi hak Te özgürlükleri vardır ama o kişiler bu ha> ve özgurlükteri devlete devretmişlerdir» diyor (Cumhnriyet 26 temmuz 19821 Sayın Aldıkaçta da Anayasa tASİağmı kamuoyuna sunarken yapmış olduğu basm toplantısında, bir gazetecinin sorusunu ya zutlarken «tophnnlann sosyolojü koşullanoı hesaba katarak yasa ve anayasalann oluşturulduğu» doğrultusundaki düşüncesini belirtti. Saym Evren'in demeci hukuk felsefesinin, sayın Aldıkaçtı'nınM hukuk sosyoloiisinin, yBsalaştınna hareketlerindeki önemini vurgulamaktadır. Yasalar yapılırken felsefi ve sosyolojik etmenler (faktör) göz ardı edfliıse, o yasalar toplumsal dirençle karşılaşırlar ve kısa süre içinde yok otap giderler. Çağdaş değer yargılarmı deyimle meyen toplumun gelmis olduğa kultur ve sosyal ortamı hiçe sayan yasalaştmna hareketleri. tarihsel süreç içinde «olumsuz, geriye yönelik» çabalar olarak nitelendirilirler. Yasalaşbrma işlemi yapılırken yönetmelik, tüzuk, yasa, anayasa diye hiyerarşik bir kurallar Cnormlar) piramidi otnşturulmaktadır. Alt düzeydeki kuraL etken lik ve meşruluğunu bir üst düzeydeki norradan almaktadır. Yani tuzük ve yönet melik yasaya, yasa da anayasaya uygun olmakta; meşruluk ve etkenliklerini örgen sel ve yapısal olarak bir üst düzeydeki nonndan almaktadırlar. S Anayasa, Hukıık Felsefesi ve Sosyolojisi ATATÜRK, İNSANIN BİR DEĞER OLDUĞUNUN, HAK VE ÖZGUKLÜKLERİNDEN YOKSUN BffiAKELAMAYACAĞININ YÜK SEK BİLİNCINDEYDİ. Doç, Dr. M. Niyazi ÖKTEM İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi fiTc esaslanm bnlmaya çahşmaktayız. Hukuk «salt gücün vansunası olamaz diyor ve örneğin belli bir sınıfm gucüne dayalı felsefeteri reddediyoruz. «Doğal hukuk okulu» denilen ve hukuk felsefesinde İlk Çağlardaa günümüze kadar etkisini surduren okul başka bir ta melden yol alıyor. Doğal hukukçulara gore. Irjyrrifi doguştan vazgeçilmez. devredilmaz, ^ffVnrnıim^j! hak ve özgürlükleri var dır. Ancak bu özgürlükleri kayıtsız koşulsaz knüaoırsa kargaşa doğar ve toptmnlar yok olur. Bu nedenie bireyler hak ve özgürlüklerini varsayımsal (farazi) bir sözleşmeyle kendi kurdukları «Devlet»e devredarler. Devlet hak ve özgürlükleri düzen ler, sisteme koyar. Burada düşumîrler bir yol ayınmına girmişlerdir. T. Hobbes ve onun içinden gidanler özgürlükîeri devlete kayıtsız koşulsuz devrederler, çünkü devlet «doğal yaşama durumu» denilen anarşik ortamdan insanlan kurtannıştır. Aşun ozgürlükler tekrar «doğal yaşama durumu» na dönüş demektir ki bu dönemde «insan, insanm kurdur homo homini lupus.» Hob bes «doğal hak v« özgurluklerden» yol aîma sına karşın hokuksal pozitivizme yanaşarak devlet gücumm 6uursızlığını savunmu$tur. Varsayımsal «toplum sözleşmesintn» flçtitnai mukavele) liberal kanadını oloşturan Lock ve Rousseau devredilen haklan özgürlükçu esaslara bağlarlar. Bu kanada gore doğal hak ve ozgürlükler devre redilir, ama bunlar «medeni hak ve 6zgürlükler» biçiminde tekrar bireylere, topluma Ude edilir. Bazı haklar rardu ki Devlet bunlara dokunamaz. Örneğin «mülkiyet» va «düşünce özgüıiüğü» devletin ntüdahale edemeyecegi iki temel alandır. Eko nomik liberalizm ve duşünsel lîberalizm bu anlayışm ürünleridir. Bizdeki anlayış ve efilim anlaşılan sadeca birincisi doğrul tusunda. Demek ki «doğal hukukta» temel kural «doguştan kazanılan hak ve özgurluklerdir.» Batı liberal sistemlerinm anayasalan doğal hukukçu ilkelere dayanmaktadır. Doğal hukukun eksikliği «grundnorm» un sosyolojik yonünu gormemesinden veya gormek iatamen»esiaden kaynaklanmaktadır. Nitekün lfi. yüzyılın ve 20. yüzyüın baslanndaki yasalaçtırma baraketlermda «sosyal ve ekonomik haklara» pek rastlan mamaktadır. Doğal hukukun ba olumlu kamdı, daha sonra toplumsal realiteyi gereğince göz lemlp.miş, hak ve özgürlükleri «medeni hak lar» olarak iade eden devlet anlayışından da ileri giderek, yeni hak ve ozgürlükler yaratıp toplnma devretmiştir. Bu devlet «koruyucu, sosyal devlettir.» Güçsüzü, çalışanı korumakta, insan onur ve yuceligine yarasır bir düzeni öngormektedir. Bu, kiöelerm tepkflerinl engelleme yönünden de atılan önleyict oltnnlu bir adımdır. Baş ka bir aniatımla, hak talep edıhneden verıunesi, toplumsal düzenin korunması bakımından en akılcı yöntemi oluşturur. Böy lece 20. yuzyıl «Batı. liberal anayasalanna» grev hakkı, toplu sozleşme, ücreUi izin vs. £ibi sosyal ve ekanomik haklar girmiş, dü zenin devamhlıgı ancak böyle korunabilmiştir. Klasik dofoştan gelen hak ve özgurluklerle, sosyal ve ekonomik haklann özüne doktmmamakla ancak toplttmlarda duyarlı denge ve duzen sağlanabüir. Biz ne yapıyoruz? Temel kurah nasıl saptayacagız? Liberal Batı dunyasının düşünce, yapı ve değerlerine baglı tek doğulu ulkeyiz. O halde onların benimsedigi esaslan biz de b9nimseyec«ğiz. Atatürk btmu geıçekleştirmek için îlk önemli adımı atmıştı. Te mel kurah ıki bilim dalı belirlemektedir: Feîsefe ve sosyoloji. Grundnorm'un felsefi yonunu belirlerken tutumumuz doğal hukukçu, sosyal sözleşmeci, adaletçi, özgürlukçü, klasik ve sosyal haldan benimsemıs bir çızgiden gaçecektir. Mustafa KemaL 1920'lerda durumu gözlemlemisti Mustafa Kemal'in dünya göruşü dogal hukukçuhıga bir hayli yakındı. O, insanm bir değer oldugunun hak ve özgürluklerinden yoksun bırakılamayacağının yüksek bilincindeydl Söylevlerinde RousBeau'dan, Montesquieu'den örnekler vermekteydi; Batfnın doğal hukukçu yasalannı ülkemize aktarmıştı. 2üumamnda sosyal devlet anlayışı Batı'da yeni gundemdeydi. Kuşkusuz toplumsal realite içinde bir gün ona da sua gelecekti. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk' ten sonra 1961'de «sosyal devlet» gerçekleş tirikU. Grundnorm'un sosyal yântmü degerlen dirirken de AtaturkTe karçılaşmaktayız. Hulcuku belîrîeyen sosyal realite olumlu ve olumsuz olmak Ozere iM kimlikle karşunıza çıkar. Toplumun eğitilmemiş katmanları tutucu, çağdışı, teokratik değer yargılanna sanlmışür. Toplum budur diye. olumsuz sosyal olguya dayalı yasalaştır ma yapılamaz. Gazi M. Kemal Atatürk olumsuz etmene bakarak yasalaştırma hareketine girseydi, biz hâlâ Ortaçağ kalıntısı feodal bir düzen içinde yaşardık. Oysa Atatürk sosyal yapının olumlu görünümü nü benimsedi. Çağdaş değerleri yansıtan, Batılı düşünceyi savunan katmanlarm doğ rultusunda yasalaştırma hareketlerino girişti ve devrimlerini gerçekleştirdi. Sosyolojik etmen, hocam Sayın Prof. Aldıkaçtı'nın dediği gibi hukukun yaratılmasmda önemli bir ögedir. Evet... biz tam anlamıyla Batılı değiliz, Rönesans aşamasından geçmemişiz, göçebelikten yeni kurtulmaktayız. Kuşkusuz yasalar yapılırken bunlar gözönünde bulundurulacak. Ancak amacımız Baö toplumu olduğunu göre, on lann benimsedigi temel ilkelerden geriye gidiş saglıkh ve tutarlı olamaz. Sosyal yapıyı, ona egemen olan değer yargılannın ve çağdaş değerlerin analizini sosyologlar ve filozolfar yapar. Elde edini len sonuçlar yasa koyucu için veriler haline dönüstürülür. Objektiviteye ve bilime kapalı yasa ve anayasalar «hukuksal pozitivizmi» dile getirmektedir ki bu da key fîlik içinde, »ben yaptım oldu» tarzmda bir anlayıstır. Bu tutum bilim dışı kimliğiyîe çağdışılığa kapı açarak totaliter ve otoriter devlet felsefesinin benimsenmemesi demektir. Yapılır, olur, belki belli bir süre de gider; ama sonra, ilerleyen uygarlık ve kültür içinde acı bir anı olarak kahr. Bugünkü Türk Devletindeki yöneticilerin bilime olan inanç ve saygılan açıktır. Atatürkten sonra bilim adamlanna hiç bir dönemde bu denli önem verilmemiştir. Ancak yalnız «teknik bilimle» anayasa yapılmamah «devlet felsefesi». «hukuk felsef esl», «hukuk sosyolojisi» alanından gelen verilere de önem verilmelidir. Poliüka özgürlük ve otoritenin duyarlı bir denge içinde ele ahnmasıyla olumlu sonuçlara ulaşu*. Bunun sağlanması da hukuk felsefesi ve sosyolojisiyle olanaklıdır. Çünkü özgürlük temelde felsefi bir kavram, otoriteyse sosyolojik bir olgudur. Kanımızca özgürlük insanm özüdür. özgür olmayan insan özünü yitirir ki, bütün kişiliğinin. onurunun .yüceliğinin elinden almması demektir. Ülkemizde nüfusun bir kesimini et kileyen kargaşa ve terör yüzünden. geride ki çoğunluğu, kişiliğini oluşturan «özgürluk özü»nden yoksun bırakmak. suçsuza ceza vermekten başka bir şey değildir. Ba^ tı toplumları bugünkü düzeylerine özgürlüklerin özüne dokunmadan geldiler. Onlar da da 19. yuzyılda ve 20. yüzyılın başlarında kargaşa ve teror vardı, bazı ulkelerde hâlâ da var, ama özgürluklerden vaz geçme, özüne dokunma, sınırlama gibi eği limler o toplumlarda etkisiz kalmaktadır. Devletimiz güçlüdür, özgürlüklerin özüne dokunmadan, onlan kısıtlamadan da hukuk duzenini korur. Cember? Bir raslantıyla 15 eylül çarşamba gecesl Izmir'de Atina tclevizyonunu izledim. 15 Eylül adında bir Ermenı teror orgutünün varlığını gazeteler yaznuşiardı. 9 eylülde Mustafa Kemal Paşa'mn askeri İzmir'i kurtarmışlardı. Eylül Ugınç bir ay, 15 eylül ilginç bir gündü. Atlna televlzyonunu lzlemek için Yunanca (ya da Rumca) bilmeye gerek de yoktu. Ustalıklı bir montajla yetkin bir program üretılmişti. Fotoğraflar, haritalar, belgesel fılmler. yaşlı kadınlardan tanıklar birbiri ardına ekrana yansıyorlardı. «öldürulmüş insanlardan oluşan yığınlar, kaçmak kurtulmak için kayıklara saldıran kalabalıklar, yanan kentler, palabıyıklı Türklerin pençesine düşmüs zavalhlar» ve Anadolu'ya monte edilmiş Ermenlstan haritalanyla becerili bir propaganda yaymını seyrettto. Atina şunu söylemek istiyordu: Barbar Türkler bir yandan «Ermennerî Ste yandan Rnmları yok ederek Anadolu'ya el koymnslardır.» Yenl bir yaklasım türü değildir bu... Biz mazlum halkların tarihinde 3"üncü Dunya'nın yolunu açan İlk ulusal bağımsızlık savaşmdan söz açmaya yanaşmazsak. onlar Anadolu'daki kaniı çatışmaları Batı'ya «soykırım» olarak sunacaklardır. Ancak olaylann üstünden yanm yüz yılı aşkm zaman gecmesine karşm tozlu dosvalan açıp yenlden önümüze sürmelerlnin bu kc başka nedenl de var. Ya Anayasalar, mesraluk ve efkenliklerini nereden ahnaktadırlar? İlk kurucu iktidar hangi ükelere, hangi temel kurala göre «anayasa» yapar? İlkesiz felsefesiz anayasalar keyfi olurlar, çünkü rasyonel değildirler. tlke ve esaslar «ratio»nun ürunü otanadıgı takdırde keyfihği deyimler. Sözünu ettiğimiz hukuksal piramkün bolucusu H. Kelsen'e göre «kurucu iktidarian «temel kural grundnorm» denilen bir varsaytm, bir ilke smırlamaktadır. Nedfir «temel kural». ne olabilir? Buıttya kadar bir anlamda hukuk teknolojisinin kcrnu alanı 5çindeydik. Grundnormla birlikte hukuk felsefesi ve hukuk sosyolofisi gundeme gelraektedir. Hukuk felsefesinrn önemH okuUarmâan «hukuksal pozitivizme» gore «temel kural» yasa koyncusunun salt iradesinden bttfjlca bir sey olamaz. Kuşkusuz bu iradeyi betirteven belH bir dünya göruşü, belli bir feteefe vanhr. Bu temel norm kayıtsız kofolsoz kabol edilirse. kitleter pek âlâ baskıya dayalı. keyfî bir otoritenin, «gücün» boynnduruğu altma girebilirler. Ortaya ko nulan felsefi görüş hakikati belirlemekte micHr? İnsansal değerlere uygun mudur? Adil midir? Tüm bunlar tartışılınası gereken kooulardır, çünku bilim ve hakSkat otoritenin buyruğu değüdır. Otoriter ve to tabtar siyasal sistemler açık veya örtülü olarak hukuksal pozitivizmden yanadır. temel kural uzerinde tartışmaya olanak vermezler. Oysa biz temel kural taerinde tartışmalar yapmakta. sosyolojik ve filozo Ünlü îtalyBn gazeted Orlana Fallaci «Beyrut kasabı» diye anılan tsTaıl Savunma Bakanı Ariel Çaron İle bir konuşma yaptı. Bu konuşmanın Türkiye'yi ilgilendıren bölümü çarpıcıdır. Fallaci, General Şaron'a soruyor: « Diyorsunuz ki "Çıkarlarımız Ortadoğu'nun Arap ülkelerl, Akdeniz ve Kızıldeniz'le sınırlı değildir. 80'li yıllarda guvenlik nedenleriyle, bu çıkarlar Türklye, tran, Pakistan gibi ülkelere, Körîez, Afrika, özellikle Kuzey Afrika ve Orta Afrika"ya yayümak duromundadır". Bu düşünceler dehşet verlyor. (...) Afrika'da. Türkîye'de. tran'da, Pakistan'da, Körfez'de sizi tehdit eden kim? FKÖ'nün Beyrut'tan atılması da, daha başka bir planın, Napolyonvari bir planın bir parçası olmann?» «Ariel Sharon Cevabım hayırdır. Sanki stratejik çıkarlarımız olan toprakları işgal etmek istiyormosnz gibi konuşuyorsunuz. Stratejik çıkarlarımız için Türkiye'yi >utmak istediçimizi iddia ederek bizi suçlayan Türkler gibi konuşuyorsunuz. Bu başka bir sorundur. Bir soruyla durumu anlamanızı saglamaya çalışacagun. Sovyetler'in Körfez kıyılanna geldiğini, petrol kuyulannı denetledlklerini düşünün, bu bizim stratejik durumunıuzu etkilemez mi? Türkiye'nin Sovyetler'ce denetlenen bir ttlke haline geldiğini düşünün, bu bizi tehdit etmez mi?» OKTAY AKBAL Kac Para Eder?,, Gosgoca makînalar... Tâgmur başladı mı merak iderdim. Şimdi Süperlit var. « a Para Edlp Etmoaek' başlıkh yanm üaerh» a» yzn AJBZ Nesm'cien, d^iıa sonra da Saym **'»lııım Seyda'dan aldiğım mektuptan bufftt*rmrtayaymteımştinj. Koou iie iigili oiaıak okuriarâan da bir çok IIM»«»JH» geldl. Okurlann bu bolürnu, böyiesina kiçisel tartışmalann gereksizliğiııden söz ederKen, bir bölümtı de yazm alanında gızli kalnu; yonlerin aytiınlıga ^nreıiimasını yararlı buldukl&rmı belirttüer. Soa günlerde Aziz Nesin, bu sütunda yayınlanraası dılegiyle yeni bir mefctup göndercll. "Kaç Para Eder' başiıtu bu yazıyı, hiç bir yorum yapmadan, yazın tarihimua geoataileoek bir belgs olarsk okurLanma srnıuyorum. Tarbşma kooomsam bu son yaayia artak sona erecegı umudnyiaL,. «SevgiU Akbal, Tnrklye'Bİa tmmcm A n U sonmlan • «satkea, bn nlı^ınİMtfı bntİTmh •iBrm kbai yatcıcılanıı yapfafchn Uzun fa»rn«anaiarnnt7i Urler. Haklıdırlar. Bana da bu t&rUfam aevUnais tUijm. Ne rapayım ki. biitıin yaşanumt!» Uçttb kaUm tatttşn u t m ben vkannMdığma gibi, ba Mebme. Seyda'am 21 ve 23 cüaleri aeaiı çıkan oOn Pâra Edip zorundayun. İU aedrnla tam ^ecflrtirdinı. unce, aema dıs geâdrm, «oora da ısimrvAn döameııl bekledixn. Ikiacisi, «azuna Seyda'daa taafkalan da »ÇIHIBI. getirirlene, nrruna bizAem yanıt vermek Istedim. Seyda'nın yazısına, önemli bulmadığun yerlerine detuuneyerek, elden gr.Miğinee kısa yantt vemıeye palısacağun. 1 Seyda beni «Her bakundan satışı olan bir yazar» dlye «JteJ^erek «Ve bir kitab» satışı onun gcnunde o kitabın başansuuo, deSsrinin oa ^r^ııır BçüsOâün <Bye yazıyvt, Seyda dofru söylemiyor. Hiçbir zaman böyle dijhiçbir yerde böyle bir sfa söylemedln ve Birftüt&bnıçsk nMlılııngT da, tek başma o kftabın değerini göstennez. Benim de az satışb kitaplanın vardır. Ben, bir kttabm çefc s«vtılflftiBBm Wr y r a ut&tsi fitçita otdBğmo eöyleoMtn^ken, Seyda ve ona benzer kimi yazs&rlann, benin Wvle Mr ^•çmeede oldağmre naııınalaı ırrni bir peüwlo|ik nedeni yok madurî Yobs» ba kltatn çok satılan Mr razara dnynlan trir gizll duyga n o ? Ba banada, Seyd* 1 çarpöarak tam terstne çevtrdiği düşuuoetu çudvn Tazuı yaprtUrmdan Idmüerizaa vsymlaodıkİMi tarilrte değerleri anlaşiiınayıp gelecekte deterterinin aniaşılsmsı olasıdır. Aneak çocuk yazı> amda böyle Mr değerieDdirme olamaz. BngÜBÜn çocuklarung sevmediti, BBİsmatb|ı bir çocuk kitabmiD gelecekse eeeok klUt» etarak değuluuBMl otomfcarahr. 2 Seyda, yanfmada birineffik karansn «Bir Gün, BUvüyeceksinu adlı ronanauu, beuim «Şimdifci Çocuklar TTarifcfl.» « İa romanıradan daha güni ohhığma ft Mt le iapata çabşıyor. «t « rltmsm, fiç bnrfflc yaymevlım d5rt kez nus. b Romanından bir bölum «GfizeJ TBrkçe 4» adb oknl fcitabına alınmış. c Şu günlerde Hürriyet GavtetfMa Ateaav» İMsanında tefrika edilmekteymiş. ç Romanuı benimkinden guzel ve birinciuğe lfiyık olduptınu kanıtUmak için bu karutlarla da yeitnnteyip, benim romarumın neden kazanamadığuu merak edip sordflğunds AianfiTi"tüm aldıği şu yanıb da açıklh yor: cKasstnamazdı. Romanı, amacında «e sonucunaa gözönünde tutulması gereken eğitsel deSerlere ters 3üşüyor. tki çocuk almışlar ellerine kalend, Azîz Nesin zekâsı ve heccavlığıyla, analan, bsbalan, MryüMert, Gferetmenieri de içinde olmak üzere, ortalıkta eleştirmediklari kimse buakmıyoriar ( ) •Çocuklab dâoyaginda böyle şey olama*' demekten kenrtıni alaımyorsun» Hiçbir zaraan, benim romannn Seyda'nıakindeo daha tylıHT demedrm fel, Seyda rotnanmın flle de MrinclUie fayA oMağmn] fspst» çahçryrrr. Bir zamantar tn(Afc 9. ?evremizde neler konuşuluyor? Yunanlstan Anadolu'ya yönelik tutumuyla parantezin solunu, îsrail sağını kapatıyor. Ermeni terbrcülerl ve Kürt aynlıkçılan da bu parantezde yerlerlnl atoaya çalışıyorlar. Îsrail, Basra körfezinl ve Türkiye'yl kendi «guvenlik sınırlan» içinde sasayor. ülkemizl «koruma» görevinl üstlenlyor. Akıl aünaz bir küstahlı*a yönellyor. Ya bizler ne yapıp ne konuşuyoruz? Filanca kltapta suç var mı? Falanca profesör sakıncalı mı? Anayasa'dan «çağdaş» sözcüğünü çıkarıp «serseri> sözcüğünü sokalım mı? Aymazlık değil ml bu? 8 eylül 1982"de bu köşede çıkan yazımda demlşlm kl: «tsrail'den Türkiye'ye yönelik bakışlann altında nelerin yattığrı yavaş yavaş ortaya çıkryor. (...) Eğer Amerikan yönetitni İsrail'in saldırgan stratejlsinden kopamazsa Amerikanosiyonist politika böİTemizde ağır basacaktır. Türkiye ba ağırlıgı Uşıjamazj» UPERLIT <^> çağdaş çatı malzemesi T.C. Dz. K. K. TAŞK1ZAK TERSANESİ DÖNER SERMAYE GENEL MÜDÜRLÜĞÜ HASKÖY İSTANBUL ONAY NO 078 Genel Müdürlüğümüzce «iy£"*fl belirtilen malzeme iigili tdari ve Teknik Şartnamestoe göre TEKLIF İSTEME USULÜ ile satın «ı / t / KENT OYÜNÇULARI aııkara sanat tbatrosu Sah^Çarş PerşCuma: 2129 Cumartesı Pazar lü oo^ıgoo Cumhuriyet Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü Müessese Müdürü Yazı işleri Müdürü HASANCEMAL EMİNE UŞAKLIGİL „. OKAYGÖNENSİN AHMET KORULSAN YALÇIN BAYER ALİ ACAR yalnız 3 hafta Edmond Rostand MALZEMEMN CtNSt .• UtKTARL KOLÇE KALAY 180 KG. 1. Malzemenin maktu geçici If »ı|*ı'<ı SOÜOOOL TL.*stdır. Z. Tekliflar Idari Şartnamede belirtfldiü gfU varll»cekür. & Satın ahnacak (1) kalem mateemere att îdari va Teknik Şartnameter Satınalma Komisyonu Baakanlıfı Ofisi'nden 500. TU (Beşyuz) lira Dz. Kuvvetlerînl Güçlendirme Vakfı'na vardun makbuzu karşüığmda temin edilir. i. Posta ile sartname gönderilmaz, ba taosaBbüri aıüracaallar cevaplaodınlmaz. 5. Genel Müâuriügâmnz 2480 «ayıh kamma tahl değfldir. & Genel Mudürlügümuzce herhangi bir tekSfin seçUmesi ve uzerinde muameJeye geçilmesi Genel MüdârJuk üe saöcı arasında hngurrtf gar»mt>gj yüklemez. 7. Geçka Uanimt olarak: Tedavükte oJan Törk p»raaı Türkiye'de faaliyette bulunan bankalarm vereceklen vadesiz teminat tnektuolan. borsada kayıtli esham ve tahvilattan Maliye Bakanlığı'nca tayin edilecek olanlar veya Devlet İç İstikraz TahviUerî Döner Sennaye Muhasebe Müdürlüğu veznesme makbnz karşılığı vBrileosk ve makbuz teklıf tarhıan içine konulacaktn*. 8. Teklifler en geç 5 ekim 1982 salı günü saat 10 O f Ca kadar Döner Sermaye Satınalma KomiByonu OQsine kayıt ettirilerek verilecek ve aynı saatta SaKomisyonu Başkanlığı'nca açüacakür. \ CYRANO de BERGERAC v • Yazı İşleri Müdür Yardımcısı HaberMerkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni (oyun 2 bölüm) 3İLETLER TİVATRO GIŞELERINDt ^S.GSETEU 2 5 0 2 5 6 ^ ^ • ANKARA : • İZMİR : • ADANA : YALÇIN DOGAIM HİKMET ÇETİNKAYA MEHMETMERCAN İSTANBUL 12 ASÜYE HUKUK HAKİMltCtNDEN 1980/739 Davacı Gümrük ve Tekel Bakanlığı adına tstan bul Muhakemat Müdurlügü tarafından davah Ünal Yaltank aleyhine acüan alacak davasmın yapüan dnrnşmasında: Hakimliğimizin 1980/736 Esas 1981/802 Karar sayılı ilamı ile 18.12.1981 tarihinde alacak bedeli 5J40 liranın 13 7.1973 tarihinden itibaren besaplanacak % 5 faizi üe birUkte davahdan tahsili İle dava cıya verilmesine karar verilmiş olup yapılan tüm ar&ştırmalara rağmen adresi tesbit edilemeyen davalı Onal Yaltınk'a karann Oanen tebüğine karar varildiginden işbu ilanm yayın tarihinden itibaren bir ay içinde tstanbul 12. Asliye Hukuk Mahkemesine müracaatla temyiz etmesi. etmediği takdirde kara nn kesinleşeceği davetiye yerine geçerli olmak üze re ilaoen tebliğ olunur. 1LAN Istanbul Haberleri: Sebhattin CÜtER Dış Haberfer : Ergun BALCI Ekonomı: Osman ULAGAYYurt Haberleri: Barbaros CENÇAK Kültür: Aydın EMEÇ Magazin: Yalçin PEKSEN Spor :Mehmet TEZKAN Araştırma: ŞahinALPAY Düzeltme: KonurERTOP BÜROLAR • KonurSokak No. 24/4 Yenisehir ANKARA Tel: 17 58 2517 58 66 idare: 18 33 35 Halit Zrya Bulvan No: 65/3 İZMİR Tel: 254709131230 AtatOrk CtKJdesi, T.HK Tel: 1455019 731 IşhanıKal2/13ADANA B»«nveYayan: CUMHURİYET Matbaacılık ve CazetecilikT.A.Ş. Tflrkocağ^ Cad No: 33 11 Cağaloğlo . tSTANBUL PJİ 246 tstaobul, rel.: 2U »7 (13 (S bat) TAKVİM İMSAK 4.53 GÜNEŞ 6.41 ÖĞLE 13.08 İKİNDİ 16.37 ı g E y L Ü L ı o 8 2 AKŞAM 18.14 YATSI 20.45 ü t U ) İBamOs 21325) « 4 9 (Basın: 21709)