Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
1 EYLÜL 1982 Birl «Amsn Tanrun». Tür Iciye'de TV dizüert ve filmle rl başlamadan önce kimsenin aklına gelmlyordu bunu söylemek. Şimdi yerleşti. kimi blraz alayh. kimi ciddi kullamyor. Aslında böyle bir kavramm ilgin^ bir temeli de yok değil, çün kü <Tann>, toplumumuzun ö?gül tarlh sürecinde. «Allah*m «laikleştniş» biçimi. Bu bakımdan belki dizi çe virilerine de daha uygun: sözgelişi Tath Cadı gibi bir dirinin kişileri «Anıan AUahım» deseler Müsîümanlaşmış olacaklar. daha da yadtrgaticı görüneceklerdi. TV blzl eğitmezden önce hiç kullanmadığımız bir deyim de «Bu slzin sorunnnuz». îngilizce'de «That's yoar problem» diye bir deyim var. ama bunun tam bir Törkçe karşüı*ı yok. Ye rine göre de^işik bifimlerde karsılanabilir. örne|in «Bu nn da «en düsün». «Orası b^ni ilpilendirmez.» filan gibt. ü r başkası. «Ne kadar lyîsin». Bu da tngüi?cedeki «Row kind you are» ya da «How nice of you» sıibi deyimleri karsılıyor. Türkçe'de ise yapay mı yapay. Derken bir de özneslz «kahretsin»ler türedl ı«Damn» gibi kısa blr lanett aynı kısa zaman Içinde söyiejebilmek icin olmalı). Kimin neyl kahrcttiği beUt deŞU ya da belki Turkçe'yi kahrediyoruz, elbirligtyle. Sık sık işitilen bir de uzatmalı «şeyyy» var. Konuşurken .«öylcmesi gerekenl tam hatırlamayıp da zaman kazanmaya çahşırken bu ses çıkarıhyor. Bu da yoktur Türkçe'nin kullanımmda, <mmm> îilan gibi. kelime obnayan bir ses çıkannz böyle dururalarda. Bu kadar Mfc kullanılan ya da arada sırada «znhur eden» başka kullammlar da vardır mutlaka. Bunlar dlle bir «zenginliln getiriyor. ye nt söyleyiş imkânlan açıyor mu dersiniz? Kesin cevap vermek zor: yerleşince yadırganmazlar belki. Ama o zaman yabancı dillerden başka yapılar da alalım. bel ki bunlar da zenginlik getirir. örneğin. «o adam ki sandriçini yemektedir. bu motornn sahlbklir.» İşte bır dil zenglnleşmesi daha. Cumhur'ryet 5 insanıar ve sanat murat belge Harbi delikanlılar... Erkek karılar... MUDO Fatnıa KENİ UPHESIZ hayatıtniTJn vazgeçümez bir ögesi giyim. Hele kaduılanmız için her zaman önemııu korumuş ve artan bır ilgıy ie desteklenmiş. Arük erkeklerin de casibını aldıgı bu «scrü«n» serpılip gelış mekte. Yaklaşık üç yü oncesıne kadar, özellikle üniversjte çevresindekı genç kızlarımuan (belta «tıayat göruşJerlnden», beiki de içınde yaşadıklan çevrenın yönlendınnesınden > tatr kot pantolon. üıerıne bol bır tışort ıveya kazak* giydıkleri göîlerurdi «Bir pantolon. blr gomlek • diye ozeüenebiien, gerçeKte «erkeklere özgu» bu giyim, bir anlamda genç kızlann «cinsel kimHklerinı» saklayarak toplumda öır ıjer» edinme kaygılarının göstergesi olarak yorumlanabüir özellikle son ıkı yılda ise degışmekte olan peiı çok şeyı yanmda, genç kızlann gıysilerinde de bır değişme var gibi. Geçrmşin pantolon gömlek raodasının yenni bugün genel olarak «Mudo» alciı aeııılebihr. Genç kızlar aıasında bir çığ gibi yayılan bu îirmanın giysılerinin «ayır dedici» özelhkleri var. Giy süerinde göze çarpaa, can il rerJüer seçiyorlar (cart înrmızı, san, turtaıaz ma•vı vb) hafıf dekolte. bol fırnr... Pakat bunon yanın cla giysiler, v>u durunüa bart2 bir çelişkı yars'acak şekilde kaba kssimli ve kaba kumaşlardan Giysüerdekı «yeni» sayıia büecek renk ögesı. dekoltesi, Iırfın vb. genç kızlarurozda aruk aefişen bxr anlayışı gösteriyor gibi. On ceden erkek gibi giyinerek «kamufle» edüen cinsel kim lik. «kıvancla» ortaya komıyor artık. Fakat yine de onemlı bir nokta var. Bu genç kıziarırraı çok daha ıvi ekonomik koçullarda yaşayan aı.e'erin kızîan gibi yumuşak, dökümlü kumaşlardan (ipek vb.ı yapılmış «çebicl» grysiler gıymiyorlar. Herhalde böyle olmasmda ckonomık darhğm öa payı var. Fakat bu kızlar hergeyden önce «ince» degil. Mudo"nun giysilerini secerı gerç taziar fhet türlü «rarif»likten uzak olara.'.) sokakta birbiflenyle. hatta erkek arkadaflarıyla el şakalan yapabilen, yorulunca caddenin krnanndakı dnvarlara oturabilen «rahat», biraz da «patavatMz»!ar. önceki «pantolonçömlek» giyiminden pek farklı olmavan bu «standart» giyimin «Üniforma» niteü»! agır basıyor. Yaşanan ideolojinin ınsanlan yato tek kath. düşîüırnelcten ıraak, standartlaştırma etfliminin bir ucu da bu olsa gerek. Erol ÇANKAYA URKlYE'de yıllar yı lı varolmuş ıkı insan tıpı de bunlardı ışte. «Harbi delikanlu ve «erkek kan»! Ayrı iki cmsi tanımlayan, daha doğnısu erkek ve kadma •olumlu» bir yaklaijimm ifa desi olan bu iki deyış uzun vıllar kullanıldı. hâlâ da kullanılıyor çok yerde. •Harbi delikanh» tıpi oncelikle mert. bileğine güçlu, arkadaşlıklanna bagb, sözune sadık bir delikanh tıpıydi. Halk çocuğuydu! Düş manlanna çelik. dostlanna yumuşak ve fedakâr! Kimse n:.n «kızına kısrağına» kem gö7İp bakmazdı. Fazladan. önemli b>r amme hizmetini Vürütürdu «harbi delikanlı». Bir yerlerden fazlaca ge cıp mahalle kızlanna musal lat olan karanhk ruyetli yabana kişıler bu delütanlı ta rafından ikaz edilir. laf din lemeyecek görünüyorsa bu ikaz. «fiili bir hal alabihrdi. •Harbi detikanlı ar*'adaş ıçın cekinmeden kavgalara girer, bileği güçlü olduğu için çogunlukla yener ancak «kalleşçe, puştça» sa'.dırılar olursa. mesela ucbeş kişi birden üzerine »çullanırsa» (Artık bu kadaın aa fazlaP biraz hırpalanabilirdi. «Harbi delikanh» sıkı icer ama küfelik olmaz. muptelâsı olmayacak kadar •«dumanaltj» olabilirdi. Kenöisı gibi «harbi» olan birkaç can yoldaşıyla birlikte komünal bir hayat surer. bu grup bazı hassas yanlan cepreştirildiğuıde ortalıgı daatabilir»di. Ve sonunda bu kavgacı. kalpleri taştan sanılan delikanlılar da in!>andı nihayet! Bir sevdiklen olurdu gizli gizli uğruna ıckiler içtilfleri... TV Türkcesi TV dizilerinin çevirilerini Türkçe bilmeyen çevirmenler yaptıkça, yabancı dillerüı deyimleri oldıuhı gibi dilimize geçiyor. TV'nin etkisiyle orantılı olarak günlük konusmaya da yerlcşiyor bunlar. «Z. NSANLARIN dilleriy• ie Uiskilerinde, «knJ ^ railara nyma» dıye ııitelenebilecek belir11 bır nesnellik vardır. Şüphesiz hlçbir toplumda tnsanlar. dilcilerin ortaya kov dvıau kurallara tam olaras uymazlar hele konuşurken. Ama bu gibi kabul edilebilir kural dısılıkların yanısıra. o dile oturmayan söyleyişler de hemen dinleyenler tarafından saptamr. yadırgamr. Türfcçede ıse büyök bir keyîilik hükünv sürüyor. Bu keyfîlik yalnızca kelimelerin anlamlan kayümlarak kullanılmasına ya da isteyenln istedigı Ktbı yenı kelime türetmesine bağlı degi! «Kötü çevirij» de Türkçe'nin kullanımını etkileyen etmenler arasına girdı. Üstelik. en fa7.<.a da TV yoluyla yayılıyor topiuma. Daha onceleri. «üzgünüm» ile «dilerseniz» üstünde durmuştum. Şımdı bu çevıri kavramlardan birkaç tane daha sıralamak ıstiyorum. Ş T îelliklerıni sinesmde toplayan «harbî delikanh» yalnız er^ekler değil. butun bır toplum uzennde karşı konularaaz bir mıtoloji olarak yaşaaı durdu. Bu ideoloiık kalıp inaana ılişkın ne kadar olumlu deger varsa bunlann cumlesiıu erkege malettigi için olsa gerek baş ka turlusunün olabılecegme hiç ımkân bırakraıyordu. Bu vuzden bizde her eHtek. en .ndan bir dönem. .ie «harbi delikanlı«dır ya da öyle görunmuştur... Harbi delikanlıhk sooradan giderek tavsadı... Artık başka değerler ortaya çıkıyor «harbi delikanlı» çagdaş bir Don Kişot oiarak gö rulmeye baslanıyordu. Gçrçı kendini harbi delikanh oîarak gcrenler yine vardı yer yer, ama bır riefa bunlar eski anlamıyla «harbi delikanh» degiîdıkr. Eski /atnanlann gercek «harbi» leri bu yenilere bir nert yoz laşma örceği olarak bakı kadınlara yönelik olarak ve yme taçlandırma amaayla kullanıürdı. Erkek kan, adı uzerinde erkek gibi kan demekti... Bu toplumda tek basına. erkek olmak bazjhbasma bir olumlu czellik oldugu için artık fazla &oz gerckmezdi... O da tıpkı harbi deUkanh gibi durust. namusurıa yan bakana en azın dan bir Osmanlı tokadı <,ıkartmaya hazır. erkekleri pek onemsemeyen. sözüne güvemlir bir kadmdı. Yalnız gariplik şurda ki, «erkek KARI» idiler... Bu «kan» kelimesi ile. «erkek kan» lafmı feullanan erkeğin örtiık bir aşağılamada mı bulunduğu. yoksa her zaman bir asağıl&ma olarak kullanümış «kan» seslenişinin basına «erkek» sıfati geldigi zaınan en azından notrali 7e olup zararlaştıgı mı bellı değil... Ama galiba ikınc:sı oluyordu: Her zaman bir asağılamayı içermiş olan «kan!» deyişi boylece bu Feodal toplumun erkeksi değerleriyle donattlan «Harbi delikanlı» ile «etkek kan» sanki birbirini tamamlayan iki kavramdı. «Arabesk»in önünde ikisinin de modası geçti. yorlar, «harbi» prototipini t&Tüiamar. kılan bu «dünkü: çocuk» lara biraz mesafel . davratıyorlar. Tulumbacıhkla mahalle kabada^'üıgmm özel dunya sı içinde argomuza zengin katkılarda buluna buluna bu getto'nun dışma tasan •harbilik ruhu» başka alanlarda da vıç verdi. Öncelikle bir kesim gençlikte çok harbi delikanh oldugx;r:u hornen herkes bilir... Bu harbi delikanlı. kı<: arltadaşlan na «bacı» diyerek yanaşırdı. Bacılar herkesçe bilindiğı icin burada girıimeyecek bu konuya. Yabıız. bacüann da «karbi delikanlı» karşılıgı olsrak «erkek kan» ifadesiyle taçlandmlaıkiannı hatırlamak gerekiyor. «Erkek kan cntelendirmesı erkekler vg ıınutnıaya hm. «harbi delikanh»lar tarafından «kahpe» olmayan anlamından kurtuldugu gibi, birdenbire olumlu bir içerik kazanvyordu. Bu toplumda. erkek olma olayının basbaysğı ıdeoloük bir kimlik kazandıgına cok tanık bulunur ya. burada hem ilginç hem de anlamlı olanını seçelim; Falih Rıfkı'nın Çankaya'smda naklettigi bir rapor geliyor. Ankara'nın iklimi üzerine hazırlanmış olan raporun bır yerinde şoyle deniyor: «Bu yaylada iklim, erken bir iklimdir. Yıllık ısı ortalamalerı büyuk farklar gös termez.» Bu yararlı alıntımn ışıgında. «erkek kanlann gunü gunüne uyan. do nek olmayan. kişilikte kadm lar olduğunu çikarsayabilinz. Türkçedeki mecaz bollu ğu içmden bu konuya iyı omek olabilecek olanlan yazmaya kalkmak ise hiç gerckmıyor. Ancak. edabi Kadri bilinmemiş klasikler Evlilik ve mahremiyet A. Cemal Zeki nin kitabına bu halia veda sdiyoruz. Bu kısacık bakışla. eserin zengın[iklerinın pek azını gorebilmiş olduk. HatırlıyorsaniA geçen bafta aşk bilimsel bir biçımde. *elektrik» ilkesiyle açıklanmıştı. Doktor bu hususta çok kesin konuşuyor. hatta iki aşıktan bırinin bir üçüncüye tutulmasmı da elektrige uaglıyor: «Araya giren teuvvetii cereyan, parazit dalgalar sevisenienn arasında teessüs etmış cereyanı bozar. hıslerde hercaüik olur. sevgi bağlan gevfer. Araya giren parazit çok kuvvetli ise sevgi bağları dagıhr, kojjar Demek ki, özellikle Fransız romanlannın ünlü aşk ücgenlerindeki üçüncu kişi bir «oarazit dalga imis. Böylece. «voitaj» meselesi de ehemmiyet kesbedıyor. Bakın: •Yelpaze biçımınde ısıfe saçan kadınlar. erkegi az çok alevler, kendilerine ajıte buiurlarsa da böylelerinin sebep olduğu a$klar sade. d&şük kaliteti, şehevi veya temkinli ohtrmuş.» Bunlarda da i§ yokmuş, demeyin. çünkü öburleri daha tehlikeli. ' ^Pam Fatal' denilenleri çok kötü: «Bu yüfesefe tan* uyonlu kuranlara (»cereyanlar^aı Fransızcası) kendini kaptıran erkeh bocalar. kurtulamaz, tutuldufelan aşkın peşınden aynlamazlar» Yakıp yıkan. «rkeği deliye çeviren, türlü tehlikeleri göze aldıran müthi? oşfeı ancak ı$ı£» bir noktaya toplayan ucu sivri keskin ışıkla." yayan kadınlar verirmif.» lşte bunlardan korkmalı. Öte yandan, alın, burun, göz biçiml filan da etkili: •Nitekim burunlardan da bilhassa CYunan Grefe heykellerinde olduğu gibi) düz kmşıksız. çok biçimli (Kleopatravari) olanlar aşk şualanm pete kuvvetle yayarlarmış. Gözlenn de yaydığı bu fosforlu ışıklan da her göz oynı feuvvette yayamazrmş, çünkü kimi göz yatntz görmeğe, kimi erkegi çehmeğe. kimi de büyüleyip eritmeğe yararnuş.» Bu da Fosforlu Cevriye'yi açıklıyor. Doktorumuz daha sonra aşkın daha mahrem alanlanna geüyor, ama anlatımıodaki iffet glbı bilimsellik de hiç eksilmiyor. Cinselligin tehlikeli ko D Bütün bir dönem edebıyatının, sözgelimi bir Orıian Kemal'in yazdığı eserlerin nice harbi delikanlıyla dolup taştıgı. buradaheroon haîirlanacaktır. Feodal ınsa run dürustlüV:. mertlik. düşkOne yaıdım vb. olumlu 6 Edebiyat dersleri ** A. Şinasi HİSAR OuAZİÇİ'nin lıemen sendine Hiuhsus gibt g&rttnen ktışları aa vardır: Günduzlerl. sulara kanatlanrnış köpükler gibi konup kalkan beyaz martılar ki sesleri sjınki dolgun bir tadın fazla gelerek ddkülüşüyle mavi havayı yırtar. Önünüzde suya dalıp kaybolarak ta uzakta meydana çıkan karabataklar. Bogaz'm üstünde ancak kanatlan suya defcmiyeceK kadar aiçaktan ve bırbıri ardından sıralanmış uzun bir zincır halinde ucan ve saldıkları gölge sularda güya niç kımıldamayan Dir şirit halinde "uzajan yelkovanlar. Yalılann alt Anayasal serseriler ENÎ Anayasa'nm serserilerle ilgill maddesl çok tartışmaya yol açtı. Bir bakuna anlaşılır tepkiler: Anayasa yasalann anası olduğu. Türklye'de de ak la gelcbilecek her şey yasa ile düzenlendiği için, öteden bert herkes Anayasa'da blr şekilde yer almak Ister. Geçen Anayasa hazırlığmda çalışanlar anlatmıştı. <Biz Elazığlı PTT memurlan yıllardır zor durumdayız. Anayasa'da bizi de düştinseniz.> gibi mektuplar alırlarmış. Geçenlerde de Esnaf ve Sanatkârlar temsilclsi bu kesimin Anayasa'da unutuldugunu söyledi. îşte böyle çeşitli keslmler Anayasa'da yer alamamaktan yakmırken sersertlertn bir «anayasal kuruluş» kimllgl kazanmalan bazılanm kıskandırmış olmalı, B Y kat dlrelderinden birinifl Ost(In«îe?her sene aynı yuvayı yapan öteye beriye aceleyle uçup gelen tiz ruhlu. tiz sesli kırlangıçlar. Geceleri de, bütün bu içli tabiatın romantik hisletini sanki tarayarak onları uzun uzun ruhlara aşılayan. onlan uzun uzun asalar gibi rııhlara saplayan ulvl sesli bülbüller. SORULAR: 1 Yukarıdaki parçanın ana fikrini çıkannız. 2 35 kelimeyi geçmeden özetleyiniz. 3 Romantik hisleri tarayarak «onlan uzun uzun asalar gibi ruhlara saplama>mn ne demek olduğunu açıklayınız. bir örnek vererek ba kısrm geçelim, o ünlü «deniz kadm gibidir deyışini haürlayahm. Bu deyışten kadına öz*j gu nitelikleri çıkartabiBrîz,^. Bır donem sinemamızın." vazgeçilmezi otaıus «Erkek;Fatma konulu fümier borada bir an hatırlanıısa «kM1^ bi delikanlı» üe «erkek karı» arasındaki ıdeoloük bag daha cıplak olarak görüler cektir. Bu filmlerin kahrar manı olan «erkek kan». biit an yukarıda sayılan •«• zaten harbi delikanlmın olan niteüklerine ek o l « rak «erkeksi» bir kacündıt da; nerdeyse bütünüyle drisellikdışı bir görunumü var dır. Kendi emansipasyonunu sagladıgı tavırlar yenl bır kadm türünun değil, bü, tünüyle «harbi delikanlı» nmdır. Kendmi erkek tavırlanna yenilerini katarak öz gürleştirır. Meştn montlann. kasketin. sigara değil de cigara içmenin.. argo konusmanm sagladıgı bu özgurleşme çok zaman biseksualıte ile bütünlenir. Öyl© ki çevrestndeki «harbi» şoförler (ki onlar «en haso» harbi delikanlılar ve yenl mitoloiinın çağdas kahrar manlandır) bir ikisi mustes na, kadın olarak algüamazlar kendisini... Ta ki, birisl çıkıp da ona kadınlığını «ha tırlatıncaya» kadar... Bu kez. önceki emansipe «erkek kan»nm birdenbire kadınlaştığı. iyice geleneksel bir. ev kadmına dönüştuğu göJ rulür. Yoksa mutluluğu tehlikededir. Çünku filmlerin erkekleri de gerçek hayatta | kiler gibıdir: «Erkek kan» j lan bır «eş», «kadın». «an i ne» olarak görmekten çok. hep bır erkek arkadas olarak kabul etme yanlısı! Türkiye toplumundaki bir cok olgu gibi bu iki insan tıpi gunümüze bir evrim. geçirerek ulaştı. îtfaiye kurumunun yaygınlaşması sa dece bir müessese olarak tulumbacılığı» degil, tulum bacılık ruhunu, peşi sıra bir dızi oluşum külhanbeyliğini de ortadan kaldırdı ya da tanmmaz kıldı, «Harbi delikanh» bakışı hayanmızrfa yine etkili ama bir «kurum» olarak yasamıyor... «Erkek kan»lann yenni ise sadeca davranışlan eskiye benzeyen feministler aldı. «Harbi delîkanlılar», Anadolu'dakılerden farklı olarak büyult şehirlerimizin «pnb»larına, cafe»lerine «takılan», «eski harbi»lerin olumlu özelliklerinden pek de nasiplenme mis olan son moda bir genç liğe donüştu... Anadolulu <harbi delikanlı» arabeskaJ •^*urdurup Gencebayh FerdiUŞ b:r dunyanın içinde esriyip gıderken metropollerdeki «harbi» gençlik «pop arabesk»le (?1. Özbegen ve öte kilerle avundu. Bu yeni mistisızm «harbi delikanh>lardan ve «erkek kan»lardan muteşekkil Türk gençligı: nm yol ayrımı oldu.., KİMKİME BehiçAK fc möztfe. Qrmoft\ii W i cetft mi btımem tfjtrun Aşkın ideal grafiği: Kadın, erkek münhanilerinin birbirini tutması nularından birl olan «sapjfeUfe bahsinde Doktorun yorutnu ha&talıkla ahlâksızlık arasında sürekli kaydığı için olayın hangi kategonye girdiğini tam olarak anlamıyoruz. Bu arada. örneğin «sodiim» konusunda şoyle bir ayrun var: «Küçufe Sadlar: Cinsl isteklerini uyandırmah, zevk arzulannı almak yolunda ısınr, çımdikler. kopanr. ttrmalar. Bunlar pek can yakmazlar.» Ama beterin beteri var Büyute Sadtar: Korkunç olurlar Delilikleri tutunca buntarın bütün ınsanhk duygula.rı söner Ruhlannm derinliklerine sinen yırtıcıhktan tutar. canavar kesilirler.'Marazl Aşklar» ve «Şehvet Detilikleri* başhklannj'taşıyan bu bölümden normal 'aşk oyunlan»na gelditimi2de. yazanmız çeşitli yararh ögütler verıyor: »Erkek aibi kadm da bu fizik isteğini belirtmell, çekingen olanı remzle olsun anlatmaU. ya o akşam erkeginin hahvesmi çok şekerli yapmalı, veya o gece pembe bir kombinezon giymeli, muayyen bir koku. surürvmeli, iyisi uykuya çehilirken erkeğini her aksam yanağmdan öpuyorsa o gece dudaklanndan öpmeli.* Bu sinyalleriD en kötusu galiba şekerli kahve. Sevişmede birlikteliği tetnsil eden *Ahord* babsinde erkeğe değerli bır öğüt: •Erkeğin sıcak sevgisi kadıru, ateşin demiri erittiği, buzu çözdüğü gibi domto, damla çözer.» Bilimsel grafikler, bu damla damla çözme işleminin nasıl yapıldığmı gösteriyorl Kitabın sonJannda, kaçınılmaz olarak, «Somimt Yakmlık.. Teknik ve Fizyolojisi» bölümüne geliyoruz: *llk seklirtin: Erkeğin sırt üstü uzannuş. kaduıın üstte olduğu taş devrinden bunu gösteren bir resirndert' anlıyormuşuz. Mikel Anj'ın tablolannda İse durum değişmiş. Doktor, olaya evrimci bir gözle bakıyor gibi. Bir başka, özelli&i de, cinsel zevkla çocuk yapma arasma bir ayran koymamasi: «Gebe kalabümek için aşk oyunlannda kaduıın xevh ve teheyyuce gelmesinin lüzum ve ehemmiyeU HoHanddh buyük hekîm Van Svrietenin Kraliçe Maris Therese'e verdiği öğudden de pek güzel onto$jhr •ÇOCUÖUT» dabümesi için ayfe oyunlannda uyanorak, zevh ve telıeyyuce gelmesinin lüzumunu acıkça bUdiriyor.» Reçetenin müsbet tesiri kraliçenin 18 çocuk doğurması ile görülmüştur.» •Allah beterindea esirgesin* diyerek. veda ediyornz Zeki Önal'a. Bu «sersert», kelime olarak, «basıbozuk» gibi bir anlam taşıyor ya, Turkiye'nin «demokratik» geçmiş ve geleneğinin içlnde, «erbest» kavramıyla llginç bir kontrast oluşturuyor. Çünkü bu ikincisi de, etimolojik olarak. «başı baflu demek. Eskiden şehtrlerde yalnız başı bir şekilde bir yere bağ lı olanlann dolaşmasına izln verilirmis: bu izinden dolayı blr vakltlerin «başı baflnsı. bugünkü «serbest» anlamını kazanmış. özgürluk başmın bathl^ına baglı ise. siz dugünün «serseri» nin durumunu. Bana öyle geliyor kl, Danışma Mecllsi'nln Anayasa'ya soktuğu bu «serseri» lerle. aslında. son zamanlarda sık sık flstünde durduğumuz «slvil toplunu kastedlllyor. Onun için ben eleştlrmlyorum maddeyi: biraz olumsuz blr iîade ve tanımla da olsa, llk kez Tür kiye'de «stvil topluma bir Anayasa'ya glrnü; oldu, bu da blr şeydir. SAYIN ALDlKAÇTl DALAR. "  >VIEÜH'CEN/DET Gürî Docarken Bülbül Susaı îsmail Gülgeç rahatsız oldoğundan «Hayvankı»! birsüre '«y Çeviren Okay Gonensin yaynola