Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 NİSAN 1982 Cumhuriyet 9 DEĞISİKLİĞİNE TEPKİLER (Baştarafı 1. Sayfada) ğişikliği şöyle değerlendircU: «Henüz yasa metnini görmedim. Gazete haberlerinden öğrendiğim kadarıyla yasada yapılan bu değişiklikle ri tasriyeyi amaçlayan, ayru zamanda bir yasa ya da kurumun tasarruflan hakkında kişisel düşünme hakkını ortadan kaldırmayı amaçlayan bir tasarruf olarak nltelendiriyornm. Ayrıntılı görüş biidirehilmem içm yasa metnini görmem gerektiğinl bir kez daha vurgulamak Istivorum. Ama bununla yasa değişikliklerinin uygulanmasını beklemeyi kasdetmiyorum.» BOGAZIÇİ ÜNIVERSİTESI REKTÖRÜ Önceki gün Besmi Gazete'de yaymlanarak yürürlüğe giren Yasa Değişikliği hakkında Boğaziçi Üniversitesi Rektöru Pıot. Dr. Semih Tezcan'm görüşünü, dün yapılan Istanbul Teknik Üniversıtesinin 209. kuruluş yıldönümU töreni sırasında sorduk. «Kanun değişikliği çıktı mı? Hani değişiklik olmayacaktı? Yeni değişiklikten haberim yok. Henüz görmedim.» biçıiminde yanıt verdi. Konuşma şöyle gelişti: Dün yürürlüğe gıren YOK yasası değişikliği özetle şöyle: Değişiklik Yasası, rektör, dekan gibi üst düz»y yönetıcılerinin süreleri dolmadan görevden alınabilmesim kolaylaştırdığı gibi, öğretim elemanlarının, yüksek öğretımin öngördüğü düzene aykırı harekette bulunanlarmın yüksek öğretimle ilişkısinin kesılmesıne olanak sağlıyor. «YOK'den böyle bir şey çıkmazj» ÇıktL YOK'ün amaçlarına ters düşüyor diye, öğretim gorevlllerinl bu şekilde cezalandırmak sakıncalıdır. Öğretim görevlileri kanunun tarif ettiği disiplin kovuşturmalan Ue ancak görevinden ahnabilir. Elbette ooş yerlere atamalar uygundur. Ancak, bu atamalar cezalandırma amacıyla olmamalı.» Niçin «YOK'den böyle bir şey çıkmaz» diyorsunuz?. «Çünkü, YÖK'iin başında Doğramacı var. Doğramacı, YÖK'ün başında kaldığı müddetçe YOK'den olumsuz bir karar çıkmaz. Ulumlu davranışlar beklenir.» Değişiklik yasasıyla aynı zamanda fakülte dışından kişilerin, de dekan olması mümkün olacak. «Bu çok yerinde olur. Avrupa ve Amerikada da böyle oluyor. Bizzat kendim gördüm.» Yüksek öğrenim Yasası yürürlüğe girdikten sonra, Üniversıtelen «BJHmsel özerklik» bakımından nasıl değerlendinyorsunuz? «Üniversiteier bilimsel özerkliğe sahiptirler.» Son olarak yürürlüğe giren «değişiklik yasasıyla» birlikte ele alırsak? «Yasanın tarif ettiği çerçeve içinde herkes görüşlerini söylemekte. açıklamakta özgürdür.» Değişikliklere ilişkin bazı öğretim üyelerinin değerlendırmeleri de şöyle sıralanıyor: PRUF. BAHRİ SAVCI Prof. Bahri Savcı (SBF): «Yüksek öğretim Yasasının daha üç gün öneesine kadar yürürlükte olan hükümleri, rektör, dekan ve öteki birim başkanı ve sorumU«annı seçmede zaten özerklik kurallarını kesin olarah bırakmıştı. Artık. üniverslteler, fakülteler ve bunlara bağlı bl rimler. kendileri de özerk olan heyetler tarafından seçilen yöneticilerle yönetiime aşaması gerlde bırakılmıştı. özerkliğin ruhunu. anlamını. sorumluluğunu tatmış olan özgürlükçüler için bu. zaten iyi bir hüküm sayılmazdı. Şimdi bir kaç gündür yürürlüğe sokulan yeni hüküm. özerklik dışındalığı büsbütün yoğunlaştırmıştır: Kurum içinden olmayan kişileri bir atle birimi halinde yaşayan rakültelere empoze edecektir. Aynca, bir hukuk^ devletinde alışmadığımız yolda görevine~de son vcrecektir. Bu çok yoğun bir merkezcllik sistemidir. BIHm ya'" şamı için iyi sonuçlar vereceğinl ummam. Her fakülte şimdiye kadar bir aile birimi oluştururdu. Ona gene dışardan kiml üyeler katılabillrdl Ama bu. kendi nzalarıyla ve serbest istençlerlyle olurdu. Şimdi bu yol tarihe karıştırılıyor. Sakıncalar doğacağını sanırım..» UK. HAUIK GERGER Dr. Haluk (ierger (SBK): «Yüksek öğrenim Kunımu' nun özerkiik ve bilimsel özgürlük açısından getirdiği sa kıııcalar üzerinde çok şey söylendl. Bu nedenle. YÖK Ya sasına ekleııen son hükümlert, çağımızda yaratılmak istenen «ahlâk ve havsivet bunalımı» açısından ele almak ıstivorum. Bu ek vasa hükümleri Ue üniversite öğrenim eleraan ları ve Yüksek Öğrenim Kurumlan acı bir Istlskal ile karşı karşıyadırlar. YÖK, açıkça «Tutum ve aavranışla rını ve hatta düşüncelerini beğenmediğim öğretim üyelerint va üniversiteden atarım ya da belki ıslah olurlar diye bulundukları il sınırlan dışına çıkartırım» dlyor Üniversite hocalarını «ıslahı gereken sakıncalılar» ve nnların gönderilrcekleri öğretin> kurumlarını da blrer «ceza ve Islah evi» olarak görmek. herşeyden Önce, akademik kişl ve kurumların seref ve haysiyetlerine İn dlrilmlş ağır bir darbedlr Kamu görevlilerini «görülen lüzıım üzerine» ışten atan bir yönetime karşı uiusun dl rennıe Hakkını kullandığı bir ülkede. yeni bir «görülen lüzum üzerine» yasası çıkartmafc gerçekten çok acı ve ibret vertcidlr. DUMOKI.EStN KILICI Üniversite öğretim Üyeleri üzerinde bu tür bir «demokles'in kılıcı» sallandırmak. onları bir «ahlak ve bay slyet bunalımı»na sürüklemeğe çaiışmaktır ve bu son derecede tehlıkeli bir davranıştır. Bilim adamı. herşeyden önee. onurlu haysiyetll ve yüksek ahlaklı olmak zo rundadır. Kııtsal gftrevi böyle olmasını gerektirmektedlr ve bu bilim adamının kişisel tercihleri dışında bir gerek liliktir Böyle olunca. bilim adamının «ıslaha muhtaç bir kısıtlı» durumunda eörev yapnıası beklenemez. Yasa. YÖK'ün getirdlği düzeni beğenmeyenlerin yararlı bulnıavanlann va üniversiteden atılmalannı ya da islab olup hu düşüncelerini değiştirmeleıi için sürgüne göndprîlmelerinl. vasatlaki devlmle «denenmelerini» öngörüvnr Şimdi hen açıkça ifade edlvorum: Bir bilim adamı olarak YÖK'ün getirdigl düzenin IHirkiye'de bilimin gelişmtsl acısından vararlt olmadıği düşüncestndeyira. Bu ıiiisıineemden dolavı üniversite ile llişiğim kesilirse bunun avıbı ve sorumlulugu. hlç kuşkıısuz. benim olmavaeaktır Buna karşılık IHirkive'de üniversite bocası nın verere&i havsivet mücadelesinin onuru bir bilim adamı rin veterltdlr.» IXK... I)K. KIINfJAR Itoç Ur. Kmre Kııngar (Hanettepe Üniversitesi): «Yeni vsısa. üniversite mensııptarının ülke sorunları bir yana. kenrll sorıınları hakkında konıışmalarını bile Izne baıri.ıncı nltelikte bu nerienle yorum yapnııyorum.. PKMP VÜKSKI IVKIRAZ Pror Viıksel ıvioraz (Hanettepe Üniversitesi Dlş He kimlıjı eakfiıipsı Uekanı): «Kanımca Yüksek öğretim KHi«nııi!id» vapılan bu değisikllğe. dekanlığa aday gösteriicı«'k tam »ün çalısan veterli sayıda öğretim üyeslnin (prolesnr) hıılıınmavan rakülteler düşünülerek gereksiMirr» dınııimııstur Cflnkfi kanuna g5re Dekan Rektfirîjn önerpcc^ rakültpnlr» avlıklı üc profesBrü arasından Yii»ı*»rf ö»retlm Kıırulıınra seçilecektir. Yeterll sayıda avh'îh nror»«;5rrı olm»v»n fakflltplerde bu bir sorun yat ratj>rn' i ioin kMiı»nd!> vapılan bu de&işlklih dışardan hlr ipltin irtnvı >>ö>iterllmesi fırsatını tanıyacak. Ancak h» v.'sanın hKim falrfiifpniizi Ptklleyen blr vanı pek yok. {>'••''>!* rp'f'"tîı»!"ip (ipkin'ıea adav erösterileblleack ye> terli sayıda tam ırün çalısan profesör var* (Baştarafı 1. Sayfada) rnlmnştur. Uevrimcilik anlayısı da Anayasa'nıo tastamam uy gulanmasıyla açıklanmıştır. ÜİSK ana tüzüğündeki görüş ler Batı Avrupa üikeleri sendlkal merkezlerinin uygulama ları çerçevesindedir. DtSK kurulduğundanberi Anayasamızı ve demokrasiyi savunmuştur. Tüm DİSK metlnlerinde Anayasa ve demokrasi doğrultusunda gidildiği açıkça belirtiimiştir. Bu sözkonusu her üç tüzükte de böyledlr. tddia ma kamı tahrifat, saptırma ve zor Umalarla suçlamalarını yoğun laştırdığı kelimeler içinde en tazla (İşçi sınıfı bilimi), (Sos yalist ideoloji) vardır.» Bu noktada Duruşma Yargı cı, söze girerek «Tahrifat kelimesinl kullanmayınız. Tahrifat yok, iddia var. Tüzüklerlnizde İşçi sınıfı bilimi, sosyalist 1deoloji terimleri yok mu?» dedi Eaştürk, cerinüerln bulunduğunu, ancak anlamlarının iddia makamı tarafından saptınldığını söyledı. Duruşma Yargıcı da, Baştürk'ten kendi değerlen dirmesini yapmasını istedi. Bu nun üzerine Baştürk açıklamasını şöyle sürdürdü: SİYASİ PARTILERE AİT GÖREV «Benim insanlığım uygarlığa glden yolda en önemli aracıdır. Batı Avrupa sendikalarının 150 200 yülık deneyimleriyle kazandığı teori ve pratik bilgilerle, birikimin bütününe biz işçi sınıfı bilimi diyoruz. Bilim insanhğın gelişmesine giden en önemli aracı olduğnna göre, sendikal amaçü bilimseı calışmalar da işçi suufınm bilimıni oluşturmaktadır. Yine biz sendikal bir kuruIus olmanın gerçeğini unutma dan sosyalizmden yana olduğumuz,, söylüyoruz. Elbette sosvalizmin siyasi temsilcisi değiliz. Bu siyasi partilere ait olan bir görevdir. Biz DtSK olarak hiçbir tüziik veya dökümanımızda kapitallzmi yokederek sınıf iktidan esasına daya U sosyalist bir düzenin kurulması şeklindeki iddiaya su veya bu şekilde muhatap değiUz. tddia makamının bu iddia sını reddediyoruz. DİSK sendl kal bir örgüt olarak hiçbir za man hiçbir döküman ve belge lerinde bu anlamda, MarksistLeninist proleterya diktatörlüğü veya illegal gizli örgüt bir yapıya sahip değildir. DİSK bü tün faaliyetlerinde kendi içinde ve kamuoyu önünde açık bir örgüt olmuştur. Ne söyledi ise, ne yaptı ise kamuoyu önün de söylemiş ve yapmıştır. Ve böylece DÎSK'ln TÜrMye işçi sınıfı demokratik sınıf ve kitle örgütü olarak ekonomlk politik ideolojik mücadele için de işçi sınıfı bilimi rehberliğin de eğitimi yaygınlaştırarak işçllere sınıf bilincinin kazandınlması ve demokratik tnerkeziyetçiük disiplini içinde Marksist • Leninist bir düzenin kurulması bu ilkeler doğrultusun da emekçl hajl^ın ülke yönetlmhıi "ete ahnası'" şeklindeki id»Uiayi rettdediyorum.» SENDtKAL MÜCADELE Duruşma Yargıcı, yasalarda sendikaların çahşmalarının ekonomik mücadele ile sınırlaııdırıldığını natırlatarak DİSK tüzüklerinde sözü edilen üç türlü mücadeleden sendikal mücadelenln mi anlaşılması ge rektiğinj sordu. Baştürk, bu soruyu şöyle ya nıtladı: «İşçi smıfının ekonomik mücadele örgütü olan sendikalardır. DİSK'de böyle bir örgüttür. DİSK üçlü mücadele yapa cağım söylememiştir. Politik ve ideolojik mücadele hiçbir dökümanımızda yoktur. Daha doğrusu DİSK'in böyle üçlü mücadele vereceğini hiçbir döküman gösteremez. DİSK'in sözkonusu iddiasında işçilerin yalnız ekonomlk alanda değil, siyasi ve ideolojik alanda mücadele gereğinden sözedilir. tş çilerin politik ve ideolojik mü cadelelerini yürütecekleri yer siyasi partilerdir.it Duruşma yargıcı daha sonra DISK DAVASI DlSKIn kurulus bUdirgesinde ve tüzüklerinde sözü geçen Anayasada öngörUlen köklü deg) şikliklerin sözcükleri Ue ne amaçlandığını sordu. Bu soruya Baştürk'ün yanıtı şöyle ol du: «Anayasamızda öngörülen toprakta, sanayilesmede, sosyal hayatın düzenlenmesinde ve ekonominin bütününde halktan yana değişikiikleri içeren anla yıştır. Biz Anayasamızda öngörülen köklü değişiklikler deyiminl bu anlamda kullanıyoruz. Zira DİSK kuruluşbildirgesi tflzüğü Ue Anayasayı böyle savunmuştur. Ve koyduğu ilkelerin hayata geçlrilmesi yolunda mücadele vermiştirj» DEVRİMCİ ÖZ Duruşma Yargıcı bu noktada yeniden açıklık istedi ve Anayasanm değiştirilmeslnin mi öngörüldüğunü sordu. Baştürk, Anayasanın uygulanmdsının öngörüldüğunü söyledi. Duruşma Yargıcı devamla, işçi sımfı hareketinin devrünci öze kavuşturulmasından ne kastedildiğinin açıklanmasını istedi. Baştürk, yanıtlarken, «Buradakf devrimcl özden kastedilen işçi sınıfının Anayasa' nın öngördüğü köklü değişikUklerin bilincine kavuşturulma sıdır. Zira DİSK devrimcUlği tutucu, gerici, ekonomik ve sosyal • politik ilişkiierin Anayasa uyarınca değlştirilmesi Anayasa ilkelerlnin yasama geçlrllmesi anlamında alıyor.» de di. Saat 14.00 de baslayan öğleden sonraki oturumda DtSK'in Türkiye gerl kalmıslıktan kurtulması için bilimi en geçsr li önder saydığını işaret ederek bilimden ne kaste.üidiğini sordu. Baştürk, «daha önce ou sorulara yanıt verirken bellrttiğim gibi insanhğın gelişnıesl için ekonomik ve sosyal bilitn ler en önemli araçtır» yamtın! verdi. Yargıç, bu kez işçi sınıfının kendi sınıf bilincine erişmesin den ve öngörülen egitimi biçim ve programından söz etmesini istedi. Baştürk bu soruyu şöy. le yanıtladı: «İşçi sınıfının kendi smıf bilincine erişmesl ekonomik, sos yal, çıkarlannın farkına varma sı demektir. Sınıf olma billnci ekonomik sosyal mücadelede yerinl alması anlamındadır.» Yargıç «nerede?» diye sordu. Baştürk, «sendikalarda» yanıtı nı verdi. Yargıç, «eğitim nasıl olacak?» dedi, Baştürk, «sendikalar işçileri eğitmek zorundadırlar. Yasa bu zorunluğu getirmlştir. Kendi ekonomik ve sosyal çıkarlarını sahip olmayı toplu sözleşmelerden başlayarak yol ve yordanu ile anlatmaktan ibarettir^» BAĞIMLILIK BAĞIMSIZLIK Yargıç daha sonra DİSK'in Türkiye'nin tam bağımsızlığı ve özgürlüğü için yola çıküdığı görüşü üzerinde durarak ba ğımlılık ve bağımsız.lığın anlatılmasım istedi. Bastürk bu s o ruyu şöyle yanıtladı: «Türkiye Cumhuriyet Devleti verdiğimiz bağımsızlık savaşı sonunda knrulmus bir devlettir. DİSK bağımsızlık konusunda o nedenle çok duyarıı dır. DİSK'in bağımsızlık anlayışı ülkemizin hem ekonomik hem siyasal, hem asKeri alanlarda bağımsız olması anlamındadır. Veya bir alanda İd bağım lılık diğer alanlarda da bağımblığı getlrir.» Yargıç, bu noktada kime »ar şı mücadele verildiginin yanıtını istedi. Baştürk, «Ikill anlaşmalar bağımlılık getiren anlaş malar siyasal iktiıl ırlarca oluşturulmuştnr. Biz bu durumu ortaya koyuyoruz. Bunun bir örneği 1974 Kıbns olajında yaşanmıştır. Kıbns'a anlasmalar gereği yapılan müdahalede bir bn«ka ülke amYnr%o koyarak hem ekonomik hem askeri dar boğaz yaratmak istemiştir» dedi. Yargıç, daha sonra, «toplum cn dflzenden» ne kastedlldigini sordu. Baştürk, «seçlmle lktldara gelecek siyasi iktidann uy gulayacağı sosyalist ekonomik model olarak» açıkladı. Yargıç bunun üzerine «dşçllerin siyasi mücadele yapmalan gerektiği», «insanm Insanı sömürmesi esasına karşı» mücadele şeklindeki DİSK görüşlerine açıklık istedi. Baştürk, «bu görfişlerln anlamı kendi içinde mevcut. tşçilerin tüm haklan İçin yalnız ekonomik, mesleki mücadele Ue yetinmeyip bunun yanında Anayasadan gelen demokratik haklannı kullanarak demokratik mücadele yapmalannın gereğinl anlatır» yamtını verdi. Yargıç, «insanm Insanı sömürmesi» anlamı Üzerinde yeniden durdu. BaştUrk, «İşçi sınıfını yasal yoldan siyasal lktidara ortak olması için siyasi faaliyette bulunması yolu ile insanlann insanlar tarafından sömürülmeslnln önflne geçiimesi» şeklinde açıkladı. Yargıç, bu kez «insanm Insanı sömürmesl nasıl oluyor?» dedi. Baştürk'de «her düzende lnsanlann insanlarca ekonomlk bakım dan ürettiklerinin tam karşılığını alamamalan haline sömürü denir» yanıtını verdi. Yar gıç, «klme karşı verecek bu mü cadeleyi» diye sordu. Baştürk, «sömürenlere karşı» dedi. Yargıç, sosyal ekonomik çıkarın bilincine vanlmaşı tanımı üzerinde yeniden d'irdc. Bu nun üzerine BaştürK, «çıkarlarmın bllincıns varmavan kîşinln mücadele etmesi söz konu su olamaz. tsçi sınıfı DİSK '• çinde ekonom'.k sosyal çıkarlarının bilincine vararak bu bllinç içinde insaam ınsanı sömürmesi esasına karsı tavır al. ması anlatılmnk isteniyor» de di. Yargıç dahı jonıa i$ç: smıfının politik ve ideolojik miicadelesinden kas^sdılenın ne clduğunu, bu mü^ıdnien'n kime karşı verileceli.vn yamtlanmasını istedi. Baştürk, yanıtlarken şöyle dedi: «DİSK ekonomik mücadelenin politik ve ideolojik mücadeleden soyutlanmamasuu ortaya koyuyor. Politik mücadele smıf mücadelesinin en yüksek biçimidir. Politik mücadelenin örgütü de siyasi partilerdir. Bu rada ekonomik mücadelenin kendi başına başanlı olamayacağı vurgulamyor.» Yargıç ideolojik mücadelenin ne olduğunu sordu. BaştUrk, «dünyamızda her sınıf ve tabakanın bir dünya görüşü vardır. B u göriişler sistemine ideoloji diyoruz. Bir başka tanımla her sınıfın ve tabakanın kendi çıkarlan doğrultusunda dünya olaylanna bakış biçimi vardır. Çıkarlan ortak sınıf ve tabakalar ortak düsünce blçimleri oluştururlar. Siyasi ekonomik, sosyal anlamda ideoloji yaratırlar» şeklinde açıkladı. İŞÇt SINIFI İDEOLOJİSİ Yargıç işçi sınıfı ideolojisinin açıklanmasını istedi. BaştUrk, «çıkar çevrelerinin emper yalistlerin, kapitalistlerin ideolo.iilerine karşı kendi Ideoiotilerini oluşturmalandır» yanıtı nı verdi. Yargıç bu ideolojik gö • ün na oıa'iğuDu sord ı ıavu tsj.k, «sosya'isl guribtt'" Elbet tekl bu da siyasi partllerde ortaya konacak bir görustür. Zira DİSK bir kitle örgütüdür. İçinde değişik siyasi. ekonomik ve sosyal görüşlere sahip işçiler vardır. Bu işçilerin sendika laruun topluluğudur» yanıtını verdi. Yargıç daha sonra gerçek kurtuluşun sosyalist düzende olabileceği şeklindeki tüzük gö rüşünün açıklanmasını sosyalist düzenden ne anladığını sor du. Baştürk özetle şöyle dedi: «DİSK kuruluş bildlrgesinde ve tüzüklerinin ana maddele* rinde beUrtildiği üzere Anayasayı kendine zemin kabu] etmiştir. Buna göre üikemizde sosyalist siyasi bir parti iktidar olabilmektedir. tsçi sınıfının kurtuluşunun yani ekonoILAN mik, sosyal piandaki istemlerinin böylesi bir siyasi iktidarT.C. da elde edileceğini söyleraekteGEBZE 1. ASLİYE HUKUK dir. Ben böyle anlıyorumj» HAKİMLİĞİNDEN SOSYALİST DÜZEN No: 981/286 Yargıç, sosyalist partinin iktldara gelmesinin sosyalist bir Davacı Muharrem SecdUzen değişikiiği anlamına gelre tarafından Davolı Yenidiğinimi sordu? Baştürk, ekoşehir, yeni bostan sok nomik ve siyasi anlamda bir no: 8 Hüseyln Zengln yadüzen değişikiiği olacağının ka nında mukim Ayşe Serce bul edilebileceğini belirtti. Koaleyhine acılan boşanma nuşmasmı, «tekrar etmes istedavasında: ritn; tüzükte iddiansmcnin voDavalının 1975 senesinrumuna uygnn bir vonım yoktur. DİSK'in işçi sınıfının ede evl terk ettiğinl ve bir konomik, politik mücadelesini daha müşterek haneye östlenmesi söz konusu değildönmedığinl bellrtmlş ve dir. DİSK siyasi parti değildir. boşanmalarına karor verilDİSK'in sınıf ve kitle sendikamesinl istsdiğinden; davalı cüığı temel Ukelerinde, DİSK'bir çok aramalara rağmen in siyasal parti yerine konıüabulunamamış olduğundan mıyacağnu, politik ideolojik duruşma günü olan mücadelelerinin siyasi partiler 10. 5. 1982 günü saat 10 olduğu belirtilmiştir» şekluı de sürdürdü. da mahkemede hazır buYargıç, Baştürk'ten sosyalist lunması davetiye yerlne düzenden ne anladığını açıklakain olmak üzere llanen masını istedi. Baştürk, açıklatebliğ olunur. 19. 4. 1982 masını özetle şöyle yaptı: B 4248 2774 «Ekonomik alanda temel üretim araçlannın çpUk makina sanayii, enerji kaynaklannı, sanayi kilit noktalannın, ağır sanayi ve madenciliğin, ulaştır ma, ihracaat, ithalat işlerlyle, Arkadaşımız bankacılık ve sigortacüığın dev Iet eliyle yapümasına, sosyal alanda eğltimde, sağlıkta, devAHMET letin etkin bir rol oynaması, toprak^a adaletin sağlanması TİRYAKİyi gibi önlemler bütününe sosyallst uygulamaıun yapıldığı bir düzen olarak acıklanabilir.» ölümünün 2. yılmda saygıyla anıyoruz. Dunkii duruşmayı Macaristan, Pransa Sendikalannın tera ARKADAŞURI silcileri ile Türkiye'nin Alman ya Konsolosluğu görevlüerinin (Cumhuriyet: 2767) de izledikleri görüldu. Sanıklar adına duruşmaya, Aysel, Baykal, Mehmet Ali Ay• Şebekeml kaybettlm. Oecer har, Turgut Kazan, Ercüment Tahiroğlu, Fikret llldş, Dursun sizdlr. Mehmet BİLGİN AU Aydın, Cavit Çakar, Kadri • NOfus cüzdanımı kaybet Malkoç, Raslm Öz, Mustafa Öz tim. HOkümsüzdür. kan, Mehmet KemaJ Aydın, aRamazan KARAGÜLLE vukat olarak katıldılar. Calışanlar.. Sorulan... Sorunbun... • • * • Sfılmaz ŞİPAL KOCAKARI DAVASI: «Yojlı kimselerden alman vekaletname ile yapılan taşmmaz satışlannda vekilin füleli satış yapmış olabileceği dü şünülmelidir. Bu gibi davalnra 'kocakan davası* adı vermeh gereği duyuL muştur. Taşınmazm satış tarihinde'ki ger çeh değerinden çok düşük değerle satılmış olması satıştan çoh bağış niteliğinde olduğunu ve vekilin bağifa yetkili olmaması da bu durumun geçersiz sayılmasını gerektirir.» (Yargitay l. Hukuk Dairesi) verenler, bu tutumlan sonucu meslek hastahğı dışmda bir başka hastalığa yakalanan işçinin uğradığı zararlardan sorumlu olacak mıdır? Bu konuya Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 27.2.1978 tarihli 3997 Esas ve 1375 S. Karan ile açıklık getirmistir. •Işverenin tşçideki hastalıktan sorumlu tutulabilmesi için bu hastalığm mutlaka (meslek hastahğı) niteliğini taşımasında zorunluk yoktur. (...) Rapor da ise işyerindeki çalışma koşullannın işçideki hastahğı artıran nitelikte oldu ğu yazıltdır. Şu duruma göre işverenin davacı işçiyi işe girerken kendisine böy le bir hastahk mevcutsa bedensel yönden uygun düsmeyen bir iste çalıştırmaması, şayet hastahk sonradan meydana gelmişse, buna göre gerekli önlemi alması gerekir.* YAKACAK YARDIMI VE VERGİSİ: Bugün için ödenen yakacak yardımlarmın bir bölümünden vergi kesilmek te bir bölümünden ise vergi kesilmemektedir. Gelir Vergisl Yasası'nın 24/4. maddesi uyarınca «657 Sayılı Devlet Memurlan Kanununa göre ödenen yakacak yardvnı* Gelir Vergisinden ve Mali Denge Vergisinden bağışık kıhnmıştır. Buna karşılık, 5953 sayılı Basra • Iş, 1475 sayılı İş ve 854 sayılı Deniz İş yasalarına bağlı olarak çahşanlara ödenen yakacak yardımlanndan ise gerek Gelir, gerekse Mali Denge Vergileri kesilmektedir. Devlet memurlanna ödenen yakacak yardımı 3.500 TL. ayda olarak saptanmıştır. İSVEREN YALNIZ MESLEK HASTALIĞINDAN MI SORUMLUDUR? Yasalar işçi sağhğını koruyucu ftnlemleri almakla işverenleri yukümlü kılmıştır. Gerekli önlemleri almayan iş Kongre'âe agırlık işsizlik sorunu (Baştarafı 1. Sayfada) dar gelen tartışmalar sonunda, koalisyonun Sosyal Demokrat Başbakanı Schmidt ödün programma, çok kazançlardan vergi yerine, herkesin satm aldığı mallara, dolayısıyla herkese aynı ölçüde yüklenen fazla kıymet vergisi getirmişti; bu data bii, Sosyal Demokrat kamuoyunda fırtınalar yaratmış, Schmidt'in parti içindeki muhaliflerinin eleştirilerini daha da sertleştirmelerine yol açmıştı. Kongreye verilen önergelerde de, Schmidt'in HUr Demokratlara verdiği ödünün dolaylı olarak kınanması anlamını taşı yacak şekilde, işsizliğe karşı önlemlerin mali kaynaklannın başında «çok kazananlardan özel vergi» önerilmişti. Önergeleri, Kongre Genel Kuruluna sunulmadan önce elekten geçirip genellikle uzlaşmacı formüllere bağlayan önarge komisyonu ise, önerilen formüllerı iyice yumuşatmış, esnekleştirmişti. Kongrede Kıyamet, önerge Koraisyonunun yumuşak değişiklik formülü üzerinde oldu, Söz alan delegeler, salonda Sosyal Demokrat Partinin kongresinin yapıldiğını, Hür Demokrat partiyle Koalisyon görüşmesi japılmadığını söylediler. Ve «Biz burada par ti olarak görüşümüzü söyleriz. Hür Demokratlar da bizim ne düşündüğümüzü, hangi noktalarda kararlı olduğumuzu bilir. Adımlannı ona göre atar» dediler. Parti Genel Sekreteri Golfas da, önergedeki isteklerin yumuşatılmasına gerek olmadığım esasen bir partinin sonradan uzlaşma zorunda kalsa bile, temel görüşünün çıkış noktasını peşin olarak yumuşatmasının müzakere gücünü de zayıflatacağım belirtti. Sonuç olarak önerge komisyonun değiştirdiği esnek şekliyle değil, eski ve kesin şekliy le kabul edildi, bundan Başbakan Schmidt'in fazla memnun olmadığı tahmin ediliyor, yalnız bu memnuniyetsizliğfni belirtecek bir tavır takınmadı. Kongreye işsizliğe karşı önlem olarak çalışma saatlerinin, işverenl vardiya usulü uygulamaya yöneltecek şekilde azaltılması, emeklilik yaşının düşülmesl yolunda da önergeler sunulmuş bulunuyor. Ve bunlar da hararetli görüşmelere neden oluyor. Özetle, işsizlik, Sosyal Demokrat Partisi Kongresi tlzerin de de, bütün ağırhğını hissettirmeye devam ediyor. YABANO İŞÇİLER İşsizlik konusu görüşülürken, yabancı işçiler konusuna da zaman zaman değinildi ve kongreye başmdan beri hakim olan havaya uygun olarak yabancı düşmanlığma karşı sözler söylendi. Bu arada kongre karan haline gelmesi isteğiyle verilen tasan önergelerine yenileri de katıldı. Bunlardan Kuzey Almanyalı bazı delegelerin ortak önergesi, yabancı düşmanlığına karşı çok kesin bir tutumun örneğiy di ve içindeki cümlelerden bazüan şöyleydi: «Ülkemizin ekonomik kalkınmasının sağlam temellere oturması, 19501i yıllann sonundan itibaren, fizellikle Avrupa'nın güneyinden getirtllen yüzbiıılerce yabancı işçinin katkısıyla sağlanmıştır. Bugünkü refahımızın hiç de küçümsenmeyecek bir bölümünü, biz o işçi İere borçluyuz. KONGRE SINTRLI SORUMLU I. ORDU MENSUPLARI SOSYAL YARDIMLAŞMA YAPI tSTlHLÂK VE KREDİ KOOPERATİFt Sayra üyemiz, 1. Ordu Yapı Kooperatifi' nin Yılhk Genel Kurul toplantısı 31 mart 1982 günü çoğunluk olmadığmdan yapılamamıştır. 17 nisan 1982 cumartesi günkü ikinci top lantıda da, gündemin 12, 13, 14'ncü maddelerinin görüşü lebilmesi için Ana Sözleşme nin 26'ncı maddesindeki çogunluk sağlanamadığından, üçüncü toplanti; 8 mayıs 1982'de saat 0.30'da 4. LEVENTTEKt TEK GIDA tŞ Sendika binasında yapılacaktır. Saym üyelerimi^in teşrifleri önemle rica olunur. Onlann üikemizde yaşamasından dofan sosyal sorunların halil için önlemler alınması gerektiği oldukça geç farkedilmiştir. Özellikle ev sorunu, okul sorunu gibi konularda güçlükler önlenememlştir. Son yıllarda ise, devam eden ekonomik buhranm ve Işsizliğin sonucu olarak Işyerlni kaybet» me korkusunun da etkisiyle ya bancı hemşehrilerimize karşı önyargılar artmaya başlamıştır. Bu psikolojik durumu istis mar eden aşın sağcılar, ülkemizde yabancı düşmanlığuıı kö rüklemekte gecikmemişler, bazı seçimlerde açıktan açığa yabancı düşmanlığma dayanan aday Usteleri bile hazırlayacak kadar 1leri gitmişlerdic Biz Sosyal Demokratlar olarak yabancı düşmanlığjnm ve yabancıiara farklı muamele yapümasmın, bütün gücümüzle karşısına çıkmakla görevliyiz. Bizim hareketimiz kendi moral gücünü hnksızlığa uğrayanlara ve ayncaiıksızlıklara karşı her raman gösterdiğimiz dayanışmadan alır. Kendi tarihimizde Nasyonal Sosyalist iktidar zamanında. ırkçdık denilen deliliğin kanlı sonuçlarını bizzat yaşadık. Bu konudakl, en küçük bir kıpırdamaya bile mü'samaha gösteremeyiz.» TÜRKİYE'DEKİ DURUM Yabancı işçiler konusunun dışında Türkiye'yle ilgili başka bazı önergeler ise, ülkermzdeki gelişmeler üzerine.. Willy Brandt'm ve Wischnewsky'nin konuşmalarına paralel olarak Ecevit'in durumu ve öteki bir kısım uygulamalar üzerlnde duruyorlar ve hükümeti de bu konular üzerinde durmaya çağınyorlar. Gökük TKP (Baştarafı 13. Sayfada) yız» şeklinde konuştu. Askeri Savcı, duruşmaya llk kez çıktığını, dosyayı inceledikten sonra görüşünü blldireceglni söyledi. Mahkeme, duruşmada bu lunmayan savunma avukatını dinledikten, Askeri Sav cının görüşünü aldıktan sonra görevslzlik konusunda bir karar vermek üzere duruşmayı 20 mayıs 1982 günö saat 14.20'ye erteledi. TYS TÖNETtCtLEBt YARGILANDI • Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS)'nın 1977 döne mi yöneticileri hakkmda Dernekler yasasının 38. mad desine aykın olarak davran Hi'iarı gerekçesiyle açılan davaya 4. Asliye Ceza Mah Konicüınde devam edildi. Türkiye Yazarlar Sendika sı 1977 dönemi yöneticilerin den Aziz Nesin, Şükran Kur dakul, Demirtaş Ceyhun, Adnan Özyalçmer, Alpay Kabacalı, Osman Saffet Arr lat. Kemal Sülker ve Altan Küçükyalçın hakkında Dernekler Yasasının 38. maddesine aykırı olarak, Dışişleri Bakanlığı'nm izni olmaksızın Bulgaristan Yazarlar Sen dikası ile kültür anlaşması imzaladıklan savıyla dava a çılmıştı. Sanıklardan Pemirtaş Cey hun ve Şükran Kurdakul'un katıldığı dünkü duruşmada, 1978 yılında ölen Altan Kü çükyalçın'm nüfus kayıtları nın önceki duruşmalarda ol duğu gibi henüz mahkemeyo gelmediği görüldü. Mahkeme heyeti daha sonra Sav cının esas hakkındaki müta alasını hazırlayabilmesi için duruşmayı 6 haziran'a ertele dL «SÜREÇ. YASAKLANDI • istanbul'da üç ayda bir yayınlanan «Süreç» dergisinin yayını 1. Ordu ve îstanbul Sıkıyönetim Komutanlığınca yasaklandı. Üç aylık «SiyasalKültür» dergisi olan •Süreoin 9. sa yısı da toplatıldı. Belgeli (Baştarafı 12. Sayfada) zel suçlayamayacağım belirtti, sözlerini gerl almasını Istedi. Diğer üyeler de, Akkılıç'ın istemi doğrultusunda oturduklan yerden görüş bildirdiler. Yenlden kürsüye gelen Ender de, konuşmasında bütün profesörleri kastetmediğini belirterek, «Ancak şıı da bir gerçektir İd, anarşlye neden oldukları gerek çeslyle yakalanan ve hakkında soruşturma vapılan profesörler mevcuttur» dedi. Üyelerden Şerafettin Yarkm, Halil Gelendost, Feridun Güray, Halil Erdoğan Gttrel, ve teklif sahlbi Muzaffer Sağışman teklifin lehinde konuştular. Sağlam, bu durumdakl öğren cilere yeniden sınav hakkı tanınmasını öngören yasa teklifinin Danışma Meclisi"nde görü şülmesi sırasında yaptığı konuşmada, böyle bir uygulamanın af anlamına geleceğini belirterek şöyle konuştu: «Ülkemiz 12 Eylül Sncesl çok ağır ve cidl bunalımlardan geçerek bugüne gelmiştir. Ancak bir noktaya dikkat çekmek gerekir. 12 Eylül sonrasında geçen 1^ yülık süre çok kısa bir süredir. Bu süre içinde suçluların tamamı ele geçlrilmiş ve cezalandınlmıs mıdır, hersey güllük gülistanlık mıdır? Ülkede huzurun tamamen sağlanması konusunda yü rütülen çalışmal3r büyük bir hızla devam ederken, böyle bir uygulama başka beklentileri de beraberinde getlrme tehlikesini taşımaktadır. Bu nedenle Iıükü met olarak böyle bir affı üV kede sağlanmaya başianan huzuru bozabilecek nltelikte görüyoruzj» "i'ın konuşmasmdan sonra bu konuda verilen teklif komisyona geri verüdi. Vasa önerisı daha önce MilU Eğitim Komisyonu'nca da reddedllmisti. Yargıtay: Cekin verildigi tarihte karsılığı yoksa dolandırıcılık sucu olusur ANKARA, (ANKA) Yargıtay Osza Genel Kurulu bankerler konusunda ilk karan nı verdi. Yargıtay Ceza Dairesi bu konuda verdiği bir karan bozan Genel kurul kararında, «Bankerlerce verilen vadell çekin karşılığımn çekin verildiği tarihte bankada yoksa dolandıncılık suçunun oluştuğu» belirtildi. Samk bir banker'in ayda 8 bin lira faizle 100 bin lirayı müşteriden 6 aylığına borç aldığı ve karşüığmda 21. 5. 1980 günü 100 bin liralık ana para için çek verdiği, ancak Banker' in verdiği banka hesabında 7. 8. 19B0 günUne kadar olan sürede hiçbir zaman 100 bin İn ası bulunmadığı anlaşıldı. Öte yandan çekin verildigi tarihte sanığın belirtllen banka şubesindeki para miktannın sadece 4 bin 58 liradan ibaret olduğu saptandı. SAHİBİNDEN SMI1IK FABRİKA BİNASI AIİBEYKOY'DE 4000 METREKARE ÜZERİNE, 220f: MKiREKARE J'EK KAT. 7 METRE YÜKSEKLIK I E. Tel. . 44 18 86 • 45 43 77 YÖNETtM KURULU GÜNDEMı 1 Açılış 2 Kongre Divanı seçimi 3 îhtiram duruşu 4 Yılhk faaliyet raporunun okunması 5 Bilânconun izahı 6 Denetleme Kurulu raporunun okunması 7 Raporlar üzerinde mü zakere 8 Yönetim Kunılu'nun tenkitlere cevabı 0 Yönetim Kunılu'nun ibrası 10 Denetleme Kunılu'nun ibrası 11 Personel ve kadromın tasvibi 12 Yönetim planmdaki sı ANKARA, la.a.) Uluslarcalc suyun kaldınlmaarası Turizm Yatırımcısı Kerim sı Ağa Han'ın kardeşi Amin Ağa 13 Arsalaıtn satış sureHan, «Ağa Han grubu»nca Tür tiyle değerlendirilmekiyede kurulacak tesisler kosi için Yönetim Kurunusunda incelemelerde buiunlu'na yetki verilmesi mak üzere. dün Ankara'yo gel 14 Müşterek yerlerin sadi. tışı için yetki verilmeAmln Ağa Han. Esenboğa si Havaalanı'nda yaptığı acıkla15 Ana Sözleşme hüküm mada, «Türklye'ye uıman:arı lerine göre üyelikten ile birlikte geldiğbıi belirterek, çıkanlanlar hakkında «Yatırım yapacakları alanlarda karar verilmesi İncelemelerde bulunacağmı, 16 Teshin merkezlerinin Türklye'de turistik tesls kurma onanm. yenlleme işikonusunda kararlı olduklarını» nin görüşüImesi söyledi. 17 Dilekler. kaDanıs. Âmin Aga Han: Türkiyede turistik teses kurma kararındayız