19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ürfc Dll Kurumu'nca geçen yılm başında Ankara'da düzenlenen «Ortak Çalışım»daki konuşmamı yaptıktan bir gün sonra, 19 Ocak 1981'de rahatsızlanarak Yüksek İhtisas Hastanesine kaldınldım. İlk haftaıarda sıyaretçl kabülünü yasakladüar. Gelenler, yattığıra odaıun kapısının yanına yeneştirilen kü çük bir masadaki deftere ziyaret tarihini ya zıp imzalıyorlardı. Yasak kalktıktan sonra ilk gelen ziyaretçi Enver Ziya Karal oldu. Karşım da onu görünce sanki yenl bir canlılığa kavu$ muş ve gerçekten mutlu olmuştum. «Ziyareı saatinden önce geldim, azıcık blz bize Konu şalım diye» dedi, gülümsüyordu. «Ortak Ça lışım»da oturum başkarüığını yaptığı 17 Ocak 1981 günü pek az görüşebilmıştik. Bunun eksiğini hastane odasında 2 Şubat 1981 deki söy leşimizle bol bol doldurduk. Eu bizim uzun süren en son söyleşimlz oldu. Benl yormamak için daha çok kendisi konuşuyordu. Yıllardan beri bu denli uzun konuşma lırsatı bulamamıştık. Beni çok iyi bulduğunu belırterek söze başladı ve ardmdan eski anılara daıdı. Tam 47 yıllık arkadaşUğımızdaki yakmlık ve resnu görevlerimizdeki koşutluklar bizi birbirimize zengin bir anılar zinciriyle bağlamıştı. Bunun bir halkasından ötekine geçerken kimileyin du daklarımız buruk bir ses veya iç çekişle kapanıyor, kimileyin de gözlerimiz sevinç ve umut ışığıyla pırüdıyordu. XXX Söyleşimizin odak noktası Atatürk ve A tatürk devrimciliğiydi. Tatlı ve gersek bir Atatürkçüye yaraşan etkin bir anıatımı vardı. Bir ara sözünü kestim ve içimden gelerek: «Sen Atatürk devrüninin çok parlaK ve nurlu ışığını taşıyan bir biliın adamısın, Usminle müsemma)sın. Senin arkadaşhğınla iftüıar ediyorum dedim. Merakla gözierime baktı. Ben konuşmamı sürdürerek: «Enver Ziya adım taşıyorsun. Biliyorsun ki bunun öz Türkçe karşılığı (Çok parlak ışıkKır. Taşıdığın ad aydınhk düşüncelerine uygun düştüğü için isminle müsemmasın» dedim. Enver Ziya, «Een bunu yetmiş beş yıldır hiç düşünmemiştim. Hayali genış bir yazar olduğun nasıl da belli. Bir sözcükten bir öyku çıkarabilirsin» karşılığını verdi. GiUUştük. Böy lece söyleşimizin akışı Atatürk'le ilgili anılardan Osmanlıca ve öz Türkçe alanına kaydı. «Enver Ziya, şimdl içinde bulunduğumuz ortamda «Ulus, devrim, ülkü» gibi sözcükler bazı kamusal çevrelerce aforoz edilmiş durum da. Hele «Devrimciv ve «Ülkücü» gibi güzel Türkçe sözcüklerimiz sanki silahlı militanıara ve anarşistlere bırakılmış gibi bir nava esiyor, yerlerine «inkilapçı» ve «idealist» aeniliyor. Bunlarm birincisi Arapça, ikincisi Fransızca,. Çok üzülüyorum» dedim. O dost gülüın semesiyle Hiç üzülme» diye yanıt verdi, «Böyle olağanüstü zamanlarda olağanüstü hareketli hatta celişkili durumlar görülebilir, sonra her şey durulur. Bilirsin ki büyük devrim sırasmda Fransa'da ve ondan hemen hemen 1,5 yüzyıl sonra Mussolini îtalya'sında günlerin OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 7 ŞUBAT 1982 I Devrimci Kurumlar ve Karal Hıfzı Veldet VELİDEOEOĞLU natta ay ve yıllann bile adian Dir süre değı* tirildi, ama yürüınedi. Atatürk Milli Mücade le'de Ankara'da kurduğ u «Hakimiyeti Milliyeu Gazetesinin adını, Arapça olduğu için değişti rip «ULUS» koydu. Bu tuttu. Şimdi hepımız UİUSK, Ulusal, Uluslararası» sözcüklerini ra lıatça ve nıy yadırgaınadan kullanıyoruz. Os manlıca Türk uiusunu yüzyıllar boyunca «Üm mec» topluluğu içinde eritrnenın bir aracı oı du. Atatürk'ten sonra dinsel bir kavram olan Ümnıet aşamasından ulusal bir kavram olan Millet aşamasma geçtik. Artık dil özleşmesinin önüne kimse duramaz, rahat tut içinı« dedı XXX Eöylece söyleşimizin konusu, Atatürk'un kurduğu Türk Dil ve Tarih Kurumiarına kaydı. Enver Ziya Karal Tarih Kurumunun Baş kanı, Dil Kurunıu'nun da üyesiydi. Tam o gün lerde de Türk Dil Kurumu doğrudan doğruya, Tarih Kurumu da dolaylı olarak yoğun bir saı dırı karşısında bulunuyordu. Atatürk devrimı ne eskiden beri düşman olan kimi çevre ve kişiler 12 Eylül'cüleri yanütıp Büyük Ata'nın Türk kültür yaşamına armağan etmış olduğu bu iki devrimci kuruluşu kapattırmak için büyük bir çaba içindeydiler. Oysa bu kurumlar küçüklü büyüklü yüzlerce bilimsel yayınla Türk kültürünü zenginleştirip gerçek Türk milliyetçiliği yolunda büyük hizraetlerde bulunmuşlardı. Kapanmaları ülkede Atatürk devriminin noktalanması ve geriye dönüşün en keskin adınıı olacaktı. Enver iZya Karal ise, kızı Saym Doçent Doktor Seçiı Akgün'ün yazdığı gibi «Atatürk yolunun Türkiye ıçin tek kurtuluş çaresi, tek geçerli yol olduğu Inancmda id; ( ) Atatürk'le özdeşleşmişti sanki. Atatürk devrimi ve ilkelen her zaman yolu olmuş, A tatürk'ü en iyı tanıyan ve değerlendiren kimse olarak da bu ilkelerden en ufak bir ödünü asla onaylamamıştı.» (Cumhuriyet, 22 OcaK 1982.) O gün hastanedeki konuşmalanmızda da şu ortak düşünceye varmıştık: «Eğer Atatürk'ün Türkçeleştirdiği ezan yeniden Arapçaya döndürülmeseydi ve îstanbul'un bazı camilerinde tanınmış haf'ızlarca okutulnıaya başlanan Türkçe Kur'an durdurulmasayrtı bugün bütün camilerimizde Türkçe Kur'an ohunurdu; înönü zamanında Türkçeleştirilmiş olan 1924 Anayasası yedi yıllık uygulamadan sonra yeniden eski Osmanlıca biçimine konulmasaydı bugün devlet ve yasa dilimiz daha ulusal olurdu. Ümmetçiükten ulusçuluğa geçişin en blrincı ve tek yolunun ulusal dil, ulusal tarih bilim ve bilinci olduğunu herkesten iyi bilen Atatürk, Türk Dil ve Tarih Kurumlanm, ou bıimcı yerıeştırecek bilimsel yolları araştı rıp bulmaK, bilimsel yapıtlar vermek ıçm kur muştu. Bu nedenie Atatürkçü Türk Ordusunun lemsilcileri, Enver Ziya'nın deyirmyle: «Atatürkçü kisvelerini çıkarmadıkça» bu iki kurumu kapatamazlardı. «Göreceksin Hıfzı Veldet» diyordu, «12 Eylül'ü yapanlar hüsnüniyetli olduklarından ergeç gerçeği görecekler, her kuruluşta olabilen tek tük pürüzleri büyüteçle Görülüyor ki, Enver Ziya Karal bir kısım yansıtan ittiracılara aldanmayacaklar ve pire yöneticilerin tutumundan kaygılanmıs ve 1966'ıçin yorgan yakmayacaklar» diyor, hem kendiria yazdığı önsözrte bu kaygısmı. belki uyarıcı sirün, hem benim yüreğimi rahatlatıyordu. olur umuduyla, belirtmiştir. O gün birbuçuk saatten i'az'.a süren söyleNe garip bir rastlantıdır ki, Sayın Kazım şimizin bir konusu da 1801 Anayasası olmuştu. Karal, tarih biliminı özellikle son 2 0 yıl Öztürk'ün bu kitabma benim yazrnıs olduğum U ük Türk tarihini derinlemesine inceıemiş olönsözdeki şu satırlar da, bir başka açıdan, aymanın kazandırdığı deneyim üe bu konuda kıtıı kaygraın ürünüdür: saca şöyle demişti: «İşin başından beri içinde «Bu Anayasa Türk halkınm topyekün olduğun için bilirsin, 1961 Anayasası Atatürk'kalkınması, aydınlığa ve refaha kavuşması ün her zaman özlediği demokrasiyi butün huamacıyia hazırlanmış milliyetçi, sosyal, dev kuki garantileriyle getiren bir Anayasadır. rimci ve halkçı bir Anayasadır. Bu amaca Gerçi Millet Meclisi ve Senato Başkanlıklarıyulaşmak için yapılması gereken şeyleri gör la Cumhurbaşkanı seçimlerinde uzun süre ınek başiza, bunları gerçekleştirmek işi yiobstüriksiyon (engelleme) olanagı bırakmayan ne başkadır. 27 Mayıs bunları gerçekleştirhüküm ve müeyyideler konulmamıştı; ama memiş, fakat kalhınma yolunu açık ve net birader, onların ülke yararını bir yana ıtip her görebilmeh için dürbun ayan yapmış ve defasında işi inada bindirerek parlamentoyu 1961'de Türk halkınca kabul olunan Anayafelce uğratacakları nereden aklımıza gelebiürdi. 1971 müdahalesinde Anayasa'nın bu eksa üe bu yola açılan kapının anahtarını sikleri düzeltilmedi, sadece birkaç olumsuz devermiştir.' ğişiklik yapıldı. Böylece gerçek demokrasi di12 Mart 1971 dönemindeki bir karşılaşmasiplinine aykın uygulamalar bizi önce anarşimızda Enver Ziya bana: «Görüyorsun Hıfzı Velye, sonra bugünkü rejime getirdi. Uzücü olan det, senin o kitapta sözünü ettiğin anahtarı iyi şu ki, rejimi 12 Mart 1971 müdahalesine getikullanarnadılar, kalkınmanın değil, müdahaîeren yöneticilerin bundan hiç ders alnıayıp bu nin kapısını açtılar. Bu, ilerisi için nayra aladefa adeU zorla 12 Eylül 1B81 müdahalesine met cleğildir» demişti, üzülerek. getirmeleridir.» Hastanedeki söyleşimizde bütün bunları Çok bağh olduğu 27 Mayıs 1961 devnmı daha büyük bir üzüntüyle anımsadik. Odaya ıçm her zaman: «Atatürk devriminin çağa döDaşka ziyaretçiler gelmişti. Karal veda edip nük bir merhalesi» derdi. Temsilciler Meclisi aynhrken. «Eiliyor musun Hıfzı Veldet, 1935'Anayasa Komisyonuna bu inançla başkanlık teki 8 kişilik devrimci kadrodan yalnız ikimiz etmişti. Ama onun en büyük kaygısı, bunca kaldık. Dayanalım. Daha yapacak çok işimiz emekle ortaya konan ve halk taratindan onayvar. Çabuk iyi ol ve hastar.e havasını terket» lanan eserın uygulanması üzerinde yoğunlaşıdedi. Onun «Devrimci kaciro» dediji devrim vordu. Şimdi Danışma Meclisi üyssi olan Sa tarihi dersinin geçen haftaki yazada adlannı yın Avukat Kazım Öztürk'ün, İş Bankasınca andığnn ilk sekiz öğretim üyesı idi. 1986'da bastınlan üy ciltlik «Türkiye CumhuYatağımm yannidaki komodinin üzennde riyeti Anayasası» adlı beigesel kıtabımn başmduran imza defterine gözü ilişti. Bsn de iki da sadece iki önsöz vardı. Bunlardan biri Ensatır yazabilir miyim? diyerek, benim j'anılımı ver Ziya Karal. öbürü Hıfzı Veldet Velidedebeklemeden oraya şunları yazıp imzaladı. O og!u imzasını taşır. Karal'ın önsözündeki şu defteri gözünı fjibi saklıyorum: satırlsr çok dikkate değer: «Bugün mutluyurn. Veldet'i eski düşünce'Anayasalann yürütülmesi onların ha lerine ve duygularına bağlı buîdum. tftihar etzırlamşından daha önemlidir; canhlıhlan tim. E.Z.K.» yaşayışları, sözün kısası. değerleri yürütülLüş tarzına bağlıdır. Bu da Anayasa hükümlerinin yalnız sözcüklerindeki düz anlamın kavranmasıyla sağlanmaz. Bu sözcüklerin kapsamakta bulunduğu derin anLamın da sezilmesi gerehlidir. Anayasamızın sehizinci maddesinde: 'Anayasa hüküm leri, yasama, yurütme ve yargı organlarını, ıdare makamlannı ve kişilen bağlayan tetnel hukuk kurallarıdır» denilmiştir. Buna göre, Anayasamızı bilmeh ve anlamah yönetenler ve yönetilenler için toptan ve teınelü bir vazifedir. Bununla beraber bu vazifenin yerine getirilmesi larzı en çolz yönetenler için, bir de aorumluluh problemi varatmaktadır.* Harf, Sözcük, Dize... Vecihi Timuroğlu'ndan bir mektup aldım. Yıl 1882. Şubat'ın 1'i. Timuroğlu diyor ki: «Aziz dost, Rahmetli Enver Gökçe'nln geride bıraktıklarını söktürmeye çalışıyorum. 45 tane Neruda çevirisi buldum. Birisi beni çok «soşkulandırdı. Cumhuriyet'te yayınlanmcsını diledim. Şliri gönderiyorum.» • Vecihi Timuroğlu mektubunu el yazısıyla; şiiri de bir başka yaprağa makineyle yazmış. Niçin? özel mektuplar daktilo ile yazılmaz. Bir görgü kuralıdır bu, Belki de anlamsız bir görgü kuralı. Çünkü (Timuroğlu için söylemiyorum) herkesin el yazısını sökmek koloy değiidir. Ücbeş satırı okumak için, döner doianır, kıvranır durursun. Hem el yazısı iki kışi arasına bir de yazının karakterini koyar; sözcük anlamlarının üstüne yazının grafiği de yüklenir. Oysa makinenın harfleri sözün anlamını duygusuz ve dolaysız iletir. Belki de Timuroğlu Enver Gökçe'nin şiirini bunun için daktilo ile yazdı. Sözcüklerin, sözlenn, dizelerın anlamları, okunurken yalınlaşsın diye. A'lar hep A olsun, B'ler hep B olsun, C'ler hep C olsun. Hiçbir harfin, hiçbir sözcüğün, hiçbir dize'nin anlomı bicimselliğe dolanmasın, harfler görevlerini tümüyle yerine getirsinler, anlamları eğip bükrneden okurlara ulaştırsınlar. • Gökçe'nin Neruda'dan oevirdiği şıırin adı: «Yaşayacağım» Pablo Neruda ölmedi mi? Enver Gökçe ölmec1! n^i? Pek), yaşoyon nedir'' * YAŞAYACAĞIM Ölmeyeceğlm ben, Hareket edlyorum, Volkanlar do'u bu gem!t<e Kalabalıklarla dolu, yaşcmo dooru Her şeyl düzene koydum Her şeyi düzpn !c:nde Bırakıyorum Bu gün, gangstcrler bat' kültürü kul'anıyorlar. Ispanya'yı katlecen ellerle Ve Atlna üzerinds yüzen dcır ağaçlarıyla, Şili'yi yöneten şsrefsiJlerle, İşte anlatacaklanm, kesivorum. Ve ben Ve yeniden benl bekleyen yoflar, Holklar ve sözcüklerle, Ve yaldızlı elleıle Kapıma vuruyorlar. • Şiiri okurken önce anlamını düşündüm: sonra horflerine, sözcüklerin istifine. rlizelerin sıralanışına boktım. Bir düde lıarflerin yanynno getırılmesıyle yüzbinlerce sözcük oluşuyor, sonra sözcüklerin yonyana getırılmesiyle milyonlarca tümce oluşuyor. Tümcelerin yanyana getirilmesiyle milyarlarca düşünce, duygu, fikır oluşuyor. Kim başa çıkabilir böyle bir orduyla? Yeryüzünde en büyük gücün ne olduğunu anlamak isteyenler biraz şiir, biraz da düz yazı okumalıdırlar. Samrım clünyada en umutsuz savaş; ozanlara, sonatcılara, yczorlaro karşı sürdüıülendir. Bir yazı makinesinin, ya da bir kalemin milyarlarca askere komuta ettiğin' anlamak hem ürpertici, hem güzel bir şey. OKTAY AKBAL Kar Yağarken.., «Herşey göz Için, kuloğa bir şey yok» diye yazmış Baudelaire karlı bir gün. Herşey göz Için... Bir de uyondım, ortalık bembeyaz. Düş gibi bir şeydir bu, gözünüzü kaparsınız karanlıkta. Bir soru: Neden hep karanlıkta uyunur? Hep ışıklar söndürülerek. Hatta uçakiürda yolculara gözbağı verilir, kara renkte. Takar uyursunuz. IIle de karanlık gerek. llle de karanlıkta uyunacak. Gel de coğrışımlaro atlama! Yığıniarı uyutmak Için karanlık düşünceler işte bu yüzden yaygınlaştırııır. Gericllik, çağuışılık. insan sevgisinden yoksunluk, tyiye, güzele düşmanlık hep karanlığın gücleridir, daha doğrusu conuçlarıdır. Kimse kimsenin gerçek yüzünü göremez. kimse kımseyi gereği gibi tanıyamaz. Bir oldonış ,aldatılış. yanılış, yanıltılış sürer gider. Bir güclü iŞ'k tuttun mu bakarsın pislikler, klrler, Iğrençlikler belirlvermiş birden. Gerçekleri karanlıklarla örtbas etmek DU yüzden sürdürülmek istenir. Belirsiz konuşmalar, üç dört anlama cekilebilecek sözler. yazıiar. söylevler, savlar bu türdendir, onlar aa aydınlıktan çekinirler, kacarlar... Kuşlar geldi balkona. ŞişKin şişkın oturuyorlar Dir köşede, Ikışer iklşer... Minik serçeler de var bir gelip giden. Kalkıp ekmek doğradım. Birden uçuştular dama... Sonra gözledim, teker teker geldiler. Saldırdılar kırıntılara. Kara gömülO ekmekleri gagalariyle didik didik ediyorlar. Kimileri de birbirini kovalıyor. Hele iki 'Ev sahlbl' var, balkonu iyice benlmsernişler, yabancı güvercın, 6erce geldi ml koşuyorlar, kovalıyorlar, dövüyorlar. Yalnız bana, yalnız bana, yalnız ben: Biz ikimiz... Gozeteleri okudum. Yirmi liralık gazeteler! Ne aksl oldu, kar yağdığı gün gazetelerdekl bu tîyat artışı... Dağıtım yapılamaz, satışlar azalır böyle havalarda. Herşey Dozulur ya!.. Kar yağdı ondan oldu! Yağmur yağdı. fırtına cıktı ondun oldu! Mazaret hazır hep! Sabahtan beri telefon da bozuktu Kar yağdı ya! Az örice açıiaı... Bir saattir rr>asa başındayım. Yazmak, yine yazmak, yıns yazmak. Hanl konu da yok değii! Elinl sallasan ellisi! İlhan'ın yazısı hoşuma gittl, dünkü de bugünkü de. 'Gıpta' diye bir duygu vardır, 'Kıskançlık'tan başka bir şey. İyi bir duygudur bu, 'Gıpta ettim' deriz kendi yapamadığımız, ama başkasının başardığını görüp de beğendiğimiz bir işe, bir yapıta, bir davranışa... Gıptanın Türkcesini aradım sözlüklerde, 'İmrenme' imiş! Tutmadım doğrusu, imrenme derken gözümün önüne aç blrinin lokantada kebap yiyen başka birine ağzı sulanarak bakması geliyor. Gıpta, daha başka, daha soylu, daha dürüst, doha'İmrenme'siz bir duygu... Bir beğenme, bir hayranlık, o başarıya ulaşma özleml, isteği var... 'Mantığın Dill' ne der? İlhan onu yazmış. Mantıksızlık etmemek, sağduyuya ters düşmemek Insanoğlunun, hele aydın kişinin baş kuşkusu olmalı... Batı'dan hem kopacağız, hem kopmak işimize gelmeyecek. Batı'dan kopunca Doğu'ya mı bağlanılacak? Atatürk döneminin bloklar dışı siyasasına mı dönülecek? Batı lle ilişkimiz kesilecek mi? Beklenen yardımlar falan? Hem o, hem bu oimaz der mantık... 24 ocak kararları iyi, askersel yönetımin gücüyle 'boşarılı' olmuş. Ama herkes en başta askerler çok partili yönetime dönme sözü ediyor. Demek o zaman klmi kararlar ylne eaşansız kaiocak? Yine başka bir askersel yönetimi mi bekleyeceğiz İşte İlhan Selcuk'un yazısı sağlom mantık ölçüleriyle blzlerl düşünmeye itmekte... İçinde yaşadığımız dönemfn 'kalıcı' yazılarından... Kar yağıyor. Kalkıp bakıyorum pencereden. Otobüs geldi. gitti. Kuşlar da doymuşlar herhalde, ortada yoklar. Bir Japon şairi Kitcgavvo 'ilkyaz Kan' diye bir şiir vazmış: «Karın pek az yağdığı bir ülkeye düştü llkyozın lcarı Katı, kalın, yaygın kar herşeyl kapotır Sakladığı şevler bize güzel gellr Ama hazır mıyız karın cözülmesinden sonra ortaya cıkacak çirkinllğe.» Bir başka Japon şoiri No Saml de şöyle demiş: «Karın üstiine basma Saray yanındokl kar yığınlarını hic çi^neme Dağ doruklarında boldur kar her zaman İlk kez kentl de doldurdu öyleslne Ey yolcu yalvarırım sana Kan çiğneme ayaklarınla.» Şiirler kurtarıcımdır benim. Bir de müzlk. Kltaplor, kitaplar. kitaplar. Okunması için bekleyenler. okunanlar, yozılmak lcin elimln altınaa duranlar... Şubat 1982'nln bir karlı günü... Hepimizin yaşam cizgisi bir yere, bir noktaya kadar ama kac kişl düşünür bunu. Ne demiş VVillon, «Nerde bıldır yağan kar şlmdl?» Nerde, nerde? rilmemışken. yüzlsrce Türk koyu ve kasabasının ateşe ve rilıp yakılması ve öidürülen ınsanlarin parça parca telislere doldurulup gizienmesi so nucu isyancıların, bir önlem olarak devletçe, o dönemdeki ülkenin başka yöreleri olan Suriye ve Lübnan'a göç etmeleri yoluna gidilmiştir. ^ ERMENİ TERÖRÜ BİZİ DÜŞÜNSuriye'de iken de Katar ko DÜRMELİDİR. ESKİNİN BAĞNAZ mutanı Yüzbaşı Tevfik Esin göcme n isyancılara son dereHAÇLI ANLAYIŞINI SÜRDÜREN ce insancıl davranarak; kadın BATI'NIN ANAMALCI GÜÇLERİ, larla yaşlılara elindekl tüm BİZLER İÇİN YENİ TEZGAHLAR olanakları ve Mehmetçiğin istihkaklarını özgülemiş, oyrıca ARDINDA KOŞMAKTADIIILAR. Bildiğimiz yakın geçmişte, burunlarının bile kanamaması sözde uygar Avrupa'nın göbe na büyük özen göstermiştir. ğinde bir Hitler saldırganı or.Mehmet AYDINtaya çıkarak, tüm çılgınlıklo Son yılarda üst üste oynarıyla elli milyon dolayında ln ! nan oyunun amacı, nlteliği ve Emekli Yazm Öğretmenl sanın kanma girmiştir. Cezadoğrultusunu ise serinkanlıyir. Vletnam ve Endonezya'da lıkla ve iyi tanılamak gerekiIşlenen clnayetlerin anıları hâ yor. Uzun uğraşlardan sonra ordulorınca tümuyle yok edilmüşlerdlr. (1) Ayrıca, Xl'incl IÖ belleklerden silinmemiştir. Batılılar İsrail'l islâm Araplamiştir. Xlll'üncü yüzyıldan yüzyılın başlarında Bizans İm Amerlka'ya İlk ayak basan Av rın yumuşak karnına yerleştir XX'incl yüzyıl başlarıno gelin paratorlarından II. Basil doğu rupalılorm yerll avına cıkarak meyl başarmışlardır. Batı'nın ceye dek Türkler'le Ermenl'ler sınırlarını güven altına almak 8oykırımı yoluyla birçok ırkı anamalcı güçlerinin, eskinln ve islâm ülkelerine doğru ge orosındo ilişkllerl zedeleyici yok etmelerl, Haçlı Savaşları bağnaz Haclı anlayışını sürönemll bir olay geçmemlş: nlşlemek politikası güderek, sırasında öldürülen binlerce düren bir takım örgütlerle bir her İki toplum da barış İçinde Ermeni kırallık ve prensllkleTürk'ün etlerlnln yenilmesl leşerek, şimdl de Türkler lcln bir arada yoşamışlardır. Hatrlni kaldırmış; yerll halkı kltInsanlık dışı ENGİZİSYON var yeni tezgâhlar hazırlamakta ta lirlk bir halk öyküsü olon leler halinde Orta Anadolu ve gılama ve Işkencelerl, salt Kerem lle Aslı öyküsünde, sev olduklarını görüyoruz. BunSivas yörelerine sürmüştür. mezhep ayrılığı yüzünden uydan başka, birkaç yıldır sağgllllerln blrbirlerlnl sevmeleri(2). gulanan Senborteml gecesl ta çısı ve solcusuyla Türklerl bir ne Türk Kerem'in Ermeni ASErmeniler'ln Türkler'le en rlhin tozlu yaprakları arasmda birlerine kırdırmayı amaçlaLl'ya yürekten bağlılığına kar bellrgin biçimde karşılaşmala olanca dehşetlyle sıntmaktayan hareketin arkasında, bu şın; dln bağnazı babanın kırı, Büyük Selcuklular'ın Bidır. öyleyken, ylrmlncl yüzyıstratejinin karanlık gölgelerl zına slhlrli gerdek gömleği zan8lılarla olan savaşlarında, lın başlarında llkln yayılmacı giydirmeslyle her Iklsl de ya ve parmaklarınm bulunduğu Ermenller'in d i n bağlılıklarıydevletlerce yaratılan, sonra da olasılığını da düşünmek gerenarok can vermlşlerdir Bu la hep Bizanslılar safında yer Türkler'in varolma yokolma kir. Bu yolda yaratılan olaylaöykü, blraz da halk sağduyualmaları doloyısıyladır. Türksavaşımı Içlnde aldığı bir ön ler'in uc beyler! olan Cağrı, rı, tek boyutlu yaklaşımlarla sunun yaklaşık üc yüzyıl önlemln şimdilerde gündeme ge Büyük Boğa ve Afşln Beyler değil. cağa uygun bir bakış cs yansıtılmıs bir önsezisl oltirilmesi, acı ve bir o denll acısıyla ve geniş bir perspeksa gerektlr. Doğu Anadolu'nun almması sı de düşündürücüdür. tivden değerlendlrmede, biilm rasında Ermenller'le de bir öte yandan, türkülerde, şar lcln sayısız yararlar bulunducok kez karşılaşmışlardır. Tarihte Ermenller'ln dağıtılkılarda, ortak beğeniler besle ğu. toplumun her keslmince Anadolu Selçuklulan dönemalanna en cok Persler, Bidiğimiz sanat yapıtlarındo Er dikkate alınmalıdır. (3) minde büyük dalgalar halinde zanslılar ve Abbasiler neden meni yurttaşlann pek çok kat Kudüs'e yürüyen Haclı orduolmuşlardır. Hele, 67. yüzyılkıları olmuştur. Adlan halk ları, Kudüs'ü aldıktan sonra larda oluşan iran Blzons sa şoirlerimiz arasmda geçen bir 1) Bkz. Mükrimin Halll Yıtampon bir devlet olarak dovaşları sırasında Ermeniler'cok Ermeni saz şairleri ,ünlü nanc, Anadolu'nun Fethi, ğuda. kücük bir Ermeni kıralden pek coğu kınma uğratılbesteçiler, mimarlar. doktors. 165. lığı kurma yoluna gitmişlermış, bir bölümü de kuzeydoğu lar, gozeteciler türlü devlet 2) Bkz. Oğuz Ünal, Horasan'dir, Ne var kl bu kırallık. kısa daki yerlerinden yurtlarından adamları, oyuncular, yayıncı dcın Anadolu'ya, s. 92. bir süre sonro İslam Arop edilerek başko verlere sürulve operetciler; kültür, sanat 3) Bu yazı hazırlanırken, Los v e yönetim tarihlmizln en sec Angeles'taki insanlık dı?ı kin yerlerinds yer almış olup son öldürme olayı meydahepsl de bağrımıza bastığıne gelmemlştl. mız' ve haklan kendilerine eslrgenmemiş klşllerdir. pjL yısını geçmeyen fcRMENI' •* nın bile bulunmadığı Doğu Anadolu'da bir takım haklar savlamak ya da tarihteki üstü küllenmiş olayları yeniden hortlatma yoluna gidilerek, dış odaklarca Türk'ün yetişmiş oğullarına karşı sürdürülen tedhiş hareketlerini içimiz kan ağlayarak izliyoruz. Tarihte, 1915 Türk Ermeni olaylarına benzer hem de daha korkunç yönleriyle yaşnnmış binlerce örnekler vardır. mfy ugün iki elin parmak sa Sımorblan Ermeni Terörcüleri ÇCurrihuriyet 7 ŞUBAT İ932 KIŞ KASIP KAVURUYOR! Bir kaç günden beri fasılalı bir şeldlde devam eden fırtına ile yağan kar evvelki gün dinmiş ve ha va kısmen ısınmıştı. Fakat dün sabahtan itibaren şid detli bir rüzgarla birlikte tekrar şiddetli bir kar tipisi başlamış şehir tamamen karla örtülmüştür. Rasathanelerden gelen bilgilere göre kar tipisi bir kaç gün daha sürecektir. Karla beraber hava da soğuduğu için bir çok evlerde terkos musluklan donmuştur. Şoförler pazarlıklı seyiüsefere başlamışlardir. Kar ve soğuk şehirde ge ne odun ve kömür karabor sasına sebebiyet vermiştir. Daha iki gün evvel 550 kuruş olan odunun çekisi 700 kuruşa, kömürün okkası da 8 kuruşa çıkmıstır. CZDGünün Hanîarıl Faideli bir ilan Son defa olarak ve onbeş güne mahsus ticarethaüemlz 8 taksitte kürk mantolar satmaktadrı. Kürkçü Han. Beyko. Kaybolan av köpeği Farj({altı Kamem civarında perşembe saba hı Brak cinsinden, beyaz ve kahverengi pafta lan olan bir köpek kaybedilmiştir. Bulan son derece memnun edilecektir. Beyoğlu 4037'ye te lefon ediniz. bilmerk BİLJGİSAYAR ögretiyor. ihtJttasonları Türkçe olarak yerilen ve 16 35 yaş arası •her yaşve tahsil düzeyinde kişileregöre hazırlanmış olan B İ L G İ ^ Â V A R SEMİNERLERİMİ2E katılın. BİLGİSAYÂR ÇAĞINDA BİLGİSAYAR ÖĞRENEREK;; .gelir ve yaşam düzeyinizi yükseltin, î , i: çevrenizde SAYGINLIK kazanın. RPGIIPROGRAMLAMA SEMİNERİ Bilgisayar (Computer) dalında Türkiye'de en yaygın ve geçerli RPG II PROGLAMLAMA Dilinin öfretileceği bu seminer, Bilgi İşlem Sistemleri Tanıiımı ve Bilgisayar'a Giriş ite takviye edilmiştir. Yakın tarihlere dek dış ölkelerde dll sanat v e konukluk yönünden Türkler'e en cok sahlp çıkanlar, bilindiğ1 gibi Ermenilerdir. Öyleyken, 1915 yılında yayıi macıların kendi çıkarları için yarattıkları kışkırtmalara, ilk kez yeşil ışık yakan Ermeniler olmuştur. O yıllarda doğu cephelerinde bulunmuş, mem leketlim olan bir* çavuştan dinlediğim Türkler'e karşı Işlenmiş kltlesel olaylar, cidden tüyler ürperticidlr. Boşlangıçta ayaklanmaya pek önem ve EtLÎM SANAT Tanhimizı Oğrenelim • (KaHMtB. Btlimsel Diışunce ve Boşinançlor Evrim Teorilerini, ÇorptırnxıÇaboiofi Cumhuriye( Sahibi: Cumhuriyet MatbaacılıkveGazetecilik T.A.Ş. adına „ NADİR NADİ Cenel Yayın Müdürü:. MüesseseMüdürü: . . . „ Yazı Ijleri Müdürü:..• Basan ve Yayan HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAY CÖNENSİN ANKARA TELEFON BASMÜDÜRLÜĞÜNDEN Cumhuriyst Malbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. Posta Kutusu: 246 İStanbul Tel: 20 97 03 (5 Hat) BÜROLAR • ANKARA:KonurSokaknt>:24/4 Yenişehir •Tel: 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: Halll Ziya Bulvarı No: 65/3 Tel: 2547 0 9 1 3 1 2 30 IBM 3742 DİSKET OPERATÖR EĞtTİMt Asgari orta okul mezunu adayların kabul edileceği bu seminer, tamamen makinebaşı eğitimi olarak verilecektir. ! LA N 1 Başmüdürlüğninıüz emrinde çahstınlmak üzere 3 adet Anadol Skoda, 1 ad. 100'lak pickUp, 1 ad. 3.5 tonluk kamyon kiralanacaktır. 2 Vasıtalara ait şartname Başmüdürlüğümü? Malzeme Müdürlüğünden temin edilebilir. 3 îhale 232.1982 günü saat 15.00'de yapılacaktır. 4 Geciken teklifler kabul edilmez. 5 Başmüdürlüğümüz ihaleyi yapıp yapmamakta veya tercih yapmakta serbest olacaktır. (Basm: 10947 813) • ADANA: Atatürk Caddesl. Türk Hava Kurumu Işhanı Kat 2 Tel: 1455019731 Bıigi Hazırlama JVlierke/i 'İnönü Cad, Ankâra Pa.las.Apt. 77/9 Ayazpaşa İsunbul ' ,Tel :"43 57 76 43 57 77 biln^ıerk TAKVİM. İMSAK 6.35 GÜNEŞ 8.04 ÖĞLE 1X28 İKİNDİ 16.14 T ŞUBAT ıax2 AKŞAM 18.33 YATSI 2Ü.DK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle