Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhunyet 2 Ekim'in her yıl «Dünya Gıda (BeI 6 s i n ) < i ü n ü * olarak kutlanılmasma Bırleşmiş Milletler Gıda ve Tanm Örgütü'nün (FAO) 1979 yıhnda bir toplantısmda, bizim de içınde bulunduğumuz 147 üye ülkenin oybirliği Üe karar verilmiştir. Toplantıda günün amacının «Toplumun çeşitli kesimlerinin gıda, açlık ve kötü beslenme konulannda dikkatinin çekilmesi; herkesin, düşük yaşam standardına, açlık ve kötü beslenmeye karşı savaşa çağnlması» olduğu belirtilmiştir. Ülkemizde de 16 ekim günlerinde Tanm ve Orman Bakanhğı Gıda Işleri Genel Müdürlüğünün yürütücülüğünde konferanslar. açık oturumlar düzenlenmekte, besin ve beslenme konulannda sloganlarla halka seslenilmektedir. Ilk ve orta öğretim kurumlannda verilen konferanslar kanımızca günün en etkin eylemi olmaktadır. ••• Dünya Gıda Günü içîn belirlenen amacın tartışılacak yanlan bulunmaktadır. Her şeyden önce bu kadar geniş ve ular şüması güç olan bir erek için neden yalnızca bir tek günün seçildiği düşünülmelidir. Konu, ne denli yoğun işlenirse işlensin, göründüğü kadar yalınç (basit) değil tersine çok yönlü ve derindir. Beslenme dogumdan bile önce başlayan ve yaşam boyunca süren bir süreç içinde önemini yitirmeden korumaktadır. Toplumun mutlulugu her şeyden önce iyi beslenme ile sağlanabilir. Bu nedenle 18 Ekim'in açlığa. kötü beslenmeye, besin savurganhğma karşı açılacak bir savaşımın başlangıç günü olması ve bu savaşımın tüm ülkelerce benimsenerek sürdürülmesi gerekmektedir. Bir başka deyişle erek, dikkat çekilmesi* veya «savaş çağnsı» yapılması yerine kutsal bir savaşım ile dünyadaki besin ve beslenme sorunlannm tümü ile çözümü olmahdır. Aslında günün «kutlanılması» da gerçeklerle çelişmektedir. Kutlamak. çoğunlukla sevlnç verid, önemli bir olayın gerçeklesmesi yıldönümfl nedenl lle yapilan tören anlammdadır. FAO verilerine göre dünyada yaklaşık 560 milyon insanm sağlığı, yetersiz beslenme nedeni ile bozuktur. Bu sayıya dengesiz beslenme. gMi açlık ve besinlerle alman kanserojen maddelerîn etklleri de katıldığmda yüz milyonlarca Hişlyi daha eklemek gerekir. Ülkemizde beslen me bozuklugunun da etkisiyle, canlı doğan OLAYLAR VE GÖRÖŞLER 16 EKIM 1982 Dünyada ve Bizde Besin Dünyada insanlar açlıktan ölürken, bugün «Dünya Gıda Günü»nün kutlanması yerine beslenme konusunu, bilimin ışığında değerlendirip inceden inceye düşünınek gerektiği ortadadır. Barışı sağlama silahla değil, besin üretmekle gerçekleşmeli değil midir? rilmesl ne en yararh şekllnl bulacaktır. Pazarlamada aracılann yerini üretid ve tüketici örgütlerinin almasi; gerek uretim gerekse tüketim planlamalanndaki gercekleşmeleri kolaylaştıracaktır. Bu tür bir üretim . pazarlama zindrinin kurulması yalnızca iki kesimin değil, ülke ekonomisinin de yarannadır Birçok kooperatifin çalışmalan bu konuda iyî birer örnektir. *++ Doç. Dr. Aydın URAL E.Ü. Ziraat Fakültesi çocuklann binde 218'1 S yaşlanna varamadan yaşamlarmı yitirmektedirler. Bu oran kırsal kesimde binde 232'ye çıkmaktadır. Bu acı gerçekler karşısmda ne kutlanabilir ki? Besin ve beslenme sorunlarımn nereden kaynaklandığımn tam olarak bilinmesine karşın bunlann ortadan kaldmlması için yapılanlann yetersiz olduğu, yatırımların büyük oranmm öbür alanlara aktanldığı bilinmektedir. örneğin. dengeli bes lenen toplumların daha banşcı olacağı gerçeği ortada iken banşın daha güçlü silahlara sahip olunarak sağlanabileceği savuncası (tezi) benimsetilmeye çalışılmaktadır. Bu savunca savaşmdan kimin kazançh kimin zararlı çıktığı uluslann beslenme durumlannm incelenmesi ile kolayca anlaşılabilir. Nitekim gelişmekte olan 93 ülkeden 56'sında kişi başma düşen kalori niceliği gereksinimden azdır. Çoğu silah üreten 30 gellşmiş üikede ise ortalama kalori tüketimi gerekenin çok üzerindedir. Tüketilen besin maddelerinîn çeşidi de gelişmis ve preri bırakılmış ülkelerde farklıdır. Özellikle hayvansal prctein gereksinimi ikinci grupta karşılanamamaktadır. Beslenme, gelir düzeyl ile doğrudan 1lişkili bulunduğundan, bir toplumun ceşitli keslmlerinde de yukandaki dengeslzlik bulunacaktır Tanm ve Sanayi tgçilerinin, İşsizlerin beslenme vetersizlikierini ortaya koyan araştırmalarda bu durum açıkça görülmektedir. Tartıştığımız amaçta, «toplumun çeşitli kesimlerl» şeklinde bîr öznenin kulinnılması lle bu gercek anlatılmaya çalışılmaktadır. Sosyal adaletin sağlanmasında da yüreğe giden yolun mideden geçtiği unutulmamahdır. nsan dilinin yapıtaşlan olan sözcükler bir dilde yüzbinlerce olsalar bile gene de suıulı sayı dadırlar. Oysa yaşamdaki somut ve soyut kavramlann sayısı neredeyse sonsuza ka dar uzanmaktadır. Bir tek «otomobil» sözcügünun içer digi aracm vapunmda kulla nılan ögelerin adlan bile binlercedir. İnsan dillnde oldukça az sayıda olan gramer yani «düzenek» kurallan yeterli bulunduğu halde, terimler yani kesin anlamlı sözcükler sayıca durmadan coğalma durumunda dırlar. Başka dillerde oluştu rulan sözcükler Türkçeye almtılanınca, çoğu kez, o dillerdeki türevleri Ue birlik te girdiklerinden Türkçe için sağlıksız bir durum yaratmaktadırlar. Örnekse, La tince «viz» (görme) kökünden turemiş olan şu Fransızca kaynaklı sözcükler: vize, vlzyon. vizör, vizüel, revizyon, provizyon, televizyon. Eğer bu durum sürüp giderse, Batı kaynaklı terim lerin ezici çoğunlugu karşısmda Türk dili şimdiki nite liğini, kişiüğini. ve ayrı bir dil olma özelliğini hiç kuşkusuz yitirecektir. Bu yüzden, aşı yapüarak vücudun kendi savunma düzeneği na sıl harekete geçirillyorsa, ay nı gerekçe ile, Türkçenin kendi öz kaynaklannda bulunan gizil güçten yararlanmâk gerekmektedir. ••* Bir çok dillerde olduğu gibl Türkçede de sözcük yapma yollan başlıca üç tanedir. Birindsinde yerli veya yabancı köklerin sonuna çeşitli ekler getirilerek daha ince anlam aynmlan sağlanabilir: kişilik, sinirsel ront gend. lkindsînde, sıradan sözcükler bir arada kullanılarak yeni bir anlam oluşturulabilir. Ortak Pazar, Birleşmiş Milletler, Danışma Meclisi. Üçüncüsünde ise. herhangi bir sözcük, belli bir bilgl veya ugraş alanında özel bir anlamda kullanılabilir: atom veya hücre içindeki «çekirdek», gemi onanmmdaki «havuz»; veya «Iz» kökünden yapılma «izci, izlenim, izleyid». Oysa hemen hemen hiç kul lanılmayan bir dördüncü yol vardır ki bu da, dildeki seslerden yararlanıp yepyeni kökler veya ekler yaratmaktır. Sözgelimi, Türkçede (b) sesi ile başhyan bir tek ek vardm (baç). O halde niçin, sözgelimi (büç, bef, biy) gibi yeni yeni ekler oluşturularak Türkçedeki anlatım olanaklan çoğaltılmasm? Bundan daha da öteye gidilerek, eğer yalnızca bir ek yerine doğrudan doğruya bir kök yaratılacak olur sa, o zaman bu kökten yola çıkılarak çok daha fazla sayıda terimler oluşturulabilir. Nitekim, 17. yüzyıl baş lannda, Belçikalı kimyacı Van Helmont. Grekçe köken Ii «kaos» sözcüğünü biraz değiştirip «gaz» terimini hiç yoktan yaratmıştır. Daha sonralan bu 'uydunna* kök ten türetilmiş olan 30 kadar terim ise, bugün ad. sıfat, fiil, birlesik ad olarak Ingilizcede kullanılmaktadır: Cgasser. gassy, gaseous. gassify, gassification), (ga8oline gaselier. gasometer), Hlç kuşkusuz besin dağıhmı ve beslenme sorunlannın kaynağında doğal etmenlerin etkisi önemlidir Türkiye'nin konumu bu açıdan onu şanslı kılacak niteliktedir. Nitekim emek yoğun tanmımızda sulama ve gübreleme gibi girdilerin yetersizliği bile bizi aç ülkeler grubuna sokmamaktadır. Ancak ulusal gelirin bölüşümü ve insanlann hizmette kullanılma blçimleri, toplumsal gruplar arasmdaki beslenme nitelik ve niceliğini önemli Olçüde etkileyecektir. Az gelişmlş ulkeler, besin ve beslenme sorunlan bakımından. dört gruba aynlmışlardır. Türkiye'nin yer aldığı grup «besin maddelerl ve tanmsal urün dısalımı yapmaya döviz kaynakları elvermeven ülkeler» biçiminde tanımlanmıştır Bu ülkelerin sürekli olarak besin üretiminl artirmast gerektiği aynı kavnakta bellrtilmektedir. Olanaklanmız varolduftuna göre, sorunun çözümüne hangi ürünlerl hangî yörelerde ve ne kadar üretecegimiztn planlanması ile başlanmalıdır. Bövle bîr Dİanlı ekimfn vapılmamasmm kötü etkileri vurdumuzda her yıl yaşanmaHa, bolluk yıllannda üretid zor duruma düşebilmektedlr. Özellikle bu yıl köylümüz flrününü. hasadma değmeyecek bir ederle ffiyatla) karşılaştiğı !çin, bahcesinde bırakrnıştır. Bundan zarar görpn hiç şüphesiz kl valnızca üreticî değll ülke ekonomlsidir Üretilen besin maddelerinin savurganlıği bununla da kalrnamakta. taşıma ve pazarlama bozukluklan, teknik voksunluğu. bilgisîzlik gibi bîrçok nedenif) yüzde 50'Iere varan yitikler oiuşmaktadır Üretim pİRnlamasından sonrakî aşama ashndp Isin amacı ve esasını oluşturmaktadır Ürün değerlendirilmesi, i$leme ve pazarlnmnmn en lvi sekilde gerçekleştl Beslenme bozukluklannm ana etkenlerinden biri de eğitim yoksunluğudur. Basmımızın hemen tümünde beslenme konusunda çıkan yaymlar. rejim reçeteleri, yapılması güç yemek tanımlan ve zayıflama yöntemleri ile sınırlı kalmaktadır. Halkımız öncelikle beslenmenin ana ilkelerlnl. besinlerdeki ana yararh maddelerl ve en düşük harcama ile dengeli beslenme gereksiniminin nasıl karsılanabileceğlni öğrenmelidir Besinin kendisfnin oldufu kadar içerdiği yararlı maddelerin de nasıl korunması gerektiği konusunda üretid ve tüketici aydınlatılmalıdır. Halkm iyi beslenebilmesl konusunda baska bir işlev, besin işleyen ve pazarlayan yerler ile ürünlerln sıkı bir nitelik denetiminden geçmesidir. Yurdumuzda besin nitelik denetimi yetkls! cok çeşitli kuruluslara verilmistir Dış ülkrlerîn çoftunluğunda denetimle Tanm Bakanlıkiannm yanmda Sf&hk Bakanliklan da görevlendlrilmiştir. Ülkemizde ise Tanm ve Orman Bakanlığına bnSlı Gıda fslerl Genel Mfldürlüğü Dünya GOnü'nü düzenlemekle görevlendirilirken büyük olanaklanna karşm denptimde tam yetkili kılmmamaktadır Denetimlerin yetersizliftinden vararlanan birçok üretid gereksinmeyl ksrsılamaktan uzak. esklmis mevzuatın bosluVlanndan da yararlsnarsk. du'sük nitelikll mslmı pa7arlayabilmektpdir Devletin, tüket'ciyi koruma amncı ile günümüz koşullanna uygım besin vasaîannı çıkarmasma; konu ile ilftili kuruluşlan yeniden düzenlevrek yetkilendirmesine gerek bulunmaktadır. Besin ve beslenme lle ilgiH sonınlann rörümü zor olmasma karşm olanaksız degMdîr. Mutlak gerekli olan bu islev İçin yılm yalnızca bir gününü ve devletln bir t«k kuruluşunu ayırmak yetmevecektîr. Türkive lcin köklü çörflm, t>lanlı bîr yaklasmıla. ddukca kısa bîr sürede Rerçeklesebilir. tyi beslenen, saftlıklı Wr toplumun. kalkınmanm temel öğesi olduğu hîç bir CiksnİTnemalidır. sözcükler. tersine biçimde, bir yerde kendilerine birer anlam kapmak için kavram lar peşinde koşan yaratıkları andırmaktadırlar. Bu bakımdan, kök yaratımında, türetilen ve üretilen sözcüklere ivedilikle birer uygun anlam yakıştırmak kaçınılmaz olmaktadır. Türkçede eklerden yararlanma yolu lle dile ne kadar zengin bir donanım kazandınlabileceği şu ek örneklerden görülebilin (yökçu, yökdeş, yökgeç. yöklenti, yöklence, vökelge, yökümtrak. yökümsü yökülesi, yökgil, yöküştay). Bu söz• cükler yalmzca birer tane ek lle oluşturulmuşlardır. Eğer ekler birbiri ardma kul lanıhrsa, olasılıklar daha da artmaktadır: (yök, yöküm, yoktürüm, yöktürüşüm, yöktürüşümsel, yöktürüşümselcî. yöktürüşümselcilik). Yalnız bir tek (yöktürmek) eylem sözcüğünden bile bir çok yeni sözcükler türetilerek her birisi ayn ayn kav ram inceliklerini yansıtmada kullanılabilir: (yöktürücu, yöktürük, yoktüreç, yöktürgeç. yöktürmeç, yöktürüm, yöktürge. yöktürgen, yöktürmen, yoktürmece yök türmezlik). Ekler kullanılmak yolu ile yapılan bu türetme lşleminden ayn olarak, bir de başka sözcükler kullanılma yolu ile yapılacak bir üretme işlemi sonun da, birlesik sözcükler elde edilebilir: (yökbilim. yökbank, yöktürk. yöktur, yöksan, yokyazm, yökdelen, yöksever, yöksayar. yöksavar) ve (yökgözlu, yöksözlu. yöknefes, yökkeş, yokağası, yökkenez yökzede). Eğer bu kök, dilin genel kul lammmda kendisine bir yer açabilirse o zaman yerleşik duruma geçebilir ve bu kez de kendi başına buyrukmuş gibi dilin deyimlerine el ata bilir, özel yapılanna sızabilir. örnekse (yöm yök, yok oğlu yök, yöktür yavrum yöktür, sözüm yökten dışan). Burada unutulmaması gereken nokta, türetmelerde ve üretmelerde, yalnızca ve yalnızca Türk dilinin kendi oz varlığmdan yararlamlması gerektiğidir Yoksa Batı dillerinden ekler alınacak olursa, o zaman Çok daha fazla sayıda sözcükler yapılabilir. Kimi örnekler: (yökofil yökomani, yökonomi yökofobi, yöketizm, yökokrasi, yökopat, yöktatör). Fakat görüleceği gibi. bu tür «öTrükler Türk dilinin beğenislne aykın kacmakta gi Sonuç olarak denebilir ki, yaşamda sayılan sonsuza doğru uzanan belirgin veya henüz belirlenmemiş kavram inceliklerini ve aynmlannı yansıtabilmek için, her dilde ve bu arada Türkçede, sanılandan çok daha fazla sayıda sözcüğe gereksinme bulunmaktadır. Bunu karşılamak için de, baska dillere bagımlı olmaktan vaz geçilerek, Türk dilinin kendi öz benliğine dönülmesi ve Türkçenin gizil güç olarak saklı duran sözcük yaratma düzeneğinin harekete geçirilmesi gereklidir. Bu Işi başarmak için gereken güç, Türkçenin «damarlarmda akan soylu kanda gerÇekten bulunmaktadirj Yaşar Kemarin Canma Okuyacağım... aşar Kemal'e Mondial del Duca ödülü Paris'te törenle verildi. Hürriyet Gazetesi, olayı seklz sütun manşetten göstermek gibi güzel bir iş yaptı. Televlzyonumuz (ne şaşılası şey!..) haberl kamuoyuna duyurdu. Yaşar Kemal'i ödüUendlren jürlnln üçte lklsl Fntnsız Akademisl üyelerinden oluşuyor. Fransız Akademlsi, tutucu (muhaf azakâr)blr kurumdur. Del Duca jürislninüyeleriarasında Maurice Schuman, Edgare Faure gibi politikacılar da vardır. Edgare Fa ure, General de Gaulle döneminde Pompidou'nun kabineslnde bakanlık yapmıştır. Maurice Schuman ise Chaban Delmas hükümetlnde Dışişlerl Bakanlığını üstlenmiştir. Bizlm öküz altında buzağı arayanlarımız şunu bilsinler kl Yaşar Kemal'e ödül verenlerin çoğunlugu Fransız burjuvasının poUtlka ve kültürünü slmgeleyen kişilerdlr. Böyle bir kurulun blzim Yaşar'a ödül vermesi ne demek? Y Yaşar Kemal'in ödül almasma çok sevlndlm, Üstelik keylflendim. Bu Yaşar Kemal. Adana'da ortaokulda benlmle aynı smıfta okuduğunu söyleylp ötekine berlklne övünür, durur: şlmdi ben de Mondial del Duca ödOlünü almış gibi şlşiniyorum. Hem Yaşar Kemal köylüdür: Türklye'de köyö, köylüyü, «köy romanları»nı kınayıp yererek burJuva ktiltürünün flyakasını yapmak isteyenler de eksik değildlr. Bizim Yaşar Kemal'e Fransız burJuvasının verdiği değerln anlam ve önemi de böylece başkalaşıyor. Blzim burjuvamız görgüstlzdür. Sanayi devrimlni gerçekleştlremlyen toplumda burjuvamn görgüsüzltiğü doğaldır. Batı burjuvası sanatmı ve kültürünü üretmlş; endüstri devrlminin koşullarını yaratmış; slyasal demokraslnin temellerlni atmıştır; Batı şlmdi ekonomlk demokraslye geçlşin gebellğini yaşamaktadır. Bizde ise parababalarmm besledlğl klmlleri, hem Batılılık taslamakta, hem de sanatçımıza, emekçlmize, köylümüze, işçimlze, sendikacımıza durmadan sövmektedirler. Sinemada, şiirde, romanda, ya da sanatın 8tekl dallarında Türklye'de parlayan kisilere karşı bizim egemen çevrelerimizde düşmanlığm ağzı köpürüyor; buna karşılık Batı'da bizim yerin dibine batırdığımız sanatçüarı göklere çıkarıyorlar. Pekl, ne yapmahyız? Bizlm parababalarmm ne yapacaklarını bilemem; ama ben ne yapacağımı biliyorum. Hele Göğceli (Adana'da Yaşar Kemal'i böyle de çağırırlar) bir gelsin; blzim gazeteye adımmı attığında yakalayıp koca gövdesini silkeleyeceğim: Ulan, Anadolu'nun tezekll köyünden çıkmışsm; deli danalar gibi ordan oraya dolanmışsın; arzuhalcilik, su bekçlliği, kunduracı çıraklığı yapmışsın; şimdl Mitterrand'ın Özel konuğu olup Fransa'ya gidersin: Fransız Akademisinin «saygıdeğer> tlyelerinden ödül alarsm, üstelik Türkiye'de «Yazarlar Sendikası»na üyesln. Başımıza bela mısm ulan? Sende hlç «memleket, millet sevgisi» yök mu? Nİye köylüyken köylülüğünü bilmedin, yerinde oturmadm? Yoksa Nobel ödülünü de alıp tepemlze ml çıkacaksm? Hele gelsin Yaşar Kemal, görür gününü... CVCT OKTAY AKBAL Savunmasız Kisilere Saldırmak.. İ Dilde Yaratıcılık 0 Türkçede eklerden yararlamlarak dile ne kadar zengin bir donanım kazandırüacağına şu örnekler yeterlidir: Yökçü, Yökdeş, Yökgeç, Yöklenti, Yöklence, Yökelge, Yökümürak, YÖkümsü, Yökülesi, Yökgil, Yöküştay, Yöküm, Yöktürümî ir insan size yanıt veremeyecek durumda ise ona saldırmak çor çirkin bir davranıştır. Sen konuşacaksın, suçlayacaksm, o susacak, «haytr öyle değil* diyemeyeoek. Havayı uygun sanıp veriştireceksin, <3erçeklere aykın ne kadar suçlanuu var» sa hepsini yapmaktan çekinmeyeceksjn. Böyle davrfcnan kişilem naaıl bir ad verilir, orasını okurlarım, düşünsünler! Adana eski milletvekili lsmail Hakkın öztorun bir davadan ötürü bir kaç aydır tutukludur. Adalet önünde yargılanmaktadır. Davası nasıl sonuçlanacak, daha belli değidir. Kartal Maltepe Askeri Ceza ve Tutukevinden bana bir mektup göndermiş. 'Tercüman' gazetesi yazarlanndan Bay Ergun Göze'nin bir yazısmda kendisi hakkında gerçekle 11gisiz suçlamalar ileri sürdügünü yazıyor. Bay Goze, her zamanki davranışını yinelemiş. tutuklu. yanıt verme olanağından yoksun bir kişiye ^hem de Adalet'i etkilemek istercesine kara çalmaya kalkışmış. 6 ekim günkü yazısında şöyle demlş: *TÖB • DER zthniyetl Bakanlıkta bir ara, o hadar muessir olmuştur hi, MGK'nin poütlze olmu? kişilerin teferor öğretmen yapılmaması ve Sayın Bakanın açıfetan atama yofe ciiye beyanda bulunmasma rağmen bakın himleri tayin ettirmiş ve bu taytnleri Sayın Bakana imzalatmışlardır. 1 lsmail Hakkı Öztorun, munfesih CHP milletvekili, halen Ban? Derneği davasından mevkuf... Bunlar aylarca hiçbir vozi/a yap madan maaş almışlar ve sonra i$lerlne son verilmiftir. Saym Bakanı yanütmah suretiyle tayin edilen bu şahıslardan tsmail Hahkı öztorun Adana ill Kozan ilçesi TOBDER Başhanı ihen parlamentoya girmiştir.» Sayın öztorun mektubunda durumu şöyle açıkhyor. «22 Arahh 1980'de, başvurum üzerine M.E. Bahanhğı'nca Anhara Namıh Kemal Ortaohuluna 'dagıtım için' atamam yapüdı.» Parlamenterlik görevl sona erdikten sonra, parlamenter olmadan öncekı göreve dönmek «yasalonn benim durumumdahl hU şilere tanıdığı bir hahtır. Yeniden atanmamıa isterken dilekçemizde bu yasa gereğini ammsattıh. Anhara Valliği şubat 1981 sonunda 'dagıtım için' ataması yapılanların il içi görev yerlerini düzenlerken 15 yıllıh eğitimci olan beni de Ankara itt B&la ilçesi Afşar feöyü öğretmenliğine gönderdi. 19 Mart W8Vde Afşar ortaokulunda Türkçe öğretmenltği gö revine resmen başladım. Uç sınıfh 60 öğrencili okul da bir Müdür Vekili, iki öğretmen vardı. Ben ihinct Türkçe öğretmeniydim, haftada ancak 5 saat Türhça dersi verebüirdim. Okulun görünümü. Ataturk'un 100. doğum yıldönümnün kutlanacağı anlamlı bir yüda oldukça ilginçti. Oğretmenler odasında Atatürh'ün portresi yoktu, ohulun hapısında tabeva yoh tu, Atatürh üstüne öğrencilerin başvurabileceğt bir tek kaynak kitap yoktu. 19 Mayıs 1981'de tum köylülerin de katıldığı Ata'yı anma ve kutlama töreni görkemli bir biçimde okulda yapıldı. duvar büyüfelüğünde bayraklar asıldı, Atatürh kitapları sergist açılmıştı. B Ozbas CANKANIngilizce öğretmeni (gasman, gaslight, gas mask, gas turbine, gas chamber), (gastight, gasblack), Nitekim Türkçede de son yılîarda bir «fırt» köku yoktan var edilmiş, ve değişmiş •fıt» biçimi ile birlikte yeni karışımlar ortaya çıkanlmıştm fırtmak, fıttırmak, fıttınk... Demek oluyor ki, yeni kökler yaratmak ile Türkçenin sözvarlığı geniş çapta zenginleşebilecektir. Ünsüz+ünlü+ünsüz kalıbmdan en çok yapılmış 133 tane sözcük, (a) ile kurulmuştur: (bak, çat, dam, kan, mal saç. yaş, tay, sağ) vb. Ortasmda (ö) olanlar ise, en az sayıda olup ancak, 34 kadardır: (göz, söz, yön) vb. Bu yüzden, eğer sıkışık (a) sesli kahptan çok, seyrek (ö) sesli kalıp kullanılır sa. o zaman oluşturulacak kök yakın sesli sözcükler ile pek kanştmlmamış olunur. Yaratılacak olan kök henüz açık seçik bir anlam kazanmamıs olacağından, ortadaki (ö) sesinin iki yanma her hangi birer ünsüz getirilebilir. Bununla birlikte, kimi sesler 'sert', klmlleri de 'yumuşak1 bir duygu verdiklerinden, ortaya çıkacak köke, ister olumlu ister olumsuz an lamlar yüklenebilmesi için, bir sert ve bir de yumuşak sayılan ünsüz seslerden kullamlması uygun olur. Sözgelimi, (k) sesi oldukça sert sayılır, oysa (y) sesi yumuşak bir izlenim verir. Böylece ortaya (köy) veya (yök) olasılıklan çıkmış olur. Türkçede (köy) sözcüğü zaten var olduğundan, bu kez (yök) kökü üzerinde du rulabilir; ve ileri sürülecek olan örnek olay için bir başlangıç noktası sayılabilir. Ortaya çıkan veya oluşturulan veya hiç yoktan var edilen bu 'uyduruk' (yök) kökö, hiç degilse bu aşamada bütünü ile anlamstz görünmektedir. Bu kökün veya bu sözcüğün filizlenmesi, semirmesl, ve kişiliğini kazanması, bu kökü kullanacak olanlann bu birlme uygun görecekleri anlamı yakıştırmalanna bağh olacaktır. Bununla birlikte, kimi seslerin ve ses kanşımlannın kaçımlmaz bir biçimde duygusal çağnşımlar yarattıklan da bir gerçektir. Nitekim Türkçede (yk) kalıbı ile yapılan sözcükler, (yak, yık, yok, yük) türünden olumsuz anlamh birimlerdir. Fakat. (yek) söecügü ne gelince "bir tane, bir başma, yalnız o' anlamı ile hem olumlu, hem de olumsuz yönlere çekilebilir. Bu bakımdan, kurulmuş olan bu türden bir kökün anlamı, ancak ve ancak bu sözcüğü kullanan topluluğun beğeni süzgeçinden geçtikten sonra saydamlaşacak ve saptanacaktır. öta vandan (yök) kökünden hem adsoylu sözcükler hem de eyiemsoylu sözcükler yapılabilir. Yalnızca, ad olarak kaldıgı zaman. bu kökün anlamı, daha olumlu stibi izlenim veren sözcükler oluşturmaktadır: (yökcük, yökceğiz, yökçedk. yökcüleyin, yökcek. yökşin, yökey, yökcül). Oysa ayni kök bir kez 'fiil' yani eylem olarak içe girişinoe, o zaman da, ortaya çıkan sözcükler raslantıh olarak olumsuzluk duygusu vermektedirler: (yö künme, yökülme yöküşme, yökütme. yökürme, yöktürme, yökenti, yökerti, yökünç). Dillerin sözvarlıklan oluşurken ilkln kavramlar belirginleşir, ondan sonra da bu kavramlar birer sözcük ile somutlaştınlniar. Oysa yukanda dizilmig olan Cumhuriyet Sahibİ:CumhuriyetMatbaacıIıkveGazetecilik T.A.Ş.adına NADİRNADİ Cenel Yayın Müdürü „ Müessese Müdürü Yazılşteri Müdürü HASAN CEMAL EMİNE UŞAKLIGİL OKAYGONENSİN AHMETKORULSAN YALÇIN BAYER ALİACAR YALÇIN DOĞAN HİKMETÇETİNKAYA MEHMET MERCAN * • Yazı Işleri Müdür Yardımcısı Haber Merkezi Müdürü Mizanpaj Yönetmeni • TEMSİLCk.ER • ANKARA. : • İZMIR : • ADANA : SERVİS ŞEFLERİ İstanbul Haberleri:Selahattin GÜLER Dış Haberler s Ergun BALCI Ekonomi: Osman ULAGAYYurt Haberleri Barbaros GENÇAK Kültür: Aydınî EMEÇ . Magazın Yalçın PEKŞEN Düzeltme: Konur ERTOP . Araştırma*. Şahin ALPAY BÜROLAR KonurSokak No. 24/4Yenişehir.ANKARA' Tel:17 58 2517 58 66ldare:8 3335 Hallt Ziya Bulvarı No: 65/3 fZMİR Tel: 25 47 09131230 Atatürk Caddesi, T.H.K Işhanı Kal2/13ADANA Tel: 1455019731 BasanvsYayan: CUMHURİYETMatbaacılıkve GazetecilikT.A.Ş. Türfcocağı Cad. 39/41, CaöaloğluİSTANBUL P.K.; 246 istanbul, Tel: 20 97 03 (5hat) Sayın Akbal, 19 Mart 1981'den Ankara Sıfetyönetim Komutanlığı'nm 1402 sayıh Sıkıyönetim Yasası hükümlerine göre, görevime son verilen 30 temmuz 1981 gününe deh geçen kısa öğretmenlih yaşamım budur işte... Ne yapalım hi yalnnı ve elevertciliğl uğraş edinenler (Bunlar aylarca hiçbir vazife yapmadan maaş almışlar ve sonra işlerine son 1 verilmiştir diyebilmektedirler (Adana lli Kozan ilçesi TÖB DER Başkanı iken parlamentoya girmiştir) savı da yalandır, 1976 yıh başında Kozan'dan Tuncelt Nazimiye'ye l. MC döneminde, görülen lüzum üzerine atamam yapıldığında bile TÖB DER Şube Başkanı değildim. Parlamentoya girdiğim yıl Tunceli Nazimiye lisesi Türkçe öğretmeniydim. Kozan'da 1974 75'de TÖB • DER Başkanlığx yoptıiım doğrudu,r. Yasalann, yasal sınırlar içinde kalılarak bana tanıdığı hofefeı kullanıp kuUanmamayı 'leverid yalancılara danışarak mı yerine getirmeüy/Jm?» Öztorun, mektubunu şu satırlarla bitiriyon •Sa•>unmasız kişt ve kuruluşlara bitip tükenmeden yoan dolanla süslü saldın ve karalama gücünü ner eden almaktadır bu kişi?' Kendinl savunamaz durumda bulunan klşilere yasalara da aldırmayarak durmadan saldırmak en hafif deyimle yakışıkşız bir iştir, ayıp ve çirkindlr. 1LANEN KARAR TEBLİĞt ÜSKÜDAR BİRtNCt SULH HUKUK HAKİMLlĞtNDEN 1962/203 Davalı : Süleyman Sım Özen adresi meçhul. Davacı Fikret Süheyla Özen tarafuıdan davalı Süleyman Sırn Özen aleyhine mahkememizce açılan ve evvelce takdir edilen 1500 lira nafakanın artınlması davasının yapılan açık dunışması sonunda: Evvelce takdir edilen 1500 lira nafakanın 16.2. 1982 tarihinden itibaren 11 bin liraya yükseltllmesine ve bunun her ay davalıdan tahsill ile davacıya verilmesine ve keza masraflannda S/13'nün davalıya tahmiline 6.10.1982 tarih ve 1982/203873 sayılı kararı ile karar verUmiş olup iş bu hüküm özeti davalı Süleyman Sırn Özen'e ilanen tebliğine karar verilmiş oldu^undan kararm gazete ilan tarihinden itibaren 15 gün içinde temylz edilmediğinde hükmün kesinleşeceği davalı Süleyman Sr i Özen'e İlanen tebliğ olunur. 10588i' TAKVİM İMSAK 5.29 GÜNEŞ 7.10 12.59 16EKİM1983 IKİNH| AK««M 16.04 18.28 Y'TSI 19.59 Yasanmız OKTAY AKBAL'ın Atatürk'ün kîşiliğinl ve devrimci illtelerinin anlamını, önemini yorumlayan en seçkin denemelerini ve incelemelerird bulabileceğirüz kitaplar: ATATÜRK YAŞADI MI? Varuk Yayınlan. 1. Baskı: 1975, 2. Baskı: 1981. Isteme adresi: Cagaloglu Yokuşu 40. tst. Ftyaü: 130 TL. ATATTOK BÎR GÜN GELECEK Tekin Yayınlan. 1. Baskı: 1981. tsteme adresi: Ankara Cad 51. îst. Piyatı: 100 TL. ATATÜRKÇÜLÜK SAVAŞI Uygarlık Yayınlan. 1. Bsuskı: 1981. îsteme adresi: Klodfarer Cad. Dost lukyurdu Sok. 10/6. Çemberlitaş İst. Kyatı: 2C0 TL.