Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyet 2 azının başlığı bir roman. ya da öykü başlığı gibi iddialı görünüyor. Oysa ne o, ne bu. Sadece kendı ruh•al durumumdaki bir gözlemi yansıttı&ı için seçtim bu başlığı. Çok küçrük yaşımdan beri bilirim «gurbet» kavramını. Uzun süre Istanbul'da bir ortaokulda tarüı . coğrafya öğretmenligi yapmış olan babam. bir gün dersinde nasılsa «Fransız İhtilâli Kebiri» (Büyük Fr&nsız Devrimi) »özünü ağzından kaçırmıs, bu da okul müdürünün kulağına gitmiş. Çok geçmeden «maaş ve rütbe tenzili» ile Cebeli Lübnan Mutasamflığı' mn (bugünkü Lübnan Devleti'nln) küçük bir kasabası olan Trablusşara ve bir süre sonra da Diyarbakır ilkokulu öğretmenligine atanmış; kendi deyimiyle 'yıllarca gw bette sürünmüş*. Oralardaki yaşantılannı zaman zatnan evde anlatırdı. «Gurbet»in ne demek oldugunu böyle öğrendim. Ananun ölümünden sonra baba ynrdu Çonıtn' dan aynlıp Yozgat, Ankara, Konya ve Trab zon liselerinde yatıh olarak okuduğum sırada gurbet duygusunu kendim de yaşaHim Zaten yeryüzünde «gurbeUi bence en iyi bilen, anlayan ve bu duyguyu yüzyıllardan beri en derinden duyan; yalnız kafasında değil, damarlannda, iliklerinin içine değin bütün benhğinde. bütün göıJünde yaşayan bir ulua varsa, o da Anadolu' nun Türk halkıdır. Yemen çöllerinde, Afrika'da, Balkanlar'da, dahası Avrupa ortalannda pek çok gurbetçi yaşadı ve öldü Osmanh döneminde. Şimdi da başka koşullarla sürüp gidiyor bu durum. Az mı türkü yakıldı gurbeti yansıtıp yankılayan, • * * • * • OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Vaşamiaruu tehükeye koyarak sag veya soldakj BÜahlı eylemcileri toplayıp ülkede huzur ve esenliği saglayan güvenlüc kuvvetlerinin yürekliligi de gerçekten övülme ğe değer. Ancak bu gibileri yakalamak ne denli yüreklilik i?i ise gazetelere geçen baa yargılamalardan öğrendigimize gö re yakalananlara sonradan işkence yapmak bu yürekliligi karartan o denli büyük bîr kalpsizlik, bir acımasızlık. üstelik. bir insanhk suçru örnegidir. Yürekli veya yureksiz olmak yalnız tek tek insanlara özgü dRgildir. Devletlerl yoneten ve bu nitelikleriyle onlan temsil edenler de küçük bir devleti guçlü, büyük cir devleti de yureksiz duruma düşürebilirler. Kjçük İsveç süper devlet Sovyetler karşısmda boyun eğmemiş, kara sulannda karaya oturan Rus denizaltı kaptanuu sor guya çekmeden denizaltı gemisini sahvermemiştir. Koskoca Fransız hükümeti uç buçuk Ermeni anarşisün tehdidi karşısmaa yelkenlen suya indirip. bir Türk diplomatını öldürmek üzere yarahyan sanığı salıverip, smırdışı etmiş, küçücük İsviçre devleti ise bir Ermeni katüi mahkum etmek ve Ermeni anarşıstlerin tehdidine boyun eğmiyeceğinı bütün dünya karşısmda açıs lamak yürekliliğini göstermiştir. ••• Yöreme bakıyorum hepimiz dunyada ve Turkiye de barış. adalet ve özgürlük i«ıtiyoruz. Ama ne yazık ki gerici bazı yazar iann sivri kalemlerinin, kendilerini <savunma olanagından yoksun insanlan durmadan yaralama ve karalama çabası İçinde bulunduğunu acı ile görüyoruz. Osman hcada böylelerine «zebunküş» yani kendini savunma durumunda olmıyanlara saldıran kalpsiz kişi denilirdi. Korkak yaradılışlı oldukları için, böylelerine yüreksizliği ahlâksızhkla birleşürmiş kişiler demek daha yerinde olur. Şunu unutmamak gerekir ki. banş, adalet, özgürlük gibi kutsal kavramları yaşatmak için. kişılerin ve toplumlann bu uğurda ödün vermeden uygar yollarla savaşması gerekir. Çıkarlan için her kalıba giren, dün dediklerini bugün yadsıyan yüreksizler bunu anlayamazlar. Alman filozofu Hegel. 'Bir uşağa göre kimse katıraman değildir. Bu söz. yeryuzunde kahraman bulunmadığını değil, bunu söyleyenin uşak olduğunu karutlar» demiş. Tanrı hepimizi uşak ruhlu olmaktan esirgesin! 24 OCAK 1982 Y Gurbetteki Yüreklilik Hıfzı Veldet VELİDEDEOĞLU yoüamak İçin, gurbete çıkar ve bunlara «gurbet uşağı» denirdi. Şimdi ülkemizin her yanından Avrupa'nın hemen bütün varhklı ülkelerinde, Asya ve Afrika'nın petrol zengini birkaç ülkesinde, hatta Ç K O uzaklardaki Kanada ve Avustralya'da emek satışına çıkan bir milyonu aşkın Turk gurbetçisi yaşıyor. Bugünkü ulaştır ma araçlan ülkemizin her yanını birbirine o denli yakınlaştırdı ki, doğduğu yöreden başka bir yöreye gidenler için «gurbete gitti, gurbete çıktı» gibi sözler pek kullanılmıyor. Ataturk Cumhuriyetinde vatan. gurbet olmaktan çıktı artık. Gerçi bir ozan: 'Bazan vatan olur gurbet, bazan gur bet olur vatan.' demiş. Kemalettin Kâmi K.ı mu da ^Gurbet Geceleri* başhkh şnrinin son iki dizesinde 'Ben gurbette değılim / Gurbet benim içimde* diye yazmış ama ceksin. Sanınm jrurbette daha bir yurekli oluyor insan. BeOd de buna «yureklilik» değil, çaresizligin yarattığı boyun egme. katlanma, ya da dayanma demek daha yerinde olur. İşte biz de boyun eğdik, kat(andık, dayandık ve kendimizi yürekli sandîk. Bu «yürekli» sözcüğü benl «kalp» ve • yürek» ikilisi üzerinde yeniden düşunme ğe zorladi: Başına «iyi, kötü, temiz...» gibi bir nitem (sıfat) konmazsa tek başına 'kalpli' sözcüğü aç>k ve belirgin bir anlam taşımazken, 'yürekli' sözcüğü «feoıkusuz. cesur' anlamına geliyor. Buna karşılık «kalpsiz. ve «yureksiz» sözcüklerinin tek tek belirli, fakat birbirindçn çok ayn anlamian var; «Kalpsiz» sözcüğü «acımasız», «duyunçsuz» (vicdansız) demek olduğu halde. «yureksiz» sözcüğü «korkak. ödlek. tabansız» anlamına geliyor. Şu halde «yureksiz» olmamalı, çünkü yürekli olmak insan onuruna yaraşan bir tutum Örneğin Ortaçag'da ve günümüzde özgur düşünce uğruna ateşte yakılma veya zindana atıhna, ya da bir köşede kahpece kurşunlanma tehükesine yüreklilikle gögüs geren düşünürler olmasaydı. insanlüc bugünkü uygar aşamaya hiçbir zaman ulaşamazdı Otomatik silahlarla kahvehane tarayarak bir takım masum kişileri öldürmek. ya da kendisi gibi düşünmeyenlerin kanına girmek yüreklilik değildir ve hiçbir zaman da olamaz. Ama genç dostum ve meslekdaşım Uğur Mumcu gibi kaleme sarıhp silah kaçakçılığı mafyasıyla ugraşmak, Polonya'da Walesa, Rusya'da Saharov gibi insan haklan ugruna savaşmak, tarihe geçecek yü reklilik örneklerindendir. Alçakça bir sald:n sonunda aldığı yara ile bundan sonraki yaşamını tekerlekli sandalyada sürdürmek zorunda kalan, ögrencilerimden sevgili dostum, meslekdaşım Doçent Dr. Server Tanilli'nin yılgınhğa, umutsuzluğa düş. meden yurt içinde ve yurt dışmda bilimsel çalışmalarını sürdürmesi ve birbirinden değerii yapıtlar ortaya koyması gerçekten övülesi bir istenç (irade) gücü ve yüreklilik. hatta kahramanlık örnegidir. TikTak, TikTak, TikTak... M bence bunlar türlü üzuntülerin ozansal yan kılan. orol sözcüğünün geniş bir yelpazeal vor. Ho*\ Nr yeipaze bu?... Tarihsel, felsefl, yerel, eosyal, psikoloilk vb.. N« s/ar ki bilgicliği bir yana bırakrp günümuzün gerçeâin» bakarsak moral sözcüğünün tArabesk müzik» titreşlmlsrıyle yaşama girip oturduğunu, saatbaşı kullanıldıflını, her yemeğe serpilen baharat gibi her kohuya bumunu soktuğunu görüruz. Fiyakasından yanından geciimeyen bir sporcu yeniigiye uğradı mı, gerekce hazırdır. Moralim bozuldu abi... Meşhur manken fpodyum.ıda elinl ayağını nerey» koyccağını bilemeyen ahretlik glbı şaşırdı mı kuliste gözyaşlarını tutamaz, hıckıra hıçkıra ağlar. Ne oldu güzelim?.. Moralim bozuldu. • Geçen hafta anlattığım düzensiz yupek atışlan üzerine 'Dert ile blmar olan elbette dermanın arar* diyerek biz de gurbete çıktık. Daha doğrusu uça£a atlayıp gurbette yaşayan çocukîanmızın yanına gittik. Eskiden gurbete gitmek İçin günlerce araba, tren veya vapur yolculuğu yapmak gerekirdi. Şimdi iki saatlik uçak yolculugu yetiyor. Benim gençliğimde kişi yalnız yabamn ülkesine değil, kendl vatanının başka bir köşesine gidince de gurbete gitmiş sayıhr ve boyleleri yazı dilinde «gurbetzede», halk arasında ise kısaca • gurbetçi» olarak anılırdı. Örneğin Rize'de henüz çay üretimine başlanmadan önce her aileden bir veya birkaç erkek. tstanbul başta olmak üzere, Osmanh ulkesinin varlıklı yörelerinde çalışıp ailelerine para Aydınlanmıza, yöneticilerimize ve yönetilenlerle birlikte hepimize duşen görev. vatanı gurbet durumuna düşurmekten ve vatandcışı gurbette vatan aramağa zorlamaktan kaçmmak olmalıdır. Bunu yüzyıllarca ÖTLCG içlerinde duyan atalanmız: 'Gurbette geçen ömür ömür depıidir», 'Gurbet ilde padişahhk sürmeden (sürmektense) / Vatanında züğürt olmak yeğ imiş», 'Gurbette taşa yaslanmayan. evındeki hasırın değerini bilmez» gibi anlamlı deyimlerle dilimizi zenginleştirmişler. Gerçi eski bir ozanımız. DüşeUm gurbett Tâlip, vatanı terk edelim. Aşinadan çoh olur ademe lütfu yâdın demiş ama, kişiye yakınlanndaa çok yabancılarm yardım edeceği karusmda değilim ben. Geçen yılki Avrupa yolculugumda bir kez daha anladım bunu. +•• Gurbet illerde insan kendisine uyg^anan tedavi biçimlerine gık diyemiyor. Yabancı hekimler naz çekmiyorlar, açıklama yapmıyorlar, bilgi vermiyorlar, teselli bilmiyorlar, kısacası. çok az konuşuyorlar. Ne söylerlersa yapacaksın, ne verlrlerse içe HAVIR OKTAY AKBAL s Düsünce ve Oz ür ( Z B i l i m Minyası /vehbi BELGL Erkege Gebelik Hap ttfu^ planlaması karfisıada devlet lerin tutumlannda ayrüıklar vardır. Çln ve Hindistan gibi ülkeler nünısla nru azaltmak için her çareye baş vururken tsrail gibi üllteler her çarej'e baş vurarak nü fuslannı arttırmaktadırlar. Çünkü, bu sonuncu devlet, 120 milyonluk Arap denizi ortasmda boğulmamBk için, isgal ettigi yerleri, ycrleşme bölgeleriyle doldurmalc istemektedir. 2030 milyonluk bir tsraü her îsraiUinin gönlünde yatan bir aslan olsa gerektir. Fazla nüfııstan başı dertte tilkelerin önünde Hindistan gel mektedir. 1979 tahmini rakamlanna göre 650 milyonluk bir ntifusa sahip olan bu Ulke %3.44'lük bir artışla bu gün 684 milyona ulaşmıştır. Bu sayı, Kızıl Çin'in 0/o2.71ik artışı karşısında dev bir rakam sayü maktadır. Çin, evlenmeleri geciktirmek, çocuklulara güçlükler çıkarmak yoluyla, artış h> zını bu kadar düşürebilmiştir. Hindistan böyle bir olanağa sa hip değildir. Ülkenin 63 yaşındaki başbakanı îndira Gandi, geçen ekim de ulusuna yaptığı bir fconuşmada, özellikle üç nokta üzerinde durarak çocuk sayısınm azaltümasım önermiştir: 1) Fazla çocuk, Uretken olmayan nüfu s demektir. Bunlar, ülkenin esasen kıt besinlenni tüketmekte, fakat üretime katkıda bulunamamaktadırlar, 2) Fazla çocuk, çocuklar için de zararh olmaktadır; bunlar aile lerinin kıt kaynaklanna ortak olmakta, para kazanamamakta, sefalet İçinde yaşamakta, büyüyünce de iş bulamamaktadır; 3) Çok çocuk, kadını da mutsuzlaştırmakta, onu insanlıktan uzaklaştınp, gereksiz bir sürü çocuk yapıp sefalet içinde büyütme makinesi haline getlrmektedir. Böyle bir ka dın evine ve eşine lâyık bir ka Yobazlık önce Ikl alıntı. Prof. Dr. Enver 21ya Karol yazıyor «140 veya 150 yıl önce öğrenciler okutlorda yer» otururiardı. Okullara sıro konunca hocalar kâflr lccdıdır diye kıyamet koparmışlardır. Bacaklar sallanarak Kuran okunmasının günah olduğunu öno sürmüşlerdlr. Sonunda, Padişohın önünde hocalann ve çağdaş eğitimcllerln temsilcileri düşüncelerini acıklamışlardır. Vanlan uzlaşma şu olmuştur. Kuran dersinde öğrenciler sıraların üzerine cıkıp boğdas kuracaklar ve ders göreceklerdlr. işte din bu biçlmdg yaşamın tum konulorına girmlştl. Dlne bağlanan adet ve gelenekler özgur düşünceyi demirden bir çember gibi çevirmlştl. Her şeyi dine bağlomak zihnlyetl Cumhuriyet devrlne kador sürdü. Atatürk şapka sorununu ele aldığı vakit, kiml aydınlor bunu küçümsediler, kafanın Içlnln değişmesinl savundular. Oysa ki şapka bir serpuştan cok bir zihnlyetln sembolü idl: Batı uygarlığına düşmanlık sembolü şapka idl... Laiklik bu bakımdan Türkiye'de yalnız dinle devletin ayrılması demek değildir. Özgür düşünceyl» de düşünmek demektir.» Bu da Prof. Dr. fşleşet Çağatay'dcn kl şlmoi YÖK üyesidir bir alıntı. İlâhiyat Fakültesi yayınlarında çıkan 'Türkiye'de Gerici Akırnlar1 adlı yapıtında kadınların örtünmeleri konusunda şö/le yazıyor: «Kodınlann baş örtüsü işine gelince: Kuran'da yer alan bu hümün sebebl hıir kadınları cariyelerdsn ayırmaktır. Köle ve cariyeler rnal sayıldığından ve baş örtüsü zorunluğu olmayan cariyelere her türlü muamele reva görüldüğünden, hür kadınları bu muameleden korumak lcin bu örtü emredilmiştir. Eğer bu kadınları erkeklerin şehvet gözünden saklamak için olsa idi yuzlerini bir peçe ile örtmeleri emredılirdi. Kadınlarin şehvet saçan yerleri saçları değil, yanağı dudağı ve gözleridir... İslâmiyeti kodının başını örttürmek, sakal bırakmak, fes veya bere giymek, sarık sarmak, halifellk istemek gibi şekllden ibaret sayan kişiler islâmın guzel ahlök prensiplerini halka aşılayamaz. Bu çelişkiier ve olumsuz davranışlar cehaletten v« bilgisizllkien doğmaktadır.» 'Başörtüsü' konusunda yazdığım Ikl yazı gerici çevrelerde ve bu cevrelerin etkisine kapılmış kimselerde tepkiler yarottı. Bilgisizlik. kör bağnazlık taşıyan mektupiar aldım, teiefon edenler de oldu. Bu arada gözdağı vermeye kolkışanlar bile çıktı! Bilıyorsunuz, bir sağcı gazete ki Atatürk'ün başardığı bütün işlere, oyiemlsre karşı olanlar orada toplanmıstır durmodan bu konuda kışkırtıcı yazılar yayınlamaktadır. Son günlerde 'eski bir doçent' Atatürk döneminde uygulanmış, Anayasa'da da yer alan 'Devrim Yasa'larınm yalnız erkeklerı ilgılendirdiğıni, oradakl yasaklamaların kadınlan kopsamadığını, zaten dnımizce kadınlardan 'imam olamayacağrnı da savına kanıt olarak belirtiyor: «islomiyette esasen ruhban yoktur. Ancak cemaate namaz kıldımıak İçin imamlık söz konusudur, İmamet de as,ında daimi b i r görev veya bir kamu görevl değildir. Üs telik kadın imam da olmaz. O halde bu kanun da sırf erkeklere yöneliktir ve kadınlar ne kıyafet ne salr surette muhatap olmaz. > Şimdi bir soru: Mademki kadınlar ne 'İmam' ne de hatip' olabiürler, öyieyse imam Hatip Llselerinde kız öğrencıierın işı nedir? Başını örtsün mü örtmesin ml giDi cağdışı tartışmalor bu 'eski docent'in bu sözleriyle kökünden çözüm^enmiş olmuyor mu? Kızların imam Hatip Liselerine gıtme'eri Atatürk devrimine bir çeşit başkaldırmadır. Heie başörtüsünü karşı devrim silahı olarak kullanmak da buna eklendi mi gericilerln nlyeti apacık ortaya çıkmaktodır. Bi r okur da «Bu okuliar Mustafa Kemal Paşa'nın veya Oktay Akbal'ın veya Sadi Irmak'ın şahsl maharı mıdır, yoksa milletin vergileri ile mi yapıııyor?» diye soruyor... Atatürk Cumhuriyetinde yaşıyoruz. Atatürk'ün doğumunun yüzüncü yılında bile bu gerceğin bilincinde olmayanlara ne demeli bilmeTi! T.C. Eğitım Bakanlığı okuilarında Atotürk devriminin ilkeieri, en başta da 'öğretim Birliği' yasası uygulnnocaktır. Bugune kadar uyguianmndıvsa bundon sonra uygulanacakttr. Anayasada yer olan Devrim Yasa'lon bugün de yarin da yurüriukte kaiacaktır. Atatürk'e bağlıycok onun 'izinde' gidiyorsak!.. Yalnız heykel büst dikmekle, "Atatürk Atatürk' diye bağırmakla olmaz Ataturkcülük... Onun düşuncelerine saygılı davranmokla olur, yapıllarını koruTinklo, hele hele devrimci atılımlarından en kucük bir odün vermemekle... «Özgür düşünceyie düşünmek» nedır. çağıno yckışmak ned.'r bunu bilmekle... Türkiye'yi vuz yılla r gerisıne sürüklemek isteyen gericilere, cıkarcılara, halk duşmanlarına boyun eğmemekle. onlara fırsat tanımamakla... N dın olamamakts, ktUtUrtmtt art üramamaktadır. îndira'nın bu sözlerine, ülkenin Saglık ve Alls Refahı Bakanı Şankaranand da katılmıs ve yürürlükteki 5 Yıllık Kalkınma Planına, nüfus planlaması İçin 1 ktisur milyar dolar aynldıgıru eklemiştir. Yararh olacak nu? Ancak, buna rağmen, ben bu Ülkenin, nüfus »ellni durdurabilecegl kanısmda degillm. Çtlnkü, bütün Mgelişmiş ülkelerdeki gibi bu ülkede de, nü fusu artmaya iten güçler azalt maya iten güçlerden daha agır lıklıdır. Gelişrnis Ulkelerde nüfusun arttınlması yolunda önlem almsa da olumlu sonuç alınajnamaktadır. Azgelişmislerde bunun tam tersl olmaktadır. NUfusun bir türlU nzalmaına gında, gebeliği örüeyid llaç veya yöntemlerin fazla etkin olmaması buyük roı oynamaktAdır. Bu iş, doktor ve hemşirelerin köy köy, ev ev gezerek duygusal önerilerde bulunmalanyla yapılamaz. Bu yüzden, önleme tedbirlerinin çok basite indirilmesi gerekir. Bunda ise bu gune kadar başan kazanılamamıştır. îdeal kadınm veya erkeğin içecegi bir hapla gebe liğin önlenmesidir: Baş agnsına karşı aspirin gibi. Fakat, bu yoldaki denemeler olumsuz sonuç vermiştir. 1520 yıl kadar önce «Thalidomide» adlı bir gebelik önleyid hap çıkarılmış, boı bol reklamla kısa zamanda tanıtılmıştı. Fakat, bu nun ne kadar kötü bir durum yarattığı feci biçimde gözlendi: ThaUdomide gebeUği önleyemiyor, üstelik, çocuklar, kol suz, bacaksız, çarpık çurpuk doguyordu. Bu yüzden, ilact yapan şirket aleyhine milyarlarca liralık davalar açıidı, sonra ilaç yasaklandı. Bu gün gebeliği önleylci başka haplar, başka araçlar vardır. Bunlann ne dereceye kadar etken olduğunu bilmiyo rum. Fakat, bütün bu haplar, hep kadınlar İçin yapılmaktadır. Son günlerde bu konuda ye ni bir yaklaşım denenraeye baş lanımştır. O da, erkegin sperm üretme olanağım geçici bir süre kaldıracak haplar vapılmaDunyanın en unlü üP dergılerinden «The New England Joumal of Medicinevin 10 eylül 1981 tarihli sayısında yayınlanan bir yazı bu yeni yaklaşımı acıklamaktaâır. Amerikanın Tennessee eyaletindeki Vanderbilt Üniversitesi araşürmacılanndan Dr. David Rabbin LHBH adlı sentetik buhormon yapmıştrr. «Luteinizing Hormone • Beleasing Hormone» sözcüklerinin ilk harilerin den yapılan sozcük, şınnga i1J veya burun damlası biçimin de kuliamlan bir llacın adıdır. İlacm hap biçiminde alınamayacagı eklenmektedir. llacın ilk denemeleri, tasırlık ameliyatı olmak isteyen kimseler üzerinde yapılmıştır. Sekiz kişiye 610 hafta süreyle LHRH verilmiştir. Adamlarm sperm sayıları mililitrede 94 milyo&dan 12 milyona diişmüştür. Doktor Rabbin'in büdirdigine göre, vücut, spermı 10 gtinde üretrnektedir. Bu durumda adamlann, ilacı, daha uzun bir süre almalan ile sperm üretimi sıfıra indlrilebilecektir. Ancak, şurası bemen belirtilmektedir ki, bu geçici kısırlık, ilâcın kesilmesiylc birlikte sona ermektedir. Bu arada, ilacm, «Testosterone» denen cins hormon'jnun üretimini de aaalttJğı görülmüştür. Bu jüzden, sekiz deneme hastasından beşi tktidarsızlaşmıştır. Dr. Rabbin bunlara yüksek dozda testosterone vermiştir. Şimdi üzerinde çalışılan en önemll sey, sperm üretimini önleyen, fakat testos terone üretimini sürdüren bir ilacın yapılmasıdır. Dr. Rabbin, ilacın yan etkilerinin tyice anlaçılabilmesl için, en az beş yü, denemelerin sür dürülmesi gerektigini söylemiş tir. Çin'de de, doktorlar «Gossypol» adlı bir gebeliği önleme ilac» bulduklannı bildirmişlersj yaklaşttnıdiT. • • dir. Ancak, pamuk çekirdeğinden üretüen bu ilacın ateş yap tığı, janma hissi verdigi ve kalp atışlannı düzensizleştirdlği de haber verilmektedir. Vaktiyle mahpushanede bir orkadaşım vardı; adı lazım degil. cok i/i cocuktu, cok da bilgiliydl, ama günde ücdört kez cişe giderse oltıyedi kez nıorali bozulurdu. Derken her ceyrekte bir morali bozuimaya başladı.. Fırsaiını kollayıp yattığım ranzaya sokulur, ıslık çalar gibi sesle eorardı: Ne yapacaklor bize?.. Çocuğurt durumunu koğuştaki bazı sonımsuzlar anladılar: eşek şakası yapmaya başladılar: Eh, seni en azından asarlar: fırsatı kacınrlar mı?.. Koc kilosun sen?. Eşek şakası yopcnların eşşekoğlueşşek olduğunu söyleyerek gercek durumu anlatmaya cabaladık. Ama moral öyle birşeydir ki ele avuca sığmoz. Musluk bozuldu mu muslukcuyu, elektrik bozuldu mu elektrikçiyl cağırırsın. moral bozuldu mu kimi cağıracaksın?.. Mantığı.. Ama kolay mı montığı Işletip gerceğin özüne ulaşabitmek? Mantıgı kullanmak bir yelpazeyi kullanmaya benzer. Yelpaze iki türlü kullanılır: Ya yelpazeyi elindetutar, kafanı sağa sola scllarsın: ya da kafanı yerinde tutup yelpazeyi soğa sola sallarsın. Birincisinde kafanın ici lodos fırtınasına tutulmuş şehir hattı vapuruno döner. Ikincislnde ooooh bir güzelim esinti başlar ki sorrTKryın gitsin... • Ispanyol kadınlannın yelpaze kullonışları Onlüymüş. Fentll kadınm elindekl yelpoze; erkeklere mors alfabesiyle telgraf ceker gibi neler de neler söylemezmiş. Erkeklerin ise yelpaze kullanmaları geleneği yoktur. Kimbillr, belki de argo deyimiyle «şorolo» dediklerl türden erkekler klmi zamoh ve'poze kullanmışlardır. Eski tarihlerde sıcak ülkelerdekı köleler. egemenleri yeipazelerdl. O günlerde vantilatör yoktu; soğutucu düzenler daha bulunmamıştı. Diyeceğim su ki yelpaze artık tarihe karışmıştır. AT.O mantığmın yelpazesini titrek ellerinde kıpırdatmadon tutorok ve kafosını scğa sola saliıyarak ferahlamak İsteyen insanlar, hiç eksik olmamıştır.. • Şlmdl sız bana sorabilirsinız: Be llhan Selcuk .senin hic moralin bozulmaz mı? Ohoooooo... Sabah uyanıp havayı kapalı görünce bozulur; gazeteyi açıp socmalıkları okuyunca bozulur; carşıya cıkıp fiyatları görünce bozulur; toplum yaşamındaki alcaklıkları görunce bozulur; sağlığımm Sıgortaları alınca bozulur. işte o zaman bir saat ustcsı gibi bozuk moralimi onarırım Sonra da düzgün colışan evrensel mantıgın sesinl dinlemeye bayılırım. Siz de benimle birlikte mantık saatinin tık taklarını dınlemek ister misiniz? Susun da kulak verin, bokın nasıl calışıyor: Tiktak, tiktak, tik tak. tik tak. tik taK, tıktak, tiktak... Ne yapmalı? Gebeliği önleme haplan konusu, üzerinde titizlikle durulması gereken bir konudur. 1laçlann kötü etldlerı hemen ortaya çıkroamaktadır. Bir ilacm sağlığa zarar vermediginin iyice anlasılabilmesi için en aa 20 yü denenmesi, geneliikle ka bul edilen bir kuraldır. Gebeliği geçici olarak önleyecek bir ilacm s atış gücü en yüksek noktadadır. Bu yuzden, iyi denenmemiş ilaçlar, bol reklam» la, hemen piyasaya sürülmektedir. Eunun, thalidomide faciaları gibi facialara yol açması her zaman için mümkündür. Sakat doğacak bir çocuk gerek kendisi, gerek ailesi, gerek se toplum için büyük bir yüktür. Bir üısanm, gebelik önleyici hap yüzünden iki kolunun eksik olarak doğması demek o insanın, ömür boyu ıstırap içinde, itile kakıla, hor görtilerek büyümesi demektir. BöyİB bir insan, sürekli olarak başka birisinin yardımma gereksinme gösterecektir. Bu ne denle, bu gibj ilaçlara hemen kapılraamak gerektigi kanısmdayım. Resmi açıklamalarm tersine. ben. Türkiye'nin nüfus sorunu diye bir sorunu bulunmadığı kanısındayım. Aşağı yu karı bir milyon metre karelik ülkemizde nüfus sıkışıklığı yoktur. İstanbul gibi dar kentlerde 5 milyonu aşkın kişinin toplanması, bize bütün Tiirkiyenin omuz omuza dolu olduğu hissini vermektedir. Sosyal ve ekonomik sorunlarımıza ça re bulamayanlar, dış çevrelenn de baskısı ile, kabahati fazla nüfusa yüklemektedirler. Oysa biz bir zamanlar 1315 milyonluk bir ülke idik. Buna karşın kalkmamanııştık. Fazla nüfusa karşı bir İUraı da «Niteliksiz insanlann artması ülke için sadece zarar ge tirir» diyenlerden gelmektedir. İnsanlarını egitemeyen bir millet tabiidir ki fazla nüfustan yakınır. Ama, sıkı bir egitimle jTiksek nitelikli vatandaşlardan oluşacak bir Türkiye, pek çok olan düsmanlan için, caydıncı bir güç olacaktır her zaman. C Cumhuriyet 24 OCAK 1932 TÜRKİYEİRAN HUDUDU Tahran'dan gelen bir ha bere göre Türkİran hudutlan meselesi hakkında hazırlanan antlaşma Hariciye Veküi Tevfik Rüştü Beyle, trsn Hariciye Nazın Frugi Han arasında cuma günü aky»rnı jmzalanmıştır. Bu suretle îran la mevcut hudut meselpsi tamamen hallolunmuştur. Tevfik Rüştü Beyle berabertndekilerin dün tayyare ile Bağdat'a hareketleri bekleniyordu. CZZlGünün Üankırıt AĞIZ TADI İLE İÇKI İÇMEK Agız tadı ile içki içmek isterseniz İnhisar likör ve şaraplannı içiniz! Hem ucuz, hem nefis! Iikörlerin 1 litreîik şişesi cinsine gore 350 300, 225 ve 125 kuruş. Şarapların kırmızı ve be yas olmak üzere 700 santilitrelik şişesi 50 kuruş Toptan alanlara a>Tica iskon^o yapılır. Fosfotin Necati ile yavrularınızı besleyiniz. Gürbüz, kuvvetli olur. Çabuk yürür. r.eşeli büyür. bilmerk FOSFOTİN NECATÎ BİLGİSAYAR ögretiyor Hafta sonları Türkçe olarak verilen ve 16 35 yaş arası her yaş ve uhsil düzeyinde kişilere göre hazırlanmış olan BİLGİSAYAR SEMİNERLERİMİZE katılın. BİLGİSAYAR ÇAĞINOA BİLGİSAYAR ÖĞRENEREK, gelir ve yaşam dUzeyinizi yükseltin, çevrenirde SAYGINLIK kazanın. RPGIIPROGRAMLAMA SEMİNERİ Bilgisayar (Computer) dalmda Türkiye'de en yaygın. ve geçerli RPG I I PROGLAMLAMA Dilinin öğretileceği bu seminer, Bilgi Işlem Sistemleri Tanttımt ve Bilgisayar'a Giriş iFe takviye edilmiştir. Jandarma Genel Komutanhgından Jandarma Genel Komutanlığı Jandarma Dispanseri Baştabipligi (ANKARA) emrinde istihdam edilmek üzere münhal bulunan Sağlık ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Smıfı kadrosuna bir bayan Ka * dın HastaJıkları ve Doğıun Mütehassısı doktor alınacaktır. İhtiyaçtan fazla istekli çıktığı takdirde 23 MART 1982 Sah günü saat 10.00'da ANKARA'da Jandarma Genel Komutanhğı Karargâhında; Devlet Memurluğuna Atanacaklar İçin Zorunlu Yeterlik ve Yarışma Sınavları Genel Yönettneliği hükümlerine göre sınav yapılacaktır. 657 Sayılı Devlet Memurlan Kanununun 48'inci maddesinde yazılı şartlara haiz BAYAN isteklilerin , en geç 22 MART 1982 Pazartesi srününe kadar bir dilekçe ve 2 adet vesikahk fotoğrafla Jandarma Genel Komutanlığı Personel Başkanhğ^ Sivil Memur Tayin Şube Müdürlüğüne müracaat etmeleri ilan olunur. (Basın. 10495 580) Cumhuriyet Sahlbi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına „ NADİR NADİ CenelYayınMQdürü:. MüesseseMüdürü: Yazı Ijleri Müdürü: . Basan vaYayan HASAN CEMAL EMİNE UŞAKIICİL OKAY GÖNENSİN Cumhurlyel Matbaacılık ve Gazetecilik T. A.Ş. Posta Kutusu: 246 İstanbul Tel: 20 97 03 (S Hat) BÜROLAR • ANKARA: KonurSokak no. 24 4 Yenişehir Tal; 17 58 25 17 58 66 Idare: 18 33 35 • İZMİR: Halit Ziyı Bulvarı No: 65 3 Tel: 25 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Caddesi. Türk Hava Kurumj Işhanı Kat 2 Tel:1455019731 •ii OCAK 1382 GÜNEŞ 8.17 ÖĞLE 13.26 İKİNDİ 16.00 AKŞAM 18.15 YATSI 19.51 IBM 3742 DtSKET OPERATÖR EĞİTtMİ Asgarî orta okul mezunu adayların kabul edileceği bu seminer, tamamen makinebajı eğitimi olarak verilecektir. Bilgi Hazıflariıa Merkei^i , # İnönü'Cad. A n l B İ Palas Apt 77/9 Ayazpaşa İstanbul, r ,. • Tel : 43 57 7 6 4 3 57 77 • bilmerk TAKVİM İMSAK 6.38