19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 7 EYLÜL 191 Hekimler ve zorunlu hizmet yasası Sağlık sorunu sadece geri kalmıs yörelere hekim göndererek çözülmez. Altyapı sorunlarına da eğiimek gerek. ALÎ SİRMEN Sayın Taner Gören ve Sayın Haluk An, Mecburi Hizmet Yasası hangi amaçla çıktı ve bu amaca yararlı olabilecek mi? İsterseniz ilk sözü daha deneyimli bir hekim olan Sayın Gören'e verelim. TANER GÖREN Mecburi Hizmet Yasasınm çıkış nedeni, azgelışmiş yörelerimizin, özellikle Doğu Anadolu'nun hekim ihtiyacını, sağlık hizmeti ihtiyacmı karşılamak üzere kısa vadede büyük bir çözüm getirmek amacıyla çıkarılmıştır. Bu bölgelere çeşitli nitelikte, çeşitli özelliği olan hekimler gönderileeektir. Fakat daha ayrıntılı düşündüğünüz zaman gerçekten bir sağlık hizmeti istenen yapıda sağlanabilecek midir? Ben son derecede kuşkuluyum. SİRMEN Şimdi sanryorum, bizde yanlış bir kanı var. O da bir yere doktor gönderilince oranın sağlık sorunîan çözüîür sanılıyor. Halbııki biraz önce konuşurken, bir noktaya dokundui nuz ve dediniz ki «Hekim ve sağlık hizmetleri sönderebilmek.» Peki Mecburi Hizmet Yasası buralara doktor göndermek dışında, saşlık hizmeti göndermeyi öngören önlemleri de getirmiş midir? GÖREN Yasanın ayrmtüarmı bilmiyorum. Ama şimdilik bu bir Mecburi Hizmet Yasasıdır ve bölgeye doktor göndermekle yetinmektedir. SİKMEN Peki o zaman şu soru akla geliyor: Doğu'ya doktorlar, uzman hekimler gidecek. Varsayahm ki, Hakkari'ye köye değil, il merkezine, örneğin bir nöroşirurji uzmam ya da beyin cçrrahı göndersek, bununla etkin ve yararlı hizmet sağlayabilir miyiz? GÖREN Bu sorunun yamtı kendi içinde mevcut. Bir nöroşirurji uzmam teknik olanaklarm olmadığı yerde, kendi uzmanlık dalındaki hizmeti veremeyecek. Kaldı ki, uzmanlarm dışındakl pratisyen hekimler bile, sağlık ocaklannm çoğunda bile küçük sağlık hizmetlerini yapacak olanaklan bulamayacağına göre, eli kolu bağlı kalacaktır. Bu durumda Mecburi Hizmet Yasasının yanısıra, teknik olanaklarm sağlanması da gereklidir. Yoksa yasanın şu durumuyla sadece doğuya doktor gönderme dışında gerçek sağlık hizmetlerinin sağlanabileceğinı düşünmek olanaksızlaşıyor. StRMEN Sayın Haluk An, siz 1981 güz döneminde öğreniminizi bitirmeyi umuyorsunuz. Bu yasaya göre siz ne zaman mecburi hizmete gideceksiniz? HALUK ARI Bu yasaya göre, ben ekim ayında fakülte öğrenimimi tamamlayıp, Bakanlığa başvurduğum tarihten bir ay sonra mecburi hizmete başlamak zorundayım. SİRMEN Şimdi sorunun tüm sağlık hizmetleri, altyapı sorunlan ve yardımcı personel gibi yönlerini bir yana bırakalım. Çünkü zaten bunlar tstanbul gibi merkezlerimizde bile henüz tam olarak çözülmüş değil. Başka bir noktaya gelelim: Siz mecburi hizmete başlıyorsunuz. Doğu illerimizden birinde pratisyen heldm olarak göreve başlayacaksınız. Kendinizi hazır hissediyor musunuz? Yararlı olacağınıza inanıyor musunuz? Cumhunyet S( VE GÖREN YJ\NITLADI elime geçen nöbet paralarında, 812 bin liralık bir «m. m ^ oldu. « »T > SİRMEN Evlenmeyi düşünüyor musunuz? GÖREN Evet, hatta bu konuda geç kalmış sayüabiliriın. Ama bugün içinde bulunduğum ekonomik koşullar, buna elvermiyor. Bankada herhangi birikmiş bir param yok. SİRMEN Evet Taner Gören, çalışma koşullannızı anlaitmız. Evlenme ve çocuk sahibi olmak olanağından da ekonomik koşullar bakunuKUm yokşun olduğunuza göre, toplumun sizden beklediği özveriyi fazlasıyla yerine getirdiğiniz söylenebüir. ••• SİRMEN Peki Sayın Haluk An. Siz pratisyen hekim olarak göreve basUyacaksınız. Sizln ücretiniz ne olacak? ARI Bizimki daha düşük olacak. Sanırım 1215 bin lira arasmda ücret alacağım. SİRMEN Bu durumda arkadaşlannız arasmda hekimlik me» leğinden vazgeçmeyi düşünen oldıı mu? ARI Evet, bu durumda meslekten vazgeçmeyi düşünen arkadaşlarım oldu. SİRMEN Peki, altı yıl önce tıp fakültesine girerken neler bekliyordunuz? ARI Bana, özellikle doktor olan tanıdıklar, bu fakülteye girmemeyi çok söylediler. Ama ben dinlemedim. Ben arkadaşlanmm çoğıinluğuyla birlikte, hekimlik mesleğini yapabilmek, hizmet \'ermek ve ülkenin ekonomik koşulları oranmda insanca yaşayabilmek istiyordum. Daha fazlası değil, yalnızca insanca yaşayabilmek, daha fazlası tüccarlık olurdu. Bir de 10 yıl içinde askerlik görevimi, ihtisasımı da tamamlayıp hayata atılabilmeyi kuruyordum. Şimdi ise yeni getirilej» yasa bunu epgelliyor. BUtün projelerim altüst oldu. Ama ben mesleğiml seviyorum. Devam edeceğim. StRMEN Peld efendim. Konuyu daha da açmak olası, ne yazık ki yerimiz elvermiyor. Buraya kadar yapılan konuşmalan şöyle topar^ayabilir miyiz acaba? Zorunlu Hizmet Yasasuıın, iyinlyetle ülkenin sağhk sorunlanna çözüm getirmek için çıkanlnuş olmasma karşın, biraz aceleci ve yüzeysel bir bakışın ürünü olduğunda birleşiliyor. Herşeyden önce, yasanın ana görüşünün ülkedfki ana nüfus hareketlerinin çevreden merkeze olmasma karşın, merkezden çevreye yönelik olduğu gerçeği var. Bundan başka altyapı hizmetlerinin yetcrsizliğine herhangi bir çözüm getirmemesi açısından, Doğu bölgelerine gidecek hekimlere yeterli çalışma koşullan sağlanamamaktadır. Aynca, pratisyen hekim olarak gönderilen kişilerin yeterince yetişmemiş olmaları dolayısıyla kl örneğin bunlar mezuniyet sonrası bir eğitimle yetiştirilebilirlerdi beklenen hizmeti getiremeyecekler. Pratisyen hekimlerin yetiştirilmeIeri, iyi koşullar altında çalışmaları sağlanabllirse, herkesin uzmanlığa başvunnasına da gerek kalmayacağı görülüyor ki, yasa bıırada da, gerekli çözümleri getirmediği için boşluklar taşıyor Bunlara bir de hekimliğin zaten özverili koşullar altında yapıldığım eklemek ve yasamn «nimet Idilfete karşıdır» ilkesi gereğince, yeterli özendirici önlemleri de getirmediğini ekleyebiliriz. Samyorum bu noktalar üzerinde birleşmiş bulunuyoruz. GÖREN Evet, tamamiyle. ARI Evet Haluk An 1957'de Lüleburgaz'da doğdu. Ankara Tevfik Fikret Lisesini bitirdi. 1975'de Edirne Tıp Fakültesine girdi. 1981 yılı ekim döneminde mezun olmah için son sınavları na girmeye hazırlanıyor. Taner Gören 19S2'de Rize'de doğdu. Vefa Lisesi'ni İstanbul Üniversitesi Tıp Fakülte sini bitirdi (1975). Askerlik görevinden sonra SSK Eyüp Hastanesi'nde çalıştı. Daha sonra Çapa Tıp Fakültesi İç Hastalıhlan Kürsüsünde ihtısas yaptı. 1979'dan bu yana Çapa Tıp Fakül tcsinde Asistan Dr. olarak görev yapıyor. Arkadaşımız Ali Sirmen, Haluk An ve laner Gören'le birlikte Zorunlu hizmetin amaclanan hedeflere varacağı kuşkulu,. ARI Şu anda kendimi Doğu lllerinde ya da herhangi bir yerde karar verebilecek bir durumda görmüyorum. StRMEN Istanbul'da pratisyen hekim olarak tek başmıza yararlı olabilir misiniz? ARI îstanbul'da yararlı olabileceğimi düşünmüyorum. Çünkü içinde bulunduğumuz eğitim koşullannda, pratisyen hekim olarak okuldan çıkan bir kişi gerekli işlemleri yapabilecek düzeyde değil. StRMEN Neden? ARI Nedeni eğitim düzenimizde aramak gerekli. Genellikle fakültelerimiz de teoriye yönelik oluyor. Pratik eğitimden çoğumuz yoksun çıkıyoruz. Ayrıca hocalarımızm, eğitim veren kişilerimizin genellikle pratisyen hekimlikle ilgileri olmamıştır. Şöyle ki, öğretmenlerimizin büyük bir bölümü, tıp fakültelerinden mezun olduktan hemen sonra asistanlığa glriyorlar ya da dışarda ihtisas yapıp fakülteye dönüyorlar. Ama pratisyen hekimlik yapmadıklan için pratisyen hekimin nelerle karşılaşabileceğini, nelerle işe çözüm getireceğini bilmiyorlar. Burüar kendt görüşlerine göre, «Biz sağlık memuru değil, doktor yetiştiriyoruz. Doktor da bir takım pratik şeyleri değil, büim öğrenmek zorundadır» diyorlar ve kendileri için ilginç olan ya da tıp literatürüne yeni girmiş bulunan olayları anlatıyorlar. SİRMEN Bu da ülkemizde çokça görülen heklme güvensizlik, ya da bilim dışı geleneksel tedavi yollarına başvurma alışkanuklarını pekiştirecek. Demek ki, yasanın öbür boşluk ve eksikliklerini bir yana bıraksak bile siz genç hekimlerin yetişme koşullarınız yüzünden yeterli olamayışımz bile, yeni düzenlemeden bek. lenen sonucun sağlanmasını engelleyecek. Bu durumda yasadan beklenenlcrin elde edilebilmesi için sizlerin pratisyen hekim olarak daha yararh olacak biçimde yetlştirilmeniz de zorunlu oluyor. ARI Evet, kesinlikle öyle, yoksa Doğu bölgelerine doktor göndermekle sonuç elde edüemeyecek ve yine bu bölgedeki hastalar, çözümü büyük kentlere giderek orada tedavi olmakta bulacaklar. Kaldı ki, bir önemli nokta daha var. Türkiye hızh ve bir anlamda da çarpık bir kentleşme içinde, yani nüfus hareketleri, çevreden merkeze doğru oluyor. İşte biz tam bu sırada, merkezden çevreye doğru bir sağlık politikasına yöneiiyoruz ki, bu da nüfus hareketlerirün tersine bir tutum oluyor. günaşın nöbet tutanlar da var. Bir acil nöbetinde ortalama 80 90'a varan hasta başvurusuyla karşılaşüır ve bütün gece çalışıkr. Saat 17'den sabah 8'e kadar süren bu çal^ma sonunda, bir duş yapma olanağmı büe bulamadan, hemen sabah 8'de yeniden nor. mal göreve başlıyoruz. Sonunda da akşam 17'de dinlenme olanağına kavuşuyoruz. Bu hiç aralıksız, 3032 saat görevdir. İnanın bazen yemek yeme olanağmı bile bulamıyoruz. Görüyorsunuz ki, hekimler zaten öbür meslek dallarmdaki kişilerden daha özverili bir çalışma içinde oluyorlar. SİRMEN Peld Sayın Taner Gören, kaç yüdır hekünsüüz? GÖREN 1975 yıhnda mezun oldum. 6 yıldır hekimim. SİRMEN Kaç para abyorsunuz? GÖREN Şu anda 25 bin lir^ elime geçiyor. Ama bir yıl önce, daha çok geçiyordu. Son uygulamalarla, arkadaşlanmla benim Mustafa EKMEKÇİ ULUSAL İMECE,, utucu bir gazetenin tutucu bir yazan, ağustos sonundaki yazısında, Ceyhun Atul Kansu'nun «Ulusal İmece» şiirini de ele alıp, savcılara ihbar etmeK istemiş. Bir arkadaşım: Artık, ölüleri de ihbar ediyorlar! dedi. Bir yazıdan ya da bir şiirden, keyfine göre birkaç dize alarak, ondan değişik anlamlar çıkarmaya çalışmak, yazar sorumluluğu ile bağdaşmaz. Tutucu yazar, Ceyhun Atuf Kansu'nun aşağıya tümünü aktaracağım şürinin son iki dörtlüğünü almış. Oradan yargıya varıyor, usu sıra. «Ulusal Imece»nin, Kurtuluş Savaşını, bu savaşta halkın nasıl imece yaptığına ilişjdn bölümleri görmezden geliyor. «Ulusal İmece»si şöyle Ceyhun Atuf Kansu'nun: «Ne varsa güzel hepsi de imece / Blri yirmi iki gün ylrmi iki gece / Bağımsızlık imecesi bozkırlar ortasında / Bln dokuz yüz yirmi birde. Askerlere çarık diker Kırşehir kavaflan / Çankırı çarşısında demirciler / Kılık döververir Uzun Yayla köylüsü / Atlannı Sakarya'da süvarilere. Biri de eğitim imecesi / Bin dokuz yüz kırk birin acı kışı / Kepirtepe, Pazarören, Yüdızeli / Isınan yazılar köy çocuklannm elinde. Alıp gelmişler en güzel geleneği / Erzurum Isparta'ya katmış el emeğini / Bir istasyonda durdun mu pınl pınl / Yanar Hasanoğlan'da elektrik ışıkları. Sonra gençliğin imecesi / Kan kanşmış eklne / Beyazıt meydanında / özgürlük imecesi. Elele en namuslu direnmede / Yıkmaya zuimün dağım / Karşı durup dayatmışlar / Bre Döndü, Bre Musa üniversite köyünde. Vali: Kanalizasyon sorunu cözülmedikce pis koku sürer 5 İstanbul Valisi Nevzat Ayaz, istanbul'un kokularının giderilmesi konusundaki çalışmalara gecmeden önce genel bir değerlendirme yapıyor: «istanbul'un kanalizasyon sorunu çözümlenmedlği Sürece, her semtte koku sorunu olacaktır...» istanbul Valisi'ne göre, ko kuların giderilmesi üç aşamada çalışma gerektiriyor. Uzun vadell projelerle Halis temizlenecek ve kentin kanalizasyon şebekesi yapılacak, orta vadeli proje ile kent halkının temizlik kampanyasına elbirliğl İle katılması sonucu cöp sorunu ortadan kalkacak... İstanbul'un koku merkezle^ rinin durumuna gelince; «Kazlıçeşme'deki dericilerin kaldırılması konusunda geçmiş yıllarda çeşitli çalışmalar yapılmıştı. Son olarak Tuzla çevresindeki Tepeören mevkline taşınmaları planlanmıştı. Su ve deşarj olanaklan uygun olan bu yer konusunda karar aşamasına geJindiği zaman iklnci bir proje ortaya çıkmış ve bu kez dericilerin Adapazarı civarında bir yere taşınması önerilmişti. 34 yıl önce de Bakanlıklararası imar Koordlnasyon Kurulu, Adapazarı projesinin uygulanmasına karar vermişti. Bu proje de beklemede kalırken, 12 Eylül sonrası çalışmalarda Kaz lıceşme üzerinde titizlik'e du ruldu. Tepeören mevkiinin en uygun yer olduğu belirlendl ve konu yeniden görüşülmesi için İmar Bakanlığı'na iletildi. Bu anda Bakanlık düzeyinde görüşülüyor ve verilecek karara göre birkaç yıl içinde dericiler Kazlıçeşme' den taşınacak. Haliç'in temizlenmesi için İTÜ ve Boğaziçi Universiteleri master plan hazırlamışlardı. Ayrıca İstanbul Belediyesi'nin bir çalışması vardı. İki üniversitenin projesinin birleştirllmesi için bir komis yon kuruldu. Çalışmalar sürüyor. Tek proje ortaya çıkınca, Vilayetin koordinasyonunda yetkili kuruluşlar biraraya gelip, projenin nasıl uygulanacağını kararlaştıracaklar. Bu bir konun taslağı olabilir, yeni bir teşkilâtlanma getirilebilir. Calışmaların bu yıl İçinde sonuçlandırılıp, hükümet düzeyinde ele alınmasına gayret sarfediyoruz. Kurbağalıdere'nln temizlenmesi çalışmaları da DSİ tarafından sürdürülüyor. Fakat bütün bunlar uzun vadeli çalışmalar, İstanbul'un kanalizasyon sorunu da bunlardan bfri. jstanbul Belediyssi'nin önerdiğl Sukanit kanımu çıkınca Dünya Bankası kredisi İle çalışmalar boşloyacak. Fakat sonuçta önü f C ( Zorunlu Hizmet Yasası, mezuniyet sonrası eğitim, alt yapı sorunîan, özendirici önlemler actsından oldukça büyük boşluklar taşıyor. } 3 SİRMEN Peki Sayın Haluk An, b i r d e ihtisas sorunu var. Şimdi siz zorunlu hizmete gideceksiniz. Kaç yıl olacak bu hlzmet? Sonra sürenin sonunda, ihtisas İçin daha iyi mi hazırlanmış olacaksınız, yoksa daha güç durumla mı karşılaşacaksınız? ARI Zorunlu hizmet 2 yıl, eğer istenirse, ihtisas sonrası hizmeti aradan çıkarmak için, 2 yıl daha yapılıp bir anda toplam dört yıl tamamlanabiliyor. Ancak, yapılan araştırmalar, bir tıp mezununun bir yılda, öğrendilderinin %25'ini unuttuğunu ortaya koymuş bulunmaktadır. Bu durumda, 2 yıl içinde bizler öğrendiklerimizin yarısını, 4 yılda ise tümünü yitireceğiz. Bu durumda ihtisas son derecede güçleşecek, hatta olanaksızlaşacak. Halbuki biz çoğunlukla üıtisasa eğitim düzeyimizin yetersizliği yüzünden gidiyoruz. Yani daha iyi yetişmek için ihtisas yapma zorunda hissediyoruz kendimizi. SİRMEN Sayın Taner Gören, siz ihtisasınızı tamamlamış dnrumdasınız, daha önce de pratisyen hekimlik yapmıssınız. Daha önce de bazı deneyleriniz var pratisyen hekim olarak. Siz, Sayın Haluk An'mn görüşlerine katıhyor musunuz? GÖREN Tamamiyle katılıyorum. Benim bu konuda ekleyebüeceklerim şöyle: Bir kez bizlerin eğitimimiz, hem koşullan en zor, hem de süresi en uzun olan eğitimdir. Bu belirli sürenin sonunda insan ister ki, hem rahat hekimlik yapabilsin, hem de kendine güveni olsun. Ama arkadaşımın belirttiği gibi, tıp mezunlarımn çoğunluğu, kendüerini hekimük yapmaya hazır hissetmiyorlar. Bu konuda yapılan bir anket var. Bu anketten anlaşıldığına göre, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nden mezun olanlann %50'ye yakım, uzmanlığa yönelmelerinin nedeni olarak kendilerini okulu bitirdikleri anda, mesleklerini uygulamaya yeterli hissetmediklerini söylemişlerdir. Bugün tıp bilimi, en hızh gelişen bilim dalıdır. İnsanın tek başına bu gelişmeleri izlemesi olanaksızdır. Eğer ülkemizde, pratisyen hekim olarak iyi yetişmek olanağı bulunsa ve pratisyen hekimlerin mantık şartlan içinde, doğru kullanılması sağlansa, herhangi bir bölgede çalışmayı gerçekten kabul ederdim. Bu durumda, çok kişi illa ihtisas yapmak zorunluğunu bile duymazdı. BİR ZAMANLAR BOYLEYDt Kâğıthane deresi bir zamanlar İstanbullulann nefes alabildiği, doyasıya serinlendiği ve sandal gezisi yapılabildiği bir meslre yeriydi. Yakınılan kokulardan biri de cöpler Ne kalmışsa, ne kalacaksa gelir halkla / Bin dokuz yüz yirmi bir imecesi / Bin dokuz yüz kırk bir imecesi / Yirmi yıl geçende bir uğurlu yaz başı: Bin dokuz yüz altmış bir: Anayasa, / Halkunın çıplak ayaklarıyla basa basa, / Toplumsal adalet toprağına varmışız / En güzel düzene evet diyerek! Geldl hasat vakti birleşmemiz gerek / Başladı son İmece, / Aydm, işçi, ırgat harmanı savurmak, / Kardeş ağustosunda, halkın toplumsal adalet imecesi;» (Ceyhun Atuf Kansu Tüm Şiirleri 2 Türkiye îş Bankası Kültür Yayuılan) öleli üç yıl olan Ceyhun Atuf Kansu'ya, şiirine çatan, adonı anmak istemediğim o köşe yazarı, şunu mu demek istiyor acaba, satır arasmda: Türkiye İş Bankası, neden bu şiirleri yayınhyor da, benim şürlerimi, yazılarımı kitap olarak basmıyor? Yazı, savcıların gözünden kaçsa bile, İş Bankası yöneticilerinin gözünden kaçmaz öyle ya.. Dil Akademisi kurulmasını boşuna istemediklerini bilmeyen mi var? Elde Türk Dil Kurumu'ndan ya çıkarılmış, ya kendisi aynlmış, eskimış, yıpranmış, anlayacakları dille «fersude» bazı kişilere «Yaşayan Türkçemiz» diye yazılar yazdırmak yetmiyor, onlan Dil Akademisi üyesi yaptırarak, devletten beslemek daha kolay. Kamu kuruluşlarından, bankalardan, gazetelerine ne kadar abone yaptırmışlar, bir araştırılsa çok kimse belki küçük dilinl yutacaktır. Kokulü Deniz SOM Sokaklara cöp dökülmemesi konusunda Belediye'ye yardımcı olunması isteniyor ÇÇ ••• Ankara'nın eski valisi Tekin Alp, oğlunu evlendirdi Bulvar Palas'ta gösterişsiz bir kokteylde. Elazığlı hemşerilerini, arkadaşlannı çağırmıştı düğüne. İçişleri Bakanhğı Müsteşarı Rıfat, Kaplan, merkez valilerinden, Mülkiyeliler Birliği Eaşkanı Güngör Aydm da vardı kokteylde. Eski Van milletvekili Kinyas Ağa Kartal bir süre oturup, nikâhtan sonra ayrıldı. Tekin Alp, Kinyas Kartal'ı, Van'da valiliği sırasmda tanımış.. Doğu bölgesine doktor göndermekle sonuç elde edilemeyecek ve yine bu bölgelerdeki hastalar, çözümü büyük kentlere giderek orada tedavi olmakta bulacaklar. ••• Kayseri'de adını çok kimsenin duymadığı bir yüksek okul var: Gevher Nesibe Sağlık Eğitim Enstitüsü. 1961 yılında kurulmuştu. Burası koruyucu hekimlik alanında çalışacak uzmanları yetiştiriyor. Buraya, Sağlık Meslek Lisesi çıkışlı, üç yıl başarıh hizmet görmüş hemşireler ve^ sağlık memurlan aiınıyor. Sağhk memurları Ue hemşirelerin gidebildikleri tek yüksek okul denebilir. 196O'lı yıllarda, «Sosyalizasyon» rüzgârları estiği için, Gevher Nesibe Sağhk Eğitim Enstitüsünü bitirenlerden, «Köy Enstitüleri» gibi yararlanmak istenmişti besbelli. Geçmiş dönemlerde, «Sosyalizasyon» çalışmaları tavsatıldığı, köküne kibrit suyu döküldüğü için, bu okulu bitirenler de, sağlık okullarına öğretmen olarak atandılar, okul, kuruluş amacmdan giderek uzaklaşıyordu.. Okulu bu yıl yüz altı kişi bitirdi. Oğrenciler, çalışarak okudukları için çogu da evliydi. Sıra atamalara gelince, ad çekme yoluyla, çeşitli illere verildiler. Buraya dek iyi. Ancak, evll olanlann eş durumları nedense gözönünde tutulmadı. Karısı bir yana, kocası bir yana verildi. Kan koca ayn yerlere atanan üç çif t var. Haydl, kan koca mektuplaşırlar, telefonla görüşürler filan diyelim. Çocuklar ne olacak? y Ama bugünkü durumda, ihtisas bir zorunluk olunca, ben şu anda tüm hazırlıklarımı tamamlayıp iki yıl pratisyen hekimlik va. pacağım. Bu iki yıllık çalışma koşullarını bilmediğim için de, yaşarnımla ilgili bazı projeleri geri atmak zorunda kalıyorum. Örneğin evlenme gibi. Ayrıca şu noktayı da belirtmek istiyorum: Bazı arkadaşlarımız var. Bunlar üniversite için gerekli kişiler. Şimdi bu arkadaşlar, 1,5 yıl askerlik yapacaklar, iki yıl da zorunlu hizmet.. Dört yıla yakm bir süre üniversiteden uzak kalacaklar. Bu sürede ne gibi olaylarla karşılaşacaklan belli değil. Bu sürede gerek bilimsel çalışma isteklerini, gerekse bilgilerini yitirebilirler. İşte biz, bu nedenlerle yasanın sakıncaları olduğunu söylüyoruz. Yoksa salt mahrumiyet bölgelerine gitmeye karşı değiliz. SÎRMEN Şimdi, bir de konuyu salt hekimlerin kişisel konumlan açısmdan ele alahm. Halkımız ve yetkililer de hekimliği bir özveri mesleği olarak görüyorlar. Ama kimse, neden hekimliğin öbür mesleklerden daha fazla özveriye dayanması gerektiğini, tutarlı kanıtlarla açıklayamıyor. Hele libcral ekonominin egemen olduğu toplumlarda. Siz Sayın Taner G^ren, bu konuda ne diyorsunuz? GÖREN Doktorluk, mesaisi olmayan bir meslektir diyebiliriz. Çünkü gece saat 00.3'de kapı çalmsa bir hasta gelse, doktorun buna yanıt vermemesi düşünülemez. Bu durumda biz 24 saat çalışma durumunda olan kişileriz. Bu öbür mesleklerden olan aynlığımızdır. Durumla ilgili olarak, kendi çalışmamdan örnek. ler getirmek istiyorum. Üniversite asistanı olarak saat 8'de mesaiye başlıyorum. Ya serviste ya da polüdinikte çalışıyorum. Ortalama 50 hastaya bakıyorum günde. Bu başka hastanelerde daha fazladır. Ancak, bu sayı bir eğitim hastahanesi için oldukça yüksektir. Şündi akşam 17'ye kadar çalışıyorum. Ayda da sekiz keze kadar varan nöbet görevlerim oluyor. Bunun yanında ŞİMDİ BATAKL1K OLDU Bir zamanlann yeşil alanı KâğHJıane şimdi artık bir bataklık. Yuzlerce fabrikadan çıkan artık lar, kanabzasyon ağızlan ve çöpler Kâ gıthane'yi dayanılmaz kokulu, yukarıda gö rüldüğü gibi bir bataJchaneye dönüştürdü. müzdekl blrkaç yıl daha istanbul'un kokuları giderilemeyecek.» Vali Nevzat Ayaz, mllyarlarca liralık yatırım ve yıllar sürecek calışmalar gerektiren bu projeleri anlatırken kısa vadeli bir çözüme de değindi; istanbul'un çöpleri.. Hemen her sokakta görülen, üzerine kara ve sivrisineklerin üşüştöğü, güneş al tında kaldıkca daha da kokan çöplerin kaldırılması icin İstanbul Belediyesi elin deki olanaklarla çalışıyor. Fakat, temizlenen bir cöp yı ğınının yerine bir iki saat içinde yenisi cıkıyor. Burada görev vatandaşa düşüyor. Vali Ayaz şöyle diyor: «Bilhassa aksamlan CÖDler rastgele sokağa atılmakta ve Beledi«e kaldırıncaya kadar kokuşmcktadır. Oysa, Belediye'ye yardımcı olunca, çöpler kapalı kaplarda saklanıp, rastgele sokağa döküimese, İstanbul'un önemli kokularından biri en kısa zamanda belki de yarın glderllmiş olacaktır...» B İTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle