27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 astanelerin, sağlık, sosyal ve ekonomlk yaşamımızda çok önemli bir yer tutmasına karşın, sorunlarının son derece karmaşık olması ve günlük fiyatların durmaksızın artışı, sorumluların ve araştırmacıların hemen hemen hiç dikkatlerini çekmemiştir. Oysa bu konuya gereken önemin verılmesi, karmaşık sorunların ivedılikle çözüme kavuşturulması ve özellikle günlük fiyat ve yönetim sorunlarının açık bir şekılde tartışılması, kullanılan yöntemlerın ve elde edilen tüm sonuçların eleştirıye açık bulundurulması ulusal ekonomiye sayılamayacak kadar yarar sağlar. Ancak belirtmek gerekir ki; ülkemizde hastanelerin mali ve yönetim sorunlarına bugüne dek hiç bir köklü önlem alınmamış olması gerçekten üzüntü ve endişe verici bir durumdur. Öyle ki, günlük fiyatlar artık blrer simge (sembol) olmaktan ileri gidememlş, bu nedenle anlamlarını tamamen yltirmiş ve gerçek maliyetler lle aralarında derin uçurumlar belirmiştir. Bir hastanede maliyet, öbür kuruluşlarda olduğu gibi, kredi yükü, ya da peşin ödemeler yoluyla elde edilen bir hizmet veya aktif varlığa uygulanan parasal değerlemedir. Bu maliyetler hastaya tedavide kullanıldığında «masraf» olarak gruplandırılırlar. İleride kullanılmak üzere belirli bir süre tutulanlar ise «aktif» varlık olarak kabul edilirler. Örneğin henhşire hizmetlerinin satın alınması bir işletme maliyetini veya masrafını temsil eder. Çünkü hemşirenin zamanı hastanın bakımına ayrılmıştır. Tıbbl veya ameliyatla ilgili malzemelerin maliyeti( kullanıldığında masraf kabul edilmelerine karşın, dönem sonunda depoda bulunanlar aktif varlık kabul edilirler. Bazı değişmez donatım giderleri, örneğin sterlize ediciler aktifte değişmez kıymetler grubunda yer alır. Cünkü bu tür varlıklar kurumda u£un süre hizmet görürler. Her dönem, hizmetinde yararlanmayı ifade eden belirli maliyet bölümu, aşınma ve eksilme (amortisman) masrafı olarak ayrılır. Bir hizmet kurumu olarak hastane, yüksek nitelikte hizmetin sunulmasında OLAYIAR ve GORÜŞLER 28 EYLÜL 1981 H Sağlık Kurumlarmda Maliyet HASTANELERİMİZpE GERÇEK BİR HASTA MALİYETİ HESAPLAMA SİSTEMİNİN GERÇEKLEŞTİRİLMEMÎŞ OLMASI, ÖNEMLİ KAYIPLARA YOL AÇA N SAKINCAU BİR DURUMDUR. Doç. Dr. Rafet GÖK Işletmecilik Yüksek Okulu Öğretim Üyesi en ekonomik yolu sağlamak amacıyla kontrol edilmesi gereken yüksek oranda Işletme masraflarına sahiptir. Bu maliyetlerin (maliyet giderlerinin) bilinmesi bir hastanenin finansol yönetiminde de yararlıdır. Başka bir deylşle maliyet bilgisl hastane yönetiml lle ilgilenenler için esastır. Çünkü hastanın iyileşmesl ve masrafı daha çok bu veriye dayanır. Bu nedenle hastanelerin varlıklarını sürdürebilmeleri her şeyden önce, hastalarının tedavilerinde tükettlklerl gerçek giderleri gerl alabilmelerine veya en azından ulusal ekonoml açısından her hasta içln ne kadar gerçek bir tüketimde bulunduklarını saptayabilmelerine bağlıdır. Tedavide sunulan hizmetler karşılıksız bile olsa (üçretsiz) hlc olmazso maliyetlerinin bilinmesi, Türkiye gibi kalkınma yolunda ve kaynakları çok sınırlı bir ülke İçin dirimlik bir konudur. Ancak bu şekilde, sınırlı kaynaklarından sağlık hizmetlerine ayrılan kısmın hesabı verilebilir; tedavide ve masraf denetiminde etkinllk sağlanmış olur.. (1). rumdur. Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı tarafından böyle dirimlilik taşıyan bir konuya gereken önemin gösterilmemiş olması nedeniyle, hastanelerin verimlilikleri yönünden güncel durumlarını saptamak olanağı yoktur. Ayrıca maliyet normlarının veya standartlarının saptanmamış olması da. gerek aynı hastanenin bölümlori arasında, gerekse benzer hastaneler arasında, ya da ülkeler arasında kıyaslamalar yapılmasına olanak tanımamaktadır. Hastaneler genellikle ek bir değer yaratmayan tüketlm kuruluşlarıdır. Bu nedenle amaçlarına en az maliyetle ulaşmak zorunlulukları vardır. Bundan başka, üretime katkısı olmayan bu klmselerin (hastaların) tedavl maliyetlerlnl düşürmekle de ulusal gelire büyük katkıda bulunmuş olurlar. Ulusal ekonomimiz açısından son derece önemli bir başka konu da, bir hastanenin kurulmasının ve etkinliğe geçlrilmesinin çok pahalı bir yatırım olduğudur. Ceşitli bölümleri bulunan bir hastanenin zorunlu ek teslslerle donatılması milyonlarca liraya mal Bu da zorunlu olarak gerçek bir maliyet muhasebesi sisteminin hastanelerimiz tarafın olurken, tek bir yatağın maliyeti de bazı kişllerln hayatları boyunca kazandıkları gelire eş dan benimsenmiş olmasını gerektirir. Bugüne dek, hastanelerimizde gerçek bir değerdedir. (2). Bu nedenle hastaneler bir ülhasta maliyeti hesaplama sisteminin gerçek kenin sağlık bütoesinden aşırı bir yüzdeyi yok leştirilmemiş olması, önemli kayıplara yol a ederler. çan, son derece yanlış ve sakıncalı bir duKuruluşları böyle pahalı bir yatırıma, ay rıca Işletmeye konulmalan da yüksek düzeyde giderlere bağlı bir kurumun hizmetlerinin maliyetlerinin hesaplanması, en azından diğer sanayl kollarında mamüllerin birim maliyetlerinin hesaplanması kadar önemlidir. Sonuc ve Öneriler Yapılan araştırma ve incelemeler, kurum yöneticilerinin maliyetler arasında henüz hiç bir fikre sahip olmadıkları sonuounun güncelliğini koruduğunu kanıtlamaktadır. Oysa hastanede maliyet konusu, kurum yöneticilerinin kurumlarının durumlarını kavrayabilmeleri yönünden kesin olarak bilmek durumunda oldukları en belirgin görevleridir. Etkin bir maliyet hesaplama sisteminin hastanelerimizde uygulamaya konulması, maliyet muhasebesinin belli başlı fonksiyonlarından (Maliyet hesaplama, planlama, denetim ve karar alma v.b..) yararlanma olanağı sağlar. Gerek kuruluş ve gerekse sunulan hizmetlerin ulusal ekonomimiz açısından büyük bir değer arzetmesi, sağlık hizmetleri maliyetlerinin kuruşuna kadar hesaplanmasını en azından öbür sanayi kollarında birim maliyetlerin hesaplanması kadar önemli kılar. Günümüzde sosyal devlet anlayışının gelişmesl sonucu, sağlık bir hak olarak billnmekte ve devletin bu hizmeti yeterince sunabilmesl Için en etkin sistemin mevcut 8inırlı kaynaklar aracılığıyla yaygınlaştırıiması en önemli sorun olmaktadtr. Hastane yönetlclleri maliyet hesaplama, planlama ve karar alma, kurumun işlemlerini ve etkinliklerini kontrol etme ile kârın hesaplanması ve stok değerlemesi konusunda gerekli bilgilerin elde edilmesine olanak tanıyan bir maliyet hesaplama sistemlnden yoksun Iseler, mevcut sistem ne olursa olsun başarıya ulaşma şansı yoktur. (1) GÖK, Rafet. Hastanelerde Maliyet Muhasebesi, Doçentlik Tezl, s. 27 1981 Ankara (2) MARCİANO Georges. Le cout de la Maladie. L1 Hopital A Paris. S: 281. Mai Juin 1971 Paris. Bugün ve Yarın.. ünaydın gazetesinin araştırmasına göre, sanayi kesımındeki dört temel malda yıllık enflasyon oranı yüzde 100'e yaklaşıktır. Buna karşın yıllık resmi enflasyon istatistikleri yüzde 40 doiayında gezıniyor. Nasıl oluyor bu? 1980 eylül ayında motorinin litresi 25.10, elektrlğin kilovat saati 2.85, kokun tonu 11.550, pik aemirin tonu 16.000... Bir yıl sonra 1981 eylül ayında motorin 46.80'e, elek'trık 5.75'e, kok 21.500'e, pik demir 31.000'e çıkmış. Bu temel malların fiyatları kesinlikle piyasaya yansır; hem de büyük çapta... 6 Türkiye'de enflasyon oranlarıyla Istendiğl gibi oynanabilıyor; ve enflasyon oranına yaklaşım, coşitll yorumlamalara yol açabılıyor. Ne var ki çarşı pazara çıkan yurttaşın fiyatları nasıl izledığını unutma>alım. Bugün gecekondu kiraları bile 5 bine yükselmiştlr. Bir «sosyal meskensi fueloil ile ısıtmanın bedell ayda 10 bin liraya doğru tırmanıyor. 10 bin lira devlete 30 yıl hizmet etmiş memurun emeklı aylığıdır. Lastik fiyatlarına zam yapıldı. Bir kamyonun lastiklerini değıştirmek ıçin 152 bin liraya gerek var. ^eytinin kılosu 350 lıradır; pırınç 150 lira, maşallah pirinoın fiyatı her ay 10 lira artıyor. Beyaz peynir 300 liraya dayandı; yağlısı 350 liraya bulunuyor. Demiryollarına zam yeni geldi. Tüpgaz 650 liraya çıktı. Küçük boy tüpgaz 110 lira. Buğday fıyatını devlet ıster istemez artırmak zorunda kaldı ve Toprak Mahsullerı Ofisı'ne buğdayını satan üreticıye 275 kuruşluk kilo başına tark verdi. Otomobil fiyatları da (hem de satışlar durgunken) artırıldı. Buğday fiyatlarına yapılan zam. acaba tum piyasaya nasıl yansır? Kağıt fiyatına da durmadan yapılan zamlar kitapların fiyatını ortalama 300 liraya yükseltti. Buzdolabı 50 bin liraya ulaştı. Çarşı pazar fiyatları etiketlerde konuşuyor. • • • itfiT OKTAY AKBAL Hfl¥IH "Üzerinde, Düsünmek «Yana olmak», «karşı olmak» ve, tüzerinde konuşmak» diye bir ayrım yapmak gerekir. Evet, alışılmıştır, bir kıtap, bir yazar, bir konu ele alındığında, ya ona karşı olunur, ya ondan yana çıkılır. Yanı, ya övülür, ya yerilir o kişı, o konu, o yapıt... Geçmiş yıllarda yazı yazmıştım bir şaır için, telgraf almıştım sonra ondan... Soruyordu «bu yazı beni övüyor mu, yoksa yerlyor mu?» diye. Ne o, ne ötekı, ne övgü ne yergı, yalnızca o şair üzerindeydi o yazım... Ne var kı, bunu anlatmak zor. Okurlar da bu kolaylığa alışmışlar; ya övülürsün, ya yerilirsin, ya överler ya da yararlar! Bu tür bir ayrım için ucuzuna, kolayına kaçmaktır. Geçenlerde bu sütunda «Uygarlık Bireysel Değildir» başlıklı bir yazım çıktı. Orada dostum Çetin Altan'dan söz ediyordum, kiml yazılarında ileri sürdüğü görüşlerin beni düşüncelere sürüklediğini yazıyordum. Onun, eskiden toplum sorunlarını köktenci bir görüşle çözümlemeden yana olduğunu, şimdi ise daha değişik öneriler ileri sürdüğünü, falan... Ne övgü, ne yergi, sadece Altan'ın düşünceleri üzerinde duran bir yazıydı o... Ne var kl kimi okurlar "Altan'ı yerdiğirhi sandı. Mektuplar aldım, içlerinde Altan'ı savunanlar da var. gerçek anlamda yerenler de... Bakın İskenderun'dan M. Özljik ne diyor: «Açık. yürekle söyliyeyim Çetln Alta" basın tarihimizde, demokrasl tarlhimizde başlıbaşına bir olay, bir simgedir. Alicengiz düzenini yığınların kavramasında, tanımasında belkl tüm kalem sahiplerlnden daha etkili çabaları olmuştur, o eski sivri kalemiyle, Sonraları köprülerin altından bir yığın sular geçmiş, uzunca bir aradan sonra o Çetln Altan baktık elinde bambaşka bir kalemle çıktı ortaya. Düş kırıklığına uğramadım dersem yalan olur.» Başka bir okur, M. Serhat ise Altan'ı savunuyor: «Her köye bir Pieyel marka piyano göndermek hiç bir halt olmaz, ama anlatılmak istenen bu değildir. Burada, bu piyanoları çalmak, bireysellik anlamında söz konusu değil, aksine son derece toplumsal bir olayla karşı karşıyayız. Düşünün her köyde bu piyanoyu çalmak İçln köy insanlannın sıraya girmesinl. Nasıl? Birdenblre gözünüzde Türk köylerine benzemeyen köyler bellrdl değil mi? İşte anlatılmak istenen budur. Piyano çalmak ha, diye gülen haita alaycı kahkahalarla gülen Türk köylüleri beliriyor hemen, gözümde. Bunun onlara ne denll uzak olduğunu görüyorum. İşte bu anda Çetln Altan ereğine ulaşıyor. Devamlı gözümüzden kaçırdığımız, bir ayrıntı sandığımız dev bir olguyu gözümüze sokuyor.» Çetin Altan'ı benim kadar övmüş, yeri geldiğinde savunmuş ikınci bir yazar bilmem var mıdır? Bu açıdan, Altan'ı yerdiğimi düsünmek büyük bir yanılgı olur. Dün olduğu gibi bugün de Altan, usta yazarlığını sürdürmektedir. Zaman denen silindlr bizleri ezer geçer, umutları, hayallerj yıkar, kişiyi değiştirmeye uğraşır durur. Yazar, tek başına savaşım verir. Topluma, cağına, cevresine, kendine gün gelir bıkar, sıkılır, değişmeyen bir toplumda hep aynı şeyleri yinelediğini sanır. Türlü. dertler, açılar, yoksulluklar, istendiğini yazamamak, yaratamamak, bir «oh» diyememek, bir mutlu an yaşayamamak... Hele, toplum savaşçılığı yapıp da, yanlış anlaşılmalara uğrayanıar, yıllarca hapıslerde yatanlar, itllıp katılanlar, bunca sevgi .bunca alkış, bunca llgi gördüklerl halde, bir anda kendilerini yapayalnız sanarak bir kırgınlığa da düşebilirler. Altan'ın dünkü yazılarıyla bugünküler arasında bir nyrım var mi? Dünküler, yanl on beş yirmi yıl öncekiler... 61 Anayasasınin getirdiği yeni haklar, olanaklor ıçinde Türk halkını toplumsal konularda bir yeni duyarlığa, bir aydınlığa gotürmek savaşı verdi o günlerin Altan, Selçuk gibi genç yazarları... Bugün de veriyorlar, her biri kendı bıçemı, kişiliği ölçüsünde... Altan, o günlerde de ilgınc bir kişilik sahibiydi. Örneğin Türkiye'de, günde kaç milyon yumurta üretildiğini, tüketildiğinl hesaplamaya kalkardı Bir dostumun dediği gibi «Bu sayıyı gerçekten bilsek, pek cok toplumsal sorunu cözümlerdik, ama ne mümkiin bilebilmek?». Şimdi de Pleyeî piyonolar, tenis kortları ömekleriyle toplumsal yaşantımızı değiştırmek düşleri kuruyor. Hepsi aynı kapıya çıkan niyetler, özlemler Gerçek bir yazar olarak elinden geldığınce aydınlık vermeye çalışıyor yine... O yazımda ve bu yazımda ne övmek, ne de yermek istedim onun bu cabnsını Ynlnvca, «üîsrinde» düsüncelerimi belirttım. Doğrusu isterseniz «üzerinde» konusmaya, tartışmaya, yazmaya alışmak zorundayız konuları, sorunları... Yalnızca bir yanı tutmak ya da tutmamak. yalnızca bir konuyu, bir kişiyi övmek ya da vermek hic bir yarar sağlamıyor, bunu anlamakta cok gec kaldık Bir konunun üzerinde gereği qibi durup düsünmek gerek, her konunun binlerce konunun... Milliyet Sşnat ? Dergisi'nin 1 EKIM surprızı l VEFAT İhtisap Ağası merhum Hüseyin Bey'in torunu, merhum Osman Nuri Aksunkur ile merhume Lâmia Aksunkur'un oğlu, Belkıs Aksunkur'un eşi, Nazan Rado ve Nevhiz Conker'in babaları, Mehmet Rado ve Mehmet Conker'in kayınpederi, Kerinı Rado *ve Aslı Conker'in «Buba»ları İ.E.T.T. HUSUSİ KALEM MÜDÜRÜ EMEKLİ BEKLEYİN Sultanahmet'te Müracaat: Sultanahmet, Kapıağzı, Fenerll Sokak No: 40. TEL: 20 97 03 Hasan YANARDAĞ CÜNEYD AKSUNKUR 26 Eylül 1981 günü Hakkın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi, 28 Eylül 1981 Pazartesi günü (Bugün) Şişli Camiinde kılınacak öğle namazmdan sonra Karacaahmet Kabristanında top rağa verilecek. AİLESİ SATILIK ARSA Ne var kl daha büyük bir sorun Türk lirasının durmadan değer yitirmesinde odaklaşıyor. 1980'ln ocak ayında resmen 47 lira bir dolar ederken, 1981'in eylül ayında 120 lira bir dolardır. Demek ki Türkiye nin olınteri dış dünya piyasasında gittikçe daha uouza satılıyor; Türkiye'nin madenleri daha ucuza alıcı buluyor. Bir ülkenin üretiminln dış pazarlarda ucuzlamasının ikı anlam' vardır. O ülke güçlü bir endüstrl mekanizmasına sahipse surekll devalüasyonla sanayl ürunlerinin ucuzlaması dünya pazarlarında ıDamping» anlamı taşır; satışları pompalar. Bu demektir ki o devlette bir «Üretim patiaması» gercekleşmiştir. Ulusal sınırlar içinde işçiler düşük ücretlc çalıştırılsa da işsızlık azalır; ve ulusal paranın değeri düşürülse bile dışsatımın birdenbire yükselmesiyle sağlünacak dovizler, dış ödemeler dengesıni lyıleştirdiğı gibi, yeni yatırımlara dönüşecek fonlar sağlanır. Ancak sanayileşmemiş ülkeler için (Türkiye gibi) sürekli devalüasyonun anlamı başkadır. • TESEKKÜR îşitme kusurumla UgiU olarak ameliyatım öncesl kıymetli teşhiste bulunan ve hastanede kaldığım sürfede yardımlannı esirgemeyen Bir ülkenin parasının sürekli devalüasyonla değeri düşer de üretimı artmazsa ne olur? Türkiye'de bugün bir «İhracat patlaması»ndan söz açılıyor. Bu patlamanın üretim artmadan nasıl gerçekleştiği sorusu havadadır. Denebilir ki: Stokları erittlk. Acaba Türkiye'nin sanayl stokları ne kadardı? Ihracatta görülen gerçek artışın Irak ve İran'a savaş koşullarında satılan tarım ürünleri ve besin maddeıeri otduğunu öyle sanıyoruz ki artık herkes öğrenmiştir. Sürekli devalüasyon formulü, IMF'nin Türkiye'ye dayattığı bir reçetedir; ve bu formül endüstrl yapışını kurmamış bir devlet için çok tehlikelidlr. • Prof. Dr. Nurettîn SÖZEN'e, Ameliyatımı başan tle gerçekleştirer» Prof. Dr. Orhan SUNAR'a, Ameüyatım sırasında ve sonrasında yardım ve ilgilerini esirgemeyen Uzman Dr. Cengiz YAĞIZ, Başasistan Dr. Mehmet REHNEVART, Asistan Dr. Asım KAYTAZ, Anestftzist Uzman Dr. Melihan ŞAHİN ve Aneztezist Dr. Ejder ÖZENÇ'e, BÖlüm hemşirelert Sevgi DÎŞKAYA, Cahide EREN, Habibe KÜÇÜK, Azize TURAY'a personel Nadire SARIOĞLU'na ve Cerrahpaşa hastanesi K.B.B. bölümü tUm doktor ve personeline teşekkür ederim. Ayşe NURCAN AROLAT ( • SOO m J tapunuzu alaeaK Egf'rtf Balnv^ Çîftngınt • . • ı • Krndı çıfltığınırdrkı çıfıhh tslennde het yıl nnnı S u B 3 aılfcr devrrlı olnrak ICRETS12 kal.il>ılereksmı». Vapıhnii vapılacak nım tcsıilere ortnk olup tlrunlenndfn heı yı) pay aİDCjJtMnıl Avnc» İ5letıcj anonıiTi jırkete oriak oiup^ »da y u ı b hısst «ncdı alacaksıntı. c.TC K A L M A M A H V Î O^CEltR ALMAK İÇÎN 1 HtMEN ORTAk O L A H I L İ R S Î M I . ^ . * Bullli Belirll bir süreç sonra olan bitenlerln altına toplam cizgisinl çektlğinizde görürsünüz ki, ulusal paranm değer1 düştükçe düşmüş, yatırımlar durmuş ve dışa dönük yüzünde alınteri ve yeraltı servetlerl daha da ucuzlamıştır. Diyoruz ki: Yalnız bugünü değil; geleceği de düşünelim; yaptığımız ışlerin gerçek anlamlarını iyice kavramaya çalvşalım. «0^m* rspuiu çıfılik p w rum Imkanlanvl* «Irvapv jnıifrler «^ iirkn salınm. nnaktık pavı tıcne> <!ahıl pr>ın 60 hın TL *cvt pesınsu taksıtl* toplam'* hın Ti. SITTICÜ hCmUCTUZ he«f>m» yatınl» Ad. ıdrev dujum ym. yu* ^ h e m ş a r ü a ı çok u y g u n QC<2İl2 CdİTUZ rf«w™!;rİ™m!irî,Te^ «ondcnl1* «ınumlamı Onayl) »ıl^me. «cnetlu u » hem<» ekimde l^crtîaı artacak 1931 Yazarlarımız Âtatürk'ü Anlatıyor DERLEYEN: Gems bılgı vf pnteresan ııygulamanıı* için hemeo/ OCRETSIZ BROŞUR I S T E Y I M 1 BUTAŞ BALOVA ÜRETİMCİFTÜĞİ aM Kemmliul 17,'SKufcy \«k«ı(T>l » : « « 9IINI . 28 EYLÜL 1931 îstanbul'un süt derdi kati şekilde halledildi Yalova'daki Millet ve Baltacı çiftlikleri, Gazi Hazretlerinin enıirleri üze rine, memleketin, bilhassa İstanbul'un sıhhi süt ihtiyacım temin etmeyi kendilerine gaye edinmişlerdi. Baltacı çiftliğinde fenni ve büyük bir süthane vücuda getirilmiştir. Bütün tesisat, elektrik ve buharla. çalışmaktadır. Süthane saatte 1000 litre süt işleyecek kabiliyettedir. En son model cihazlarla pas törize edilen süt, depoya sevkedilmekte ve oradan şişelere doldurulmaktadır. Fabrikada pastörize edilmiş sütün munafazası için soğuk hava deposu ve temia tnek vagı elde etmek üzere en son sistem yayıklar da mevcuttur. ileride yapılacak peynir imali için aynca bir mahzen vücude getirilmiştir. Çiftliğın şımdılik 20 tane olan hayvanı, mütehassıs bir baytar tarafından sürekli bakım altında tutulmaktadır. Süthane henüz tecrübe devresmde bulunmaktadır. On beş güne kadar Pangaltı'da bir şube açarak kapalı şişeler içinde günde 200 litre süt sata caktır. Bu miktar bilahare îstanbul'un bugunkü ihtiyacı olan 10 bin litreye kadar çıkacaktır. Gelecek sene Bevoflu'nda da bir şube açılacaktır. Sami KARAÖREN EDERl 200 LİRA UYGARLIK YAYINLARI Tel.: 27 54 88 27 22 35 İSTANBUL DOKTOR ERDAL ATABEK Hastalarını Kadjköy, Bahariye Caddesi, Eahariye Apt. No: 96/3'de agtığı muayenehanesinde kabule başlamıştır. TEL: 58 23 22 Sahibl: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik T.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müdürü HASAN CEMAL Müessese Müdüru EMİNE UŞAKLIGİL Yazı İşleri Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacıhk ve Gazetecllik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad. 3941 Posta Kutusu: 246 İSTANBUL Tel: 20 97 03 BÜROLARı • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENİŞEHIR Tel: 17 58 25 17 58 66. idare: 18 33 35 • İZMİR : Halit Zlya Bulvarı No: 65. Kat: 3. Tel: 25 47 09 1312 30 • ADANA: Atatürk Caddesi Türk Hava Kurumu Iş Hanı, Kat 2 No: 13, Tel: 14 550 19 731 tmsak 5.09 Güneş 6.51 TAKVİM 28 EYLÜL 1981 öğle İkindl 13.05 16.26 Akşam 18.58 Yatsı 20.2U CumhurİYet sinemalar tiyatrolar OZEL BİR GÜN SOPftlA LOREN MARCELLO MASTROIANNİ Yön: ETTORE SCOLA Renkli Orjinal Seanslar: 12.0014.1516.3018.45 1978Altın Küreödüllü KULTUR OD4A14NS 44 9295 Tiyatrosu baslıyor MERKE2İ parbiye Beyoglu Levent AS EMEK MELODİ tcl.47631S tcl,448439 Dergisi'nin Christophle ÇataJ Bırak Takımı Müracaat: Tel.: R3 37 14 Saat 18.00'den sonra. , san sînemasında (Elmadağ) Tel:40 67 92 YazanveYöneten:LEVENTKlRCA 20 KİŞİLİK KADRO 6 Ekim Salı gününden itibaren Kore Şehitleri Cad. No: 50 Zincirlikuyu istanbul Tel: 66 74 19 67 04 96 ANÂHTARUR ve SAHİPLERİ 5f 2.KAFTA YÖNETMEN DAVIDHAMILTON BEKLEYİN ickickickickickickick*\
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle