15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 9 AĞUSTOS 1981 YÖK'te Hükümefin üniversitelere el koymasına ilişkin kurallar yer alıyor Hükümet, üniversitelere 2 ay el koyabileeek ' ANKARA, (Cumhuriyet Büro•a) YOK tasansında hükümetın Yüksek Ogretım Kurumları'nda yönetime el koymasına lüsjan kurallara da yer verildı. Tasanya göre, hukümetin ünıversitelere el koyması halinde «el koymayı gerektıren durumun doğmasına neden olan öğretiın elemanlanmn, memurlaçrının, ve öğrencüerın» okul ve "oağlı kuruluşlara gelmesı yaeaklanabilecek. Hükümetin üniversitelere Yük eek Öğretim Denetleme Kurulu va Yüksek Öğretim Kuruljnun gönişünü alarak en çok 2 ay süre ile el koyabüeceği ve el koyma kararının her defasında İki ayı geçmemeic üzere uzatılabüeceği belirtilen YÖK tasan sının ilgüi maddeleri aynen şöy le: Madde 86. Yöntem: a) Yüksek Öğretim Kuromlan'nın yöneticileri ve yönetim orgaıüarı iiğreum ve öğretim ösgürlüğünün koruıunası ve görevlerin tiüzenii bir şekilde yerine getirllmesi için her türlü önJemi almakla yükfimlüdürler. b) Rektör, acele hallerde Dekaıı, Yüksek Ofcul Müdürü veva üağlı kuruluş yetkilileri, Yük sek Öğretim Kurumlan'run binaları veya ekleri içinde, kurumlann imkanlan ile önîenmesi mümkün görülmeyen oiaylann cerayanı üıtimali karşısında, Mülki İdare Aıniri'nden güvenlik kuvvetlerinin yardımıra isteyebllir. Bu istek derhal yerine getirilir. c) Güvenllk kuvvetleri. snçlann ve suçlulann kovnşturabnası amacıvia herhangi bir davet ve izne bağlı olmaksızın Yüksek Öğretim Kunımlan'nm binalarma ve eklerine. her zaman girebilir. Bu takdirde, iİRİli üni versite rektörlüjcü ve üniversite ve bağh kurulusun vöneticilrri bn Ririşimdrn haberdar edilir. • TASARIYA GÖRE HÜKÜMET EL KOYMA KARARIHER DEFASINDA 2 AVI GECMEMEK UZERE UZATABİLECEK GÜVENLİK GÜÇLERİ KOVUŞTURMA AMACIYLA DAVET VE İZNE BAĞLI OLMADAN ÜNİVERSİTELERE GİREBİLECEK • rulu'nun uygua gönneM r e öne risi üzerkıa Yüksek Ögretım Kurulu'nca karara bagianır. c) Kapatma veya ara verme karan, ilgili Yüksek Öğretim Kurumu'nun vöneticisi tarafmdan ilgili en büyük mülki amire derhal bUdirilir. d) Kapatümıs olan yüksek okul, faıeilte ve ümversıte bına^n ila bunların eklentileri, güverüık kuvvetlerince koruma altma alinır. e.) Bu Uurumda, yüksek ö|retim flst kurnluşlan ve Uglli Yüksek Oğretim Kurnmlarmın yetkiUlerince idari, yargı organ lannca adli soruşturmalara ve gerekli i».lenılere geçilir. Madde 88. Üniversıteler, fakülteler ve bunlara bağlı kuruluş ve kurumlannda ve Miili Eğitim Bakanlığına bağlı yüksek okuliarda ortaya çıkan vahim ve sürekli olaylar sonucu, öğrenim ve öğretim özgürlüğunün tehükeye düsmesi ve teiüikenin universite organlarınca onlenememesi veya bu organlarca alınan önlemlerin gereken sonucu vermemesi hallerinde, Bakanlar Kurulu, söz konusu Universite, fakülte, yüksek okul veya bunlara bağlı kuruluşların yönetünine Yüksek Öğretim Denetleme Kurulu ile Yüksek Öğretım Kurulunıtn önerisi veya göriisü alınmak suretiyle en çok ı ü ay süre ile el koyabillr. El koyma karan, her defasında 2 ayı geçmeraek üzere, yukandaki fıkra hükmüne uygun olarak uzatılabilir. Madde 89. El koyma halinde Bakanlar Kurulu, asağıdaü yet kilere sahiptir. a) Universite, fakülte, yüksek okul veva bunlara bağlı koruluslarm organlannda grörevll öğretim elemanlanndan el koyma karanıun alınmasma yol açan olavlaria ileili görülenlerin yönetim ve öeretim iförevlerine eeçici olarak son vermrk ve verlerine derhal vekillerini atatnak, b) El koymayı gerektiren durumun doğmasına neden olan!an saptamak ve bunlar hakkmda gerekli disiplin ve ceza kovuşturmastnı bu kanun hühükümlerine pöre baslatmak. c) ÜniveTsiteyl, fakülteyi. yük sek okul ya da bağlı kunıluv lan, el koyma süresüıce tasmen veya tamamen kapatmak veya açmak, d> El koymayı " gerektiren durumun doğmasına neden olan öğretim elemanlarmı, memıulan vs öğrencileri, ünlversiteye. fakülteye, yüksek okula veya bağlı kuruluşlara gelmekt«n geçici olarak mertetmek ve ya meni kaldırmak. e) Vekâlet sürest, el koyma süresinin bitimi ve asıl olanların göreve baslanıası İle sona erer. Men kararlannın süresi de en çok elkovma snresinin »onuna kadar SÜITT. Yüksek öğretim kurumlannm döner sermaye isletrneleri kurabileceği belirtilen yasa tesansınm 93. maddeslnde sfryle deniliyor: a) Üst knrnlnslarda, finrrersttelerde ve bnnlara baglı knrnlnş ve birimJerde. yetkilî or?anın önerisi ve yüksek ö&retîm knrnhmnn karan ile döner ser maye işletmeleri kurnlabllîr. Verilecek sermavenfn miktan bütçe kanonlannda göstrrilir. d) Döner sermaye işletmelerinin faaliyet alanlan, sermaye limitleri, lşletma ile ilgili yönetim islerinin yürütülmesi esaslan ve muhasebe usulleri, Malive Bakanh*ın:n olumlu eörüsü alınmak suretiyle Yüksek öğretim Kurulunca haarlaRacak çerçeve niteliğindeki döner sermaye yönetmeliğindo belirtiür. Bu yönetmelik esaslan çerçevesinde ftnhrersite senatolan kendi ttniversitelennde döner sermave Işletmesme ait esaslsn saptar ve uygular. c) Karnlacak dSner sermaye tsletmeler!. 1050 Savılı Mnbasebei l'mumive ve 2490 Savılı Artırma, Elwlltme ve thale Kannnlanna tâbi değfldir. Ancak mall yıhn bitimînden baslavarak dört av Içfnde hanrlanacak bilanco ve ekleri ile bnUin sellr ve fider be!»eler1 denetim Içm Savıstav'a birer örneçi de avra söre ictede Mallye Bakaniıjına ALMANYA'DA UNUTTUKLARIMIZ 1 Bugün Almanya'da çalı»an 2 milyona yakın belki de 2 milyonu aşkın yurtta şımızın oralarda hangı koşullar alcmda yaşadıklannı, sorunlannı, gelecekîe ılgHi kararlannı acaba biliyor muyuz? Artık resmı kişüerce de 3 milyonu aştığı belirtilen Avrupa'daki bu goçmen ışçılerımizle ilgili ne gibi politika lar izlenmış bugüne dek? Ya da belirli bir politikamız olmuş mu bu ir.sarJarla ilgili? Acaba Almanya, gerçekten taîilden tatile üç beş gunluğüne yurda gelen o gurbetçılerin ballandıra ballandıra anlattıkları gibi bir yeryüzü cenneti mi? Yoksa, Almanya'daki şikayetlenmelermi haklı çıkaracak kadar korkunç bir yeryüzü cehennemi mi? Bu ve bunun gibi daha nice sonıyu kolayca yanıtlayıvermek aslında öylesine zor ki.. Bu insanlar, gerçekten ha len her iki toplumun da, soz GETTO YAŞAMI Izleyebllecekleri Türkçe lelevizyon ve radcüğün tam anlanuyla üvey yolorı yok, çoğu Almancayı'do inatla islemiyor. Çaresız kençocuiîları... tşte, geçtiğimiz dilt>" : ! hapsetmışler kendi Içlerine. Şubat ayında, içtenlikli bir Türk dostu olan TJlm kenti Halk Yüksek Okulu (Volkshochschule) müdürü Manfred Escherig'in çağnlısı ola rak 2^ aylığına gittiğim Almanya'da gördüğum gerçek bu oldu. Hem bi7 unutmuşuz bu insanlan, yazgılanyla başbaşa bırakmışız, hem de Almanlar onlan horlamışlar, toplumun dışına itmlşler, sar dece emeklerinden yararlandıklan birer beyaz köle kabul etmişler. Türkiye'deki anlatmalarına baküacak olursa, Almanya'da bir elleri yağda, bir elleri balda. Alman kadınları, kendilerine ölüp ölüp bitiyor. Almanya, bir yer vüzü cenneti. İsirj daha da acı yanı, anlattıklanna gerşelere sıra sıra dİ2ilmiş. renkli filmi varsa. video kaçekten inanılıyor. Artık duTürk gazeteleri kaset reklara seti çoğaltılmış, açıkgözlerce rumlarıyla ilgilenmek, sorun larmdan geçümiyor. Orada satıhyor. Yeşilçam'ın patron larını çözmeğe çalışmak şöyünlenmiş nice türkücü, şarlanrurı kasasına su son bir le dursun, bizden daha iyi kıcı .. Eline sazı alan, halk yılda milyonlarca mark dökoşullar altında yaşadıklarıaşıgıyım demiş ve kaset dol '.•iz girmiş. na inanıldığı için de, kıskadurmuş. Ama müzik bilgisi. Fakat, birer görece refah nıhyorlar. ses, fılan hak getire. Fakp.t isaretiymiş gibi kabul edilen OYSA GERÇEK işin ilginç yanı, hepsinin de bütün bunlar ne pahasır.a? ÖYLE Mî?.. bol bol alıcısı var. Aynca Ne özverilerle? Nelere malHani, refah içinde yüzeni renkli televizyonu da var her olmuş? elbette yok değil. Hatta, çok kesin. Oturduklan yerden, el AIJHANYA'NIN büyük çoğunluğu köylerindelerindeki elektronik aletlerîe GETTO'L.İRINDA ki durumlanna oranla göreli oynayarak habire kanal degiş Almanya'da bugün «Türk» bir refah içinde. Çoğunun tirip dumyorlar. Me ki, dıl sözcüğüyle birlikte en çok otomobili var. Hemen her aiüılmediklerinden, televizyonk'jllanr.an ikinci sözcuk ie telefon almış evine. Bu ne ların ses düğmeleri sonuna «GETTO». denle oradan Türkiye'ye tedek kapalı. Sadece resimlere «Ghetto», Batı dillerinde, lefon edebümek de bir sorun bakıyorlar anlamadan. Şimeskiden Yahudilerin oturduk olmus. Öyle ki, gece gündüz dılerin salgın hastalığı da. lan mahalleleri tammlamada demeyip köylerine kasabaları video teyp. Nerdeyse herkes kullanılan bir sıfat. Onlann na telefon ederek de bu yaytelevizyonıına. 2400 2500 toplum dışına itilmişliklerini, gın yanlış kanıyı habire kuvmarka (en az yüz bın liraya yalruzlıklanm, ikinci sınıf vetlendiriyorlar. Evler elektyanı) bir de video teyp a!TOtandaş işlemi gördüklenni ronik aletlerle donatılmış. mış. Artık başlamış'ar tanesi anlatıyor. Ve acdır, bugtin iîüzik setleri cins cins, boy 1S0 170 marka satılan video Aîmanya'da çalışan yurttaşla boy. Radyolar. tevpler... Hiç kaset koleksiyonu yapmağa. rım:zın da. onlann gözünöe, bir evde kitap göremezsinîz Anlayacağınız, Yeşılçam'ın Nazi Almanyasındaki Yahudiama, teyp kasetleri bas köne kadar niteliksiz. kötü lerden hiç farklan yok. SU •emirtas CEYHUIM= rekli asagılıyorlar, toplum dışına itiyorlar. Işçilerirmzın kendılerını bdylesine, telefon, renkli televızyon, teyp kaseti, vıdeo kaset gfoi elektronik aletlere hapseraıeleri de galiba biraz bu yuzden. Onlara gereksinimieri olduğu ioin, ya da onlan birer refah öğesi saydıkîarı için değil. Bence, bu araclarla kendilerine modern «Getto»lar kuruyorlar. Yalr.ızlıklanm renklendirmeğe çalışıyorlar. Cıtokü hemen şunu da belırtmeliyiz ki, orada yaşayan \urttaslanmizin hepsi. gercekten «getto» sözcüfünün anlattığı biçimde slumlarda, sefalet mahallelerinde. yasamıvorlar. Kuskusuz, Berlin'deki Kreuzberg gibi, bu tür, Türklerin yaşadığı mahalleîer de yok değil. Ne kı, bu «getto» yaşamı Türklerle bir likte mahalle ölçeğinden, artık ev ölçe§:ne kadar inmış. Kısaeası, modern apartman dairelerinde yasayanlar da evlerinde bu «setto» yaşamını sürdürüyorlar. Yalnızlar. Toplumdışı kalmıslar. îçleıır.c kapanmıslar. Yalnız Aln:anlarla değil, AlmanvaMa ralışan Yu^oslav, Yunan, Italyan vb. ri'oi öteki yabancı isçi aileleriyle de bir iliskileri yok. Çünkü anadillerinden başka bir dil bilmiyor 1ar. Bu nedente de genellikîe yamız ve sağlıksızlar. Psıkolojik sağlıksızliklan yayg.r.. Gerek kendi toplumlan içm, gerekse Alman toplumu icin birer üvey evlat durumundalar. îîginçtlr, artık Almanya'ya yerlesmeğe karar venniş olduklan halde, gene de Alman ca öğrenmek için bir çaba harcamıyorlar. Hatta. sanki özellikle A!manca ögrerjnemek için direniyorlar. Sadece işyerlerinde kullanılan birkaç. Almanca sözcük veva tümceyi ezberlemekle yetinmişier. öyle ki, çocuklannm okjllara gidip Almanca öfrenmesi konusunda da isteksiz davra nıyorlar. Hani, o insanlara da hak vermemek elde mi? Caresiz. kendilerini hapsetmişler kendi içlerine. Ne izleyebilecekleri Türkçe televizyonları var, ne de radyoları. (Köln radvosu güya Tfirkçe ya>in da yapryor, ama ?ünd(» tOTîu topu yirmi dakilîa. Üstelik övle saatlerde ki, rasgettrene aşkolsun.) Kısacası. bu 2 milyon insan çaresizlücten evlerine çekilıp, vanlız başlanna bunalmış kalmışlar ve bilinçle teyn kasetleriyle. video kasetlerlo çevrelerine bir duvar örmüşler. Müzikleri yozun yozu bir kaset müzi^i, külrürleri kaset Mlltllrü. Kacmılmaz bir bicimde, her gecen gün blraz daha yitirivorlar anadillerinı Bes on Almanca sözcüklü ve birfcaç yüz Türkçe sözcüklü venl bir dil oluşmu$. YARTN: ALMANLAR DA ŞAŞKITî Hakimler Kanunu Tasarısı Başbakanlîğa veriiiyor ANKAKA (L,uınnurı\et Hiırosu) Yargıçlara eK.onomık .ıaiLıar ve guvence yjaunden oianaiiar sağlayiuı yem «Hakimler Kanunu» tasarısı na/ıirlanoı. rasaruıuı onurnüzdeki nafta Başbakanııiıta ve daha sonra MGK Ihtısas Kormsyonlannaa görüşulecegı oğrenıldı. Yargıç ve savcı açığı, tasarırun çıkarüması zorumuluğunu euolemeste. Bayram oncesınüa öoş yargıç ve savcı açığı 1238'dı. Bu. büyük oır açık olarai göruimekte. Son zamaniarca oazı yargıç ve savcıların emesıiiiklerıni isteyıp ayrılmalannm çeşıtli nedenlen olduğu oildiriiıyor. Bunların başında ekoaomık neden geliyor. Faız oranlaruıuı yüksek oluşu, emekü olanın alacağı ıkramıyevi bankaıara ya da Danüerıere yatırıp, daha yüksek paralar almalarını sağlıyor. Bazı yargıç ve savcılar da emekli olup, avukathğa başlamayı veğliyorlar. Bazı Jlerde ağır ceza mahkemesi baskanlan aynldı. Denizli bunlann arasında. Yargıtay'da da, Başkan ve 0ve başına düşen iş sayısının binin üzerinde oldıığu öğrenildi. Halen Yargıtay'da 238.000 ile 239.000 arasında dosva var. Buna karşıhk Yargıtay'm baskanlarla birlikte üye sayısı 201. Hazırlanan ve Başbakanlîğa gönderilen tasanlar, bir yandan yargıç ve savcı açığını kapamayı amaçlayan önlemleri alnıaya yönelirken, işe göre örgütlenmeyi sağlayacak önlemleri de getirmekte. Yüksek Öğretim Kurumları'nıa kapa.tılması veya öğretime ara verümesiyie ilgili maddeler şöyle: Madde 87. üniversıteler ve fakülteler ve bunlara bağü kuruluşlar ve kurumlannda ve Müli Eğitım Bakanlığına bağlı yüksek okullarda, kamu hizme türn, eğitim öğretimin kısmen veya tamamen güçleşmepi hallerinde, ıç düzeni korumak için gerekirse btretime ve calışmalara kısmen veva tamamen ara verilebileceği gibi. gerektiğinde bu kununlar tamamen de kapatılabilir. Ara verme veya kapat ma kararlan: a) İ ç güne kadar olan ara verme önerisi, ileili Yüksek öç retim Ktırnmu Müdürü'nün ve va Dekaıunm rektörlük kanahyla va da acele hallerde doğrudan başvurusn üıerine, bütün üniversiteyi ilçilendlren hallrrde rektörün basvurusn iiıerine, Yüksek Öferetim Kurulıı Başkanı'nm onayi He kestnleşlr. Acele hallerde rektör, üniversi»eve bağlı Yüksek öğretim Kurumlanıu bir gün süre ile kapatmaya yetkOidir. Bu kapatma karannı onay İçin derlıal Yüksek Ö£retim KuruJu Baskanma sunar. b) Ara verme veya kapatma süresirün üç günü aşması halinde. ilgili fakülte veya. Yüksek Okul Yönetim Kunılu"nun karan ve Ünlversita Yönetim Ku Cennet sanıp, cehennemde yaşıyorlar BEŞİKTAŞ'LI ESKİ AMİGO ORHAN E5RAR İÇMEK VE SATMAK SUÇUNDAN YAKALAND! Istanbul Haber Sersi&l Be şıktaşlı eski amigo Orhan Mu ammer Tatlıdil, esrar içmek, ve satmalı suçundan yakalanflı. Narkotık şube dedelctUJeri ta rafmdan evmin arandıgıru du yarak kaçan «amign Orhan» da iıa sonra halk tarafından yaka lanarak polise teslim ediidi. Istanbul Emniyet Müdurlügü Narkotık Şube yetkilılerinden edınilen bilgiye göre, yapılan bir ihbarı değerlendiren şube dedektifleri aınigo Orhan'm •vine baskın düzenlediler. Baskuı sırasında Oto Salih lakabı ile tanınan Ömer Salih Oto'nun elinde jilatin kağıtlarmm görül mesi üzerine evde arama yapan dedektifler bir yastığın al tına gizlenmiş 12 plaka, J5 gram esrar buldular. Evinin arandığmı ve arkadaşmm yakalandığmı duyan «ml go Orhan kaçmağa çalıştıysa da, çevredeki halk tarafından yakalanarak, bir süre hırpalan dıktan sonra güvenlik kuvvetle rıne teslim ediidi. Narkotik şu bede basın mensuplanna gösta rilen amigo Orhan bir soru üzerine «Evlenmek için para bi riktirtyordum. Tam kö?eyi dö necektim kl narkotüt şube de dektiflerine yakalandım» dedi. pgİTİKA VEÖTESİ Çocuk Yalan Söylüyor MehmedKemal cdıkoy Evlendırme Daıresınln önünde koeamon boJ yeşllli bir pork var, parkin lclnde de bir kahve. Beledtye kahveyl Izinsiz yapıldığı için yıktırmıs, pork daha genişlemiş. İyi, çok lyi yapmış da. Inson porkta dur madan dolaşamaz, oturacak bir yer arar. Içecek bir şeyler ister. Gerçi parkın lçinde özel bankalarm reklam amacıylo oroya, buraya serpiştirdikleri banklar duruyor. Boş yer bulurta aşkolsun!. Bir işsiz gücsüzler ve yaşlılar ordusu bu bankiarı doldurmuş! Belll kl, yetmiyor. Nlkah töreni için gelmiş olonlar sıralarını b&klerken güneştn alnında plşiyorlor, ovuc ici kadar gölgeye sırt sırto sığınryorlar. Bonkalar eğer reklam loin yer orıyorlarsa ealık vereyim, bu parkın dört bir yanmı banklaria donatsınlar. Geçenlerde bir dostun oğlunun nikahı İçin gitmiştim. Erken ml vardım, soat ml geçikti, banklardon birinde bir boş yer buldum oturdum. Ellerinde çok llkel, tangır tungur boya sondıklon. tenekeden oturoklarla sumüğü burnundan akon küçük boyaoılor çevremizi sardıkır. «Abl boyayalım, omca boyoyalım!..ı Kelll felil blrl sordu: «Kac para?» «Yirml l i r a ı «Oooo, çok poro.. On lirayo olmoz mı?* Dördu, beşl birden koşuştular: «Olur omoa, senin için olur..» Biri hemen papuca yapıştı, boyomaya başiadı. Yoşlı kişi, belll kl .konuşkanmış, hemen sorguya çekmoye başlodı boyaoıyı: K cKaç ayakkobı boyarsın günde?» cBilinmez ki. elll. yüz...» <Yuz mü, desene günde b!n llrayı aoğrultuyorsun?» Coçuk şaşkın sordu: Cok mu amca?» «Cok ya.» cNeden?> cBin lirayı günde ben kazanamodım.» Coçuk hazır oevap: «Bir sandık al amca, sen de blze kotılfv Bu yaşta boyaçılık olur mu? «Biz de senln yaşında değil, bu yaşta yapıyoruz.» Çocuk cin gibi anlaşılan; yanımdaki takım elbiseli oturan sordu: fOkula gidlyor musun?ı «Gidiyorum.ı «Kaçtasın?» «Orta üç.> «Nerde oturuyorsun?> «Ümraniye'de, gecekondufarda.» cTo, ordan buraya mı geliyorsun?ı tN'apıcaksın boşka, iş yok ki!..» Öteki hesap yapıyordu: <Bin lira da günde iyi parc...» «ivi para mı?» «Ûyle ya...» «Amoa, bizim eve her öğün altı ekmek" glrer. Tazs olursa ekmek, bu sekizl bulur. Sen anlaşılan hlc ekmek vemiyorsun.» «Yemez olur muyum?» «Yesen sorar mısın? Hem biz her gun bin lira kozanamayız kî... Bunun yağmuru var, çamuru var, avantası var... cAvantası ne kı» eAvanta vermesek bize buralarda boyaçılık ettlririar mi?» Coçuk boyadı, onluğu alıp gittl. Yanımdaki benl, şöyle bir süzdükten sonra: «Beyfendi, duydunuz mu?» diye sordu. «Bakın avantası var diyor.» «Duydum.» «Demek boyacılığın da mafyaeı var.» «Bilmiyordum varmış...» cDilenoilerde duymuştum, mafyası varmış. Boyaçılarda duymamıştım, demek varmış.» «Oluyor işte.» O sırada satıoılar, boyaoılar: «Geliyor.» dtye bağrıştılar, kaçmaya başladılar. Birı gelıyordu, onlar da kaçıyoriardı. Kimdı. neydı görerri'yor, bılemiyorduk. «Mafyası olsa kaçmazlar» dedt. «Coçuk yalan söylüyor.» İSTANBUL'DA BUGÜN HAVA SICAKLIĞI 32 DERECE OLACAK İSTANBUL, (a.a.) i«tanbul ve çevresinde bugün hava parçalı az bulutlu geçeoek, er ken saatlerde hafif sıs görüle çek. Yeşitköy Meteoroloii Müdürlüğü yetkilılerinden alınan bilgi ye göre, rüzgarlar kuzeydoğu yönden hafif, zaman zaman or ta kuvvette eseoek, günün en yüksek hava sıocklığı 32 dere oe olacak. BÜTÜNLEME SINAVLARI 18 AĞUSTOSTA 6AŞLAYACAK İSTANBUL Orta dereceli okullarda 198081 öğretim yılj bütünleme sınavlan 18 ağustos şalı günü başlayacak. Edinüen bilgiye göre, sınavla rın programları. başlama tarihinden en geç bir hafta Bnce açjklanacak. Sınavlar 4 eylüle dek sürecek. BODRUM Pansiyon musterileri tedirgindi. Iimandan kopup gelen sesler sokaktaki gıarültu, «Zeytin RÖzlüm sana nıeylim nedendir» şarkısıyla besieniyordu. Müşteriler de ar tık pansiyon sabibine çıkışma ya başiamışlardı. Orta yaşlısı yanaştı: »...Beyefendl baksana müşterileT uyuyamıyoT, hiç de ğilse kapı önündeki görüitüye engel olun Kitfen...» Gözler pansiyoncuya çevrilmiş yanıt bekliyordu. Pansiyoncunun yamtı ise, onların düşlerine bila giremiyecek nitelikteydi. «Uyu yacaktinız da Bodruma neye geldiniz.» Yaşaıca tutkusu, Veysel'm dediğince, ince uzun bir yol, onlan alıp getirmlştl. Denize, doğaya, uykuya, bir de Bodrom gecelerine dalacaklardı. Oysa Bodrum yutuvermişti on lan. Yaşama dengeleri bir baş ka, uykulan düşleri bir başka olmuştu. İnce uzun yol, in ce uzun sokaklarla çatallaşmış tı. însanlann iradesi, istasyon larda, dııraklarda törpülenmış. Eodrum'un mayasmda kurallar siiinip gitmişti. Yaz kenti kucaklayınca. dişliler, çarklar dönmeye başlamış, ha reket bereketi aiıp getirmişti. «...Su taıe var ya, o yetnüşlik adamın dalrası. Varlığı ile 6nemi atbaşı giden biridir. Bu radaki cıvıklığına bakraa, çok ciddi bir adamdır» Yetmişlık adam da gençlik gösterisindedir. ÜNLÜ PAPATYA Yaşamınm yansuıı oynamak la geçiren Bodrum'un ünlü Pa patja'sı masalarm üzerirıâe kıvrak figürler yapınca, bu ciddiliği tartışılmaz adam da ona eşiik etmeye başlamıştır. Papatya, çok çocuklu bir baba. bir gemicidir. Yaşı ellinin iızerindedir. Ama o bunları, yaşını ve çocuklarmı hiç düs'inanemıştir. Ya da ona bu fır sat verilmeıniştir. «Şerefe Papatya». «Şerefe...» Her kîdeh onun için bir y\\dumluktur. Papatyanın içkiye para ödediğini de bilen olmarraştır. Ama bir sürede olsa. her ünlÜTiün masasında yen vardır. Bazan kendi gider kurulur, bazan çağınlır. Maîısat Papatya'mn deli doluluğundan aeşe üretmektir. HAN RESTORANT)A. . Ciddi adam gayri ciddi dostunu da artık, çekip almıştır masanın üzerine. Şimdi yeni bir savaş başlamıştır. Han Madenı ki uyuyacaktıııız, ue diye kalkıp Bodrum'a geldîniz ? BODRUM'UN EN BÜYÜK SORUNU NE OLABİLİR DİYE DÜŞÜNENLERE COĞU KİMSE ı.SU SORUNU» DİYE YANIT VEREBİLİR. OYSA YAZ MEVSİMİNDE EN BÜYÜK SORUN, HATTA SORUNLARIN BABASI, MÜZİK SORUNUDUR, ÇİFTLİK MUZİĞİNOEN, KLASİK MÜZİĞE, TÜRKÜDEN DÜMBELEĞE, SESİN HER CEŞİDİNİ DUYMAK OLANAĞI VARDIR BODRUMDA Restoran"ın içinde. Bu, sen yaparsm da ben yapamam mı, savaşıdır. Artık masalarm uze rindeki oyunculara el çırpüıp tempo tutulmaktadır. Bunlar usta oyunculardır. Ya da ustalıklarının farlcna yeni varınışlardır. Bu kadsr bardak ve tabağa basmadan, onlan kırmadan oynamak gerçekten, yetenekli bir cambazlık işidir. Earın ikinci katını çepeçevre kuşatan balkonundan bakarsaruz burasmı bir tımarhaneye benzetebilirsimz. Aşagı inıp kuyunun başında çevreye bır göz atarsanız, buranın bir açık hava hastanesi olduğunu anımsarsınız. Burası insanlann dünyayı unuttuğu, bir sele kapıldığı yerdir. Burada tanı dıklarınızı tanınmaz dıırtımda görmeniz işten bile deği'.dir. NEYİ ÖNLEMEK tÇtN?.. Sürtüşme ve dürtüşmelerı önlemek için, kapısmda ikı ssrklı görevli vardır. Ama sür rüşme ve dürtüşme ustalan bu saflan aldatmak için fazla çaba harcamazlar. Münir'in nastanesindeki sıçan yolundan dalıverirler içeri. Aslında Ame rikan bar. sürtüşme ve dürtıişme sevenlerin yeridir. Burada Bodrum Mektubu TRAFİK VAKFI BAŞKANI: E5'DE BİR TEK TRAFİK EKİBİ GÖRMEDİM ANKARA (IBA) Muhittın îlker Acil Yardım Trafik Vakfi Başkanı Prof. Rıdvan Ege, «E5 karayolunda trafik kurah ve hızmı denetleven tek bir tratik eldbi Körmedim» dedı. Ege, kaza verine gidecei *• ılk yardım ekibi bulunan tek bir ambulansın da bulunmadıgmı bildirerek şunları söyledl: «E5 karavolunda trafik kuraü ve hızını denetleyen tek bir trafik eldbi görmedim. Bu da gösterivor ki. çok kez yalnız ruhsat ve ehliyet kontrol eden bir zihnivetle trafik kontrolu ve düzeni sağlanamaz. Soförler kendi egoizminl tatınin ve kendi amaclarına hızia varabilmede hiç bir knrala nymadan, akla geldiğinoe araba kullanmaktadırlar. Şoförlerbt çoçu yolun \e hakkm kendilerine ait oldnğtına inanmaktadır lar. Bunun düzeltilmesi, eğitime baçhdır. Ve vıllar Ister. Bn yapılmadığına göre. tek iş Trafik Yasası etkileyici ve caydıncı bir şekflde bir an önce çıkanlmalıdır.» Hastanelerde devamlı görev yanacâk aeil ve ilk yardım ekip Ierinin bulımmadığına dikkati çeken Prof. E.se, «İlk ve acil vardım komısunun Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlıgı, Baymdırlık Bakanlığı ve îçişleri Bakanlığmca ele alınmasuun ?orunlu olduannu» söyledi. Mustafa Yesilova herkes yaşamından mutiudur. Denebilirki, Bodrum'da en çok opüşülen yerdir burası. «oooooo ce zaman geldin.» Ardından bir öpüşme faslı. «Hey Nec!a..j» «Sen ha.» «Ben ya. Arif'le geldik. Leyla'yı gezdirlvor.» «Ama ne iyi.» «Hi h i j Ar dından yadırganan öpücükler. «REZERVE BEY&I!» Tabürelerinde önemlisl önemsizi vardır Han'da. Barmenin, yani Mustafa Reis'in yamndaki köşe, Mustafa'nın sevgililerine, ya da sevebileceklerine aittir. «Rezerve be>im. Rezerve hanımefendi.» Da ha ötedeki tabüre ise, merdıvenin altına düşer. o da Zeki Miiren'indir. Şayet bu tabüre ışgale uğrarsa. Bu kez sevimli yönetici Faruk bey yardıma koşar, yeri boşaltır. Bunda da hiç güçlük çekmez. Genel Yöietmen Kayhan beyin yeteneklerini saymak ise, olanaksızf'ır .. sorunlarm büyük b&bası, müzik sorunudur. Çiftlik müziğinden, klasik müziğe, türküden dümbeleğe, sesin her çeşidinı duymak olanağı vardır Bodrum'da. Bazüan reklam için, duyan gelsin kabilinden sese gıiç katarlar, bazılan ise mehtapla müziğin kardeşliğüıi yasatırlar insana. Big Ben'de olduğu gibi. Işleticilerin çoğu müzıkle ara lanndaki bağı koparmışlardır. Mankafa olmuşlardır diyemem tabü. Ama bir hoş olduklan da bir gerçektir. Bu biraz da Bodrum'un yapısmdan ileri gelmektedir. Bodrum bir anfıtiyatrodur. Kıyı bandmda ses ne kadar yavaş çahmrsa çalınsın, gene de dağlara doğru güçlü bir gidişi vardır. Bodrum'un Han. Hamam, Ahır adlı üç lokantasımn, akrabalıklarından mıdır nedir, birbirleriyle hiç takıştıklan, çekıştikleri olmaz. Zaten Ağılm sahıbi, tiyatro ve sinema sanatkân Güzin Özipek'ten önce SU SORUNU MU, Bülent Menemencioğlu bu adı MÜZtK Mİ?.. Bodrum'un en büyük sorunu kibarlaştırmak istemiş. Ahırı r.e olabilir diye düşünenlere. Ağıl yapmıştır. Kimbllir belki coğu kimse «su sorunu» diye de Sayın Menemencioğlu büvanıt verebihr. Oysa yaz mev yük baş hayvanlan sevmiyorsiminde en büyük sorun, hattfi dur... TEMAY Genel Başkanı: 2168 sayılı yasa değiştirilmeli ANKARA (THA) Tdm Emekli Malül Müstafi Assubaylar Yardım Demeği Genel Başkanı Kerim Kaikan, mu\azzaf ve emekli assubayların, assubay sınıf okullannda geçen sürelerırü emeklilik hizmetlerinden sayan 2168 Sayılı Yasanın değişrinlmesini istedi. Kaikan şunları söj'ledi: «Söz konusu yasa. assubay topluluğunun bir kısmına bu nevi imtıyaz sağlarken, diğer kısmını arıkça mağdur etmektedir. MGK'dan, Ulusu hükümetinden artık bir kangren halini almakta olan 2163 SayCı Yasavı ivedilikle deâiştirmesini bu konuda mağdur en az 50 bin kisi adır.a istemekte ve beklemekteyiz.» J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle