17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 5 AĞUSTOS 1981 Cerrahpaşa'da görevli Edirne Tıp öğretim üyeleri issiz kaldı Şükran KETENCİ i'edi yıldır yer sorunu çözülemeyen Edime Tıp Fakiütesi ile kurucusu Cerrahpaşa Tıp Fakültesi arasında ımışmazlık .çıkınca, Edirne Tıp Fakültesi öğretim üyeleri, işsiz, açıkta kaldılar. «Kendinize Edirne'de bir yer bulun, fakültenizi kurun» diyen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi yönetimi, Edirne Tıp Fakültesi öğretim üyelerinin Cerrahpaşa'da görevlendirilme kararlarını geri alınca, bu öğretim üvelerinin yapabilecekleri hiçbir iş kalmacü. Şimdi Edirne Tıp Fakültesi Öğrencileri, Cerrahpaşa Tıp Fakültesinde okumaya devam ediyor. Boşta. işsiz güçsüz kaİan Edirne Tıp Fakültesi öğretim üyeleri ise, Fakülteleri için Edirne'de geçici bir yer bulmaya çalısıyorlar. Edirr.e Tıp Fakültesinin ker.di binalan, temel bilirnler eğitimi için en erken 1SS3 ders yıitna, hastaneler ise en erken 1386 yılına yetişebüece*i için. geçici bir yer bulunmazsa, o tarihe kadar Edirr.e Tıp Fakültesi kadrosundaki ögr?tim üyeleri görev vapamayacaklar. Edime Tıp Fakültesine yer bulmaya ilişkin bugüne kadar yapılan girişimler sonuçsuz kalmıs. Koşulları düşünülmeden, yerel politik baskılara cevap vertne niteligınde siyasal iktidarların başlattıkları Anadolu'da yeHi üııiversiteler. fakülfeler, yükşek okullar açma modasında, kuruculuk ve himaye görevini başlangıçta Hacettepe Üniversitesi üslenmişti. Anadolu üniversiteleri, fakülteleri, yüksek okullarına ayrılan büyük foniann. kadroların. yurt dışı olanaklarımn, önsmli bir bölümür.ün uzun yıllar kurucu üniversiteve aktarılnıasma yarayan bu sistem sonunda. yeni kurulan yüksek öğrenim kururalar: gelışemiyordu. Eski merkez üniversiteler bu nedenle uzun vıîlar bu ııygulamaya şiddetle karşı çıktılar. Ancak geüşemiyen Anado'u viiksek öSrenim kurum yaptığına karşı çıkan merkez üniversitelerimiz, kendi korumalannda yeni yüksek okullar, fakülteler açmaya koyuldular. İstanbul Tıp Fakültesi, Bursa Tıp Fakültesini, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi de Edirne Tıp Fakülıesini kurdu. Böylece rotasyonda, Istanbul'u terk etmeaen görev yapılacak ver bulunmuş oluyordu. Ancak zorunlu rotasyon, bir süre sonra gündemden çıktı. Bu iki yeni fakültenin kurucular için pek fazla önemi kalmadı. Kunıluş kararlannda. bu fakültelerin tüm sorunlan Ue ilgilenileceği, eîemanlarının yetiştiriimesi sorumluluğTinun sahıplenildiği açıklanmıştı. Hacet tepe'nin yaptığı gibi yapılmayacak. yeni açılan fakültenin öğretim kadroları yetiştirildikten ve binalan tamamladıktan sonra kurulduğu il'e yerleşmesi ger çekleştirilecekti. Taşınmada aee ie davraralmayacak. öğretim Uyesiz binasız gereçsiz, kalitesiz öfrenim vapmaya mahkum bir kıırum yaratılmayacaktı. Programa göre Edime Tıp Fakültesinin her tür gereksinmeye cevap veren modern binası 1980'de tamamlanacaktı. 37 profesör. 58 doçent ve 114 asistanlık gen:s bir kadro sağlanmıştı. Bu ideal kadroların yanında 8 profesör, 25 doçent ve 84 asistanlık kadro ise, hemen doldımılabiiecek şekilde açık tutulmuştu. Ana fakülte ile yeni fakültenin sıcak ilişkisinin kanıtlanması için, Edjrne'ye her yıl alınan 50 öğrencınin sadece iş'.emlerinde. Edirne Tıp Faktiltesi adı geçiyor. Bu oğrencîler Cerrahpaşa Tıp Fakültesi öğr?ncileri ile birlikte, onlarm tüm haklanndan yararlanacak biçimde öğTenim görüyorlardı. öğretim üyeleri de Üniversiteler Yasasınm 46. maddesine göre (bütün hakları ile birlikte) ya da 40. maddesine göre (sadece ders vermek üzere) kar şılıklı iki fakültede görev aldılar. Cerrahpaşa'dan Edirne Tıp kadrosur.a geçenler Edirne'nin fakülte olabilmesi için gerekli taban kadroyu sağladılar. Bu kadrolar Edirr.e Tıp tarafmdan Cerrahpasa'da görevlendirilerek öğretim üyelerinin Cerrahpasa'da çalışmalan ve ders vermeleri sağlandı. Edirne'nin ayn bir Tıp Fakül tesi olduğu adeta unutularak. aradan 7 yıl geçti. Tabii ödenek yetersizliği, Türkiye'deki yatırım koşulları nederj ile 198O'de Edirne'de bitmesi programlanan modern fakülte binalannda çok büyük gecikmeler oldu. Halen 9 katın sadece beşinin kaba inşaatı bitmiş durumda. Edirnenin öğretim üyesi sayısı da kad ro olanaklanna göre gelişemedi. Edimelilere göre. Cerrahpaşa. Edirne'nin kadrolarım, kendi yararına kullanmak istemiş. Cerrahpasa'da hangi konuda fon sorunu çıksa, Edirne'nin fonlarına başvurulmuş. Edirneliler fonlarının ellerinden ahnmasına icerliyor. karşı çıkmalar başla\inca, çelişkiler artmış. dostluklar bozulmuş. İşte ilişkilerin iyice bozuldugu bu sıralarda, yasa tasanlan çalışmalan iie. gündeme Anadolu'da zorunlu rotasyon geldi. Cerrahpaşa camiası için Edirne birdenbire yeniden önem kazandı. «Edirne Tıp Fakültesi Edirne'ye jiderse. uzak illere gitme sorunu olmavacak. Ama Edirneliler Istanbulda olmaktan hosnut. Gitmek için hiçbir çaba fostermiyorlar. Binaların bitmemesinden suçlu deçiller. Ama geçici yer huUmazlar mı? türünden düsüncelerin, kulislerin ürünü. kararlara dönüştü. îstanbul Üniversitesi Senatosunun, üniversite dışı görevlerin yeniden gözden geçirilmesi yolundaki kararını. geçtiğimiz şjbat ayında görüsen Cerrahpaşa Tıp Fakültesi profesörler kurulu. 40 ve 46. maddelere göre verilen görevleri kaldırdı. EDİRNELİLER AÇIKTA Bu karar üzerine Edirne kadrosuna 46. maddeye göre tüm hakları ils geçmiş olan 4 profesör, Edirne'deki görevlerinden hemen istifa etmişler. Edirne kadrosunda 1 profesör, 11 doçent ve bir kısrru doktorasını yapmış olarak 65 asistan kalmış. Edime Tıp bövlece, Üniversiteler Yasasma göre bağım sız fakülte oinıa niteliğini yitirdıği için de. atama, yükseltme kararlan verme yetkisini de yitirmiş. Bundan sonrasını, yeni gelişmelerı. Fakültenin tek profesörii ve yeni Dekam Prof. Rüknettin Öğütman'ın açıklamalarmdan aktaralım.. «Ünlversitelerarası Kurul. bağımsız fakülte olma niteliğimizi kaldınnca. bizi yönetme gnrevlni Cerrahpaşa Tıp Fakültesine verdi. Asistanlarımız zaten orda yetişiyorlar. Doç*ntlerimiz de yükseltmelerini nradan alahilecekler. İlk profesör adayimmn. profesörlüğü reddedildi. Bundan sonra yeni Rörer İle hoş kadroların doldurulrnasuıa da Cerrahpaşa yönetimi karar verecek. Belki de daha önceki vönetimle rioğmus olan çelişkiler böylece ortadan kalkacak. Ancak asıl sorunumıre. Edirne'ye verleşebilmeye ilişkin. Temel öğretimi başlatabilmek îçin bina vapımında değisiklİEP eittik. Kaba inşaatı biten alt kat poliklinik binalannı. temel bilimler öğretimine dönüştüreceğiz. Vine de müteahhitlerin en nimser tahminleri, tabii hnırnnkü yatırım olanaklan lçlnde. 83'te temel bîlimler, X5'ten sonra da klinik etitiminin haşlarablleeeği dog;nıltusunda. Bin Edir ne Tıp Fakültesl kadrosttndaki öfretim öyeleri. Cerrahpaşa Fa knltc Kuruln'mın snbat karanndan ba yana. ldsri Içler dısinda boşta Reıer dnrumdayız. IRK UCURUMU hurbaşkanına verdığı raporda: «Amerika iki kamptan oluşan bir toplum olma yolıındadır ayn ve eşit olmayan iki kamp..» sonucuna varmıştı. Aradan geçen on Özellikle bu ber.zerlik. yö yıl komisyonu haklı çıkardı: netimi destekleyenlerle des ABD ayn ve iki kamptan oteklemeyenler arasında çe«it luşan bir toplum olmaktan li tartışmalara vol açM Mukurtulamadı hslifler İr.ailtere'dekı olayiaYakın bir gelecekte kurrın veni yönetime ; bret cîtulacagı da vok. Zenc;lerin ması gerektisin: biraz da ;fi7 oyunu almadan iktidara seda£ı verırr'esine öne sürerçilen Reav.n. bırakın köklü ken .iktidF.r snzcüleri iki ülönlemler almayı, Demokra,:ke arasırjda fazîa bir b?n lann verdıŞini ger: almaya zer'.ik olmadıjmı söylevıp. çalışıyor. Sanayi ö*esi tophı muhalifleri felâket teüalhğı ma geçme sarıcılarını yaşavapmakla stıçladılar. yan ekonomik vapı içinde azmlıkların. beeerisizlerin. eOysa. bunu fırsat savıu. ?it:lmemis!erin dnntrau daha ABD'deki ırksal iüşkilerın da mariinalleşmekte. sünrel bir değerlenöirmes: vaDilabiürdi. Nedense. zeiriKerner Komisyommün deler riahil, :imse bıma vanaşdiğı gibi. iki kamptan olumadı. şan bir ülke Amerika. Kamp lar arasında dikenli teller, Böyle bir değerlendirme gözcü kııleleri ya da silah.li yapıisa nasıl bir görünüm askerler yok gerçi. Ama. zen ortaya çıkacaktı? Kökleri geç ci mahallelerinden bevaz ma mişe uzanan zenci • beyaz hallelerine secis coğn kez karsıtlaşmasmm son duru bir k'tadan öt^kine gec'lmis rrm neydi? Her Amerikalınm cesine kesin. Bazan kentin biîincinde derin bir veri oortasmdp.ki get'cdan otobiislan ırksal çelişki çözülmüş le gecivorum. Birdpn. sanki rnüydü0 Yoksa ABD. dipler bir Afrika ülke^'.nde buluyoden homurdanan bir vanarnim kendimi. Cevrede ve odağ gibi yeni patlamalara tobüsfe tek bir heyaz vüz eö mı gebeydi? rünmüyor. Yalrnz sivnhların sîtti&i köhne magazalar. loGerçekçi bir değerlendirkantalar. barlar. cpmasırhame, kammca, hiç de iç açıcı r.p'T. YoWı!. rlprme çafrra olmayan bir görünüm serek'i^splpr. Gnzipr'üin parı'tısı cekti ortaya. 1960'lann sonsilinmis n!ko'!kler Araria larmda Amerikan kentîeri bir. öfke püsküren duvar vacayır cayır vanarken. ırksal zılan .. çatışmaların kökenlerini aras t'.rrrsakla gorevlendirilmis oAslında. vasal acıdan son !an Kerner Komisvonu. Cıım çevrek yüzial içir.de çok yol Bir ay kadar önoe Liverpool'dan başlayıp İngiltere':ıin diğer kentlerine yayılan toplumsal infüakler dizisini, Reagan başta olmak üzere bir çok Amerikah belirgin bir ted'rgir.lik içinde izledi. Bunun i/.i nedeni vardı: Önce, ABD'nın banıt fıçısmı andıran ;rksal yapısı; sonra, Reagan ile Margaret Thatfher arasmdaki görüş benzerliğj. Amerika Mektubu alındı. Kâğıt üzerinde eşitiik saglar.dı. 1950'lerin Amerıkası değil Amerika. O yıliarda. bıyığı terlememiş bir lise öğrencısi olarak ilk kez ABD'ye geldiğimde «Zenciler ve köpekler giremez!» levhalı lokantalan kendi göz lerimle görmüşrüm. Beyaz siyah ayırımı kesin ve yasal dı bir çok eya'ıette. Kaldığım ka?abada. sinemaya birlikte aii'digimiz zencilerin niçin salonda otui'Riadiklarını sor duğumda: «Çüııkii onlar ancak üst balkonda oturabilirler» varutmı almıştım. Ağzım bir karış açık kalmıstı. Artık bu türden a\nrımlar suç sayılıyor. tşe başvıjrurken. ev kiralarken, bankadnn krpdi alırken ırksal \ıöke.ıe ilişkin soru'.ar soru'aınıyor. Ama gür.delik insani ilişkilerde cok şey degişti mi acaba° İ'<i kampın insan ; lan b rbirlerivle kavnaşıyor mu? Karşılıklı ev »ezmesine "irliyor. kolkola piyasa atıvor. dizdize kafayı çekivor. f:s'l fısıl iç dö'divor mııo Tek t'i': i'îtis'nalar dısınrta ha\nr! Bakıvorım iinivrsitpnin kantı'ninrte bi!e zenciier h?n zpnciltrie bevaz'ar ise bpvaz larîa otıır.tvor. Yüzev?p? ii;si'er dısmrta hemen hiçbir insani niisveris vok iki kâmp sr?«îir>na. Yüzevcî^kı rüavı ti'rr.7 '<?.zr'în. d°rin uçunımlar c.kıvor karsınıza. K'i«;ku. ';or l :.;. önvarnı ve lcr. •iolu TICJrumlar. ö ^ e knilc;mlann'.r. cakm'andıgı karanlık uçulumlar... Güneydoğu da serum ve bağırsak paraziti ilâçlarının bulunmasında zorluk çekiliyor Ziya AKSOY DİYARBAKIR Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ndekj eczanelerde ı^zun sureden beri hayati önem taşıyan tetanoz üe oşırı kan kayıpiarında kullanılan serum vs bağırsok parazitlerınde kullanılan tabletlerin bulunmasında zorluk cekildıği bildırıldi. Diyarbakır, Mcrdin, Siirt. Urfa ve Hakkari Eczacı Odası yetkililerinin verdiği brigive göre halk arasında «şerit» olarak bilinen tenya. soiucan, kiıkurdu, kanco;ı kurt gıbi yassı ve yuvcriak bağırsak pa^azıtlerıne korşı kullanılan ilaclor ıle tetanoz ve aşırı kon kayıpiarında kuüan lan serumlar, yaklaşık 8 aydan beri bolgedekı eczanelerde zaman laman bu unmoması, hasta ve hcsta sahiolerm guc durumda bırakıvor. BAKANL1ĞİN İLGİSİ İSTENDİ Özel.ikle kan kovıpları ıle tetanoza korşı kullanılan serumlarm bulunmamasırnn buyük bir tahlıke yorattığını bel rten yetkıliler, konuya Soğlık Bakonhğı'nın 31 atmasını ıstediler. Pıyasada :lac bolluğuna karşın, bağırsak parazitlerinde Kullanılan ilac'ar ıle hovati öneıTi taşıyon bazı serumlarm bu!unmo:rosınin halk sağ'ıöını olumsuz vönde etklediğîni de bildren Bölge Eczacılar Odası yetkililerı. «Bogırsck parazitlerl Tıırkiye duzeyino'a vaygın bir afet halinde, fertlerımizin boğırsaklarında osclnk olorak yaşadıkiarı vıllardan beri bilinmektedir. bunlorrion bMhnsso yossı kurtlar »tena solıurn, tenıa, sorııncta.' gibi halk arasındo şerıt </eya abdest bozan olarak bilinen c:nsi daha ziyode ciğ sığır etinden insan bağırsağına geçmektedir. Bilhassa Doqu v e Guneydog u yoresinde vaşayan hol kımızın ciğ kofteyi doha fazia yemeleri bu milli afetin, bu yöreler haikı aras>nda doha yaygın bir şekilo'e kendisini hissettirmpktedir Tedavi için eskiden Fouıeramale denilen kullanılması zor kapsu"er bulunuycrdu. Son zamanlarda gelistirilen 90 drajelik kalay bilesimindekj bazı ilaclor. kullanılmasına başlanmış ancak. dohcı sonra bu 90 drojeMk ilaçlar. alımı kolay ve daha protik olan 4 tabletlik ilaclara yerini bırakmıştır. Halkın, re celeye gersksinme duymadan kolaylıkla îemin ettiği bu ilaclor, uzun surec'Sn beri bölgedeki eczana'erde bulunmaktcdır» dedılcr. Yetkıliler acıklarnaların3a, nsan komnı v e besını emen söz konusu parazitlerle ge'eklı mucadelemn ycpılabilmesi icin Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanliğının konuya el atması gerektiğıni vurguladılar. Yedi yıldır bitirilmeyen Edirne Tıp Fakültesi'nin, Cerrahpaşa'da görevli öğretim üyeleri, bir kaç yıl sonra bitecek binalannm yapımını bekliyorlar. larına öğretım üyelerinin zorunlu olarak rotasyonla görevlendirmnleri sorunu çıkmca, ortaya yeni bir tez çıkw.. «Anadolunıın çeşîtli illerinde vüksek öğrenim kurumu acmak vanlışt'.r. Yüksek öçrenim kurıımlan. merkez nniversitelerin vakıtıındaki illerde nlmalı, öğretim üvesi. bilei. arae eereç desteği kolavca vapılabilmelidir.» İşte bu yeni tez çerçevesinde. başlangıçta Hacettepe'nin Mustafa EKMEKCİ YALINAYAK... ÂRS'in Kağızman ilcesinde bir hancı Hasan Ağa varmış. Yolculardan biri mi bırakmış, ne olmuş Hasan Ağa'yı bir gür, köstekli bir saatle görmüşler. Hasan Ağanın saoti durmuş mu, bozulmuş mu ne, bir turlü calışmıyormuş. Ama, Hasan Ağa yine de ikide b;r saatine bokar keyiflenirmiş. B T gün handan yola cıkmışlar. köye gidiyorlarmış. Epeyce yol almışlar, bir! sormuş: Yahu. Hasan Ağa şu saate bak bakaiım kaç o'du? Ne yapsın Hasan Ağo? Soruya soruyla karşılık vermiş: Sence kac olmuştur saat? Bence, demiş adam. dokuzu cevrek geçiyor... Hasan Ağa. köstekü saati cıkarmış, bakrnış karşılık vermiş: Benim scat de tam dokuzu ceyrek geciyor. İy! bildin. Yolo koyulmusiar. Yine. Hasan Ağa'ya soru: Hasan Ağa bak şu saate bakaiım, acıktık yahu.. Sen söyle bakaiım, kac olmuştur sence? Saat biri geciyor, herhalde.. Kac geciyor? • Biri on geciyor. Hasan Ağa, saate yenlden bak mış, vermiş yanıti: Havret yahu, ty! bildin. Saat tam blrl on geciyor.. Azıklarını yemişler, bir ağacın gölgesinde. Yine sorutmuş volda Hasan Ağa'ya.. Hasan Ağa, saate bak kac oldu? Sence kac olmuştur? Bence saat dördü yirmı geciyor... Hasan Ağa, köstekli saati cıkanp bakmış: Saat tam dârdü yirmi geclyor! Adam dayanamomış, şöyle demiş: Yohu Hasan Ağo, senin saat benim kafayla oynl. Ha senin saat. ha benim kafa! Niye taşıyorsun o socti? K ••• Kumda fıkralar anlatıp doloşıyoruz. Bu dinlenme günlerini de Türk idareciler Derneği'nin Ayvalık'takl dinlenme kampında gecirdim. Ayaklarımız cıplak. Bir arkadaş, yalınayak yürümenin yararlarını anlatıyor: Bir düşün Ekmekci, ayakiarın özgürlüğünü. On bir ay işkence gören ayaklar .bir ay özgürlüğune kavuşuyor. Ayakiarın tabonı sertleşivor bu sürede... Vücudun bütün elektnai toprağa veriliyor, diyor biri. Ben cocukluğumda karda yalınayak cok yürürdum, diyor bir arkadaş... Cocukluğum yoksullukta gecmedi. Babom cok kızardı yalınayak görünce.. Annem, ayakkobı giymeyi seymezdi. Bir cift ayakkabıyı yaşam boyu givmiş olmalıydı. Yolınoyak sözcüğü, deyim olarak başka anlamda da kullanılıyordu halk dilinde. ikide bir, her şeyi eieştirenisre «yalınayak» derler. Yalır,av3k!ık yapma! demek, «seslnl çıkarma» mı demekür? Bir de: Yalınayak bağ duvarlarında ne işin var? Derler. Bununla, titiz davranmamayı, dikkatsizliği vurgulamak, eleştirmek isîerler. Yalınayak bağ duvannda dolaşanın üzüm yemek istediği yacJsınabiür mi? Bağ duvarlarında dikenü cöğürler vardr. «Yalınayak, basıkabak» demek, alabildiğine yoksul demektir. Kız verirken düşünmek gerekir! Dinlenirken, radyodan, gazetelerden izledim haberleri. «Özel dershaneler» konusunda, bazı gazetelerde cıkan haberler, yazılar kamuoyu oluşturma amacına yörelikti besbelli. düsünce ocısmdan, dünyada b:r araya geiemevecek clanlar, cıkarlcn sözkonusu olunca bir arava toplaşıvermişlerdi. Buna iüşkin dussel (hayali) haberler de oluşturjyorlardı... Kızgın güneşin altında, yalınayak deniz kıyısında yürürken soruvordum: Neiat bey, saat kac? Sence kac var? Sıcakta saatler gibi, kafalar da mı bozuluver'ryor ne? Olsun. Yalınayak, özgürce dolaşmak güzel. Ayvalık'tan Burhan'ye'ye Teoman Erel'le, Ayvalık CHP ilce başkanı Ovmur getirdiler arabolarıyla, Villa Lale'de konakladık. Orada Sunar'da Ruhi Su'yu, Talip Apaydın'ı, Tahsin Sarac'ı. Tchsin Saracın konuğu Ne; cat Zekeriya'yı, Sa!oh Birsel'i. Asım Bezirci'yi, Hüsametîin Bozok'u, ilhaml Soysal'ın kızı A'evi gördüm. Prof. Bahrl Savcı. Scmi Kücük, Kâmil Karavelioğlu daha gelmemişlerdl. Ülkemizde tütün tarımı 1015 dekarlık alanlarda yapılmaktadır. Bir dekardan yaklaşık 55 kilo tütün alınır. Tütün aile tarımı olduğu içuı ayrıca gündelikçi işçi tutulmaz. Dekar başına hep zarar eder üretici. Çünkü gelirinden emeğini gider oiarak çıkarmaz tütün üreticisi. Banka. koopera'if ve tefeciden aldığı borçla işini görür. Kredi dağıtımı çok azdır. Krediler tüm tütün yörelerinde aynıdır. Bütün bu koşullara karşm iyi bir üretim saflamr. Ülkemiz üretici ve satıcı olarak yılda tütünden 201 milyon dolar döviz girdisi sağlar. Ulusal sigara sanayii kurulsa 8 milyarlık döviz girdisi sağlayacagımız uzmanlarm görüşüdür. Böylece bağımsız olarak dış pazarlara açılmamız kolaylaşacaktır. KOMŞULARA SATSAK... Tütün konusunda bir tez hazırlayan Ziraat Yüksek Mühendisl Duran Yazır şöyle diyor: «Biz sadece komşularımıza sigara satsak yeter. Libya, Irak, Suriye bizden sigara istiyor. Sigara sanayii kurulursa tütün sorunu tümüyle çözümlenir.» 1980 yılı tütün başfiyatı 160 liraydı. Yaklaşık 140 mil yon kilo tütün vardı Ege'de. Karadeniz, Marmara ve Doğız tütünüyle birlikte 220 milyon kiloluk bir rekolta bulunuyordu. Tütün üreticisi Namık Serin'le Akhisar'da Vonuştuk. Sorulanmızı şöyle yanıtlaÖ.V. Dekar b q ?mq TÜTÜN Hikmet Çetinkaya kazanir uretıcı.. Gideri ise 9 bin liradır \ E DİYORLAR Artık tütüncülüğümüz can çekişiyor. Bir dönüm 400 liraya sürülüyor. Tüm buıılara karşın umutluyuz. Uikim yasağııu olumlu karşıladık. . Tütüncüluğüf destekleme ahmları çıkmaza soktu tÜn aile tanmı olduğundan kendi emeğini gider hanesine kojmaz üretici. Tütün dikim alanlarmın kısıtlanması Türk tütüncülüğünün kurtuluşu olacaktır. Tütün tarımı yapan gerçek üreticiler mutlu. 50 yıliık tütün üreticisi Tevfik Kural, aTütüncülüçü bize politikacılar bıraktırdı» dedi ve şunları söyledi: «Tekelin politikava girmesi kötü somırlar doğurdu. 1962 ylında 116 balva tütünüm vardı. Kaliteli tütün ye tiştirmek için çalja harcadım. Ancak değer sörmedi. Tümden hıraktım. Kötü tütün yeüştirenler. ivi tütün yetiştirenlerden daha i>i para karamynr. Ben tütün dik tiğim alanlarda şimdi narenciye üretiyorum.» M. AIi Balaban ise piderlerden şikayetçi. Şöyle diyor: «Tütün fiyatlan düşük. Ge çen yıl aidığımız gaz ve mazot 16 liraydı. Simtii 50 liraya çıktı. t ç çocuğumu fabrikaya verdim. Ben de tütün cülüğü bıraktım.» Tütün alanlarının kısıtlanması olumlu sonuçlar doğuracak. Böylece iyi tütün üre:ılecek. LAHANA YAPRAGl GİBt Gavurköy'de dönümdeki ve rim m:ktarı 50 kilodur. Kaliteii tütünle. kalitesiz tütün arasındaki fark az olduğtmdan üretici veriyor tütüne suyu. Böylece lahana yaprağı gibi tütün üretiliyor. Kalıte düşükmüş olsun varsın. önemll olan para kazan mak. Taban ve kesik tarlaya düriliyor tütün. îşte yasak karari bu yüzden. Tütüncülüğü geliştirme açısından yararlı. Bir de siyasal iktidarların yanlış olan politikası \far. Destekleme alımlan tütüncülüğümüzü çıkmaza sokmuş tur. 1967lerde 189 milyon kilo olan tütün rekoltesi, 1968'de 163 milyon kiloya düşmüştür. 1969, 1970 ve 1971'de ise, 147 milyon kilo olarak gerçekleşmiştir. İç üretim dengesizliğinin asıl nedeni poliükacılardır. Virjinya tıpi tütün ürstimine geçilmiştir. Doğu v= Güneydoğu'da dışsatım olanağı olmayan bir tütün üretilmi?tir. Politikacı n'aprruştır? Köye gelmiş üretJcilere söy le demiştir: «Dikin tütün, kaıanın para.» Stok olayı bu yıllarda başlar. STOK OLAYI NEDÎR? Örneğin 1967'de 189 milyon kilodur tütün üretimi. Dışsatışımız ise. 78 milyon kilodur. Aradaki fark stoklara eklenmiştir. Böylece stoklar 250 milyon kiloya yükselmiş tir. O yıllarda 250 milyon kilo tütünün değeri 2,5 milyar liradır. Biz buna ölü kapital diyoraz. Tüm bu ağırlık üreticinin sırtına bir.iyor. 1974 yıllanr.da 1 kilo tütün 25 liradır. Tütün üaçlanmasmda kullanılan folidol, ekdoks. fosforna'nm fiyatlan ise. 2030 lira arasındadır. Oysa bugün bir kilo tütün 160 lira iken adı geçen üaçlann fiyatlan 400500 liradır. Yine tütünün kilosu 25 lira iken traktör 60 bin liraydı. Bugün ise bir traktör 1 milyon lira. Dekar başma 1200 lira kredi veriliyor. Dekar başına kira ise 15002000 liradır. Süleyman Şahin'e sözü verelim ve dinleyslim: «Artık tütüncüliiiHimüz can çekişivor. Bir dönüm 400 Hraya sürülüyor. Tüm bnnlara karşın umutluyuz. Dikim yasajmı olumlu karsıiadık. Tütün her a'ana dikilmeı. Ma cera aravanlar başka iş tııtsun. Bıraksmlar biz en iri tütÜTiü üretelim. Yüzümnz çülsiin.» Süleyman Şahin'a hak veriyoruz. T.ABIN: GENEL DIHUM «Bir dekardan kaç kilo tütün alıyorsunuz?« «Ellibeş kilo> «Bir dekara gideriniz ne kadar?» «Hesaplamadım.» r Cumao\ ası en kaliteli tütünü yetiştirir. Gavurköy de nen bu yörenin özelliği «İyi tütün» üretmektir. DEGER VERMİYORLAR Gavurköy'de üreticiler dert li. Çoğu tütün tarımmı bırakmış. Bırakmalanna gerekçe olarak şunu gösteriyoılar: «50 bin dekara tütün ekilirdi 1965lerde. Şimdi 20 bin dekara diiştii.» «Neden?» «Deıeer vermiyorlar tütüne. En kaliteli tütün yetiştiriyoruz ama emegimizin karşılığuıı alamıyomz.» «Başka nedenler?» «Cumaovası merkezinde geçtiğimiz yıllarda 17 bin balya kaliteli tütün elde edl lirken bu sayı 6 bine' düştü.» «Tütüncü bu tarun dalını bırakıvor mu?» «Evet.» «Ne iş yapıyor?» «Sebzecilik.» «Domates filan mı yetiştiriyor?» «Domates, hiber, fasulye.» «İşçilik yapıyor mu?» «Tarun işçiliğl yapıyor.» «Yevmiyesi ne?» «Bin liraya kadar çılayor.» GİDERİ GELİRDEN ÇOK Gavurköy'de dekar başma 50 kilo tütün alınıyor. Üretici 160 liraya tütününü satarsa dekar başma 8000 lira kazanır. Oysa dekar başı na gideri 9000 liradır. Bu gider çapalama, fide, gübre, dikim ve kırımdır. Başta söylediğimiz gibi tü \> \^r^.WT;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle