19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 ve GÖRÜŞLER 3 TEMMUZ 1981 Prof. Tahsin Yücel'in *Anlatı YerlemlerU adlı kitabı üstüne, burada iki hafta önce çıkan yazımda, 'Bize güç anlaşılır yapıtlar gerekli..' diye yazmıştım; çünkü kolay anlaşılana düikünlüğümüzün, bizi kafa eğitiminden. bunun sonucu olarak da birçok sanatsal. bilimsel yapıtın saglayacağı zihinsel yarar ve tattan yoksun bıratcacak bir yaygınhğa vardığı konısındaydım. Yoksa okura güçlük çıkarmak gıbi aykın bir niyetim yoktu. Uygar ülkelerde okunan kitaplann. bizim aydın kesimi içinde de ilgi görmesi, belli ölçüde bir kafa yorgunluğtınu gerekü küıyorsa, bu yorgunluğu seve seve göze almamız gerektiğini anlatmaktı niyetim. İki mektup aldım bu yazı üzerine; biri Prof. Meün And'dan, öteki •sürehli ofeurum* olduğunu söyleyen, emekli memur saym Huseyin Dikici'dendi bu mektupların. İkisi de o sözüme ilişkin tepkilerini belirtiyorlardı. Gerçi özdeş nitelikte değildi bu tepkiler: biri ünlü bir bilimerımizden, öteki ise mesleğirü bildirmeyen bir okumaseverdec geliyordu. Konuya yerînde değinmeme olanak sağladıklan için ikisine de teşekkur ederim. Önce saym Metin And'm mektubundan başhyayım. Tiyatro kürsüsünde saym Sevda Şener'le hanidir yapısalcüık ve göstergebüim üzerinde çalıştıklarını, bu çalışmalann bir yanda inceleme yöntemi olarak, bir yanda da oyun yazarlığına ve reiisörlüğe yatkın olanlar üzerinde çok olumlu itici bir güç yarattığını belirten, saym Prof. Metin And. daha sonra «unlan yazıyor: «Yazınızda yalruz bir noktada sizinle aynı fikirde olmadığımı belirtmek gerekir. Bize güç anlaşılır yapıtlar gerekli diyorsunuz. Bir bakıma öyle, ama özellikle Fransızlar gerek yapısalcılık, gerek göstergebüim kitapiarında işi sanki biliuçli çetrefilleşünyorlar, dilleri de buna elverişli. Nitekim Roland Barthes'in küçücuk göstergebilim kitabına bizim öğrenciler ateş püsküniyorlar. Geçenlerde bizim fakülteye gelen Berke Vardar'a da bunu anlattım. O da kabul etti. Barthes'a kendi ülkesinde de boyle bir tepki varmış. Oysa Prag okulu ve Amerikalılar öylle değil. birtakım terimleri kendileri ne saklıyorlar, yazarken bu terimler karşınıza terim olarak degil de özümlenmiş. kavramlar olarak çıkıyor.Önce şunu beürteyim; ben «Güç anlaşılır kitaplar derken, yazann kişisel biçeminden doğma, ya da sade olanı kanştırmaktan bir tür dennlik elde edileceğine inananlann sandığı bir zoraki, yapay guçlüğu anlatmak istemedim. Yeni, yabancı bir konu. özunde taşır zorluğu gibi gö Okuma Çabası Melih Cevdet ANDAY runürse de, gerçekte, yeni bir konu ile. o konuya yabancı kafa arasmdaki ilişkidedir bu zorluk. Böyle bir durumda kafa. alışkanhklarmdan silkinmeli, yaklaştığı nesne ya da dizge ile yeni bir düzen içinde birlik kurmağa yönelmelidir. Bütün yeni buluşlar (baimsel olsun. sanatsal olsun) bizden bu tür bir çaba bekler. Einştein klâsik zaman» anlayışmı yıktığında, değişmesı gerekli olan bizim kafa yapımızdı. Picasso parçalanmış nesnelerden yeni nesneler kurarken de öyle. «Anlamıyorum* sözünde yalnız diretme degil, küçümseme de vardır. Ama kişi. diretme ve küçümsemeye kapıldı mı aşamaz kendini. Yeni bir kitap, yeni bulunmuş bir ülke gibi alınırsa, o ulkede yaşamanıı. elbette birtakım guçlükleri olacaktır. Bu bakımdan, saym Sevda Şener'le. saym Metin And. Tiyatro Kürsüsundeki yapısalcüık, göstergebilim çalışmalan sırasmda, öğrenciler yönünden kimi güçlüklerle karşüaştılarsa, olağan görülmelidir bu, bir süre sonra aşıhr. Cöstergebilim bizim için çok yenidir, ama dünya için de yenidir; öyle ki. bundan ötürü terminolou sorununda ikirciklikler çıkmaktadır ort&ya. SözgeLişi, göstergeyi oluşturan gösteren ile gösterilen arasında doğal ya da zorunlu bir bag bulunmadıgını belirtraek için, Ferdinand de Sanssure'ün •nedensiz. gereksiz» anlamına «arbıtraire» sözcüğünü kullanması, fakat bunun bireyin isteğine bağlı bir olguyu belirtmesi sakmcasım doğurabileceği olasıhğına karşı. sonradan «irumotivesözcüğünü yeğlemesi gibi. F. de Saussure için, daha kurulmamış, yeri boş duran bir bilimdi Göstergebilim, dahası Dilbilim'in bu yeni bilim içinde mi yer alacağı. yoksa bu yeni bilimin Dilbilim üzerine mi kurulacağ\. saıurım. bugün tartışılmaktadır daha Diyeceğim. zorluklarla karşılaşmak sakınılmazdır. Bu gibi sıkıntılar, bizim daha başka kitaplara da başvurarak aydınlığa çıkma yollarını aramamızı zorunlu kılar. Ozgün bir kitap, başka kitaplara yollayan bir iticidir, ivi ki böyledir, yoksa onu ezberlemek yeterdi. Roland Barthes'in kitabmı, saym Berke Vardar ile saym Mehmet Rifat, bence çerçekten anlaşılır bir dille çevirdiler, ama bilimsel bir konuda ne kadar olabilirse o kadar anlaşılır elbeı Konuya yeni girenlerın bana sorulursa, Ferüinand de Saussure'ün Genel Dilbilim Dersleri aalı kıtabi ile işs başlamalan yararlı ollur. So run. zorluk ya da kolaylıkUı değil, yeni bir yöntemin tadını çıkarmaktadır. Sanınm. Roland Barthes bunun örneğidir, y&nılmıyorsam «Ne yapayım, Dil'ı görüyorum» sözü onundur. Ne demek bu? Dil ile Söz'u mü kanşünyor? Nasü olur? Belki de sadece tadını çıkjnyor. Yapısalcılıgı. Göstergebilimi. sadece özenmekle kalmaz, bu yeni yöntemleri uygulamaya başlarsak. zorlukla n aşnaış olunız. Gerçekte yapılacak olan da budur. Terminlerden kaçmmak ise, özellikle kuramsa! çalışmalarda olanaksızdır sanınm', bir bilimi edinmek, onun terminleriyle düşünmek demektir. Öyle ki. yeni terminlerin Türkçe karşıhklanru bulmak. bizim bilimsel düzeyimizi yukseltir. Ikinci mektuba gelince... Saym Hüs»ytn Dikici, «3ugüne değin guç anlaşüırlık yüzünden çok çekmiş, aydmlar kesimi ile halk arasmdaki diyalogu olduğunca engellenmiş bir toplum için böylesi bir dilek pek fantazi olmaz nu? Hele yülar yılı aydınlarla halkmm bütünleşmesi yolunda. diliyle. düşün ve özlemiyle kendini kamUamış ve tüm bu deney ve bırikimleriyle düşünür olmaya yönelmiş. kolay anlaşılabilir bir ozan. toplumcu bir yazar tarafından böylesi bir savın öne surulmesi büsbütün şaşırtıcı ve o ölçüd« kara kara düşündürücü olmaz mı?» diyor. Önce şunu belirteyim. ben o sözü. •Anlatı Yerlemleri» adlı bir kitap için y&zdıgım bir yazıda kullanmıştım. Sözü geçen bilimsel deneme, basınımızda hiç bir yankı yapmadı. demek onu anlamak. (hatta az satıldığuıa göre) okumak herkese güç geldi. İmdi böylesi yeni bir araştırmaya, güç anlaşıhyor gei"6kçesi ile yan çizmek, onaylanacak bir tutum mudur? Biz. bu tutum uyannca. hep kolay anlaşılır yazıları yeğlersek, çağımızdan geri kalmaz mıyız? Gerçi ben, «Bize güç anlaşılır yapıtlar gerekli» derken, bu savımı bilimsel yapıtlarla smırlamamış, genelleştirmiş oluyordum. Nitekim saym Dikici'nin. konuyu yazınsal yapıtlara getirmesi de. böyle bir ge nellemenln scnueu gibi görunüyor. Onun, «Toplumsal içerikli yazınsal yapıtların dil. biçem ve ince anlamlı yönüyle anlaşılabilir oldugu ölçüde geniş halk kitlelerine ulaşabilecegini, vazm yaşamımız boyunca bu tur işlevinizle kanıtladıgınız halde, bugün bu guç anlaşılırlıgı onermek niye?» sorusunu yöneltmesi bu yüzdendir. Işin içine benim yapıtlarımın da kanşması nedeniyle dururaunıun oldukça güçleştiğini bilmiyor değilim Bu güçlüğü de aşabiliriz belki. bir deneyelim. Bilim yapıtlannın güç. yazm yapıtlannın kolay oldugu (ya da olması gerektigi) biçimindeki bölümleme bana hep yanhş gelmiştir Bir romanın eğlendirici, bir matemc.tik problemmîn ise ciddi sayılması bundandır. Bu nedenle bizde ciddi» olana kimse yaklaşmaz. «eğlendirici» olanı ise herkes küçük görür Sanat yapıtlarından anlamak. on'ann tadma varmak. eğitimle elde edilen alışkanlık ister. Bu ise yalnızca kişisel cabay. değil. devletin halk eğitimine eğilmesini gerektirir. En başta okuma yazma ögrenmeği ele alalım; nüfusumunın yanılmıyorsam, yüzde otuz beşi okuma ya'ana bi'miyor. Okuma yazma bilenler içinde kitap okuyan'.ar şaşırtıcı bir azlıktadır. Kitaj satış sayılamalanna bir göz atmak. durunıumuzu göstermeye yeter. Resimli roman okumayı kolay, roman okumayı ise güç bulanlan da hesaba katarsak, halkla aydının bütünleşınesi sorunu oldukça çanraşıklaşır. Yaşamı boyunca kitap görmemis bisi için her kitap güçtür Bu nedenle, yazardan kolay anîaşıhrlhğı beklemenin n° demeğe geldigini anlamak zordur. Hiç bir yazaı. okurunı güçlükler içine sokmak istemez. Filozoflar, bilim adamlan, en çapra^'k borunlan bile anlaşılır kılmak için dHinirler Ama bunlardan. hiç okuma ahşkanhgı olmayanların anlayış düzeyine inmeleri beklenmemelidir. «Kolay» ile «zor^un tanımı yapılamaz. çünkü bunlar adamına gore değişir. Yürümek kadar b'le dikkat harcamayı gerektirmeyen bir okuma, halkı oldugu yerde saydınr, Ben. Bize güç anlaşılır kitaplar gereklli» derken. kafayı yormanm erdemlerini belirtmek istedim Ahştırahm kendimizi bu tür yorgunluga. onun ne güzel bir dinlenme. bir canlaama güçlenme olduğunu ancak o zaman anlıyabiliriz. Şunu da yazıvereyim, bir kez denedim, bana resimli romcin okumak çok güç geldi. Ama bu güçlüğü yenmek için en ufak bir çaba harcarnak niyetinde degilim. Ben. halkımızdan değil. okur yazarlanmızın «kolay» düşkünlüğünden yakmmak 'cin sövledim o sözü CumhurİY^t Sahibi: Cumhuriyet Matbaacüıls ve Gazelecılik ÎJV.Ş. adına NADÎR NADÎ Genel Yayın Müdürii HASAN CE.AIAL Müessese Müdürü EMİNE UŞAKUGİL Yazı İşlert Müdürü ORAY GONENSİN Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacüık ve Gazeteciiik TA.Ş., C&ğaloglu, Türkocağı Cad. 39 41, Posta Kutusu 246 ÎSTANBUL T E U : 20 97 03 • • • BÜROLAR: ANKARA : Konur SonaK 24^4 Y E N İ Ş E H t B Tel.: 17 58 25 17 58 66, İ a a r e : 18 33 35. İ Z M İ R : Haüt Ziya Bulvan No.: 65, Kat: 3. Tel.: 25 47 09 1312 30. ADANA: Atatürk Caddesl, Türk Hava Kurumu Işhanı, Kat 2, N o . : 13, Tel.: 14 550 19 731. T A K V 1 M 3 TEMMUZ tmsak 3.10 Guneş 5.31 öfcle 13.18 1981 Aksam 20.44 Yatsa 22.46 Iktadi 17.18 3 TEMMUZ 1931 Dün akşam istanbul Vi loyetınae Valı Muhıttın Be yin Boşkanlığında Voli muavini Fozlı Müddeiumumi Kenan, Polis Müdurü Ali Rıza Beyler bir toplantı yapmışlardır.. Bu toplantıda şshrın osoyışl VİLAYETTE BİR TOPLANTI İş Bankası Beyoğlu $ubesi muamelat sefliğine bankanm Ankara memur lanndan Hotice Hanımm tayin edildiğıni evveice yazmıştık. Hatice Hanım istanbul, Turkiye'nin en cak spor yapılon. sporcusu en yoğun buiunan ve uluslararası temaslara en cok sahne olan şehridır. Fakat maalesef İstanbul' un bir stadyumu yoktur. istanbula nazaran daha kücük ve spor faaliyetlerl de o nispette daha az olon izmır'de, Bursa'da ve diğer şerurlerde küçük fakat güzel şehir stadyum lan yapılmıştır. Yeni yapılan Burea stadyumunun en sonra yapılacak. BANKAC1 KADIN meselesinin görüşüldüğü ve ınzıbata iiişkin bir raporun hazırlandığı anlaşıl mıştır. Hazırlanan bu rapor holen şehrimızde bu lunan Dahiliye Vekilı Şük rü Kayo Baye takdim edılecektr. Ankara'dan gelmiş ve dün yeni vazifesine başlamıştır. Kendisi bir bankada şefliğe tayin edilmış ilk Türk kadınıdır. DARISI BİZİM BAŞIM1ZA! (okurlardan... İkisdere'deki dere ne canlar aldı * Ideolojisiz Devrim Vedat Nedim TÖR • | lkemizde Batı modeli demohrasi denemeleri öyI I le bir demagojik soysuzlaşma batağına saplanı" yor ki, her on yılda bir ordunun duruma el koyması, adeta bir «kanuniyet» halini alıyor. Ulusun en aşağı yüzde ellisı okuma yazma bilmeyen bir ülkede oy avcüığı. ırkçı, dinci, faşist, komünist gibi çeşitli parçalanmalara ve adeda bir iç savaşa yol açıyor. 3u yüzden de kalkuuaaa temposu yavaşlıyor ve sonuçta az geliştnişlik ayıbmdan bir türlü kurtulaınıyoruz. Oysa Atatürk, Türkiye'nin tarihi misyonunu şöyle dile getirmişti: Daha 1922de söylediği şu sözler sömürgeciliğin ölüm çaıunra çalmaya başladığıru ne güzel anlatıyor: *Türkiyenin bugünkü savaşının yalnız Türkiye'ye âit olmadığını tekrar etmek luzumunu duyuyorum. Türhiyenın savunduğu davo, faütuj. mazium milletlerin, bütün şarkm davasıdır.» 1923te söylediği şu sözler de Atatürk'ün davasmda ne kadar geniş görüşlü ve adeta peygamberane bir imanla bağlıhğmın en canlı belgeleridir: «Bugün, günün ağardığmı nasıl göruyorsam, uzaktan bütün şark mületlerinin uyanışmı da öyle görüyorum. lstiklâl ve nürriyetlerine kavuşacab olan daha çok kardeş milleî vardır. Bu milletler bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen muzaffer olacaklar ve hendilerini bekleyen istiklâle ulaşacaklardır. Müstemlekecüik ve emperyalizm yeryüzünden yofe olacak ve yerlerine milletlerin arasında hiç bir renh, din ve ırh farkı gözetmeyen yeni bir ahenh ve işbirlüği çağı hakim otocafetır.» Görülüyor ki, Atatürk bilinmezliklerden haber veren bir kâhin gibi zamanından ancak otuz yıl sonrasmı politik gelişmeleri, ulusal kurtuluş hareketlerini şaşılacak bir aydmlıkla sezmişti. Bu bakımdan Atatürk «Ajıtiemperyalist» çağm öncüsüdür. Nasıl ki Marx antikapitaJist ideolojinin öncüsü idiyse! Bu bakımdan «Kemaüzm»i yepyeni bir anüemperyalist ideolojinin sistemi olarak işlemek gerekirdi. İşte, 1932 yıhnda yayınlanan «Kadro» dergisi bu amaçla üç yıl bazı incelemeler yaptı. Atatürk, Cumhuriyetin onuncu vıl dönümünde Kadro dergisine şu mesajı yolladi: "Hatırlıyorum ki, Kadro intişar ederken mahsadımn Turk milletine has meslek ve metodun millet ve memlekette teessüs ve inkişafına hizmet olduğunu yazmıştı. Kadro'ya bu maksadında geniş muaffakiyet temenni ederim..* Bu mesajda «Türk Milletine Has Meslek ve Metod» ve ille bu «Has» sözcügü Atatürk'ün Kemalizmin «nev'l şahsmcı. mahsus» bir ideolojik slstem olarak işlenmesi gerektiğine olan inancuiın canlı bir kanıtıdır. Ne yazık ki bugün «Kemalizmin» bir ideoloji olamayacağmı savunan Profesörlertmiz var. Ört ki ölem! Dört dftğın eteklermde kurulmuş, yoksullugun pençesinde, haritalann göstermek istemedikleri, günlülc gazetelerin bir gun sonra okunabildiği bir kasabadır İkizdere.. Gece geç zarnana kadar açık olan kasaba kahvesi kadar düzensiz, kimilerine göre yeşillik içinde kaybolan bir yer, kimilerine göre de kutu kadar dar bir «açık cezaevidlr.» tki dagı birbirinden bazen bir bıçak gibi bazen da nazlı bir biçimde ayıran îkizdere... Arasıra canlı, arasıra kanlı dere.. Kanlı dere dediysek biT nedeni var. Her yü ya top oynayan bir coeugıı ya da deŞişik uğraslar içinde bulunan bir köylüyü kendisine çagırı yor. Gelecek olanlan da insanUğa ve bilime meydan okurcasına taşlara çarpa çarpa öldürüyordu. Daha geçenlerde bir gün blı can daha alıyordu. tlkbaüarım yasayan bir ortaokul ögrencisini... Merkez okullanmız hemen dere kıyısuıdadır. Oyun baiıçe leri, parklar, top sahalanma lerce, onbinlerce lira harcanolmadıgı için çocuklanmız, &L tki cami varken, 500 600 kardeşlerlmiz okul önündeki nüfuslu bir yerde, milyonlarca düz alanda oynarlar. Toplan liralık harcamalarla cami yapdereye düser. Topu almaya ça tınldı. Bunlar olmasın demiyohşırlar. Sonuçta küçük harca rum, olsun diyorum ama.. . malar için insan feda yieriz, . Bugun okullauımızın yanında ~ çlt yapılrnazsa, gerekli güveninsan... "*" " " Bundan lusa bir sürs önce lik sağlanmazsa daha çok acı bir spor söleni düzenlendl. Bin çekeceğe benzeriz. Yüksel BAYSAL İkizdere / RİZE güzelliğini gecen hafta oraya giden Galatasaray atletlerj anlata cnlata bi tiremiyorlar. Güze) bir pist, etrafı parmaklıkluria cevrilmiş bir futbol sahası beton bir tribün ve bun ların hepsini ceviren beton bir duvar. ZovalH İstanbul ise hâ lâ stadyum yerine stadyum borusu dinlemekle meşgul. Bu gidişle Türkiye'nin sporda en önde giden şehrinin stadyumu TRANSTURK FREN DEBRİYAJ ENDÜSTRİSİ SANAYİ VE TİCARET A.Ş. TASARRUF SAHİPLERİNE DUYURUR Kuruluşumuzım, % 28 Yıllık Faizli Tahvilleri 30.6.1981 Tarihinden ttibaren Artık bizi aldatmasınlar Aitı yıl önce Avusturya'dan bir akü almıştım. Hâlâ sapasağlam. Yeni akülere ise ancak bir yü garanti verilebiliyor. Oaha önce tükenenler. bozulanlar bile görülüyormuş. Bilmem akü yapumcıları ne derler bu işe? Yapamıyorlar mı? Yoksa, yapmıyorlar mı? Lutfederlerse, gazetemizde cevaplarınızı bekliyoruz, tüm oto kullananlarla birlikte. Her türlü kaçak mallann (özellikle makina. ev aletleri, oto aksamı vs.) neden J^ırı alıcı bulduklarını hiç düşünen var mı acaba? Akü örnegl yeter de artar bile, cevap vermeye. Gümrük duvarlannm arkasma sıgmmak daha ne kadar sürecek? Yeter, artık aldatılmak ısteroiyoruz. Dr. Kemal SONMEZ İSTANBUL Yalovanın acıklı hali ve araba vapuru Kartal'dan araba vapuruyla, günü birliğine, Yalova'ya gidiyoruz. Günlerden pazar... Kartal'da karatahtada yazılı lan feye göre dönüşümüzü (Saat 17) kararlaştınyoruz. Tarifenin uygulanmayacagında bir kuşku var içimizde.. Bu nedenle telefonla soruyoruz. Kesin bir yanıt veremiyor. «U, 30 ya da 18 de» diyor İskele şe£i... 17,30'da iskeledeyiz. Tam bir saat (18,30'a dek) ayakta^ü neşin altmda, Kartal'dan gelecek vapuru bekliyoruz yaşlı, nasta, çocuklu kadınlarla birükte.. Vapur geliyor, fcoşuşmalar, ıtişmeler başlıyor oturacak bir yer kapmak için... Gerçekten kapalı, açık salonlar bir anda doluverdi. Her yer tıklım tıklım. Ayakta duracak yer bile italmadı. Kapabilenler için mer divenler lüks yerleröen (mevkı lerden) sayılıyordu. Gazete Ser gislne ya da pis tahta döşemelere bağdaş kurup oturmaya göre... Vapurun her yeri pislik içtnde.. Temizlüt yapümadıgı ve de temiz tutulmadığı için. Hele WC.ler. Utanç verici. Gerçekte Araba vapuru Yalova'nın bir benzeri ve aynasıdır. Vapurdaki tum sıkıntılan Yalova'da da yaşarsınız. Bir kaç örnek; Yalova'da sular sık sık kesilir, ne zaman akacağı bilinmez, Su olmayan yerue temizük olur mu? Caddeler, yoUar tümüyle bozuk, toz, top rak içinde.. Yalova deresinin ürettigi sivrikara sinekler cirıt oynar özellikle geceleri, turistlerin dinleneceği saatleıde. Yo'lardaki ışıklar yetersiz, giderek «yok» denecek derecede... Geceleri deniz layısında dolasmak olanaisız... Gerçekte deniz de İstanbul*un plajlarına benzenıeye başlanıış çevre kirliliği sonucu. Atatürlc'ün gönül ve emek verdiği bu güzel turistüs Yalova bugün bu durumda gidip dönmek, yatıp fcalkmafe, gezip dolasmak bir çüedir çile.. Yalova'ya gidlp eelme kolaylığı, bakun, temlzllk, ışık saglasak yararlı olrnaz mı? Ne dersiniz? thsan BAYKAL Süte su karıştırmayı nerden akıl ediyorsunuz? Sıhhıye'de Abdl Ipekçfnin adına dörtte üçü su oavuzlanyla kaph bir parkı belediyemizin agır ak sak bir tempo içinde bitirmeye çalıştıgmı gönnekteyiz. Geçtiğimiz mayıs ayında açılışının yapüacagını duyuyorduk, yetiştirilmediti aıüaşılıvor. Söz konusu parkm dogusunâa, sağlı • sollu blok apartmanlann ortasında dil gibi bir uzantısı vardı, kıs men yeşiUikli bir alandı. Buraya da çocuk bahçesi yapüacak diyoTİardı. Dogrusu Abdi lpekçi Parta'mn içinde bir çocuk bahçesi ne de yakısık aUrdı. Gelin görün ki, bu isabetll karar değiştiriUÜ. ve burası pazar yeri oluverdi. Aslmda çocuklarımızın bir bahçeleri eskiden vardı, sonra nedense ellerinden alınmısU. tstanbui Belediye Başkam olarak VaU Lütti Kırdar, Londra Belediye Başkanı'nın şerefine verdiği ayaiette îstanbul'da sütçü lerin süte su kattıklanru söylemiş, «Londrs'nuı süt probletninl siz nasıl çörü yorsunuz» demiş.. Buna ev sahibi Başkan, önce gulmekten cevap verememiş, sonra, gülmesi bittnce: «ll» hi bay Başkan süte su kat mayı nereden aklınıza getirlyorsunuz?» demiş. Ankara Belediye Başkanı sayın Suleyman önder.. Bu kent için çalıştığuuz belU oluyor. Fakat Abdl îpekçi Parkı'nın içine alelacele pazaryeri kondurmak nereden aklini?» geldi demekten de kendimizi alamıyoruz. Sayın Başkan, yanlışı ka bul etmek ve onu dilzeltmek bir îazilettir. Atamızın 100. dagum yuı dotaıadan isabetll birçok işlertniz arasında bir ke* daha bu konuya eğiliniz ve çocuklannuzı sevtadlrtaiz. H. Avnt ÖZBENU Egltitnci 44 Bartın'da Cimsnto Fabr'rKosı bocasından her an etrafa yoyılan «çimenlo tozları» bu bol gede yaşayan insan, hayvan ve bitki sağlığını büyük ölçuae etkilemektedir. Bartın'da yaşayon erkeklerrı büyük çoğunluğu Zonguldak veya Amasra Komür Hovzasının ya faal işçisi veya emekiısi olmakia zaten zamanla PNO MOKONYOZ denilen Toz Hastalığıno yakalanmakta ve hatto bu hastaiık yüzünden erken maluien emekli olmaktadır. Bu Toz Hastalığı ise cok deio Akciğer Veremine zemın hazırlamakto ve ılerde maalesef ono dönuşmektedir. Bir de buna Cimento Fabrikası bacasmdan sehire dağılan cÇİMENTO TOZ LARlının teneffüsü (inhalasyonu) eklenmesiyle Pnömokonyoz, Silikoz. Tüberküloz, Kronik Bronşit ve Astımın (Nefes Darlığının) sık görüldüğü bu bölgede insan sağlığının ne derecede tehlikeye girmiş olduğu ocıkça anlaşılacoktır. Bu sebepledir ki gerek okonomik yönden cimento koybı no engel olmaK ve gerekse In san sağlığını korumak ve bu tozun sebep oldugu Akciğer ve Bronş hastolıklarma yakalanmayı öntemek moksadivle bu konunun önemle ve acilen ele alınarak Bartın Cimento Fabrlkasının tiayati tehdit eden toz püsküi'ten bacasma bir an evval «FİÜTRE» tertibatı yapılmasını, insan sağlığıylo ilgill bir doktor sıfatiyie ve bu bölgede yaşayan binlerce insandan biri olarak, ilgililerden bek liyor ve istiyoruz. Dr. I. Sadi KAYHAN Dahlliye Mütehassısı BARTIN/ZON6ULDAK tehlikede Bartınlıların sağlığı ANADOLU BANKASI ANONİM ŞİRKETİ Galata Şubesinde Satışa Sunulmuştur. thraç edilecek Tahvil tutan: Sauş Süresı : İlk Paiz Tediyesl İlk lUa Tahvillerin Nev'l Küpürler : 100.000.000 TL 30.6.1981 9.7.1981 9.7.1982 9.7.1984 Hamiline 1200 adet 25.000 TL. 600 adet 50.000 TL. 400 adet 100.000 TL. Satıs süresinJn bttlminl takip eden ıkincl yılın sonundan iübaren isteyen tahvil naalikleri itfa plânına bağlı olmaksızm Istedikleri her zaman tahvillerinl kısmen veya tamanıen iade İle bu zamana kadar işlemiş faizlerlyle birlikte anaparalarmı yetkili kılınacak banka veya bankalardan alabıleceklerdir. Tahvülerin anapara ve faizlerinin tediyesi yetküi lulınacak banka veya bankalar aracılıgı ile yapılır. KONGRE ILANI 8. S MADEN İŞ 500 EVLER İŞÇİ YAPI KOOPERATİFİ BAŞKANLIĞINDAN S. S. Maden is 500 Evler işçi Yopı Kooperatifimizin 1979 1980 yıllonna ait Genel Kurul toplantısı 19 temmuz 1981 paaar günü saat 11.00'de oşağıdaki adreste yapıiocaktır. Bütün üyelerin hazır bulunmaları önemle rica olunur. YÖNETİM KURULU GÜNDEM: 15.000 Adet 15 mm eninde 10 m. Boyunda Yapışkan Plâstik İzole Bant Satın Alınacaktır İETT GENEL MUDÜRLÜĞÜNDEN 1 Yukanda yazılı malzeme mektupla fiyat ve teklif isteme usulü ile ihaleye çıkanlmış olup. şartnamede yazılı kanuni nisbetlere göre hesap edilecek teminatı ihtiva eden teklif mektupları. 16 Temtnuz 1981 Perşembe gunü saat 15.00'e kadar MetroHan 4'ncü katta bulunan Levazım Müdürlüğü, Elektrik ve Gaz Kısım Sefliğine elden verilecektir. 2 Bu işe ait şartnameler Levazım Müdürlüğu. Elektrik ve Gaz K.ısım Şefliğinden bedelsiz olarak alınabilir. Okurlardan Rica BD KÖŞEYE GÖNDERtLECEK ÎA2ILARIN, MEKTOPLABIN BİR SAYFALIK ÖLÇtİYÜ GEÇMEMESÎ OKUNAKU BtR YAZ1YLA, MÜMKÜNSE DAKTİLOYLA YAZILMAS1 VE ZARFIN ÜSTÜNE «OKURLARDAN KÛŞESt» İBARESİNtN KONULMASIN1 RİCA EOERtZ. SARAY ASLİYE HUKUK HAKtMLÎĞİNDEN 1981/156 Davacı trfan Karataş'm açtığı zayi olan çekin iptaH davasımn yapılan açık yargılaması sırasında: Saray Akbank Şubeslıun 4153 ticari mevduat numarasında kayıtlı 292516 nolu îrfan Karataş'a ait çek kaybolmuş olup, bulanlann üç ay içersinde Saray Asliye Hukuk Mahkemesine tevdline, aksi halde hiçbir İşe yaramıyacagı ve iptall yönü ne gidileceği ve iyi niyet kurallannın düşünülmeyeceği ilan olunur. 1. Acılış 2. Divan heyetl seclmı 3. Saygı duruşu 4. Yönetim Kurulu roporu, 31.12.197931.12.1980 tarihli bilancoların ve Denetim Kurulu roporunun okunması ve müzakeresi 5. Yönetim ve Denetim Kurullarının ıbrası 6. Yönetim ve Denetim Kurullarının secilmesi 7. Dilekler ve kapanış. TOPLANTI YERİ: Şon Düğün Salonu Şehremini, Millet Cad. Cağlar Ap. (İ.E.T.T Topkapı garaiı bitişiği) Bodrum'un müstesno yeri Bne2 YalıSı'nda şahane tu» ristlk denize 50 metre, oiei, motel. kamp tesisierı icln bulunmaz fırsat 4720 m2 orsa. Müracaat, Isionbul Tel: 20 97 03 / 23 (Erol BATI) Muracaa* Unm Tel: 14 23 10 Ahmet Seçer. Mürocoot Kuşodosı Tel: 1777 Hüsnu Sece;. SATJLIK
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle