19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 Cumhuriyet 23 NtSAN 1981 Universite yasası zoîvnlv hlzmet öngörüyor DOÇENTLER VE PROFESÖRLER 2 YIL ZORUNLU OLARAK, GELİŞMEKTE OLAN BÖLGELERDE ÇALJŞACAKLAR. Yalçm DOĞAN ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Milli Eğitim Bakanhğmca hazırlanan yeni Üniversiteler Yasa Tasansı üzerindeki çahşmalar, son aşamaya .şeldi. Eakanlardan oluşar. bir Alt Ku rulc3 incelenen ve önümüzdeki günlerde Bakaniar Kurjluna sunulmas: beklenen yeni tasan. universitede çal:sanlara. bazı ayncahkîar dısında. «TamGün» çalısma kuralını getiriyor. Asistanhga ahnmada veni ilkeleri. doçentlik ve profesörlükte, ?elişmekte olan yörelerde iki yıi calışma koşulunu. öŞ renciler için okul bitirme süresini. üniversite kurullarmm oluşum biçimini yeniden düzen leyen tasan. altı yeni üniversite kııru!masım ö'ngö'rüvor. Baş ta. 1750 Sayılı Üniversiteîer Ya sası olmak üzere. iljili ünivers'.fe \asalannı \"urürlükten kaldınyor. 97 madde. 25 ek madde ve 33 şjeçici maddeden oluşan son tasan, üzerinde halen çalışılmakta bulunmakla birlikte. özetle şn venilikleri petiriyor: Tasannın «Amaç» maddesinde. söyle deniliyor: «Bu vasanın amacı, vüksek öçrenimle ilsili amaç ve ilkeleri belirlemek. tüm vfiksek ö* renim Inırutnlannın ve öst kunıluşlanntn, tcskilatlanınasını. Isleri=Ierinl. eörev ve vetki ve «orumluluklannı. eçitlm, nçretim. öerftîm elemanlan. öçreııciler ve riiçer personel fle ilpili esaslan bir hfifünlük içinde dü zenlemekf.fr.» Yüksek öğrenimin ana ükelerl s'.ralamrken. «Öfrencilerf Atatiirk inkılaplan ve ilkeleri doenıltusnnda. Atatürk milli 0 • anltara.. anka.. Müşerref HEKİMOĞLU yetçtli£tae bagU, Esrarlı slyas) ve ideolo.iik telldnlerden anndırümış. milll. demokratik, lavik ve sosval bir hukuk devleti düzenlnin eerçekleştirilme ve selistirUmesi amacına vönelik çaedaş demnkrasi bilincinin ka zandırılmasımn saçlanması ve devletimizin ülkesi ve tnilleti?le böliinmcz bir bfitün nlduğunun benimsetileceçi» vur^jlanıvor. Yt KSEK ÖĞRETÎM Yüksek Ö*retım Kurumu'nun (YÖK) amacıni beiirleyen 7'nci maddede. «Milli Egitim eenel nolitihası cercevpsinrie ve viiksek öeretimin bf'tünlü&ii ilkesi icinde. rajdas bilim. kültür ve cek 1, Maliye Bakanhgınca seçilecek 1, Milli Eğitim Bakanhgınca seçilecek 4. DPT'ce seçilecek 1 üyeden olmak üzere toplam 15 kişiden oluşuyor. Seçilen adayiar, Milli Eğitim Bakanlığınca. Bakanlar Kurulu na sunulacak «YÖK» üyeîerinin atanmasını. Bakanlar Kurulu karara bağlayacak. Üye'.er. atan dıktan sonra. şu andı içecekler: «rYüksek ösretim Yasasının bana vüklemiş olduiru çörev, vetki ve sonım!u'uk!iîn Anayasamıza, vükşek öçretimin amaç Ve ana ilkelerine uvgıın bir şekilde ve tarafsız olarak vanacağıma nanıusum üzerine söz veririm.» lO'uncu maddede. Yüksek öjfretim Denetleme Kurulu'nun amacı sövle belirtiliyor: «yüksek ötretim kurumlarının hu vasada belirtilen amaç, ana Ukeler. görev. vetld ve sorumlnluklarının »Tikspk öğretim kurumları tarafından serceklpştirilip çprrek!estirilmpdi eini ve devlrtin eÖTetim ve denetim fonksivonun'.ın verine getirilmesini sağlatnaktır.» le: Bu kıırumun oluşumu da şöy Topaloğlu'nıın Ardından.. G eçen hafta Ahmet Topaloğlu'nu yıtirdik. Hacıbayram Camiinın önünde toplanan kalabalık beni çoic duygulandırdı. Topaloğlu bu kalabalığı görseydi, dıye düsündüm. Demirel, AP'nin önde gelen kişüeri, Kadırli'den, Adana'dan, îstanbul'dan gelenler, kimi avluda namazmı kılmak için bekliyor, kimi dışarda, iğne atsan yere düşmüyor. Son yolculukta böyle bir kalabalıkla uğurlanmak güzel bir olay doğrusu. Eski Cumhurbaşkanlarından Cevdet Sunay, siyasal sahnelerin emekli kişilerinden Osman Bölükbaşı, Kasım Gülek, Emin Paksüt, Turan Feyzioğlu, Faruk Sükan, CHP'lilerden büyük bir grup var. Ecevit'i görmedim ama CHP mozaığini oluşturan renkli renksiz birçok partili törende. Milll Birlikçiler, Güven Partililer, eski Demokratlar, emekli generaller, üniformalı subaylar, her çevreden bürokratlar, gazetecilerle Ahmet Topaloğlu'nun kişiliğine yaraşır bir kalabalık bu. Eski politikacılar bölük bölük olmuş, konuşuyorlar. Kimi Topaloğlu'ndan bir anıyı aktanyor, kimi güncel sorunlan tartışıyor. Arasıra gülüşmeler de çarpıyor kulağıma. Kimi kişiler büyük bencıllik içinde, ölüye saygıyı büe unutuyorlar. Yaşayanlara saygı duyulmayan toplumlar için bunu da doğal karşüamak gerekiyor galiba. Yanımda Suphi Karaman, 22 şubat olayından önceId geceleri anımsıyoruz. Başkentin ayazında Çankaya tepelertne tırmanırdık geç saatlerde, Harpokuluna doğru uzantrdık. Yolun bir dönemecinde kırmızı plakal: bir bakan arabasıyla karşılaşırdık. tçinde Ahmet Topaloğlu. Sonradan çok konuştuk o geceleri. Biz gazeteciydik, o dönemde başka tUr atıyordu başkenün nabzı, onu yoklamak bir meslek göreviydi, Milli Birlikçiler Talat Aydemir ve arkadaşlanna «Meclisi gerekirse Çemişkezek'de toplayacağız» demişlerdi. Meclis açıklanan tarihte Ankara'da toplandı, ama ters gelişmeler de vardı. 27 Mayıscılar Anayasal bekçiligin duyarlığıyla izlerdi bu gelişmeleri. Kimi geceler de onlann arabalarıyla karşılaşırdık yollarda. Suphi Karaman şöyle diyor: Bu konuda en büyük anlayışı Topaloğlu'ndan gördük. Olaylara dikkatle eğilir, bizi dikkatle dinlerdi.. Topaloğlu'nu İnönü kabinesinde anımsıyonım. Paşayla yakın işbirliğinde, görevinin sorumluluğunu iyi bilir, gereğinı yapardı. Kimi AP'liler yadırgardı bu davranışı. Oysa güzel ve tutarlı bir davranış bu. O dönemin darboğazlan Topaloğlu gibi uzlaştıncı politikacılarla aşıldı. Karşı partilere kin güden, öfkeü, ilkel, acemi politikacılarla değil... Uzun yıllar yönetimde çalışmış, deneyler kazanmış, uygar, uzlaştıncı bir kişiydi Topaloğlu. Kimi politikacılara uzlaşma ters gelir, bırakalım partilerarası ilişkileri, aynı parti içinde büe düşman kardeşler, düşman cepheler yaratmaktan hoşlanırlar. Uzlaşmayı kişisel iktidarlanna ters görürler. Belli bir dönemi kazanırlar belki, ama sonra? Sonrası ortada değil mi? O sertlikle, uzlaşmazlıkla Türîuye'nin geneline ne katkıda bulunuyorlar? Bunun hesabı çok önemli. Hırçınlıkla, uzlaşmazlıkla, bölerek, cepheler yaratarak hiç bir yere vanlmıyor. Topaloğlu Meclia kulisinde her eğilimde poUtikacıyla saygryla, hatta sevgiyle konuşurdu. Hacıbayram Camii'nin önüadeki kalabalık, o davranışın uzantısı bence. Meclis kulisinde karşı partilerin koridorunu yasak bölge diye tanımlayanlan anımsıyorum da Topaloğlu 'na gülümsüyomm şimdi. Politikada, hatta her alanda uzlaşma olumlu bir davranış. Uzlaştnak için ille üe ödün de gerekmez. belli bir diyalog içinde sorunlann çözümü kolaylaşır ancak. Topaloğlu APTİ bir Bakan olarak Inönü hükümetlnde görev yaphğı zaman, partisinden çok ülkenin koşullannı düşündüğü için suçlanabüir mi? Tersine, o davranıştan ötürü, partisı adına çok sempati kazandı, hükümet içinde de bir çok sorunun çözümünü kolaylaştırdı. Cami avlusunda bunlan konuştu cenaze kalabalığı. Bence uzlaştıncı politikacılara çok gereksinim var Türkiye'de. Uzlaştıncı devlet adamlanna da. Dün de vardı, bugün de var, yann da... Karşı parünin kulisini yasak bölge gibi görerek, karşıt düşünceye kulaklannı bkayarak, karşı görüştl yoketmeye çalısarak hiç bix yere vanlarmyor. Tersine, sevgiyle, saygıyla, karsıt görüşleri bağdaştırarak daha gerçekçi bir yönteme vanlabllir. nrmlı politikacılar. siyasal yaşamda gün görmüs kişiler sahne dışmda kalınca faturasını toplum ödüyor. Onlann boşluğunu dolduranlar istediğl kadar lyiniyetll ya da yetenekll olsım, acemiliklerinden ötürü yanlışlardan kaçmamryorlar. Taze kan elbet gerekü siyasal yaşamda, ama acemilikten kaçrnmak koşuluyla. Topaloğlu rahat konuştuğum, tartıştığım Mr dost olarak kalacak belleğimde. Düşünceleriml paylasmasa da saygıyla dinleyen, suçlamayı düşünmeyen bir kisi olarak. Böyle kişiler giderek anlam ve önem kazanryorlar doğrusu. Ama vurgulamak gereğini duyuyorum, asıl böyle kişilere gereksinim var. Dünyaya daracık bir pencereden bakmayan kişilere, karşı düşüncede olanlan düşman görmeyen kişilere. Yoksa bir çatı altmda bile yabancılaşmak işten değil.. YıOarca aynı yastıkta yatıp da anlaşmazlıktan dert yanan kankocalar gibi.. Birbirlerini anl&rfiak, tanımak için nasıl bir çaba göstermişler acaba? Bu çaba kişisel ilişkilerde de, siyasal ilişkilerde de çok önemli. Karşıdakini tanırsan sevmesen de saymayı öfrenirsin herşeyden önce. o kapalı dünyada yeni bir pencere açılır gözlertne, sentn dar dünyan da genişler biraz... Milü Eğitim Eakanı başkanlı*:r.da, A:ıayasa Mahkemesince seçilecek 1 Danıstay ve Savıstay'ca seçüecek l'er. Milli Güvenlik Kurulunca Rektörlük yapmış kişiler arasmdan seçiîe seçeceji birer profesörden oloşur.» (Madde 14). Kurul .üniversitelerin öğretim üyesi ihtiyacını karşılayacak önlemleri alacak. Üniversitelerin özelliklerini gözönünde tutarak gerekli göreceği öğretim dallannda dönem sayısının artınlması. ikili öğretim ve yaz öğretimi yapıîması gibi, konuhırda «YÖK»e önerilerde bulunacak. Kürsü yerine «Bölüm organını eetiren tasan. Bölüm Başkanmın iki vıl için seçümesini ve sösterilecek iki aday aras'.n dan Dekan tarafından atanmaSLI! ringörüyor. ÖĞRETÎM ÜYELERt Öğretim üyeleri çeşitli görevleri dışmda haftanın en az iki BAKANLARDAN OLUŞAN ALT KURULD \ İNCELFNEN \TENT ÜNİVERSİTELER YASA TASLAĞINDA. YÜKSEK ÖĞRENİMİNİ BİTİRENLERDEN İHTİYAÇ BULUNAN BÖLGELERDE BELİRLENECEK DALLARDA YILLIK KONTENJANLARA VE PERSONEL YASASINA GÖRE ZORUNLU HİZMET İSTENEBİLECEĞİ KAYDEDÎLİYOR. teknolo.iinin ?ereklerine. devlet kalkınma planlan ve ilkeierine ııvsun olarak. vüksek öğretim kurumlannın ve üst kuruluşların isbirliâi ve koordinasvon icinde kuruluş. isleviş ve çalışmalannı düzpnlemek. inceleme. araştirma. rtesri'rlpndirme vanarak ve uvinılamalan izleverek. vüksek neretfm kıırumlarına. iist ktırıılııslara ve eerektiŞindP üfflli makamlara önprilerde bu lunmaktır» d^niüvor. «YÖKrt, Milü Eğitim Bakarnnın başkanlıSmda, her üniversite senatosunur, söstereceği ikiser adav arasmdan Üniversite'.erarssı Kunı'ra cesitH bilim kollsrmdan secilecek 7. Genelkurmay EaşkanhSuıca seçile«YÖK» üyelerinin srörev ve vetkilerinin belirlen^iği 9'uncu macidenin «hı> fıkrasında şu ilke yer alıyor: «Yüksek öcretim kurumlarının irieal kadrnlarını santamak, ideal kadrolara çöre. öeretim elemanlarının viiksek nâretim ktırumlan arasinda deneeü daeılım ve atanmalanna ait ilkplerj santatnak. çelen 5nerileri deeerlendirmek. dafılınıı ve atamal.ır? ııv<nt?amak ve uysulamalan izlemek.» Avnı madtie~'in «1» fıkrasında ise. alınacak öğrenci miktan ile. öğrencilerden alınacak üTet ve harclann ilkelerinin »YÖK» tarafından belirleneceği vurgjlar.ıyor. cek l. YÖK'ce kendi üyeleri dıS'ndan secilecek 1, Üniversitelerarası Kurr.lım kendi tiveleri dışınd?.n seç:!ecek 1 üye olmak üzere toplam 7 kisi. tA'tVERStTELERARASI KCRUL Tasan. Oniversitelerarası Ku nılun çahsmalanr.ı "Yüksek ÖJretim Planlaması cerçevesinde» veni ilkelere baglarken. bu Kunıhın olusumımda su kuralı sefirivor: «t'niversitelerarası Kurul. üniversitelerin rcktörleri ile knntlıışunu tamamlamış üniversite «pnatnlannın VP OpnelTaırmav Başkanheının üc vıl icın yarım günü öğrencilert kabul ederek onlara gerekli konularda yardım etmek ve ana ilkeler dorultusunda yol göstermekle ylikümlü kıhnıyorlar. 33. maddeye göre doçentlik sına\n için jüri. Üniversitelerarası kunılca ilgili bilim dalının profesörleri arasmdan kura ile seçilecek ve iüriler yılda bir d?fa tonlsna^ak. Dnktora ya da tıpta uzmanlık ünvanını kazanmasından sonra en geç altı yıl içintls doçentlik sınavını basaramayan asis'anlann kurumlan ile ilişkileri kesilecek. Anoak bu süre ilgili bölüm kurulunım önerisi ve fakülte kurulunun karan ile bir yıl uzatıla «Şimdi doSaşsın gâvur kıziarın ardmda!» Heim'in penceresinden uzak uiuklara bakarak: «sattılur bizi!.» dedi Pir Mahmut. Bayburtiuydu. On dokuz yıl oluyordu geleli. rjeşadiye'den Gıcık Osman: «Günaydın enımi!» dedi. Bir bunalımdan çıkıp gslrr.iş ti, yeni bir bunalımın içme düs tü. İşte yoruluyor, yatakra kıvranıyordu. Biraz boş vakti kalıyordu, nasıl geçireceğmi bilemiyordu. ölüyordu yalnızlıktan. Cinsel yanı tabulara gömülc bir lnsandı. Konuşulmaz, yazümaz. O yandaki istekler, öziem ler açıklanmaz. Doyumsuzluklar biribiri üsrtine bine bine, bomba gibi yoğunlaştı içinde. Şiddeti temelli artınca nasıl rasgelirse öyle atlayacalcıı. «Hani lan Almanya'da avrat bol diyorlardı? San güvercinlere bir gülümse yeter. alır götüriir seni evine, kendi eliyle banyo yaptınr, sabunlar iyice; birlikte yemek yersiniz, seninle efendi efendi içki içer; temiz çarşaflar serer yatağa; yatarsuıız, o seni doyurur, ama asü sen onu doyurursun; AIman a\Tatlarıyla beraberllk çok tatlı olur... du hani? Hani senl ahp götürdüğü gece kocasına Izin verir. di?» Meister'üı sıkıdenetiminden kurtulup doktora giderek beş gün rapor alabilenler yatar kalırlardı Heim'de. öteküer işe giderdi. İşten gelenler uyurlar dı. Temizlikçi kadınlar gelirdi her gün. Yaşlı, yada orta yaşlı kadınlardı, çalışırlardı hep. Pir Mahmut kıvranır, kudunırdu yatakta. Beş on, bilemedin 2 0 3 0 sözcüktü Alrnanca»ı. «Kommst Du biraz buraya!» derdi, isaret ederdi. Hepsi bir, hepsi anlayıssız değildi. Hemen çığlık atmaz, Heim müdürüne koşmazdı, gülerdi sabırla. Mahmut'un 28'di yaşı, 30 değildi daha. Kıvranırdı.. Margret Huber ise 50"yi aşmış U. Onun bu çığlıksız davranışı Mahmut'a umut verirdi. Kalkar sanlırdı beline. Yavaş bir Almancayla, biraz da acımayla, tane tane anlatırdı: «Görüyorsun ben yaşUyun. Genç birinl bul kendine. Ben de sana yardım edpyim. Haydi bırak belimi...» Buna da sevinirdi. Oyle birini bulanlar çıkar giderdi Heim'den. Kurtulurlardı kokudan, gürültüden. O züler, o uyandırma zillert dayanılır gibi değildi geceleri, gündüzleri, de lik deşik ediyorlardı uykulan.. Mahmut'a Silvia'yı buldu Margret Huber. Bir ayakkabı satış mağazasmda çalışıyordu Silvia. Tek kusuru biraz toplu oluşuydu. Mahmut, «Yok yok, çok iyi! Biz severiı şişmanları!j» dedi. Sevdi de... Suzan işte bu ilişkiden dünyaya geldi. Alraan yasaları, iki kişinin birleşip çocui sahibi olması için ille de nikâh demiyor. Birlikte yaşamayı yeter görilyor. Çocuk da kayda geçiyor. Bir çocukta da kalıyorlar. Silvia da Suzan' dan sonra dikkatle korundu. İşinde de Uerledi. Mahmut İse metalde sürekli olarak kazanuı karşısındaydı. Ferina da bir başkası böyle olanlardan. İslahiyeli varsılca bir çtftçinin çocuğuydu Reşat. Ekonomik nedenlerden çok, toplumsal bir nedenle çıkıp gel misti Almanya'ya. Dört çocuğu olmuştu yurtta. Dördü de kızdı. «Erkek adamın tohnmu erkek olur!» diye takılmıştı ar kadaşlan. îşçi yazıldı. Rüşvetler füân verdi. Mülheim Euhr* da bir metal firmasına geldi çok beklemeden. Tanıştıklan zaman Analise, iki çocukla ilk kocasından aynlmış durumdaydı. «Benim de dört tane var, fizülme!» dedi Reşat. Sanhp yattıklan bir gece, «Bir tek oğten dofnr bana, mjro Tör Işyerierinde kchve, ya da yerrıek araları verildiğinde bizimkiler kendi aralarında, Almanlar kendi aralarında oturur. Yugoslavlcr, Yunanlılar da öyle. Kitapların yazdığı kaynaşma ve dayanışma, acayip derecede azdır Almanya'daki işçiler arasında... A L M A N Y AB A Y K U R T YAZILARI ben hemen Hicaz'a Rideyim..» diyordu. Yeraltında iki büklüm olarak, emekleyerek nasıl çahştığmı, nasıl sadece gözlerinin ve dişlerinin beyaz kalıp öteki yanlannın tam tüm karardığını anlabyordu. Bir yandan da siyasal inamşlannı söy lüyordu: «Anarşi iyice azdı, as kerler gelsin artık!» diyordu. Naylona sanlı yaflı ekmeği na sıl yediklerini, canmın nasıl sıgara istediğini, ama yedi buçui saat bir soluk bile içeme diklerini anlatıyordu. Ge<;en gün dışarda buluştuk. «Ifildiğin gibi değilim, derdim büyük!.» diyordu. Geldiği zaOn üç bitti, on dördüne bas man iUşkiıi olduğu bir kadından cocuğu olmuştu. Kaçmışrı Fer?ı.a. Oni'ida oğlanlar ço\ tı uzun süre. Aramış taramış, seksi buluyorlarmış. Çok da İyi bir huyu varmış, yasıtUrı sonnnda izini bulmuştu kadm. nm çoğu gibi esrar mesrar ıç Dava açmıştı. «Benden değil..» miyormuş. demişti Mertali. «Benden dejpl, bu iftirayı kabol etmiyoAnalise'nin şimdi de bir Türk dostu var. Raslantı dediğin bu rıım. Şeref davası açacağım! kadar olur, bunun da adı Re Ben namusla bir adamım. Dini şat. Kayserili. Ferina'ya söy mizin buyruğu üzere Hicaz'a lemişier babasmm Türk oldu filan gideceğim...» Kan, parmak izi, kemik lnğunu, «Bana ne?» demiş. «Ben Reşat değil ha, önceki celemesi yaptırmışlar. Yargıç, «Sana namuslu deçilsin demiReşat.'» yoruz, ama duruşmalan uzatıp «Egal!» demiş, Juttagilie at ılurma, burnu murnu tıpa tıp binmeğe gitmiş. Karslı Mertali, köyünde kah sana benziyor işte!» diye çıvetiydi gelmeden.. Açıkgözdü. kıı^mış. Ayda 149 Mark bağlaO*<u Wanne Eickel ocakları mıçlar. Şimdi, birikmişlerle na verdiler kömür çıkarsın di 7S4S Mark tutuyormuş. Aylık ye «Yahu bu adam 500 metre, kazancından 270 Mark kesme100 metre yerin altına hiç in ge karar vermişler. Borçlanm boyle böyle Cdeyip bitiren'cmiş. nasıl çıkanr?» «Valla nasıl çıkanrsa çıkarsın..» de cek, Ralf okulunu bitirene kadıler. Uztn süre çocuklarını dar 14'J Marklan da ödemeyi gctircıneaı, ya da geürmedi. sürdüecekmiş. Bu ay da 1800 Biraz da paraseverdi hani. Üç Mark istiyorlarmış, çünkü ara yıi tnce tanışmıştık: artık yaş da gene aksatmış. Anlamıyor, •andığindan, biraz para ayırıp «Yahu ben geçenlerde 2300 Hicaz'a gıımeKten söz ecLyoı Mark vatırdım. Hem de Suld" Meıde;ıch'ic dumaılan bl tan dan saklı.. 1800 Mark ne tmdaki evinde. Orada Türk so oluyor?» diye sonıyor huKukkajî ııdy oturuyorlar rruai. çu arkadaşıma. «O yatırdığın mahkeme giderSultan yenge hainur isleri yapmıştı, çay içiyorduk. Biri yurt leriydi Mertali Efendi! Aylık nafaka değildi..» diye anlatıyota gelin, altı çocuğu vardı. Biri de geçen yıl ölmüştü, buraya ruz. Bön bön baJayor. Arkadagömduler. «Yaşlandık biz ar şımla birlikte kendisini Essentık!» diyordu. Mertali. Doğumu deld Gençlik Dairesi'ne götürnu sordum, 1938'dl 41 yaşında düS. Bir bayan görevliye anlattık durumu. «Beş çocnğu, eşi, oluyordu o zaman. «Daha gençsin, dur bakalım!» yurtta kendisine muhtaç gelin kızı var. Bu paralan biraz tndiyordum. «Madencinin yasamı 40 yıl, saflı kesin, fazla geliyor» de 50 Til. Faıla eltnıez. tvlsi mi. dik. y fötürevim seni!» dedi. «İstersen senin çocuklan da alınz yanımıza.» .\nalise istekle gebe kaldı Reşat için. İkisini doğurmuş, üçünciisünü başara mayacak mıydı? Mutluluğuna diyecek yoktu Reşafın.. Gebelik iîerleyince çocuğun cinsiyeti bilinebiliyor şimdi. Analise gidip o testi yaptırdı. Ama bir müjde veremedi Reşat'a. Tâ doğuma kadar sürüp gitti bera berlikleri. Dogum olunca da, topladığı gibi valizini, kesin dö nüşünü yaptı Türkije'ye. Ana kız Ferina ile Analise'nin hastaneden çıkmalarını filan beklemedi. tumu yeniden verln, çahşma lıninıi yeniden çıkartın.j diye Düsseldorf Başkonsolosluğu'na gelmişti. «tyl ya, evli kadının malı olur mu? Üç milyonluk daireyi neden karuun üstüne yaptın?» diye sordular. «Cahilİik ettim dedim ya! öyle bir cahillik ettim ki, bakmayın gayri!j» diyordu. Kvli kadınların hepsi kocalannın çapkınhğınl kolay kolay anlatmıyor. Avanoslu Sahm'le karısı Naciye. Veiber' 'ce oruruyorlar. Akü yapan bir firmada çalışıyorlar ikisi de. Bir Yunanlıya azıcık ilgilenecek olmuş Salim. O da sokulur dururmuş «Komşu. komşu..» diye. Salim, «Kabı avrı olanın tadı ayrı olur.j» diye gevezelik edermiş karısının yanında. Bir yandan da başının saçları seyrelmiş, ilâçlar sürerek filan olanlan güreltmeğe çalışırmış. Yunanh kıza hoş görünmek için kalan saçlarını öne, yana tarar dururmuş. «tyl ya, onlardan da ahyor çocuk parası! Ödesin dikkatli dikatlü.» dedi bayan görevli. Döğüyordu dizlerini acı acı: «Ah çok cahillik ettim aah!.» Görevli bayan sordu: «Daha başka cahilliklerin de var mı böyle?» SoUngen'de bir elektrik firmasında çalışan Koçhisarlı Sait'in «cahilsliği ise hepsinden acıydı. Onun da kendi öz karısıyla ve öz oğluyla geçimi yoktu. Oğluna bir Alman geiin almıştı. Karısı. oğlu, gelini anlaşmışlardı şimdi. Sait'le hiç mi hiç tatları yoktu. En sonunda üçü bir olup atmışlardı adamı evden. «Hiç böyle cahillik olur mu?» diye döğünüyordu durmadan. tstanbul'dan aldığı daireyi kanssnın üzerine yapmıştı. O da pasaporttinu. kimliğini, çahşma iznini alıp kovalayıvermişti. Oğiu ve gelini de karşısmda olunca gık diyememişti Sait. «Krank'a yazıldım. çok çırpındım, kâğıtlan bari kurtarajım diye çok uğraştım. ama krırtaramadım. Polise gidip anlattım, tutanak tuttular, eve gittiler. Böyle aksi kan Türkiye'de, Almanya'da. Hollanda'da voktur. «Hajnr!» dedi, kâfıtlanmı polislere de vermedl. «Gitsin nerde yitirdiyse orda arasın, bizde yok» dedi. Bahçelerde yatıp kalkıyorum. Böyle fiderse cezaevine düşeceğim. Ne Naciye: «Salim!» demiş bir gün. «Çok iyi bir ilâç öğrendim, saç güreltiyormus..» Anlatmış nasıl yapılacağını. Akşam bir avuç sarmısağı döğmüşler birlikte. Üstüne karabiber, tuz, kırmızı biber atmışlar. Bir naylona döşeyip sarmışlar Salim'in seyrek saçlı kafasına. Naylonun üstünü, yanmı düzgünce bastırmışlar. En üste yazma bağlamışlar. Oylece yatmış Salim. «Yanryor basım Naciye!.» diye bağınp duruyormuş. Kansı da, «Eee, o kadar olacak, sabret! Sonunda çok eür çıkacak sarlann. sık dişini!.» diyormuş. Sıkıyor dişini, sabah oluyor. Açıyorlar ki, kalan saçlar da kavlayıp kalkmış, kırmı 2i yara olmus Salim'in başı. «Entschuidigen Sie! Bllmlvordum valla bövle olacaçını!» diyor Naciye. ama kimse inanmıyor. Biz gittik, Salim yatıyordu. Çıkmadı oturma odasına. Kansı çay yapmıştı. Bir şişe viskisi varmış. onu yollamış içelim diye. Velbeıt'te arkadaşım Ihsan var, onun hanımına söylemiş Naciye: «Bundan sonra râvur kıztarının ardında ivi dolaşsm! Iji tarasın saçlarını filân...» 1931 Cumhuriyel BİR HAFTALIK ÇOCUK SALTANATININ İLK GÜNÜ Bundan oniki sene evvel gene böyle bir bahar gunü Ankara'da Türk'un ilk Millet Meclis! toplanTiıştı. Bugun o mesut ta rihin hatırasıni kutluyoruz. Yann gene o Meclisin dördüncü devresine aza seçeceğiz. Ikl buyük bayramı birleştirmiş oluyoruz. Çocuk haftası bugünden itibaren başlıyor. ELÜ YIL ÖNCE Himayel eftol bu sen«kl cocuk haftası İçin mümkun olan her fedakârlığı yaparak bayramı zengin proçramla kutlaya caktır. Dün ds Fırka Mer kezinde program son defa tetkik edllmlş ve bir hafta idarl makamlara go cecek çocuklar seçilmiştif. EDİRNE'DE GAZİ HAZRETLERİNİN HEYKELİ Edirne, 22 (a.a.) ReIsicumhur Gazl Mustafa Kemal Hozretlerlnln dün yerlne konan hoykell bugun fevkalâde meraslmle acılacaktır. YENİ ÖLCÜLER KANUNU Ölçüler Kanunu dün Vilayete tebliğ edilmlştir. Buna göre Türkiye'de kullanılacak ölcüler lcin metre slsteml kabul edilmlştlr. Kanunun hukmü sayı le alınıp satılanları ayırmaktadır. Burada ölçü kelimesl tartıyı Ifade edlyor. YARIN: İki arada bir bilecek. Kurumu üe flişMsl kesilen asistana, başvurdugunda YÖKIin önerisi Üzerine gelişmekte olan veya ihtiyaç duyulan bölgelerdeki yüksek öğretim kurumlarmda görev verilebi>cek. Tasannın 37. maddesine g8re doçentler profesörlüğe yükseiirken kendi aîanlannda yüksek öğretim kurumlannda en az altı yı! çalışmış olmak ya da yüksek öğretim kurumlan dışmda en az sekiz >nl çalışr/ olmak koşu]urü getiriyor. Ay. ca «bu sürelerin en az iki yılını alanında yeni kurulan geli^mekte olan veya intiyaç içinde bulunan hölfedeki vük?ek öğretim kurumlannda kadrohı doçentlikte feçirmiş olmak» gerekiyor. Profesörlüğe atanma ile ilgili 39. maddede ise, yine gelişmekte olan böla;elerdeki öğretim kurumlannda en az iki yıl çahşma kosıılu .s°*iriliyor. Profesörler, «prnfesörlük kadrosuna alındıkları tarihten itibaren 10 yıl içinde bu şartı yerine (retirmekle» yükümlü kılınıyor. Bu kuralı yerine getirmeyenlerin kurumu ile ilişkileri kesiliyor. GEÇÎCt MADDE Doçentlik ve profesörlüğe yükselme ile ilgili şu andaki durumu düzenleyen geçici maddelerde ise. şöyle deniliyor: «Doçentlik ya da profesflrlük İçin başvurusu kabul edilmis olanlann kadroya atanma dışındaki işlemleri 1750 sayılı yasaya pöre yürütSlür.» Yeni vasanın 37. m&desine göre profesörlüğe yükseltileceklerde gelişmekte olan bölgelerdeki yüksek öğretim kurumlannda iki yıl çalışmış olmak şartı, kendileri isterse 1985 temmuzuna kadar aranmayacak Ancak bu kişiler bu tarihten sonra iki yılhk hizmeti üç yıl olarak yapacaklar. Yaş haddini 65 yaş olarak beiirleyen tasan bunun Senato karan ile birer yıl olmak üzere en çok iki yıl tızatılabileceğini önîtfriiyor. Geçici il?ili madd3 ise. vas haddi üe üeili karav yasanın vEvmlfmmas'ndan 1 .. sonra viiriirüiğe girmesini öngörüvor ACfSTAM.AR Tasannm 46. maddest devlet mpmuriyetini gerektiren ilpili .gpnel özelliklerin yanısıra asi'stanhğa aanabilmek için «ö7.?! sartlar» öngörüyor. Buna göre: «Görev alacaih SJretiminden sonra dpvlpt hiırmetinde en a7 3 vıl veya kenrii daimda Iıir işde ılnrt vıl çalışmış olmak. asistanlık smavında basan cöstemıek ve anarşi VP teröre ilişkin htısnslarda yarçı nreanlannca hapis cezası ile cpzaiandınlmamış olmak.» Önceden hazırlanan ytiksek Sğretim kurumlannın ldeal kad rolanna ihtiyaçlara göre, dev let adına yurt dışında doktora yaDanîar asistanhğa sınavsız atpnacak. Tasan öğretim üyelerini tam gün çalısmada serbest bırakı yor. Resmi çahşma saatleri dışmda serbest meslek icra etmek isteyenier tazminat ve yan ödeme alamayacaklar. Yurt dısma bilimsel araştırma için gittikierirde masraflan devlet ta raftndan ödenmeyecek. öğretim üyeleri haftada en az 10. öğretim iiye yardımcılan ise, en az 12 saat ders verecekler. öğrenciliSi düzenleyen madde lerde öğrencilerin kaydolduklan yüksek öğretim kurumlannda birinci sınıfa kayıt tarihrnden itibaren iki yıl içinde blrinci smıfın ya da ilk iki yan yıhn rüm derslerinl başarmala'gerekiyor. Başaramayanlaî kayıtlannm silineceği tasand? nırgulanıyor. Ayrıca öğrenciler öğrenimlerini, öğrenim yaptıklan düzeyler için ön görtilerı sürenin en çok yansı kadar ek bir süre içinde bitirmek zorundalar. (Madde 64). Ancak tasan son smıf ya da son iki yan yıla gelmi? ve devamlannı tamamlamış öğrencilerden bu maddede öngörülen süre içinde. bulunduklan öğrp tim kurumunu bitirmemiş olan lara ek olarak 3 stnav hakfcı daha tanıyor. Belirtilen sürelerde başansız olanlarm kayrtlan siliniyor. öğrenciler için şu maddenin get'ri'mesi önsrörillüyor: «Yüksek öfrerim knrmnlarnıı bitirenlerden ihtiyaç bulunan böleelerde belîrlenecek dallarda yılhk konten,fanlara cöre, devlet persnnel yasasmda bellrlenen esaslar çerçeveslnde zornnIn b'Tinet vapmalan istenebillr.» Yüksek öğretim kurumlannın ilk smıflarında «Türk tnkılâp Tarihi» zorunlu olarak okutuIack. 67. maddeye göre her dtteeydeki yüksek öğretim öğrencilerinden yüksek öğretim kurumunun önerisi üe Bakanlar Kurulu karan ile vılda 500 (çarpıt memur maaş katsayısım pecmemek üzere sapranacak miktarda öğretim harcı almması öneörülüyor. Bu harcın miktan öğretim kurumlartmn özellikleri. süreleri ve düzeyleri itibanyla ve öğrencilerin ödeme güçlerine göre saptanacak. 69. maddede «Ders kitap \ teksirlerinin ilçili viiksek öfrenim ktırumunca basüması» önsrörülüyor. Tasarımn eeri kalan maddeleri. «Disiplin ve ceza işleri. eüvenlik önlemleri. yürürlükten kaldınlan ilgili üniversite yasalarını» ve geçici maddeleri içerivor. Halpn Bakanlardan oluşan bir alt komitede üzerinde calışîlmakta olan yeni üniversiteler ta sarısının önümüzdeki günlerde Bakanlar Kunılu'na sunulması bekleniyor. Tasanya son biçiıni verildikten sonra Milli Güvenlik Konseyi'nin görüşüne sunulaca
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle