22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 8 5 ARALIK 1981 YÖK ICIN NE DEDILER? Yüksek Öğretim Yasası; üniversite akademi ve yüksek okullarda yankısını sürdürüyor. Yasayla ilgili olarak her kademedeki öğretim üye ve görevlisinin görüşlerini açıklamayı sürdürüyoruz. Prof. Dr. Timur Karaçay i (TRABZON KTÜ ELEKTRONİK HESAP BtLİMLERl ENSTtTÜSÜ MÜDÜRt) önce tabela Universitelerinl açtıran. sonra da çaresizlik içinde yüzeysel üniversite reformuna el attıran temel neden budur. Temele inmeyen bu cabalar Türk uiusal eğitimine yarar sağlayamamıştır. Bujün, geçmişin yarattığı ağır sorunlar yüksek öğretim yasası ile çözülmek istenmiştir. Acaba bu yasa başarı sağlayacak mıdır? Geç de olsa. kamuoyunda b u konunun tartışılması yararlıdır. Tartışmalarda çağdaş ve özerk ünjversiteyi savunan çörüşlere yürekten katılıyor ve bunları burada vinelemeyi gereksiz görüyoruz. Bunun yerine. şimdiye dek üıerinde durulduğuna rastlamadığımız bir noktaya işaret etmek Istiyoruı. Vasa, birinci maddesiyle «yüksek ösretimle ileüi amaç ve ilkeleri belirlemek ve bütün yüksek öğretim kurumlannın ve iist kuruluşların teşkilatlanma, işleyiş. görev, yetki ve sorunv lulukları ile eğitim ögTetim. araştırma. yayın, öğretim elernanları. öğrenciler ve diğer personel ile ilgili esasları bir bütünlük içjnde düzenlemek amacındadır. 2. maddesiyle «yüksek öşiretim üst kuruluşlannı. bütün yüksek öğretim kurvımlarını, bağlı birimlerini ve bunlarla ilgili faaliyet ve esaslan» kapsaraaktadır. 175U sayılı Üniversiteler Yasası'nın yerini alan ve bu vasa ile belirlenen bu amaç. kapsam ve kurumları ile Türk Vüksek Öğretim sisteminde devrim yapacak bir yasadır. Toplumsal ve ekonomik yapı deği.şiklikleri ile destcklenmeyen bu devrimin amaçlarına ulaşabilmesi bize olanaksiz RÖrünmektedir. Ayrıca toplumsal ve ekonomik alanlarda öngörülmeyen sınırlamalara ve katı merkeziyetçi sisteme yalıuzca yüksek oğretim sisteminde îidilmesinin nedenlerini üniversiteye konan yanlış taruya (teşhise) bağlıyoruz.» 7Eşkiya dünyaya hükümdar olmaz!.. Kaso da, İsmail Yıldız da 15 yıl süren eşkiyalıklannın sonunda öldürüldüler!.. Ba süre içinde çok kar şılaştılar. birbirlerine çok kurşun sıktılar; ama hiç birine. diğerini öldürüp kafasını hükümet konağınm duvarına asmak kısmet olmadı... Kaso, yatakçıları tarafır.dan arkasından vurularak öldürüldü. İsmail Yıldız. baskaları tarafından gece yoluna pusoı kurularak vuruldu: ?abaha kadar kan kaybından öldü'.. Türkmen a.şiretinden İbe'nin 3 oğlu da öldürüldü. Nesli kurudu, bir torunu Eren hayatta kaldı tek... O da şimdi karışmıyor bir tarafa. . Yıldız'larm da ona bir divecekleri yok. «Delme takma» akraba olan iki taraftan seri kalanlar. şimdi acı, pişmanlık içinde olduk larını soylüyorlar. Kayseri'de buiunan Ismail Yıldız'ın küçük kardeşi B:nali Yıldız surılan söylüyor: Olan oldu. ölen öldü. Şimdi Yıldızlarla. Karakuslar arasında varalan sarmanın zamanıdır .. hynı kandan akrabaydık, delme takma amca çocuklarıydık .. İki göz baçka. bir eöz başka.. İki taraftan ölenler 10'u aştı. Arada ölenlerle birlikte 55'i buldu ölü sayısı.. İki tarafm da evleri viraneye döndü. vıkmtılar köstebek yııvası oldu, üzerinden baykuslar ötüvor simdi. 1012 ev göçtü. 100150 nüfus ora da. burada. arada işsiz eüçsüz, aç, susuz, gece gUndiız ölüm korkusu içinde ya*adı. Bir «kaygana»va alman yurt, mutcana (bedavayai terkedil di şimdi... Kim, ne zaman, kim tarafından öldürüldü?.. îşler o kadar kanştı ki, bunu bile ayırdedemiyoruz... Politika olsun, laf olsun diye söylemıyorum. Politik konuşmanın zamanı geçti çoktan; yürefim yanıyor gerçekten... Bilinmeyen bir çark. bilinmeyen eller yıllarca öğüttü, un ufak etti bizü. Anladık, anladık bunlan ya, cok peç oldu.. 55 canı topraga verdikten sonra!... MERYEM'tN' KIZI GÜLBAHAR KARAKVŞ ANLATTYOR: 12 eylülden önce. siyasal düsüncelerinden dolavn oku] dan atılan Meryem Karalaıs un kızı Gülbahar da şöyle diyor: Ben, bize düşman olduk lan sövlenen amcalarımızla hiç karsılaşmamıştım... Bir kız arkadaşımla Adana'dan Kavyeri'ye ş»idivorduk. Korm şurken. kan davasmdan sn? açıldı. Ben babamın. amcalanmm bu vtizden fildüriildü^iinü. Babamı. amcalanmı vtıranların iistelik de yakm akrabalanmi7 olduğıınu sövledim.. Arkamızdaki koltukta oturan bir amca Kornı.smamızla yakından iljilendi. bana. nerel! olduğumu sordtı. Adama baktım. çok sasırdım. ama korkmadım... Simdi eüclükle aniTpsadıfım babama. 'Eren aSabevime o kada r fok rw»n'»iT<ir>ft! ki!.. Ben Altısö'riit'nhTim am ea, ^fehmed Karakuç'un kınyım, babamı yakm akraba «Hazırlıkları büyuk bir gizlilik içinde yürütülen yüksek öğretim yasası aydın kamuoyunda geniş eleştirilere uğramaktadır. Türk yüksek öğretim sisteminde köklü Ueğişimler yapacak bir yasanın bir vergi yasası kadar bile tartışılamamış olmaMnın doğal sonucu olan bu eleştiıilerin ileride olumlu sonuçlar vermesini dileriz. Bir ülkenin eğitim sistemi, sanıldığının aksine, en tutucu en zor değişen bir sistemidir. Eğitimde fciiklü sisteın değişikliklerinin amaca ne ölçüde varabileceği sorusu ciddi araştırmalar ve hatta deneyler sonunda ancak sınırları iyi çizilmiş birer olasılık olarak ortaya konabilir. Eğitim sisteminde yapılacak hir yanlış lığın etkisi uzun vıllar sonra ortaya çıkar. Ve bir daha da giderilemez. Halkın mutluluçu ve ülkenin selecesi açısından, flpğişikliğin getirecefi riski iktidarlar kolay kolay çöze alamazlar. Ör neğin, MEB 1967 yıllanndan beri araştırdıih. geliştirdijSi. yüz lerce okıılda denediği modern fen öğretimi prosrramını halen bütün Türkiye'ye yayamamıştır. Böylp olması dcğruttur. bîlim seldir. Çünkii Fransa'da. Belçika'da. Danimarka'da ivt yürüyen bir sistem değişiklieinin Türkiye'de de iyi yiiriiyeceğinı kimse söyleyemez. Vüz lisede başanlı bir programm çok değişik koşul)ar altında bulunan bütün Iiselerimizde de başan ile nygulanabileceğini kimse kestiremez. Bu nedenle. MEB'nın orta öğretimde sistem değişikliği bile sayılamayacak yeni programları TÜrötmeye koymadan önce gösterdiği titizliçi duyarlığı takdirle karşılıyonız. Bunun yanında. aynı MEB son bir kaç yıldır lise Prof. Dr. Türker Özsayar flengi meslek okullarında ve vüksek okullarda baş döndürücü ad ve sistem değişikliklerine gitmiştir. Bu değişikliklerin yarar(KTÜ YER BİLtMLERt FAKÜLTESİ öGRETtM ÜTESt) li ve çerekli olduğunu savunmak zordur. Ama herkesin Şöre«2547 Savılı Yüksek öfreîim Yasası ne yazak ki ;iniversitelebileceçi açık bir gerçek vardır: Yanlış yönlendirilen orta ÖRrerin beitlentilerine ve gereksinimierine ters niteükte gerçekieşmiştim sistemi ve buna eklenen yanlış isdihdam ve ücr,et politika:ir. Yasaya iliskin görüçlerinı açıklayan çeşitlı kesimden öğTetim sı yanm rnilyon Renci üniversite kaptsına yıçmıştır. Bu kapıyı elemaniarı. yasanın sakıncaU yönlerinı aynntılan iie beürttikJeaçmak. politikacının gördügü tek ve kolay çöîümdür. Zor işlerinden ben genelde bir iki noktaya değinrnek istiyorum: rin kolay çözümü olmadığını bilmeyen geçmiş iktidarlara. ilk Yüksek Öğretim Yasası. kuşkusuz son yüların üzerinde en çok konuşulan yasası olmuştur. Önce bir yılı aşkın süre yasayla ilgili çalışmalar sürdürüimüş, sürekli degisen seçeneklerle üniversiteler ve oğretim üyeleri bihük bir tedirgtaUğe itümişlerdir. Bu aşamada hemen tüm üniversitelerin ve Üniversitelerarası Kurul'un öneri ve uyanlannm sözardı edilerek yasanın beklentileri karşılamayacak biçimde gerçekleşmesi herşeyden önce üniversitelerin onurunu yaralarruştır. Çünkü bu yasa ile yasa koyucu üniversite ve üniversite öğretim üyelerine güvensizliğini açıkça belirtmiştir.» KAN DAVASININ KURUTTUGU KÖY Röportaj: Ali Haydar NERGİS Mustafa EKMEKÇİ Gök Fisekleri... ismet Paşa'nm, şimd' ovlusu parsellenip aeton yığınlarıvla kapanan «Pembe Köşk»ünü, birc' cıkınca soltia ıki eskı Ankara bağevi görünür. Buradcn gecerken. nedense gözüm bu evlerden bırine tckılır Koıır. Bir eski köşk gıbi durur ev. Bu evde bir sure, Şevket Süreyya Aydemır oturmuş kircda. Arkodoşı Nazım'a, bu evde yemek vermiş. İsmet Pasa'nın koşkünü gectıkleri sıra, Nazım ikide bir ardma bokorımş. Çok kuşkuluymuş bakışlan, Şevket Süreyyo'ya: Beni takip edlyorlar. Şükru Kaya tokip ettlriyor! aermiş.. Şevket Süreyya, Cumhurıyet'in ilk yıllarında istiklâl Mahkemesi'nue 10 yıl hapis cezasına corparılır. 1,5 yıl Afyon ceiaevindö yattıktan sonra, Cumhurıyet'in ücüncü yıldöniimü olan 1926 yilının 29 Ekiminde oftan yarorlanarak cezaevinden cıkar. Şevket Süreyya, cezaevleri Için şöyle der «suyu arayan adamı'da: cMemleketln ve toplumun nabzı, biraz da ceza*vl«rinde ator. Bu atışları dinlemeyi ve değsrtendirmeyl bilen, aydın insan icindir kl, cezoevi bir ünivetsite olabilir. Eğer bu görüş doğruysa?...» Şu yargılar da Şevket Süreyya'mn: ıHüküm gecelerinden önce biz, kendimlze dönerlz. İC atemimizde karşıtaştığımız benliğimiz, artık, bildiğimiz. daha doğrusu zannettiğimiz benliğimiz değiSdir. Bu bildiğimiz veya zannettiğimiz benliğimiz, bir eğreti giysl gibi, üstümiizden sıyrılır. Ama, eğer bu imtihandon. muzaffer çıkabilirsek, toplum icinde fonksiyonumuz, devam edecek demektir.. » Afyon ceiaevında kendi kendisıyie hescplaşır: «Nihayet, fazla yorulup da uyumaya karar verdiğim zaman, yatmadan önca karanlık avluya çıkordım. Yüksek dört duvarın üstünde, dört koşe bir gök parçası görunürdü. Bazen yıldızlı, bazen karanlık ve esrarlı. Yaimz avlunun ortasındaki şadırvandan, gecenin sessizliğins taze bir su şırıltısımn tctlı sesi hiç durmadan aağılırdı. zaman gectikce bu gecelere oyle alışmıştım ki, bir duvarın dibinde gözleriml kapayıp da kendl duşüncelerims dalınca kendimi bir tekkenin çilehanesinde ruhunu işleyen bir derviş gibi hissederdim. Bu cileye ne kadar muhtaçtım. Kanunlar ve cezalarla değil, kendi ölçülerimle kendim hesaplaşmam lâzımdı. Her gecen gün içimda bir şeylerin boşaldığını ve icime bir şeylerin dolduğunu duyuyordum...» Cezaevinden cıkışını da şöyle anlatır, koco. Köylü Şevket Süreyya: «Fakat bir akşamm ilk saatlerinde Ankara'dan gelen bir emirle hayatımın akışı değlşti. Bir Cumhuriyet Bayromı yıldönümüydü (1926). Şehirde atılan hava fişeklerinin kandi.'leri cezoevi avlusundan görüıen gökyüzü parçasında parlıyordu Bunların gökte açtıgı izleri takip ediyordum. Yerden atılan ve kale duvarının ustünden belirdikten sonra bu fiseklerin bazıları, kıvrıla kıvrıla varacağı yüksekliğe varıyor ve hiç bir iz bırakmaaan sönüyor, koyboluyorlardı. Vardıklan yerlerde sönmeyen ve izi kaybolmayan fişeklerden ise, renk renk kandiller saçılıyordu. Gök aydınlanıyordu. Sonra salkım solkım yere kıvrılan bu kandillerden yeni yeni ışık yıidızları doğuyordu. O sırada müdür odasına istendım. Halbuki bu saat, cezaevinin olu saatiydi. Müdürün odosında Cumhuriyet Savctsı, bana İstiklâi Mahkemesinden aldığı bir telgratı gösterdi. Hükümetin, bazı mahkumların cezasını kaldırdığını ve benim de artık serbest bulunduğumu bildirdi. Boyle bir karar beklemiyordum. ilk tevkif edildiğim günün üzerinden bir buçuk yıl geçmişti. Ceza hükmünün tomamlanrrasmo, daha sekiz buçuk yıl varcı. Savcının güler yuzle ve iyi dileklerle bildirdiği haberı sükunetls dinledim. Aşırı heyecanlara karşı ruhumda artık bir tıkanıklık var gibiydi. Haber, kapılar kapalı olmakla beraber bütün koğuşlarda süratle duyuldu. Fakat Savcıya gâre, benim derhai çıkmam lâzım getiyordu. Onlarla vedalaşmayı erlesi güne bıraktım. Otellerden birinde bana bir oda tutulmuştu. O gece ıçin oraya yerlestim. Sehir hakikaten hareket Içindeydi. İlk işim, kendimi kalabalığın başıboş akıntısına bırakmak oldu. Evvela hava fiseklerinin atı'.dıgı yere suruklendim. Kücük bir parkın içinde birtakım belealye çavuşlorıyle, onlara katılan delikanlılar, bunları ardarda ateşliyorlardı. Durdukları yerde kaynaşan afaoan mahalle cocuklorı, bunların etraflanndo bir halka çevirmişlerdi. Her fişek evvela bir direğe çakılan bir yuvaya geçirillyordu. Sonra fitile ateş verilince bir kıvılcım sağnağı yeri yalıyordu. Daha sonra ftseğin harekete geldiği, yükseldiği görülüyordu. Vardıkları yuksekliklerde kandiilerini soçan fişekler olduğu gibi, havalanan, fakat açılamayan, hatta ateşlendiği yerde, takıldığı halkadan çıkarılan, bir kenara atılan fişekler de vardı. Küçük park<n kenannda bir sıraya oturup bunları seyrederken bana. bu fiseklerin talihiyle insanların kaderi arasında bir benzerlik var gibi geldi...» Zcman zaman, cezaevlerinden mektuplar gelir. 8unlar. cezaevlerinde yaşam koşullarıyla ilgiliclir. Bunlan okuyunca. Şevket Süreyya'nm gök fisekleri gelir usuma, toplurnun bir kesitl olan gencler gelir. üniversiteler gelir.. Doç. Dr. Haluk Soran (Ç.t\ TEMEL BtLİŞlLER FAKÜLTESt BİYOLOJt BÖLÖIt' BAŞKAM) «fi8 esas 28 geçici maddedeıı oluşan "İ54" sayılı Yükseb öğretim Kanunu'nnn ınutlaka olumlu yönleri de vardır. Ancak hazırlanışı sırasında yeteri kadar tartışmaya açılmamış olması nedeniyle yayınlandığı günden bu yana çeşitli yönleri ile haklı olarak eleştirümeye başlanmıştır. Oğretim üyelerinin büyük çoğunlüğii ancak kanun yayınlandıktan sonra içeriği konusunda bilgi sahibl olmuslardır. Yasanın, çok sınırlı bir grup öğretim üyesinin katkısıyla. Avrupa ve Amerika'dakj bazı üniversiteler örnek almarak hazırlandığı anlaşümıştır. Bu noktada. Türkiye'deki genel yapı nedense gözden uzak tutulmuş ve son bir kaç yıldaki durum esas alınarak ünlversiteyi dısardan yönetecek bir idare sistemi benimsenmiştir. tleride partili döneme geçildiğinde bu yönetimin ne kadar sakıncalı olduğu çok kısa bir sürede anlaşılacaktırj» "Olan oldu, ölen öldü. Simdi yaraları sarmanın zamanıdır,, lanmız öldürdü. dedim; ken disinm nereli olduğur.u sordum.. Kısa bir duraklama geçirdikten sonra: Een Çağşak'lmm. dedi. Burnu. kası. gözüyle tıpkı Eren ağabeyimdi... Agabeyime, babama çok benziyorsun. sakm sen akrabamız Yıldızlardan oîmî.yasm? dedim. Adam bu defa daha da telaşlandı. iki üç defa üst üste. Altisöğüfiü olmadığını. Çağ^aklı oldugunu Yıldız'lan tanımadığım söy ledi.. O yöreli olup da Yıl Ihsan Doğramacı ile söylesi: Ölüm gezme ardım sıra Cit dolaf da bir zaman gel Gurbet elde camm alma Gel sılada borcun işte. YÖK te aksaklıklar cıktıkca bunlar düzeltilecektir,, Ufuk GÜLDEMİR ANKARA «Cumharlyet» muharjiri YÖK yasası tartısmalan sırasında Hacettepe Üniversitesinin tekelinden kurtulup Türk; karnuoyuna malolan Doğramacı ile hasta yatağında görüştü. Hacettepe Çocuk Hastanesinin 3. katındaki özel odası çiçeklerle bezenmişti. Karşısmdakine çok değer veriyordu. Örneğin hasta olmasına karşın ODTÜ Rektörü ziyaretine geldiğinde ayaga kalkmaya davrandı, ancak rektör durdurdu. Cumhuriyet muhabiri ile Doğramacı arasında şu konuşma geçti: Kamuoyu sizi Unımak istiyor. Çünkü aiz artık gsdece Hacettepe'ye değil Türk mUletine malolmos bir sahsiyet hallne gddiaiî. İltifatınıza teşekkür ederim. lltifat etmlyorum erendjm, kamuoyu slzj ilgiyle lzliyor. Teveccühünüz efendim. Önce YÖK konusunda sormak istiyorum. YÖK U o kadar savundunnz ki. bana Içeriğine hiç katılmadığuuz madde yok gibi geldi, doğru mu? Hayır katılmadjğım hiç bir madde yok. Ancak uygulamada aksaklıklar ortaya çıkacaktır. Aksaklıklar çıktıkça bunların düzeltilmesi gerekecektlr. Denenmeden bir şey söylemek güçtür. Ancak maddeleri okudukça bunların memleket hayruıa olduğu görülür. Meseıa bugün hig olmayan denetimi gethmışür. Denetim hükümet tarafından yapılmamaktadtır. Çünkü YÖKün oluşu muna bakılırsa üçte birini üniversiteîerarası kurul atamaktadır. Üçte birini Devlet Başkanı, eski rektörlerden veya gorev başmda olan rektörlerden seçilmekte. Geri kalan üçte birini Bakanlar Kurulu atamaktadır. Atananlar enıekli değillerse ügüi kuruluşlarıyla ilişkileri kesilecek ve artık özerk bir kuruluş oluşacaktır. Bunun başkaıımı içlerinden Devlet Başkanı atayacaktır. O lıaide :şlerliği olan özerk olan ve hiç bir kuruluşa bağlı olmayan bir planiama ve denetım organı ortaya çıknıış oluyor. Bunun hiç bir zaman özerkliğe aykırı bir tarafı oimadıgına inanıyoıum. DUnya ünıversitelerinin her birinde boyle bsr denetım organı vardır. Hükümete hiç bir bağiılıgı yoktur. Yürütme ile ilgili konucia üniversııeye öneride bulunma yetkisi yoktur. Sadece denetıra ve planiama yetkisi vardır. Tereddütte Olanlar varsa. laz ciers verdırn yayınlarım olmadı) diyenler varsa endışeye kapılaoılir. Bunun ötesinüe dikîaüe okumırsa, ortaya atüan asılsız idüıalara bakmadan herkes rahat olabilir. Ben sıze bir nüsha taKdim edey:m siz de ınceleyin. Yasayı, yapanlardan çok savunmanız YÖK Başkanı aüayı olabileceğinlz izlenimini uyandırıyor. Boyle düsüneeniz var ıııı." Ya da böyle bir öneri aldınız mı? Yanılmıyorsam ağustosta bir iıaıta ssireyie tüm Rektor ve Alcaclemi Başkanları davet edildi. Davet edilmeden önce de buniann yazıu görüşleri istendi. Konseyin oluşturduğu kormsyonda her madde okunarak görüşleri;ıi bildirdiler. Ve bu göruş bıldırmede bir tikir birliği sağlanamadı. Ornegın yabancı dil zorunlu olmalı mı. olmamaîı mı? Yüksek Oğretim Kurumu özerk ve tüzel bir kişiliğe sahip olsun mu? Rektör, Devlet Başkanınca mı atanmalı, Milli Egıtim Bakanlığınca mı, yoksa seçılmeu mi? Profesörlük ıçin ıkinci bir dile ihüyaç var mı yoi muv Buna benzeyen konularda iüdr birliği sağlanamadı. Ben kanun çıkmadan bir ay önce Paris'e gitmiştim. Çıktıktan bir kaç gün sonra buraya geldım. Netıcede görüyoruz kı bir yasa ortaya çıkmıştır ben bunun eskisinden çok daha ileride olduğuna inanıyorum. Mesela sürgünlük diye bir hadise yoktur. Arzu ederseniz madde madde görüşelinv Görüşelim efendim. Eskiden herhangi bir doktorasım veren veya tıpta ihtisas yapan imtihana gırmek için beş yıl bekler, bir yıl üntıhan sürer, aîtı yü sonra doçent olurdu. Bu kanuna göre, eğer uzak bir yere giderse derhal yardımcı doçent oluyor. Gitmezse 3 yıl içinde yardımcı doçent oluyor. O halde dışanya gitmek bir sürgün de ğü bir cazibedir. Bu yasadan tedirgin olarüan anlamak benim için çok güç oluyor. YÖK Başkanlığına gelince önce kurul oluşturulacak sonra içinden bir başkan seçılecek. Henüz bu oluşturulmuş değil. Klm lerin gireceğı kesinleşmeden Sayın Devlet Başkanımn Dirisine ısen olt demesi beklenemez. Ama kanunu savunmamdan dolayı beni o şekilde görüyorlarsa ben bunu bir ıltifat olarak görüyc rum ve bu fikirleri ortaya atanlara teşekkür ediyorum. YARIN: PROF. DOfiRAMACI VE DR. SPOCK Şişkinlik var yüzlenmde Dermanım yoh dizlerimde Muradım var gözlerimde Ölüm gezme ardımsıra. Burası büyüh Adana Kimse varmamış tadma Ermemişim muradıma Ölüm gezme ardımsıra. (Bir Çukurova türtrusünden') dız'ları, Karakuş'lan bilmemek olası değildi oysa... Faz la üstelemedim. Yıldız'lardan olsan da farketmezdi. Bemra onlara karşı bir düşmanlığım yok, aksine daha da seviniTdim. Akraba akraba oturur konuşurduk. Bu kan, bu kin biterdı belki, dedim. Otobüs mola verdi. Yemek paralarımızı o amca ödedl.. Kay seri'ye ındik, bizı gideceğımiî yerin dolmuş durafma kadar götürdü. dolmuş pera larımız da ödedi... Sonradan öğrendim.. Sizin Kayseri'de konuştuğunuz, İsmail Yıldız" ın küçük kardeşi Binaliymiş... O anda korkanm. tep kı gösteririm diye gizlemis. Korkmazdım, tepkl göstermezdim oysa; söylemiştim... MERYEM KARAKIŞ: «TOPRAK REFX)RMti NE ZAMAN YAPILACAK? Adana Bossa Fabrikasıncıa lşçi olarak çalışan, Mehmed Karakus'un eşi Meryem Karakuş konuşuyor: Karakuşlar olayı, Yıldızlar clayı. Türkiye'de bâlâ kanayan bir yaradır!.. İki t&rafın büyük suçu var, ama suç sadece onların mı?.. Ne zaman. nerede ekili b:r tarla görsem. biçılmeye yakın sararmış buğday basakla rı görsem Gavur Gölünde eli mızden alınan topragvmız ge elir gözlerimın önüne. Bir beladan kaçıp kurtulmak istiyorduk.. Orada kalacaktık; uzak duracaktır kandan, ateşten.. Aldılar elimizden top rağımızı. ışsiz. güçsüz, geri buralara gelmek zorunda kaldık. Eelanın. ölümün ortasma itildik adeta.. Derken. vurdular Memed'i Yalak Pa zarı"nda. Toprağımızı almasalardı, Ga\nır Gölü'nde kal saydık. bıualara gelmeseydik, Memed vurulmazdı: ölmezdi; yuvamız dağılmazdı belki. diyorum. İçimde dinmeyen bir acıdır bu duygu!.. Toprak reformu ne zaman yapılacak? Bizim gibi, beladan. kandan kaçıp kurtulmak isteyenlere, bir daha ge riye dönmemelen için bir avuç toprak verilecek mi? Atatürk Barajı ne zaman ta mamlanacak? Harran toprak lannı sulayscak Urfa Tüneli'nin serin sulan. bizim yü reğimizdeki bu acm da dindirecek mi? 34 yılda yiririlen 55 canın yarasını saracak mı? B t T T t Önlenı alınmazsa Göksu Deresi 34 yıl icinde kuruyacak istanbul Haber Servisl Boğaziçi koruma planı İcinde yer alan ve rekreasyon bölge si olarak aynlan Göksu Deresinin ic kısımlorı gecekondu bölgesi oldu ve derenin kıyısında 3 6 kot arası apartmaniar yukseimeye başladı. Elmolı bendine giden yol üzerinde 23 kiiometrelik bölümde voğun bir yapılanma dikkati cekiyor, Üzerine Spor Akcdemisi yapılan ve bir bölümüne de Anodoluhisarı Spor Kulübünün verleştiği Göksu cayınnın ortadon kalkması, Kü cüksu cayınnın ise bataklığa c'önüşrresinden sonro vöredeki son veşil alon «Baruthane Çayırı» da kaderine terkedildi ve Göksu Deresi burada daral mavo ve giderek kurumavo başlodı. Bent yolu üzerinde ve Baruthane cayırı karşısında Saliha Sultan Vakffnın bostan 1 lannın yerine en az 3 katl opartmanlar dikilirken, derenin bir bölümü doldurularak gecmiş yıllarda burayo cGök su Kur'anı Kerim Kursu» ve «İlme Hizmet Vakfıı binaları vapıidı. Boruthone cayırı yöresinde buiunan namazgah ve oyazmanın da tarıhe karıştığı ve yuzyl boştndan kalmo iki katlı ahşop bir restaurant ve hotelin de depoya dönüştüğü dik kati cekti. Yörenin yaşlı sokin leri «Brassei Restaurant Hötel» adı ile anı'on ahşap bınonın dış yüzünd© eski yazı ıle hâlâ «Otel» yazısının bulunduâunu belirttiler. Rekreasyon (dınlenme eğlenme) bölgesi olarak Boğaziçi Korumo plonındo yer almasına karsi'ik Baruthane coyırının ve cevresindeki bostanlann bu özelliğ'ni yitirdiğini öne Süren yörenin vaslıları «önlem alınmazsa 3 5 seneye kalmaz Göksu Deresi de kurur..» derliler KORUMA AMAÇLI PROJE ÇALIŞMÂSI SONUCU ÖDÜL ALANLAR BELLİ OLDU istanbul Haber Servisl Türkiye Anıt Çevre Turizm De ğerlenni Koruma Vakfı tarafından düzenlener. «1S8D1981 Döne mi Minıarlık Oğrencileri Arası Koruma Amaçlı Pro.je Değerlen tiirme» çalışması sjnucu ödül alanlar belli oldu. ödîil dagıtım törenmae konu şan Turizm ve Tanıtma Bakanı İlhan Eviiyaoğlu. vakfın Anaclolu uygarlıklannın sanat ve kultür varhklannı, doğal, tarıhi, kültürel estetik ve turizm değerlerinı korumak amacı ile kuruiduğunu söyleyerek odüllendırnıe programının amacmm kültür varlığıınız ıle eski eserlerimizin korunması fikrinin eğitim düzeyinde de yaygınlaştırılması oldugunu belirtti. Jüri adına konuşan Sinan Ge nim de ödüllendirme 'jrogramına beklenen ılginin gösterümediğinı öne sürdü. Daha sonra oaşarı ödülüne layık görülen Erol K\3zubaşıogi\ı, Şükrü Uçak, Harun Gürel. Şenay Mertok ve Turan Orala ödülleri dağıtıldı. ÖNLEM ALINMALI Boğaziçi koruma planı içi ndeki Göksu Deresi'nin kıyısında Elmalı Bendine giden yol üzerinde 23 kiiometrelik bölüme yogun bir yapılanma gözleniyor . Bazı evlendirme memurluklarında fotoğrafçıların sözlesmeleri feshedildi İstanbul Haber Servisi istanbul Beiedıye Başkanlığı, Şişli, Beyoğlu ve Kadıköy Eviend rme Memurluklarında calışan fotoğrafçıların sözleşmeerini feshetti. Yüksek fıyatla fotoğraf cektikleri saptanon bu iic ev:en dirme memurluğunun ihale ile çalışmakto olan fotoğrafçılanna önce ihtarda bulunulduğu, daha sonra son kez ikoz edıldıkleri belirtıioi. istanbul Belediye Başkanlığı'nın ihtar ve ikazına uvmayan fotoğrofcıların sözleşmelerinin, ihole uyannca feshedıldığı v e çalışmalarınn son verildıği ögrenüdi. Bundan böyle.. yeni acılocak ihale sonuçlanıncayo kadar Şişli Beyoğlu ve KadiKöy Evlendirme Menıuriuklan'nda kıvılacak mkâhlonn fotoğraflarının, niköh sahipleri tarafından tutulacak kişiierce cekilebiiece ği ve bunun icin önceden dilekce verme koşulunun ihale sonuno kadar aranmayacağı ifade edildi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle