25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
« Cumhuriyet 10 ; 3 KASEV1 1981 Tutanaklardan TÖBDER davası Genel Baskan Yardımcısı Yalcınkaya: TÖBDER TÖS'ün mırascısıdır ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Eski Genel Başkan Yar dımcılanndan Süleyman Yaşar ve 57 arkadışının yargılandığı TÖB DER davasmın 30 ekim de yapüan duruşmasında sanıklar savunmalara başladılar. Sanık îsmet Yalcınkaya kendilerine yöneltilen savlan reddettl ve «TÖB DER, TÖS'ün demokratik mtrasçüar» dedi. Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (3) Numaralı Askeri Mahkemesinde yapüan duruşmada sanık îsmet Yalçınkaya'nın 17 sanık adma okudugu savunma metnini mahkeme tutanaklanna gecen biçimiyle ölet olarak sunuyoruz : «Türkiye öğretmenlerinhı, ekonomik. demokratik, mesleH, akademik, hukuksal sorunlanna çözüm arama, Eğitim emekçilerlnln de inaan onurnna yakışır bir biçimde yaşamasına çalısma, BUimden, aydmlıktan, özgürlükten, bajhmsızlılrtan, emekten yana düşüncelerle, perîllfe, karanlığa. köleliğe, sömürüye karşı mücadele venne, Çılçm savaş naralanna karşı, silah tüccarlanrun isterik savaş çığlıklanna karşı, banş içinde mutlu bir vaşam uçrnna mücadele etme, Her tfirlfi zorbalığa, keyfili| e , yasadışüığa. iftiralara kar91 vılmadan düşüncelerini savunma, Emperyalizme, faşizme, şovenizme karşı olma, gibi BÖrevleri yerlne getlrdiçimiz için yargılandıgımız davanın şu asamasında, Savcılıeın 11 sayfalık esas hakkındaki mü talaasınm hukuk adına bir talihsizlik olduçu inancındayız. Genel Başkan Yardımcısı ol• 17 SANIK ADINA SAVUNMASINI YAPAN İSMET YALCINKAYA İSNAT EDİLEN SUÇLARI İŞLEMEDİKLERİNİ BEÜRTEREK «DERNEĞİMİZİN KAPATILMASI İSTEMİNİN REDDİNE VE BERAATİMİZE KARAR VERİLMESİNİ DİLERİZı DEDİ.. duğum TÖB DER, mirasını devraldığı Türkiye Demokratik öğretmen hareketinden alırsak 1900'lardan resmen kurulduğu tarüıten alırsak, 1971'den beri doğru bildiği, insanlan bilinçlendirme, emeğin çıkarlannı savunma, uygarlığa varma, insanlan mutlu bir geleceğin, haklan olduğuna sahip olduğu na inandırma görevlerini aynı inanç ve kararlılıkla yerine getirmeye çalışmıstrr. Geçmişte olduğu gibi bugünde bu grevleri yerine getirmeçabalanmızdan ötilrü yargılanıyoruz. Halkmm öğretmeni olmak istemek, ülkesinin ulusal çıkarlanru savunmak, yoksulluğa, aclığa, işsizliğe karşı olmak suçmuş gibi Tiirkiye öğretmenleri bugün TÖB DER'in şahsmda mahkum ettirilmek istenmektedir. Mütalaa, marksizmin yöntemi olan soyuttan somuta ilkesinden hareket etmeye çalıştıgını sanarak güya bizim suçlan mamızla bir temel oluşturduğu zehabına kapılmıştır. Ne gariptir ki, Mc Carthy döneminden yıllar sonra soğuk savasm ardmdan yıllar geçip, insanlığın banş içinde yasama olanak lannı yaratmaya çalıştığı şu 19801i yıllann başında, böyle bir mantığın karşısına yine öğ retmenler çıkanlmıştır. TUrklye'de on yıl kadar önce yaşanan ve tarihe «12 Mart dönemi» diye geçen sancılı ve bunalımlı günlerde de öğretmen hareketi ağır darbeler yemişti. Meşhur «balyoz» hareketiyle bir gecede binlerce öğretmen zondanlara tıkılmıştı 1971'de. Şün diyse, ögretmen hareketinin temsilcisi olan bizler, soyut, ügisiz, zorlama, eklektik yorum lar içeren, politik ve taraflı bir anlayışın ürünü olan «esas iddianame» ile mahküm edilmek isteniyoruz. TÖBDER. TÖS'ÜN DEMOKR.ATİK MtRASCISIDIR t TÖBDER adı paravan blr ad değil, TÖS'den alcüğı mirası omuzlayan demokratik öğ retmen nareketinin adıdır. Mütalaanın 3. sayfasında 3S.1973 ve 16.5.1973 tarihli karar defterinde «TÖS davası içtn masraf kararlan» oldugu söylenerek örgütümüz suçlanmaktadır. Oysa TÖBDER kendi üye si olan ve TÖS davasında yargüanan üyelerini savunmakla tüzüksel gcrevini yerine getirmistir. Tüzügümüzün demeğin yapacağı çalışmalar başlıklı 4. maddesinin c. £ıkxasında «Adli ve idari işlemlerden ötürö zarara nğrayan flyelerinin öıel yönetmenliğine (före peçim BÛvenliklerini sağlamak» denmektedir. TOB DER sosyal yardım yönetmenliginin 2. mad desinde ise. yardımın koşullan konusunda şöyle denmektedir: s) «Tutukln bulunanlara totnkloluk hali sona erinceye dek, öncelikle... yardımlar yapar» görülüyor ki karar defterindeki tasarruflar tamamen tüzüksel görevlerdir. Kaldı ki, TÖS'ün devamı olduğıımuz savının hukuki bakımdan geçerliligi yoktur. TÖS suçlu bulunup gerçekten kapa tılsaydı bile, bunun bizim davamızda bizimle iİBili suç delili olarak öne sürülmesi mümkün değildir. Bizim hukuksal olarak TÖS ile hiç bir ilgimiz yoktur. İlgimiz sadece demokratik öğretmen hareketini sendikal örgüt yerine, dernek yapüı bir örgüt olarak sürdürmektedir.» KAHRAMANMARAŞ KATLtAMI «Toplumun tüm kesiminden lnsanlann bu olaya tepkisi büyuktü. Duruşmalanmız sırasında Savcı da «Maras katliamına karşı» olduğunu söylemişti. Ve 24 aralık 1979'da tüm insanlana gösterdikleri çeşit çeşit tep kilerin yanmda öğretmenlerin de bazı tepkileri söz konusu olmuştur. Bu olay zaten o zaman tutuklu TÖBDER yöneticüerinin tahriki ile ügisi olmayan doğal bir toplumsal tepld olarak degerlendirilmelidir. İnsanlık dışı bir katliama in sanca duygularla lanet okuma suç olarak değerlendirilmemelidir. TÖBDER yöneticilerinin «suça tahrik» suçunu işledikleri savı yanlıştır. örgüt yönetimimizin bu konuda bir karan bulunmamaktadır.» BERAAT lSTEĞt «ÇarpıK, aküdışı, bilime aykın eğitim sistemi yerine, akılcı, bilimsel, yararlı, insan ve yurt gerçeğine uygun bir "eğitim sistemi isteyip bunun ilkelerini araştırmaya çalıştığımız için insan hak ve özgürlüklerini, bilimi, kültürü savunduğumuz için, emperyalizme, faşizme, şovenizme karşı oldugumua için, suçlandıgımız TCK'nın 141/1. maddesini ihlal etmek suçunu islemedigimiz inancındayız. Blze isnad edilen suçu lşlemedilı. Yargılanmamız boyunca ve bu savunmamızdan dolayı açık lamaya çalışarak, savunma olanaklanmızıri alabildiğine kısıtlı olduğu şu koşullarda suçsuzluğumuzu kanıtlamaya çahştık. Derneğimizin kapatüma isteminin reddine ve baraatimize karar verilmesini dileriz.» Prof. Tunaya'nın desenleri moda dünyasında... ŞAŞIRDI Bir süre önce «Legion dHonneur» nişanı oian Proı lunaya, Fransızların verdiği nişana c .< şaşırdı. «Onlara karşı o kadar ağır eleştiriier yönelttiğim halde nicin nişan verdiklerini anlamıyorum» divr. Leyla UMAR Bir süre önce Fransızların ünlü «Legion d'Honneur» nişanı üe taltif edilen, Siyasi Ilimler Fakültesini kuran, bu konuda yedi eser veren Prof. Tank Zafer Tunaya'nın boş zamanında sevdiği ugraşının resim yapmak olduğunu ve bazı desenlennın ünlü modacı Leonard tarafından satın alındıgını büiyor musunuz? Bütün bu becerılerıne karşın son derece mütevazi olan Prof. Tank Zafer'le aşağıdaki söyleşiyi binlerce desenini sayısız albüm içinde sakiadığı çalışma odasında yaptık. SORU Kısaca özgeçmişinizi anlatır mısınız? YANIT Çanakkaie Zafen sırasında doğduğum için adım Zafer olmuş. Annem terzilik yaparak yetişmeme büyük katkıda bulundu. Babam avukatü. St. Benoit lisesinden mezun olduktan sonra meslegim clan ve tekrar dünyaya gelsem yine seçeceğim tek meslek olan hocalığı seçtim. SORl) Tekrar dünyaya gelseniz başka nedeD vazgeçemezsiniz? YANIT Kanmdan. ömrümde en akıllıca işı kimyager olan eşim Melâhat ile evlenerek yaptım. SORü Eşinizin mesleld ve his yaşamınızdaki etkisi nedir? YANIT Yalnız benim için değil bütün erkekler için geçerli olduguna inandığım tek şey şudur: Erkekler kadınlann kendileri üzerindeki etkilerini 1yi hesaplayamazlar. Bu nedenle seçecekleri eşin tümüyle bütün yasamını etkileyeceğini asla unutmayarak dikkatli davranmalıdırlar. Benim kanm son derece kuvvetli bir önseziye sahip olduğu içln herzaman onu dinlerim. Eleştirilerinde isabetli olduğu için hiç kızmam. SORC Sizce akı] mı yoksa zeka mı daha önemlidlr? YANIT Kuşkusuz akıl. Bütün kasa hırsızlan zekidir. Olumlu birşey üretmeyen bir zekâ tenlikeli bıle olabilir. SORU Ne koşullar altında çalışırsımz? YANIT Çevremde insan sesi, hattâ gürültü olmazsa çalışamam. O nedenle çoluk çocuk, tüm ailem evde normal yaşamlanna devam ederken ben de en rahat çalışma ortamını bulurum. SORU Üniversitelerdeki asistan ögrend ve hoca ilişkileri içln ne düşünüyorsunuz? YANIT Maalesef hocaların asistanlanna acı çektirdiği bir gerçek. Yani hocanın asistana çantasını taşıttığı efsanesi uydurma değil. Benim başımdan bile geçti gençken. Ve hâlâ da bazı hocalan üzülerek POLİTİKA Dilin VEÖTESİ Eğrisi Mehmed Kemal DogrilSU "~ ıgürlük getlreceğim diy e Iktidara gelen Ittihat T& rakki, özgurlükleri kısınca, yazarlar siyasetten söz edemez olmuşlar, konuyu dil rortışmasına vurmuşlcrdı. işin tuhafı. bu genc yazarların çoğu da İttihatçılar iktidara gelsin diye onu desteklemişlerdi. Portinin Ideoloğu Ziya Gökolp'in cevresinde toplanan yazarlar, felaketi kendi başlarına kendilerinin getirdiğini pekâlâ biliyorlar, bunun için de pek ses çıkarGmıyorlardı. Bu yazarlar arasında en delişmeni, en söz anlamazı ömer Seyfettin idi. Ömer Seyfettin askerlikten sıvile geçmiş, sonra da yazarlığa başlamıştı. Kökeninde askerlik icin bulunduğu partinin asker kanadından pek cekinmez, tersine üstüne üstüne giderdı. ömer, «Başını Vermiyen Şehlt» adlı bir hikâye yazmış. bunu yenı yayınlamıştı. Dilde sadelik yanlısı olduğundan öteki yazarlar üslubunu takır tukur buluyorlardı. Fakat bunların hiç birine aldırmıyor inandığı yolda yürüyordu. Bu hikâyede «Yann arifeydi» diye bir tümce kullanmıştı. Vay, sen misin böyle bir tümceyi kullanan, ilkin Yusuf Ziya: cBu, pek şiveye uygun bir Türkçe değil...» diye tutturmuştu. «Şiveye ml, gramere mi?ı Şiveye karşı çıkmıyor, gramer üstüne bir sey söylemiyordu. Ömer'e göre, ertesi gün anlamına yarın söz> cüğü kullanılabilirdi. Konuşma dilinde. «Bunun yorını yok muydu. niye bu kadar acele ettin?» denmez miydi?. Ömer'e göre, Yusuf Ziya bunu Yahya Kemal'den işitmiş olacaktı. Ono göre Yahya Kemal edebiyaimızın «Kabakçı Mustafansıdır. Kabakçı Mustafa'sıdır, çünkü yalan yonlış her şeye itiraz eder. Ali Canip ona «Edeblyatımızın katırı» diyordu. Yani katır gibidir, o yıllarda. hic bir yapıtı yoktur. Birkac dize karalar, onunla yetinir. Böyiesine, edebiyat katırı denmez cfe ne denir? «Yeni Mecmua» dergisinin yönetim yerinde Yahya Kemal'le Ömer Seyfettin karşılaşıyorlar. «Yarın arifeydi Türkçe değildir.» diyor Yahya Kemal. «Böyle söylemek yanlıştır. Yarın arifedir denilir, fakat yarın arifeydi denilmez. Ertesi gün arifeydi denllmek gerekir.» Ömer Seyfettin, «Ben onun. ne kadar cahil olduğunu blldiğlm için açıklatmak istedim..» der ve sorar: «Pekalâ, bu yanlış dediğin gramer yanlışı mı, şlve yanlışı mı?...» Soruyu yanıtlamaz, Yahya Kemal önüne bakar, saclarını karıştırmaya başlar. Orada bulunan Ziya Gökalp: «Şiveye uygun..* der.. Köprülü Fuat yan gözle Yahya Kemal'l süzer.. «Hayır, hayır... Gramere aykın, gramer yanlışı var.» Kurnaz Yahya Kemal. katı bir yargıya varmaktan çekindiği, pot kırmaktan ürktüğü icin susar.. ömer yenjden Yahya Kemal'e sorar: «Azizlm Kemal sen söyle, b u yanlış şive yanlışı mı, gramer yanlışı mı?...» «Ne yanlışı olduğunu bilmem. Şu kadar var ki yarın arifeydi türkçe değil.ı «Ya ne?...ı «Yanlış bir cümle...» «Yok canım...» «Evet..t «Nereden biliyorsun?...» «Biliyorum işte..» Bunun üzerine Ömer Seyfettin, masasının çekmecesînden Hüseyin Cahit'ln o yıllarda yeni yazdığı gramer kitabını cıkarır, belirli sayfasını acar ve örnekleri sıralamaya başlar. Hepsi donup kalırlar. Yahya Kemal: «Ben türkçe grgmerl tonımam..ı Fuat Köprülü: «Yanlış, efendim, yanlış..» diye bağırır. Bir yandan elindeki tesbihi sallar. Gencler arasındakl tartışmada bir orta yoi bulmayı amaclayan, bunu polltikasına uygun bulan Ziya Gökalp şöyle konuşuyor: «Bu, tam şiveye uygundur. Ancak gramer İçln bir şey söylenemez, türkçenin grameri yapılmamıştır.. Gramer tartışması gereksizdir..» Bunun üzerine Ömer Seyfettin coşuyor: «Öyleyse grameri olmayon dilde yanlış da olmaz..» Konu kaponıyor. Bu kez de musiki üstüne bir tartışmaya girişiyorlar. Bir süre de onu tartışırlar.. TUNAYA'NIN DESENLERİNDEN BİRİ Prof. Tarık Zafer Tunaya'nın çizdiği desenlerden bir bölümünü Leonard ve Pierre Cardin gibi iki ünlü modacı uygulamak üzere aldı.. izliyorum. Ben hoca olarak yanımda çalışanlan tf k açık eleştiririm ama hiçbir zaman kişiliginden k*.jbetmesine izin vermem. SORU Peki. yeteneklerine inandığınız gençlere bildiklerinizl gerçekten öğretir ve onların istediklerl yönde yetişmesini içtenlikle destekler misiniz? % YANIT Elbette. Kurduğum fakültede yerleştirrp.ot: ıstediğim tek şey ilkönce bu. Küçük yaşta nalkevcilik yaptım. İçimde topluma yararlı olma arzusu herşeyin üstündedir. Kendimde begenmediğım çok şey var. Ama hiçkimseyi kıskanmam. sadece gıpta ederim. Gençleri köstekîeyen hocalan bu nedenle asla affetmem, SORl) Fransızların verdiği nişan sizi memnun etti mi? YANIT Dogrusunu isterseniz çok şaşırdım. Onlara karşı okadar ağır eleştiriier yönelttiğim halde niçin bana nişan verdiklerini hâlâ anlayamıyorum. SORU Sevmediklerinizin baştnda ne gelir? YANIT Egoistlik ve hasislik. Hasislik yalnıa parasal yönde olmaz. Fikirlerinde de hasislik edenlerden hiç hoşlanmam. Ancak insanlan olduklan gibi kabul etmeğe de çalışınm. Çünkü onıarla yasamağa mecburum. Hapishanelerde yaptığım araştırmalar bana her insanm iyi bir yönü olduğunu göstermiştir. Azüı bir katil tanımışüm. Kuşlanna saldıran bir kediye kızmış; ağhyordu. Ben insanlan severim. SORU Yıllarca önce bana eösterdiğiniz resimlerin sayısmın çok arttığı albümlerinizin sayısından belll. Çalışmalannızdan bahseder misiniz? YANIT Çocukluğumdan beri huyumdur. Her hangi birini dinlerken veya televizyon bile seyrederken daima birseyler çizerim. Bu şekiller o sıradaki bilınç altı ruh haletimi yansıtır. Hatta bazı arkadaşlanm bu kağıtlara imzamı attınp saklarlar ve yıllar sonra bana gösterirler. Hiçbirşey hatulamam. Bunlar nonfiguratif ve dekoratif şeyler. SORU Peki Leonard gibi bir ünlü modacı bu desenlerinizden bazılannı nasıl kumas yaptı? YANIT îtalya'ya gittiğim zaman birkaç desenim randevu ısteyerek kendisine gösterdim. Beğendi: aldı Bundan cesaret bulup Paris'e gittiğim zaman Pierre Cardin'den randevu istedim. Ona da gösterdim. o da derhal birkaç tanesıni kumaşlannda kullanabileceğini söyledi. Sonuçtan tam emin değüim. Ancak birşey biliyorum. Her iki modacı ile konuşmadan önce heyecandan tirtir titredim. îmtihana giren çocuklann heyecanını yaşadun. SORU Eşinizin çiyimint kanşır mısınız? YANIT Hem de nasü. Çok renkli desenlerl, şen kumaşlan severim. O da eksik olmasın. sevmese de benim seçtiklerimi giymek nezaketini gösterlr. 0 YABANCI BILIM ADAMLARI DA KATILIYOR Uluslararası Atatürk Sempozyumu basEadı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Devlet Başkonı Orgeneral Kenan Evren'in koruyucu başkanlığında «Uluslararası Atatürk Sempozyumu» dün başlodı. Devlet Başkanı Orge neral Kenan Evren sempozyuma gönderdiği mesajda üniversiteleri, ülkelerinin ve insan lığın sorunlarına çözümler arayan, biiimin sınırlannı genişletmek için sürekli çaba gösteren ve düşünce hayatını yücelten ilim yuvaları olarak de ğerlendirdi. Devlet Başkanı Ev ren, «Üniversitelerln, kendi toplumlannın ve insanlığın gelişme ve mutluluğuna katkıda bulundukları ölçüde görevlerinl yapmış sayılacaklarına Inanıyorum» dedi. 20. yüzyılın, büyuk bilimsel • YABANCI VE TÜRK BİLİM ADAMLARININ KATILDIĞI SEMPOZYUMA BİR MESAJ GÖNDEREN DEVLET BAŞKANI ORGENERAL KENAN EVREN, «ÜNİVERSİTELERİN, KENDİ TOPLUMLARININ VE İNSANLIĞIN GELİŞME VE MUTLULUĞUNA KATKIDA BULUNDUKLARI ÖLÇÜDE GÖREVLERİNİ YAPMIŞ SAYILACAKLARINA INANIYORUM» DEDİ. buluşların, köklü toplumsal de ğişimlerin yanında, butün insanlığın bilinçlenme ve uyanış çağı olarak değerlendirileceğini belirten Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren, daha sonra şöyle devam etti: «Yüce Atatürk, 20. yüzyılın bu büyük uyanışınin öncüsudür. Cağımızda blrçok değerli düşünür devlet adamı yetişmiştir. Ama, o'nun kadar çağını iyi sezen ve doğru yorum layan azdır. O, her türlü tutuculuktan uzak blr yaklaşımla, aklın ve bl limln rehberliğinde yalnız ken di ülkesinin değil, benzer birçok ülkenin daha uygarlıga adım atabilmeslne katkıda bulunmuştur. İnsanlığı bir aile sayan, dün yanın herhangi bir yerinde baş gösteren rahatsızlığı kendi bün yesinde duyan bu gerçek banş adamının düşünce ve uygulamalarının böyiesine uluslarara sı bir platformda incelenmesl ve deöerlendirilmesi, banş iste yen tüm milletler için yararlı sonuçlar verecektir.» Uluslorarası Atatürk Sempozyumunun açış konuşmasını yapan Prof. Dr. Türkan Akyol Sempozyumun ana temasını şöyle acıkladı: «Atatürk'ün düşünce ve uygulomalarının evrensel boyutları olarak saptanmasının nedenini, Türkiye Cumhuriyeti nin kurucusu çağdaş Türk top lumunun yarotıcısı Atatürk'ün aynı zamanda bir çok ülkenin özgürlük ve bağımsızlık savaşına rehberlik etmiş büyük bir önder olmasıdır. Bu nedenle sempozyumun ana teması Atatürk'ün düşünce ve uygulamalarının evrensel boyutlan olarak tespit edüdi» dedi. Akyol. «Ankara Üniversüesinin ye ni kurulan birçok üniversitenin kuruluş ve gelişmelerinde görev yaptığını» belirtti. 5 gün sürecek olan Sempozyuma Atctürk devriminin evrenselliği konulu bir bildiri sunan Prof. Dr. Suat Sinanoğlu. Atatürk'ün kişiliğinin ve eserierinin uzun süre incelendiğini, ancak bu incefemenin çevresindeki kişüerin izlenimlerinden görüşlerinden ve birtakım anılarından derlediğini öne sürdu. Daha sonra Sinanoğlu şöyle devam etti: «Doğrudan doğruya düşünçelsrine başvurulmadı. Söylevlerinde ve dsmeclerinde bu dü şünçelerl en açık bir şekllde dile getirdiğinin farkına varılmadı ya du buna önem verilmedi.» Sempozyumo yabancı ve Türk bilim adamları katılryor. Anayasa Mahkemesi ile Hukuk Fokültesi tarafından ortak laşa «Atatürk ve Hukuk» konulu bir sempozyum düzenlendi. 9 bildirinin sunulacağı sem poıyum 57 kasım günlerinde yapılacak. Bu arada Türk Eğitim Derneği tarafından düzenlenen «Atatürk ve Eğitim» konulu bilimsel toplantı da yarın Ankara'da başlayacak. Sempozyumun kapanış töreni 6 kasım cuma günü saat 16.00'da karayolları konferans salonunda yapılacak ve törene Devlet Başkanı Orgeneral Kenan Evren de katılacak.. Ka panış töreninde UNESCO Genel direktörü, Amadau Mahtar Mbow'a Ankara Ûniversitesince «fahrl tarih doktoru» ünvanı verilecek. Öte yandan, Turizm ve Tanıtma Bakanlığının şimdiye ka dar özel kişi ve kuruluşlardan satın aldığı renkli fotoğrafların yer aldığı «Fotoğrafla Türkiye» konulu sergi de sempozyum su resince Ankara Üniversitesi Rektörlük binasında açık tutulacak. llhami Soysal'ın davasına yarın baslanıyor ANKARA, (Cmnhnriyet Bürosu) EMAŞ Matbaası yöneticisi, gazeteci ve yazar Ühami Soysal, DİSK Genel Başkanı Abdullah Baştürk ve gazeteci Kurtul Altuğ'un da aralannda bulunduğu 11 sanık hakkmda açılan davaya yann başlamyor. Samklar, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı (2) Numaraü Askeri Mahkemesinde yapılacak olan yargılamada, «Anonim Şirket şeklinde matbaa knrarak, ba matbaanın sosyal blr sınıfın dlğer sosyal sımflar üzerinde tahakkümünfl tesis etmeye, iktisadl ve temel nlzamlannı devirmeye matuf ha rekette bnlunnr şekiide yönetilmesi ve burada bilerek çaIışmak» savlanyla yargılanacaklar. Baştürk, Sosyal ve Altuğ'un TCK'nun 141/1. maddesi uyannca 8 yüdan 15 yüa değin hapis cezasma mahkum edilmeleri isteniyor. tlhami Soysal, 26 aralık 1980 tarihinde gözetim altına alınmış. 19 şubat 1981 tarihinde de tutuklammştı. TVDE OKUMA YAZMA KÜRSLARI ERTELENDİ MALİYETİ OAHA DÜŞÜK OLACAK Denizaltından Sarayburnu'na ulaşan boruların surlara zarar vermeden Topkapı'dan geçebilmesinl amaclayan çalışmalar yuksek maliyete neden olduğu için, surların deıinmesine karar verildi... (Foto: Erdoğan KÖSEOĞLU) ANKARA (ANKA) Televiz yonda dün başlayacağı açıklanan okuma yazma kurslan programlarının yaymı, enerji sı kıntısı nedeniyle ertelendi. Edinilen bilgiye göre, lülli Eğitim Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ve TRT yöneticileri arasında son dört günden beri sürdürülen görüşmelerden bir sonuç ahnamadı. TRT yöneticileri, Başbakanlığm TV saatlerinin 4 saati aşamıyacağına ve en geç saat 23'te bitirileceğine ilişkin genelgesini öne sürerek, günde 25 30 dakikauk okuma yaz ma kurslannın yayınlanması halinde yayın süresinin 4.5 saate uzayacağını büdirdiler. TRT yöneticilerinin. hazırlanan programlann yaymma başlayabilmek icin üst düzeyden emfr bekledikleri bildiriliyor. Biündiği gibi, MEB'na bağlı Yaygın Eğitim Genel Müdürlüğü ile Film Radyo ve Televizyonla ESitım Genel Müdürlüğü'nde 55 programlik bir okuma yazma kursu filmi hazırlatılmış, bunlardan 25 tanesi tamamlanarak TRT'ye gönderilmişti. Televizyonda okuma • yazma kurslannın ne zaman başlayacağı konusu sözü geçen üç ku ruluşun yapacağı görüşmelerden sonra açıklığa kavuşacak. KISINTI SÜRESİ • DEĞİŞMEDÎ 51 ilde uygulanmakta olan ge ce elektrik kesintilerinin saatleri değiştirildi. Kısmtı süresi ise, eskiden olduğu gibi bir saat olarak belirlendi. Türkiye Elektrik Kurumu'ndan verilen bilgiye göre, eskiden 1920 arası elektriği kesilen iller için yeni k:smtı prog ramı 2021 arasında uygulanacak. 2021 arasında elektriklen kesilen illerde 2122 arasında. 2122 arasında kısıntı uygulanan illerde de 1819 arasmda elektrik verilmevecek. Eskiden 2223 arasında uygulanan kısıntı progranu da 1920 arasına alındı. Su hattı icin sonunda surlarsn delinmesine karar verilde îstaribul Haber Servisi Anadolu yakasından İstanbul yakasına su nakli için denizaltından Sarayburnu'na ulaşan borunun surlara zarar vermeden Topkapı'dan geçebilmesi amacıyla yapüan çalışmaların yüksek maliyetli alternatifler ortaya çıkarması sonunda, surların delinmesine karar verildi. İstanbul yakasının su gereksinmesinin harşılanması için duşünulen önlemler arasında yer alan ve Japon teknik işbirliği ile Harem • Sarayburnu arasında denizaltı boru hattı döşenerek yapımına başlanan nakıl hattı bir süredir Topkapı kesiminde durdurulmustu. Surların delinmemesi için neler yapılması gerektiğini belirlemeh üzere ügili kuruluşlarca düzenlenen toplantılar sonunda, su nakil hattınm surların çevresinden geçirilmesinin çok yüksek maliyet çıkaracağı anlaşıldı. Bunun üzerine, Devlet Su İşleri XIV Bölge Mudürlüğü Sahil Yolu Boru Döşeme Şantiyesince surların delinerek boru döşenmesine başlandı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle