18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
jCumhuriyet 8 KASIM 1981 YÖK'ün genel gerekçesini acıklıyoruz 5Nestle'nin çocuk mamalan bebekleri sakat bırakı yor. Ünlü Nestle firması doktoriarla anlaşmış. Çikolata ve şekerleme yanında, kendi ürettiği çocuk mamalannı satmak için. Doktorlar belli bir yöntem uyguluyor, anneler de sütten kesiİiyor. Aileler de ister istemer mamalara yöneliyor. Doktorlar Nestle'nin çocuk mamalannı öneriyor. Nestle'nin çocuk mamalan ise, bebekleri sakat bırakıyor. Olay ortaya çıkınca, Amerika'da kızıîca kıyamet koptu. Ama, kıyamet bununia bitmedi. Nestle işini bilir «Basın ve Halkla İlişkiler Bürolanndan» biriyle anlaş maya gitti. Yoğun bir kampanya başlatarak, kendi ürettiği mamalann» «sağiıksız etkilerini» silmeje çabaladı. Tam bu noktada yeni Başkan Reagan'ın Senato ile ilk çatışması belirdi. Çün kü, Reagan Nestle'nin anlaştığı Halkla İlişkiler Bürosun dan basında propagandayı yürüten kisiyi Insan Hakları Komisyonu'nun başkanlığma getirmek istedl. Senato bunu geri çevirdi ve böylelikle Reagan Senato karşısında ilk yenilgiyi tattı. Amerikan yönetiminde ekonomik konulardan sorum lu yetküilerden biriyle Washington'da yemek yerken, «Turkiye'nin mallan bozuk çıkiTOr ve bu kalitesizlik Türk mallan hakkında kütü bir izlenim yaratıyor» deyin ce, orada duyduğumuz bu ör neği aktardık. Nestle'nin çocuk mamalan ve bunun yarattığı siyasal gerginliğt Bu nun üzerine görevli arkadaşımız yeni tanıştığımız ger çekten sevimli bir adam gülerek «haklısınız» dedi, «Aslında bu dünyada herşey propaganda ve kamuoyu yaratmaya bağlı, hele de ekonomik konularda Türkiye bu alanda henüz emekliyor.j» "Keyfi oflarak açnSan kurumların kapssına faküEte levhası asıldı,. ANKARA (Cnmhnriyet Bürosu) Yüksek öğretim Yasasının ğenel gerekçesinde, «Yüksek öğjetiırrin bütünlüğü Ukesi ışığında yüksek öğretim alanlarının butün yönleriyle plaoa bağlansnası, uygulamaların yakından Izienerek değerlendirilmesini pağlamak» amacı güdüldüğü Jjeürtüiyor. Gerekçede, «Öğrefim elemanlarının hizmet giipfinden istenildiği ve gerektiği fibi yararlanılması ve ileriye yönelik planiara uysun öğretim elemanı ve insangücü yetiştiriltoeslni» sağlamak için yasanın hazırlandığı açıklanıyor. YÖK*ün genel gerekçesinde de 1961 Anayasası'nın üniversitelerle ilgili 120. maddesinin değiştirilmesinin de üniversiteler yasasının yeniden hazırlanmasını zorunlu hale getirdiği belirtilerek özetle şöyle denilijor: ATATÜRK DEVRİMLERİNE «13 ekim 1972 tarih Te 14335 •ayıh Resnıi Gazete'de yayınlanan Milli Eğttim Reformu stratejfei uyannca. î'nci ve 8 incl eğitim şuraları kararlan ve nzun döneznli kalkmmanın 3'fincü Beş Yılhk KaUonma Plaıu temel hedefleri ve stretejisi dogrultusunda milli eğitim temel kanunu hazırlanmış ve 1973 yılında yasalaşarak Türk milli eğitimi tümüyle genel bir düzenleme içine alınmıştır. Bu dönemde ortaya çıkan Sençlik olaylarmın değerlendirilmesi sonucunda, milli eğitim sistemimiz icerik ve yapı bakımından önemle ele almarak Türk milletinin bütün fertlerinin Atatürk devrimlerine, Atatürk milliyetçiliğine ve demokrasi ideallerine bağlı ratandaşlar olarak yetiştirilmelerini sağlavan ve böylece milli birlik ve bütünliiğü gercekleştiren eğitim proçramlarının geüştirilmesi. aygulamanın titizlikle izlenmesi eğitim üretim insatiRÜcü sisteraleri arasında denge Jnırulması ve öğretmen yetiştirmeye daha fazla önem verilmesi jjüvence altına alınmıştır. Böylece örçün eğitimin tüm kademeleriyle yapı bakımından uyum içinde bir bütün lüğe kavuşturulması amaçlanmıştır. Anayasanın eğitimle ilgili hukümleri arasmda tümiiyle üniversiteleri ilgilendiren 120'nci maddenin de değişikliğe uğranıası. üniversiteler kanannflun yeniden hazırlanmasını zorunlu kılmıştır. PROGR.4M VE STANDART Özellikle 1974'ten itibaren baş layarak kurulan yüksek öğretim kurumları arasmda amaç ve görevlerine yöneiik uygun program ve standartiarın bulunmayışı nedeniyle, yüksek öğretimin giderek daha karma şık bir hale geldiği görülmektedir. Yüksak öğretim kurumlannın sağladıkları eğitim olanaklarmm sayısal yetersizliginın ve bazı kurumlarda niteliksizliğinın yanı sıra üikenin ınsangücü ve ihtiyaçlan açısından tutarsız ve kunımlararası dağılım yönünden dengesiz bir göninüm içinde olması nedeniyle, kalkınma planlannda ön görülen insangücünun yetiştiriltnesi yerine sürekli olarak aynı alana yöneiik insangücü yetiştırilmesi ağırlık kazanmıştır. Planlı döneme geçişten sonra, öncelikle birinci plan döneminde, öğretim elemanı yetersizliginin yeni yüksek öğretim kurumlanrun açılmasmı smırla ma gereği üzerinde durularak, öğretim elemanı yetiştiritaıek üzere yurt dışına büyiik oranda öğrenci gönderihnesi planlanınış, yüksek öğretimde niteliğin yükseitilmesi amacıyla nitelikli öğretim elemanı yetiştirme konusuna. takibeden kalkınma planiarında da büyük öııem verilmiştir. Yüksek öğretım kunımlanndaki öğretim e'emanlarının genellilce pedagojüc eğitimden geçmemiş olmaları, kendi alan larmın gerektirdiği özel öğretim yöntemlerınQe:ı. çagın eğitime getirdiği sorunlardan ve bunların çözum yollarından yeterince bilgi sahibi olmaları, verilen eğitimin niteliğini etkilemiştir. L'NtVERSİTE AK.\DE>It Yüksek öğretimde bütünlüğün ve öğretim elemanı ihtiyacının gerçekçi olarak karşılanamamasının bir baska nedeni de akadenük ünvan ve yetkilerın tüm yüksek öğretim kurum larında geçerli ve tutarlı ölçülere bağlanamamış olmasıdır. Son zamanlarda meydana gelen üniversite • akademi anlaşmazlığı bazı yüksek yargı organlannın konuya ilişkin vermiş olduğu kararlarla, yüksek öğretim alanmda beiirgin bir siirtüşmenin etkinliğını artırrruştır. Bu durumun yarattığı başıboşlukla gerçek durum değerlendirilmeden, yargı kararla rı da saptırılarak kısa zamanda keyfi olarak yeni kurumlar açılmış, bazıları ve genellikle akademilerde her kapının üzeruıe «fakülte» levhası» asılınası yoluna gidilmiştir. SONI3Ç OLARAK Milli eğitim sistemimizin üst kademesmi oluşturan yüksek öğretinümızin ve yüksek öğretim kurumlarunızm, a) Çağdaş bilim ve teknoloji gerekçeleri ve devlet kalkınma planlan hedefleri doğrultusunda, kendi insangücü ve maddi kaynaklannı en rasyonel, etkili verimli ve ekonomik şekilde kullanmaiannı. b) Yurt kalkınmasının ihtiyaç duyduğu insangücünü Milli Eğitim Temel Kanununda belirtilen niteliklere sahip olarak yetiştirümesi gibi, milli ve çağdaş amaçlardan sapmaksızm, toplum ihtiyaçlarını karşılayacak ve yurt kalkınmasma ve üretime yardımcı olacak kuruluşlar olarak, fonksiyonlarını Atatürk devrim ve ilkelerine ve Ar.ayasa, Milli Eğitim Temel Kanunu ve hükümet programlarına dayalı icra planında belirtilen hedefler çerçevesinde yerine getirebilmeleri için, bu hedeflere yönelmeye imkân verecek bir yapıya kavuşturulmalannı, c) Yüksek öğretim sistemimizin mevcut bünyesel sorunlanna güvenilir, ileriye yöneiik ve ülkemiz gerçeklerine uygun çözümler aetirilmesıni, d) Yüksek öfretim kurumlannın yüklendikleri görevleri ye rine getirmelerinde her bakım dan devletin gözetim ve denetim fonksiyonunun devamh ve etkin bir şekilde gerçekleştirilmesini. e) Yüksek öğretimin bütünlüğü ılkesi ışığında. yüksek ögretim alanınm bütün yönleriyie plana bağlanmasını, yönlendirilmesinı. uygulamaîarın yzkından izlenerek değerlendirılmesini, kurumlar arasmda isbirliği ve koordinasyonun sağlanmasını ve korunmasım, f> Kaynakların etkin bir şe küde kullanılmasını ve fırsat eşitliği ilkesinin gerçekleştmimesini, kurumların memleket \iizeyinde dengeii dagılımını, Öğretim elemanlarmın hizmet eücünden, istenildiği ve serektiği gibi yararlanılmasır.ı. ıleriye yöneiik ve planiara uysun öğretim elemanı ve tnsansucü yetiştirilmesini, sağlamak amacıyla bu kanunun hazırlanraasına ihtiyaç duyulmuştur.» Waihinqton qOzüyle TORKİYE Yalcm DOĞAN Amerikalı Türkiye ile alısveris ıcın istekli değil ortak dernek kuran Amerikan özel kesimi, «Türkiye ile böyle bir işbirliğine henüz hazır oimadığını» belirt ti. Buna da gerekçe olarak dernekte yönetımin yeniden oluştuğunu, diğer ülkelerle geçmişte kurulmuş bulunan demeklerle ilişkilerin düzel tiimesinin öncelik taşıdığmı, yeni Uişkiler kurmanın zaman alacağını diplomatik bir dille anlattılar. çesi görüşmeleri tamamlanır ken. sıra Amerika'mn 1982'de yapacağı dış yardımlara geldi. Askeri yardımların dıijinda, Reagan yönetimi 1982 yılında başta îsrail ve Mısır olmak üzere Turkiye'nin de dahil olduğu yecii sekiz ülkeye 3.5 mılyar dolara yakm ekonomik yardımoa bulunma karan vermişti. Euna iiişkın karar 1982 bütçesinde yer almıştı ve Senato'nun ouayını bekliyordu. Ancak, Reagan yönetimi kendi ülkesi içindeki devlet harcamalarmı kestiği için, çeşitli eyaletlerden gelen senstörler, «Bizün şehrin sütünü kestiniz, bu ülkelere ncden yardıra edciim. onlara para vereceğinize. bizim cocukların sütlerini kesmekten vazgeçin» diye dayatıyorlardı. Başka b:r de^mle. yör.etimm dış Dolitikasındaı^ kaynakîanan ekonomik vardımlara ıcerde tepkiler doğmaya başlamıştı. Yardımlar öylesine fırtına kopardı ki, îlter Türkmen «Peki, şimdi yardım ne olacak?» diye soranca, Kaig tereddütsuz kar Siilk verdi: «Merak etmeyin. Bir yolunu bulup çıkartacağız. Zaten dış y »rdım ya sasıriı geçirtemezsek, dış politikamızı yürütemeyiz. Başka seçenefi yok bu işin.» Gerçekten bir süre sonra ertelenmiş bulunan yardım yasasma bir «çare» bulundu. Büıçeye dahil oLması gsreken, ancak yürürlüğe gireıne yen başka konular bir başl:a yasada topluca ele almdı ve yardım yasasıyia biriilite, Bs yaz Saray'ın baskısı sonucunda Senato'dan geçıi. KOOP !S Kongresi rıde Erçeiik Önenle tartıstı ANKARA <ANKA VBA) Türkİş'e bağiı Koopİş Senciikası'nm dün yapılan 8. Genel Kurulu'nda, Türkİş Teşkilatlanma Sel;reteri Orhan Erçelik, Tarım Kredi KooperatiEeri Ge r.el Müdürü Mehmet Önen'le tartıstı. Genel Kurul'un açılışını yapan Koopİş Gsnel Başkan A ekili Yetkin Aröz, iş yaşamını düzenleyen yasaların MGK' den çıkrr.a aşamasmda olduğur.ıı baiirterek, «Kanunlann ne getireceğini kesinlikle bilmiyoruz. Devlet Başkanımız Orgeııeral Sayın Evren'in İzmir 2. İktisat Kongresi'nin açılışında söylediği cişçi haklarmda gerileme oimayacakür» sözleriııi bir teminat oiarak görüyoruz. İş hayatımızı düzenleyen yasaların çahşanlanmızın, sendikaIarımızın sorunlanna çözüm ge tirecek çalışma düzenini iyilcştirecek bir yapıda olmasını diliyoruz» dedi. Toplu pazarlık dö nomine bir an önce geçilmesini isteyen 24 ocak kararlarmm seçeneksiz olmadığını, seçeneklerin Atatürk ılkeleri içinde da bulunduğunu belirten Aröz, 1380 haziranından beri bekleyen toplu sözleşmelerinin yapd masını bekledikierini söyiedi. Türkİş Eğitim Sekreteri Kaya Özdemir, bazı işverenleri YHK'nu yanıltmaja çalışmakla suçladı. Bazı işverenlerin belirlenmis kurallar dışmda YHK na yanhş bilgi verdiklerini belirten Özdemir, «İşçi sendikalarının topiu sözleşme itiraziarı reddedilirken, işverenlerin itirazları hemen kabul ediliyon> diye konuştu. Bu arada, «konukların konuşmaları» maddesinde söz alan Tarım Kredi Kocperatifleri Genel Müdürü Mehmet Gönen, bazı sendika yöneticilerinin kendisine yönelttikleri eleştirüeri yanıtlamak istediğini söyiedi. Kendisinin Tarım Kredi Kooperatiflerir.de binîerce atama yaptığaıın söylendiğini belirten Önen. «Bn iddialan öne süren bszı sendika yöneticilerinin işçilerin kafasını bulandırmayı amaçladıkianm» bildirdı. * ABD Maliye Bakanı Özal görüşmesi Ekonomik iüşkilerde son bir nokta, bugünün fotoğraf:nı yansıtrnak açısından, Başbakan Yaruımcısı Turgut Ozal ile ABD Maliye Bakanı Reagan arasmdaki görüşme. Aslında, Amerikan Maliye Bakam'ıun somiarı son de rece ayrmtıya inen noktalan içeriyor. Orneğin, 24 ocak kara..<«rından bu yana Türkiye'de üretim ne kadar arttı?.. Hangi mallarda arttı?.. İhracat nasıl gelişiyor ve hangi ülkelere kayıyor?.. İşsizliğin boyutlar; neler?.. Czal'a yöneltilen bu soruların arkasmdaki temel maııtık pek de bilinmeyen değil. Arneriiîa'nın ögrenmek istediği «Türkiye'deki ekonomik gelişme ve buna ilişkin göstergeler hangi siyasal yansımalara kaynaklar edebilir?..» Washington'un bilmek ıstediği nazik nokta bu olsa gerek. ABD'li uzmanlar böyle yorumluyor. Bu arada. «Devletten devlete yardım» ekonomik ilişkilerin bir başka boyutu. OECD çerçevesinde Amerika' nın Türkiye'ye yardımlan son 3 yıl aksamadan sürdü. Buna ek olarak 1981'de Exİm Bank aracıhğıyla 145 milyon dolar daha vermesi öngörülüyordu. Ancak, bu 145 milyon doların 95 milyon doları gündemden düştü. Sadece 50 milyon doları verüiyor. Bunun da nedeni, yine Reagan'ın «Devlet harcamalaruu kesen» yeni ekonomik politikası. Adı geçen banka Amerikan yönetiminın desteklemek istedigi ihracata ya da ithalata prim veriyor, bunu finanse ediyor. Yani, bankanın kredileri devletçe destekleniyor ya da kesiliyor. Devlet harcamalannı kısıtlayan bir politika izienmesi kararı çıkmca. ExIm Bank da Türkiye'ye vereceği 145 milyon doları 50 müyona düşürdü. Mustafa EKMEKÇİ Olumsuz deneyler Türk Amerikan ilişkilerı günümüzde siyasal yönden sorunsuz ve en iyi dönemini yaşarken, ekonomik açıdan aym niteliği \urgulamak güç. Ama, burada kamu ve özel kesimin durumlarını tek tek ele almak gereğini de hemen belirtmek zorunlu. Türk özel kesimi ile Amerikan özel kesimi arasır.dakı alış verişte, adamlar olumsuz deneylerden geçmiş. Önce ihracat yapmışlar. paralarını alamamışiar. Sonra bizden mal almışiar, bu kez de gönderilen mallar bozuk çıkmış. Şimdi de, ihşkiler ekonomik yönden geliştirilmek istendiğinde ve Türk tarafı bunda çok hevesii olduğu halde, Amerikalılar yo ğurdu üfleyerek yiyorlar. Bu olumsuz havayı dağıtmak amacıyla, eylülün son haftasmda Easbakan Yardımcısı Turgut Özal girişimde bulundu. Dışişleri Bakanı Haig'in ekonomik işlerden sorumlu yardımcısı bir yahudi. Amerikan Iş Adamları Derneği Başkanı yine bir yahudi. Ozal, Haig'in yardımcısmdan bır mektup alarak TUSL\D'ın Başkanı Ali Koçman'a verdi. Amerikan İşadamlan Derneği Baş kanı'na götürülmek üzere. Haig'in yardımcısı kendi ar kadaşına yazdığı mektupta «Koçnıan'ı dinlemesini ve kolaylık gosterilmesini» rica ediyordu. Türk işadamlan «Türk • Amerikan Işadamları Derneği» kurmak istiyordu. Böylelikle ekonomik ilişkilerin yoğunlaşacağı inancını taşıyordu. Ancak, mektup beklenen amacı henüz yerine getiremedı. Haig' in yardımcısmdan Özal aracüığıyla yazılan mektup ilgi li kişiye iletildi. Ne var ki, adamlar pek istekli davranmadılar. Sosyalist ülkelerle işbirliğine yatkm olan, serbest pazar ekonomisinin işlediği dığer pekçok ülkeyle ve bu arsda hatta Ürdün'le aksim'de Marmara Etap'ın salonunda, eski milleıvekilini görüverdim.. Hayrola, ne yapıyorsun? Tabut satıyoruz! dedi, yurt dışına tabut gönderiyoruz, Fransa'ya.. Müslüman tabutu değil herhalde? Tabii canım, Katolik tabutu.. Adamlar ölçüsünü veriyorlar, burada yaptınp gönderiyoruz.. Otele, tabut alacak yabancılar gelecekmiş, salonda onlan bekliyormuş!. Eski parlamenterler ne yapıyorlar, neyle geçiniyorlar acaba, diye geçirdim usuradan; bazılannı biliyordum, emekü aylıklan vardı, bazılanrun yoktu. Üç eski parlamenter, Ankara'da odunculuğa başlamışlardı, Mustafa Gazalcı Menekse pasajında, «üenizli Pazarı» kurmuştu. Kimi eski parlamenter, arabasını satıyor, kımi ikinci dairesini satmak için gazetelere ilan veriyordu. Salt eski parlamenterler mi? Memurlar da geçim zorluğu içindeydiler, kadınlar, düğünierinde verilen bileziklerıni satıyorlardı.. Lüleburgaz'dan tstanbul'a dönüşte iyice hastalandıgıın anlaşıldı. Etap Oteli'nde kafayı vurup yattıın. Tansıvon 19'a, küçüğü 10'a çıkmıştı. Otelin doktoru Kemal Çamlıca ilaçlar verdi, «sigara, içki yok, yağlı yemeyeceksiniz» dedi. Otelüe, gazetenin konuğuydum. Luks bir oteldi. Eski «İntercontinental». 1 mayıs olaylarında adı çok geçti. Önünde çok ölenler oldu. İşleteni ile adı değismiş, «Marmara Etap» olmuş.. 10 kasımda saat, 9'u beş geçe, çahnan flüdüklerle, herkes olduğu yerde durdu. Otelin penceresinden görüyordum. Elindc file olan bir kadın, durduktan az soııra yürüdü, birkaç adım attı. Herkesın saygı dunışunda çivilenip kaldığını görünce yeniden durdu. Bir grup arabanın içiadeydı, yakında duran bir başkası saygı duruşunda boynunu eğerek, arabanm numarasma baKıyormuş gibi yaptı.. Bir başkası, sağına soluna bakarak yürüdü. Galiba. yabancıydı. Durdu, bir daha baktı, bir şeyler sordu. O da durdu.. Atatürk'ü bir 10 kasımda daha böylece anmış olduk. Otelin karşısmda, «Roğaziçi L'niversitesUnin düzenlediği «Uluslararası Atatürk Konferansı» vardı. Tansiyonum azıcık düşüp, kendime geiince oraya gittım. İçerisi soğuktu. İlk gün, şiddetli rüzgâr, carru patlatmış, tuzla buz etmisti. Soğuk oradan geiiyordu. 12 eylül öncesi. olaylardan Dirinde, Kültür Sarayına gelen bir kurşun canu delip geçmişti. Camdaki kurşun deliği önemsenmemiş, delik öylece kalmıştı. Kasırga başlayınca, kurşun deliği. rüzgâra dayanamamış, rüzgar camı patlatmıştı.. Konferans salonunun, girişinde cıva gibi çalışîvn genç kızlar vardı. Erkekler de vardı ama, kızlar göze çarpıyordu. Prof. Enver Ziya Karal: Ekmekçi, şu kızlar için bir yazı yaz. Görüyorsun nasıl çalışıyorlar! dedi. Öyleydi. Mehmet Basaranla uğradık konferansa, büdirileri aldık» Kültür Sarayı'nda Cemal Işıksel'in sergisi de vardı. Atatürk, Cemal Işıksel'i çok severmiş. Çevresinde göremeyince «Bizim Cemal Nerede?» diye sorarmıs. Yonılmamam gerektiğini doktor söyleraedi mi? Kendimi azıcık alargaya aldım. Arkadaşlanra ilgileniyorlar, yanıradan aynlmıyorlardı konuşuyorduk.. Kız çocuklan belki de, ezildiideri için daha çok çahşıyorlardı. Anadolu'nun birçok yerinde halâ, kız çocu£u yerine, oğlan çocuk bekleyenler az değildir. Kız dogdu mu üzülürler. Kayseri dolaylannda, bu üzuntüyü pidermek için «Kete gibi kız doğdu!» derlermış. Kete, hamur arasma kı>raa konularak pişirilen pide. Bir gün, çocuğu olan babaya muştulamışlar: Gozün aydın, kete gibi kızın oldu!. Kete gibi kız olacağına. keçe gibi oğlan olsaydı! Uygarlık yasası fMedeni Kanun) ile ilgili tamşmaları düşündüm. Kıyamet nasıl da koptu? Yok, kadın ailede eşit olamazmıs, erkek başkan olmalıymış, yok kadın kızlık soyadını nasü kunanırrnıs, diye... Istanbul'da arkadaşım Sabahattin Dikmen'in eşınin otelin altındaki deri ceket mağazasına gittik. Kızı, Sabahattin'e nasü da benzıyordu. Hık demiş, bumundan düşmüş! O da kızlanyla keyifleniyordu: Önemli olan kalacak ad mı, yoksa kalıtım mı? îşte, kız bana benziyor, gerisine boş ver'.. Uluslararası Atatürk Konleransı'nda. Suphi Gtlrsoytrak'm kızı Fatoş'u da gördüm. Belki Fatoş'la ılgüidir, olayı Suphi Bey anlatmıştı: O zaman, genç bir havacıydım. Kızun oldu. Arkadaşlar sordulan Suphi, neyin oldu? Bır asrlan doğdu! karşUığmı verdim.. Oooooo, o zaman aslanm şerefine bir ziyafet.. dediler. Aslanın onuruna kadeh kaldırıldı. Aradan yıllar geçti, arkadaşlardan biri sordu: Yahu Suphi sen bizi kandırmışsın! «Bir aslan doğdn!» dedin, oysa kızın olmuşi Gürsoytrak karşılık vernüş'. Dişi aslan olmaz mı yani? Atatürk yılının boşa geçtiğine üzülüyorduk Başarania. Başaran söyle dedi: Bu kadar söz söyîeneceğine, Atatürktln söylediği birkaç söz yasama geçirilse ya: Örneğin «Hayatta en hakiki murşit ilimdir» (yaşamda en gerçek yol gösterici bilimdir), bir başkası: «Fikri hür. vitclam hür, irfanı hür nesüler yetiştireceğiz» (Özgür düşünceli, özgürce eğitü miş, vicdanı özgür kuşaklar yetiştireceğiz) sözü yaşama geçirilse... Gerçekten Atatürk, o zaman yasatılmış olurdu. Lafla deftt.. Kimse, lüksünü bırakmak. özveride bulunmak istemiyor. Halk söyîemiş şu sözü: « Kız knbğpmı, ağa ağalığinı kansız vermez!» T Kete lle Kece... • Buna rağmen, Türk özel kesimi Türk kamu kesimi ıle birlikte Amerikan sermayesinin Türkiye'ye gelmesi yönunde çağrılannı yineledı. Belki Türk ve Amerikan İşadamları Derneği daha sonra da kurabilirdi. j\ma, dernek kurulmadan da, Amerikan sermayesinin Türkiye'de j'atırım yapacağı alanlar vardı. Türkiye ısrarla bu tezi savundu. Bu amaçla bizim kamu kesiminin önde ABD sermayesi de isteksiz SOGUK VE YAGIŞLI HAVÂ SÜRECEK Haber Merkezı Yurdun ceşitii kesımlerinde kar yağışı sürerken, Turkiye'nin hafta sonunda Orta Avrupa'dan gelen yeni bir soğuk ve yoğışlı havanın etkısı altına gıreceği bildırildi. Kar yağışı ve buzlanına yurdun bazı kesımierınae ulaşımı olumsuz yönde etklıyor. Yoğun kar yağışı yüzünden Kors' ın Göle ilcesi ve Ağrı'nın on koyü ile kara yolu bağiantısı kesiidi Istonbulda ise şddetiı lodos. şehir hallorınm yolcu vapur se'erlerinı aksatıyor Yetki iı er, istanbul'da lodcsun elKısını artırarak sureceğ;nı b Idirdı;er. Garip bir çelişki Bu olumsuz havayı dagıtmak icin Özal m eylül ayında yaptıgı girisimler de sonuc vermedi Belirtilen çerçeve içinde Türk • Amerikan ilişkılerini ekonomik açıdan irüelersek ve bir sonuca varmak istersek, ortaya garip bir çelişki çıkıyor. Siyasal yönden «pürüzsüz» bir dönemm, eko nomik yönden önemli «iniş çıkışlan» göze çarpıyor. Özellikle karşılıkü ticaret açısından, durum Kerçekten parlak sayılmaz. Hatta «dur gun» bile denilebüir. Amenka sosyalist ülkelerle devlet düzeyinde ticaret yürüttüğü için, bu üikelerle ticaretı gelişmiş durumda. Batı ülkeleriyle ticaret «pazar ekonomisi kurallanna» göre, işle dıği için, bu ülkelerle de tıcareti zaten almış başım gidiyor. Türkiye ile ise, ne biri, ne ötekı. Türkiye pazar ekonomisi yönunde, henüz ilk adunlannı atıyor. Onun için sımrlı bir ticaret var.. Devletten devlete ise, sadece «yardımlar»dan oluşan bir mekanizma egemen. Böylesine garip bir çelişkinin var olduğu bir ilişkiler sistemini hangi mantık, nasıl çözecek. gerçekten meraka değer. Ve çözüm neleri, nasıl etkileyecek?.. YARIN: Uluslararası Terör geien yönetıcılerı, özei kesımin önde ge»en temsilcileriyıe birlikte Washington ve Newyork'uıı yüilarını aşuıdırdılar. Çeşıtü temaslardan eîde edilebilen saiiba sadece petrol şirketlerinin verciikleri sözler oldu. Sadece Amerikan petrol şırketleri Türkiye'ae petrol arama ve çıkarma çalışmalarına katılabileceiılerini söylediler. TPAÜ yönerıcilerinın görüşmelen, Amerikan sermayesinin Türkiye'ye çekmekte başan gösterdJderı tek alan oiarak kaldı. Hâlâ da öyle. Saatler 23.58de durduruluyor zaman geçti ve 31) eylül günü saat 24'e kadar Senato'da sonuçlandırılması gereken bütçe görüşmelen zama nmda tamamlanamadı. O an ad, oturumu yöneten başkan iiginç bir düşünce attı ortaya. Saatleri tam 23.58'de durdurdu. Çünkü, yardım ilk anda reddedilmişti, ancak biitçeye ılişkin daha diğer maddelenn görüşülmesi ve cıoayîanması gerekiyordu. Bu neden:e saaıler «resraen» durduruldu. Amerika'nm kendi iç sorunlarına ilişkin maddelerin tümü «23.58'de» benimsenerek, 1982 bütçesi yürüriüğe girdi. Özel kesımler arası ilişkiler böylesine «durgun» bır döneminı yaşarken, «Devletıcn devleie ekonomik ilişkilerde ve vardınıda» başka ge lışmelere tanık olundu. Tarih 30 eylül 1981: Amerikan Senatosu'nda 1982 büt Türkmen Haig görüşmesi Şimdlye ksdar yayınlanntsrmş bir fotoğrafîan Ağca'nm sa!dm sırasında yalnız olmadığı saptandı MİLANO (aj.) İtalya'nın haftahk «Oggi» dergisı tarafm dan basılan şimdiye kadar yayınlanmamış fotcğraflard.ın te rörist Mehmet Ali Ağra'nm Papa Jean Pau^'e silahlı saldında buluncluğu sırada yalnız ol madığı tesbit edıldi. Ağca geçtiğimiz mayıs ayında Papa'ya suikast girisirr.ir.de bulur.mak suçundan bir İtalyan mahkemesincs ömür boyu hapis ce zas'na çarptırılmıştı. Oggi'de yayımlanan iiç foto* raftan birinde. Ağca Papa'mn konuşma yapacağı St. Pierre alanmda toplanan kalabalık arasmda sağmda siyah saçh ve deri ceket .şiymiş biri olduğu halde görülüyor. Diğer iki fotofrafta ise Ağca'nm sağında görülen esnısr şahsın saldın olayaıdan hemen sonra kalaba lıgı yararak kaçmaya çalıştığı görülüyor. Suikast girisiminin bir komp lo olduğu yolundaki görüşleri destekleyen Oggi, siyah saçlı deri çeket giymiş şahsın Türk Dolisir.ce iki ayrı suçtan aranan sağcı terörist Önıer Ay olarak belirlendiâır:: yazıyor. Senato'dakı yardım yasası macerası ekim ayı başmda Newyork'ta Türkiye ve Amerıkan Dışişleri Bakanları arasmdaki görüşmede ele alındı. Bizim Dışişleri Bakam 2. İzmir Iktisat Kongresi ardından bir belge 9 » "Ekonomimizdeki düzen değişikliği özgürlükçü demokrasi ile bağdasmah,, ANKARA, (Cumhuriyet Bürosu) Türkiye 2. izmir İktısot Kongresine katılan Türk iş Konfeöerasyonuna bağlı sosyal demokrat eğilimli 10 sendıko temsılcisi tarafından Kongre Komisyonlarına verilen raporda «uygulanmokta olan ekonomik model» eieştrilıyor. 10 sosyal demokrot sendıkanın görüşlerini yansıtan ra porda «Ekonomimizdeki yopı ve düzen değişikliği, sosyal adaletle ve ozguriükçü demokrasi ile bağdaşır nitelikte olmalıdır» denilıyor. Sendka temsilcilerinm «Emeğin nl teliğine göre maddi ve manevi karşılığı görmesi» gereğın vurguladıkları raporda özet.e şu görüşe yer veriyoriar: «Sağlıklı bir ekonomik ve toplumsal geüşmeyi gerçekleştirmede, sermaye ve doğal kaynaklar yanında insan ve emeğinin yaratıcılığin v e üreticiliğin kaynağı olarak ustun bir değer taşıdığı unutulmamalıdır. Bu nedenle emek, niteliğine göre maddi ve mane vi karşıltğını gormelidir. Bu da, özgürlükçü demokrasi içinde işcilerin özgürce orgutlenmesiyle ve calışanların be lirti hckıara sahip olmasıyla olanak'ıdır. Top!umsal bütünlük ve ulu saı birlik işcilerin sendika özgürlüğüyle sözleşme ve grev hakları kısılarak değil bunların daha da yaygınlaştırılmasıyla ve emeğiyle yaşamını sürdüren tüm kamu görevlicalıştırabilmesi giderek olanaksız duruma gelecektir.» 10 sayfalık rcpordo uygulanmakto olan ekonomik modele getirilen eleştiri ise şoyle: «Ülkemizde 1980 başlanndan beri uygulanmasına çalı şılan «monetarist» model ise, tam tersine, ekonomiyi sosyal sorunlardan, rejim sorumik faaliyet aîanında guçlülerin gücsüzleri veya güçlenmey e çalışanlan ezip geçtiği kıran kırana bir serbest piva sa düzeni işlerken, demokrotik ülkeler kapitalizminde girişim özgürlüğu kadar önem verilen ücret pazarlığı özgürlüğu özellikle Turkiy e gibi gelişme sürecindeki üikelerde kesin devlet müüahaleleri ile alabildiğine sınırlanmaktadır. SORUNLAR Ekonomideki yapısaı değişklik sorunlarırKi da değinilen raporda «Scğlıklı sanayilesmeye önem verilmesi» gereği vurgulanarak Türkıye'mn icmde buiunduğu sorunlar ozetls şöyle anlatılıyor: <Ü!ke bugün, büyük boyutlara ulasmış toplumsal, ekonomik ve siyasal sorunlarla karsı kcrşıya bulunmaktadır. Gitgide ortan işsizlik, büyüyen dış ödeme acıkları, ve dış kaynaklara bağımlılık, busbulun bozulan gelir dağılımı, sağlıksız bir kentleşme, artan gereksinmeier karşısında yetersiz kclmış alt yapı, sağlıklı çözümler bekleyen başlıca sorunlardır.» • TÜRK İSE BAĞLI SOSYAL DEMOKRAT 10 SENDİKA TARAFINDAN KONGRE KOMİSYONLARINA VERİLEN RAPORDA «EMEĞİN NİTELİĞİNE GÖRE MADDİ MANEVİ KARŞILIĞiNI GORMELİDİR. BU DA İŞCİLERİN BELİRLİ HAKLARA SASAHİP OLMASIYLA OLANAKLIDIR» DENİLİYOR Şide: Sakatları topiuma kazandırmanın ilk yolu onları meslek sahibi yapmak İstanbul Kcber Servisi Kartal Meslek Hastaiıkları Has tanesi'rds düzenlsnen «Mesleki Rehabiütasyon» konulu acık oturumda konuşan Sosyal Güveniik Bckcnı Sadık Şide «Türkiye'de 4.5 milyon sakaî bulunduğunu» belirtti. «Sakoîları toplLima kazandırmanın ilkyolu onları meslek sahibi yapmaktır» dedi. $ide, sakatiarın meslek sahibi yopıiması icin tıbbı ve mesleki rehabilitasyon calışmaarının geüştirilmesi gerektı ğini de vurguladı. lerine de belli ölçüler içinde sendıkaı haklar sağlanarak gercekleştirilebilir. Bu, yıllordır toplumda süren işci kamu görevlisi oyrımını giderme yanındo. özgürlükçü demokro sinin de bir gereğidir. Bu yola gidilmezse, kamu kesiminin yetenekli eleman, özellikle teknik personel v« uzman nundan ve dış ilişkiler sorunundan soyutlamayı öngören, fckat, ister istemez bu alanların herbirinde de cok olum suz sonuçlar doğuran bir mo deldir. «Monetarists modelin «Serbest piyasa ekonomisi» diye nitelendirümesi de bir yonüyle aldatıcıdır. Çünkü ekono
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle