17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyet 2 OLA/LAR ve GÛRÜŞLER Danlmarka kökenlnl 1936 yılında bulan 1955 kanunu İle bu tür tekelclliğe karşı iki ilke getirmiştir: Kartelleşme eğilimlerinde «n geniş aleniyet ve tioari faaliyetin denetime tâbi kılınması. Her yıl Danimarka'da bu ceşlt kurum luşların faaliyetleri denetim raporları ile halka ccıklanır. Ingiltere'de 1948 kanunu İle kurulmuş tekeller (monopoller) komisyonu 1953 ve 1956 kanunu ile geliştirilmiş ve bu komisyon İngilTRÖST VE ANTİKARTEL HÜKUKUNUN DUZENLENMESÎNE tsre'de tekelcilik yaratmış, tioari kuruiuşlar İLİŞKİN YASALARIN NASIL BİR TEMELE DAYANACAĞI. hakkında rapor düzenlemek ve bunu ilgili maYENÎ ANAYASADA GÖSTERİLMELİ. kamlara sunmakla görevli kılınmıştır. Komisyon ilgililerden ve her uzmandan dilediği bılgiyi istemek hakkına sahiptlr, Komisyonun verProf. D r Faruk EREM diğı raporlara göre gerekli önlemler alınır. Anlaşmaya katılan şirketlerin, anlaşılan konularda (örneğin, satış veya alış fiyatlarınbu kavrama genlşlik getlrmiştlr. Eğer bir özel kanun, çok şeyl duzeltlr, ÇOnkö devlet, kenda) tek biçimde davranış taahhüdü, bunun ihgirişim memleket çapında «Ekonomik mlhrak» di kendinl aldatmayaoaktır. «Kamu İktlsadl lâlinde ağır tazrainat ödemeyi kabul «kartel»ın haline gelirse hizmet. kamu niteliğine doğru Teşebbüs»lerine özel sektörün katılması düilkel tanımıdır. Aynı konudakl şirketlerin hisse genişlemiş demektir. Fakat bu haldeki gi şünülürken, devletin özel teşebbüse katılması senetlerinı toplamak, bu suretle o konuda bir rişimler Için dahi millileştirme son çaredir. neden düşünülmesin? merkezden tek biçimli kararlara varmak anBazı ülkelerde bu son çareye başvurmadan önlamında «tröst» daha ileri giderek «holdlng» ce başka önlemler denenmiş ve başarı ka ÖNLEMLER ( = şirketlerin şirketine, dev şirkete) dönüşzanmıştır. Eğer bu girişim pek büyük kârlılık «Sosyal adalet» açısından haklı bir dümüştür. Holdingin kapsadığı şirketler blçlmsel içinde ise bunda kamunun katkısı vardır. Çün zene bağlanmadıkları takdirde «Ekonomik kobağımsızlıklarını sürdürürler, fakat holding onku böyle bir katkı olmadan oransız kâr müm a'isyonlar» demokrasileri gerçek dışı kılar, ların gerçek sahibidir. Cünkü malî denetim kün değildir. Bu durumları önlemek için yılAkit serbestliği, klasik kavram içinde ısrarlı ondadırl Böylece ekonomik bir «tahakküm» lık bilânçolan belli bir oranı aşan kuruluşbir Borçlar Hukuku anlayışı ile kartel ve sağlanmış olur. larm «Devlet denetimlne açık kuruluş» ha teröstlere karşı çıkılması mümkün değildir. Türkiye'de tröst veya kartel mevout olmaline getirilmesini sağlayacak idarl kararı alDemokratik rejime bağlı kalmak isteyen büdığı iddîası, yüzeyde kalan bir gözlemdir. Tröst maya bir kanunla hükümet yetkili kılınmalıdır. tün memleketlerde kartel ve tröstlere ilişkin leşme ve kartelleşme her ülkenin «ekonomik Böyle bir girişimfn, başarablldiği kadar kâra kurallar konulmuş, bu rejlmden uzaklaşmak hakkı vardır. Fakat aşırılıkların bulunup bu İsteyen memleketlerde İse kartel ve tröstlerin ortam»ına göre yoğunluk gösterir. Kaldı kl dış lunmadığı sürekli bir denetlm altında olacak teşvik edildiğl görülmüşîür. Almanya'dan örtröst ve kartellerin temsilciliği tipi de küçümtır. Bu denetim sadeoe Tioaret Kanununun senmemelfdir. nek verebiliriz. Almanya'da ilk defa 1923 ta«Şlrketleme ilişkin hükümlerine göre değil, gi«Antikartel ve antitröst hukuk» demokrarihll karteller hakkında kanun ile gellşen bir rişimin ekonomik kamu düzenine nasıl bir tik memleketlerde pek gelişmiştir. anlayış «Nasyonel Sosyalizm» ile uygulanmaz etkisf oiduğu açısından da incelemeyi kapBöyle bir düzene girmedikçe ekonomik söhale düşmüş, merkezi ekonomik siyaset karsar. . mürü önlenemez. «Sosyal hukuk devleti»nden telleşmeyl uygun görmüş ve bunlar devletin söz edilemez. ekonomik siyasetini yürütmekte yarı resmi aDenetimden çıkan bir «özel teşebbüssö Tröst ve antikartel hukukunun düzenlenraçlar haline gelmlşlerdir. Nasyonel Sosyayıkmadan yararlı bir hale getirmek topluma mesine ilişkin yasalarm nasıl bir temele dafaydalı gözükürse, «Zorunlu ortaklık» haline lizmin yıkılmasından sonra Almanya'da 1957 yanaoağının, yeni anayasada gösterllmesinl kanunu İle kartellere karşı önlemlere yenigidilebllmelidir. Teşebbüse devletl dilerse ve diiemektey^. dilediği sürece ortak olmaya yetkili kılan bir den dönülmüştür. 5 EKİM 1981 enl bir Anayasa yapılması çalışmalan başlayınca ilk sorun, bu Anayasanın na8il bir cEkonomik demokratik kamu düzeni»ne dayalı olabileceği. cEkonomik ve sosyal haklannn nasıl bir düzene bağlanacağıdır. Bu açıdan 1961 Anayasasında bazı boşlukların bulunduğu. cAnayasal önlemler»in eksikllği anlaşılmış bulunacakttr. Bir örnek olarak «Ekonomik devleşme»nin sakıncalarının demokratik sınırlar zorlanmaksızın, nasıl giderilebileceğini bu deneme yazı ile ortaya koymak Istiyoruz, Demokratik ülkelerde, sermaye, ya da özel teşebbüsün aşırılıklarına karşı başlıca Iki flnlem (tedbir) düşünülmektedir. Bunlardan blrincisi millileştirme, Ikincisi ekonomide tekelciiiği (kartel, tröst) önlemektir. Fakat her Iki önlemin yasal koşullarınm kanunlarda açıkça gösterilmesi, alınacak önlemlerin idari yargı dışında bırakılmaması gereklidir. Bu açıdan Anayasanın Istediği ekonomik duzenl kurmak Için bu iki önlemin de hukuk kurallarına ve hukukun üstünlüğü anlayışına aykırı bicimde saptanmaması ve uygulanmaması gereklidir. Serbest rekabet rejiminde mödahalecl devlet makbul değildir. Fakat antikartel ve antltröst müdahalelerde bulunan devlet lcin flörev daha başka türden kamuyu koruyucu nitelikte bir davranıştır. (Gaygl 'f.', L'etat de droit et rorganisatlon comtemporaine de l'economie et des rapports sociaux), (Revue de \a commission International de Juristes s. 6, 13). Y Ekonomik Devlesme ve Anayasa Olumsuz Ögütler. ünya Bankası, Türklye için iyl seyler duşöamuyor. Gazetelerde yayınlanan haberlere bar kılırsa, bu bank a ulkemize olmıyacak şeyler öğütlemektedir. Sözgelimi neler? Dunya Bankası diyor ki. Türkiye yatırımlannı yüzde 40 azaltmalı. Sivas Dörauncü Demir Çelik hcmpleksi, Karabüh demir çeligin dört yeni projesı, İzmir Foça vasıfh çelik fabrikası, Orta Anadolu gübre kompleksi, Petkim yeni karbon siyahı fabrikası, Orta Anadolu JRafinerisi, Aliağa ftahnerisinin genişletilmesi projesi, Petlas lastik fabrikası, iki adet çimento Jabrikası, üc adet orman ürunleri projesı, alüminyum tasfiye fırını genişletilmesi, ferrokrom tasfiye fırını, çoh sayıda tanm ve sulama projesı, Derbent Altınkaya santrallan, nükleer santral, Afşin Elbistan (b) üniteıti santrallan. Bursa Keles Jermih Santralı v# petrol boru hatları projeleri, Ankara îstanbul çift hat demiryolu projesi, çeşitli gemi ve tanker yapımlan yeniden gözden geçirilmeli... Devlet yatınmları özel sermaye kesiminin yatırımlannı engelliyor. EU de belirli kaynaklar vardır. Devlet yatırımlanndan vazgeçmeli ve yatırım kaynaklarını özel sermaye kesimine aktarmalıdır. İmzalanan petrol rafinerüerinin, barajlann, santralların ve benzeri projelerin sözleşmelerini iptal etmek akulıca bir iş olur, Devlet ekonomih büyümeyi yöneten değil, desteUliyen bir örgüt olmalıdır. Yani? Vazaeçin sanayileşmeden, diyor Dünya Bankası, özel sermaye sahiplerinin isteklerine göre kaynakları dağıtın... * IMF gibl Dünya Bankası'nı da sıradan yurtta* artık tanıyor. Tanımayanlar da tanımah. IMFnln merkezi Vaşington'dadır; ama ell sokaktaki Türk yurttaşmın cebindedir. O cepteki 100 lirayı 50 llra yapıvermek IMF'nin marifetleri arasma girer. Dünya Bankası, IMF'nin yanıbaşma kurulmuştur. îkinci Dünya Savaşmdan sonra Amerikan dolannm egemenli^inde bir parasal sistem oluşturuldu. Bu si»temin doruğunda bir soy b^nka niteligind© IMF (Uluslararası Para Fonu) vardır IMF, kısa sürell borç verir; kapitalist dünyadaki bankacılık sisteminin anahtan niteligindedir. IMF, bir devlete borç verdi mi. uluslararası kapitalist bankalar sisteml için bu yeşil ışık başlangıç sayılır. Öteki banıkalar da kredl mekanizmalarmı işletmeye başlarlar. Son yıllarda bu mekanizma bozuldu Hem dolann egemenliğl sarsıldi; hem. IMF'nin uiuslararası kredl plyasasında anahtar tolü zayıfladı. Dünya Bankası kısa süreli borç vermez; altyapı projelenne düşük faizler ve uzun süreyle kredi açan bir kurumdur. Baraj, santral, demir çelik fabrikası, yoJlar, limanlar, ulaşım, iletişim merkezlert gibi endüstri ve çağdaşlaşma için temel gerekler arasında bulunan yatınmlara prcjo kredisini Dunya Bankası açar. Bu bakımdan sıradan yurtaşın Dünya Bankasını da yakından tanıması gerekir. Bu bonka da toplumsal hayatımızın içindedir, yönlendlrlcisidir. IMF'nin ve Dünya Bankasmın patronlnn başta ABD olmak özere «Zenginler Kulübü»dür. • Ne var kl borç ve faizleri 20 milyar dolar do» îayındakt Türkiye'ys her iki kuruluf ögut veriyor: Şunu yapın, bunu yapıa, Yapmazsam? Dünya Bankasının öteden beri Türidye'y© d6nük yüzü pek sevimll değildi. Temel sanayl yatırunlan İçin kredl ve destek alamıyan Türkiye, Sovyetler Birliği'ne başvurmuş Aliağa Rafinerisi, Isk«nderun Demir Çelik Fabrikası, Seydiçehir Alüminyum Tesislerl gibi büyük projeler böylece gorçekleştirilmiştir. Şimdi Türkiye borç batağında yüzv dügu için boynu egik sayılıyor. ABD'nin ve Reagan* m politikası Vaşington'da uluslararası kuruluşlarca biz» yansıtılıyor. • IMF ve Dünya Bankası bize diyor ki: Sanayileşmeden vazgeç!. Avrupa Konseyi ile AET diyor ki: Demokrasiden vazgeçmel.. Bakalmı Türkiye bu ikisi arasında' nasıl Wr çıkış yolu bulacak, her ikisini nasıl bağdaştıracak? Şaka değil, yüda nüfus göstergeroiz 1 milyon artıyor. D MİLLİLEŞTİRME Anayasamızın 39. maddeslnde, millileştirme önleml «Devletleştirme» olarak düşünülmüş ve «Kamu hizmetl nlteliği taşıyan özel teşebböslere ve kamu yararının gerektirdiği hailerse hasredilmiş, gerçek karşılığın ödenmesi şart koşulmuştur. O halde neyin «Kamu hizmeti niteliği» taşıdığının da saptanmasında zorunluk vardır. «Kamu niteliğindekl hlzmet» kavramı eski idare hukuku ölcülerine göre takdlr edllemez. «İlerleticl yorum metodları» OKTAY AKBAU HfMII Kusakları Birbirine Bağlamak «Yüce Atatürk'ün dilimizi yabancı diîler boyunduruğundan kurtarılması amacıyle kurduğu Türh Dil Kurumunun bu hizmeti yenne getirirken nesiU ler arasındaki kopuhluklar yaratmamaya ve herkesin anlayabileceği ortak bir dilin kullanılması yolunda çaba gösterüeceğine inamyorum» diyor Sayın Devlet Başkanı... • Geçen yıüd dil bayramında da bu dileği Ileri »unnuştü. Nesiller arası kopukluklar yaratmamak ve herkesin anlayabileceği bir dil kullanmak... Soy lu bir dilektir bu. Dededen toruna, kentliden köylüye kasabahya, ünlversite öğrenimlnden geçmiş yurttaştan dağdaki okumasız yazmasız çobana kadar, tüm insanlarımızın aralanr.da kopukluk, uzaklık, benzemezlik olmadan yaşayabilmelerl, kaynaşabilmeleri ne kadar güzel bir özlemdir. Ne var kl bunun olanağı var mı? Doğdugu günden başlayarak TV karşısında yetişen, gelişen çocuklarımızla, radyodan çıkan sesi duyduğunda »bunun içinde cüce mi saklanmış» diye düşüncelere dalan yaşlı kuşak arasında «feopufeluk» olmaz mı hiç? Bırakın babalanmızı, dedelerimizi, bizler, yani orta yaş çizgisiıun içindekiler, hatta öteeindekiler kendl çocuklan, torunlarıyla aynı düzlem içinde midirler? Anımsıyorum, ilkokul çağlarımda kitap almak, daha doğrusu bulmak, okumak büyük bir sorundu. Yayınlar azdı, çevlriler yetersizdi. iletişim, yayın araçlan çok ilkeldi. Bizler bir iki çocuk dergisiyle yetindik, daha sonra da yeni kurulan yaymevlerinin en sonra da Yücel'in Bakanlığı döneminde başlatılan Dunya Klasikleri yayınmm bize sunduğu yapıtiarla iç ve dış dünyamızı zenginleştirebildik. Böylelikle de bizden önceki kuşaklardan keskin çizgilerle ayrıldık. Şimdi genç kuşaklar ise sayısız yaymların zenginliğiyle başbaşai... Her kuşak kendinden öncekilere benzememeli kî, ilerleme, gelişme denen «şey» gerçekleşebilsin, Bu açıdan bakarsak, »kuşaklar arası kopukluk» kaçınılmaz bir gereklilik oluyor. Baba oğula, ogul babasına, torun da onlara benzerse o toplum yerinde sayıyor sayılmaz mı? Böyle bir şeyi uygarhktan, gelişmeden yana olanlar istememelidirler. Sureikli bir değişim içinde dünya uygarlıgı .. Atatürk de ne demış: »Uygarlık öyle ateştir ki ona kayıtsız kalanı yakar yok eder.» Hep, bizden öncekilerden kopmayalım, babalarımıza, dedelerimize, daha önceki atalarımıza benzeyelim, onların izindeu ayrılmayalım dersek yerimizde saymış oluruz, hatta giderek gerilere de duşeriz. Yine AtatürK'ö. anmakta yarar var, O, «Durmayalım, düşeriz» dememiş miydi? Kuşaklar arasında kopukluklan yaratan etken yalnızoa dildeki değışme midir? Uygarhğın, teknik gelişmenin bunda büyük payı yok mu? TV nedir biLmeyen, uçağa hiç binmemiş, buzdolabı, çamaşır makinesi görmemiş yaşlı bir yurttaşla, bugünün uygarlık verilerinden doğduğu günden berl yararlanan bir genç arasında, aynlıklar, benzemezlikler, çelişkiler elbette ki olacaktır. Bunu dogal say mak gerekir. Dil açısmdan ise bugün yaşı kırkla yırmi arasındaki kuşaklar arasında hiç bir aynm, hiç bir kopukluk yoktur. Dil devriminin Türkçemize kazandırdığı zengin olanaklar, açılunlar, genç kusakları daha çok birbirine yaklaştırmış, dil bdlinci içinde birleştirmiştir. Yaşları yetmişe, seksene yaklaşan bir avuç «azınlık» oğullannm, torunlarınm ve onların çocuklannın gündelik konuşma dillerine ısmamıyorlarsa, yaklaşamıyorlar&a suç biraz da kendilerinde değil midir? Sayın Devlet BaşKanının »kuşaklar arası kopukluklar»dan kaçınılmasını sık sık ileri sünnesinin taşıdığı anlam, ulusal bilinçlenmemizde bir kopukluk yaratılmamasıdır. Bunun da yolu dilde. düşüncede. amaçta birleşmektedir. Atatürk, dilimizi yabancı dillerin boyunduruğundan kurtarmak isterken, ulusal benliğimizi duymamızı, uygar bir dünyada yer almajtnızı sağlamaya çalışmıştı. Dil ve tarih bilinçlenmesini güçlendirmek, kuşaklar arası kopuklugu önlemenin biricik çözümüylü. Yaşlı kuşakların, genç kuşakların atıhmları karşısmda, onlan kendi çizgilerine çekecekleri yerde, kendilerini gençlere uydurmaya, gençlerin çizgisinde olmaya çalışmaları gerekmez mi? Kopukluk. zamanın, çagm, uygarlıktaki korkunç gelişmenin kaçmılmaz bir sonucu olarak ortaya çıkacak bir kopukluk, ancak böyle yaklaşımlarla önlenebilir TUrlriye'de sağlık sorunlannm tartışılmasında Atatürk döneminin engin deney birikiminin çoğu kez hiç araştmlmadığı gözlenmektedir. Bu yazıda tzmir'de 3. Toplum Sağlığı Simpozyumunda sunduğumuz bir tebliğ çerçevesinde Atatürk döneminde sağlık sorunlarının ele alınışını değerlendirmek istiyoruz. Cumhuriyet kurulmuş, ancak başta sınırlanmız olmak üzere g^lmriiklerden Osmanlı borçlarına hemen her konuda Türkiye'nin düzenlemeleri «müttefik» ülkelerce itirazla karşılaşmıştı. 14 mayıs 1923 günü Lozan'da yapılan görüşmeleri, rah metli Seha L. Meray'ın dilimize kazandırdığı metinden izllyelim. Söz sırası General Pele'dedir ve şöyle deraektedir: «Sağhk sorunlarma ilişkin httfcünüerln konferans çalışmalanmn flk dönemlnde peni? bir biçimde ele ahnıms olduğnnu hatırlatınm. Mfitefiklerni tekIinerl, eski tstanbul Tüksek Meelfsl yerhıe peçeoek bir Saghfc tşlerl Komitesl knrnlmasım 8nsr8rmekteTdl. Türk Tem«llci Heyetf, Müttefllder tasansmdan h e n biçim, heın öz bakımından ayrüan karşı tasanlar snnmustur. ö z bakımından, knrnlacak yenl örçütün salt bir Törk knrtnnu olmasını lstemektedlr. Törk hükttmetl venl hükümler uyarmca yalnız ülkeslnl degil, Akdeniz havzasım bu yttzden de Avrtrpa'nm ssj^bk ssvunnuunm sonımlulugntm üzerine alacafmdan Tttrk sathk lyleri yönetlminin ulusIararan sağlık isleri kuromlan 11e ne Rİbi çartlar Içinde lçblrliftl edeceSfadn hiç olmazsa ana çtzgflerlyle kararlaştınlması gereldr.» Atatürk Döneminde Sağlık.., ATATÜRK DÖNEMİNİN SAĞLIK DENEYLEBİNİN ORTAYA ÇIKARILMASI, BİRÎKİMİN NE KADAR ÖNEMLÎ VE YARARLI OLDUĞUN ü DA ORTAYA KOYACAKTIR. 1000'de 123 iken, 1935 yılında 1000 kişide 68'e düşmüştür. Yeni bir sağlıkçı tipine gelince: Bu dönemin önemli bir işlevi kaynakların yüksek maliyetli yüksek öğrenim alanların da kullanılması yerine, pratik idareci ve sağlık uygulamacıla rmı ortaya çıkarmasıdır. Bir yönden Köy Ebe Okulları, öte yandan Küçük Sağlık Memurla rı Okulları kurulmuştur. Bu arada önemli bir eğitim ocağı da Köy Enstitüleri olmuştur 1943 1954 döneminde bu Enstitülerden yaklaşık 1400 mezun çıkmıştır. Türk yurttaşınm «Sıtmacı doktor>; olarak tanıdı ğı bu insarüar, katır sırtmda büyük bir özverl içinde sağlık örgütünü yurda yaymışlardır, Bugün vardığımız noktanın baş langıcı onların yaptığı aksiyon lara dayanmalrtaaır. Kuşkusuz sağlık yapısının ör gütlenme dinamiği en az bunlar kadar önemlidir. 10 bine kadar nüfusu olan alanlar için kurulan Süt Ç!ocuğu Muayene ve Müşavere Evleri, 525 bin nüfusu kavrayan Sağlık Merkez leri dinamik örgütlenmenin temel yapı taşları olmuştur. Halen yürürltikte olan 224 sayılı yasamn bu örgütlenme ruhundan geniş ölçüde yararlandığını ve onu tamamladığını söylemek olasıdır. Bu ytizden bu ya sanm sürdürülmesi Cumhuriyet'ın başlangıcından bu yana verilen hizmetlerin devamlılığı için Önemli bir etken olacaktır. Atatürk, 1937 yılında son kez katudığı Meclls açüışında sağlık konusundakl temel kuralı, «Sağlam ve gürbüz nesil Türkiye'nin mayasıdır» biçiminde koydu. Bu kural doğrultusunda günümüzde kaynak dağılımının nasıl yapılacağı ikincil bir konudur. Temel olan, neyin, hangi araçlarla belirleneceğidir. Atatürk döneminin sağ lık deneylerinin ortaya çıkarılmasıyla geniş bir hizmet birikiminin açığa çıkanlması olasıdır. Unutmamak gerek ki dününü bilmeyen toplumlann yarınını kurmak konusunda da, fazlaca bir şansı olamaz. Bu yüzden sorunu ikinci etki devresi (feedback)'nden çıkanp, ana çerçevesinde tartısmak bir yurt ödevl oluyor. • •• Prof.Dr.TuğrulÖZGÜR Dr. Kenan MORTAN " tirilemezdl. Asltnda Tıp literatürüne, «Türk muctsesi» olarak geçen bu basanlann, GSMH'nın %0.4%0.9 arasındaki payını olusturarak sağlanması, bu başarının çok etkin bir hizmet örgütlendirilmesine dayandırıl dıgını kanıtlamaktadu*. Bu durumda sorun; kamunun ne kadar harcama yaptığı nın büinmesinden çok, bu kıt kaynaklarm nasıl harcandığının saptanmasından geçmektedir. Cumhuriyet Türkiye'sinde, kıt kaynaklarla aağlanan başarının temeli araştınldığında, bunlann soruna entegre yaklaşım, Belediyelerln özel işlevi, yeni bir sağlıkçı tipinin ortaya çıkması ve doğru örgütlenme yapısı oiduğu görülür. Entegre yaklaşım olarak veri lebilecek en tipik örnek yasalarm blrblrlerini tamamlayan yanıdır. 1930 tarihli Umumi Hıi z»sıhha yasası sağlık konusun da tüm sorumluluklan içerecek bir biçimde 18 temel hizmetl üstlenmiştir. Aynı yıl çıkanlan 1580 sayılı Belediyeler yasası bu hizmetin 14'ü merkez ile yerel yönetim otoritesi arasmda paylaştmlması yoluna gi dilmişti. Sonuç ortadadır: 1930 yılında sıtmalı yurttaş sayısı Tönetimi r Aynı yıl Meclis'i açıs söylevinde Atatürk Türkiye'de kamu sağlığının varedllmesi içln, «Alelumum mücadelatı sıhbiye Için bUhassa tedbir ittihax edil mek lazun gelir» diyordu. Bunun yerine Dr. Refik Saydam tarafından hazırlanan ilk sağlık planında temel erek, «Devlet Sağlık örgütünü genlşletmek ve sağlık örgütünü köye kadar yaymak» olarak belirlen di. Bunun dışında temel bulaşıcı hastalıklarla mücadele, programm özünü oluşturuyordu. Program hiç kuşkusuz temel sağlık hizmetini bir kamu hizmetl olarak ele almıstı. Bu Bu sözler ttzerine Türk he yapı daha sonrakl düzenlemeyetinden Hasan Bey söz alarak lerde de korunmuştur. Gerek kısa ve veciz blr ifadeyle çun 1936 yılında çıkarılan Bakanlık lan »öyler: örgütlenme Yasası, gerekse «Sağlık tşlerl Snrutfl her yer 1947 yümda Dr. Behçet Uzr tade ulusaldır; nluslararam olan rafından hazırlanan Milli Sağbonlann ySnetmeliklerldlr.» lık Planı bu temel erekler tis24 temmuz 1923 tarihinde ba tüne insa edilmişti. Oysa genç ğıtlanan Lozan banş anlaşma Cumhuriyet yönetiminin ilk yıl sında sağlık sorunlarının çözü larda kamu fonlannm kıt oldumüne iUşkln 114. madde, Türk ğu savı ile sağlık sistemini atezini «öyle kabul etmektedir: zınlık hastaneleri ve vakıf Bis«tstanbul Tüksek Sağhk Meo temine dayandırması olası idi. lisi kaldınlnuştır. Türldye kı Ama böylesi hir düzenlemede ydannın ve sınırlannın sa&lık bulasıcı hastahkların kökünün kazınması kesinlikle gerçekleşiflerinin dfizenlenmesl İle Türk 11 91 Cumhurıvel Atlno 4 (Husual) Dün akşam M. Venlzelos tarafından Grand Bretagne otelinde fsmet Paşa Hazretleriyle Tevfik Rüştü Bey şerefine bir ziyafet verilmiştir. Ziyafette M. Venizelos ve lsmet Pa şa çok mühim nutuklar vermislerdlr. İsmet ^oşa Hz. kısaca şunları söylemlşlerdir: BAYRAMI EFTLE KURSU 5 EKİM 1931 îsmet Paşa'nın nutku rın gerçekleşmesf loln •!ele vereceklerdir. Bu davalar şunlardır: Balkan'larda İyl anlosma, cihan sulhü ve devletlerin eşitliği. Beynelmilel sahadakl Türk . Yunan işbirllöı yalnız bir Ideale tekabül etmekle kalmaz, bu fablrllğf hali hazırdaki ahval ve şeraltin emrettiğl blr 20 rurettir. Bilindiği gibl dünya iktisadı bir buhran geçlrmekte, bu buhrandan bilhassa bizlm kıtamız müteessir bulunmakta v e ne gibi neticeler getireceğj bilinmemektedir. VİLLA OREN 'de yaşayın Bir aile yuvasının sıcaklığı içinde Bayramı sevdiklerinizle beraber geçirebileceğiniz tek yer VİLLA LALE'dir. İki kişi 5 gün tam pansiyon Işletme Vergisi dahil 12.775 TL. dir. Burhaniye, Tel.: 343 ÖREN 468 Ayda Ingifizce konuşm^ garantisi ile G U N D U Z G E C E CUMARTESİPAZAR Ekim Dönemi kayıilarına devam ediyor okutan OSMANBEV ISTANBUU Neytr Maöazas» Yan» !T\ TEL46 40 40 Prof. Dr. ORHAN BAŞKIR Yazarlarımız Atatürk'ü Anlatıyor DERLEYEN: (ORTOPEDİ ve TRAVMATOLOJİ) " Muayenehane: Silahhane Cad. Berna Apt. No: 26/3 Teşvtkiy* Telefon : 41 25 21 , (Cumhurlyet 8197) t Herkesin bilmesi to' zımdır ki Türkiye ile Yunanistan yalnız birbirine karşı düşman vaiiyetinde kalmamakla yetinmiyecek ler, belki gayeleri kendilerl için aziz olan davala Cumhuriyet Sahibh Cumhuriyet Matboacılık ve Gazetecılık î.A.Ş. adına NADİR NADİ Genel Yayın Müduru HASAN CEMAL Müessese Müdürö EMİNE UŞAKLIGİL Yazı Işlerl Müdürü OKAY GÖNENSİN Basan ve Yayon ı Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecllik T.A.Ş. Cağaloğlu Türkocağı Cad 3941 Posto Kutusu: 246 İSTANBUL T e l : 20 97 03 BÜROLAR« • ANKARA: Konur Sokak 24/4 YENIŞEHİR Tel: 17 58 25 17 58 66. Idare: 18 33 35 • İZMİR $ Halit Zlyo Bulvan No: 65. Kat: 3. Tel 2547 09 1312 30 • ADANAı Atatürk Caddesı Türk Havo Kururmı İŞ Hanı. Kat 2 NO: 13. Tel 14 550 19 731 TAKVİM 5 EKİM 1981 tnt&k Gfinee öğle tkindi Akşam Tatsı 5.17 6.58 13.02 16.17 18 46 20.17 Sami KARAÖREN EDERI 200 LİRA UYGARLIK YAYINLARI Tel.: 27 54 88 27 22 35 İSTANBUL ALTIN BİLGİ ALTIN TABAK MODERN BİLİMLER DOĞA BİÜMLERİ RESİMLİ SAĞLIK BİLİNCİ NEW VVEBSTER SÖZLÜĞÜ Kitaplarınızın Ekim ayı taksitinl ödedlniz ml? DÖSAR A.Ş. DOKTOR Christophle Çata) Bıçak Takımı Müracaat: Tel.: 63 37 14 Saat 18.00'den sonra. ERDAL ATABEK Hastalannı Kadıköy, Bahariye Caddesl, Bahariy© Apt. No: 96/3'de açtığı muayenehanesinde kabule başlamiftır. TEL: 58 23 23 KİRALIK EV ARANIYOR Bekâr gazetedye 10 bin H, dolaymda ve L«vent. Beşiktaş, Boğaz taraflannda asgari 2 odaiı ev aranıyor. TBL. t 20 97 03/45
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle