28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
tKt amac raraân g&2etelerde, teîevizyen ve radyol&rda komı olarak karş:auza çıkan, çoğu zaman da ısıtıteuş yemek ferneği yinelerıip duran başhk parası, kırsal bölge yaşanunda (külturünde) varolan topliumsaj bır olgudur. Her clgu gibi başiüc parası olgusu da &aeak kendi yasam biçimi içerisinde anlamlıdır: çözümü ve değerlendiriknesi de yine kendi koşullan içlnde olanaklıdır. Türkiye'nin kırsal bölgelerinden başka, yaşam biçimleri birbirlerine benzer, dünyanm kiml yörelerindeki geleneksel topluluklarda da ba^hk parasma rastlanıldığı büüunektedir. Örneğin, îngilizce yazılan kaynaklarda BrU üe Price «Gelin Parası» adıyla sözu edilen başhk parası olgusunun, Amerika yeriilerinden Afrüva yerlilerine değin yaygınlık eosterdiği bir gerçektir. Benzer topluluklarda yaygın olan bu olg\ı, beîirii bir gereksinrnenin doğurduğu külturel bir ürundür. Üretim biçimleri geieneksel tanmcıkk ve hayvancıhk olan topluluklarda •aît insan gücünün hayvan gücü yanında belirgin bir etkinüği vardır. Böyle bir topiulukta aym tarlada uretip aynı kazanda ve *ym çatı altmda tüketen bir uretim birimi olan aiienin her bireyi faal nüfus dışında kalanlar da dahiî üreüme herhalde katılmak zorundadırlar. Beş kişinin çalışmasıyla mncak altı kişiyi besleyebilecek bir uretiıa niteliğinde olan toplulukta 1320 yaşlar aramndaki genç üretken kusak, cins farkı gözetilmeksizin insan gücü açısından topluluğun genel nufusu içinde hatırı sayıhr bir etkinlik tedir. Cins farkı gözetilmez. Çunkü: Işde yo İunlaşmanın (ihtisaslaşmanın) olamıyacağı geîeneksel yaşam biçiminde herkes her i«l aşagı yukarı yapabilir. SözgeHmi, gerektiğinde kız ya da kadınlar çift surüp tırpan sailayabilmekte, erkekler lse, koyun sağıp yenıek pişirebilmektedirler. Toprağuıı saoanla çizerek havaiandınp buğdaymı ektiği tarladan köylü, hasad zamanı geîdiginde, guneş yakmadan kısa surede salt İnsan gücüyle top lamak zorundadır. Aynı biçimde daneyi samandari ayırmak için de rüzgan yakalâdı*m da îüm bireyîeriyle birlikte yabanm ucundan tutT.a.'t dunrrmrHvlır. Ekin toplamaya uzun CUMHURÎYET 24 EYLÜL 19S0 Z olaylar ve görüşler Başhk Parası Gerçeği Df. Ali Rıza BALAMAN Onfversiteslnde Sosya! Antropoio|i Öğretlm Görevifs» lçerlslnde erken b&şlayamaz. Çünkü: Ekin henüz göktur (yeunsınlştir); geç kalam&z. güneş yakar, buğââ./ sapına el atıldığmda başaklar yere dökulür. Rüzgâra şimdi zamanı değil sonra es» diyemez. Geleneksel tanrn, doğa koşullanna bag lı ve bağımli; insanın doğaya tutsakhgınıa açık bir örneği; mevcut insan gücunün tümünün hemen kullanılmasını gerektiren bir yapıya sahiptir. Gelecek yıla çıkabilme umudu tarlasmdaki ekine bağh olan köylü. nüfusunun tümüyle işe hazır olmak zorundadır. Geleneksel tür üretimde, onüda çekilip. tırpan sallanarak biçilsn cinsten ekinler yanmda avuçla yoîunması gereken yoıınalar (mercimek, nohut vb.) için de insana gereksinme vardır. Ekmeğini, bulgurunu ve de gelecek yıla ekeceği tohumluğunu yukanda saydığımız biçimde saflayan köylü, ekmo gine katık amacıyla da kendi kendine yeterli olma çabası içerisinde birkaç baş hay\ran da beslemek durumundadır Ha;T,'anlan otlatmaktan tımarına, sağmaktan korunmasına değin günlük işler için de insan gücune 'gerek var. Bu işlerin tümünun üstesinden gel mek ancak ve ancak yeterli insan gucüyle olanaklıdır. Bir köyde varsılhk (!) o aiienin insan gücü sayısıyla orantılıdır. «Ağaç öahyla gürler» atasözu, bu nesnel gerçekliğin nicel yönüne işarettir. Geleneksel tur yaşaun surdur«ı yur»lerde evlenmeler, ayn clnsten üd blreyln birleşip kendi evlerini kurmalan biçiminde olmayıp, Iki aiienin evlenme olayı nedeniyle hısım olma biçiminde gerçekleşir. Başka bir deyişle, evlenecek oğianm ve kızın Evet» leri almdıktan sonra evlenme, iki aile arasında yeni bir akrabahk kurma biçimmd* sonuçlanır. Ve kız, baba evinden alınarak oğianm baba evine götürülür. Bu durumda oğlan evi, kendi üretim bırimlerine (ailelenne) üretken ve doğurgan bir insan gtlcü katmış, kîz evi de üretken bir nüfusunu yltirraiştir. İşte, geienekse! tur yaşam biçimlnde. gereksinme duyulan ve etkinliği tartışma götürmeyen bu tanm emekçisinin ortaya koyduğu v e koyacağı gücun bir bedeli olmalı deği! mi? Durum böyleyken nereden çıkar «bir mal satılır alımr» gibi kızlann başiık parasıyla satılıyor olduğu görüşü? *•• Olay, açık arttırma biçimlne sokularai abartılıp tiyatro konusu bile yapüdı. «Kadını tıpkı bir eşya gibi aiıp satılabilen bır m»ta haline getiren başiık parası...» (Gazetelerden). Kadın Haklan Koruma Dsrnegl Başkanı'nın yukarıda söylediği gibi olay. köy kızlarınin para karşılığı herkesçe almıp sauldığı gerçek olsaydı, beyaz kadın ticaröti yapan kimi meslek (!) sahipleri. çantalarına paralarını koyar, ömeğin başhk parasının onbin lira olduğu yöreye giderek yuz bta Bra kanıhgı »n tane s sattn s!ıç dftnerierdi. Duyulmuş muduı böyle öır oiü.y, olası mıdır? Bir kaç lstlsna dışında kırsal bölgede her oğlan alacagı kızı, her kız da kıme varacağını aşağı yukan bilir. Düğünler, hıdrellezler. kiraz toplama. bağ bozma gunleri, ferfeneler, dernekler ne gune hâlâ kırsal bölge yaşamında yaşayan gelenekler olarak etkinliğini surdürmektedir? Oğlan. lar kızlan bu özel günlerde yapılan törenlerde en iyi giysılerıyle, bakımlı durumda gorür. analanmn kulaklanna o akşam mug tu verircesıne beğendikleri kı^.lann adlannı fısüdarlar. Kızlar oğlanlan gene bu torenlerde izîer, beğenip begenmediklerinj analanna söylerler. Başiık parasının konu olduğu yörelerde kıza karşın evlendirmeler az denecek sayıdadır. Kız, istemediği oğlana verilmek istediğinde direnir. Bu direnme karşısmda ana ve babanın boyunları kıldan incedir. Kız: Ana, ana. / Yediğım aş yavan ola / Koynuma giren clvan ola / Ölürüm de vannam ona... dediğinde kolay mı ananın babatun direnmesi? Sonra, yukarıda saydığımız gereStsinmelerin doğurduğu bir olgu olan başhk parası, âdet ama, töre değildir. Başiık parası ödeyememe durumlarında kimi çözümleri gene köylü kendi yaşam biçimi içinde kendisi bulmuştur. Sözgelimi, aralannda anlaşan iki ergen erkek arkadaş. karşılıksız (baç hksız) yaşdaş kız kardeşlerini değiştirerek evlenirler (Berder, kepir, değişik yapma tür evlilikler.) Kız kaçırma yoluyla evlenmeier olduğu gibi, kızın bohçasım alıp oğlan evine giderek oturması (Oturakalma tur evlilik) biçiminde de evlenmeîer doğaîdır. Ne var ki, kaçırma yoluyia da olsa, kaçıran taraf k\z evıyle banşttktan sonra, baba hakkı, süt hakkı. kardeş yolu gibi nedenlerle kız evini kollar, kimi karşılıklar öder ve gelecek için de yardımlaşma sözü verir. Türkiye'nin toplumsal gerçekleri bilinmeden. aranıp. taranıp saptanan kimi ko~ nuîar uzerindg kal'a yormadan çözümler ör.ermek çok ucuz bir yol olur tayısıyla birbirımlzl bir türlu anlayamamokta, kirrı zaman ise bırden parlayabılmekteyiz. Bu tur bır sürtüşme, karşımız dakını anıomak istememsnın verdığı bır bencılligın sonucu olmasa da temelınae yine noşgorü eğıtımsızlığı yctmaktadır. KarKlı uUelerın ınsanlarıyia ko nuşurken (kuşkusuz a/nı dılde konuşmayı kastsaıyorum) DU ııetışımsızlığı can oııcı Diçımde goruruz. Burada farklı kultur yopısının etkısı hemen kendıni gosterır. Aynı toplumun için de, kaba hatlanyla aym kültürü almış kışılerde bile boylesıne can alıc olmasa da, bu tür iletış.m eksıklikierı sanıldığından fazladır. Temsl anlasmazlık, benım soylediğımi onun anlamaması. ama onun cnlamadığını da ne kendısınin, ne de benım bılmememden ortaya çıkar. Bu anlamdaki bir lletişımsızlik ayrı aılelerde. ayrı çev reiarde yetişmenin kalıtımsal özsllıklerle kaynaşması sonucu ortaya çıkan toplumsal yaşamanın dogal bir sonucu olan karakter ve yapı farklılıkiarından kcynoklanır. Dığer insonlarla ilat!şlmslzliklerimizde olayın bir de bu yönunu düsunmek zorundayız. Böyle bir anlayış: bunun gerek lerini yalnızca öğrenmekle deçıi, klşınin bunu gercekten isîeyip, yaşammın bir parcosı haline getırmekle gelişecek, alışKanlıklarından vazgeçmek içın bir iç hesapiaşmaya girmesiyla olgunlaşacak bir düşün ce eğitımi sürecidir. Sözlerdekl sozcüklerdeki, duygu ve davra nışlordaki nüansı görebıien, cağrış:m!ann Ince karmasalıklığır.a inebilen aydmlık kafalann gelişinnl ancak böy'e olanakiıdır. Hoşgörusuz'üğün maddl temaüerı gun gıbi ortada Iken. hosgörunün sağianmasmm da o oenii koiay bir iş olmadıgı cc:<ca gor.ilmoKtedır. Bilınçsizliğin Karanhğında Kordovıışu.i. ir süredjr Ortadoguda gızliden açıktan dolaplar dönüyor, hem ne dolaplar? Falih Rıfkı «Zeytındağı.nda şöyle yazan • Zeytindağı'nın tepesindeyim. Lut denizlne VB Gerek dağlanna bakıyorum. Daha ötede, Kırmızı denlzin bütün sol kıyısı. Hicaz v e Yemen var. Başımı çevirdiğim zaman Kamame'nin kubbesi göze çarptyor. Burası Filistin'dir. Daha aşafıda Lübnan var : Suriye vari bir yandan Süveyş kanalma. öbür yandan Basra Körfezine kadar çöller. şehirler v e hepsinin üstünde bizim bayrağımız! Ben bu büyük imparatorluğun çocuğuyum.» Tarih ne hızlı yürüyor!.. Ne oldu o imparatorluk? Sömürgeci Batı'nın kum ustune çizdigl sınırlarla sözde devletlere bölündü. Yarısömürge Osmanlı devletinden devletler oluşturuldu. Gösterm&lik şeyhlera, sahte imamlara. kukla krallara yaldızlı birer taht verildi. Arap ulusunun ve Müslüman halkîannin bjlinçsizlikleri üstüne bir siyasal harita düzenlendi. Sömürgeci Batı «Bdl ve Yönet» kuralını uygular. 1980'lerde bile Ortadogu'da din ve mezhep aynhklanna oturtulan savaş tuzakları tezgâhlanabıliyOn • Irak ile Iran'ın savaşmasına ne dersini?.? Oyunun püf noktası nerede? Çöllerın kumlan alıında petrol varken, çöllerin kumlan üstünde mezhepçilik bilinci ağır basarken insanlar nedenlerini bilmeden birbirlerini kırabilirler. Hele çatımızın Lawrence'leri Ortadoğu'da fink atıyorlarsa, çatışmalar kolaylaşır. İranda bir devrim oldu. Bu devrim hangt bilinç üstüne oturuyor? Mezhep bilinci mi? Dinsel bilinç mi? Ulus bilinci mi? Sınıf bilinci mi ağır basıyor? Herbirinden birer tutamm karmaşasmda mezhep bilinci ağır basıyorsa. vay o devrimin haline... Çünku kitleler yolunu buluncaya dek çok acı çekilecektjr. Ortadoğu'da patlak veren İran Irak savaşınm ftzü nedir? Gazetelerin yazdığına bakılırsa Irak halkının yüzde 60'ı Şii; ama Baas Partisi iktidan Sunni imiş. Bu dengesizligi bilen Ayetullah Ruhullah Humeyni, Şii örgütlenmesine ve tabanına dayanan İran devrim modelini Irak'a «ihraç» etmek istiyormuş. Irak ise hem bu baskı altında bunahyormuş; hem de ŞatÜl Arap'ta 1975 anlaşmasıyla çizilen sınınn değişmesini istiyormuş. Laf mı bunlar? Irak 1972de pptrolünü millileştirmlştl. îran, Humeyni devrimiyle Batı'nın hem üssü. hem jandarması, hem arpalığı, hem de petrol deposu olmaktan kurtuldu. Şimdi bu iki İslam ulkesini bırbiriyle dovLStürup çıkar sağlamak isteyen kim olabilir? Her iVj •filkenin petrol gelirini üstüste koysanız yılda <0 milyar dolar eder. Savasa girerlerse İran'da ne olur, Irak'ta ne olur? İran'ın bir yenilgist Humeyni'yi 6evirir mi? İran Ordusu ulkeyj yeniden Amerikan güdümüne sokar mı? Bir gizlî pîan savaş sonrasınr'n Bagdat yönetimine hem iktidar sigortasını tazeley;D hem Şat Ol Arap'ta yenl sınırlar garantisi veriyor mu? Çatısma, Ortadogu"da İsrail'e dönüjf İslam cephesindeki catlaklan uçurumlastırıyor mu? Eger bir sorulara «evet» diyorsanız el altmdan bir Amerikan planı sözkonusu olmaz mı? • tran Irak catışmasından ahnacak dersler nedîr? 1) Toplumlann bilincinde mezhep duygusu ağır bastığında halklan dangalakça amaçlar uğruna ?avaşa sürmek kolaylaşıyor. Bu kitleler bir ij yaptıklannı sanıyorlar. Mezhep çatışması olayın kökenindeki ekonomik çıkarlara maske takıyor. a) İslam ülkelen arasındaki dayanışma, dlnsel bilincin körlügünde kof bir temeîe dayanıyor. İşte iki İslâm ülkesi gözumüzün önünde Amerikan emperyalizminin tuza^ına düşerek kanh bir çatısmaya yönelmiştir. Yazık... Ortadoğu insanmm çekecegi var. Ortadogu ia»aıu bilinçlem'nceye dek kördüvüşü surecek. B OKTAY AKBAL EVET HAYIR Yangın, ve Sonrası «Devlet gemisi ılıman stüara girdi Kurtuldu kayalarda parçalanmaktan Coşan ulu bir deniz Türkeli şimdi Sevinçten, umuttan, alınan haklardan Bayraklar kıvanç duyar dalgalanmaktan.» • tkinci Cumhuriyet» şiirine böyle başlamıştı Car hit Küîebı. Yıl 1960... 28 Nisan gençlik direnişi, ardından 27 Mayıs devrimi... Yol açıldı en güzele, en iyiye Sevinçten mutluluktan alınan haktan Radyoda bir marş çalar farkı yok bayraktan Yaşa varol Harbiye.... Böyle günlerdi o gunler işta. Kaç yaşuıdasmız? Yinni ile yirmi beş arasi ls© bilenaezsinız. Ama yaşı otuzdan yukan oîanlar hele körc« bır partizanlık tutkusu içinde depllerse 27 Mayıs devnmınin ne coşkun bir şevinç. bir mutluluk. bir huzur yaratuğını büirler. Öyle günler azdır bir yaşamdai Cahlt Külebi'nin Yangm» kltabmda bir de bugunlenn dizeleri var. İşte 1979'un şhri. •Ve öfke daglardan akan sel Dolmakta bu kan denizuıe Umut uçup gitınîfl yıllar boyu Karde$ier düşman birbirine Bu yıl halkjmızm gozyaşı Yüzyıllar boyu dökulenden çok Azrail gibi. bir kı? geldi Yurdumuzda ne ararsan yok»... Ozanlar böyledir. Yazdıklan damga gibi basılır kaiır tarih yapraslanna. Silebihrsen sil! O!anak yoktur kazırr.aya, yok etmeye. Ya^anmışur, duyulmuştur. acısı çekilmiştır, öyle ortaya ç:kmıştır o dizeler. Kaskatı birer gerçek gibi sürdüreceklerdır yaşamlanni yıllar boyunca... Ozan. 1960ta duydugu coşkuyu yirmi yıl sonra vitinruş. Neden? 1960 öncesinde de o güzel. o değerli, o vazgeçilmez «şey» ler teker teker ortadan kaldırılnnş, ucuzluk, bayaği^ hk. çirkinlik ön yerlere çıkanlmıştL En başta da Ataturk ve devrimi... «Ataturk'un o şaniı devnmleri Ne kaımıştı Kurtuluş Savaşmdan? Onıır nıu, erdem nu, bilgeük mi? Ulusluk, ınsanlık ya»asından... Bir içki, içmemişUler önun kafa tasından...» ZajRaa zamaa kendimlzi bdr duşte. daha dogru»tı bir karabasanda yaşıyoroz sandjk. îuanılmaz bir ^eydi bu: Ataturk yaşadı ım, biz o günleri gorduk mü diye kuşkulara düştüğümuz oluyordu zaman zajnan. Halkm tuttuğu tutmadığı devrimler diye ikiye ayırmışlardı Atatürkçü uygarlık atılımlarını... Halk böyle ister diye bilisizHk, kör bağnazhk egilimîerini goklere yüceltiyorlardı. Halkm nabzma şerbet vermeye çahşarak... Halk onların gözunde bir uyutma, aldatma, oy aima yıgınıydı. Bir zamanlar Ataturk'un çağdaş uygarlık düzeyi»ne yücelunek içrn bırbiri ardına atıiımlara itelediâi ve bu atıIrmîan candan yurekten benimseyen halk, yine o halktı, ama çirkin politikacılar ille de halkı kendilerine benzetmek çabasındaydılar! Bunda bajşanlı da oldular uzun süre. 1960 öncesinde böyieydi, 197&80 de de böyle... Son yıllarda hele, garip bir çok partili, çok Ü bir düzende yaşıyorduk. Aşın eğilimierin birbiriyle çatıştığı, birbirine acımasızca kıydığı bir dönem... Devlet gemisini yürutenlenn bütun bunîara seyird kaîdudan gunler. aylar. yıllar... Dağlar gibi devrildi delikanhlar. Bu üîkenin en seçkin Insaniarı. aydrnlan... Suçlular bulunamadı. Yakaîananlar da kaçınîdı. Garip bir karmaşa içinde çırpınıp durduk. Cahit Küîebi «Ağît.uıda şöyie yazdı bu gençler için: •Onler ki bir sofrada tadınca yiyememiçler » Öpuşmemiştiler bir kızla belki de doya doya Mı6ir tarlaian gibi fışkırmısüiar, guleçüler öyîa gençti onlar... geri gelmez bir daha Ateş çtvre6inde uçuşan pervaneler gıbiydiler Uğradılar ceylaniar gib: yağlı kurşunlara Sıvash. Malatyalı analann bebeleriydiler Onlar ki bütun Anadoluydular... geri gelmez bir daha.» •Yangın». yakıyor kişiyi gerçekre de... Hepimizin içindeki yangın o. Yıllarca yakü, yıktı, yok etti, o sinsi, o gizli gizli tutuşen, saman alevi gibi yayüan korkunç yangın... Cahit Külebi'nin «Yangın»ı yaşadığımız dönemin şiirli bir dille anlatıhşı, canlandınlışı. geleceğe bırakılışıdır. «Turkiye gibi aydınhk ve güzel» dizelerle do!u bir kitap. tşte «Sen Türkiyesin»; Sen Türkiyesin, ulu bir ırmak Yok•ul ve çalımlı, aktıkça çoSalan Ya da küçuk bir ışık, ürkek, kimsesiz Uzak dağ başlannda yapayanlız kalan Açsm sen, tokluk ne bilmezsin Çektiğin acmıa emciği yine acı Haşhaşsın, petroîsün, yağmursun Oyle sorunlarsın ki. çözdükço tukenaıezsin Sen bir yanşsın koşmayan atlarîa Harrnansın, duğensin, teçsin, rüzgâr esmez • Bir imge kuşusun sen, kar.adm kınk Bîr ağaçsın kt çiçek açar da yemiş vermez.» Ne diyeyim ben? Ozan har şeyi anlatıyor. duyunıyor dizelerinde. «Yangın»ı. hepimizin içindeki yaa gın... Cevremizde günluV süregiderken kişller orasında kc^şımızdakinl anlomamak ya da anlamafc tstemem&kten Koy naklanan bir çok sürtuşmaya tanık olmuşuzdur. Yanlış onlamayın, o denll büyük cıkor catışmalarımn neden olduğu Bürtüşfnelerden söz otmiyorum. Anlatmak Istediğirr surtüşmelere, otobuste yolcular arosındokl bağınp cağırmoları örnek olarak verebıliriz. Aynı şekıtde yolda şoför ll« yaya arosında, alle hcinde ana baba ıle cocuklar ya do kan ile koca. okulda öğretmen İle öğrenci ya da öğrencllerin kendi arasında ortava çıkan bir cok anlaçmazlıkta bunun örneklerinı gormek olanaklıdır. Bunlar kendi kuçük dünyamızm sorunlarıdır, ama vaşamımızı baş tvı sono kaplayan. yine bu ku cuk yaşantılarımızdır. Yine bu kucük yaşantılardır kl. toplumsai düzenin blrer yansımasıdır lcr. Bu türden onloşmazlıklanrt oltında yatan gerçek neden, kl şlter crasında lletişlmln bir tür lu kurulamomş oimasıdır. öyle bir lleîlşım eksikllğldir ki bu. karşısındoklnln sövledlğlrtl anlamamak ya da onlamok Istememskten kavnaklanır. Sonuçta bu, toplumsal yaşamda ken dlslni hoşgörusüz davronıslar biçiminde gösterir. Hepimiz günlük yaşamda ho« gorü sözünü bolca duymuşuzdur. Günluk konuşmalarda sık eık geçer, çunkü. Kişüere teX lek sorduğumuzda hepirriı hosgörunün ne denli önemll ol duğundan dem vurur, hoşgöru lu oimanın erderr'ennden söz ederız de, nedense bır türlü hoşgörüiü olamoyız. Her konuda oiduğu gıbl, ho^ görünun eraemltk olduğunu b'l meK ve söviemek başka şey, boşgörülü oimak tse bambcşka bir şevdır. Gercekten de top !UTI o!orak hoşgö'ülü olobilsey Iletişim Eksikliği # KÎŞİLERE TEK TEK SORDUĞUMUZDA HEPİMİZ HOŞGÖRÜNÜN NE DENLİ ÖNEMLİ OLDUĞUNDAN DEM VURUR, HOŞGÖRÜLÜ OLMANIN ERDEMLERİNDEN SÖZ EDERİZ DE. NEDENSE BİR TÜRLÜ HOŞGÖRÜLÜ OLA!VL\YIZ Coşkun TECİMER dtk bunun o kodar çok sözünü etmezdik; buna gerek duyrrcadık, çünkü. Bu da gösteriyor kl, bir çok kavramdan soz ederken aslında bu kovramlann öneminl ve anlamım yüreğimiz de hissetmiyoruz. Tıpkı hoşgorüde olduğu gibi kişiye saygı, anlayış, sevgi bu türden sözlerdir. Hem de bizim toplumsal yaşamımızda tam anlcmıylo gü me gltmiş talihslz sözcüklerdir. bunlar. Oiaylara dısorıdon baktığımızda klşilerln birbirlerine soy pılt olmasından söz ederiz de taraflardan biri olduğurruzdo bu eaygıyı bir turiü gösteremeylz. Acaba bunun nedenl nedir? Saygı. anloyış ve hoşgörunun lyl özellikler olduğunu biliriz d9 neden bir türlu kcrşımızdakine hoşgörulü ve saygılı olmaz ve de anlayışsız davraiırız? Bunun ne^eni eğitımsıılır:t!r. Dıkkat edın, öğrenememek değıl eğitilememektir. Bir duygu eğıtımi yoksunluğudur, bu. Toplum olarak kisiıerin kendi bencılliklerim yenememesınden, kendilerıni boşkalannın venne kovamcmasından kaynaklanan bir eğilım voksuniu^udur bu: kendmden başKa insonlar yani duygu ve düşün celer olduğunu bir türlü kavrayo'namaktadır. Ovte bir bencü'lk kt bu, yaşamtn her aianında kendinl gösterrrektedır. Otobüste şolör den yana cıkarken, yaya olduÇumuzdo şoföre kolaylıkla ver yansın edebilmekteyiz. Gruplar orasında söz hakkı blze verildiğınds süre tanımadan konus mak istemekte, ama başkaları nın söz hakkına bir türlu katlonomamaktayız, Böyleslne bir bencillik; toplumsal düzeniml2ln bir gereğl olarak küçük yaşlordan Itibaren çoouklanmıza, verümekte. üstelik toplumsal yoşcmımızın b'reyciliğe, yarışmaçılığo önem veren llişklleti dolayısıyta lierl ycşlarda dO Dekıştirllmektedlr. Sonradan do bu davranışlorırrızı deölştlrmek öyle kolay olmamaktadır. Sonuçta, blrcok illşklde kar Sîmızdakinl anlamak istemek yerine ister Istemez öfkelenmek, bağınp çağırmak toplumsol yaşamımızın bır ozelliğj olmaktadır. Bir de bazı sürtüşmelerln ne deninde gerçakten karşımızdakinı onlayamomak yotmaktadır. Kimi zarrnn açifdamak ıstadiğımiz bir düşüncenm karşımız da uyandıracağı cağnşımiar bizim söylemek Istediğim'zden çok doha larklı olmaktadır. Hatta du/gularımızın, tiav ranış biçimlerimlzin başkalarTt dakınde uycndırdığı çağrişımlar biie farklı olabümekte, do îstanbul Fransız Başkonsolosluğu Fransız Kültür Merkezi İstiklâl Cad. No. 8 Taksim Fransızcayı öğrenmek istiyorsunuz o halde tecrübemizden yararlanın Sstanbul Fransız Kultür Merkezmda, üsan derec«nlz ne olursa olsun lisan bilgılerinizl yöneltecek ve Inkişaf ettirecek uzmanlar bulacaksınız. İhtısas sahibl butun hocülanmız Fransız uyruklu olup özel durumunuza uygun olan geleneksel veya modern görme işitme (audioı vısuei) yöntemleri uygulamaktadıriar. Her derecede Fransızca Kurslan Cevlri Kurslon İktisadi va Ticarl Fransızca Kurstan <Bu dersler lcin Fransızca'yı iyi bilmek gerek!!d1r> Bu öğretlm ancak rssml bir Fransız Kuruljşunun teklıf edebileceği gayet uygun ve elverişli şartiarla yapıirrtaktadır. Kayıtlar: 25 Eylul'den Ulbaren 3 Ekım 1980 tarlhin» kadar saat 9 18 arası aralıksız olarak yapılacaktır. Ders saatlerl: 9.30 20.10 Kureların başlangıç tarihı: Pazartesl 6 Eklm 1960 Fazla bilgi için Fransız Kültür Msrkezlne mürocaat •dllebilır. (Yığit Rekiâm: &374) e kurlardan alınıp satılchğını bilnıek zorunda nrsıniz ? Akm, platin, gümü? gibi degerli tnadenlerin fiyatlannda gün içinde meydana gelen değismeleri bilmeniz isiniz icin gerekli mi ? Osaka'da parouk iplîği ve sentetik elyaf fıyatları ilginizi çeker mi ? Reimi Gazete yaymlandıktan hemen sonra kararnamelerin neler içeraiğini bilmek istermisiniz ? A'vrttpa, Amerik* ve TaponvaMa çeşkli dövîzîerin, 40 Sedviıı firmadân THA Hangi sektörde, hançi dalda olursanız olun, işinizi yönetirken daha saglıklı kararlar alabilmenız, daha karlı yatırımlarda bulunabilmeniz için "Bilgi aktarımı" aianındaki hizmetlerini size sunuyor. Türk Haberler Ajansı, yurtiçindeki haberleşme agından ve vurt dışında işbirliği yaptıgı Reuter's ajansinm ekonomik servisierinden elektronik haberleşme uyduları ile anında ge'en bilgileri yararlanmanız için üginize sunuyor. İlgilendiginiz urünun günluk lîyatlanndan, EurodoUar borsalarındaki faiz oranlarma, R«smi Gazece'de o gunün iş dunyasını ilgilendiren kararnamelerinden, gunun ilginki çeken olaylarına kadar her turlü bilgiyi THA size aktarabilir. tigi duyduğunuz bilgiyi sorun, size yardımct olmaya çalışaiım Aynntuı bügi: . Türk Haberler Ajansı A.Ş., Basın Sarayt Cağaloğlu • Istanbu! Tel: 27 31 93 • 28 50 60 (7 hat) Telekt: 22 304 • 22 2SI thi» tr •Ttkjıfk »Taıukhmntt, ta Mzmet) ythtt» 40firmararonmay*yeteritdir de sizohsn VEFATLAR İÇ!N CTNAZE IŞLE2U oö tB Oaa n qmum B U B D » tütt, doktor raponı, Oefıri ruawU, battm tfu&sı, dertr dualsn, celvm, «efcet Işlen yapıhr. Hassasiretle ve ütltllk> t*len derubtc eder İSLÂM CENAZE İŞLER! TEL: a NADİR NA'M 0 G?ae! Yayın S yan!şlert Müdüru O k l « KURTBÖKB txaxor tSAM K'U • Basım •« « ian cuCül'JTltri Ultb>5.:ıı« . »• Gazeteci;^ TAt> Caealo?lu rirkot» £1 CJâd NO. î» 41 Po«j) tCımsu: 3*« İST.AMBOL Teietm : 20 « m 8AH > %HLAK TA&ASINA İT t P E R tVMVYI I m B'.'K • cuil 1 «ı r? St î i 17 58 « l$ 'S& Zt CL M H li R 1 YET ABONE UCKETLERI Ayla» î 3 b Ü S *0C" T20G Tati »CS S0O 9CÖ 1.80CYurr mçı €00 ISOP 4.«W TA K V I M U ETLÜL Gılnet e.47 Akiaıc 19 03 1S88 OÇle 13 06 Y Btsı »34 İmsak 5.0i tklnrti 16.30 47 20 06 • 40 68 86 HOT ı BOtOo mtameleier tşiettney» «It otmak Oaere yort «çj, yurt dışj, yuıt dişmdao oenan taili yapüu. OOnuıı toet İLAN İSTANBUL 7. ICRA TETKlK MERCii HAKİMLİĞİNDEN istanbuı, Fatıh, Macar Kardeşler Caadssı No. 55' ts tıcaretle ış'ugai eden Hasan Şeratettın Kızıltcş, konkordato talebı Hâkımlığlmizce kabul edılerek, ik) ay lık verıimıştı. Bu kerre konkordoto komlssrlerınin taiebi veçhile, Mercıın 1980/ 502522 sayıiı karan ile mehlın 2£.9.19S0 tarıhindsn geçerlı oimak üzere. ik! ov daha uzatıimasına karar ve rilmiştır. Keyfiyet ilân oiunur. 22.9.1330 (Basın; 6516) 5381 • KÖMÜR. kaıorifertere, sobaiara 22 14 07 • İETT kartımı, şebekeml kaybattım, hükümsüzdür, Şule CANSEVER 13 13 30 0 AI>ANA : s Huva Kun.ıuu If H2tu 14 5SU 19 r» : Kaı • 3 Ne 1? • 7 eı '<£• CtiîH çör? avrıea avirjîan'.r ACS'vra Abore ^e rls*n l e i , lö 33 i i <Türkei 6373)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle