Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
ON CUMHURİYET 24 NİSAN 1980 Nükleer süahlanma yarışı Ortadoğu'ya da ssçradı D ARAP ÜLKELERİ BATI'DAN «PETROLE KARŞIÜK NÜKLEER TEKNOLOJİ» İSTERKEN. İSRAİLOE GÜNEY AFRİKA İLE İŞBİRLİĞİ YAPIYOR Onyanın bunalım odağı olarak tanımlanan Orta Doğu'üa sılahlanma yarışınm 1980 yılı sonunda tom anlamıyla bir «nükleer sılahlanmaya» donuşmesı beklernektedır Ger cekten de bolgedekı tum u!kelerın «nukleer sılah yapımına karşı olduklarını» acıHamalarına ve ellerındekı ureteclerı yalnızca «barışcıl amarlarla» kullanmaya kararlı olduklarını ynelemelerıne karsın, tumunun de bır nukleer sılahlonma yarışmda o'dukları gerceğı örtuleTemekîedır Usteiık son zumanıarda petrol dışsatımcısı Arap uikeıerı, sık sık Batı'va bosvurnTakta ve «Petrol karsılırjındo nukleer teknolop» ısteklerını yınelemektedırler BİR SİLAH DEPOSU . IERAIL Bır yandan'Arap uikeierındek bu gelısmeler. bır yancaı do llk bakışta bölgeyle llgisl yokmuş gıbı gözuken Pakıstan'ın 18 ay gıbı kısa bır •süre ıcınde ılk atom bombasını gerceklestırmesinın beklentılerı en cok İsraıl'ı tedırgın etmekte ve Kudus hükümetmın Guney Afrıka ne .şbırlığıne gırmesıne yol acmoktadır. Nıtek'm, gect^ğımız yılın sonlarında Guney Afrıka kıyısında korkunc bır patlama olagelmış ve bunun alevlerı bır Amerıkan uzay uydusunca algılanmıstır. Başta NASA ve CIA uzmanları oimak üzere pek cok ABD yetk'l sı bu olevîenn ancak «Bır Guney Afnka Israıl ortak denemesınden kaynaklanabılecegı» gorusunde bırlesmekte ve denenen bombanın buyuk b,r olasılıkla «notron bombası» olabılecegını vurgulamaktadırlar Gercekten de tum yalanlomaıara karş'n, Gunev Afrıka'nın zengın uranyum kaynakları ile Israıl ın teknoloıısının nukleer sılahlanmo yolunda elele verdtklerı kesmdır Çeşıtlı kaynaklar şu anda Israıl1.n bır nukleer bomba yapacak yeterlıhkte otduğunu aynca uranyum zengınleştırme teknoloıısını kullandığını ve topraklar ıc>nde uc tane cJe araştırma uretecmın varlığını doğrulamaktadırlar ARAP CEPHESİ: Petrolun nukleer enerjl ve teknoloıı konusundakı etkınlığını kavrayan Arap ulkelen de aynı turden bır yorışın ıçındedırler Nitekım, başlıca petrol dışsatımcılarından Lıbya ve Irak'ın petrollerınl bu amacla kullandıkları acıkça bılınmektedır. Ozellıkle Irak'ın İtalya ve Fransa ile yapmış olduğu onlaşmaiar, bu ulkeye nukleer laboratuvarlar ve bır bomba yapımından cok fazlasına yetecek zengınieştırılmıs uranyumla gereklı uretım teknoloıısını sağlamaktadır. s Irak'ta su anda bır uranyum zengınleştırme unıtes, ile ıkl araştırma uretecı bulunmaktadır. Irak'a ek olarak son zamanlarda Lıbya ve Mısır, nukleer s lahlanma yolunda adımlar atmaktadır. Her ıkı ulkede de şım dılık yalnızca b'rer araştırma uretecı bulunmasına karşın, yakın bır gelecekte yenı gelısmeler beklenmektedır. Bolgenın onemlı ulkelerınden bırı olan Surıye'deyse şımdılık yalnızca «onemlı planları üzerınde durulmaktad'r. Ancak, son zamanlarda yalnız Orta Doğu'nun değıl, tum dunyanın ılgısını uzerınde toplayan iran'da da ikı «tıcarı omaclı ureteç»ın varlığı bılınmektedır. NEREYE VARIR? Bu sılahlanma vanşının nereye varacağınt henuz kımse kestırememektedır. Ancak, gerek CIA'nın gerekse «Israıl'dekı kardeşn Mossad'ın raporları, bu konuda hıç de lyımser değıldır. Bölgesel sorunlar yuzunden, sık sık sıcak savaş tehlıkesıyle yuzyuze kaiınan ve hatta son 25 yılda üç buyuk savaşa sahne olan Orta Doğu'dakı bır nükleer cephanelık, herhalde «hedeflerını» olduğu kadar «sahıpler'Pi» de endışelendırecek nıtelıktedır (Dtş Haberler Servisi) ANKARA.. ANKARA... ANKA... İnsanlar ve Gergedanlar... Müserref HEKİMOGLU G EÇEN akşam Don Juan operasının galosında bır ses solenı kutladık. Başta Don Juan. tum sanatçılar gu Ortadoğu'da bır dizi ulke nukleer fuze yapabilecek durumda.. İNÖNÜ, SARAÇOĞLU, AÇIKALIN, MENEMENCIOGLU miş. kiminl elçihğe atamıştı Gene de her şeye karşın bır eksıklık oldugunu büıyordu. Neydı bu eksıklık'' SUNU ANZIMAFtan baslcırsak blze aktarılan her duşunce dışalımlıdır. Kandımız uretmemlşız, hep dışardan almışızdır. Şinasi Efendı, Reşit Paşa'yı ovmek istedığinde, ona, «Halkın reıslcumhuru» der. Bir yanda pad.şah, bır yanda, halkın reisıcumhuru diye anılan sadrazam Reşıt Paşa olmaz, ama olmuştur. Meşrutıyetler donemı de oyledir. Osmanlı aydınının coğu, okumadığı anayasa ile ulkenın kurtulacağını sanmıştır Anayasalar gelmiştir ama, u!ke>, bir turlu kurtulamamıştır. Sonra Cumhurlyet donemi başlamıştır. Blrkaç başarısız denemeye karşın ulke demokratlasamamıştır Partiler kurulmuş, demokrasi gelmemıstir Serbest Fırka denemesı seçımi ıkt dar partisinin kazanamıyacağını sergiledıği için bırakılmtştır. I T İstiklal Mahkemeleri amanın Başbakanı Rauf Orbay 17 hazıran 1922 gunu Mechste kursüse çıkarak. görevleri bıten Istıklâl Mahkemelerının evraklannın çuvallara doldurularak Meclıs Başkanhgma verıldıgını, tasnıf edılemedığını, zarfların numaralanmamış oldugunu, rasgele dolduruldugu ıçın arananın bulunamadıgını. bır kısmının kayboldugunu ( ) Başkanlıgın tasnıf çagrısına katılmaktan çekındıklerım soyledıkten sonra şöyle dedı•Evrakm tanhsel ve sosyal olağanustü onemi vardır. Tapu kaydı değıldır bunlar Tanrı ve tarıh onundekı hesaplaşmanın fetvalarıdır bunlar.. • Amasy,a mılletvekıh Omer Lütfü Bey, konunun uzerınde önemle durarak şunları söyle«Bu adli, hatta ınsani' vazıfe dakıka geçınlmeden bu kararları vermış olanlarca yapılmalıdır. Boylesme bır gorev nıyabet ve vekalet kabul etmez. Sen adam asacaksın, sonra verdığm kararı kanun ve tarıh önünde savunmayacak ve açıklamayacaksın. Boyle şey olmaz. Bu sorumluluk sadece Istıklâl Mahkemelerınde gorev almış arkadaşların degıl. onlan seçmış olan Meclıs Genel Kurulunundur.» Erzurum Mılletvekıli Huseyın Avnı Beyin goruşu de şöyledın «Bu mahkemeler bır çok ıdam kararlan vermıştır, bır çoklarını surgün etmıştır. Bunların çocuklan, yakınlan, akrabaiarı vardır. Yann olağanustü gunler geçıp duzenlı mahkemeler adalet dağıtmaya başiayınca, o günlenn gerçeklerinı banndıran bu dosyalan bulamayanlar, böyle kararları almış olanlan lanetle anmazlar mı?..» «Kararlar Meclis adına venldı» dıye bağıranlar olur. Hüseyin Avni Bey devamla: •Evet... Kararlar Meclıs adına verıldi ama, nerede o kararlar?» dıye sorar. Kendısi de Ataturk'e suıkast yapmaktan sa, nık olarak istiklal Mahkemeleri önune çıkan Kazım Karabekır Paşa, 1946 yılında Mechs Başkanı olunca, bu mahkemelerın dosya ve kararlarını duzenlettirmek, sıralattınnak ister. Bunun için çalışmalara gınşır. Ancak, partiden (CHP'den) bır haber gelır. Partı grubu «muhalefete yeni bir koz vermemek içm» bu ışlemden vazgeçılmesını ister. di: Raftaki Demokrasi B DEVLET İLERİ GELENLERÎNIN HEMEN HEPSİNİN AĞIR İŞİTMESİ VE BUNUN SONUCU HERKESİN YÜKSEK SESLE KONUŞMASI, YABANÇILAR TARAFINDAN «TÜR KİYE'YE DEMOKRASINİN GELİŞİ» OLARAK YORUMLANIYORDU... zel bır mozaık olusturdular Mozart'ıp dante! gıbı mu zığıne karş.n operanın eksıklerı, boşluklar, da gozder kacmıyor Orneğın dekorun orneğın tenorun goze ve k j lağa batması onlenemıyor Alı Ta/gun'un yonetımı ve /o rumu da haylı îartısıldı ama ben severek .zledım doğrusu Opera kuiısmde olup b'tenler de hayl. ılgmc Bugu n ku yonetıcıler «oz'/urluk» deyimının soylenmesme karsı çıkmıslar Nerdeyse operayı sahneden kaldırmak bas<ısıvla Bu baskı sonucund a «ozgurluk» yerıne «hurrıvet» denıyor sarkılarda llgınc değıl mı"? Bır yanda anayasal hakları, 02Çjurluklen kısıt'ama cabolan cper a sahnes'iös d j Mozart'ın yapıtındc «ozgurluk» sozune karsı cıkı lıvor .. Hurrıyet denınce anlamı değışecek mı acabo? Yaşad'l'Ca daha neler goreceğız kımbılır Don J j a n operasında benı en cok etkıleyen sanatcı Ayhan Baran Bu kosede bır kez daha yazdım, vaktıyle Londra'da «Alt n Ses» odulunü alan sanatcımız cızgısm' hıç yıtırmıyor. calısmaktan savaşmaktan, daha lyıye daha guze'e yonelmekten gerı kalmıyor hıc Don Juon onun sesı mı, değıl mı tortışması da yapılabıl r ama Ayhan Baran'ı dınlerken Don Juan'ı yaşıyor ınsan Operadan kımler geldı, kınjler gectı, ama Ayhan Baran duruyor, cünku belh kı bır kışılığı var, çunku sanatına, uğraşına sevgısı, saygısı var. Oysa baska sahnelerde sevgıden ve saygıdan nasıl yoksun oyunlar seyredıyoruz. Kışıler de nasıl yıtık cızgıler içınde. Kımı kışılerı hangi gorevde olursa olsun bır operet havasında hıssedıyor ınsan Cıddî gorüntulerde, ama operet hafıflığınde. Çızgısıne ters duşmeden yaşamını sürdurmek güzel bır eylem bence. İlkelerınden, Inanclarından odun verrreden. Hangi dalda olursa olsun ınsan yaşamında olumlu bır tırmanış gerekıyor Bu tırmanış da her şeyden öoce yurek ıstıyor, ozven ıstıyor. Çevremızde böyle saygın kışıler de var slbet Bir dostum gülümsüyor • Özverı değıl, ozçıkar dönemını yaşıyor ulkemlz, dıyor. Ozçıkarları yüzünden nıce aydınlar karanlığa gömüluyor, unlü kışıler olmeden cenaze torenle^inı yaşıyor, üstüste çekılmış fotoğraflar gıbı yıtık çızgMer ıçmde surunüp çıdıyorlar. Orneğın bır 27 Mayıs'cı Celal Bayar'dan ozür dıleyebılıyor.. Kımden soz edıldığını anlamış olacaksınız. Ama şoşırtıcı bır olay değıl bence. Daha doğrusu olay'ann ıcinde yaşayanlar ıçın şaşırtıcı yanı kalmadı. Kışılığını korurfıak başlı başına bır olay. Çoğumuz başararrıyoruz bunu Devler cucelesıyor çevremızde, kışıler, kuruluşlar boyut kaybedıyor gıderek. Öncekı gun Profesor Suut Kema! Yetkın'ın cenaze torenındeydım. Unıversıte yıllannda kısa b^r donem benım de hocamdı rahmetlı Yetkın. Sanat tar.hı okuturdu, ben de ek ders olarak ızlerdım. Sanat sevgımde. o derslerden cok Suut Kemal Yetkın'ın etkısı var Cenaze torenınde herkes Suut Kemal Yetkın'ın kışılığını konuşuvordu. Keşke duysaydı söylenenleri Prof Cevat Geray'ı. Emre KongarM, ya da Hıcrı Fışek'ı dınlerken duşundüm, kışiler de. kuruluşlar da gerçek yargıya yaşamlan tukenınce ulaşıyorlar. Son soluk noktalıyor yaşarr öykusunü O yaşamda yıldızların parladığı anlar do olsa, portrenin kara çızgılerını onleyemıyor çok zaman Guzeı tırmanışlar yapan kışılerı de bır çıkar çukurunda gorebılıyoruz İstanbul'da duzenlenen bır Anayasa oturumunda klmı kışılerın goruntusu şaşkınlığa ve tepkılere yol actı, kulıslerde. kokteyllerde ve de cenaze.Jorenlerınde yorumlar, tartışmalar yapılıyor. Oysa şaşırtıcı yanı yok bu olayın O kışıler o oturumdakı çızgıye 1980 yılında gelmiş değıller. 1961 Anayasasını hazırlayan Kurucu Meclıs çalışmalarını büyük coşkuyla ızledım ben. Kımı geceler sabahlara dek surerdı tartışmalar Basın locasından salonu seyrederken cok ılgınc sahnelerle karşıiaşırdım. Caâdaş bır Anayasa oluşturmak ozlemıyle çalışanlara karşın çağdışı dırenışler olurdu Toplumumuza taze kan vermek ısteyenlerle statukoyu korumağa calışan fosıllerın çatışması çok hoştu Rahmetlı Cevat Dursunoğlu'nu Kurtuluş Savcşı yıllarının coşkusu içınde selomlardım, ulusal sorunları dıle getırırken bır delıkanlı gıW gucluydu sesı Ona karşın genç polıtıkacılarır1 sesi çok kısık... Toprak ağalarının kent ağalarının s^/ruierı. çok ters gruplar. ayrı partiler içınde ae olsalar e elt verır, ağız bırlığı ederlerdı. llerı karakollar, destek grupları oluştururlardı. Kimı polıtıkacılar da aşağıda başka, yukarıda Mıllî Bırlıkçılerın karşısında başka turlu konuşurdu... O gün CHP rozetı taşıyan, üstelık o donemın Bakanlık gorevını üstlenen bır kışının bugun geleceğı yerı kestırmek ıçın falcılık gerekmezdı bence. O kışılerden bırını rahmetlı Gursel. Cankaya'ya çağırmış, Bakanlık'tan azletmıştı nerdeyse Gerekçelerı gazete arşıvlerınde bulunur. Unlü Yazar lonesco'nun Gergadanlar adlı yapıtını anımsatır bana bu kışıler Asker ya da sıvıl, ıhtılalcı ya da politıkacı, bıllm adamı ya da burokrat, hatta sanatçı Cızgıterı ook alacahdır. Eskı gorevlerıyle yenı gorevlerı arasında dağlar yukselır, ne çok yeteneklerı varmış şaşırırız. Bır bokarız 27 Maytsçıların arasındadırlar, bır bakanz CHP'nin seçim lıstesinde ve de yonetıcıien arasında. Sonra da ozçıkarları doğrultusunda ortanın çok scğına kayıvermışler. Yıldızlı gecelerde gökyüzüne bakar mısınız hıç' Kımı yıldızlar kayar, yer değıştırırler, uçsuz bucaksız mavılıklerde parıltılarını yıtırırer Kımı yıldızlar da baktıkça parlar. Toplumumuz da boyle. Kımı kışıler yıldızlar gıbı, olayların içınde yaldızları dokuluyor, bır kuyrukluyıldız parıltısında olanlar bile karanlığa gomüluyor, kanadına takılan umutları da y.tırerek Ama kımılerı de pırıl pırıl, mılyonlar içınde yüreklı savaşlannı surduruyorlar, Çızgılerını değıştırmeden. ınanclarından odun vermeden... İç ve dış olaylar. beceısız polıtıkalarla yaşadığımız dalgalanma bır coküntuye yonelmıyorsa bundan oturu. Anayasanın gercek bekçılığmı yapanlar, devlet gorevıni en yuce değer bılenler, halk yararına çalışmoyı özçıkarlarına yeğleyenlerden öturü Gergedanlar arasında insonco yaşamak savaşını yıgıtçe surdurenlerden oturu. Onlcra şelam... 1946 demokrasisl de dışardan gelmedlr. Otuz beş yıla yakın bir süredir demokrasiyl kurabıldik mi? Demokrasıy) Kim getirmişti, kim kuracaktı? O (junlerl yaşamıs olanların bazı kısileri ile konuştuk Demokrasiden ne aniıyoriardı, neyi getırmeyi amaçlıyorlardı? Bunlan kendilsrinden öğreneceğız Özgür bir seçim, halkın sectlklerinden kurulan bir parlamento ve slvasal partiler... Bunların varlığını demokrasi sanmışlardır. Peki, ekonomidekl paylasım da ne olaccıktır 9 Burası hep unırtulmustur Bugun bile unutulmuşlar arasına konmuyor mu? Demokras' yolunda 35 yıla ulaşan bir yolculuğumuz var Ne kadar gitt'k na kadar aioomedlk, belki bu konuşmalar, sovleşiler ışık tutabilir. 1 lkemize, 1940lı yıllarda gelmiş olan bır yabancı dıplomata, «Aman. derler. Türkıye'ye geldın. devlet adamlan ile konuşurken bıraz yüksek konuş» Yabancı dıplomat, «Ne? Türkıye'ye demokrasi mi geldı? dıye sorar. «Hayır, derler. .Demokrasi gelmedi ama, Devlet Baskanı (Inönu) ağir işıtir. Başbakan (Saraçoğiu) ağır ışıtır, Dışışlen Bakanı (Menemencıoglu) ağır ışıtır. Dışışlen Genel Sekreten (Cevat Açıkahn) ağır işıtır.» îkincj Dunya Savaşı yıllannda Türkiye'ye gelen dıplomatlar yuksek sesle konuşmak zorunda kahrlar ama. savaşı da demokrasi cephesı kazandığı ıçın. bır sure sonra eski dıktatorler Jıalkımızın da yuksek sesle konuşmasını isterler. «Hadı dıktatorluk yettı, demokrasiye geçelım» derler. Şurası bır gerçektir ki, eğer İkinci Dunya Savasını Almanlar kazansaydı Turkıye faşıst olurdu, Muttefıkler kazandılar demokrat oldu. Demokrasi cephesi savaşı kazandığı için Türkıye demokrat olabıldı mı? Hay^r olamadı Eğer Almanya yahut (mıhver devletleri) kazansaydı faşıst olamazdı Olurdu ama, işte oyle, demokrat olduğu gıbi olurdu. Atatürk'ün ölümünden, îsmet Paşa'nm başa geçmesınden sonra Turkıye'de bir rejım vardı Buna Mılli Şeflı, tek partıb bir rejım de denebıhrdı. dıktatorluk de, kapalı bir demokrasi de. Çunku ıktıdan da, muhaîefeti de kendi ıcınde, kapalı bır rejim vardı Solcu bir muhalefetten soz edılemezdı. çunkü yeraltma çekilmiş, etkısız bır muhalefetti. 1943 genel seçimlerine girilirken CHP, kend, içınde bi r demokrasi oluşturmaya girmışti Mılletvekıli seçımlerinde gostenlecek adaydan bırkaç fazla aday gostenlecek. seçmenler bunlar arasmdan belli sayıda milletvekılini seçecekîerdı. Nitekım bazı illerin seçim listelerî böyle yapıldı kodaman bazı mılletvekılleri de Meclise giremedıler Ismet Paşa'nın partı içınde denediği boyle bir demokrasiden, gene partı içinde yakmanlar çoktu. 2. Savaş sonrası İsmet Paşa 1 bir demokrasi arayışı ! içindeydi; ama hangi ] demokrasi? LI: PETROL BUNALIMI, DÜNYADA KÖMÜR ÜRETİMİNİN ARTMASINA YOL AÇTI NEW YORK Dünya taş kömurü uretıml petrol bunatımı nın patlak verdığı 1973'te 2 206 mılyon ton ıken 1978'de 2 614 mılyon tona cıkmıştır. Yüzyılın sonuna kadar her yıl ortalama yüzde 2,7 oranında bir artışın sürmesi beklenmektedır. Böyle sıne bır artış hızına karşın dünya komur rezervlerimn, ta mamının değıl yalnızca yeryüzune cıkarılması ekonomik olan bolümünun, daha 250 yıl yeterlı olacağı hesaplanmıştır. 197378 dönemmde en yuksek artış 80 mılyon tonla ABD' nde gorülmuş, onu 62 mılyon tonla Cın. 55 milyon tonla Sov yetler Bırlığı, 23 milyon tonla Güney Afrıka, 22 mılyon tonla Hındıstan ve 18 mılyon tonla Avustralya izlemiştır. J CHP'nin sırtındaki iki kambur A lmanlar Stalıngrad onlerinde bır yenılgıye ugrayıp gerı çekıhrken, demokrasi cephesi d e guçlenıyordu Bu sırada da Ismet Paşa'nın kafasında bazı demokrasi tılkılen dolaştığı, bunun da bazı polıtıkacılan tedırgm ettıgı soylenebılır. Bursa mılletvekıli Muhıttın Baha Pars diyordu kl: D «Meclıs ile memleket arasında, mıllet iîe mılletvekılleri arasında uçurumlar vardır. Bırinci BMM'ı dönemmde mebuslara saygı duyulurdu Nereye gıdılse halkın ayağa kalktıgı görulürdü. Şımdı kımse yüz vermıyor.» Prof. Fuat Köprulu ise daha agı r konuşuyordu: «Milletvekıli olmaktan utanıyorum.» Zıya Gevher Etılı, «Mılli Konınma Yasasını, Varlık Vergisinı çıkarmış bir Mechsm halktan guç alamıyacağını» one sürüyordu. Ismet Paşa rejımı bir bunalım geçirıyordu, belh ıdı. Ama bunalımdan nasıl kurtulacaktı. bu belh değıldi. Bir demokrasi arayışı vardı ama hangi demokrasi idı? Savaş sonrası demokrasılenmn kesıtlerı ve boyutlan henüz ortaya çıkmamıştı. Ne Dogu Avrupa'nın halk demokrasılerı vardı ortada, ne de sonradan Amerıka'nın ortaya çıkaracağı Fılıpin demokrasısı!» Bütün bu arayışlara sonradan tekrar döneceğız. Bızim demokrasi henüz Atatürk'ün kavgalı arkadaşlannı siyasal hayata sokmakla meşguldü. Ismet Paşa, iktıdara geldıkten sonra Atatürk'un kavgalı olduğu ofkeli generalleri ve sıvıl politıkacılan kendi siyasal çizgisj içine sokmaya çalışıyordu Rauf Orbay'ı, Karabekir'i, Fethi Okyar'ı siyasal hayatın ıçme sokmayı başarmıştı Her bırıne bir görev vermişti. Kimini Mechs Başkaru yapmış, kimine mebusluk ver emokrasiye geçilir gibi bir kımıldâma başladığında milletvekıllennde de telaşın arttıgı görülüyordu. Çanakkale mılletvekıİ! Zıya Gevher Etılı. «Mılli Korunma Kanununu ve Varlık Vergisinı kabul eden bu mechs, büyuk sorumluluklar taşımaktadır» diyordu. Beri yandan bir mılletvekıli de, «Bütun hayatımda devnmı ve şeflerimı duşundüm. Bana şımdı git halktan oy ıste demek, benı satıhğa çıkarmaktır» diyordu. Ama Mılli Şef, Sanfransisko'ya adamlannı gönderirken kafasına da demokrasıyi koymuştu. Savaş sonrasında Ismet Paşa, Batıya daha çok yaklaşır, içerde demokrasiye yönelırse savaştan buyük bir yengi ile çıkmış olan Batı demokrasilerinin, bır Sovyet tehdidıne karşı kendıni daha çok destekleyeceklerı inancındaydu Prof. Dankwart Rustow (New York City Üniversıtesınde siyasal büimler profesörü). 1954 yılında Ismet Paşa ile bu konuda bir gönışme yapıyor. «1954'de eskl Cumhurbaşkanı Ismet İnönü ile yaptığım uzun bir görüşmede şunu sordum: 1945'de demokrasiye geçme karannı açık larken dış pohtıka mülahazalannın da bu kararda bır rolü oldu mu? Inönü'nün soruya canı sıkılmıştı. Benim Türkiye Cumhuriyeti tanhinde sonucun böyle olacağını belirleyen örnekler bulduğumu bana hatırlattı. Bunu sıtem dolu bir tonla hatırlatıyordu. Sonra mustehzi bır (estle şöyle dedi: Hakkımda yayılan tüm iftiraları akıntıya kapıldığım biçıminde kabul etmiyorum. Bır süre durakladıktan sonra (gözle görülür biçimde rahatlamıştı) sıkılgan bir gulümsemeyle şunlan ekledi: Hem dıyelım ki akmtıya kapıldım, bu bile bır meziyet değil midir?« 140 milyon Çin'linin okuma yazma bilmediği açıklandı PEKİN, (ANKA DPA) Cin'de 140 mılyon insanın, ya da Çm nüfusunun yüzde 14'ünun okuma yazma bilmediği açıklanmıştır. tYeni Çın Haber A|ansı» tarafından yayınlanan bır yorumda okuma yazma bilmeyen 140 mılyon Çın'lıden 120 mılyonunun 45 yasın altında bulunduğu kaydedılerek, 2000 yılına kadar cehaletın kökunün tumuyle kazınması ıcın haşlatılan kampanyanın daha etkın bır bıçımde surdürülmesl gerek tığine işaret edılmiştır. Dünyanın en büyük Plutonyum santralı Sovyetler'de üretime başladı MOSKOVA Dünyanın en buyük petrol uretıcısı olmasına karşın nukleer santral yapımını da hızla surdüren Sovyetler Bırlığı, dev bır plutonyum santralını hızmete açmıştır. 600 megavvatt enerjı öreten Beloyarak «Hızlı besleme reaktorü», Urallar'dakı sanayı kenti Sverdlovskun 25 mıl uzağında bulunmaktadır Moskova'dan ya pılan açıkldmaya gore, Sovyetler Bırlığı uranyum santrollerl kurrra donemıni aşmıs ve plutonyum reaktörlerınden ener|i üretiml dönemine girmiş oimaktadır. Nukleer çağın en gelişmlş enerp uretım tesısı olan plutonyum santrallermde bulunan hızlı besleme reaktorlerı, ortık halde bulunan kullanılmış uran yumu bir seri operasyonla plutonyuma çevırnrektedır Böylslıkle, uranyum santrallermde kutlanılan uranyum madenl yenıden ener|i üretımıne yöneltilebılmektedır Plutonyum santrallerı, uranyum cevherl işleyen santrallerden yaklaşık 50 • 60 kat fazla nükleer eneni üretebılmektedir. Yann : Tek eksik neydi?