22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURİYET 28 MART1980 EĞİTİMÖĞRETİM ... EĞlTlMÖĞRETlM ... EĞlTlMÖĞRETlM ™ EĞITİMÖĞRETİM ...EĞİTİMÖĞRETİM ... EĞİTİMÖĞRETİM ...EĞİTİMÖĞRETİM ... Sükran KETEN Diploma değerleri tartışılıyor ynı ders proğramlarının uy gulandığı yüksek öğrenim kurumlarının diploma defierleri uzerindeki cekişme gide A rek büyurkon, ftniverslte, aka~ deml, fakülte, yüksek okul arasındakl kariyer kavgası, öğrencller ve mezunların mağdur ol malarına neden olmaktadır. Yüksek öğrenim kurumlarınin gerçek öğrenim nitelikleri lle mezımlarının Işlevi ve diploma ların anlamının belirlenmesl g!bi sağlıklı bir çözüm yolu soçilmediğinden, siyasal Iktidaıiar yüksek öğrenim kurumlariMn bastci göçlerine bağlı olarak şundan yo da bundan yana ka rar vermeyl yeğlediklerinden kar gaşa iyice büyümektedir. Uy Gazi Eğjtim'de yine öğretim yaptırılmayacak azl Eğitlm birikl yıldır tüm sorunlara karşın öğrenim yapılabilen bir kurum niteliğini kazanmıştı. Hükümet değişikliğiniıt ardından burada da yeni sorunlar, yeni olaylar birbirini Izlemeye başladı. Ankara Buromuzdan arkadaşımız Işık Kansu. konu ile ilgili geçtiği notunda. Gazi Eğltimll öğrenciler Için, cGerçekten zor durumdalar. Hemen her gün dayak yemekten bıkîıiar. Büroya her gün dayak yemiş bir Gazi Eğitim li öğrenci gellyor» diyor ve aşağıda verdiğimiz öğrencilerden gelen mektubun yayınlanmasını rica ediyor. cGazi Eğitimde düzenll sören eğitlm yeni MC'nin işbaşına gelmeslyle engellenmeye çalışılmaktadır. Beşevler birçok okulun birarada olduğu bir yerdir. Gazi Eğitim, Kız Teknik, Erkek Teknik, Endüstriyel Sanatlar Y.O.. Motor Sanat Y.O., Motor Sanat Lisesi, Eczacılık, Fen Fakültesi, Klmya Meslek Lisesi v.s. gibi okuilar yer almaktadır. Bun 6 ların bir çoğu şlmdiye kadar Fen Işlerlnin oradakl Roma Meydanında toplanıp Konya yolundan grupla giderlerken, şimdl bu gruplar dağıtılmak Istenmektedir. Öğrencilerin grupla gidip gelmesinin nedenl Ise faşistlerin Beşevlerde terör havası estirmesidir. $eker Yurdunda yuvalanon faşistler gelene geçene saldırmakta ve taşlamaktadır. Buna karşılık 3 martta açılan Gazı Eğitimli öğrenci grubu dağıtılmak istenmekte. öğrenciler sürekli dipçiklenmekte, üzerlerine panzerle su sıkılmaktadır. Üc senedir grupla gidip gellndiği halde hic bir olayın oımadiğı Fen İşlerl ve Konya yolu şimdi adeta bir savaş alanına benzetilmektedir. Panzerler, tanklar. kariyerler, yüzlerce polis ve asker sanki bir düşman işgall varmış gibi saldırıya hazır beklemektedir. örneğin 10 martta polisin ve jandarmanın yaptığı silahlı saldırı sonucu 300'e yaKin arkadaşımıi dlınmış ve aralarında dört veli bulunan bu arkadaşlar bir hafta gözaltında tutulmuşlardır. Biz Gazi Eğitim öğrenciler! ve diğer okullarda okuyan öğrencilerin okula gidip gelmekten ve buna da en sağlıklı bir biçimde yapmaktan başka hlç bir amacı yoktur. Bize yapılan saldırıları büyük bir şiddetle kıntyor, Beşevler bölgesindekl öğrenciler uzerindeki baskının kaldırılmasını istiyoruz ve bu doğrultuda tüm velileri, kamuoyunu, duyarlı olmaya çağırıyoruz..» Yeşilçam 3 . Ork filml konusuna genel bir bakış attıktan sonra bir filmin ögelerine geçmek gerekiyor. Her filmde bulnnması gereken ögeler şımlardır: Yapımcı, yönetmen, senaryo yazarlan, oyuncular, figüranlar ve teknik elemanlar (ışıkçılar, dekorcular vs.) Yapımcının kim olduğunu ve nasıl çalıştığını daha önce incelemiştik. Şimdi gelelim yönetmene: Yeşilçam çarkı Içinde herşeyden önce fil« min maliyetini. dolayısıyla kânnı düşünen yapımcı için iki tür yönetmen vardır: Pahah yönetmenler (Bunlar yavaş çalışan ve bu yuzden genellikle sanat değeri ağır basan filmler yapan yönetmenlerdir) ve hızh yönetmenler. Bir yönetmenin değerini önce bu konu belirler. Hızlı mı. yavaş mı? Dünyada çok değişik zamanlarda fnm çekilebilir. Türkiye'de bir film için tanınan en uzun sure ise 34 haftadır. Yine ülkemizde 45 gün de film yapan yönetmenler vardır. Genellikle bilinen süre 15 gundür. Seks filmleri bu konunun dışındadır Çünkü bu filmlerde yeni dünya rekorlan kınlmakta ve 3 güne, hatta 2 güne bir film sığdınldıgına bile tanık olunmaktadır. Yine dünyada yapılmamıç bir şeyi Türk yönetmenleri bulmuşlardır. Bu yöntem iç içe film çekme tekniğidir. Belli bir senaryo olmadan. kaba bir öyküyle başlanan filmde, oyuncu da. kameraman da, set işçisi de uyutulur ve iç içe iki film çekilebilir. Düzeni Yalçın PEKŞEN T istemek üzere tekrar yazıhaneye gelir. Bakar ki, Savaş Eşici hâlâ sayfalan çoğtJtmakla uğraşmaktadır. Savaş Eşici, Safa Önal'ın sözlerini hâlâ hatırlamaktadır: «Yahu ben senaryonun orijinalini 36 saatte yazdım. Sen 48 saattir kopyasmı çıkaramadın.» Safa Önal koca senaryoyu daktilo çekme süresinin bile altmda kalacak bir zamanda tamamlamıştır. «Tam üstüne geldin» Türk sinemasma en büyük ödülü kazandıran Metin Erksan salt «yavaş» çahştığı için Yeşilçam düzenince saf dışı bırakütnıştır. Pahalı yönetmenler ahalı bi r yönetmen sayıldığı halde tercihte kazanan yönetmenler de vardır. Örneğin Orhan Aksoy zengin fakir öykülerini en iyi tezgahlayan ve melodram unsurunu bize en yakın gelecek şekilde ayarlayan bir yönetmendir. Bu yüzuen kendisine 3t haftalık bir süre tanmır. Çünkü her filminin gişe geliri açısından belli bi r düzeyi tuttuğu görülmüştür. Aynı şekilde Atıf Yılmaz pahalı fakat iyi iş filmleri yapabilmek^ tedir. Ölçü, gişe geliri olunca, artık kimsenin akhna o filmin kötü bir film olduğu gelmez. Yeşilçam'da para getirmiş bir filme «kötü film» diyene bugüne kadar rastlanmamıştır. P zun sürede film çekmek, fazla fihn kullanmak. daha özenli çalışmak bir çok yönetmenin film piyasasından silinmesine yol açmıştır. Bunlann en ünlüsü Metin Erksan'dır. Türk filmciliğine ea büyük ödülü kazandıran (Berlin'de altın ayı ödülü Susuz yaz filmi ile) ve tüm filmleri sanat açısmdan belli bir değerin üstünde sayılan Erksan bugün Yeşilçam sinemasının tamamen vaz* geçtiği bir yönetmendir. Sonunda televizyonun sözleşmeli yönetmeni olarak kendini saglama alabilmiştir. (Ve Susuz Yaz filmi de Yeşilçam dışmdan bir yapımcının mali desteği ile yapılabilmiştir.) Yönetmenliğe bilinçle geçen kişiler sinemamızda çok azdır, Genellikle para sahibi olan» lar, yönetmene para ödemek yerine kendiieri kameranın arkasma geçmişlerdir. Memduh Ün, Lütfi Ö. Akat gibi *sim yapmış yönetmenler, yapımcılıktan yönetmenliğe geçenler arasında sayılabilir. Yönetmen olmak için yönetmenliği seçenler asistanlıktan yükselirler. Metin Erksan, Halit Refiğ, Fevzi Tuna v e Zeki ökten bunlar arasmdadır. Metin Erksan'ın öyküsü U FİLM ÇEVİRME SÜRELERİ AÇISINDAN ÜLKEMİZDE DÜNYA REKORLARI KIRILIYOR çerçevesinde, üstelik sansür endişesiyl* her taraflanndan kıskıvrak bağlanmış olarak ne yazılabilirse onları yazmaktadırlar. Günde üç ayrı senaryo üzerinde çalışandan, iki günde bir senaryo tamamlayana ka« dar'her türlü yazarı tanımıştır Türk sineması. Bazen hazırhklann tamamlanmış olduğu, set çalışması için gün alındığı halde senaryo* su hâlâ bitmemiş filmler vardır. Böyle zamanı larda senaryo yazarı sete götürülmekte ve oraı da sahne sahne oyunu yazması istenmektedm Aynı zamanda yönetmen olan bir kişinin is« senaryo bile yazdırmadığı, film çekimine gelirken, sigara paketlerinin üstüne yazdığı diyar loglarla çekimi tamamladığı söylenmektedir. enaryo yazarlannın nasıl iş bulduklan da ilginçtir. Her firmanın bir veya t>ir kaç «lokomotif» oyuncusu vardır. Yapımcı bir gün kafasını çalıştırırken ansızın aklına o güne kadar kimsenin akhna gelmemiş (!) ilginç bir fikir gelir. Fikir şudur: Fatma Girik bir adama aşık olacak. Eza cefa çekecek, yerlerde sürünecek. Sevgilisi romantik bir delikanlı olacak. Bir türlü evlenemeyecekler. Sonunda herşey mutlu bir şekilde sona erecek. Hemen bu kalıplara uygun bir senaryo sipariş eder yazara. Hatta sipariş bile etmez. Orada, burada otururken nasıl olsa karşısına bir senaryo yazarı çıkacaktır. Çünkü senaryo yazarlan ve yönetmenler bu durumu bildiklerinden yazıhane yazıhane veya yapımcıiann bulunduklan yerlerde dolaşmaktadırlar. ömeğin yapımcı Bab Kafeterya'da otururken, içeri bir senaryo yazan girer. Aklında da ilginç filmin öyküsü vardır. Hemen yakalar yazan «Tam üstüne geldin». der. Öyküyü anlatır, bunun senaryosunu yaz der. Veya senaristin akhna bir öykü gelir. Bu hikâyeyi hangi yapımcının seveceğini de deneyimlerine dayanarak bilmektedir. Doğru ona gider. «Aklıma şöyle bir fikir geldi» der. Yapalım mı, yapalım. Yaparlar, fihn olur. S .ıldız oyuncu sistenünin hâkim olduğu Türk sinemasında en rahat durumda olan kişiler baş oyunculardır. Baş erkek oyuncuya verilen ve kullanılan ad «lön prömiye birinci gençtü*.» Yazar Tarık Dursun K.'mn Türk sinemasında yerleşmiş tanımına göre «jön prömiye sonunda kızı öpen kişi>dir. Bu kişinin yakışıkh, kadınlann hoşlanacagı bir tip olması ve en fakir rolü oynarken bile sosyete terzisi Hilmi Kurt'tan giyinmesi gerekmektedir. Oyunculuk yeteneği taşıyıp taşımadığı tartışma konusu bile yapılmaz. Fihnlerdeki işlevi kelimenin tam anlamıyla işlevsizliktir. En sonunda kızı öpmekten başka sağlıkh hiç bir yaşam belirtisi göstermezler. Yeşilçam'ın kurallanna göre ne yerler, ne içerler, ne düşünürler, tuvalete gitmez, kör ve kötürüm olmak dışında hastalanmazlar bile. aş oyuncunun kadm olması halinde biraz baygm bakması, ulusal kilo anlayışımıza uygun olması gerekmektedü\ Zayıf kadmlar hiç bir zaman yıldız oyuncu düzeyine çıkamamışlardır Türk sinemasında. Türkan Şoray ve Fatma Girik tipi Yeşilçam'ın tam oturmuş baş kadm oyuncu tipleridir. Baş oyuncular ^her İki cinsiyetten belli bir noktaya gelene kadar sürekli savaşım veriri ler. Bu yanşı günlük gazete ve dergiler bilinçli ve sürekli olarak pompalarlar. Bu yüzden si» nirleri son derece zayıflamış kişilerdir. Özel yaşantılanndan hemen hemen vazgeçmişlerdin Gece kulübü ve gazino benzerleri yerlere gitmek, çok ayak altında olmak Türk sinemasının mitos anlayışına uygun düşmez çünkü. Her bin yılda 78 film yaptıklanndan sabah altıda kalkmak, yine de yorgun olmayan bir yüzle kameranın karşısına geçmek, güneş altında reflektörlere karşı veya dondurucu soğukta çıplak çalışıp, denize giriyormuş gibi havalara bürünmek zorundadırlar. Yıldız oyuncu olmak zor bir iştir. Tırmamş zor olmakla beraber, vanlan noktada kalmak daha da zordur. Yeni yeni ortaya çıkmaya çalışanlarla baş etmek, bu arada filmlerin belli bir gişe gelirini sağlayacak varlığı göstermek, yıpratıcı bir uğraştır. Çünkü «film iş yapmıyor» dendiği anda tamamen yalnızdırlar. Eğer erkekseler, bir kaç meraklı kadının, kadmsalar, üçbeş çapkının dışında kimsenin kapılannı çalmadığı kişilerdir artık. Oyuncular + Y gulama öylesine ceHşkiH bir hol almış, öylesine ilke.sizlik Içlndedir, haklıyı haksızdan ayırmak olanaksız hale gelmiştlr. İşte diploma kargaşasının bir yeni sorununu, şimdl fakülte lle blrleştirilmiş olan İstanbul İktisadi Ticarl İlimler Akademisine bağlı eskl Siyasal Yüksek Okulu mezunları. durumlarınm düzeltllmesi için Fakülte Dekanlığı'na yaptıkları baş vuruda so runlarını bakınız nasıl anlatıyor lar.. «Fakültenizden 1979 yilında mezun olduk. Bilindiği üzere. 20. 6. 1979 tarihinde toplanan Akademi Profesörler Kurulu, okulumuz öğrencilerl Istekleri doğrultusunda bir karar almış ve 2237 sayılı kanuna dayanarak Siyasaf Bilimler Yüksek Okulu ile Siyasal Bilimler Fakülte sinl birleştirmişti Fakat. buna rağmen, geçici mezuniyet belgeleri Siyasal Biilimler Yüksek Okulu adına hazırlanarak blzlere verilmiştir. Okulumuzu, Fakülte hallne ge tiren 20. 6. 1979 tarihli karardan daha sonrakl bir tarihte (1979 Yaz ve Güz) mezun olmamıza karşın bu ceşit bir Işleme tabi tutulmamız bizler için hayll şaşırtıcı olmuştur. Kaldı ki, me zuniyet belgelerimiz kendi içinde de hukuki bir aykırılığı taşımakta. Başlığında Yüksek Okul derken, altında. 2237 sayılı kanu na ve Akademi Profesörler Kurulu kararına göre bu Yüksek O kulun, Siyasal Bilimler Fakültesi hallne geldiğlnden bahsedilmektedir. Hemen belirtelim ki, bunun altında da bu karar tarlhlnden, sonrakl bir tarlh olan mezuniyet tarlhimlz yer almaktadır. Eğer, Incelenecek olursa, Ikl okul arasında gerek müfredat. gerekse öğretim kadrosu açısından da bir fark olmadığı gd rülecektir. Zaten. Siyasal Bilimler Fakültesi, Siyasal Bilimler Yüksek Okuiu'nun bünyesinden doğmuş olup. iki okulun yeniden blrieşerek Fakülte halinde hizmet görmesi öğrenciler kadar, Öğretim üyelerinin de arzusuydu. Ve uzun bir demokratik mü cadeleyi gerektirmişti. Bütün bunlara karşm; mezuniyet belge lerinin Yüksek Okul adına verilmesi, bizler için haylj üzücü olmuştur. Böylece bizler, Siyasaf Bilimlör Yüksek Okuiu'nun ilk mezunları olduğumuzdan, oynı zamanda son mezunları (bir dönemük mezunlar) olarak yitip gitmek tehlikes'iyle de kar şı karşıya kalmış bulunmaktayız. Tüm bunlann sonucunda, aleyhimize, ikinci bir durum daha eklenmıştir. Gerek icişleri Ba kanlığı'nın Maiyet Tviemurluğu, gerekse Dışişleri Bakanlığı Mes lek Memurluğu icin açılan S'navlarda, A. Ü. Siyasal Bitgiler Fakültesi lehine bir üstünlük doğmakta, Bakanlıkların takdir yetkilerinl bizlerln aleyhine kullanmaları ve uzmanlık alanımız olan konularda mesleğimizi yapamamak gibi tehlikeler ortaya çıkmış bulunmaktadır. Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesiyle dip lomalarımızın eşdeğer sayılmaması, okuiumuz mezunlarının sınava alınmaması, İcişleri Bakanlığı aleyhine dava açılmasına da sebep olmuştur. Fakat, bizler, öncelikle kendl mezun olduğumuz okuldan mezuniyet belgelerimizin ve diplomalarımızın, Siyasal Bilimler Fa kültesi adına hazırlanarak verilmesini istiyoruz. Cünkü bu uygulama, kendl branşımızdakl iş olanaklarını tümden kapatmasa bile, blzleri yasal açıdan güçsüz kılmakta, dayanaksız bırakmaktadır. Her nekadar, Ana^ yasa Mahkemesl kararlarında, aynı öğretlmi yapan kurumların eşit olduğu söylenmekte ise de, uygulamada, kuruluşlar daimi olarak Fakültelere, Yüksek Okuilar karşısında bir öncelik, adeta bir üstünlük tanımaktadırlar. Millileştirme adına haksız, usulsüz kıyımlar yığınlaştırılıyor M ttil Eğitlm Bakanlığınm okullan (mnilleştlnne), (votan hainlerinden) ayıklama adına yığınsallaştırdıflı la yım, sürgün, atamalarla llgill yasa dışı uygulamalarm örnekleri birbirini Izlemektedir. Geçtiğlmiz hafta b o yunca uygulama örnekleri lle ilgili öğretmenlerden, muho blrlerimizden gelen haberler, mektuplardan notlar akta rıyoruz.. • Kastamonu Milll Eğitlm Müdürlüğüne Demlrel ozınlık hükümetlnln kurulmasıyla AP Bolu mllletvekin adayı M. Necmi Yazıcıoğlu atanmıştır. Ardından da hakkın da idarecilik yapamaz raporu bulunan ve MHP yanlısı olduğu öne sürülen Halit Özkan müdür yardımcılığına ge tirilmiştir. Ardından ilk ve orta dereceli okul müdürierl çağrılarak görevlerinden Istifaya zorlanmışlardır. Valllik. ten aldıkları yazı ile çahşmalarmdan ötürü teşekküre laytk görülen ilköğretim müfettişlerl Hıfzı Yetgin. Nihat Klrlşçi, Yaşar özer, Cevat Kara, Hasan Özdemlr, Mehmet Sağlıklı görevden alınarak, gerekçesiz okul rehberlik ser vislerine atanmışlardır. Zaten eksik kadro ile çalışan ilköğretim müfettişleri büsbütün görevlerini yapamaz duruma gelmişlerdir. • Kayseri Sümer Ûsesinde öğretmen iken yol açtığı olaylar nedeni ile hakkında dava açılan ve 1 yıl üç ay hapsl istenen, ilerici öğrencilerle öğretmenlere saldırı dü zenletmekten yargılanmasma devam edilen Mehmet Yon tar Kayseri Lisesine müdür olarak atanmıştır. Kayseri Yapı Meslek Lisesinde bulunan üc ilerici öğretmen, okul Içinde bir grup öğrencinin saldırısına uğrayarak ağır şekilde döğülmüşlerdir. Öğretmenler saldırının okula yeni atanan MHP yanlısı öğretmenler tarafından düzenlendiğini, yüzlerl kaşkollu olarak dolaşan öğrencilere görev II polislerin seyirci kaldıklarını ve Milli Eğitim Müdurluğünün kendilerine okula gitmekten vazgeçmeyl önerdlğlni, okulun karargah haline getirildiğinl anlatmışlardır. O Gölcük Ortaokulu Müdürü İhsan Sancak gerekçe slz görevden alınırken, yerine MC zamanında kız öğren cislne sarkıntılıktan tahkikat geçirmiş ve görevden alınmış eski müdür getirilmiştir• Kars İmam Hatip Lisesi öğrencisl Adil Gümüş öze rlnde MHP rozeti, üyelik kimli^i de dahil çeşitli siyasal belgeler bulunduğu için 1 occ\ 1980 tarihinde dsiplin kurulu karan ile okuldan uzakla^tırılmıştır 9 ekim 1979 tarihinde yürürlüğe giren öğrenci disiplin yönetmeliğine gö re açık suc olan bir fiiiden ceza görmesine karşın, müdür A. Baki'Ulufer ve yardımcısı Feridun Mumkaya görevden alınırken. yeni gelen Milli Eğitim Müdürü Adil Gümüş'ün telefon emri ile öğrenci Adil Gümüş yeniden İmam Hatip Lisesine dönmüştür. • İstanbul Kadıköy Ticaret Lisesi Müdürü Kazım Atış Ticaret ve Turizm Öğretmeni Genel Müdürlüğü yardımcılığına atanmıştır Kazım Atış hakkında Kadıköy Ticaret Lisesi Koruma Derneği Yönetim Kurulu'nun başvurusu üzerine 14.11.1979 tarihinde açılmış soruşturma henüz Savcılıkca sürdürülmektedir. Kazım Aîış bu soruşturmada Derneğe toplanan yardım paralarında sahtekarlık yapmak cift makbuz düzenlemekten suçlanmaktadır. Ayni kişi adına, aynı numarayı ve tarihi taşıyan üzerlerin de değişik para miktarı yazılı pek çok makbuz fotokopisl kanıt olarak sunuimuştur. Öğrenci ailesine örneğin 500 üralık makbuz kesilir ken, dernek hesaplarına yüz lira yazan dip koçanın vsrildiği öne sürülmektedir Kazım Atış ile ilgili bir soruşturma hâlâ sonuclanmamışken, şimdi Bakanlık katmda bir göreve atanan bir kişinin başvurusu ile okuldaki 8 öğretmen hakkında soruşturma açılmıştır Ö İstanbul'da görevden aîınan okul müdürlen ara sında Şişü ve Feriköy Liseleri müdürleri de yer almaktadır. Her iki lisenin ortak niteliği müdürierinin bu ders yılı başlarınc'a göreve geimiş olması ve iki okulun da öğrenim yapılamıyacak kadar harap olması İki okulda da müdürlerın özel cabası ile, cevreden topianan paralarla onarım gerçekleştirüerek, öğrenim gecikmiş olarak, ancak düzenli bir şekilde sürdürülmesi Daha önce sorunlu olan bu okullarda olay olmaması nedeni ile Sıkıyönetimden teşekkür almaiarı. Bu okuilar müdürierinin gerekçesiz, Bakanlık mucibince görevden alınmalarına Sıkıyönetim de karşı cıkmıştır Okuüarla ilgili Tuğgeneral Naci Şeker'in karşı cıkması üzerine iki müdürün görevden alınmaları ile ilgili kararnameîer ortada kalmıştır. Gö revden alınmalar geri çevrilmemış. ancak mudürier görevlerine da ıade edilmemişlerdir. Bu arada r.kıyonetim kendilerinden görüş alınmadan, olaysız okuilar yöneticilerinin görevden alınmamalarını istemiştir. • İstanbul Yeni Sahra Ortaokulu müdürü Tahsin Hoşatar açığa alınıp göreve iade edilmeyenler listesinde yer almaktadır. Açığa alınmasından sonra okula 3 müdür atanmış, üçü de öğrenci ailelerinin şiddetli tepkilerl' karşısında geri alınmak zorunda kalmıştır. Öğrenci aileleri 1563 imza ile müdürün göreve iadesi için başvurulur ken kendilerine göreve iade edüeceği sözü verilmiş. ancak göreve ladede başka okula atanma yapılacağı öğrenilmiştir. • İstanbul'da açığa alınan öğretmenlerden halen 93 kadarı görevlerine iade edilmemişlerdir. Bunlardan 23 ka darı için hazırlanan listenin kasıtlı bekletildiği bildirilmektedir. Açığa alınmalar dışında görevden alınan lise müdürleri ile ilgili bu hafta elimize geçen listede şu okuilar yer almaktadır. Feriköy, Şişli, Çağiayan, Pertevniyal, Eyüp, Sağmacılar, Atatürk, Beşiktaş Kız, Kabataş Erkek, Üsküdar Kız, Küçükçekmece, Vefa Akşam Vefa, Çatalca. Behcet Kemal Cağlar, Sarıyer, Mehmet Beya zıt. Paşabahçe, Ümraniye, İstanbui Kız, İstanbul Erkek, liseleri Göztepe, Haznedar, Rami, Yeni Sahra ortaokulları Baygın bakışlı, dolgun B ÎTÜ'de yemek boykotu yapıldı stanbul Teknik Üniversltesl öğrencileri yemeklere yapılan zammı ve kalitenin düşüklüğünü protesto icin geçtiği miz hafta içlnde ücret ödemeden yemek yiyerek boykot yap mışlardır. İTÜ öğrencilerl önceki gün 'de toplu halde Galatasaray Pos tanesinden Meclis Başkanı Ka rakaş'a telgraf çekerek yüksek *okul öğrencilerine bütçelerde ayrılan yemek fonlarının arttırıl masını istemişlerdir.. Yemeklerin kalitesinln surekll düştüğünü, 3 yılda 4 kez zam yapıldığını, yemeklerin 7,5 llraş o'an 20 liraya çıktığını söyleyen öğrenciler, boykot gerekçelerln! ve istemlerinl şöyle anlatmışlardır: «Yemek kurallarının demokra tikleştirilmesinl istiyoruz. Yemek kurulu öğretim üyeleri, öğrenci, Işpi ve mediko sosyal temsilcilerinden oluşmalıdır. Yemeklerin ucuz ve kaliteli olabilmesl için yemek fonunun artırılması gerekmektedir. Fon yeterli olmadığı icin kalite sürekli bozulduğu gibi, çıkan yemek mik tarı da öğrenci gereksinmesinl karşılayamamaktadır.a. İ Teknikerler, Meslek Yüksek Okulları ile birleşiyor Tüm Yüksek Tekniker ve Teknikerler Derneği GoMerkezinin 23 mart günü yapılan 6. Genel Kurulunda meslek yüksek okulu mezunları ile birleşme karan ahnmıştır. Genel Kurul çalışmaları sonucunda teknikerlerin istemleri olarak kamuoyuna yapılan açıklamada özetle şu sorunlara yer verilmiştir: «Yönetmeliği hazırlanan 45 teknik yüksek okulun, eğitim üretim insangücü anlayışı ile açılması. Meslek yüksek okulu mezunlarına verilecek tekniker ünvanının zaman kaybediimeden yasalaşması. Tekniker okulu mezunlarmm, yüksek okul mezunu sayılabilmeleri için, yabancı dil ve devrim tarihi koşullarını protesto eder. Sadece YayKur'dan öğrenci aktarılmasına karşın, kamuoyunun meslek yüksek okullarına öğrenci alınıyor diye yanıltılmasını protesto eder, zaman yitirilmeden yeni öğrenci kaydedilmesini, ülkemiz ve halkımız çıkarları için gerekli görür.» Teknikerlerin meslek dışında kalan soruniarla llgill Istemlerinde ise ülkeyi nükieer mezarlık haline sokacağı öne sürülen tüm ikilı anlaşmalara karşı çıkılmakta, devletleştirilen madenlerin yeniden özel sektöre devri, ekonomik bunalımın sonuçlarının yoksul halk kitlelerine yüklenmesiğ işçi sınıfı ve örgütlerine yöneltilen baskılar, demokratik hak ve özgürlüklerin kısıtlanması protesto edilmektedir. 36 saatte senaryo u konuda Yeşilçam'ın en hızîı senaryo yazarlanndan Sefa Önal'ın bir öyküsü de anlatılmaktadır. Başrollerini Burt Lancaster ve Kirk Douglas'm paylaşr tıkları «I Walk Alone Yalnız Yürüyorum» adi lı filmin Yeşilçam kurallanna göre yeni bir çer kimi yapılacaktır. Tanju Gürsü firması adına filmin senaryosu Sefa Önal'a ısmarlanmıştır. O sıralarda 6 işi birden alan Önal bir türlü seî naryoyu yazamaz ve sonunda filmin çekım günü yaklaşır. Önal senaryoyu o hafta tamamlayamazsa film yapılamayacaktır. Sonunda Tanju Gürsu Sefa Önal'ı bir taksiye bindirerek Çınar oteline götürür. Önal bir cumartesi akşam üzeri se^ naryoyu yazmaya başlar. Pazartesi sabahı da yaklaşık 100 daktilo sayfalık yazıyı yazıhaneye teslim eder. Filmin yönetmeni Aram Gülyüz'ün asistam Savaş Eşici bu senaryolan cuma gününe kadar çoğaltacaktır. Safa önal yazılan bırakıp gittikten sonra çarşamba günü parasını Senaryo yazarlan Y önetmenden sonra filmin ikinci Önemli adamı senaryo yazarlandır. Senaryoculanmız yerli sinemanın en renkli kişileridir. Bütün dünyada bir filmin temel taşı senaryo olduğu halde. bizae film sayısının arttığı yıllarda en az önemsenen konu senaryo olmuştur. Çünkü yıldız oyuncu sistemine dayalı Türk sineması tüm düzenini oyuncular üzerine kurmuştur. Yılda 250 film için 250 senaryo yazabilmek, yaratıcı bir çalışma gerektireceği için, denenmiş filmler, küçük değişiklikler, yan çıkmalar hatta labartmasız) aralarına kopya kağıdı konarak yazılan senaryolarla gerçekleştirilmiştir. Senaryo yazarlan aslında yazdıkları konu3a hiç bir değişik lik yapmaya hakkı olmayan kişilerdir. İşletmeciden yapuncıya verilen konu B YARIN: «Tuvalet kâğıdı yerine zımpara kâğıdı»
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle