18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURÎYET 25 MAET 1980 Carter'in antienflasyonist önlemlerine Batılı ülkelerin ilk tepkileri olumlu (Dış Haberler Servlsl) Başkan Carter'in ABD'de yuzde 18'e varan enflasyonla mücadele icin açıkladığı önlemler paketi Batılı hükümetler ve ban kerler tarafından çok olumlu bulunmuştur. Önlemler paketini «çok cesur bir adım» olarak niteleyen Batılı ve Japon yetkililer, bu paketin secim yılında ABD kamuoyunda tepkiyle karşı lanacağını ve bır Başkan adayı Için zor bir karar olduğunu soy femışlerdır. Amerika Mektubu ÖNLEMLER Başkan Carter geçen hafta oçıkladığı ant! enflasyonıst önlemler paketınde 1981 yılı bütcesinın dengelenebilmesl Içın kamu harcamalarında 14 milyar dolar kısıntıya gıdılmesinı, ithal edılen petrole yeni bir vergi konmasını kl, vergl, ABD'de benzın fıyatlarının 10 sent artmasına yol açacaktır. Ve hazineye geür sağlayıcı dığer bazı önlemler onermı$ti. Başkan Carter'in ABD'de % 18'e varan enflasyonla mucadele ıçın önerdığı önlemler paketiyle 1981 bütçesı, son 12 yıldan beri ilk kez fazla veren bütçe olacak Carter'm geçen hafta açıkladığı antienflasyonist önlemler, kamu harcamalarında 14 milyar dolar kısıntıya gidilmesi ve ithal petrolüne yeni vergi konuhnası gihi atılımlan içeriyor.. tır. Kamu haroamalarında 14 milyar dolar kısıntıya gıdılmesl sosyal programları sınırlayaeak ve hazineye 13 milyar doların üzerınde ek gelir sağlayacaktır. Bu durumda 1981 butçesınin 13 milyar dolar fazla vermesi beklenmektedır. Başkan Carter'in Ford : Bir l«çok uluslu» şirket Ertuğrul TONAK tomobil sanayiinin uluslararası yayılmacılığı, ça* ğımızın tıpık olgusu cokuiuslu şırketleri ve bağlı bır dızı gelışımı değerlendırebılmek icin zengin bir ornek. Bu işkolunun uluslararasılaşma sürecinde iki onemlı oluşumu bırlıkte izlıyoruz. Bir yandan şırket sayısında azaimayı ve sermaye yoğunlaşmasını yaşarken. ote yandan da sermayenın uluslararası rasyonalizasyonunun yarattığı, üretım etkinlıklerinin yeniden duzenlenışıni goziemliyoruz. American Motors'un yoneticisi Gerald C. Meyers şirket sayısındakı azalmaya ılışkın «Benım göruşüme göre uluslararası otomobil üretimındeki gelışmeler ABD'nde yaşanan eğılıme benzer bır cizgi izleyecektır» diyor. Amerika'da yaşanan cızgıyı ise şirket sayısındaki son 60 yıllık değişime bakarak çıkarmak olası. 1920'lerde otomobil sanayiinde şirket sayısı 100 iken, 1980'de 4 şirket (General Motors, Ford, American Motors ve Chrysler) Amerikan otomobil üretımıni paylaşmış durumdalar. Meyers'in uiuslararası düzeye iiışkın spekülasyonu. 20. yüzyılın sonuna kadar bugun var olan 30 şirketten 18'ınin yok olacağı biciminde. American Motors'un yoneticisınl haklı cıkaracak gelişimler fazlasıyla mevcut. Chrysler'in Fransız Citroen şirketinin hakiarınm yüzde 20'sine sahıp olması. ingiliz Leyland'ın Japon Honda ile anlaşarak İngıltere'de yeni tıp bır Honda üretimıni başlatması ilk ağızda akla gelen örnekler. Chrysler'in Japonya'da üretılen DodgeOmnı ve PiymouthHorızon marka otomobıllerin Amerika pazarlamasını ustlenmesı ise bir başka ornek. Sermayenin uluslararası rasyonalızasyonuna tipık örnek ise FordFiesta. Genellıkle, üretim surecinın farklı yanlannı çeşitli ülkelere dağıtarak. yeni işbolümleri yaratmak «maliyet indirımi», «benzin tasarrufu» gibi arayışlarla ilişkilendırilerek aklanıyor. Oysa bu oiuşumun da belirleyeni bildığımız kâr maksimizasyanu ve uzun omürlu kılınması. Yani en verımlı üretım bırimlennin, en elvenşii bölgelerde yaratılması. Doğaldır kı, elverişli bolge, sermaye çıkarları soz konusu olduğunda polıtik kararlılık anlamına gelmekte. Gunumüz koşullarında, uluslararası sermaye, kâr maksımızasyonu hesapiannda ulke ıçi polıtik eylemlıği. grevlerı boşlıca kayıtlama olarok ele alıyor ve bu yaklaşıma uyarlı yatırım programları uyguluyor. O AMERIKAN KARİKATURU Başkan Carter: Enflasyona karşı savaş açtu önlemler paketinln dlğer maddeleri arasında devlet borçlanmasının kısıtlanması. tüketıol borçlanmasının smırlandırılması anlamına gelen kredi kartı kullanımının kısıtlanması, ve dış yardımların azaltılması da yer almaktadır. Ant! enflasyonist önlemler paketinde yalnız oa savunma haroamalarımn kısıtlanması ongorülmemıştır, met yetkililerl ve bankerler, paketın ıki üç yıllık geoıkmeyle açıklanmış olmasına karşın enflasyonu önlemekte başarılı olaoağını, ancak paketin somut sonuçlarının bu yıl sonundan onoe aiınamayacağını söylemışlerdır. Aynı çevreler önlemler pa ketınin ABD Kongresi'nin onayım gerektirdiğini de hatırlatmışlardır. İthal malı petrolün variline 4,62 dolarlık yeni bır vergi kon masını paketin en can alıcı noktası olarak nıteleyen Batı Avrupalı yetkililer, Amerıkan vatandaşlarının bu önieme rağmen benzıni yine de Avrupalılardan daha ucuza satın alacaklarını hatırlatmışlardır. Federal Alman yan Ekonomi Bakanı ise, İthal maiı petrole ek vergl önerisinl Bonn hükümetinin «enerji tasarrufu konusunda Batı'nın ortak strateıı ızlemesi> yolundakl goruşune uyçun bır davranış olarak nıtelemıştır. İnternational Herald Tribune gazetesine göre Federal Almanya, Carter'in programının doların değer kazanmasına yol acacağı ve bu gelişmenin de Bonn hükümetinin enflasyonla mucadele programını olumsuz yonde etkilemesl olasılığına rağ men önlemler paketini desteklemektedir. Federal Almanya'da bu yıl enflasyon. bu ülke İcin cok yüksek bır düzey olan % 5.6 ya ulaşmıştır. BATILILAKIN TEPKÎSİ Carter'in önlemler paketini olumlu karşılayan Batılı hükü 15 iya Müezzinoğlu ve ekibi Zürih'te IMF'nin yeni başkanı Jacques Le Larosıere ilö anlaşmaya varırken, Woodward çılgına dönüyordu İsvıçre Ormanlarının ıçinde uzaktan gollerin goründüğü, Uzak Doğu mımarisınden esınlerıerek yapılmış Dolder Otelınde, Müezzin oğlu ile IMF Başkanı el sıkışarak «anlaşmayı tescıl» ederlerken, Ankara'da altı bağımsız bakan E oevit'e muhtıra verıyar ve bunu basına açıklıyor du. Woodward'u «uluslararası sîyasal Irade» fle aşmaya çalışan ve bu çabalara kırmızı yanaklı, tombul yüzlü Fransa'nın Eski Hazine Genel Müdü ru Larosıere'i de ekleyen Türkiye, amacına Zürih' te artık ulaşmış sayılabilirdi. IMF devalüasyon ye rine katlı kuru benimsemiştl. Zürih'te Ikl gün süren gorüşmelerde ikili konuşmalar yer alıyor, Kiep, Müezzinoğlu, daha sonra Müezzinoğlu Larosiere, daha sonra Kıep Larosiere başbaşa göşüyorlar, arkasından sekiz saatlik uzun bir toplan tıda IMF katlı kuru benimsiyordu. Cok önemll bir donemeç geride kalmıştı. Ama aynı saatlerde «görünmez bir ei» hükümettek! bazı bağımsız bakanları harekete geçiriyor ve Eoevıt'e destek veren onbirlerden altısı (Enver Akova, All Rıza Septioğlu, Güneş öngüt, Orhan A!p, Ahmet Karaaslan, Mustafa Kılıc) Eoevit'e baş kaldırarak. Türkiye'nin gündemindekl yardımı dramatik bir bicımde etkiliyorlardı. Yardıma karar verildlğı sırada, Batı Dünyası bu kez Eoevit'in ülke içindekl güoünden kuşkuya düşüyordu. Z l KBKACINDA TÜRKİYE Yalçın DOĞAN f I OECD ülkeleri tyardım yapacaklarını» açıklar açık lamaz, Turkıye de devaluasyonu yapacağına soz veriyordu. 1979 Mayısının son günü OECD ülkeleri Türki ye'ye ertelenecek borçlar dışında, toplam 906 mıl yon dolar kredı vermeyı «taahhut» edıyorlardı. He men ertesl gün Vural Güçsavaş ile Aysel Oymen Paris'te IMF lie yeniden masaya oturuyor ve Türk llrasının yeni fiyatı belli oluyordu: 1 dolar 47 llra... Tarım ürünleri dışsatımı ile petrol dışaiımında Ise, kur 35 lirada tutulmuştu. Ayrıca, temel mallara biz dizi zam birbirini izliyor, Ankara'do Bakanlar Kurulu toplantı halinde ıken, Muezzînoğlu durumu Paris'e Güçsavaş'a aktarıyordu. Bakan ile müste sar telefonda konuşurken Woodward «Türkiye bu kararları alamaz» diyordu ve yanılgısmı birkaç daki ka sonra anlıyordu. Böylelikle «önce yardım» kararı alınmış, sonra da devalüasyon gerçekleştirılmiştl. Tarih 10 Haziran 1979'du. Anoak, daha 10 Haziran'a gelmeden önce Ece vit Hükümet! uluslararası arenada yeniden güç du ramda kalacaktı. Tıpkı Zürih sonrasında olduğu gibı, 31 Mayıs'ta Paris'te yapılan yardım toplantısında da, ülkeler Türkiye'ye yapacakları yardımı açıklamadan tam bir gün once muhtıra veren Altı Bağımsız Bakandan Enver Akova istifa edecektı Daha onun 'stıfasının yankıları sürerken, bu kez Ali Rı?a Septioğlu dcı Tahtakale'den Ankara'ya uzanan «gorunmez el»ın sıhrine kapılıyor ve geldığl gıbi gıdıyordu. Istıfclardaki zamaniama ustalığı ekonomlk kararlann alınmasındaki zamaniama hatasına taş çiKartacak turdendir. JAPONLAR ysa, Zürıh'e gelınoeye dek, Müezzlnoğfu neleri göğüslemek durumunda kalmıştı! Onoe uluslararcsı arenada herkes Türkfye'ye yardım yapılmasına önayak olmanm şampiyonluğunu yapmaya kalkıyor, bu nedenlo paradoks yaratıroasma birblrlerinl köstekliyordu. Van Lennep Kıep'i, Luns Schmidt'l devreden çıkar maya uğraşıyor, konu tam anlamıyla uluslararası bürokrasıye takılıyordu. Bu engel aşılıyor, bu kez adamlar «Paris KuIDbü» dıye tutturuyorlardı. Ünö cok kötüye çıkmış Paris Kulübü'ne anoak Iflasını açıklamak zorunda kalan ülkeler gönaerilir ve cok ağır koşullar ilerl sürülür Paris Kulübü bir anlamda borç erteleme yeridir Genel sekretaryasını Fransa yürüttüğü ve de eski sömürgelerden kalma alışkanlık Fransız larda çok yerle?ik olduğu Için adı Paris Kulübü'dür. Önemli bır özelliği, Paris Kulübü'ne giden bir ülkenin bir daha kredl almasının çok güçleşmesi olgusudur. Müezzinoğlu bu önerilerin östeslnden gelmlş, daha sonra Paris'te Kiep ve Van Lennep (OECD Genel Sekreteri) ile yapılan toplantıda «Türkiye'ye yardım Için bîr akil adamlor grubu oluştura* lım» önerisl ve «orta vadell polltikaları belirleyelim» sözleri karşısında, «bu önerilerin yardımla hiçbir llgisi yoktun» denrlş ve kestirip atmıştı. Iş böylece bir ara çıkmaza girmlş, Schmidt telefonla Paris'ten Müezzinoğlu'nu arayarak Bonn'a çağırmıştc Işte, bunlar çerlde kalmış, Içerldekî ve aışari' dakl bürokratik engeller, hükümet İçindekl çeklşmeler tam artık suya ermiştl kl altı bağımsız bakan kendılerini Batı'nın gözüne batırırcasına, muhtıra vermişti. Paris Kulübü Geride Kalıyor ccBulun On Milyarı, Vazgeçeüm» CHP Hükümetinin İMF İle ilişkilerinde en önemll noktalardan biri hükümetin yapısı ise, Ikinclsl de pnrtnın bu konuda tam ve kesin bır poütıka oüjpturamamış olmasıdır İMF ile iliskıye girer bır siyasal iktıdarın hâlâ «kesin bir polıtikası yoktur» demek, belki ters gelebılir. Ancak, bu konuda bir ornek vermek yeterüdır 1979 mart ayında İMF'ye üye ülkelerde, üyelik kotası arttırılmiR Türkiye'nin de IMF'deki kotasmın arttırılması gerekmiştır. Türkiye'nin payını (kotasını) 200 mılyon Özel Cekme Hakkına çıkarmak icm yasa gereğınden, buna ilişkin tasarı Meclislere gel mış, ancak CHP milletvekılleri arasında yoğun tar tışmalara yol acmıştır Partıli miiletvekıllerının bır bölumu IMF ile ıliskılere karşıdırlar ve onun lcinde kotanın arttırılmasına karşı cıkmışlardır. Konuyu öğrenen Ecevit kiml milletvekillerine haber gonde rerek «Bu arkadaşlar bulsunlar bize on milyar do lar, ben de kotayı artırmaya karşı cıkayım» demıştir. «O zaman vazgeçeüm IMF ile ilişkilerden» bicf minde konuşmuştur. Politikaların günfl günöne saptandığmın ve te mel bir tercihlnln yapılmamış olduğunun tipik bır ömeğidlr bu olay, 10 Haziran devalüasyonundan sonra Turklye'de tam Iki yıl süreyle en yoğun blçimde tartışılan IMF, 14 Ekim senato seçimlerine dek unutulmuş, seçim sonuçlarıyla blrlikte CHP iktldardan düşmuş tür. 1980M1 yıllara girilirken, gündemde yine IMF vardır. Nitekim 1980'in daha 24 günü dolarken Turk lirasma bu kez Demlrel yeni bir flyat biçmiş tır.. Dolar karşısında 70 lira. devaluasyonu ile blrftkte Türfcfye'nln en tartışmalı konusuna 'dönüşen IMF İle llişkilerde en büyük eksiklik kuşkusuz bu llişkllerin «tarihlnlnt olmay:şıdır. Bu dizl bir ölçüde bu boşluğu doldurmak amacıyla hazırlanmıştır. Şu rası acıktır ki, llişkilerin tümü bu dizlde yansıtılmış olabilir. Amo, vurucu ve yön verlci otayların eksik olmamasına çaltşılmıştır. IMF sadece Türkiye üzerlnde değfl, tum azgellşmlş ülkelerde emperyalizmln vazgeçilmez bir a racı olarak fırtına gibi esmektedir. Anlatıian olav lar. düşen hükümetler bu yargının nesnel kanıtla rıdır. Ömeğin, «IMF ile ilişkilere girip devalüasyon yapan ülkelerdekl hukümetlerin yüzde otuzu hemen düşmüştür. Yüzde 14'u ancak bır yıi dayanabilmiş tir. Devaluasyonu yapan Maliye Bakanlarınm Ise yüzde 6O'ı politikayı terketmek zorunda kalmışlardır. Bunlardan sadece blrisl, James Callaghan* sonradan Başbakan olmuştur. Devalüasyonla bir; likte uygulanan politikalar bu ülkelerde ayrıca büyük sosyal cclkantılara yol açmıştır» (R. Cooper, Currency Devaluatıon In Developlng Courrtries, s. 28 29. ayrı bası). Bu gerçeğe rağmen Turkiye'de tek bir bi'lm adamı çıkıp da. Türkiye'dekl devalüasyonların ekonomlk ve sosyal etküerini araştıron bir çalışma ortaya koymamıştır. Bugüne dek kuçük küçük de valüasyonlar hariç, altı kez büyük oranda devalüas yona rağmen, bu konuda amplrik tek bir araştırma yoktur. Yalnız kurulan GETA (Gellşme ve Toplum Araştırmaları Merkezi). 1978 haziranında Merkez Bankasına başvurarak 1970 devalüasyonunun yapılışını, kararları, ekonomik ve SOSJ yal sonuclarmı Irdelemek amacrnda olduğunu bildlrmiş ve 1970 devalüasyonuna İlişkin bir araştırma yürütmek Istemiş, ancak Merkez Ban* kası bu girişlme yanıt bile vermek zahmetine kat lanmamıştır. Oysa. bırakın Bnîverslteleri, bu etkilerln araş tırılmasını doğrudan siyasal Iktldarların Istemeleri ve özendirmeleri gerekir. Çünkü. dlğer ülkelerde olduğu gibi, Turkiye'de de devalüasyonlar hükümet lerin başını surekii olarak yemiştlr. O Japonya'da da hükümet yetkililerl ve bankerler, önlemler paketinin Japon yeninın değer kaybına yol acması beklentısine rağmen Carter'in programını memnunlukla karşılamışiardır. Japon Merkez Bankası yetkillleri Carter'in programı nedeniyle yen'ın değer kaybını azaltmak İcin reeskont oranının artırılacağını söylemişlerdır. Gerçekten de Başkan Carter'in antl enflasyonist önlemler paketini açıkladığı gün Amerikan doları uluslararası borsalar da hızla değer kazanmaya, buna karşılık aylardır baş döndürücü bir hızla yükselen altın. değer yıtırmeye başlamıştır. Amerikan dolarındaki artışın daha bir süre sürmesı beklenırken, antı enflasyonist programın ABD'de işsızlere 20 bın kişilik yeni bir grubun katılmasına yol acacağı kaydedılmektedlr. FORD BROŞÜRÜ FordFiesta için tipik örnek dedık; bu şırketin uluslararası nitelığıne ilişkin kımı bılgıleri CISAntı Report' un Ford broşurunden aktaralım. Ford dunyanın üçüncü buyük şirketı, Amerıka'da ıse General Motors'un ardından ıkıncı buyuk otomobıi uretıcısı. Yarım mılyon işci calışıyor Ford'da. Uretılen otomobil ve kamyonların yuzde 7O'ı ıç pazarda satıiıyor olmasına rağmen Ford'un elde ettığı kârın yuzde 41'i Amerika dışından kaynaklanıyor. Almanya'dan, Brezılya'ya, Meksıka'dan Avustralya'ya, Guney Afrıka'ya, Ispanya'ya kadar ceşıtlenen ülkelerde fabrıkalar kuran Ford'un, Fıesta modelının oluşturulması sırasında yalnızca araştırmaya ayırdığı fon ise 1,5 milyar dolara yakın. Bu yeni, her bakımdan «elverişli» modelm hedeflenen 500.000 unıtelık yıllık uretımı Dagenham İngıltere (100 000), Valencıa İspanya (250.000) ve Saarlouıs Almanya (150.000) oimak uzere pianlanmış. Bu kentierdekı ana montaı bırimlennin yanısıra uzmanlaşmış unıteler de ülkelere dağıtılmış durumda. Bourdeaux Fransa'da, ikı ayrı fabrıka vıtes kutusunda uzmanlaşırken, Belfast İngıltere emekcılenne ıse karburator ve dıstrıbutor uretmek duşuyor. Bır başka ılgınc biigi de, Ford calışanlarının 1952 yılında kışı başına 6,2 otomobil uretırken, 1976'da 12,2 uretır duruma getınlışleri. Emek verımlılığındekı bu artışın yanısıra, maliyet indirımınde sağlanan dığer «baçarılarla» yine kışı başına net kâr aynı yıllar arasında 630 dolardan 2214 dolara fırlıyor. 3. DÜNYA Ford orneğınl 3. Dünya ülkelerine uzandıralım. Avrupa'da Fıesta gırışimi ile otomobil pazarını allak bullak eden Ford. Şilı'de Allende'nın secimleri kazanmasının hemen ardından, ayda 156.000 dolar olan yedek parca ithalinl 15 000 dolara duşurerek ulkenin ıılaştırma düzenini bır cırpıda baltaiıyor. Cunku, Allende öncesı yönetımler Şılı ulaşımının yuzde 60'ını Fordlaştırmış, otomobil pazarının yuzde 35'mi Ford tarafından kontrol edılır duruma getırmişlerdi coktan. Nıtekım, Allende yönetiminın Ford fabrıkasını kamuiaştırması da fayda vermeyecek ve Ford'un uyguladığı ambargo Şıll ekonomısinde faşızm icin gerekll kaotik yapının belirleyeni haline gelebılecekti. Cokuiuslu şirketler olgusu ve otomobil sanayiinde, Ford'un kımlığınde verdiğimiz örnekler bir noktayı ac"ığa çıkartıyor sanırım. Sermayenın uluslararasılaşmasındakt yeni veçheler, emekten yana örgütlerın bu gelışmeler bağlamında stratejilerl tazelemelerini gerektirmekte. Söz konusu yeni stratejilerin ne tür örgütlerden kaynakkınacağını ise herhalde yakın dönem gösterecek. ENVER AKOVA üezzinoğlu ve Ekibi Zürih'te devalüasyon yer'ne geçeoek olan katlı kuru kabul ettif mişti. Woodward İMF Başkanının katlı kuru onaylaması karşısında tam an^ lamıyia «kazan» kaldırıyor. Türk Maliyecllerine dönerek «Siz Larosiere'in yorgunluğundan ve siyasal bakış açısından yararlandınız, bizlm başkan IMF' den anlamıyor» dıyordu. Zurih anlaşmasına göre Işoi ve turlstlere 47 llradan başlamak üzere farklı kur uygulanacaktı. Sonra da Mayıs sonunda Paris'te yapılacak «ta^ chhüt topiantısı» ile ülkeler yardım vereceklerdb O yardım kl, adı önoe «çok aoil yardım» diye ortaya Cikmış «emergency emergenoy aid), sonra «acil yardım» oimuş (emergenoy aid.) sonunda da «yardım» diye (aid) noktalanmıştı. Zürih'ten havalanan uçak Yeşilköy'e Inerken, Maliye Bakanı ertesl gün yapılacak ve 17 saat süre cek olan Bakanlar Kurulu toplantısını düşünüyordu. 17 Saatlik Toplantı ve Yardım M Müezzinoğlu ve ekibi Zürih'te Türkiye'ye yardımı kabul ettirdikleri sırada, Ankara'da 6 bağımsız bakan hükümete muhtıra veriyordu delemlştlr. Yapanların, muhtırayı verenlerln, amacı belkl bu değildir ama bu sonucu yaratmıştır. Ne yazık ki, artık uğraşılsa bile, bu etkl kolay kolay sılınemez». Altılardan Ahmet Karaaslan kendllerlni savun* maya kalkar. «Bu masum bir olaydır. Kredl ya da yardımkfe rın akışını engellemekle llgisi yoktur». Altılardan Enver Akova da kendine göre şunu söyler: «Yardımın gelmesıni önlemekle bizim yaptığımız açıklama arasında bağlantı kurmak haksızlık olur.» ilglnçtir, her Ikl bakan da belH aralıklarla Ece vlt Hükümetinden istifa edecek ve geldikleri AP'ye anla şanla döneceklerdir. 4 c e r d e ve dışarda bu karışık ortam Içinde • OECD ülkeleri tam bir yıllık erteleme sonunda J^Mayıs'ta bir toplantı yapmayı ve Türkiye'ye yardım etmeyi kabulleniyorlardı. Ancak, bu arada 1979 Nisan'ında IMF yenlden Ankara'ya geldiğinde Zürih'te karariaştırıldığı biçimde devalüasyondakj tıkanıklık giderlllyorç FEDERAL ALMANYA'DA SİYASAL PARTİLER SEÇİM KAMPANYASINDA SERTLİKTEN KAÇINMAK IÇİN ANLASMA YAPTILAR 5 eklm 1980 günü genel seçimlerin yapılacağı Federal Almanya'da, dört ©iyasi portl ge nel sekreteri, seçim kampanyasında aşırı suçlamalarda ve saldırılarda bulunulmaması Içın anlaşmaya vardılar. Pariamentoda temsll edilen Iktıdar ve muhalefete mensup dort partınin genel sekreterlerl eleştirilerde ılımlı dil kullanılmasım kararlaştmrlarken her dört partinin kampanyada harcayacağı parayı da saptamışlardır. 1969'dan bu yana İlk kez Fe deral Almanya'da böyle bir an laşmaya varılmaktadır. Bu anlaşmaya göre Sosyal Demokrat Parti'ye 40 milyon mark, Hıristiyan Demokrat Partlye 36 mılyon mark, Hıristiyan Sosyal Birliği Partlsine 9 milyon mark, Liberal Demokrat Pprtl'ye de 8 milyon mark tahsis edilmlştir. Devlet bütcesinden sağlanan bu tahsisat dışında partiler seçim kampanyasında para harcayamayacaklardır. (Dış Haberler Servlsl) 1946 Tahıl ambargosu hem Sovyetler'e hem ABD'ye zarar verdi SOVYETLER, KANADA VE AVUSTRALYA'DAN SİPARİŞ ETTİĞİ TAHILA ABD FİYATLARINA KIYASLA % 20 DAHA YÜKSEK FİYAT ÖDÜ nin Kanada'ya sipariş ettiği 2 milyon ton buğday, arpa ve yulaf içın de ABD fıyatlarına kıyasla %20 yüksek fiyat ödediği bildiriliyor. Bu arada ambargo duvarlarını aşan Fransa ve Avustralya kaynaklı hayvan yeminin ise Sovyetler Birliği'nin gereksinme duyduğu 35 milyon ton tahılın şımdiye dek ancak 29 milyonunu sağlayabildiği belirtiliyor. Amerikan tahıl üreticilerl ise bir yandan satışlann duşmesi nedeniyle zarara uğradıklarmdan yakınırlarken, bir yandan da pazarlan, başka tanm ülkelerine kaptırmaktan endişe duymaktadırlar. Sovyetler Birliği'ne uygulanan ambargoya öteki ülkelerin de uymalannı isteyen ABD, Arjantin'e baş vurarak Sovyetler'e tahıl satmamasını istemiştir. Fakat Arjantin Devlet Başkanı Videla bu isteği kabul etmemiştir. Öte yandan Sov yetler Birlıği'ne pirinç ve mısır satmaması için Tayland hükümetine de baş vuran ABD yöneticileri «Biz, Amerika'nın uydusu değiliz» biciminde yanıt almışlardır. CDış Haberler Servlsl) te yandan. altı bağımsız bakanın muhtırd sı akla başka ilginç bağlantılar getirmekte dir. Bu bağlantıların başında da Tahtaka le gelmektedir. Eoevit Hükümeti iktidarda bulunduğu süre Içln de. belki de en cesur karcrlarından birinl alarak bir yandan bankalar sistemıne çomak sokmuş, bır yandan da altın kaçakçılığını denetlemek yoluna gitmiştir. Tahtakale demek, önoe dövlz kaçakçılığı, sonra aitın kaçakçılığı demektlr. Altın satışlarını denetleyen kararname tüm Tahtakale'yj ayağa kaldırmış. hatta karara öncülük eden klml bakanlara tehditler bile yağmıştır. Zürih başarısı, Tahtakale Isyanı arasında 17 8aatlik Bakanlar Kurulu topiantısı Eoevit Iktidarı Için dramatik dönüşüm noktalorından blrlnl oluşturur. Başbakan yardımla bağlantılı olarak şunla n söylemek zorunda kalır: «Bu hareket Türkiye'nin kredl aiablllrilğlnl Başka Bağlantılar mı? Ö Fransa'da artık lastiklerden fuel oil çıkartılacak PARİS, (ANKA) Fransa'nın Amiens kentinde, artık lastiklerden fueloil çıkartacak bir tesisin yakında yapımına başlanacağı bildirilmiştir. Tesiste, bölgedekl uç lastlk fabrikasmın artık lastiklerl işlenecek ve fueloil haline dönüştürülecektir. Teslsin yılda 4000 ton ktstTic Işleyeceğl ve 3200 ton fueloil elde edileceğl bildlrilmektedir. ABD'nln Afganistan olayı nedeniyle Sovyetler Birliği'ne tahıl ambargosu uygu lamasmın hem ABD'ne hem Sovyetler Birliği'ne zarar verdiği anlaşılmaktadır. ABD, tahıl ureticisi ülkelere pazarlanm kaptırırken, Sovyetler Birliği de daha yüksek fiyat ödemek zorunda kalmaktadır. Uzmanlar, Sovyetler Birliği'nin Arjantin'den Mısır'ı yaklaşık %20 pahalıya aldığını belirtmektedlrler. SovyeÜer Birliği' Bfcprî
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle