18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ON CUMHURİYET 17 MART 1980 Savunmanın : Yurdatapan konuşuyor I "Pet'r Oil, Türkiye'de sanatçıya yapılan I baskının yalnızca gülünç bir örneğidir, Oysa, o gün TV Stüdyosunda boğazına kadar dolu bır Yurdatapan vardı. Pet'r Oıl, sadece bardağı taşıran bır damlaydı. Bu ülkenin soluklu sanatçıiarı, yıllardan beri TRT'nin baskısı altındaydılar. Taş devrinde de böyle olmuştu. Ecevft'in TRT' sinde de. Şimdı Kasaroğlu geldı. ama sanatçıya yapılan baskının şekli değışmemıştı. Kamuoyunu oluşturması gereken basın, magazının keyfını kaçırmamak ıçın olacak, boyle şeylerden bahsetmeyı gereksız buluyordu. Yurdatapan, sembolık de olsa, olup bıteni 40 mılyona duyurabilecek bır fırsatı ılk ve son defa elıne gecirdığını biliyordu. Bu fırsatı kullandı ve olan oldu. Vatana ıhanetten, mikrofon korsanlığına kadar suçlandı. İtham edenlerden hıçbıri Şanar Yurdatapan'a «Nıçın» diye sormadı. Cumhurıyet, bugun bır kez daha sozu savunmaya bırakıyor, «Vur, ama dınle...» dıyor.. SORU TV'deki protestonun yankıları hâlâ sürüyor. «Böyle bir protestonun yeri canlı yayın mı olmalıydı?» diye düşünenler var. Önceden söyledlklerinize ekleyecek bfr şeyiniz var mı? YANIT Pekı protestonun yeri neresi olabılırdı?. Bu soruya cevap arayalım.. Demokratik bır ülkenin demokratik TRT'sinde miyiz?. Bu gibı sorunları dile getirebilecek başka bir yer ve zaman mı var? Ekran ve antenler onların elinde. Dılediklerı zaman dıledikleri kadar konuşuyorlar.. Biz bu baskıları nasıl ve nerede dile getirelım, halka nasıl duyuralım?.. Aylardır, ozellıkle Demokratik sanatçıiara ve Turkulerine yapılan engellemelerı, hem de kanıtlarıyla birlikte basına yolluyoruz. Cumhurıyet'ın ve birkaç ilerıci yayının dışında, hangı yuksek tıraılı gazete veya dergıde, kaç satır yer verıldı?. TV'deki protestonun bııe nasıl çarpıtılarak yansıtıldığını gormedik mı?.. Eklemek ıstedığim birşey var: Bu polemiğı daha fazla surdürup Turkıye'deki malum çevre lerın ekmeğıne yağ surmekte ya rar yoktur. Pet'r Oıl, Türkiye'de sanata ve sanatçıya yapılan baskılar içinde yalnızca gulunç bır örnektır, o kadar SORU Şarkılarınızı, türkülerinizi topluma ulaştırmakta ne gibi engellerle karşılaşıyorsunuz?.. Plak ve kaset yapılabiliyor, değil mi?.. YANIT Şimdılık evet Eskıden, bu tur bır yapıtı basabilecek yüreklı plak şırketı bulmak bir belaydı. Plak kalıbı yapabilen 12 merkez, korku larından, kendilerinden sansür uygularlardı. Bu tür plakları, özellikle Anadoluda yalnız ilerici görüşlü kitapçılar satabiHrdi. dağıtım da bir dertti yanı. Artık bunlar aşıldı. Ne var kı, bütün plak sanayiinl cökerten Korsan Kasetçilik, bizi de soymaya devam ediyor. Bugün, sanatçılarımız. gelir elde etmeyi filan unuttu, «Aman ya pıtlanm halka ulaşsın» diye. gerekirse cebinden harcayıp plak çıkartmaya uğraşıyor. Ama bir plağın yapım maliyeti o kadar yüksek kı, çoğu kez çaresiz kalıyoruz. (Bu nedenle her sanatçının birer şarkı ile katıldığı bır dızi albüm yapımına giriştik, bir çeşit güç birlığı.) Ama halk bunları nasıl satın alabilir, oda ayrı bir sorun. Bir uzunçalann fiyatı 600 lira civarında... Gene hırsız,*^ malı satan korsan kasetçıler zen gin oluyor... SORU Ya TRT... TürküIsrln halka ulaşmasında en önemli araç, değil mi?... YANIT Evet, ama bizım türkülerımızın, şarkılarımızın değil... Wır zıvır konutardan bahseden şarkılara, türkülere açık yol... Bizim karşımıza üç lü bir engelleme mekanizması çıkıyor. 1 Müzık yönünden denetim: Bunu o kadar bilımsel!?... kılıflar içinde sunuyorlar ki, birçok aydınımızm bile kafasını bulandırabiliyorlar.. Efendim, ulusal kultür hazinemız olan türkülerimiz yozlaşt:rılıyormuş. yok fılanca parçanın orkestrasyonunda müzik hatası varmış, falan şarkıcı detone imiş. filan parçada Prozodi hatası varmış... vs.... vs... Aslında hepsi bahane... 2 Söz yönünden denetinv. İçinde en ufak bir fikir kırıntısı taşıyan parçaya vurulacak orijinal damgalar hazır: Karamsarlık aşılıyormuş, bölücüymüş. Atatürk ilkelerıne aykırıymış, bir sürü laf. Şu gerekçelere bakın Allahaşkına: Savaş Türküsü: (Derrar Korosu) YAYINLANMAZ. konu dış politikayı ilgilendiriyor. Ağlama Bebek: (Sertaç Ali Bi rimanlı) YAYINLANMAZ. politik mesajı var. Arife Türküsü: (Sadık Gürbüz) YAYINLANMAZ. bir kesimi karşısına alıyor. Vazgeç Bebek: (Melike Demirağ) YAYINLANMAZ, karamsar, yaşama sevinci vermiyor. 3 Genel Müdürlük Denetimi: Bir parça, kaza eseri bu iki engeli aştı diyelım. Bir ikl kez radyoda yayınlanınaa, bu kez de Genel Müdürlük uyanıyor. Tepeden emirle yasaklıyorlar. Örnek: Ruhi Su ve üvaneli'nin Türkülerine konan genel yasak, Melih Cevdet Anday'ın, Rosenberg'ler için yazdığı şiirden hazırlanan ANI adlı şarkı... Sonuç: Ruhi Su: YASAK. Livaneli: YASAK. Timur Selçuk: AMAN. Rahmi Saltuk. Selda, Cem Karaca, Sadık Gürbüz, Me lıke Demirağ. Tülin Nutku, Ali Rıza Binboğa, Esin Afşar... Ha vadan sudan şarkılar söyler•* lerse, buyursunlar... • Sözlerimi, gene Kasaroğlu'na onun deyimleriyle cevap vererek bitireyim. Şöyle demiş: «Efendim, ben kendisine vatan haini demedim, dedim ki: TRT ekranı kendisine emanet edüen hiç bir vatansever, bu emanete ihanet edemez...» Gözlerim yaşardı sayın Ka saroğlu!... Ne kadar dokunaklı konuşmuşsunuz. Hangimizin va tansever olduğuna halk nasılsa karar verir. Ama insaf edin. ekran bana topu topu yarım dakikacık teslim edildi. Ya size? Kao aydır size teslîm, daha ne kadar sizde kalacağı da belII değil... Sakın bu tutumunuzla «Emanete ihanet ediyor» olmayasınız?!... Haftadan Seçmeler KASAROĞLU ATAĞI! « Pazartesi gecesinin Küçük Kadınlar'ı bittl. Yerine ne koyalım!.» « Nisana kadar birşey koymayın. Boş saatl bir şeyler bulup doldurun..» « Perşembe gecesinin Doruk'u bittl. Yerine ne koyalım?.» « Nisana kadar birşey koymayın. Boş saati bir şeyler bulup doldurun..» « Cumartesi gecesinin Denizin Kanı bittl Yerine ne koyalım?» « Nisana kadar birşey koymayın. Boş saati birşey ler bulup doldurun..» Dünyanın hıçbır yerınde görülmemiş bir Televizyonculuk oyunu bugün ulkemızde oynanıyor. Ömürlerinde bır dakika televızyon ıdare etmerrışlere teslim edilen TRT Televizyonunda, programcılık, plancılık, yayın ılkeleri. yayın politıkası gıbı terımlerden sonra, seyırcıye saygı da unutuldu. Nısan Haziran, Doğan Kasaroğlu yönetiminin TV de kendi elemanları tarafından düzenlediği ilk yayın dönemı olacak ya.. Sozüm ona bu döneme parlak bir girış yapılacak. Eldeki tüm ılgi çekici dıziler, nısan başında birlikte yayına gırecek. Seyirci de «Vay anasına.. Bak Kasaroğlu geldı, televizyon nasıl da değişti,» diyecek. Kasaroğlu geldiğinden beri, televizyonun nasıl değıştiğınin seyirci aslında çoktan farkında.. Şımdi birşeyin dahc farkında oluyor. Adam yerine konmodığı ve sayılrr.adığı.. Televizyon devamlılık isteyen bır iş. Bu gitti, o geldı, diye iş durur mu?.. Birisıni yaldızlamak için mart ayı boşaltılır, elde ne var, ne yok nisana yığılır mı?.. Hele hele, bu sakladıkları, kendı yoptırdıkları. kendi aldıkları diziler olsa? Hepsı Yılmcz Dağdeviren tarafından ısrrarlanmış, hepsi onun tarafından alınmış, yap tırılmış dizılerle caka satacaklar sözüm ona.. Geceyarılarına Klasik Türk Muzıği Korosu, kırsal kesimde yanan tek ışığın kalmadığı geç saatlere, türküler türküaüler koyacak kadar yayın ilkesi. yayın politikasından habersizlerin eline, televizyonu terkeden Kasaroğlu'na, nisan atağı hayırlı olsun. Bu hafta pazartesi günü, mini dizi saatinde, Terör Ne İstiyor adlı bir haber program (20'50), cumartesi günü de Denizin Kanı'nın yerine Pat Boone ve Ailesi adlı, Amerikan yapımı müzik şovu izleyeceğiz. Cuma gecesine din programı kondu diye yayından kaldırılan Hafif Batı Müziği, bundan böyle, program açıklarını kapatmak üzere ekrana geiiyor. Pat Boone ve bugün kendisi kadar ünlü kızı Debbie Boone'un, ailenin dığer bireylerinin de katılması ile hazırladıkları bu nefıs şov, o gecekı yayın yönetmenı sıkılıp da «Yeter, kesın» diye emir vermez ve sonuna kadar yayınlanırsa, haftanın müzik gösterîsi olacaktır. «Böyle şey olur rru» demeyin. Boşluk doldurma müziği, bugüne dek, hep keyfe göre yayınlandı, TRT de.. (22.40). A |da Pekkan cBen bu sözlerle bu şarkıyı söylemem» diyordu. Doğan Kasaroğlu cBu sozlerle bu şarkı Yönetim Kurulunun onayından geçmez» diye ekliyordu. Şarkının sözlerinin değiştirilmesi için, besteci Atila Özdemiroğlu'na, bugün, hiç değılse şarkı Hollanda'da fi nalde yarışana kadar inkâr etme gereği duyduğu baskılar ya pılıyordu. Ama sonunda Pet'r Oil, ülke halkının da yuzde 80 inin onayı ıle (Anketler bu sonucu verdi) bu ülkeyi temsıl Için seçılince, Ajda ve Kasaroğlu, hiçbirşey olmamış gıbı Şa nar Yurdatapan'ı kutluyorlardı. "Obalar ve Atlar,, Prag'a gidiyor Obalar ve Atlar adlı televızyon filmi 12 20 Haziran tarihleri arasında Prag'da yapılacak 17. Uluslararası Altın Prag Televızyon Şenliğınde Tür kiye'yı temsil edecek. Yönetmenlığını Tuncay Öztürk'ün, yapımcılığını İsmaıl Coruh'un yaptığı fılm Turk törelerıni ve oba yaşamını konu alıyor. Yonetmen Tuncay Öztürk, «Fılmin hazırlıkları sırasında başımıza gelmeyen aksil'k kalmamıştı. Bir ara filmin tamamlanabıleceğine ben bile inanamıyordum. Altı aylık bır çalışmanın ürünü olan fılmin beğenılmesi ve yurt dışında Türkiye'ye temsıl hakkı verilmesi beni çok sevindirdi» dedi. Ajda Pekkan TV filmini değiştirdi TV'de Turk Sınemasında salı gecesi yayınlanacak Çanakkale Aslanları <fılmı. A|da Pekkan'ın ısteğı ıle yayından çıkarıldı, yerıne Duşman Yolları Kestı kondu. Çanakkale Zaferının yıldonumü dolayısiyle basına dağıtılan haftalık programa, Çanakkale Aslanları'nın konduğunu oğrenen Pekkan'ın menecerlerı, derhal TRT'yı arayarak bu fnmın ya yından alınmasını ıstedıler. Pekkan'ın bu fılmde bır Rum hemşıre rolü oynadığını, ulusal bır goreve giderken boyle bir rolün hoş karşılanmaya cağını söylediler. Ajda'nın isteği ile Pet'r Oil adiı şarkının sözlerini değiştirmek isteyıp, başaramayan TRT, bu kez bu rıcayı kırmadı.. Hıııcal ULUÇ 7 emokrat Parti Grubu siyasal yaşamanın en kavgalı oturumlarından birinı yapıyordu. DP bırbırıne girmıştı. Mılletvekıllerı partının bakanlarını tek tek kursuye çekiyor, arkasından da bakanlar hazan yaprağı gibi tek tek doküluyor, ıstıfa edıyorlardı. Grubu durdurabılmenın olanağı yoktu. Sonunda grup Menderes'i kürsüye cağırıyor, Başbakan ne söyledığini bilmez bir halde ağzından «siz ister seniz hilafeti bile geri getirirsiniz» sözleri dökülüyor, böylelikle kendisinin başbakanlıktan dokülüşünü önlüyordu. Menderes'in bu sözleri söylediği saatlerde Maliye Bakanlığı, bu ünlü tarihsel kavganın geçtığı Ulus'taki eski Meclis binasının tam karşısına rast layan Ankara Palas Otelinde «Hikmet Sami Türk» adına dört kişilik yer ayırtıyordu. Menderes partı grubuyla içine düştüğü kavganın bir başkasım da. IMF ile sürdürmekteydi. Ve bu kavgadan, IMF'nın en son isteklerinden ve hatta Ankara'ya gelışınden kimsenin haberi olmaması için de, değişik isımlere yer ayırtılıyordu. «Hikmet Sami Türk» IMF'nin Heyet Başkanı Ernest Sturc'fen başkası değildı. Maliye'de değişiklik kmen, Maliye'de biraz değişiklik yaptı. Nail Gidel Merkez Bankası Başkanı, Keal Kurdaş Hazine Genel Müdürü, Saıt Naci Ergın Bütçe ve Maiı Kontrol Genel Müdürü oldular. Yeni ekıp kendı 'çınde pek de iyi anlaşan bir kadro değildı. Kendı içindekı anlaşmazlıkların nasıl acı sonuçlar vereceğıni hep birlikte kısa süre sonra yaşayacaklardı. emal Kurdaş, yeni Maliye Bakanına İMF' nın önerılerini sunarken, «Türkiye'nin mutlaka bir istikrar tedbirleri almak zorunda olduğunu» da eklemiş ve bu konuda hazırladığı gizli bir raporu Nedjm Okmen'e sunmuştu. Ökmen ekonominin nereye gittiğini gösteren bu raporu «dehşetle» okumuş ve «derhal gereğinın yapılmasını» istemişti. Kurdaş bu arada hazırlanmakta olan 1956 Butçesinden yararlanmak ıstıyor ve Bakanın Bütçeyi Meclise sunuş konuşması sırasında alınacak önlemlere ilışkin bilgiler vermesini, ana hatlarıyla anlatmasını istiyordu. Yalnız Kurdaş bir uyarıda bulundu: «Bütce konuşması çok gızli tutulmalıydı.» Bütçe konuşmasıyla birlikte kamu iktısadi kuruluşlarında, para kredi politikasında, kambiyo duzeninde ne gibi yeniliklere gidrlmekte olduğu tek tek anlatılacaktı. 1956 bütçesi «Istlkrara dönüşün bütçesı» olacaktı. Ve bu bütçenin neler getireceği hakkında Nedim Ökmen Menderes'e bile herhangi bır bılgi sunmuş değildı. 5 ^ D KISK^CINCA TÜRMYE Yalçın DOĞAN 195& bütçesindekî macera K KARAMAZOF KARDEŞLER!. Bir pazar sabahı İçin oldukça ağır ve ağdalı bu film, sabah sabah nıye oynuyor, diye duşünecek ve «Bu bir edebiyat klasiğıdır. Öğrencilerın de görmesinde yarar vardır. onun için» dıyeceksinız, onların hatırı için, bir pazar sabahının neşesini feda edeceksiniz. Ama değil. Karamazov Kardeşler pazar sabahına, tıpkı Sarı Renkli Rolls Royce gibi, uzun olduğu için alındı. Film 144 dakika... Salı geaesi oynatılırsa, TV geç kapanacak. Hani, Kasaroğlu gelince «23.00'de yayını bitirin» diye üç gün devam eden bir emır vermışti ya.. İşte hâlâ o emir.. Filmin içindekıler çocuklara uyar mı?.. Film bir tatil günü başlangıcı icin düşünülebilir mi?... Bu kimse nın umurunda değil. Neyse biz fıime geçelim. Pederşahi bir baba (Lee J Cobb), dertli anne (Maria Schell) ve oğulları: Keyfine duşkün (Yull Brynner), dindar (VVilliarr Shatner), okumuş (Richard Basehart), saralı (Albert Salmı), Karamazov Kardeşler'in baş kişıleri.. Dostoyevski'nın 10'uncu asır Rusya'sım anlatan bu ünlü trajedısinı, yonetmen Richard Brooks, romanın hayranlarinı pek memnun etmese de, başarı ile senaryolaştırdı. Para, ihtiras ve aşkın, insanları nasıl etkiledığini. dev bir filmle anlattı. İki buçuk saatlik filmin yapısı, kolaylıkla ikiye bölmeye, iki hafta oynatmaya uygunrtur. Böyle yapılsa, istenen güne ve saate konur, sey % de ikibuçuk saat kıpırdamadan TV önüne mahkum olmaktan kurtulurdu. Film, başka ülkelerin TV'lerinde genellıkle böyle, iki bölüm halinde gösterildi. Ama bizde, herşeyi bildiklerinl sandı*carı için sorma ve soruşturıra gereği de duymayanların sayesinde, sinema tarihinin önemü bir yapıtı, pazar işkencesine dönüştürüldü. (12.05). Bu hafta, salı gecesi, Çanakkale Zaferinin Yıldönümü dolayısı ile. yabancı fılm yok Daha önce birkaç kez izlediğimiz Düşman Yollan Kesti adlı, kurtuluş savaşı filmi ekrana çelecek. (21.15). TV'de Türk Sineması'nda ise «Everbody Loves Opal» adlı ünlü komediden uyarlanan Tatlı Kaçık adlı filmi izleyeceğiz. Tatlı Kaçık'ta, bu rolü tiyatroda da başarı ile oynayan Nisa Serezli var. Eski Devlet Tiyatrosu Genel Müdürü Ergin Orbey, filmi Yeşilçam kurallarına göre biraz sulandırmış Mahmut Hekimoğlu ve Müjde Ar da var. (Cuma, 21.45). Ilk tepkiler 'nin izlediği ekonomik politikaya partj içinden ılk tepki 18 ocak 1955 tarihlnde gelmiştl. Dört milletvekUI (Kenan Akmanlar, Feridun Ergin, Haluk Timurtaş. Ekrem Cenani) bir ekonomik rapor hazırlayarak konuyu DP Grubuna getirmişti. Konu Grupta tartışılmış. ancak basına ispat hakkı tanınmasını isteyen on dokuz milletvekilınin onur kuruluna verilmesi. dikkatlerın bır süre sonra ekonomıden başka alanlara kaymasına yol açmıştı. 1955 ekimindekı DP 4. Büyük Kongresi, kasımda Hürriyet Partisinin kuruluşu, fiyatların hızla artışı DP Grubunu 29 kasım 1955 günkü tarihinın en fırtınalı toplantısına getirmişti. DP Grubu tüm bakanları kürsüde tek tek perışan ediyor, arkasından da istifa ettiriyordu. Menderes Başbakan olarak kurtuluşunu «siz isterseniz hilafeti bile geri getirirsiniz» sözünde buluyor ve sadece kendısi Grubun «güvenini» alıyordu... DP ysa, o günkü Grup toplantısına gitmeden önce Maliye Bakanı Hasan Polatkan istifa mektubunu cebine koymuş ve 'oğru Meclise gitmiştı. Mecliste Menderes'e istifasını verdiğinde. Başbakan sanki birkaç saat sonra olacakları kestirmiş gibıydi: «Birlikte geldik, birlikte gideriz» demişti, ama işte Grupta da tüm bakanlarını harcamıştı. Polatkan, Başbakanın, istifasını kabul etmemesini «bir çeşit güven kabul» etmiş ve buna biraz da sevinmişti. IMF heyetinin gelişJni endişeyle bekliyordu. Ama, yine de sevinmiş bir hali vardı Maliyenin kurt teknisyenlerinin yanına geldiğinde. Teknisyenlere Sturc'ün gelip gelmediğini sordu. Polatkan'ın mektubu cebindeydi am o sıralarda bu «gizliliğin» nasıl bozulduğunu Kemal Kurdaş şöyle anlatır. «Ökmen bütün uyarılarıma rağmen. nutkun bir kopyasını Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürüne vermış. 1950'de CHP'den seçime girmış ve kaybetmiş olmasına rağmen, Polatkan'ın Bütçe ve Malı Kontrol Genel Müdürü 1955 56 yıllarında Menderes'in hayranı ve has adamı rolündeydi. Bir gun odasına girdiğimde kendisinin hazırladığımız gızıi nutku telefonda Menderes'in bir yakınına kelıme kelıme dıkte etmekte olduğunu gördüm. Yeni hazırlanmış gızli nutuk son sözaüğüne kadar Menderes'e intikal etti» (K. Kurdaş, Ekonomik Politikada Bilim ve Sağduyu, s. 14). Gizlilik bozuluyor T O Menderes 29 kasım 1955 günlü fırtınalı grup toplantısına cebinde istifa mektubu ile giren Maliye Bakanı Polatkan'a «Dirlikte geldik, birlikte gideriz.» dediyse de, kabinenin öteki üyeleri gıbi, onu da har« cadı. Yeni hükumette Maliye Bakanlığına Nedim Ökmen getirildi. turc. Türkiye'ye gelmiş, ancak Ankara'ya henüz varmamıştı. Istanbul'da «DP hükümetinin ömrü üzerine araştırmalarda» bulunuyordu. Bu arada son derece llginç bir olay Maliyecileri «IMF'nin bir malî kuruluş olduğu» yolundaki düşüncelerini ilk kez önemli ölçüde değiştirmeye başlayacaktı. «Hikmet Sami Türk» bir türlü Ankara'ya gelmiyordu. Maliye Bakanlığı polise başvurmuş ve Sturc'ün İstanbul'da «neler yaptığının tesbit edilmesini» istemişti. Maliye Bakanlığının polisten istediği bu bilgl hlçbir zaman gelmedi. Maliye Bakanlığı polisten haber bekleyedursun, IMF'deki efsaneleşmiş adam Sturc, İstanbul'da günün Türkiye Sınai Kalkınma Bankası Genel Müdürü, İş Bankası Genel Müdür Yardımcısı ve Garantl Bankası Genel Müdürü ile ayrı ayrı görüşmelerde bulunuyordu. Sturc her Türkiye'ye gejışte ve Ankara'ya gelmeden önce her sefer güvendıği bu kişilerle «çeşitli siyasal ekonomik sorunlar» üzerine «bilgi alış verişi» yapmayı âdet haline getirmişti. Özellikle Garanti Bankası Genel Müdürü ile Dünya Bankasına dek uzanan «iyi bir arkadaşlıkları» vardı. Türkiye ile Dünya Bankasının ilişkileri bozulunca, genel müdür bey, VVashington'a gitmiş ve Koç Holding adına Dünya Bankasından proje kredi istemiş. istediğini de sağlamıştı. DP'nin durumunu ve Menderes'in güçlüklerini gören İMF heyeti ekonominin de aynı güçlükler içinde çırpındığını görmüş. «mutlaka bir istikrar programına gidilmesini» önermiş. ancak ülkenin o günkü siyasal havası içinde İMF'nin söylediklerine kulak asan pek olmamıştı. Sturc ne yapıyor?.. S I956 Martında "Hikmet Sami Türk,, takma adı ile gizlice Ankara'ya gelen IMF yetkilisi Sturc, yine devalüasyon öneriyordu. Sturc'ün gelişinden Menderes bile i değildi bir biçlmde Menderes'e alternatîf görüyordu. Açık düşünceli. partisinin politikasını eleştiren, ama bunda doğrusunu söylemek gerekirse, pek cesaret gösteremeyen bırisiydi. Oysa, bir yandan Menderes'Ie çalışmak, öte yandan İMF ile aynı yatağa girmek. biraz cesaret isterdi. rtesı gün Menderes Nedim ökmen'i çağırır ve kısa bir süre sonra Ökmen bakanlığına telefon eder. Perişan bir sesle «Menderes nutku kabul etmedl, hemen yeni bir nutuk hazırlayın» der. Maliye Bakanı ile Başbakan arasındaki ipler tümüyle kopmuştur. Menderes «istikrar tedbirlerini» benimsememlş, onun yerine o sırqlarda Türkiye'ye madenlerle ilgili yasa hazırlayacak olan Clarence Randall'ın programıyla ilgilenmiştir. Bütçe söylevi değiştirildiği gün, Randall'ın gelişine hazırlık olmak üzere Menderes tüm ekonomik kuruluşların genel müdürlerini, müsteşarlarını ve bakanlannı toplantıyo çağırır. Toplantıda köşede sessiz sedasız biri oturmaktadır. Saçları dökük, şişmanca ve elindeki kalemle sürekli not alan, son derece dikkatli konuşan birl. Daha doğrusu ancak sorulduğunda «terbiyell bir biçimde» yanıt veren biri. Dönemin Devlet Su İşleri Genel Müdürü Süleyman Demirel'in, bu sessiz ve ancak sorulduğunda yanıt veren kişinin, yıllarca Türkiye'yl maceradan maceraya sürükleyecek başbakan olacağı, onun o gün o oturuşunu görenlerin hiçbirinin aklına gelmemiştir. Randall'ın hazırladığı maden yasası Türkiye'ye para getirmeyince, sahneye yine İMF çıkar. Ve ipler kopar... E DİNAMO BERLİN N. FORREST AMA Avrupa Kupaları Ceyrek Finalleri ikinci ayağında, bu hafta Dinamo Berlin Nottingham Forrest arasındaki Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası maçını izleyeceğiz. İlk maçı Dinamo hem de İngiltere'de 10 kazandığından, rövanş büyük bir mücadeleye sahne olacak. Geçen yılın Avrupa Şampiyonu Nottingham, kupaya yarı yolda veda etmek istemiyor. Mao 20.00'de başlayacak TRT TV'de Haberler de 20.00'de başlıyor. TV Daire Başkanlığı, esneklık göstermez, «Yer< yerinden oynasa ben haber saatıni değiştirmem» diye tutturursa maçı, saat 22 00'den itıbaren banddan izleyeceğiz. Band ile canlı yayın arasındaki hava ve espri farkını anlayacak kadar eski bir yayıncı olan Muammer Yaşar Bostancı'nm dikkatine sunulur. Perşembe gecesi, eğer bir açık oturum uzamazsa, Avrupa Kupalarından özetler var. 15 gün önce, Televizyon, ipin ucunu kaçırdığı, 2 saatten fazla uzattığı bir açık oturuma yer bulmak için, milyonlarca sporseverle alay etmiş, TV'nin yıllanmış bir geleneksel yayınını, günlük gazetelerde ilan ettikten sonra. özür bile dilemeden yayından almıştı. Menderes Sturc'den habersiz eclisten 1956 bütçesi yeni gecmişti kl, İMF yetkilisi Sturc Ankara'nın kapısında göründü. Bu arada Maliye'de yeniden değişiklik olmuş, müsteşarlığa Sait Naci Ergin, Hazine Genel Müdürlüğüne Memduh Aytür, Genel Müdür yardımcılığına Ziya Müezzinoğlu getirilmişti. 1956 Martında «Hikmet Sami Türkt'ün Ankara Palas'ta kaldığını Maliye Bakanı Nedim Ökmen ile Genel Müdür Memduh Aytür'den başka bilen yoktu. Sturc daha Ankara'ya gelmeden önce Aytür'e telefon etmiş ve «bu Işler böyle yürümüyor. Seninle gizlice buluşalım» demişti. Ankara'ya geldiğinde de Aytür Bakan Ökmen'i haberdar etmiş, aldığı izin üzerine Maliye Tetkik Kurulunda Sturc'le buluşmuştu. Sturc «ekonominiz böyle giderse, işin İçinden çıkılmaz durumlara düşeceksiniz» diyor ve levalüasyon öneriyordu. M KISA... KISA • Egeden Çizgiler... izmir Radyosunun başarılı programı Egeden Cizgileri TV dizisi haline getirmek, Işık Saygın'ın beş yıllık rüyasıydı. Nihayet gerçekleştirmiş. İlginç görüntüler ve konular var. (Pazartesi, 19.30). • Müzik... Türk Hafif Müziğinde Neco (Pazartesi, 21.30), Türk Sanat Müziğinde Erol Bingöl (Salı, 21.10) var. Cumartesi gecesi de, Gökben, Esin Engin ve Recep Kaymak'ın da katıldığı bir şov izleyeceğiz. • Yaşayan Edebiyatçılar... Eleştirmen Doğan Hızlan, bu hafta Samet Ağaoğlu ile konuşuyor. (Perşembe, 19.30). • Bozayı... Dünyanın en güçlü en korkunç et yiyen hayvanı, Amerika'nın dehşetengiz Bozayısı'nın meraklı yaşam ve neslini sürdürme öyküsü, Yaşadığımız Günler içinde ekrana geiiyor. (Pazar, 14.25). ırtınalı grup toplantısından on gün kadar sonra yeni hükümeti açıklayun Adnan Menderes, Polatkan'ın yerine Maliye Bakanlığına Nedim Ökmen'i getirmişti. Nedim Ökmen hükümet içinde Menderes'e pek yakın sayılmazdı. Hatta bir görüşe göre «parti için de Celal Bayar'ın Menderes'e karşı kullanmak istediği» kişiydi. Bir bölük partili de Ökmen'i ciddl Nedim Ökmen Bakan oluyor F örüşmelerin ikincl ya da uçüncu günu ak şamı,«Melih Esenbel Memduh Aytür'e tele fon ederek Başbakanın kendisini görmek istediğini söyledi Aytür'e telefonda «Sturc burdaymış, sen onunla görüşüyormuşsun, hemen buraya gel» demişti. Başbakanın bile haberi son radan olmuştu.. IMF'nin Türkiye'de bulunduğundan. Çok daha sonraki yıllarda ise, IMF'ye verilen sözlerden bu kez başka başbakanların haberi olmaya(Arkası 9. Sayfada) Hemen gel G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle