27 Aralık 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
CUMHURtYET 16 OCAK 1980 75 sayılı Toplu 1ş Sözieşmesl Grev va tokavt Ycsa Tosartsı hazırlandığı zaman hukümet tasansındo bulunmoyan işkolu toplu Sözleşme kovromı. bilinmeyen blr nedenle. komisyonda tasarıya eklenmiş ve böylece önceden düşünulmemiş bir işkolu sendıkacılığı uygulama81 işcişveren ilişkilerl düzenimize girmiştir. işkolu toplu iş sözleşmesi ve işkolu sendikocılığı nedir? Ülkemizde mal ve hizmet üreten işkollan Colışma Bakanlığmın 17.10.1971 tarihinde vayııv ladığı İşkollan Yönetmeliği ile 34 oyrı bölumde toplonmış ve bu işkollorında calışan işcilerin cofiunluğunu temsil eden sendikalaro o iş kolunda toplu sözleşme yapma yetkisi tanınmıştır. 275 sayılı Yasanın 7. maddesi gereğince bir işkolunu kopsoyacak bicimde yapılan toplu iş sözleşmesi ne işkolu sözleşmesi ve bu yetkiye dayanılarak yapılan sendıkacılığı da İşkolu sendikacılığı denir. 2 olaylar ve görüşier İŞKOLU SÖZLEŞMELERİ Engin ÜNSAL Kurutu. Yuksek Hakem Kurulunun Istlşorî mutalâasını aldıktan sonra bu toplu iş sözleşmesini aynı iş kolundaki diğer işcüere ve onları çalıştıran işverenlere bir kararname ıle teşmil edebilir. Yasa koyucunun bu madde ile izlediği amac aynıdır Başka bir deyişle hükumet gerekli gördüğü zaman bir işkolunda colışan işcilerin çoğunluğuna uygulanan bir sözleşmeyi o işkolunun tümüne yaygmlaştırabilmekte. böylece emeği eşit olarak değerlendirmek ve İşverenler arasındakl ekonomik yarışmayı ayni clzgiden başlatmak olgusunu gercekleştirebilmektedır. Ne varki bu madde yasanın yürurlüğs glrdiğlnden bu yana hic bir kez kullanılmamıştır. İşkolu toplu iş sözleşmelerinin özünde saklı olması gereken yukarıda değindığimiz ilkeler, üzüleıek belirtmek gerekir ki. ulkemizde hic bir zaman amacına uiaşamamış ve işkolu sendıkacılığı ve toplu ış sözleşmesi düzeni amacmdan saptırılmıştır. Bu gerceği lyl gören Ecevit hükümeti işbaşında ıken nazırladığı bir tasarıyı gercekleştirme olanağı bulamadan sıyasal yaşammı bitirmıştır. ilgiHlerce hazırlanan tasarı 275 sayılı Yasa'nın bazı maddelerinin değiştırilmesini öngörüyordu. Biı moddelerin icinde işkolu toplu sözieşmelerine ılışkin 7. madde de vardı Tasarı İşkolu sözleşmelerını kaldırıp yerine işletme dü• alk öykülerinı toplum I yaratır. Tek kişinin ürü nü değildir bu öyküler. Bu nedenle, bu öykülerde toplumun beğenisi, deger yargılan. zekâsı. becerisi. esprileri. duyarlığı. hoşgörüsü. özverisi, yaşam düzeyi, tarihi. tüm kültürel vjırlığı. Her şeyi yer alır. Çagdaş olguların ışığında ilkel görünse de halk öykülerinin özünde toplumun gerçegi yansır. Halk öyküsü halkın yaratımının urünudür. onda, o toplumu biçimleyen herkesin emeti vardır. Yaşadıklan topraklara kendı kultürlerinl ekmiş. bu topraklarda kültur üretmiş bir toplum olarak Türkler. yaşamlannı. yarattıklan öykülere katmayı bilmişlerdir. Öykü yaratmak. yaşamı sonsuzluğa erdirmek Isteğinden doğar Neyin sonsuzluğa ermesı gerektiğıni de loplum bilir Göktürkler'de görülen 'Bengı taşlar. sözu sonsuzluğa erdiren belgeler olarak ayrı bir önem taşıyor. Bu taşlara kazılan sözler. Turklerin öykü dolu tarihlerini de aydınlatmaktadır. zeyinde toplu sözleşme yapmak' yetkfsl getirlyordu. Değişiklik tasorısının gerekcesinde belirtilen nedenler son derece haklı Idl. ÜSkemiz sendikacılan işkolu yetkisine dayanarak kücük işyerlerinde sözleşmesi yapmak kolaylığına sapmışlardı. Blr ışkolunaa yetkl alan sendika hic üyesl olmayan işyerlerinde toplu sözleşme yapmak türünden demokratik olmayan girişimlerde bulunabiliyordu. Ayrıca hem ışyerinde ve hem de işkolunda yetkili olan sendika önce işyeri toplu iş sözleşmesi yapıp ardından ayni işvereni işkolunda toplu iş sözleşmesi yapmaya zorlayabiliyordu. Bu yolun en büyük sakıncası sendikanın o İş yerinde calışan işçiyl iki ayrı sözleşme iie kendisine bağlaması ve işoiler icin seçme özgürluğünün ortadan kaldırılmasıydı. yetersb personelie caiışon Ca'ışma Bakantıgmm yükünu daha da ağırlaştırmaktcdır. Yetki üye fişleri coğunluğu ilkesine göre belirlendlğinden Bakanlık cok uzun sürede bu sayımı yapabilmek tedir. Ayrıca yapılan sayıma esas olarak S.S.K. verileri alınmakta ve bu bilgiler bayat olduğundan hangı sendikanın yetkili olacağı konusu hiç de sağlıklı olarak cözülememektedir. işkolu toplu sözleşmeleri ve işkolu yetkisi. amacmdan saptırılmış yanı Ile sonunda Yargıtay'ında dikkatini cekmiş ve özellikle son yıllarda yasayı yanlış uygulama ve yasayı işçi çıkarlorı zararına yanlış yorumlama tutumunu ısrarla sürdürmüş olan 9. Hukuk Dairesi olumlu saydı» ğımız bir adım atarak işkolu toplu sözleşmelerini, yukarıda değindiğimiz ilkelerin ışığı altında değerlendirmiştir. Yargıtay 9 Hukuk Dairesinln 79/13634 esas ve 10 karar sayılı kararında, «bir Işkoluna giren Işyerlerl bölünmek suretiyls bir kısım işyerleri icin İşkolu seviyesinde toplu iş sözleşmesi yapmak üzere yetki istenmesi de mümkün değildir» denilmektedir. Buna göre sendikalar İşkolunda aldıklorı yetkiye dayanarak İşyerlerinde toplu sözleşme cağrısı yapamayacaklar vo bir işyeri icin hem işkolunda ve hem de işyerinde olmalc üzere 'ki ayrı toplu sözleşme bağıtiayamayacaklardır. Sendikalar bundan böyle oncak işkolunun tümü lcln toplu iş sözleşmesi yapabileceKlerdir. Yukarıda değindiğimiz sakıncaları ile iş koiu toplu sözleşmeciliği ülkemiz emekcilerinin yararına değil, sendikal bağnazlığın yararınadır. Bunun yerine sözteşmeleri işletme düzeyine indirgemek ve işletmelerde ayrıca işyeri sözleşmelerıne yer vermemek en cıkar yoldur. Ûlkemizde emek llişkilerini duzenleyen yasalar zamanındon önce eskimiştir. Yasa koyucunun kısır görüşlülüğü, toplumun hızla değişen yapısı bu sonucun önemli katmanlarındandır. Parlamento, sorumluluğunun bilinci icinde, emeğe ilişkin yasaların üzerine eğümelidır.. için yazmıştır. Ne var ki, Me likov'un bestelediği Ferhat ile Şirin» politik bir boyut kazanmıştır bugünün Türkiye'sinde.. İşkolu toplu sözteşme düzenl özunde belli bir işkolunda calışma koşullarım eşit bicime getırmek amacına yönelik bir düzendır Bu yanı ıle dünyanın değışik ülkelerinde uyguloma alanı bulabilmiştir. Örneğin Ameriko'da sendikalor kara taşımacılığı İşkolunda tek bir sözleşme ile Işverenlerin tümüne aynl koşulları kabul ettirmişler ve gerek emeğin değerlendirilmesini gerekse işverenler icin ekonomik yarışmayı eşıt duruma getirmişlerdir. Buna karşın Almanya'da Çalışma Bakanlığının bir işkolunda yapılmış toplu iş sözleşmesinin uygulama aianını genişletme yetkisi vardır ve Bakonlık vereceği genişletme karan ile daha iyi koşullarla bağıtlanmış bir toplu İş sözleşmesinin, yarışma koşullarım bozmaması ve emeğin o iş kolunda eşitçe değerlendirilmes! İcin. aynı iş kolundaki ya da ayni bölgedeki diğer ışyerlerini kapsayacak bicimde uygulanmaeını sağlayabilmektedir. Buna benzer bir durum < ülkemizde vardır. 275 sayılı Yasa'nın ıTeşmil» başlığını taşıyan 8. maddcsl şöyle demektedir: Bir toplu iş sözleşmesinin kopsadığı işcıler ayni iş kolunda caiışan işcilerin coğunluğunu teşkil ediyorsa. Bakanlar Fazladan Ek Yük Yasa İşkolu düzeyınde yapılacak toplu sftzleşmeler ıcın grev oylaması istemek hakkını getirmemiştir. Bir sendika her nasılsa bir işkolunda yetki almış ve hic üyesi olmayan bir işyerinde sözleşme yapmak istemışse işcilerin grev oylaması volu ile o sendıkadan kurtulma olanağı ortadan koldırılmıştır işkolu yetkisi bürokrasinin üzerıne fazladan ek yükler getirmekte ve zaten H Hepsi Bizim Çocuklarımız Çağdaş Yorum 0 BÜTÜN tNSANLIK BİR GÜN SANATIN DİLİNDE ANLAŞACAK. SANATTN DİLİ, DOSTLUGUN, KARDEŞLtĞİN, İNSANCA YAŞAMANIN GERCEK DİLtDİR. Ezgilerimizin Coşkusuyla... Ben, görevden alınmış blr devlet memuru olarak işin politik yanına değinmeyeceğim. «Ferhat ile Şirin» balesi üzerine sanatsal eleştirilerde bulunmak da benim işim değil. Ancak. geçen yıl Moskovada gördüğüm bu baleyle ılgili izlenimlerimi duyurmak istiyorum: Kremhn Saray Tiyatrosun da Nâzım Hikmet'in •Ferhat ile Şirin» balesinı seyrettik. Yapıtın müziğinı Melıkov yapmış Bir gece önce de Bolşoy Tiyatrosunda Rımski Korsakov'un «Karlar Kraliçesi» operasını görmüş tük. Bolşoy eski mimarinin tüm izlerini taşıyor. Tarihi yüz yılı geçen bu sanat ürünü yanında Kremlın Saray Tiyatrosu da bir o kadar güzel. Bolşoy gibi hmca hınç dolu. Verilen arada. insan seli akmaya başladı geniş sa lonlara. (...)^ Halk. verilen arada. tiyatronun müzesinî de gezebiliyordu En kalabalık yer, müzeriîn bulunduğu bölüm idi. (...) «Ferhat» ve •Şirin» adlan Sovyet halkına bir şey anlatmayabilir. Bu nedenle olmalı. yapıta «Bir Aşk Masalı» demışler Nâzım ve Turkiye. daha yapıtın tanıtmalığından başlıyor. Tanıtmalığın kapağına ay ve yıldız koymuşlar İçin de Nâzım tanıtılıyor. balenin bestecisi Melikov tanıtılıyor. Melikov. bizim ezgiIerimizi ve ulusal oyunlanmızı çok iyi ınceletnış Bir anda tüm Anadolu ezgilerinin. Anadolu oyunlarının ortasında buluyorsunuz ken dinızi Türkıye'den kilometrelerce uzaktaki Moskova'nın Kremlın Saray Tiyatrosunda kendi ezgılerimızi du yunca gözlenm yaşarıveriyor. Içime tüm ezgilerimiz doluyor. Anadolu. Karadeniz'iyle. Orta Anadolu suyla, Egesıyle, yörük çadınyla. Karacaoğlan türkusüyle dolduruyor sahneyı. Bir köy dügunündeyım sanki. Giysileriyle. yürüyüşüyle Anadolu insanı... Yerel bir olay nasıl evrenselleşiyor bırden! Sovyet halkı soluk almadan. birkaç kez de alkışa boğarak uliyor Ferhat üe Şitin»i Hemen yanı basımda, Sovyetler Birliği Kültür Bakanı Demıcev'in yardımcısı Popov var. Verilen arada bakıyorum Popov'un da gözleri yaşU. OKTAY AKBAL erlere yatırılmışlar. Ouvor diplerine dizdirilmişler. KamyonJarla kışlayo götürülmüşler. Yüzlerce. binierce gencımız, daha doğrusu genclığe doğru gıden çocuklarımız... Orlcokul. lise öğrencıleri hepsi. Yurdumuzun dört bir yanında hep böyle... Hep böyle olaylar. böyle toplamolar. boyle gozaltına almaıar... Bunlcr bızim çocuklarımız. Sızıtı, bızım. hepımızin... İClerınde, beîkı de kendilerıni gozaltına alan, yerlere yatıran, duvar dıplerıne dızen kolluk güclerı gore\lılennın cocukları do var Belki değıl muhakkak... Polıslerm komiserienn. assuboyların. suboyların, komutanların. müdürlerin. genel mudürierin, müsteşarların, bakanların cocuklar: da var Duyuyoruz, falanca önemli kşının oğlu solun ya da sagın falanca fraksıyonundanmış Babo bir yanda caba verıyor. oğul öte yandan o ccboya karşı cıkıyorl 8ır kardeş bir yanda. ötekı kardeş başko bir yando... Karel Capek'in «Yaşadığımız Devın oyununu anımSpdınız mı? Oıada oğulları ayrı ayrı siycsal görüşier uğrunq bırb rlerıyle catışan, savaşan bfr anamn drarhı vardır. Yaşadığımız devir bu! Türkiye bu «devirıe yem yenı geldi. 1965'ten sonra başladı bu genclik eylemleri Niya başiadr? Başlaması önlenemez miydı? Bu soruları toplumbilımcıler incelesm dursunlar. hatto ruhbılımcıler de ycrdım etsın onlora. bılımsel verılerie. b.limsel sonuclora varadursunlar. Görünen bir gercek var. o da 27 Mayıs 1960 devrımci eylemıyle Türkıye'de ılencilığe. olumluya. Cğdaş düşünceye. bılme, sanata, küiture dogru acılmış olan yo!un, 1965 secim'erinden sonra eskı DP'nin ikincl derecede bir befizerı bir kötü kopyası o!on AP'nın. AP'nin başı Bay Demirei'in ıktidara tek başına gelerek bu ılerieme yör.ünü gerıye olumsuza yararsıza cevırmiş olmGsıdır. Herşey 1965'ten sonro hızlandı, geliştı. «anarşı» adı verilen durumlar, olaylor hep 1965ten sonrak' kötü, başansız. ilkel yönetimler yüzünden patlak verdi. Hangi cağdoyız? Bunu kitaplar, s:nemalar. TV'ler. dış uıkelere yap lan yolcuıuklar, herşey herşey apacık gözler önune serıyor Genc insan düşünmeye boşlıyor, oraştırmaya, bilgısinı dennleştirmeye koyuluyor; kendince sonuclara vurıyor. kendınce cözümlere gırişıyor. bakıyor ki oriadakı polıtıkac.lar, tlıder» gecmenler. ışin forkında bile değil yo kendi özel yararlarını sağlama hevesınde, ya çağın dışındalar, zamanın bılıncinde değiller, o zuman eyleme gecmek gereğini duyuyor. 196872 arasındaki yanlışlıklar. yanılgılar. acılar, bu cözüm arama, bir sonuca varma steklerinin ürünudür. Şimdi, b>r Ecevit'm yakiığı umut alevınin yarar vermeden yariıp scnmesinın düşkırıklığından sonra on dörton beş vaşlarmdakı yurttaşlanmız yeniden «birşeylere bağlanma» heveslerine düşmüşlerdir Bakıyorlar, 1965 le iktidarın başı olan kişi 1980'de yıne ikt darın başı!.. 1965'lerde denediğl yöntemleri bir kez doha uygulamaya kalkışmış! Ovsa o de neylerden yalmz acı gelmiş, yalmz zarar gelmiş bu ulusa... Öyleyse. ne beklenir bımca kez denenmiş bir politlkacıdan. bir politika kadrosundan, anlayışından. kafasındarı?.. Hepsinı topluyoruz şimdl... Okullardan. 8>nıflardan. yollardan... Karşı cıktıkları icin yasalara. yönergelere. buyruklara... Suc işliyorlar yasaların karşısında. biliyorum. sız de bılıyorsunuz, onıar da bilıyorlar Suc ışlemeye itiliyorlar... Öğrenci okuluna gider. derslerlne caiışır. smavlarına hazırlanır. sonra başorı derecesıne göre yüksek okula. üniversiteye girer, ya da yaşama otılır. bir iş bulur caîışır. Ama gercek öyle rrvi yo? Okullar buz gibl soğuk... Sınıflar kclabalık... öğretmensiz... Eğit'm politikası her ıktidara göre değişken... Öğrencinin aile cevresl. mahallesi. klşisel yaşcmı acı yoksulluklar icinde... Haydi okulunu bitirsin, sonrası? Yüksek öğrenim kapılarında birikme, ıtişme kakışma. onbinîerceslnın okuma olanağına ulaşamaması. ayrıca blr iş de bulamamosı. birer asalak olarak kalması. oraya buraya itilmesi. terör bezirganlarmın kucağına düşmesi... E\«t. bu cocuklar bizim cocuktarımız. Hepimlzin... Koloydır hepsini toplavıp götürmek, gözoltına aimak. dövmek. cezaiondırmak... Ama o cocuklorın acısını tüm toplum cekiyor. Baba, ana. kardeş. yakın, dost, arkadaş. yurttaş olarak... öyleyse. Hamlet'in dediği gibi tBozuk bir sev var ülkede . Bu cocukiardo deflü o t>o?uk'uk, biz büyüklerde, biz yöneticilerde, çocuklarımıza bu karonlık gunleri hazırlayanlarda... Y Adnan BİNYAZAR" ken. özverinin ne oldugunu anlatır insanoğluna. Ozan di li şöyle anlatır Mehmene Banu'yu: «Bız ki Şah Sanem kızı. biz ki hukümdarınız Mehmene Banuyuz. biz ki adaleti odun kantanyla değil, kuyumcu terazisiyla ölçeriz, biz ki şe^nnızı düşman ordulan sardığında Arap Özengi misali rengedip en namlı pehlıvanlan yere çaldık... Halbuki söğüt dalından nazlıyız ve sırma saçlarımız topuklanmızı dö•er...» Bencilliğin kaynaşıp yayıldıgı bir dünyada. insanoğlunun hiç degilse bir tümcelik de olsa. Mehmene Banu'yu yaşamasından büyük mutluluk olur mu? Tıyatrolarda. operalarda. balelerde bu güzelliklerin dışında ne vardır? Sanat. güzelliğin insana seslenen ağzı değıl midir? Bu tür sanat ürünlerini tanımazsak, Mehmene Banu'nun çevresinde dolanan yardakçılan, çıkarcılan, yeteneksiz üç k&ğıtçılan. içtenliksiz kışkırtıcılan nasıl tanınz? Çocuğunun Ferhad'a benzemesini isteyen ananın duygulannı nasıl kavranz? Dedem Korkut öyküleri de bir gün operalara. baleler e konu olsa... Yiğit oğulları. özverili analan. her güçlüğü göğüsleyen sevgilileri görsek. tanısak. Nâzım Hikmet'in •Ferhat ile Şirin» de getirdiği güzellik gibi. nakış ustahgı gibi duygulan yaşamayan toplumun uîusal duygusunun gelişeceğine inanmak çok güçtür. Oysa, yapmamız gsreken. bu ulusal birikimlerimızi evrensel boyutta işlemektir Nâzım Hikmet, «Ferhat ile Şirin»i bir güzelliği yeniden yaşamak. yeniden yaşatmak enato Başkanı Sayın İhsan Sabrl Caglayangfl veya Dışişleri çevresindeki kısa adıyla Çarli, 12 Mart olayını ilginç bir bicimde özetlemlştl: « CİA altınu oymuş, haberlm yok...» Çağlayangll urun süre Dışişleri Bakanlığı yaptı. 1969 yılmda ABD ile ikili anlaşmalar üzerinde çahşüırken bir gün Genel Kurmay temsilcisine tepeden inme sormuştu: « Paşam, sen niye Araerikaa dugmnnımn?» General yanıtlamışti: « Ben Genelkurmay temsllclslyim. Sorunuzu kendj adına değil, Genelkurmay adma cevaplandıracagım. Biliniz ki Türk Ordusu, Türk Genelkurmayı Amerikan düşmanı değildir. Kıbns tutumunda kendi açısmdan haklı bile olsa ABD'nin yaptığı dostluga sığmaz. Ama bir millet herşeyden önce kendinin dostu olmalıdır^ Evet. güzel bir yanıt bu: «Blr nlus herşeyden önce kendisinin dostu olmalıdır.» Ve tek yanlı milliyetçilik gösterllerî bu bakımdan her zaman kuşkuyla karşılanmalıdır. Sözgelimi şimdi Afganistan'a Sovyet müdahalesi nedeniyle ağzı köpüren nice klşi, acaba gerçekten milliyetçi midir? Yoksa Amerikancı nudır? • Kâbil hükumeti diyor ki: Ben Sovyetler'i aramızda 1978 yılında imz»lanan bir antlaşmaya dayanarak Çağırdım. Bu antlaşma Birleşmiş Milletler örgütü tüzügünün 51'inci maddesine dayanır. Nedir 51'inci madde? Uzun uzadıya yazmaya gerek yok. BM tüzüğünün 51'inci maddesine göre silahlı bir saldınya ugrayan ülke. meşru savunma hakkını yalnız veya bir başka devletle ortaklaşa kullanabilir. 1978 yılında Afganistan'la Sovyetler Birliği arasında yapılan anlaşmanın 4'üncü maddesj de şunlan yazıyor. • Dostluk ve iyi komşuluk geleneklerine ve Birleşmiş Milletler Tuzfiğüne uygun hareket eden taraflar, her iki ulkenin güvenliğinin. bağımsızlığımn ve toprak bütünlüğünün sağlanması amacıyla birbirlerine danışacaklar ve iki tarafın da onayıyla gereklf Anlemleri alacaklardır. Taraflann savunma gücunün artınlması amacıyla her iki taraf da askeri alandaki işbirliğinl geliştirmeye devam edeceklerdir.» N e tuhaf değil ml? Türkiye'nin de 1959 yılında ABD ile yaptığı anlaşmanın 2'nci maddesi Birleşmiş. Milletler Tüzüğünün 51'inci maddesine dayanıyor. Sanki Türkiye ile ABD arasındaki anlaşma da hıh demiş. Sovyet Afgan anlaşmasının burnundan düşmuş. İsterseniz 1959 yılında Ankara'da imzalanan anlaşmanın 2"nci maddesini blrlikte okuyahm: . . . Türkiye hükumeti ile ABD hükumeti arasında bugüne kadar yapılmış ve bundan sonra yapılacak anlaşmalar gereğince ulusal bagımsızlık ve bütünlüğünün korunmasında ve ekonomik gellşmesinin etkin bicimde sürmesinde Türkiye hükümetine yardım amacıyla Türkiye hükumeti ile ABD hükumeti arasında karşılıkh askeri ve ekonomik yardımda bulunmaya devam olunacaktır.» Ülkemizle ABD arasındaki bu ilginç anlaşmanın l'inci maddesi de okunmalıdır • ...Türkiye'ye karşı laldırı dunımunda. ABD tsteği üzerine Türkiye hükümetine yardım etmek için. (...) anlaşmaya varılabllecek bicimde Ortadoğu'da barış ve istikran sürdürmeyi amarlayan ortak karar sureünde bellrtlldlgi gibl Silahlı Kuvvetlerin de kullanılmasını Içermek uzere ABD, I...) her turlü eyleme girişecektir. * Amerikan Finoları S Ferhat ile Şirin Sanatçı. toplumun yarattığı bu birikimlerden geniş ölçüde yararlanmayı bilmelidir Toplumdan aldığını gene topluma vermeyı başarmalıdır Yoksa kendi dar çemberinde devinir durur. Bir sure sonra da unutulur gider Çünkü sanatçı. birey olarak. halkın anlattığına ye ni bir biçim vermek. çağın gereklenne göre ona evrensel boyut kazandırmak zorundadır. Halkın duyarlığının gelişmesine göre. toplumun yarattıklarına bir yorum getirir. birikimlerj çağdaş kılar. Shakespeare'in, Cervantes'in, Molıere'ın. Goethe'nın. Nâzım Hıkmet'in yaptığı budur •Romeo ve Juhetıe kim bilır kac bin yıllık bir aşk öyküsudür? Cervantes. «Don Kışotta yalnızca bir kişinin dunyasını değil. Ispanyol halkının espri gücunu yansıttığı için önem taşır. Moliere'in Tartüffu insanlıkta doğagelen dinsel bağnazlığın sımgesidir. «Faust»u, Goethe'ye gelinceye değin nice yazarlar işlemışlerdir. Varlık dünyasının yarattığı boşluk», bu boşluğun yarattığı varlık umudu, insanoğlunun beyninde nice yorumlar kazanmıştır. Goethe bunun için önemlidir. N4 zım Hikmet'in «Ferhat ile Şirin»i yazması da. halkın yarattığı büyük bir aşkın öyküsünü çağdaş boyutlarda yorumlamaktır. halkın beyninde doğan guzellikleri kendi güzellik anlayıştyla biçimleyip gene halka sunmaktır. Halkın yaratım dünyasında varolmuş öykülerin çoğunun tarihsel bir dayanağı vardır. Çoğu da gerçeğe dayanır. Öykülerin toplumsal nitelik taşıması bundandır. Köroğlunda olduğu gibi halk. kışılığinde bir kahramanı yaşar. «Ferhat ile Şirınde olduğu gibi sevginin büyüklüğünü duyar. «Leylâ ile Mecnun>da olduğu gibi sonsuzluğu yüceltir. Bunların tümünde. topluluk dediğımız o büyük zekânın duygu emeği vardır Aynca. halkın yaratımında doğan bu tür öykülerde sirn gesel yönün ağır bastığı da görülür. Nıtekim Ferhat. yiğitliğin ve direngenlığin sim gesidir. Olma? gibi göruneni olur kılar. dağı delip suyu akıtır kente Şirın. güzelliğı ve sevginin sonsuzluğunu sımgeier Güzellik duygusunun urettiği sevgı dile gelir Şırınde Biz Sovyetlerin Afganistan'a müdahalesine tepId.dtJi^kmk. tenıyoruz. Neden? Amerika'nın Türkiye'ye aynı blçlmde müdahale hakkını kullanmasına karşı olduğumuz, Atatürk'un «İstiklâli tam» ilkesini savunduğumuz; ve gercek ten müliyetçi olduğumuz için, Çin. Sovyet veya ABD müdahalesine karşı çıkmamız doğal hakkımızdır 1959 anlaşmasının yırtıhp çöp sepetine atılmasını da lstiyoruz kuşkusuz... Ama siz Amerikan flnolan, neden havlıyorsu nuz? Bağımsızlık için mi? Yoksa Amerika'ya kuy ruk sallamak için ml? Elektronik Mühendisi kuıulu büyuk bir «ndüıtriy*! tttit. «l«ktronik yüksek muhendis vsya muhendisleri ıramakudır. Modetn bir yönetim uygulamasının hakim olduja v* ılerl bir üretim teknolojisinin kullanıldıflı bu tetists görev alacak genç mühanditlar belirli i»yeıi tecrub«leri edindıkten sonra yönetim kademelerine getirileceklerdir. Atanacak elemanlar* yurt içi ve dıjı eSitimlerle. mejlejind» galiam* şansı va cazip maodı olanaklar sağlanacaktır. Aranan temel vasıflar: askerlik hizmclini yapmış olmak: ingilizceyi çok iyi derecede bitmek: insiyalif sahibı ve dinamık bir kişiliğ» »«hip olmaktır. Başvuruların bjgeçmiş ve fotograflafref: 105 /80) yazılı olarak yapılması rica olunur. Göruşme ve seçim tarafımızdan azami gizlilıkle yapılacaktır. Yönctim danı;m*nlıSını yıpfığımız ItUnbul* da İ 1. ULUSAL İŞÇİ SAGLIĞI KONGRESI SNU OİM 8TAKIUI p O Y R A Z İ mUeavirfik 'JS^ Sitli Tuflrul Sk. 5. Istanlnıl {Poyrcz Müvaşirlik: 138) 301 ÇACD4İ.YAYINLAHI Prot. Dr. Akşit Göktürk DOĞUM ve TEŞEKKÜR Oğiumuz BERKAY'ın doğumunu başarıyla bizi mutluluğa kavuşturan, yaparak Okuma Uğraşı KISA SURCDf IUKFNEN CU KITABİN Dr. Cahit Zamantılı'ya Dr. Rehat Faikoğlu'na Ebe hemşire Nocıye Erdeme. Servis nemşıre Emel Kocobalkona. hostabakıcı incı Durnalcğiu'no ve emeğı gecen ALMAN HASTANESI personelıne teşekkürü bir borc bllinz. Nevln İsmail OZSÜRÜCÜ (Cumhuriyet: 308) 2, Baskısı çıktı Mehmene Banu sevgiyi başka bır yönden simgeler «Söğüt Dalından Nazlıyız» Istente a.ire*ı : I U B K O C A C I CAD 39 41 CAGALOGIU ıblANBUl Şöyle arkamı sığayıveriyor. dostça tutuyor kolumu. Popov benim dılimi bilmiyor. ben onun dilini bilmiyorum «Ferhat ile Şirin» ortak bir dil yarat.ş ir aramızda Duygunun. güzelliğin dılidir bu. Bütun insanlık bir gün belkı böyle bir dilde. sanatın dılınde anlaşacak. Sanatın dili. dostluğun, kardeşlığın, tüm halkların insanra yaşamasını sağlayan gerçeğin dılidir. Bu dil bir gün doğacak. Popov'un duygulu gözlerinde bu ciili buluyorum Ayn ayn ülkelerin. dillenn insanı olarak. yarattığımız bu duygu dilindg insanca bir dostluğu. kardeşliği yaşıyoruz. Baleyi halka götürmek gü zellikleri. dış ülkelerden büyük paralarla alınmış giysilerin dışında. tulumlara, nasırlı ellere. terlı ahnlara utaştırmak. •Ferhad ile Şirlnlerle, «Şeyh Bedreddın» lerle Yunus Emrelerle, •Dedem Korkut Öykuleri»yle. masallanmızın sonsu? gü zelliklenyle gerçeklesir Yok sa. hep siısiu bayanlnrın izlediği bu Merilere bızler de süs olsun diye gideru Duygunun, Güzelliğin Dili... I ktanbnl Tafctp 04ası Tayınları Nakliyeci Aranıyor Istanbul . Eceabat arasında her gün yapılacak nakliye Içln NC 60 Flat Otobüs NC 50 Fıat kamyon Bed ford Kamyon veya Kücük Magirus otobüsü olan nakliyeciier aranmaktodır Akaryakıt muessesemi? tarafındon temin edilecektlr. IstekHlerin rico olunur. 28 50 12 nolu telefona mürocaat etmeien (Cumhuriyet 310) EGE ÜNİVERSİTESİ İŞLETME FAKÜLTESİ DEKANUĞINDAN Fakültemlz Turizm işletmecilıği Bölumünde blr adet Profesöıiük kadrosu acıktır İsteklilerin 25 Ocak 1980 Cuma günü saat 17.00'ye kadar Dekanlığa müracaat etmeleri duyurulur. <Basın: İ 105 10343) 306
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle