18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
ONÎKI CUMHÜPİSTT 21 ARALIK 1979 Demokrasimizin ilk romantik lideri: MENDERES Herkesin slniriyle oynar, kürsü ile salon arasında garip bir diyalog kurardı. Konuşurken kendisine atılan her söze cevap yetiştirirdi. Sadun TANJU Bazan yılmış, tükenmiş, her şeyi bırakmaya hazırmış görünür, arkasından yırtıcı kaplan kesilirdi cZayıflam.ş, zayıflamıştı... Sanki uzun bir hastaliK tan yenl kalkmıştı...» Kendisine karşı yurütulen muhaiefetln acıma sızlığından öylesıne rahatsız olmuştur ki, duygularının coşkun bir anındo. parlamentodakı omanS12 muhalıflerınden birına Faık Ahmet Barutçu'ya Menderes icmı şöyla döker: tBazan öyle oluyorum ki Falk Ahmet bey. •»&• kümstl de alıp çıkıp gltmek Istlyorum!» Barutçu'nun şakacı doğası hemen üstün geiir, «Bana kalırso beyfendl» der. <siz hükümetJntzi atrp Meclis* gelseniz daha lyl olocak.» Menderes buydu Bazan yılmış, tükenmiş, her şeyı bırakmağa hazırmış gıbı görünür. arkasından yırtıcı kapian kesilirdi Kursuye cıkar, herkese liğneler batırır. yen geldıkçe düşmanlarını kendi kalabatık grubunun onüne atardı. Herkesin smirtenyle oynar, kürsü ile salon arasında garıp bir dıyaloğ kurardı Konuşurken kendisine atılan her söze cevap yetiştirirdi Uzun pariamento yaşamının gelıştırdığı zengin bir demagoji ustalığı vardı. Kendisı için herkese övgü sâzierl söyletmeğe çalışır, sonra buntorı kullanırdı Hüseyln Balık, esklden onu göklere cıkarıyordu da şımdi karsısıno mı gectl; «cıkanrmı arşivlmizdvn !•»• atmımş tbtlerin!, Inkârdon gelme!» dlye başlar ve alayiı bir üslupla, kendisı ıcın vaktiyle söyledığı övgülerl tekrarlardı ıBakın bakın ne diyor? Yakacak Türk mllletl tenin boşında mes'ale, dlyoriı Böyle zamonlarda kendınl düelloya çıkmış bir şovalye gıbi görduğunden^kuşku duyulamaz Bir muhalıt mllletvekıll kürsuye Cikıp pahalılık dıye mi tutturuyor, Menderes kürsüdedır: «Sen ne diyorsun birader? Ne pahalılığı? Klme göre pahalılık? Neredeymlş o pahalılık? Bayram geimeden Hacı Bekir Arrfe gunü öğleyin bltlrdl şekerlnl. Hem de üc mlstl şeker yaptığı halde!ı Bir başka gun, onun medeniyet atılımlannı hafıfe alan Mehmet Hazer'e cevap yetıştirir: «Eesvet Mehmet Hazer bey! O sözlerl mahsut söyledim O beyaz, güzel dişleriniz ortaya çıksın dlye! Evet, sene 1937, ylne ne bara| var, ne yol var, ne lımon var. Bunlar akıldan, hayölden btle gecmiyor. Zanncdillyordu kl Turkiyenin kaderi o gun Iç'm de, gelecek asır içln de budur, Türktye buna mahkumdur. Bu kaderi değlşttrmetıln mümkun olaeağı hususu klmMntn aklından g«cmh/ordu..» Böyle devam eder Menderes. Karşısındakileri halk duşmanı, vatan haıni glbi tarıf eder. Bugün daha açık, daha kesın olcrak kullanılan suçlamaların yaratıcısı O'dur, o kurtancı. öbürlerl batırıcıdır. Bıri plândan programdan bahsetse hemen cevabını alırcHangl plândan bohsedlyorsun a kordeşlm? Benlm imkânım otsaydı piânımı yapcrdım. Neyln plânını yapacaksınız? Guldürmeyin benl. Geliyor, şu fabrikayı yapayım, kamyon fabrikası yapayım diyor. Sizın eskl devrinlzde değiliz. Bu bir âlemi Im kândır. Yapma mt dlyeyim? Her gun akla hayâle gelmedik tekliflerle karşı karşıyayız. Hangi plândan bahsedlyorsun?» Menderes, «Sen hiç on yıl sedarette kalmış da başını vermemiş Osmanlı sadrıâzâmı hatırlıyor musun?» diye soruyordu. Patlayan olaylar zinciri ratma heyacanı İle hazıriıyordu. Sokaklara, duvarlcrraısömuriiı, «emperyalizm», «milll politika» yazıimağa başlanmca, oyuncakları kırnmış bır çocuk gıbı dertlendı. Romantik vctanseveriığınl kirletmek ısteyenlerın peşıne duştu. O yolda da kayboldu. Düşünemiyordu. Konuşamıyordu. Anlıyamıyordu. Çok duygulu doğası büyük bir kırılmışlık, küskünlük ruh hali yaratmıştı. Dünyaya küsmüş, yaşarken ölmüş gibiydi. O kadar küskündü ki, hiç bir şey yazmadı geride kalanlara. Dünyada da bır suru oiay oluyordu o sıralar. 1952'de Mısırda Nâsır hareketı oldu. Askeri darbeler Menderes'm huzurunu kaçırmıştır her zaman. Demokralık bır halk hareketı ile geldığı iktıdardan onu uzaklaştırabılmek ıçın ancak zor kullanılabıleceğı yargısı onceaen ıcıne ysrlcşmıştl. 1958 Temmuzunun ortasında Bağdat tap gesecek dostlarını beklerken ıhtılâl haberını olması kanını başına çıkarttı. Bıraksalar Irak uzerme yuruyüp darbecılere iy> bır ders verecektı, o aereca ofkelendı. Sorun sadeca Nuri Saıd Paşa gıbı. Abdüllıllâh gıbı yakın dostlardan yoksun kalmaktan doğmuyordu. Beğenılmeyen ıktıdarîarın de\rilış b<;ımlerı ıçerde de yığınla yoruma yol açıyor, bunlcr Menderes'm sınırlerını bozuyordu. Bu bozuk sinırlerle o Yaz Egeae. her gıttığı yerde sehpalardan. ıktıdarıann kendıierınl koruma haklarından, ıhtılâl provaları ycpanların akıbetınden söz ettı 1959'un ilk günlerınde ıse Kuba ıhtılâlı oldu. Daha önce Ekım 1958"de, Pakıstan'da Eyup Han bır darbe ile ıktıdarı Iskender Mırza'dan almıştı. Küba ıhtılâlı. ışbırlıkçı bır ıktıdara karşı mılli sol gucterın zafer: Oıarak öylesıne heyecanla karşılan mıştı ki, Menaeres, kendısınden bır Batısta gıbı bahsedıimesınden son derece rahatsız oldu. TaKip ettığı dış polıtıka ile tum devrımcı hareketlere karşı soğuk b ı ' tavrı üstlenmesı ıçerde şımşeklerı üzerıne çekıyor ve onu bır «diktaior» suçlamosı ile karşı karşıya getırıyordu. Dışarda olan her ıhtılâl Içerde «despot gıttı» destanlarına yol açtıkça, Men deres «ben onlara despot nosıl olurmuş gostereyimlı ofkelerıne kapılıyordu. Pembe Gül Balesi 1959 Şubatında Fransa'da bır cP«nb« Gul Bolosl» rezaleti patlak verdı. Pans yak.nındckı vıllalarda ünlü kışıler, zengmler, ıçlerınde eski Meclis Başkanının da bulunduğu polıtıkacılar, çocuk denecek yaştakı taze genc kızlarla ıçkıli âlemler yapıyorlardı ve derhal ıçerde de paraleller kuruluyor, Menderes ıktıdarının bızde de boyle sosycl ve ohlâksal çurumelere neden olduğu naberleri yaytlıyordu Menderesın bır opera artıstı ve bır aşk romanı yazan ile olan özei ılışkılen. boyle bir Vurümenın motıllerl olarak kullanılıyordu. Dedıkodu lar, söylentıler yaygınlaştıkça, Iktıdar grubunda da homurtular artmış. Menderesın huzuru lyice kaybolmuştu Artık en yakın arkadaşları bıle onun bır ınsan, bır erkek olduğunu gormüyorlardı ve herkes ondan bır azız'ın günahsız, lekesız, adanmış yaşamını beklıyordu. Pekı ama n.çn? Bütün bu haksız saldırılara hiç dayanma gücu kalmasın ve ayaklar altında ezıllp gıtsın dıye m ı 9 Böyle anlardabüyukbır uzüntüye kapılıyorve ıçını açacak bırı nı buldumu; sen hiç on yıl sedarette kalmış da başını vermemiş Osmanlı sadrıazamı hatırlıyor musun? dıye soruyordu. Boylece hem baş koymuşluğunu, korkusuzıuğunu; hem de baş eğmışlığıni, kaderıne razı olduğunu ıfade edıyordu. Kendısına uzatılan tum yardım ellerıni reddedıyordu. Inonu ona. radyodan kufuru durdur, vatandaş eşitiığlni bozma, adalete kanşma, basın ozgurlugur.e dokunma, seçlmleri vaktınde yap, benden yardım goreceksin demış: butun bunlor Menderesin ruhunda, onu kuçuk gorenierın kurtuluşkoşulları ılerı sürmesı gıbı bır tepkı yaratmıştı. Cevabı, fİhanetin eşiğini çoktan aşmış bulunuyor sun Paşa!» oluyordu. Paşa'nın, devletın asker, sıvıl bütün guclennl kendisine karşı harekete geçirmek istedığı kuşkulanna kapılıyordu. Entrıka. komplo, hıyanet korkusu bu noktaya vardı mı artık kurtuıuş yoktur. Herşeyoe ve her yerde bu korkunun ızler. cranacaktır. Menderes geri çekilmeyecek. teslım olmayacak, yenılgı kuşkusunu ıçınden sokup atacaktır Cocukluğunda annesını, babasını ve küçuk kız kardeşını üst uste kaybettığı zaman, günun bırınde kendısnın de vcremden oleceğını duşunur ve korkular ıcmde çırpınırdı Ama şımdı, aışındakı oiayiorın kendı kaderıne hukmetmeslne meydon vermeyecektır Düşmanları vardır. Ama sevenlerın'n çok daha fazla olduğuna inanmaktadır. Kara Kuvvailen Kumandanı bile, bunalımdan çıkmak yollarım gösterırken, Menderes Cumhurbaşkanı olsun hukumetı başkası kursun demıştır. Yassıada'da da Yüksek Adalet Divanına İlk cı Varıldığı 14 Ekım 1960 günü Menderes, kırk yıl önce Çakırbeyii çıftlığıne ilk gsldığı gunku gıbl sessız, zayıt. ürkek ve dertll ıdı. Samet Ağaoğlu şöyle anlatıyor: cÖnümuzdeKf sırada Bayar'ın başını tamdım. Yanında oturanı seçemedim önce. Yalnız çok ince bJr boyun, gevşek beyaz ycrica ve sarı soçlar gczüm6 çarp\ı. Bır ora başını çevlrdi. O zaman Adnan bey olduğunu hayretle gordum Yarabbl, na hole gelmişti! Zayrflamış, zayrflamıştı. Yuzunde benak benek çiller. Sankı uzun bir hastclıktan yeni kalkmıştı.» D.van Başkanı kendıs>ne ilk soruyu yönelttıği zaman, hafıf ve tıtreyen bır sas'e, beş aydan beri tek başına ayrı Dir odada kımseyle konuşma dan gece gündüz ışık ait.naa ve başmda saat başı değışen nöbetçılerle ycşadığını, melekâtını toplayabılmesı ıcın zamana ıhtıyacı olduğunu söyledt 15 yıldır ülkenın tüm yaşaTiı üzenne damgasmı vurmuş adam beş aydır çıplak b r odada kendını dınlemıştı. Hiç değılse bu beş ayda demokrat:k bır düzen kuramamış olmakta kendı payınm da küçümssnemıyeceğ.ni düşünmüş oimalı/dı. Demokratık bıryaşamın boyle b,r sonuç yaratması akla gelır mıydı' O ve ondan sonrakı kendını dınleyış günlerınde, 1960 Mayıs'ında Ankarada ken dı arkaaaşlarıyla yaptığı tartışmala'i hatırlamış oimalıdır. Sıtkı Yırcaı> ona sbırok beyefendi iWidan» dıyorau. Bayar «dere geç.lirksn ot değiştiriime» d.yordu Kızıiaydo 555 K gunu oğrepcı.erın arasında hırpalandığı zaman «Msnderes istifa!» çığlıkları kulaklarınaa uğuldcmıştı Kım bağırtıyordu bu cocukları'' Kım salıyordu onian meydanlara ve kım verıyordu onlara MemJeres lEtıia dıya bağırma hakkını' Bu çccukıardan kacı resıttı, oy kullanmıştı? Ve bu oyları bıle olmoyan cocuklar, onu, arkosında bu kadar mıiyonlarca K :!e varken yalnız bulup orasını burosını çeKişt ımışierdı! Melekâtımı toplcmalıyım dıyordu Menderes. Düşünemiyordu Konuscmıyordu An,'yamıyordu. Cok duygulu doğası, buyuk b>r k rıln ık, küskünlük run naıı yaratmıştı DL.nya'/a kusTiış, yaşarken öimuş gıbıydı. Sokrates, bundon 2378 yıl öncs Atına mahkemesi önunde kend sıni caresı? bıraKip yargılayan hakımlere şu acı sozler söyler«Başkalarını hiç bir şey yapamaz hale getlrmek çok zor, hata'arını duzeltmek ve kendini yükseltmek Ise o derece kolaydır1» Menderes belki ds kendlnı hiç bır şey yapamaz hale getırenm başkası olmadığını ve cok ko* lay şeyleri yapmayıp kendi yıldızını elle'iyle söndürdüğunü duşunmüştür O kadar kuskundü kı, hiç bır şey yazmadı gende kalanlara. Bız de pek yardım etT.ış sayılmayız ona Dünyayı tanımamak Şımdı böyle bir polıtıkacıyaıMemleketl satryorsun, yeril yabancı sermayeye peşkeş çekiyorsunı demsk kolay mıdır? Menderes, ulusli'^rası somürOnün mekanizması hakkında esaslı bir bllgfye sa hip değildi. Ondan sonro gelenler de, dunya gerçeklenni ancak, deneylerle oğrendıler. Menderes için sağlam bir eğltım görmüş denilemezdi. Yarım yamalak bir kolej eğ.tımınden sonra, ülkenln değerier ve ycrgılar kargaşası ıçinden seçip benimse dıklerıyle politıkaya geldı ve orada sadece ayakta kalabıimenın özel anlâkını öğrendl. Yukselmek icin gerekli gördüğü yüksek eğltlm dıplomasını, 1930 ların ıkınci yarısında, o zamonın yeni kurulmuş bir eğıtım kurumundan, Ankara Hukuk FakülJesinden aldı. Ahmet Salıh Korur, Selım Sarper, Etem Menderes sınıf arkadaşlarıydı. Mılletvekiîı olduğu içın pek devam fılân etmezdi. Ahmet Salih'ln yardımlarıyia dıploma oldığı söylenir. Yani, özetle, tüm öğrendikleri, bıldıklerl, hayattandır. v O hayatsa kapalı, bize dönük, bizım kusurlanmız ve dertlerımızle dolu ıdı Dunyayı görüp anlamak İçın. vakitlı vakıtsız dış gezılere çıkmaktaki ıstekliliği biraz da bundan kaynaklamr. Her şeyi dışından görüyordu ve şımarık bir çocuk gıbl. bütüntcicUlerl istlyordu Fabrlka. yol, santral, bara), her şey sansuz bir eevınç duymasına yol açıyordtı Petrol kanununu, küç&k bir Amsrlka modeli ya Eğitim Öğretim... Eğitim Öğretim... Eğitim Öğretim... Şükran KETENCt Bir ders yılı 150160 güne sığdırılıyor tDeliye her gün bayramı atasözü bir başka anlamöa kuilanıldığında. calışma ile gelışmışlık arosmdakı bağı sımgelıyor Ulkelern gelışmışhklen ile tatılleı arasında bir ılışkı gâzlemlenıyo'. Türkıye en cok tatıl olan ülkelerden bırı Bunun eğıtıme yans'ması ıse çok daha carpıcı Ûğretmen Okoy özer tatıl sürelerınln uzunluğu ve eğıtıme olumsuz yansımasını d le g6tırmış. Yazısmın bir özetınl sunuyoruz... tYapılan araştırmalara göre. 1980 yılında 120 günlük bir tatıl yapacağımızdan sözedılıyordu Eğer bu dınlence okullarımız ve öğrencılenmız acısından değgrlendırılırse, 200 günö geçen bır dınlence ve 150 160 gun ıcıne sığuırılan Eğıt m Öğretim süresl ile karşılaşılır. Ulkerrız ve ulusumuz gıb! az gelışmış bir toplum içın lüks bır eğ'tım. öğrencılerımlz ıçind9 fantazl b'r öğretım demektır. Üstelık bu Dınlence sîresı cğretım kurumlarının nıtelığıne gore de değısmektedir. Şöyle kı, lıköğretımde kırsal ve kentsel konuma gore, cumartesıler de dahıl edılmek koşulu ile kırsal kesımde 130 gün, kentsel kesımde 150 gün olarak saptanmıştır. Bunun yanında ozellıkle kentlerdekl çiftll üclü öğretim yapılması zorunluiuğu oğrenollenn ckullo ılışklsıni 75 hatta 50 gune ındirmış olur. Orta öğretim deneme yönetmel.ği her ne ka dcröğretımı bır eylulde boşlat.rsa do Bakcnlığın uygulamasındakı yetk'Smden dolcyı bu açılış tanh.nı süreklı olarak gecıktirır. Orta öğretim uzun bir zomandan ben de onbeş eylulden once öğretıme acılmamıştır Hatta 1979 • 1980 öğretim yılında bugüne kadar acıklanmoyan redenlerle açılış 17 ekımde yapılmıştır. Orta öğretimde dınsel ve ulusa' bayram dınlencelerım de cıkanrsok gerıye 160 ış günü kalır. Kentlerde yapılon c f l oğretım ile öğrencinin ckuilo II şkısı 80 güne ıner. Hemen tüm yüksek öğretim kurumlarındc 100 gunden fazla bir öğretim yapıldığını söyleyemeyiz B'zler öğretmen, veli, antie babalar olorok öğrencılerımızin bu süre içınde yeterlnce aeiıştlğı eğıtıldığı ınoncındo değıllz. Bu büyük boşluğa rağmen halen lyi bir eğıtım yapabıl:yor ve sonucunda elemcn yetıştırebıliyorsck bu öğretmenlerm, öğrencılerm gerçekten bfrşeyler yapobılme ryinıyet ve üstün çabalarından kaynaklanmaktadır.» ÎLK KEZ BİR FAKÜLTEDE YABANCI DtL ZORUNLU DERS OLARAK OKUTULUYOR Bir başka ulkenin koşullanmalanna girmeden, yüksek öğrenimde kazarulması gereken yabana dıl öğrenimı acısından c~ nemli bir gırışım, Istanbul Universitesinin yeni Sıyasal Bıhmler Fakültesınde uygulamaya geçirılmek istenmektedir. tstanbul Ünıversıtesi Hukuk Fakültesinden ayrılarak yeni kurulan ve bu ders yılı ile bırlıkte öğretıme başlayan Siyasal Bilimler Fakültesınde. yabancı dil ötretımi dört yıl sureyle zorunlu ders olarak getınlmiştır. Yabancı Dıller Yüksek Okulu işbirhgl ile gerçekleştınlen programa göre son ıki yüda uzmanlaşmaya koşut dıl öğretimı yapılacaktır Böylece ilk kez bir yüksek öğretim kurumundan mezun olacak ögrencl uzmanlaşmaya koşut yabancı dıl öğrenirken, ülkemız acısından sağlıklı bir egitimden geçmış olacaktır. Çünku yüksek öğrenim kurumlanmız ya hjç yabancı dil öğretmeden mezun \ ermekte, ya da Boğaziçi, Ortadoğu da olduğu gibi tüm dersler yabancı dılde yapılmaktadır. Yapılan bilımsel araştırmalar bu yolla çok daha iyi yerleşen kultur emperyahzminin pek çok yönlü sakmcalan yanında, yabana dılle öğrenım gören kışılenn, öğrenım dıli olarak seçilen ülkenın adeta bir bıreyi durumuna geldiklerinı, en azından o ülkenin teknoloıısine, kültürüne koşullandıklannı ortaya koymaktadır. Bu öğrenim kurumlanndan mezun olanlann önemlı bir bölümü o ülkelere beyın göçü olarak gıderken, ülkede kalanlar, ış yaşamlannda o ülke ile ilışkilenni surdürmekte. o ülke teknolojisinin, kültürünün Türkıye'deki bir tür temsılcılığıni yapmaktadırlar. Türkçe öğrenım yapan yüksek öğrenım kurumlanndan mezun olanlaranız ise yabancı dıli hiç öğrenemedıkleri için bu kez dünyadaki bılimsel ve kültürel gelişmeleri izleyememektedirler. Ustelık yabana dil bılenlere oranla iş bulma ve başarı olasılıklan azalmaktadır. Yabancı dil öğrenimi üe ilgili bilimsel tartışmalarda yıllardır, en sağlıklı yöntem olarak, Siyasal Bılımler Fakültesınin uygulamaya başladığı yontem, «Türkçe öğretim, ancak bilimsel gelişmeleri ızleyebılecek düzeyde yeterli yabancı dil öğrettrnl» savunulmak tadır. Bir yıldızın sönüşii İTÜ'de gece öğretimi kapanmasın isteniyor Istanbul Teknlk Oniversiteslnde 200 gecs bölümü öğrencısı adına yapılan açıklamada, gece bölümü öğrenimlnin kapanmaması gerektığı savunulurken bu konuda Danıştay'da dava açıldığı da bıldırilmıştır. Gece öğrenlminin gündüz çalışmak zorunda olanlara yüksek oğrenim yapma olanağı tanımak üzere açıldığını, ancak amacından saptırıcı uygulamalarla yozlaştınldığını vurgulayan öğrencıler sorunlarını ve görüşlerını şöyle özetlemışlerdir: ıGiriş pucnlarının daha düşuk tutulmosı, 1976 yılında gece bölümünden isteyenlere gündüze geçış hakkı tonınması. öğrencl burolarının gece kopatılması, kalorıferlerın gece yanması, yemek çıkmaması gibi haksız ıryguicmalardan sonra. gece öğrencılerine son dorbe de oğretım üyelennden geimıştir. Gece öğrenımıne gelen öğretim görevlılerine vertien ücretler günümüz koşullarında cok düşük kalmaktadır. Böylece gece bolumlerınde cok ders bos geçmeye boşlamıştır. Yönetmelıklerae zorbyıcı bır hüküm de olmadığı için, Senato cör.üfnü gece öğretıminl kapatmakta bulmuştu'. Tanınon bir hakkın gaspedılemlyeceğl nedenı ile Danıştay'da dava açmış bulunuyoruz. Duruşmaların gecıkmesı içın Senato'nun kasıtlı gecıktırdıği savunmada, gece bolümünün kapatılmasına gerekçe olarak anarşl ve can güvenlığı gösterılmıştir. Oyso gece bölümü 5ğrenımmde hiç olayların olmadığı polıs kavıtlan ile bıle sabıttır öğrencinın yasalarla tanınan bir hakkı gasp edılırken gercekler soptırılmakta, öğrencıler ya okulu, ya da ışlerlnl bırakmck zcrunluluğu ile karşı karşıya bırakılmaktadırlar. Yarı öğretim yılı bazı kitaplar basılmadan bitecek eni ders yılının geç başlatılmasına, oku. kıtaplarının normal tarıhınden bir ay önce belırlenmesıne ve kıtaplarda büyük bır değışıklık yapılmamasına karşın. yeni ders yılının başlamasından 2 ay sonra, halen 25 30 çeşıt ders kıtabı bulunamamaktadır. Y ozellıkle kâğıt tahsısındeki gecıkmelere bağlı olarak geciktıği belırtılen, basımı devam eden ve gereks nmeiın ders yan yı! sonuna kadar devam edeceğ' belırtılen eksık ders kitapları öğretımde sorun olmoK tadır. En cok orta dereceli okullarda Mate matık. Ev Ekonomısı, Turkıye Cumhurıye Tarlhi. Tıcaret, Fen Bılg sı kıtaplarının bazı sınıflar İçın bulunamaması, en cok öğrenu ve ailelerınl mağdur etmektedır. Öğretmenlenn, eğitim koşullarının bır zorlaması ola rak, kıtap yokıuğunu gözönune almadan e\e ders verme sıstemını surdürdüklerını belırten oğrencı ve oılelen, aylardır dukkân dükkön kıtap cramaktan bunaldıklarını vurgu lamaktadırlar. Ders kıtaplarının böylesl büyük boyutta gscıkmesınde, organızasyon bozukluğu, bjrokrası, matbaalardaki usulsüzlük ve hotta yolsuzluklar yanında başlıca nedenın kâc ; tahsısı olduğu vurgulanmaktadır Yetkılılc orneğın Istanbul dakı Bakanlığa bağlı bas n evıne ders kıtaplannın en yoğun basıld '• temmuz, ağustos, eylül aylarında gunde luC 125 ton kâğıt gelmes gerekırken, ıki a> ıçınde 70 ton geldığınl belırtmektedırler Kağıt tahsısı % 5 1 0 oranında gercekleştırılırken, yeni hukümetın bır uygulamas' olarak, ders Kitapları tamamlanmadığı halde bır kez daha durdurulmuştur. BİTTİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle