23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
0 NİKt CUMHURiYET 30 EKİM 1979 EKONOMI... EKONOMI... EKONOML. EKONOMİ... EKONOML. EKONOMİ... EKONOML. EKONOMI... EKONOMI... Osman ULAGAY " StANBUL ÜNlVEHSİTESt îktisat Fakültesi Mezımlan Cemiyeti'nin, ülkemizde «AETye tam üyelik» çağnlannın yoğunlaştığı bir dönemde düzenlediği, «Genişlemiş AET ve TürkiyeAET İlişkilerinin Geleceği» konulu seminer ilginç açıklama ve tartışmalara sahne olmuştur. Seminere AET yetkilileri ve konuyla ilgili yabancı uzmanlarm yanısıra farklı göruş ve eğilimlerdeki Türk kcnuşmacılann da katılması, konunun çeşitli boyutlanyla ele almmasma ve kimj belirsizliklerln giderilmesine olanak sağlam ••jtır. Bu nedenle ssminerde dile getirilen başhca görüşleri özetlemek sanınz yararsız olmayacakbr. • AETnin genişlemesi konusunda açıklamaîarda bulunan yabancı konuştnacılar, bu ıtun zor ve karmaçık bir süreç olduğu ve şimdilik oniki üyeli bir AET'yi amaçladiğı görüşunde birleşmişlerdir. Seminere katılan AET yetkililen ve yabancı uzmanlann belirttikleri görüşler ve Topluluğun genişlemesiyle ilgiîi olarak bugüne dek yapılan çalışmalar, genişleme süreciyle Türkiye arasında, en azından şimdiJik, bir bağ kuruîmadığinı ortaya çıkarmıştır. Yabancı konuşmacılar Türkiye'nin çeşitli açılardan tam üyeliğe hazır oîmadığı göruşünü ileri sürmuşlerdir. Ancak, ekonomik bunalım ve özellikle işsizlik sorunlanyla karşı karşıya bulunduğu bir dönemde Avrupa'yı asıl korkutan nedenin Türkiye'nin demografik yapısı ve nüfus potansiyeli olduğu gözden kaçmamıştîr. Örneğin ken disiyle yaptığnmız özel göruşmede AET Komisyonu Fahri Müdüru Dr. Fresi, •Yunanistan i"!9 Türkiye arasındaki en büyük fark bel ki de iki ülkenin her bakımdan farklı boyutlandır; Türkiye'nin 45 milyonluk bir ulke oldu&unu unutmaymız.» demiştir. • Yabancı konuşmacılar AETye tam üyeliğin basit bir tercih olmadığını ve bir kez bu tercihi yapan bir ülkenin tüm gelecefini beiirli bir dofrultuda yönlendirmek taahhüdüne bulunmuş olacağını belirtmişler ve böy le bir taahhüdün ne anlama geleceğini açıklamaya çahşmışlardır. Dr. Fresi. tam üyeliğin özelükle Türkiye gibi bir ülke acısmdan ekonomik, politik. ideolojik ve kültürel bir dev rim» a.n!amma geleceğini, AETye tam üye olacak bir ülkenin dış güçlerin egemenliğine girrce kompleksUnden kurtularak Topluluk hukukunun üstünlüğünü kabul etmesi, idari yapısını Topluluk nonnlanna uydurması ve ekonomisini gümrük birliği çerçevesinde dış rekabete açması gerektiğini vurgulamij, Türkiyenin tüm bu açılardan tam üyeliğe hazır bir durumda görünmediğini söylemiştir. • Gene özellikle yabancı konuşmacılar AETye tam üyeliğin bir anda verilecek bir kr:nır!a gercekle.şmeyeces'ini ve bunun. Türkiye'nin bugüne dek yeterince ciddiye almadığı bir hszırlık sürecini gerektirdiğini belirt mişlerdir. Sussex Cniversitesi Avrupa Arpştırma Merkezi Müdürü Prof. Duchene konunun ekonomik yönü üzerinde durarak. Türki ye'nin koruma duvarlannı ancak aşmah o!a rak indirebileceğini ve dış pazarlarda rekabet edebilecek güç v e nitelikte sanayiler kurana dek AET ile Üişkilerini işbirligi anlaşmalan çerçevesinde sürdürmestnin daha uygun olacağını söylemiştir. Konuya daha genel düzeyde yaklaşan AET Güney Avrupa Masası Sefi Charles Caporale ve Dr. Fresi ise tam üyeliğe gitmek için önce bu yolda inan dıncı adımlar atmak gerektiğini vurgulamtş lar, bu adımlan atmadan tam üyelik için baş vuruda bulunmanın anlamsız olacağına inıa etmişlerdir. • Charles Caporale ve Dr. Fresi, Yunanis tan'm Türkiye'yi veto etmesi konusunu da bu çerçeve içine oturtarak ele almışlar ve özetle şunu söylemişlerdin Yunanistan 1 ocak 1981 de tam üye olduktan sonra, yürülükteki Roma Anlaşması uyannca Türkiye'nin tam üye liğtai veto edebilir. Aynca her tam üye ülkenin parlaraentosu da yeni bir tam üyelik başvurusunu reddedebilir. Ancak Türkiye, tam üyeliğe hazır oldugu konusunda «dokuzlar»ı ikna ettiği taktird e tek başına Yunanistan'ın Türkiye'nin tam üyeliğini veto etmesi muhtemel değildir. İstanbul îktisat Fakültesi'nden Prof. Erdoğan Alkin de bu konuda ilginç bir görüş belirtmiş ve Turkiye'yi tek başına veto etmesj olasılığı güçlü görünmeyen Yunanistan'm diğer üyelerce bu yolda bir araç olarak kullanılabileceğini ileri sürmüşfür. • Başta Hacettepe Üniversltesinden Dr; Taner Berksoy ve İstanbul Üniversitesi'nden Prof. Erol Manisalı olmak üzere kimi konuşmacılar, AET'ye tam üye olmaida Türk ekoBomisinin dışa açılması sorunu arasındaki yakın ilişkiye dikkat çekmislerdir. Her iki konuşmacı da dışa açılmanın ekonomik ve toplumsal maliyeti ağır bir yapısal dönüşüm gerektirdiği noktasmda birleşmişler. Dr. Bsrksoy katı korumacüıkla tam dışa acılma arasmda bir «orta yoN izlenmesini önerirken Prof. Manisalı. ekonominin dış dengesini ve kaynak dağılınunı bozan. verimliliği azaltırien ratlan artıran korumacıhk politikasımn mutİ3ka değiştirilmesini istemiştir. • Farkh eğilimlerdeki konuşmacılar, TurMye'nin bugüne dek uygulaya geidiği ve üğvlet Planlama Teşkilatının da genellikle benimsediğl yüksek korunma duvarlan ardmda iç pazara yönelik yaygın sanayileşme politikasımn AETye tam üye olmak hedefiyle çeliştiği konusunda görüş birliğine varmışîardır. AETye tam üyelik hedefini savunanlar bu politikanın terkedilmesini isterken. DPT adına seminere katılan Necati Özfırat. böyle bir tercih yapmak için ileri sürülen eko^omik nedenlerin bugün için yetersiz olduğunu belirtmiş ve, «Türkiye'nin öncelikli sorunu AET'ye tam üyelik değil. sanayileşmekt!r». demiştir. Yukanda özetlemeye çalıştığımız görüşlertn ortaya koyduğu gerçek kanımızca şudun 45 milyonluk nüfusu yılda yüzde 2.5 artan, sosyoekonomik yapı ve kültürel özellikler bakımından Batı Avrupa'dan hayli farklı olan Türkiysnin AETye tam üye olması hiç de kolay ve hafife alınacak bir konu değildir. AET'yi bu konuda ikna etmenin yolu hemen tam üyelik başvurusunda bulunmak değil. AETye tam üyelik için zorunlu ön koşul olan kimi dönüşümleri başlatroaktır. Bu ise Türkiye açısından, ekonomik etkinliği olan kimi gruplara bırakılmayacak kadar önemli ve köklü bir tercihi gerektirmektedir. Her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşmm yaşamını derinden etkileyecek böyle bir tercih yapılmadan konunun tüm aynntılan ve muhtemel sonuçlanyla kamuoyunda tartışılması zorunludur. İngiltere'nin AET'ye katılma, Norveç'in ise katılmama kararbrını ancak balkoyuna başvurarak aldıklan unutul. mamalıdır. I AET Seminerinde konuşmacılar Türkiye'nin tam uyelıge hazır olmadığını vurguladılar | Prof. Alkin: «Türkiye'nin üyeliğini tek başına veto etmesi olasılığı güçlü görünmeyen Yunanistan, diğer üyelerce bu yolda araç olarak kullanılabilir.» Prof. Duchene: «Türkiye dış pazarlarda rekabet edebilecek güç ve nitelikte sanayiler kurana dek AET ile ilişkisini işbirliği anlaşmalarıyla yürütmeli.» TABAN FIYATLARINDA YENİ DESTEKLEME BIÇIMLERINE YÖNELMEK ZORUNLU GÖRÜLÜYOR TABLO 1 Buğdayda cıkıyor? üninün % kacı % TABLO II plyasayo 3 6mek üründs mcüyeîtabon fiyat IHşkt*! Mallyet 100 101 108 131 167 199 363 PamuK T. Flyatı 100 99 118 142 157 250 336 Coy Maliyet 100 100 117 118 103 118 118 T.Ryatı 100 100 100 114 114 129 179 Fındık Maliyet 100 66 122 12C 143 173 T Fiyatı 100 129 147 147 167 233 1 20 2 1 50 51 100 101 200 201 500 5011000 10C1 + 72 12.1 23.7 40.7 58 2 68.9 76.1 yapısal 1958 1969 1970 1971 1972 1373 1974 KAYNAK: DPT. KAYNAK; [)PT, Türklye tarafından değişmo. ON seclmler öncesi kompanyanın ona teması olarak iş!enen taban fiyatlarının halen uygulandiğı bicimiy!e etkiniik sağlamaktan uzak oiduğu görüımektedır. Bu aurumun irdelenmesi icin birkac noktomn vurgulanması garekiyor: # Türkiye'de toprak dağılımının dengesizliğı gıderek artmoktodır. Bir yondan mülkiyetin beiü elierde toplanması mülksüzleşme sürecini hızlan dırmıştır. 1950'lerde 120 donüm arasında toprak işleyen aile (işletme) sayısı top;amın yüzde 30'u iken 1975'de yüzde 4445'e ulaşmıştır. Kücük üreticiler ise ürünlerıni pjycsaya getirmekten cok kencî.ierine yetmeye calışmaktadırlar. Pazarlamo oranlan konusunda DİE Genel Müdürü Oktay Varlıer'in yaptığı araştırma bunu psk. acık bir biçimde sergilıyor. örneğ n, buğday tarımının yoğun clduğu Konya'do 200 dönüma kadar toprak işleyer.ter urettikleri buğdayın yüzde 5O's;r!i bile piyosaya sürmüyorlar. BPJ ciururrtda seçim öncesi. son anda verilsn 80 kuruş primin ancak 200 dönu S Kenan MORTAN mun üstünde toprak sahibi olanlara yaradığı acık tır. • Kıiçü'k aile ışietmeierının var'ığı durumijnda taban fiyatlarının ancak belli bir toprak miktanndan sonra etkili olduğunun kanıtı DPT'nin bir araştırmasıdır. Araştırma Zeynep Arat. Gül Ergil. Mjrat Karayoicın, Ömur Sezgin ve Tunç Tayanç tarafından cay şeker pancan. pamuk ve fındık üzerinde yapıtmıştır. Fındıkta 510 dönum arasında Işleyenler toplam gelirin ancak yüzde 13'ini alırken, 11200 dönüm arasında ışleyenler gej.'rın yüzde 82'sini almaktadır. Destekleme alımının yapıldığı cayda 510 dönüm aareındaki 114 bin işletme orta'ama 6 bin lira gelir sağlarken, 650 dönüm arasındaki 20 bin işletme 90 bin lira gelır sağlamaktadır. Örnekleri ON onsekiz yılda onsekizinci hükümetin kurulma calışmo'arı sürerken. başkentte bir bekleyiş egemen.. Herkest8 aynı soru: Demirel yeni hukümeti kuracak mı, yoksa?... Kursrsa, nasıl kuracak?... Bu ve buna benzer sorulor birbirini Izlerken, gecmış dönemiere ilişkın görüşler ve tartışmaıarın da birbirini izledlği bir gercek, Aynı tartışmc Demirel'in cevresinde de yoğun laşmış.. AP iieri geienlarinden yansıdığına gö re. gecen hafta 19501960 dönemi değerlendi rilirken Demirel bir soru yörıeitmiş kurmayları no: «Beyler Menderes Neden Düştü?...» Sorııya herkes ceşitii yanıt verirksn, Demirel kendi düşüncesini ockiamış: tsöylediklerinlzin hıçDiri değii.. Menderes'i ipe götüren fiyat artışlarıdır. beyler, fivat artışlcrı..» İşte, salt bu düşünce Demirel'in günümüzde hükümet kurma yönündeki girişimlerini aö'rloştıran iki önemli etkenden biridir.. İki yıldo yaklaşık vüzds yüzkırk oronmdo yukselen fiyat artışları Ecevit Hükümeti'nin düşmeslne iki önemü e'kenden biri ise. De S ret cıktığında. kcian kâr olmaktadır.. Türkiye'de çok önemli sanayl dallorında birkcç fir ma egemsndir.. Bir başka deyimie. bunlar fiyatları istedikleri gibi belirlemeMedirler.. Halkı cok yokırîda.T ilgilenc'ire.i dayanıklı tü keiin maiları scnayiinde, otomoîiv scnayi'n de. ara malı sancyiinde «dcha cok köm cna ükedir.. O halde, bu tür maüarın f4yatları mo liyetlsrin cok üzerinde beürlenmekte. özeilık le bu clcnlarda fiyat r.srdeyse başı bozı.k giîmektedir.. Bunlordaki ortış iss, fikonominin diğer keri.Tlerir.i etkilemeMedir.. S'J alanlarda e!de edilen kâıiar, toplam fyatların artı şı uğruna e!da edümektedir.. Acıkca, aşırı fiyat crt'Sİarı. vüzde bilrrem kacı bulcn fiyat crtışları belli sanavici'erin kârlarını artiirruaları uğruna hızlanmoktodır.. Bu gercsği snnayicüerin kendüerl bile acık!cm!ş!ar, c1973'in en cok kâr getiren yıl» olduğ'jnu söy lemişlerdir.. Aynı durum 1979'da da sürmektedir.. i980'c*e de sürmesi istenm&ktedir., Fiyct ortışlan kârları artırmaktodır. Ancak, halkın da gecimini gücleştirmektedir. hızlanmıştır. Yıllarca petroı rastgele tüketilmıştir. Örneğin, Ecevit tiükümeji kurulduğunda Malıye Bakonı Müezz;noğ!u nun butce konuşmasında acıkladtğına göre, «Hükümetm kurulduğu gün 15 günlük Detroîümüz vard;. ama altı cvlık Eetrol bo'cu birikmışt!>>. Ecsvit'in düşmesinde ya do ssclrr.i koybetmesinde en önernli etkenıerden bin fivat artısı ise. ikincisi petro'f? cözüm getTememesidir.. O halde, Demirel'ın hukümeti kur masındo »n öneıT': ikinci engei pefrol s c u nudur. İki yıl boyunca petroie iüşkın tek bir ön'em almamıstır Ecevit hukümeti. Dunyo petrolden dolayı birbirins girerken, dünyanın liderleri ceçiîli yerlerda doruk toplcntılorı düi"enler ve petrol tüketimini kıs'tlomova gidsrken, Türkiye bunlara sadece seyirci kclmfStı,'. DCnyada petrol icin Easra Kör'ezi'ne asker cVarrr.ak, sıcak savasa gitmek bHe gündeme getirümistir. Ama, Türkiye tek önlem olmarmş sodece petrol dışalımı ile döviz geürlerlre iüskin rakam ycym'amakla yetinmiştir l'in hökümeî olması icin. hükü YORUM İki önemli Engel Yalçın DOĞAN mlrel'In hukümeti kurmcsında da iki önemH engelden biri niteliğindedirAncak. onsekiz yılda onsekizinci hükümetin kurulmasını engelleyen ikinci olay f i yat artıştarına «beüi bir ölçüde» kaynckiık eden petrol sorunudur . Son yıllardo fiyat artışlarına herkes öncelikle tdış etkenler» ışığında bakmıştır.. Dünyc fiyotlarında ve bu arada petrol fiyotlarında ortaya çıkan artışlar Türkiye'nin dış ticareti yoluyla cithal» edilmekte ve fiyatlar da bu yolla artmaktadır.. tDış etksrriı sürekll gündeme getirme clışkanlığından ve sakatlığından bir on İcin kurtulunduğunda, fiyat artışlarının €iç etkenlerden» dolayı da önemli ölçüde artmakta oluşu kendinl göstermektedir.. Fiyat artışlarına kaynckiık eden tiç etken» ise, günümüz Türkiyesinde başlıbaşına «daha cok kâr etme» hırsıdır.. Ekonomik olarak kâr, fiyatlardan emeğe ödenen ücret cıkarıldığında geriye kalcn mlktardır Piyasada belli bir fiyat belirmekte, bundan öc Bu güclük hükümetlerln değlşmesine yol acmaktad:r. işte, bu ikilem Demirel'i uzun uzun düçündürmektedir. AP sermayenin partlsidir. Yani. temeı işlevi, artmakta olan kârları daha da artırmaktır. Ama, bu halkın icinde bulunduğu sıkıntı l!e celişmektedir. Halkın yüzde elliye yaklaşık verdiğl oylarla celişmektedir. Demirel fiyat artışlarını durdurmak istase, kârlan törpülemesi gerekecektir. O zaman sermayeyi karşısına almış olacaktır ki. bu sonu demektir. Kârları törpülemese fiyat ortışlorı sürecek demektir ki, bu oldığı oylora ters düşecek ve şimdi yakaladığı «tek başına hükümet etme» fırsatını büyük ölçüde kaçırmış olacaktır. Dolayısıyla. fiyat artışları yapısı ne olursa o l s u n Demirel'in hükümet kurmasında en önemli engellerden ilkidir. Ve tümüyle <ic etkcne» bağlı bir nitelik göstermektedir. İkinci engel petroldür. Petrolun darlığı VB fiyatlarıdır. 1975'to petrol dışalımı yine yüzde 40 dolayında artmış, bu artış giderek met olmadan önce petro! sorununa cözüm bulması gerekmektedir. Önce petrol bulması ve dcrlığı ortadan kaldırması gerekmektedir. Sonra da bulduğu pstrol icin pora bulması gerekmektedir. Yani, başlıbaşına «petrol bağlantısı» yapmak yeterll değildir. Bunların üstüne de, petrol tuketimini kısıtlcyıcı önlemlerin gelmesi gerekir. Ama, herşeyden önce petro! bulması gerekmektedir. Hele de evlerin ısınması icin bile damla fueloil bulunmadığı bir sırada... Bu iki engel Demirel'i uzun uzun düşundürmektedir. Ancak, bunları düşünen Demirel, bu ekonomik nedenlere dayanarak. ama başka gerekceler üerl surerek hükümet olmaktcn yine de kacmayabilir. Bunun kaynağı da. bir siyasal nedendir. CHP Kurultoyı, önümuzdeki pazar günu başlayacak olan CHP Kurultayı ve onun sonuclan Demirel'1 hükümet olmaya itecek en önemli neden gibi görünmektedir. crtırmak mümkündür. Ama hepsl aynı sonucu, dengesızliği gösterecektir Üretici ns denli az ürün piyasaya sürse de, artık gensl rekabet koşullan dışında kalamamaktadır. Bir başka deyişle üretimı klasık yöntemlerlo yapamamaktc. nnodern gırdiler kullonmak zorunda kaimaktadır. Buysa kücük işletmelerin artan bir maliyet eğrısi altında calışması ile sonucianmaktcdır. Nıtekım Türkiye'de tarım işletmeleri icinde gübre kullananiar 1960'da binde 7 iken bugün oran yaklaşık yüzde 50 olmuştur. Sonucto destekleme fiyatı ne olursa olsun üreticimizin eline gecen gelir azalmaktadır. Oiayın genel yapısı Dudur. Ancak bu desteklemenın «anlomsız ve kötü» bir şey olduğu kanısını uyanclırmamaiıdır. Cünkü Türkiye geçmişte (194O'lı yn'Grda) en başarılı tarımsol destekleme politıkalarını uygulamıştır. Sorun desteklemenin yapıîıp yapılmayacağından cok (sanayi kesimi soruno bu oç'don, kendisine aktarılan kaynak acsından bakıyor) nasıl yapılacağı noktasmda düğumlenmektedir. Örneğin 1940larda buğdayda kalite primi İle ^•anasrdizasyon sağlanması konusunda önceden duyuru ile tarım planlaması yapılabilm.ş, erken teslim primi İle stok denetirri sağlanmıştır. Bunun dışında bedelsiz mal vermek şeklinde sübvansiyonlar yaygn uygulama alanı bulmuştur. Oysa tugün prim uygulaması hic yapılmamakta (şeker panccrı har.c) herşey destekleme alımlanno dayanuVıimaktcdır. Destek.'eme alımları ise ancak ek !: alanları genişistmekte ve büyuk tanmsnl stoklcr yarotmaktadır. CHP ağırl:klı hükümet 1S78 başında böyîesine bir tarımsai yapı ve destekleme politikaları mirosm devralmiştır Hükümetin kararsız konumu ve IMF görüşmeferi sürerken izlenen gündelikcl politıka ancak pjrasai gel r transferieri yapılmasına elvermiştir. Üstelik toprak dengesizliğinl giderecek hıcbir girişim oimamıştır. Örneğin Toprak Reformu alanian olan Urfa terkedilmiş, refcrm uygulamasının cok daha kolay olabileceği Tekirdağ'ın HayrcbolJ ücesinds yerel yapının aşılamaması nedeniyle uygulama durdurulmuştur. GARANT) Bumj karşılık gözden kacırılan bir kücük nokta vardır CHP cöneminde verilen tabcn fiyatları bir goranti şsklinde olmuştur Önceki yıllcrda tüccarlar destekleme fiyatına bakarak ve bunun oltında fiyat vererek ürünleri yok pahasına kapatabilmişlerdir. Oysa bu dcnende dünyodaki elveriş'i tarımsai konjonktür sayesinde hükümet yuksek fiyat vermiş, aynca Tariş. Antbiriık, Cukobirlik yoluyla güçlü bir desteklememn sürdürülmesiyle destekleme fiyatını garanti fiyatı haline getirml$tir. Ancak fiyatların doludizgin giîmesiyle bu etki yok olmuştur. Ancak şunu belirtmek gerekir. bu poütika ne Cephe dönemlerinde acık veren bazı ürün'er. ayçiçeği ve pirincfe, kendi kendimize yeterliiik sağlanmıştır. Bugün Türkiye hâ;â gıda maddelerinde dünyada kendi kendine yeterli olan 7 ülkeden biri durumundadır. Bugün hâlâ yağ kuyrukları varsa bu aycicek azlığından cok yoğ tekellerinin izlediği politikadan kaynaklanmaktadır. Yeni kuaılacak hükümetin bu tepkiyle tarımsai gelirleri daha da kısacak bir politikaya yönelmesı muhfemeldir. Ama Türkiyenin önümuzdeki yıllarda tarımsai urün dışalımcısı durumuna düşmesl istenmiyorsa, yeni destekleme biçimlerinin uygulanması kaçınılmczdır. Tarımda üretim ilişkilerinl etkileyecek bir çözüm getirilmese biie ürünlerin yetiştirilmesinde girdilerin sübvansiyonu, haziran 1979'da çıkarılan Ziraat Barkası yeni tarımsai kredı yönetmeliğinin calıştırılması. ekmek sıkıntısı yaratmamak için erken teslım primi mutlak uygulanması zorunludur. Seçim sonuçları tarım üzerindekl desteğin kaidınlmasını değil, yeni bicimlerde yapılmasını gerektiriyor. Kuşkusuz ana cözüm toprak âengesiziiğinin önlenmesidir Ama diğerlerinin bir yıl bile ihmali, Türkiye'nin o ürünü müyonlarca dolar dövizle bir sonrakl yıl ithal etmesini gerektirecektir. Rasyonel politika istemek, sünümuzün tclebidir, ama bunu desteklemenin kaldırılması şeklir.de yorumlamak buyük bir yanılgı oiacaktır. ECEVİT HÜKÜMETİNÎN ÎKÎ YIL SONRA ARDINDA BIRAKTIĞI EKONOMİK MİRASIN I978 BAŞINDAN İYİ OLDUĞU BÎLDÎRİLÎYOR Füsun ÖZBİLGEN bcncı kuruluş ve ülkelere karşı kücük duruma du şuren borçların tasfiyesine gidilmiştir.. DÇM borç lan ile devlet borçları beiirli prensiplere boğlanarak, OECD ülkelerl ve yabancı bankalarla ya pılan anlaşmclar sonucu önemli ölçüds ertelenmiştir.. Böylelikle bu borçların efconoml uzerlnde yarattığı baskı bir ölçüd« ortadan kaldırılmıştır» hammaddesl alımı yaşamsal konularda dahl bulunamaz hale gelen döviz tıkanıklığı bir ölçüde giderilmiştir. Yabancı bankalarla varılan anlaşmalar ve OECD çerçevesinde sağlanan 900 milyon dolarlık devletten devlete kredi çerçeve anlaşması ile yeni kredi olanakları açılmıştır. Şu anda kullanılmakta olan 200 milyon dolarlık kredi Ihracat karşılığı kredi olmakla birlikte hlç değilse dışalım konusunda tıkanıklıkfan önlemektedir.. • ABD İle yapılan anlaşma gereğl bir yıl içlnde 450 milyon dolarlık yardım sağlanmıştır. Yarısı askeri yardım olan bu miktarın ekonomik yardım olarak alınacak 200 milyon dolarlık bölümünün 98 milyon doları «taze para» olarak adlandırılabilecek program kredisi niteliğindedir ve önümuzdeki günlerde kullanıimağa başlanabilecektir. artıran çok ciddi bir sorun olmağa davam etmek tedir. Aynı biçimde ithal etme zorunda bulunduCjjmuz sanayi ürünlerinin fiyatları da gidereK yukselmektedir. ihracatımız ve dış gelirlerimiz iss petrol ve sanayi ürünlerindeki fiyat artışlarını karşılamamakta yeterli düzeyde crtmamaktadır. UMHURİYET Halk Partisl cğırlıklı hükümetin iki yıllık icraatından sonra devretmeğe hazırlandığı ekonomik mirasın fiyat artışiarı ve döviz baskısını iceren ancak 1978 yılı başında davralıncn ekonomik mirastan daha iyi bir durum da olduğu belirtilmektedir.. Ekonom; ile ilgili yetkililer, Ecevit hükümetinin iki yıllık çalışması sonunda ekonominin üzerindekl dış borç baskısını kaldırdığını, yeni kredl olanaklarını sağladığını, ancak döviz darboğaz Ile özellikle petrol dışalımlarındcn doğan sorunların süregittiğini ifade etmektedirler C Fiyat artışları • Dışalım fiyatlarının yükselmesl ve yurt İC'nde üretim düşmssinin yarattığı tıyat crtışlan ekonomi en sağlıklı bir biçimde yöneltilse bile 23 yıl daha baskısını sürdürecektir Yüzde 7C'e ulaşan enflasyon hızının bir iki yıl içinda yuzde 10'a düşürülmesi mümkün değildir. Bu sorun kurulacak hükümetlerl tehdit etmeye devam edecektir. • Bazı beceriksizliklerin de katkısı i!e ortaya Cikan yağ, tüpgaz gibi kıtlıklar sona erdirilebilir. ama akaryakıt kıtlığı sorun olmaktc devam edecektir. • Bara|larda su sevlyesi kritik bir duruma gelmiştir. Enerji kısıtlamaları sorun yaratmaya devam edecektir. Ekonominin dünyo konjonkturu He ekonomik yapıdan gelen sorunlarının kıso sürede giderilmesinin beklenmesi gerektiğl ve hiçblr hükümetin bu konuda «sihirll değnek» sahibi olmodığı da belirtümektedir. Petrol Borçlan • Petrol dışalımında Irak'a birikmiş ve peşin ödenmesi gereken 300 milyon dolar ile Libya". ya birikmiş olan 50 milyon dolarlık dış borç için ödeme kolayiıkları sağlanmış böylece petrol alımının durması önlenmiştir. Bu borçlar şimdi dışsatım yolu ile ödenmektedir. 1978 başında Irak petrol boru hattından petrol pompalamayı durdurmuştu, Libya da petrol vermemeğe boşlam/ştı. Bu anlaşmalar yapılmasaydı ülke tümden akaryakıtsız kalacaktı. Irak ve Libya İle yapılan anlaşmalar, Sovyetler Birliği ve İran ile de bağlantı ku*rulması sonucu petrol dışalımı İçin 11 milyon ton kadar bir bağlandı yapılmıştır. Spot piyasalarının korkunç spekülasyonlarla colıştığı bir dönemde petrol için sağlanan bu anlaşmalar akaryakıt kıtlığı çekilmesine rağmen yaşamın tümden durmasını önlemiştir. Yapılanlar ve yapılamayanlar 1978 yılı başı ile 1979 yılı sonunun ekonomik ccıdan karşılaştırılması genellikle birikmiş borç ve bırakılmış zorlukların temizlendiğini ancak yapıscl ve konjonktürel gelişmelere karşın çözümler getirilemediğini ortayo koymaktodır.. Ecevit hukümeti 1978 yılı başında devraldığı ekonomik mlrasta öncelikli olarak birikmiş ve yığılmış borçları erteleme yolunda ilerlemiştir Bu borçlar ve sorunlar şöyle özetlenmektedir: Birikmiş vadeleri gecmiş ve ödenmedlğl lç)n Merkez Bankasını dolayısıyla ülkemizi ya Devredilenler Sağlanan bu olanaklara ve özellikle alınacak döviz kred<:ert acısmdan bazı kolayiıklar devredümesine rağmen yeni kurulaoak bir hükü mete bazı ciddi ekonomik sorunlar da devredilmektedir. Bu sorunlar ise şöyle sıralanmaktadır• OPEC'in ham petrol fiyatiarı 2 yıldo varlH 12 dolardan 25 dolar'a kodar yükselmiştir. Yani yüzde yüzden fazla artmıştır. Bu durumda petrol dışalımı için döviz soğlamok gıderek önemıni Kredi anlaşmalan • Ecevit hukümeti kurulduğu sırada gubrs
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle