Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Amaç, gençiikle ilgilenm Toplumsal Kalkınmoda Genclik Projesi'nin ne olup ne olmadığmı yerinde görmeğe cıkmazdan önce. Genclik H'zmetleri Gene! Müdüru Güvsn Etkin ile görüşmüştük. Bakan Yüksel Cokmur'un 6 ağustosta kamplan gezmeye cıkacağmı, dılersek Sayın Bakanlo bi'tikte gdebileceğimizi, bu yoiun daho rahat olacağmı söyletıiştı Güven Etkin. Kabul etmemiştik bu öneriyi, iyi de etmişiz... Kabul etseydik, yalnızco Ftkin'in gülıstanındo gezece^tik be^ki de. kım bilir. Ceşıtli nedenlerle ccık!an r lı oma, bızce yeterli değll. proiedeki asıl amac nedir? «Proiedeki asıl amoc, genclikle doğrudan ilgilenmek ve flemliğe sorumluluk vermek.» CÖZÜM MÜ? «Gençlik sorunlarına cözüm fletirecek diye bir savı yok pro |enin. Ancok, çözümde kotkısı do olacaktır.» Projeyle llgili aciKlama lar yapıldı, biz daha cok eiestirilen bölümleri üzerinde d'jrmak Istiyoruz. Örneğın, proı*ye katrlacak genclerin secimn riski ölcüt ne idi? Be.'li btr düşünce söz konusu oldu rr.j"> «Kesin.ikle. belli blr duşünce yopıstno sahip oion cjencler konlocok diye bir diıçuncemiz olmadı Pro|e ilk kez b'j yıl uvgulomoyo gecirüdiğmden ve örnek alınma özelıiği taşıdığından, katılma sohasmı geniş tutmcdık Ankora ve İstonbul'daki üniverslteler ile Ege Universitesi'nde okuvan öğrencilerden isteyenlerin kotılmalarını ongorduk. Sorunuzda CHP Genclik Kollarır.ı do kasdediyorsunuz, kesinllkle soy lüyorum. böyle blr şey yok.» MALİYETİ Bir ds. bu projenin Genclik ve Spor Bakanliğı'no oldukca pohahvo mol olaca3> VO/undo bir sav var, hofta 2.5 GENÇLİK KÖYDE Röportaj: Hulusl ÖZÇOBAN INCELEME ARAST RMA RÖPORTAJ GENÇLİK VE SPOR BAKANLIĞI. GENjÇ LİK HİZMETLERİ GENEL MÜDÜRÜ GÜVEN ETKİN. «PROJE ÇOK KISA ZAMAN DA HAZIRLANDI. TEK TÜK AKSAKLIK LAR ÇIKMIYOR DEĞİL, ONLARI DA ANINDA GİDERMEYE ÇALIŞIYORUZ» HEMEN TUMU BOGAZIÇI UNIVERSI TESİNDEN GELEN 12 GENÇ KIZIN ÇA LLŞTIĞI ALATA TARIM OKULü MERSİN KONYA KARAYOLU ÜZERİNDE VE ERDEMLİ'YE 3 KM. UZAKLIKTA... VAN'A GÖRE ÇOK İYİ KOŞULLARDALAR VE ÇALIŞIYORLAR... öğrencinln katılımını sağlayocağız, unlversite sınavını kazonamayanların ycnısıra or'a 69retimi de kapsamasını dujunuyoruz.» Eleştirilerin yoğLjnloştiğı oriok noktalanndan bıri de ütke:nizdeki işsız sayısı gerceâı yanılmıyorSGk İşsiz eoyısının niiyonlarla iîade edıldiöi orîomda, bu proisyle işf iz sayısırrn czaltılması colışmaiarınm ongellendıqı sovı korsısmdo görüçu n'oluyor bakaniığm? <Bu savın doğruluğuna katılmıvoruz, iş ve isci kurumlarından orastınlır istenlrse, işsizl*rin is bulmasını eng»lledigimiz sovının gecersiz olduğu acıkco görülur o zaman. Her çeyden önce. öğrencifer geclci isci olarak calışıyorlar ve cahsiıklan yerlerds isci qereksinimi yuksek düzeyde. Öğrenciler buralorın işciye flereksinlmlerine yanıt verecekler, klmsenin iş sghibi olmasını engeliemeyecekler...* Genclik ve Spcr Bakanlı^ı Genclik Hizmeüer Genel Müdürü Güven Etkin ile bu yolda sürdü söyleşimiz. Etkin. projede görev alacak öğrencilerin kazammlannın ücretın ve öğrçnmenin yanısıro. kredi ve burs alma gibi durum/ardo oncelik olacağını belirtti Etkin. ışyerlerinin soptonmasınrion bokanlıkların önerileri doğrultusunda do"ranı!dığını, öğrenci katıiıınının azlığı nedeniyle işyeri sayısındoki indirimlerde ol'.naklon olmayanlara ya da oz olanlara oncelik tamnd'ğını sövledi. Genclik Hizmetleri Genel Mudürü Güven Etkın, doha sonrc. il'< gelen haberlercien cok memnun olduklannı, calışmaların uTiulandon da iyi gittiqin ; , örnekler vererek onlottı, gülistcnı tarif etti bıze... ALATA'YA DOĞRU Guven Etkin'in yer secimin Arkadaşları belki plajda idiler şimdi... Ama, O çapay? otun kökiine ^'uruvordu dskı olo.noklcrıp gözönune alınrrası ve işyerlerinin işcıye gereksınimi konusundokı sözıerınin en iyi örneklerincien bıri Mersin'in Alata'sı olsa gerek... Van'dan Mersin'e, Adana'daki zorunlu bir günlıik duraklamndan sonra gecebüdik... Doğudan botıya geldikce ya do güneye indikce ekonamik durun ve insanların yoşam koşulları arasındaki ayrılıklor daha bir acıklıkla görülebiMyor. Aiata'da Tarım Okulu'r>:jn bahcelerinde güc'ukle bulotıilc'ik bayan öğrencileri. C:cekcılıkte calışıyorlardı, ellerind3'<i capaları oîların kökünü kazımak icin sailıyorlardı. Teped'îki güneş. calışmayanları b>!r? buram buram terletiyordu. 12 genc kız el'erindeki ccpaiTi ivedı ivedi vuruyo'du otlarn köklerine doğru. Kimbilır arkadaşları şimdi hangi pia; 1a sere serpe uzanmış. gunes'iyordu? Düşünüyorlar mı^aı hunu, arkadaşfannın yerinde olmak istiyorlar mıydı? riayır... Mulluluğun böyle?i o'nlar icin dalia cekiciydi, isteyerek geimış.'erdi buraya... Tez elde'n bitırmeğe calış:yorlardı işlerini. Bakanlık temsı'cisi Gülten Akman, «Hadi arkadoslar, daha yıkonıp üzerimizi değiştireceğiz. Bırakalım.» dedi. Razı olmadı kızlor, beş dakıko daha calışmck ıstediler. YetişirJerdi yemeğe camm. bu denli acele etnıeğe ne gerek vordı. hem iş de yanda kalmazdı... STAJYERLER NE YAPARDI? Durmuş Ali Üstün, bu ijshcede 12 yıldır calışıyordu. 50 yaşlarındakı Durmuş Aü üstDn, oğrencilerin gelmesmden çok memnun. eğer cğrenciler gelmeseymiş. bu is'er dünyada biîmezmıs bu v• I Yainız. Durmuş Alı İJjtun. ılkten h:c inanmamış kızların iş yapacoğım. «Buraya daha önce bayan stajyerler gelmişlerdi, hic boy fe calışanlarını gormeıniştim. O'nların yaptıkları en İyi iş, işimize karışmamalarıydı, znten kendileri de istemezdi, şuraya duvarm üzerine otururlor, stajın bitmesi icin dua ederlerdi.» dedı. İşci yok muydu, bulunmuyor muydu ki, öğrencüerin gelmesine bu denli sevmd'.niz? «Yok, işci yok. Gelmiyor Ki;nse gecici olarak calışmak icin. Neden mi? Dışarıda daha col< para veriyorlar da ondon. Gecici olarak calışmaya yanaşanlar, yaz tatilindeki buralardaki öğrenciler. Onlar da 'kmale kaldıkları dersler icin çabuk bırakıyolar işi.» 12 GENC KIZ Hemen tümü Bcğazici üniveısitesı'nden geien 12 genç kızın cahştığı alan Mers.n Konya karayolu uzeıinda va 4 bin 500 nufuslu Erdemü llcssi'ne yaklaşık 3 km. uzaknta... Bakonlık temsilcisi Gülten Akman, projede colışmoya b^şlangıc tarihi olan 26 temmuz carşamba günü kendilerinin de calışma'ara başladıklarını bir iki gün gec kalan iki nrlodnşlarının da geldiklennde oniara katıldıklarını bildirdi. Akman, şimdiye dek vap;ık;an işler konusunda şu bılgıyi verdir «Önce meyvecilik şubesinde calışmaya başladık. Burada narenclye fidelerinln yabancı otlardan ayıklanması bittikten sonra, narenciye fidelerini koltuklamaya yani yanlardaki dalları almaya başladık.» Bir zorluk cıkîı mı calışmalarımzda? «Zorluk cıktı değil de, Kimss bizim bu İşi başaracagımuı sanmadı. Narenciye fideie.tni yabancı otlardan ayıklanaya başladığımızda, (Eh 'jrtık s z bu iş!e bir haftanızı 'jecirıısiniz.) denlldi..» Siz KOC günde bitirdıriz 0 «O gün, yani başladıg:mız gun bitirdik. Narenciye (ide'arlni koltuklamayo gectiğimiztla de bir haftadan cok süre trjiîdılar, iki gunds bu işi ds tamamladık. Va bu iş aletle yaptığımız ilk isti, bunu da ekleysyfm.» YİNE EKSİK Burada 12 öğrenci arkadaş var, projeye göre kcc kiçi olması gereklıydi? «Toplam 20 öğrenci ulmalıydık, 12 öğrenci geldi.» Öğrenciler iş'erini bitirmışlerdi. Yemeğe cağınlı i<iila', ivedi davranıyorlardı. Bahceden okula gideceklerdi. üsrlerıni değiştirmek icin. Okufdo kalıyorlardı, duş yaptıkları yer de buradaydı Van'a göre ço'< ryi kosullardaydılar kısaca. Ancak, yemek yine de sorun sayılırdı, uralanncla yüzer lia r topluyorlar, aşcıya veriyor!a , onun yaptığı yemekleri y'yorlar dı. yani komün yöntemıni uyguluyorlardı bir bakımo. Cünkü yönetim, oku!un kopalı otduğunu, bu yüzden döner sermayeden yararlarıamayacakhrını söylemişti kendilerine. NAFİLE CABALAR Erdemli'de bir tarafı oto gara öbür tarafı devlet k a n yoluna bakan Ülkücü Gencier Derneği'nden cıkanlar, burada da halka gerekli korkuyu salmışlardı: «Gommonlstlor goliyor. aman ha uyanık olun. Gommanisllerle sakm sıkırrkt olmayın, sizin de gommonist olduğunuz ortaya cıkar bak.» Bir de ilk kez böyls bir uygulama olduğundan, ilk Kez sf)\yer olmoyan öğrenciler caiısmaya geldiğinden halktoki, bunun nereye varacağı Kuşkusunu da ekleyin bunun üzerin»... Ne var ki, kız oğranci'pr kırarlar bu zincirden cemberi, halkla kaynaşmayı boşanrlar... Yasak edılen şey her zaman ücji cakicidır. merak edilir. Alotalılar da merak ederler oğrencileri, yaln.'z ortada bir de korku var. Cocuklarını yolloriar, oralorda oynuyormuş gibi yapıp gizliden gizliye gozlosmler öğrencileri diye... müyar lira sözü doloşıyor? «Öğrencilerin giderlerini işveren durumundaki bakanlıkiarın, oğrencilerin çalıştı.klorı yerler ödeyecek. Ve tüm bakanhkların giderlerl de denildiğl gibl yuksek düzeyde bir horcamayı gerektirmiyor.» Proıenin kamuoyuna i'k duvurumunda. 5 bin öğrenr.iye iş verileceğı ve bu oörenci'erin 60 ı$ yerinde calışacaklr.rı acıklanmıştı. Ne va' kı. bu rayıda öğrenci katı'madt. hernolde vem bir dü?enlempye g'dıld>. Sonro, katılım azltğ: önümüzdeki yıl ve sonrası ıcm <iüşündüklerinlrds bır diısünce ticğışikliğina yol octı mı? Bu orada, kotılım azlığının nedeni n'oio ki? GECİKME tÖnce katılımın azlığınt ele ololım istersenlz. Proje qe<; kalmtstı, bunu kabu! ediyoruz. Ancak, bir yıl sonraya bıraksaydık, yine işe baştan baş layacaktık, yine oynı dururrin karşılaşobilecektik. Yoni blr yılı bo?u boşuno harcayacpkt'k. Gec boşlanılmosı kfml okulfarda oğrenimln daha sürmesf yo da sınovlarm başfomtş clmosı, sınavların baslamasma az bir süre kalmış olmast kauiımdaki azlığın nedenlerl arasında sayılablllr. Bunun yomsıro. boyle bir uygulamomn yeni olmosı. altından neyln ckocağmın bilinmomesi de etkiü oldu kuskusuz » Son olcylcınn mamış mıdn hic? «Olmustur tob : ! <ınn«(«r brbolonn cocuk'annm bu : st*m!e rine karşı cıkmış olmaları ccğrudur. Aslındn itk b«:tan 20 bin öğrenci bo?vı/rmu?lu pro|ey« katılmok icln...» GELECEK... Önumuzdc'^ı yıllar icin 9 .. «Önümuzdekl yıl oro|enin kop samını genisleteceölz. 100 bin e'!<;si ol SANATEDEBİYAT İtalyan edebiyatının bir ustasını, İgnazio Silone'yi yitirdik Egemen BERKÖZ Bızim kuşağımızın ilk edebiyat okumaları arasında önemli yer tutan b:r roman vardı: Fontamara. italyan İgnazio Silone'nin bu ycpıtı, cevırmeni Sabarıatiın Ali'nin, kitabın başına ceserin rr.üelüfi hakkında» ek^dığı kısa gırişte belırt tığı gibi «Orta Apeninlerdeki Abruz dağları mıntıkasındaki fakir köylülerin. soyguncu memuricsr ve haıkcılığı hedef tut•nayan bir rejimle mucadelesii i . tuyleri ürperten bir reoizmle tasvir etmekte»ydi. O zananlar adının faşizrr. olduğunu >ek bilmediğimiz bir bcskı ve iiddet yönetirr.tnt ve ezdiği hal 11, etkileyici bıomde anlotan : ontamara, 19401ar. 1950'lerde ılkernizde ilgiyle okunan. etin bir romandı gercekten. 'alnız ülkemizae de değil... Süone'nin sürgün yaşadığı İs lcre'de yazdığj vs oynı ülkede 933 yılındo Almanca olarok ayınlanan i!k romanı Fontamo a kısa süre icinde 25 dile evrilmiş ve yazarını yaygın bir ns kavuşturmuştu. Bunu izle3n vapıtlan da. Ekmek ve Şa ıp (Pane e vino 1937) Diktairler Okulu (La scuola dei ditıtori. 1938) ve Kar Altındoki ohum (II seme sotto la neve, J45) da aynı ş.ekilde sıcak iiyle karşılandılar ve yazann 3lyo dışındokl üniınü pekişdiler. Ancak, bütün bu ün 1 dünya ölcüsunde benlmseş Silone'yi İtalyan edebiyot inyasına kabul ettirmeye yetiyordu. Nıtekim, elimdeki ı42, 1946 ve 196C baskılı üc ılyan Edebiyatı Tarihinde de. ışıtı, hattâ dcha genc pek >k yazar ve ozan yer aldığı ılde, Süone'nin odı bile anılyor. Silone'nın Italyo'do koI edilmesi cok daha sonra . ca'nın Sım (II segrato dl Lu. 1955) romGnının yayınlan3smı izleyen yıllarda ve yaş yavaş oloc^ktır. Si'one, 1900 yılınm 1 Moyıs nü, Orta Italya'nm Abruzzi Igss^nde. Aquilo'yo bağlı Pes \a Kasabasmdc doğdu. Ba sı kücük toprak sahibi, anne dokuma işcisıydi. Marsica preminden sonra, ondört yada. anasız babasız koldı. rek yaşama koşullarının ceiiğt, gerek bu olay erken luniaştırmıştı onu ve gencliıjr» ilk yıllormdo bir asiydl Mji, Eski topluma ve «kurudD^ene» başkoldırısı kısa sü 9 bir «herseyi yodsıma» biünl aldı. Bu arada lise öğimin! yanda bırakmıştı. yaabilmek icin calışmak zorun •dı cünkü. İşie, bu cocukluk ilk genclik yıllannı geçirdiğl uzzl ve cevresl, onu derin1 etkilemiştir.. Sabahattin de Fontamoro cevirisinin ba şında şöylo diyordu nitekim: fGençliği Cenup İtalyadaki köy lüler arasında gecmiş kısır topraktan ekmek.'erini tırnaklarıyie söküp alar bu insanların kahramanca mucadelesi onun kafasında siıinme2 Izler bırakmıştır.> Comus de. fcır gün eBakın Silone» demış ona. tSiz kökten toprağınıza boğdsınız ama, yine de olağanüaü Avrupalısınız.» Ve haklıvdt Camus. Gercekten, Silone'nin romanlarının. tıyatro yopıtlannın, önemli denemelerinin hepsi Abruzzi'yle llgilidir; konular. orada gecer. . İşte. cocukluk ve genclik yıllarında yaşayıp gördükleri, savaşo karşı mücadeleye ve dev rimci işcl horeketine etkin 0larak katıîmayo yöneltti S/lone'yi. Faşizme başlangıcından beri karşı cıktı. 192Tde Livorno'da toplancn kongreye genc sosyalistlerin temsilcisl olarak katıldı. İtalyan Komünist Partisi' nin kurucuiarı arasında yer aldı. Sosyalist gencliğin yayın or ganı Avanguordia (Öncü)mn yonetmenliğinı yaptı. Daho sonra, Trieste'de ycyınlanan ve basımevi defaiarca yakılan Lo voratore 'işcil çjozetesini yonettı. Oîağanüslü yasalor cıktıktan sonra gzli eylemcilere katJİdı, itolyada va itolya dışında komünist direniş örgütlerinde calıştı. Sonundo. Itolya'da pollsce cranan bir kişl olmuştu. Bunun üzerine yurt dışına kacmak zorundo kaldı. 1930 yilında Isvjcre'ye yerleşti. Sovyet reiirrvnde çelişkiler olduğu inoncıyla Porti'den istıfa etmesi ve Fontomora'yı yoz maya başlaması do aynı yıla rastlor. 1930'dan savaşın bitimine ka dar 15 yıı Silone icin büyük guclüklerle do!u gecti. Romanlarının kazandırdığı ün, yazar olarak gördüğü ilgi demokratik ülkelerin ona kolaylık göstermesine yetmiyordu. Bütün bu üıkelerın hükümetleri, Mussolini iîalya'sıyla aralannın bo zulmasını istemiyorlardı. Fronsa'dan vs İsvicre'den bu nedenla sörjldü. Hatto İsvicre'de surgünlüğü tutukluluğa da cevnldi. inglltere vs Amsrika Birleş'k Devletleri'ne ise ancak savaştan sonra ayak basabildı. Resmî yetkililerın bu tutumlarının ycnısıra, büyük basın da uzak ve soğuk duruyordu Silone'ye. Bun/ara karşılık. Edmurıd VVilson. Graham Greene, George Orwe!l, Muarıce Nadeau ve Maurice Vaussard gibi bazı büyük yazor ve eleştirmenlerden ise büyük dostluk ve dayanışma gördu. Surgün donemi kitaplonndaki değişim sürecini, «Fontamcranya yazdığı kısa ginş ya zısında. Sabahattin Ali şöyle yorumluyor: «Bundan fFonlamaradan) sonro Ekmek v» Şarap, Kar Altındakl Tohum adlı romonları c'kmış, fokat ne yazık ki, bilhassa bu son romanıyla, mu harrir daha zıyade mist.k bir dunya görüşüne sapmaya baş lamıştır». Buraya bir de. 1960 sonrasında yayınlonan bir italyan ansiklopedısinden bu konuyla ilgilı yorumu aktaralım: «İtalya'nın güney bölgelerindeki köylülerin basit yaşayışlarını konu edinen bu romanda sert bir toplumsal eleştıriye yer veriimiştir. Daha sonroki romanları iSabaha'tin Ali'nin andıklari' ise aynı eleştiriyi, bu kez psikolojik incelemeye ayrıntılı bicımde yer vererek getirır. Silone, İtalya'ya ancak Kurtuluş'ton sonra, 1944 yılında dönebildi. Ve sürgünde gectrdiği 15 yıla ek olarok, bir 15 yıl kadar daha italyan eleştirmen leri icin «Silone Olayı» olarak kaldı. Bu arada, bir yandan italyan Sosyalift Partisı'ndo calışırken, 1952 yılında bir romonı daha yayınîanmıştı: Bir Avuc Böğürtlen (Una manciaıa di more). Ancak ne bu, ne daha önce yazdıkları, bir şey anlatmıyordu eleştJrmenler©. Kny naklannı ve sınırlarını tsiir'emek güc değildı, icerıği acık seciktı! Gercekteyse, e.n buyük güclük onu yürürlükteki şema ve kalıplardan birine yerleştirmenın olanaksızl:ğmdan geliyordu. Silone'yi ne yeni gerçekci. ne bölgeci. ns doğalcı, ne dışavurumcu edebiyat cizgisine oturtabiliyor, ne de eski büyük yazarlardan, geleneklerden birine boğlıyabiliyorlardı. Silone'nin kitapla::ncia kuilandığı dil de ek bir güclük oluşturuyordu. Politik Tiyatro ve Tiyatro Estetiği «Savaştan yeni dönüyorduk. Aramızdan bazılanrun elleri henüz kanlıydı. Tiyatronun gizine, büyüsüne karşı çıkacak birşey yaratmak istiyorduk. Şöyle diyebilmek istiyordum: Tiyatroda olduğumuzu biliyoruz. Burada düşsel bir ya^am de^ril. daha bü yük bir şeyi insanlarla ilgili olaylar dan biraraya getirilmiş grerçek yaşamın bir parçasını yaşamak üzere toplanmış bulunuyoruz.» Marksist tiyatro yönetmenJ Erwin Piscator. Birinci Dünya Savaşı başlannda yirnaibir yaşındaydu « yaşamım 4 ağustos 1914'te başlar djyebilirim. O günden sonra barometre yükselmeye başladı. Onüç milyon ölü. onbir milyon sakat, elli milyor savaşa katılan er, altı milyar atış, elli milyar metreküp gsz:» Politik tiyatroya burjuva tiyatrosunu taşlayarak başladı Ervvin Piscator.. Alman proletarî'asına polltika aşıladı tiyatrosunda.. Proletarya için yürütülen savaştnu hızlandırmayı amaç edinmişti. O'nun için tiyatro, el birlikçi (kollektif) bir çalışmaydı. Oy k olmaljvdı. Savaş, Piscator'a derin bir «pasıfizm» ögretti. Enflasyort Militarizm, işçilerin durumu, adalet, dev rim, yahudi düşmanlığj v.b.. Elbirlikçl yaratıcı tiyatro oyuncu luğu pekişirken, politik sosyolojik dramattırgi anlayışı daha bir gelişti Piscator'un elinde.. f Beinhardt tiyatrosu ile Brecht tiya rosu arasındaki aşama köprusünü kuran Piscator'un tiyatro eylemi sosyalist olmayan bir toplumda, devrimci tiyatro bojaıtlannın araştınlmasıni, devrimci işçi hareketi ile bütünleşebilecek bir deneyimi kapsar: « Oyle sanıyorun: ki, tiyatro sanatında herhangi bir yenüik. yaln ı sahneye değil. aynı ölçüde seyir ciye de baiglı birşey. Sanat yalnız eg lenme, oyalanma açısmdan değil. insanın da\Tanış!annın ve duygusal eğitiminin cle alındağı bir laboratuvar olarak düşunülmell.. Tiyatronun. gercekten insanca bir toplumun ken disini yenilemesinde büyük görevi oldugu unutulmamah.. Tarihsel bir gereklilik olarak nitelediğimiz politik tiyatro da boyle bir anlayışın üru nü..» Piscator'u anımsarken. Türkiye' de yapılanJara göratalım bir de.. Ülkemizde hele simdilerde çeşitli top lumsal katmanlann. toplum kesimlerinin tiyatro çalışmalan arasında önemli bir yer tutuyor politik tiyatro Politik tiyatro başlıgı altında yapılan larsa cokluk kavram karga$ası içinde.. Türlii deneyimlere karşı işçinin, köylünün ilgisi yeterince yoğunlaşmı yor, gereğince iletişim sağlanamıyor. Bu yolda tiyatro yapanlar ve yaptı gını sananlir» ise sayıca kabank! Bu yolda didinenler, biribirlerinden «başkaca» amaçlar taşıyorlar ön celeyin.. Sorunlara «başkaca» biçim lerde yaklaşıhyor, yaklaşıyorlar. N'ite likleri başkaca olan bu tiyatro çahş malarmjn «ürünleri ve ürünlerin iş Engin KARADENİZ DALGA KIRAN (Stephane Mallarme. 1887. Şiirler.) ANLAŞILDI SONUNDA SONRALIĞI SOMUTLUGUN, TÜM KİTAPLARI DA OKUDUM, SORMA. DURMA ÖTEYE KAC, BİRBİRÎNE KARIŞAN DENİ2 KOPÜKLERİKLE. GÖKYÜZÜNLE SEVtŞMEKTEN, MARTILARIN, ŞAŞK1N OLDUĞUNU DUYUYORUM. DENİZE DÜŞEN DUYGULARIMI GÖZLERİN YANSITTIĞI ESKİ ANILARI DA KURTARAMAZ. KARANLIK SEN DE Mİ BURDAYDIN? NE YAZINSIZ KÂClDIN USTÜNE VURAN, AKLIĞININ SAKLADl'ĞI, LAMBANIN SOLGUN IŞIĞI. NE DE ÇOCUGUNA BAKAN KADIN DA KURTARAMAZ. GİDÎYORUM. STEAMER ÇEK ÇAPANI, SALLAYARAK DİREGÎNİ YENİ BİR TOPLUM İÇİN. ACIMASIZ UMUTLARLA EZİLMİŞ, MUTSUZLUK. İNAN GENE SALLANAN MENDİLLERİN YAKINLIĞINA. BELKİ FIRTINALARI ÇAGIRAN YELKENLER ACLIARA EĞİLEN ESİNTİYİ DE GETİRİR KALDIK. YELKENSİZ, MELKENSİZ, NE DE KURTARICI ADALAR VAR. AMA, APTAL DUYGULARIM, DENİZCİLERİN TÜRKÜSÜNÜ DfNLE. Stephane Mallarme. (1887.) Çeviri: Alp Zeki Heper. levleri de «başka başka» oiuyor; Bu didinişin, çırpınışın, işçi sınıfının gun cel politik yaşamına, genel toplumsal italyan eleştirmenlerinin oamaçlanna uyumlu düştüğ'ünü söyle nun hakkında düştükleri yanmenin olanağı yok elbet.. Bizdeki ti lışlığı anlamaları ve clüzaiîme yatro çalışmalanmn ilerici niteliği yoiuna girmeleri 1960'lara doğnin, burjuva eğitim çerçevesi ile sı ru, Luca'nın Sırrı (II segreto di nırh olmasından ötürü.. Tecimsel Luca. 1955' romanının yayınlan Broadway müzikalleri ve Vodvil'den masından sonra oldu. Bunu izkötü öykünme ucuz bulvar güldürü leyen kitapları. Tilkl ve KamelIeri ile yıllarca avutulan kitleye nitel yalar (La volpe e le came!ie, değişiklikle yeni pencere açılması 19601. Tehlike Cıkışı (Uscita rn •düzengereği» geciktiyse de başarıl sicurezza, 1965) ve Zavallı Bir dı. 1960lardan bu yana bu beceri > gözîenebilir. Oysa, Tragedyadan Vod Hıristiyanm Serü'veni (L'avven vile değin. duyarlığı olan, oturmuş tura d'un povero cristiano, bir tiyatro, her türü ile bir halkın 1968) ise, bu gelişmeyi fürduyarlığını, birkaç yıl içinde değışti dürürken, birçok insam, sürgün rebilir. Buna karşı Garcia Lorca'rnn dönemi kitaplarıyla birlıkte 3ıdeyişiyle uçmaya yarayan kanatlaıu lone'nin önceki kitaplarının füattırnağına dönüşmüş, soysuzlaşmiş münü, önyargısız bir venidei bir tiyatro, halkı uyuşturur. Oyle okumaya yönelttiler. Hakkmdaise, tiyatro, egitim için en etkin ve ki bu yenıden düşünmenın soedebiyat yararh bir araç, ülkenin yüceliğini nucuysa, Silone'nin ya da coşkusunu gösteren bir baro değerinin. uyumlu bir yapı ve şiirsel metre olduğuna göre uçmaya yara üslup icinde oluşan yan kanatları attırnağına dönüştür dünyasının özgünlüğünün, ictenlikie kabul edilmesi oldu. mek niye? Bunu hızlandıranlar, kendilerini Silone, romanlarının vanısıtoplumsal çelişkileri yans;tmakla sıra deneme ve oyunlar da yaznırlandırmayan sorumsuz tiyatro adamlan, sahne yazarlan, yönetmen mıştır. Ölümüne kadar dergl ler.. Algıladığı, kavradığı nesnel çe ve gazetelerde, toplumsal olay lişkileri yansıtamayan, çelişkilerden lara, dcha da bağlandığı ve doğan egiJimleri savsaklayanlar.. Bu geliştirdiği Hıristiyan törçgözlükle bakıldığında Piscator'un be selci acıdan eleştiri getiren ya cecisi, bir bakıma. çelişkilerin yarat zıları yayınlanmıştır. Rorr.anlcıtığı egilimleri yansıtmamasmdan, çe rının dışında bazı önemli yalişkilerin çözümüne iiişkin öneriierde pıtlari: Faşizm, Kökcnlerl ve •ahkâm kesmemesinden» soluklanı Gellşmesi (II fa?cismo, le sue yor. Sınıflı toplumlarda, tiyatrodan, origrni e i( suo sviluppo, 1935): küçük bir azınlık yararlanıyor. An Mazzini; Güc Bir Konuşma cak bu. tiyatro olayının salt sınıfsal (Un dialogo diffıcile, 13o8); bir olgu olduğu anlamına gelmiyor. Anlatı ve Güney Yeraltı (La Piscator'da olduğunca, tiyatro ola narrotiva e il sottosuolo meriyının ölçüsü ya da estetiği. sınıfsal donale. 1956) adlı denemeiedeğil, toplumsal bir olay.. Uygarhğın ulaştığı aşama ile tiyatronun esteti riyle Ve O Saklcndı (Ed egli si ği de yakın bir etkileşim içinde çün nascose. 1944) ve Zavaîlı Bir kö.. Çekinmeden, klasik.Iere de ela Hırisîiyanm Serüveni (L'avjfmtarken Piscator. örneğin Srhiüor ya tura d'un povero cristiono, da Büchner oyunlarım yüceltmek ve 1968) adlı ovunlan niornt t n .