24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
I ihanet, Avrupa komünizmini de revizyonizmin kurnazlığı içinde görmekteRusya ile. komünist oisun veya olmaBatı arasında karşıhkiı etki dönemi lamıştır. Bu. Rusya'nın Avrupa'ya yaknası, Avnjpa'nın kapitaüzmi fazlaca :sil eden Amerika'dan uzaklaşması olaın başlangıcıdır. Bu durumda bir yan. Amerikan çıkarlan ile kendi çıkarlaaynı yönde görmek. buna rağmen BaVvrupa savunma sistemi içinde yer alı, yakın gelecekte Türkiyemiz icjn çelişbir durum yaratacaktır. OLAYLAR VE GÖRÜSLER GÜVENLÎGİMİZ İÇİN... Prof. Dr. Faruk EREM aşama sayılabilir». Görüldüğü üzere Avrupa komünizminin tenkitleri Sovyet rejiminjn bazı değişmelerini hızlandıracaktır. •Kapitalizmi geri getirmeyecek, buna karşın demokrasiye, muhalefet hakkma ve özgürlüklere daha fazla yer verecek bir sistemin kurulabileceği» kanısı Avrupa komünizminde yer alan temel düşüncedir. Bu bir çeşit Dübçek'in însan Yüzlü Sosyalizm denemesidir. Rusya. Batı'yı kaybetmek isteme/.. Rusya'da Stalin'e muhalefet akımının doğmasında Batın:n büyük ya/aıiarının etkisi olmuştur. Anclre Gide'in Sartre'in Rusya'dan dönüşlerindeki yayınlan pek agır tenkitlerdir. Bu yayınların yarattığı duşünsel ortam Avrupa komünizmini temsil edenleri temkinli olmaya zorlamıştır. 3) Türkiye açısından: Milli Mücadele yılları ve bu yılları izleyen dönemdeki Türk Rus dostluğunun bozulmasının kusurunu Turkiye'de araınak insafh bir görüş değildir. Bununla beraber egemenlik lıaklanndan bir kısmını yitirmeden Sovyetler'le anlaşmanm mıımkün olmayacağı yolunda 1945 yıllarıntiaki anlayışın Moskova da hâlâ sürdürüldüğünü gösteren emarelere bugün rast lanmamaktadır. Fakat Stalinin. KarsArdahan isteklerinin Türklerin belleginden siHndiğini iddiaya da olanak yoktur. Esasen 1947 yılında. savaş içinde kaldınlan Komintern yerine. Kominformun kurulması ve Batılı rejimleri yok etmek isteğinin açıkça ortaya atılması Avrupa'da ve Turkiye'de büyük kuşkuîar dogurnıuştur. NATO bu nedenle kuruldu, Türkiye bu nedenle NATO'ya girdi. a) 19501957 yılları arasında NATO. Avrupa devletleri ve Tü'kiye'ye karşı bir saldırı halinde Ameriknnın elindeki nükleer gücü derhal kullanacağı inancına dayanıyordu. Fakat 1937 yılında Sovyetlerin uzaya attıklan sputnik uzun menzilli füzesi, Amerika'yı ne kadar aştıklarını gösteriyordu. Amerika bu tarihten sonra, NATO'nun «topyekun karşılıkstratejisi yerine, • esnek karşıhk» anlayışına döndü. Özellikle 1963 yılında İzmir Çığlı üssündeki füzelerini Amerika'nın Türk hükümetine sormadan, Rus isteklerine uyarak. geri çekmesi değişikliğin ilk adımı olmuştur. Turkiye'de NATO'nun kuruluş nedeninin kaybedildigı, «Amerikan çıkarlarına indirgeli NATO» haline dönüştüğü kuşkusu başladı. b) Türkiye için soru şudur. Amerika, Sovyet saldınsı halinde nükleer ve klâsik bütun güçleri ile Türkiye'nin yanında olacak mı? Bunun kesin ve olumlu cevabını almadan Türkiye'nin dış politikasında aynı izi gütmesi anlamsızdır. Ambargonun kaldırılmasının uygulanması sırasında bu konu üzerinde ısrarla durulmalıdır. Türkiyemiz rüsmen ilan edilen Blokun gerçekten üyesi sayılıyor mu? Bugün Türkiye üzerindeki baskı. silah ambargosu»na indirgeli midir? Örtülü ticari ambargo, dünya kredi karaborsasına muhtaç hale getirilmenin nedenleri araştırılırsa Türkiyemizin sistemli bir yıkıma sürüklendigi •son darbe»nin hazırlandığının teşhis»i pek kolaydır. Amerikanın. «Sovyet çevresel güvenlik sistemi>ni bozmak çabası. Rusyanın •mukabil taarruz»una yol açtı. Küba deneme si ortadadtr. Afrika'da «uyanış» iki süper devlet arasında kapışma bicimindedir. İnönü'nün. Dünya çalkalanır. Türkiye yerini bulur» sözü tam bir uyarı idi. Fakat yerimizi kendimizin bulabilmesi olanak ve yoUarını yitırmememiz gereklidir. ilkesinl «arsmtısız ve kansız gellşmede gören Batı Avrupa gözönünde tutulursa Sovyet Rusya ergeç Avrupa'ya yaklaşacaktır. Türk dış politikasının bundan çıkaracağı sonuçlar vardır. Artık Türkiyemiz için güvence AmerikaSovyet karşıtlığı değil, rejim farkma rağmen, AvrupaSovyet bloklaşmasınm gerçekleşmesidir. Bu belki de yakın gelecekte oimayacaktır. Fakat Türk dış politikası bu «seçenek»i şimdiden feda etmemelidir. «Amerikasız bir NATO». Buna yalnız Yunanistan karşı çıkacaktır. 4) Seçenekli dış politika: Haklı bir gözlem şudur: «Dış politikamn olduğu yerde kaçınılmaz olarak seçenekler vardır. Seçeneksizlik ise dış politikasızlıktır» (Sander). Türkiye'den gayrı hiç bir ülke bu anlamdaki seçeneklerden peşin ödün vermedi. Bugün memleketimizde dış polıtikaytı ilişkin fakat resmi tutuma te.rs düşen her görüş şüphe ile karşılanmaktadır. Dış politikada hepimiz şartlandınldık. Dış politikamn dokunulmazlığına toplum alıştırılmıştıi'. Bir çelişkiye daha değinmek isteriz: Bugün Demokratik Batı Ülkeleri. Sovyet Gerçegi»ni hesaba katan bir politika içindedir. Amerika, açıkça ilan ettiği Yumuşama politikasuna sadık kalacağı iddiasındadır. ütün bunlar .seçenekier»dir. Türkiyemiz ise. başkalannın seçenek kararlannın oluşmasında söz sahibi bile degildir, sadece uygulamayla görevli kılınmıştır. Bir önceki kuşakların sonraki kuşakları gelecek savaşa katılma taahhüdü altına sokmaya yetkileri yoktur. Yansız dış politikası ile güvencesini pek iyi sağlamış olan, jeopolitik durumu bizimkine çok benzeyen Finlandiyada, 1974de yapılan bir araştırmada saptandıgına göre. Fin gençlerinin (yüzde doksanının üstünde) çoğunluğunca Fin dış politikasının ana esasları benimsenmektedir» (Gerger). Doğu ile Batı arasında denge politikası diyebileceğimiz yansız bir tutum, Türkiye'ye, en azından bugünü aratmayacaktır. Ayrıca denge politikası Türkiye'yi Ortadoğu rekabeti dışında tutabilecektir. Üçuncü dünya savaşının alanını da Türkiye den uzaklaştıracaktır. Asıl önemli o!an. Türkiyemizi şu yargının dışında tutabümektir: • Karanhk bir çağ yaşadığımızı iyi düşünün. İnsanın insan üzerinde kurduğu müthiş baskı ve insanın insanı korkunç kerte sömürmesi, savaş zamanındaki cınayetler. barış zamanındaki her çeşit igrenç aşagılama, sanki tüm yeryüzünde dogat bir görünüm kazanmıştır» (Brecht). Hesaplaşmaya Doğrıı... anarsöner kumaşlar vardır, dalgalandıkca renk değiştirir; bir bakarsınız kırmızıya donuk kurşunidir, bir bakarsınız maviye dönuk kahverengi. Siyasal görüntüler, yanarsöner kumaşlar gibi dalgalandıkca renk değiştiriyor. Eğer Bafa gölü kamulaştırıhyor ya da Ataş rafinerisini devlet satın almaya yöneliyorsa, devrimci cığlıklar atabilirsiniz. Doktorlar icin tamsüre yasası da bazı cevreler icin bir atılımdır. POLDER'in kapatılması, bizi buyük tepkilere sürükleyebilir ve «faşist iktidar» diye bağırabiiiriz. Teşvik tedbirleri'nin görülmemis bicimde artırılması, yönetimin sermayeden yana olduğunu kanıtlayabiîirken, işcilerin devlet planlamasına katılması solcu uygulama sayılabilir. Madenlerin devletleştirilmesi ilericilik diye nitelenirken İMF'nin isterlerine boyun eğilmesi emperyalizmle işbirlikcillğe örnek diye gosterilebilir. Kısacası, Ecevit hükümetinin yanarsoner gorunüşunde ağaclara bakarak ormanı gözden yltirmek (ehl.kesi buyuklur. Bu tehlikeden arınmak icin ne yapmalı? Kısa yanıt: Yanarsöner kumaşın değişken rengine degil, dokumasına ve niteliğine bakmalı, Ecevit Hükümetinin niteliğine bakınca, cok yalın görünen, ama coğu zaman unutulan bazı gercekler ortaya cıkıyor: 1) Bu hükümet, devrimci degildir. 2) Bu hükümet, demokratik sol degildir. 3) Bu hükümet, CHP hükümeti degildir. 4) Bu hükümet, solla sağın uzlaşmasından oluşmuş bir denge hükümetidir. Nedir içinde bulunduğumuz denge? Y snmesi Gerekli ğişiklikler Rusya'daki bazı değişiklikierin izlenmejerekir.1) Amerika açısından: Amerika, SovRusya'da başlayan muhalefeti destekle;tedir. Soljenitsin'in davranışları, Carn Sakharov ile muhaberesi. Bukovskiresmi olarak kabulü gibi olayiar bunu ;ermektedir. İnsan haklannın savunuculuğunu dış tika öğesi haüne getirmek isteyen Carpolitikasının temeli. Rusya'daki iç mutfeti biçimleştirmek ve bu iç muhalefet <.omünist Çin'in Rusya'ya yönelttigı koıızme ihanet» suçlaması arasında Rusı etkisiz hale getirmektir. Sovyet dış poltikasının, sürekli görunübelki de ilkesi «güvenliktir. İstedik şudur. Ortadoğu ve Doğu, tek blok nde bulunmah, mümkünse bu blok Sovdenetimi altında kalmahdır. Karşıt srikan politikası ise. bu politikayı çözçabası içindedir, başansız olduğu da ı edilemez. Bu karşıt poltikada yer alTürkiye için zaruri •güvenlik güven• sağlamtş mıdır; bu soru bütün anlaşırda kesin hükme bağlanmamış. «silah yoruz, bu yetmez mi?» denilmiştir. BuAmerika • ambargosu ile Türkiye'ye ;y hatırlatmış gibidir. l) Avrupa açısından: Avrupa komüpartilerinden bir kesim Sovyet rejimikendilerinin Avrupa'da genişlemesine •\ olduğunu ileri sürmektedirler. OrneIspanya Komünist Partisi Lideri CariJın şu sözleri ilginctir: •Sovyet reiimi ıldugundan bu yana hiç değişmemi'j. demokratikleşmemiştir... Sovyetler'de vinden uzaklaştınlan Kruçef, kendi de ve kendi yatağında ölmüştür. Böyir gelişme bile. Sovyet reiimi için bir Türkiye Için Güvence Guvenligini çok uzaklara kadar £ötüren Amerika. «Dünya mutlaka degişmelidir» diyen Komünist Çin, «Sosyal devlet» HESAPLAŞMA SAĞCI BASIN NE DİYOR? Burhan ARPAD : A l p a y îünahlı Şelıir Ya Da..! ürkiye de şehlrlerln planlanmosından sorumlu bir genel müdürlükta üst düzeyde burokratteknokrotlorla söyleşiyorduk. Konumuz İstanbuldu. Yetklll eknokratlartfan biri: tistanbul'u 34 yıldır görmemi?fim, lecenlerde yolum düştu; tanınamayacak kadar bozulnuş> dedikten sonra: «Bu durumu olağan sayanlar, stanbul günâhını ödüyor görüşünde olonlar da var» iiy» ekledi. Ben: «N« günahı?» diye sorunco: «impaatorluk yıllarında Anadolu'yu sömürmüş olmanın gulahı!» dtye Kendince bir açıkloma yaptı. İmporatorluk yıllarında da istanbulda varlıklı bir ızınlığın yanı sıra, çoğunluğun dar gelirli ve yoksul olluğunu, söylemekie yetindim. Oysa, söylenecek cok şey ardı. Büyük Fransız devriminin Sans Culotteları (baldırı :ıplaklar), Bastilie zindanım yıkmışlardı amma, kralloın saltanat sürdüğü Tuileries sarayını ve Boulogne ornanını tahrip etmemlçlerdi. Rus çarlığını deviren ekim levrimcileri Saint Petersburg'da (Leningrad), yönetiml le alınca Carların kışlık sarayını herkesten once Lein korumuştu; Kremlin'e de kimse dokunmadı. Franız burjuva devrimcilerinin Krallığın mimorlığın ve taiot değerierini benimsemesi gibi, Rus sosyalist devimcileri de Carlık mirası mimarlık anıtlarını ve tabiat üzelliklerini kendinin blldi, korudu ve değeriendlrdi. 1950'den bu yana İstanbulda şehircilik adına heimizin gözleri önünde korkunç işler oluyor: «İleri bir Ikeyl istilâ eden barbarlar gibi geçmişin bütün güzelklerinl ve sanot ürünlerini yok ediyoruz. Kentin doasını yıkıyoruz. İlhan Selcuk'un acı, amma yerinde özleriyle. Ne var ki, bu korkunç vandalisme'i şehirciırimiz: «İstanbul günâhını ödüyor!» gibi çarpık görüşü Bnlmseyebiliyorlar. Hiç değil tepki göstermiyorlar. Bir süre önce genc bir inşaat mühendisiyle tanışm. Teknik üniversiteyi bitirdikten sonra beş yıl Allanya'da calışmıştı. Şimdi. İstanbul'da, bitlrdiği yüksek kulun öğretlm kadrosunda asistandı. İstanbui'un yü!kler acısı durumundan söz actım. Genc asistan, bfız da yukardan bakarak: «Bosuna cırpinıyorsunuz!» »di. «Hic birşeyi değiştiremezsiniz. Almanyo'don yenl sndüğümde bir süre bocaladım. Sonra Türkiye şartrına uydum. Başka bir davranış, Türkiye gerceklerinl jrmemek olurdu » Evet, bir şehircilik uzmanı ve genc bir öğretim resi böyle düşünüyor. istonbulu tahripten kurtarmak \n uğroşanlar ve çırpınanlar ise, kimi hukukcu (Celik ülersoy). kimi P.T.T. emeklisi muhendis (Selâhattin cel) kimi yazarlar! Mimarlık Fakültesi ve Mimarlor Odası bu durumu ısıl değerlendirir bilemem amma, Türkiye büyük şerlerinin gittikce bozulmasmda, tohribinde, ctrkinleşmende, sağlığını yitirmesinde, günümüz Türk mimar ve hircilerinin sorumluluğu. hatta gunohları epiyce, Oyı, yüksek öğrenim, sadece meslek bilgisiyle değil, ge!İ kültür ve insancıl bir düşünle de donanmış kişileri pluma kazandırmak yükümlülüğünü taşır. Yaşadığımız calkantılı ve tedirgin günler Türkiyesinde Mimarlık ıkülteleri diploma verdikleri genclere teknik biigiden, rguncunun cıkarına en elverişli projeyi cizmekten eye bir kişilik kazandıramıyorlar mı? Cagının yapı tekniğinin ve yaratıcılığının doruğuna ışmış koca Sinan bu topraklarda yetişmedi mi? Sin'ın cağı cok uzaklarda kaldı, diyenler olabilir! Fat şu Bolyanlar, Mimar Kemalettinler, Vedat'lar, benri, ya da onları biraz aşabilmiş kişller de ml cıkaızdı? Elbette çıkabilirdi. Hatta var biie. Zira milletOrosı cami yarışmalarında ödül kazanmış Türk miırlarının adını gazete haberierinde okuyoruz. Amma, tans, Osmanlı ve Türkiye Cumhuriyetl kultürleri başntl İstanbul'a ne kazandırdılar? Kazandırmakton zgectik. tahribi önlemek icin ne yaptılar? Günümüz rumunun sorumlusu projelerin altında. anların imBı yok mu? Mimarlık Fakültesinln burnu dibinde o kinlerin cirkini Amerikan ozentisi uc otelin projesi, ayı kimlerin? Vezüv yanar dağının lavlarıyla örtülmüş Pompei ve t golü kıyılarında batmıs Sodom şehrl İcin, larihl ısallaştıranlar «Günahlı şehir» deylmini kullanmışlarİstanbul'u dünyo kültür haritasından silmek icin )je cizenier, ya da hic değ'l. durumu önlemek icin ını kıpırdotmayıp «Türkiye'nin şartları»ndan söz acanda «Gunablı Şehir» deyimini kullanıyorlar. «Günohlı Şehir» mi, yoksa «Gunahlılar» mı? Pan Türkizm ve Pan Islamizm Cumhurbaşkanı Korutürk'ün ikl yıl önceki bir bayram mesajmda «Pan İslamizm» II* «Pan Türkizmsin cıkmaz yollar olduğunu söylemesi uzerirt» sağcı basın yaygaraya başlamıştı: Kimisi Pan Türkizml, ki misi Pan İslamlzmi savunuyor, bircoğu da bu akımların günümüz Türkiyesinde gecer lik bulmadığını öne sürüyordu. Oysa kökeni Cumhuriyet önce sine değin uzanan bu akımların gizliden gizliye ya da oçık tan acığa eyleme yöneldikleri, ulkeyi serüvenden serüvene sü rüklemeye çabaladıkları larihsel olgulardandı. Öte yondan, Pan Türkist Pan İslamist c«kişmesinin somut örnekleri de gözlerimlz önündeydi: MHP eğilimli «ulkuculer»le MSP eğilimli «akıncılar» arasındaki ca tışma surüp gidiyor, kimi kez de cinayetle sonuclanıyordu! Ve aşağıdaki örneklerin nice benzerine sık sık rastlamaktayız. fikrini bayrak ediniyorlarsa bundan Türk mllleti olarok kıvanc duymalıyız. Herhalde kalkıp da başka bir milletın milliyatçiliğini yoparak fikirle'ini (Komünist uşaklarının yapti^ı gibi) benimseyecek değillerdi. (...) 50 küsur yıl önce dünyaya parmak ısırtan istiklâl mücadelemizi verdik. Şimdi sıra soydaşlarımızın hürriyetleri icin mücadele etmemize gelmişken hedef saptırılmak isteniyor. Cünkü bu, yerli uşokların menfaatlerini, cıkarlannı yok edecektir. Ama gercekler önlenemiyor. işte Kıbns. işte Hatay! (...) Türk milleti'nin bir bütün olarak yücelmesi onlarm deyimi ile emperyalizm ise, emperyalistiz. Ne olacak?» kümdardı. Bilgili, anloyışlı, meziyetli bir büyüktu.» «Bu beğ aynı zamanda dünyaya hâ.kim bir kahramandı.» Bir sürü safsota ile millet, milliyet inkârı, Türk birliğir.in yani Turanın gercekleşmiş oimasının inkârı. sosyal sımflar arasındaki huzursuzluk ve devlet büyüğünün, halka zulmünün savunulması görüldüğü gibi imkânsızdır. unbirinci yüzyılda Yusuf Has Hacib'in yazmış olduğu (Kutodgu Bilig) adlı şaheferden aldığımız bu parço tek başına komünistleri perişan etmeye kafidir.» Turan Kavgamız dergisinde yer alan yazı şu cümlelerle sona eriyor: «iki Türkistan, Azerbaycanlor, Kofkasyo, İdilUrol boylorı, Kırım, Batı Trakya, Kıbrıs, Adalar, Kerkük ve Bayır Bucak ay yıldızlı bayrak altında birleşecek; Türk düşmanlarmın korkulu rüyası TURAN gercekleşecektir. Tanrı Türk'ü korusun!> se, mühim bir vükselme adımı, taze bir ruh ve hayat mayası gibi görünürse de, bu firenk ılleti ırkçılık, İslâm gözü ile incelenince ürrmeti merhumenin (rahmete lâyık muslüman milletin) ötümune sebep olan. tedavisi müşkil bir bulaşıcı hastalık olduğu anlcşılır. (...) Cinsiyet (ırkçılık) davası Mu sa Kâzım Efendı hozretlerinin buyurdukları gibi şer'an (islâm hukuku hükümlerl karşısın da) mezmum ve merduddur (kötudür, reddolunmuştur. benimsenemez). Şerî tabiri ile bir tcahilliyet tiavasııdır. islâmın kuvvetlenmesine ve yaşomosına, müslümanların refah ve saadetine Indlrilmiş, en müthiş bir darhedir. (...) Bir tokımı '«hâlis Türkcu», diğer takımı «Türkcü İslâmcodır. Hâlis Türkçüler büsbütün yeni bir jnefkure ihdas etmek, «yenl bir imân> ile «yeni bir kovim», «yeni bir millet» meydana getirmek iddiasındadırlar.» Î Anamuhalefet partisl lideri önceki gün Samsun'do yaptığı konuşmada Ecevit Hükümetini «gayri meşru» ilan etmiştir. Demirel şöyle soylüyor: « Bugün Turkiye'de milletin vernıediği iktidarı kullanan bir hükümet olması, her derdin başıdır. Millet iradesi ile hükumetin bağları kopmuştur. Bu bağlar 1960'da ihtilal ile 1971'de Muhtıra ile kopmuştur. 1978'de ise hile ve entrika ile koparılmıştır. Ne zaman ki bu olay vaki oldu, reiim rayından cıkmış demektir. Bugün ülkenin ıstırap 'çinde bulunmasında hükümeti hile ile ele gecirmiş bir kadronun idorede olması fevkalade önemli bir unsu.'dur.» Bir gün sonra, AP Genel Başkanı basına yaptığı yazılı açıklamada işi ilerletiyor: « Milletin secimle vermemiş bulunduğu iktidarı hile ve cebren ele gecirmiş bulunan Halk Partisi, devleti zaptetme hareketini aynı bicimde sürdürüyor.» Demek ki ülkenin anamuhalefet başkanına göre hükümet «cebren» yani zorla ve hile» ile iktidarı ele gecirmiş gayri meşru bir hükümettir. Acaba hükümeti devirmek isteyen terör odaklarına hukuksal bir gerekce mi hazırlamaktadır AP Genel Başkanı? • Bir devlette anamuhalefet böyle konuştu mu, o ülkede herşey cığrından cıkar. Ortada «normal» bir durum olduğunu kimse savunamaz. «Cebren ve hileyle» kurulmuş hükümete karşı herşey «mübah» görünur. Artık kahvedeki yurttaşı kurşunlayan ya da otobüse yaylım ateşi acan katillerin peşinde koşmanın ne yararı vardır? Çünkü balfk baştan kokmaktadır. Bugün Türkiye'yi savaş ortamına sürüklemek isteyenlerin AP Genel Başkanı Süleyman Bey'den «fefva» aldıklarma kuşku yoktur. Bütün işaretler Turkiye'de büyük bir hesaplaşmaya doğru gidildiğini gösteriyor. Bu hesaplaşmanın koşulları iyice irdelenmeli; ülkeyi karanlığa teslim etmek isteyen güclerin hakkından gelmek İcin gerekli hazırlıklar yapılmalıdır, Şimdiye değin bu hesaplaşmaları muhalefetteyken göğüsleyen CHP'nin bu kez durumu değişiktlr. Anayasal özgurlukler, yalnız muhalefette değil, asıl ikttdardayken korunabilir; ve hesaplaşma, iler\? atılımın tramplenini oluşturobilir. • FAŞİZM NEYMİŞ? Aynı yazıda faşizmin ne demek olduğu! da acıklonıyor: «Faşist demek. bir devrin italyan milliyetçisi demektir. İtalyanca tfacion» kelimesınden doğan bu sıfat, İtalyan n:ı Myetciliğinin adıdır. Bu ıtiba'ia Türk milliyetciliğinin faşizm iie hic bir ilgisi yoktur. En az komünizm kadar bize yabancıdır. Türk milliyetcileri, kendilerine Türkcü Turancı derler ve Bozkurt amblemini kullanırlar. Komünizm ilk ve en sert köteği faşizm ve nasyonalizm'den yediği icin bütün milliyetcüere faşiet diyerek ona düşman olmuştur. (...) «Dünya beğleri arasında en iyileri Türk beğleri idi.» «Türk bedlerj içinde odı ve kutu tanınmış Alp Er Tunga, bilgili ve cok faziietli bir hü TÜRKİYE TURİNG ve OTOMOBİL KURUMU'NDAN Üalö TC Mvllen Koru Oteli'mizia eski ve ahsap bftlümlerinden birkıtmının yuuşı munasebetiyle gösterilen yakın ve sıcak ilgiye içten tefekkürlerimizi sanar, esasen büyük insaatt devam etmekte olan tesisimizin yeni ve çok tatmin edici bütün bölümleri ile bir yıl sonra, Türk turizminin hizmctine kıvaaçla duyururuz. PAN TÜRKİZM MHP yanhsı HERGÜN gaze tesinde (7 eylul) Yaşar Okuyan, son günlerde adlarından söz edilen birtakım Pan Türkist eylem kuruluşlarının «uydurmaı olduğunu öne •üriiyor: «ETKO nedir bilir misiniz? TİT ne anlama gelmektedir, ha beriniz vor mıdır? TİK ne demektir, hiç duydunuz mu? Bunlor gülünc, gulünç olduğu ka dar do ıbret verici ithamlardır. Adı sonı malum solcu polis derneğinin bazı mensuplarının düşüne düşüne, kafaiarı nı yora yora buiabildikleri cGiz li örgüt» (!) isimleridir. Bunlar dan ETKO, güya «Esir Türkler\ Kurtarma Ordusu». TİT «Türk çü intikam Tugayı», TİK de «Türkistan İntikam Komandolarunın kısaltılmış adlarıymış. Güya bu gizli örgütler, Türkiye'nin dışındaki ülkelere soldı rılar planlıyorlarmış. (...) Türkistan intikam Komandolan imiş. Güierler buna beyim, gülerler! Ne işi var Türkistan intikam Komandolarınm Turkiye'de. Böyle bir teşkilât kurulmuş olsa, Türkistan'da Ruslara ve Cinlilere karşı kahramanca savaş verirdi. Yokso Turkiye'de mühür kazttıp, 14 yaşındaki üc cocuğun eşine ancak kovboy filmlerinde rastlanabilecek birtakım eylemlere giriştiğini id dia edebilmek inandırıcı olmayacak, açık bir tertibin netice si olarak değerlendirifecektir.» HURAFE VE UYDURMALAR «İslâmda Irkçılık ve Milliyetcilik» tefrikasının 7 eylül gunlü Milli Gazete'de yayımlanan bölümünde. bu sonunculor şöyle eleştiı iiiyor: «Türkü bundan sonra da zararına sebep olocak. yorgunlukiora salıp, dünya ve ahiret saadetini düşünemeyecek hâle getirmek hakko revâ değildir. Onun lctimai hallerini yükseltmek (...) Bu ictimai hizmetlerin ifası sizleri hicbir za man cahiliyyet davasına. neseplsrle. eski oialarla övünmeye sevK etmemeiîdir. Oil. lugat bir karşılıklı anlaşma vası tasından ibarettir. Bunu güzel kullanımz da fenalıklara alet etmeyiniz. (...) Türke daima «Ey muslüman» diye hitap ediniz. Gayretini gıcıklamak istediğiniz vakit Türklük nâmına değil, müsîümanlık nâmmo gıcıklayınız. Tarihini İslâm tarihinden ayırmayınız. Biraz kendinize geliniz de insaf ederek düşününüz. Senelerdir bu ham davanın arkasına düştünüz. (...) «Sizin atanız Karahan'dır, Bozkurîhan'dır, Oğuzhan'dır, Cengizhan'dır, Hülâgühan'dır, bilmem ne handır» dediniz. Onlar da Inandılar. Bin yıldan beri diğer milletlerin kanıyla karışa karışa Türklüklö lisandan başka bir nisbetleri kalmadığı, hattâ birçoklarınm Türklüğü sonradan öğrenilmiş IIsandan dolayı arızî bir şsy olduğunu akıllarına bile getirmeyerek kendilerinl hakikaten bu saydığınız müşrıklerın öz evlâdı zannediyorlar. (...) «İlerlemek icin gözlerimiz lleride olmalı» dediğiniz halde, bugün hic bir Türk'ün kalbinde his ve duygu tellerini titreştirmeyecek olan bilmem kac bin senelik saçma sapan hurâfe ve uydurmalorı, masalları beyhude yere canlandırmağa çalışıyorsunuz. (Bu uydurma bayram ve törelerl» muslümanr'ardan) Türkierin secürneleri hic şüphe yok ki, diğer muslüman topluluk üzerinds bir oyrılık hissi verir, kalplorinl PAN İSLAMİZM MSP organı MİLLİ GAZETEde ise «islömdo Irkçjlık ve Mılliyetcilik» başlıklı tefrikada Pan İslamizm savunulurken ırkçılık «şlrk, büyük gunoh» olarak nitelendiriliyor. Müderris Babanzade Ahmed Naim Efendinin osıl odı «İslâmdc Davai Kavmiyet» olan ve «sadeleştirilerek» aktarılan yazılarından blrinde (3 eylül) şöyle deniliyor: «Bu ırkçılık, sinir hastalığının saradan scnra gelen sahte zindeliği gibi, ilk bakışta ve Avrupa gözlüğü ile incelenir I İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığından 1978 1979 Ogretim Yılı Üniversitelerarası Seçme Sınavlanna girerek İstanbuJ Tıp Fakültesine kaydolunmaya hak kazanan öğrencilerin kesin kayıt işlemleri 15 eylül 29 eylül 1978 tarihlerinde hergün saat 9.00 12.00. 13.30 16.00 arasında İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı Oğrenci Bürosunda (Beyazıt, Üniversite Merkez binası) yapılacaktır. Fakültemize kayıt olma hakkını kazanmış. fakat liseyi Güz Döneminde bitiren öğrencilerin kayıt işleraleri 6 ekim 1978e kadar yukanda belirtilen yer ve saatlerde yapılabilecektir. Öğrencilerin aşağıda yazılı belgelerle başvurmaları duyurulur. 1 lise diploması ash CGüz döneminde bitirenlerden mezvmiyet belgesi) 2 ÜSS Puan Kartı 3 ÜSS Kimlik Karü 4 12 adet fotograf 5 İkâmetgah belgesi ve nüfus cuzdaıu «üreti 6 Sağlık raporu ve aşı kâğıdj 7 19 veya daha yukarı yaşta erkek öğrend adaylarının askerlikle ilişiği olmadığına dair belge 8 Oğrenimine ara verenlerden İyi Hâl Kâğıdı 9 a) İstanbul Üniversitesi Muhasebe Müdürlüğünün 20080500 sayıh hesabına ders harcı olarak 40 TL. b) İstanbul üniversitesi MedikoSosyal Merkezinin 20081108 sayıh hesabına Sağlık Harcı olarak 50 TL. yatınldığına dair herhangi bir PTT merkezinden havale ahndısı. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etüdleri Enstitüsünden 19781979 ders yıiı için bilim uzmanlığı (moster) programına İngilizce bilen fakülte veya yüksek okul mezunları arasından secme sınovıyla oğrenci alınacoktır. İsteklilerin 13 ekim 1978 tarihine kadar bir fotograf ve öğrenim durumlarını gösterir bir belgeyle Enstitü Sekreterliğine başvurmoları duyurulur. TURAN'A DOĞRU MHP yöneticilerinden Bay O kuyon böyle diyor oma, MHP'II yazarlardon oluşan bir kadronun yer aldığı TURAN KAVGAMIZ dergisinln eylül 1978 sayı sında, Adalet Ergenekon imza lı yazıda şu cümleler yer olıyor: «Türk düşmanlarmın macera dediği hareketler devam edecek; bugün Kıbrıs, yarm Botı Trakya ve öbur gun Kerkük, daha sonro do Azerboycon, Türkistan, Kırım... Bu budur... ve böyle olacoktır. Genel Kurula Çağrı Demeğimlzln tâdil edilen tuzüğündeki ic İşlerf Bokanlığı Hukuk Müşovirliğinin belirttiği moddeleri yeniden yazmak ve görüşmek üzere Genel Kurulumuz aşağıda belirttlen gün, saat ve yerde coğunluğa bakılmaksızın son ve kesin toplantısını yapacaktır. Üyelerimize ve delegelere duyurulur. TÜRKİYE SPOR YAZARLARI ve SPOR KULÜBÜ DERNEGİ YÖNETİM KURULU Tarih : 22 Eylül 1978 Cuma Soat : 10.00 Yer : Basın Saravı Konferans Salonu Caöoloğlu İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle